Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 MART1993 ÇARŞAMBA
12 DIZI
GeneraUer,Vefidedeoehı'nu sevmedi
H 1 F Z I V E L D E T
V E L İ D E D E O Ğ L U
88 YILIN SEVİNÇLERİ,
HÜZÜNLERİ
MERİÇ VELİDEDEOĞLU
-8-
12EylülI980askeri
nüdahalesiyle kısıtlanan, yok
edilen özgürlükleri savunmayı,
\azılanyla sürdüren
Velidedeoğlu. 198 l'de
gerçekleşecek olan, Atatürk'ün
' 100. Yıİ" kutlama törenlerinin
Türkiye'yi bir "kışla disipbni"
içindeyönetmek isteyen beş
crgenerale nasip olmasını bir
talıhsizlik olarak niteler. Ama
ükenin birçok ılinde ve ilerici
kurumunda düzenlenen bu
kutlamayla ilgili etkinliklerde
bulunup, konuşmalar yapar.
Bu konuda ilk çağnyı,
Balıkesır Barosu'nun
düzenlediğ) "Gazi Mustafa
Kemal ve Hukuk Devrimi'adlı
toplantı için abr. Ne var ki bu
kutlamayı açıklamak için
yaptığı basın toplantısında
Baro Başkanı Sayın Turgut
tnal'ın "Unlü bilimadamı Hıfa
Veldet Veiidedeoğlu Balıkesir'e
geliyor" demesi sıkıyönetimin
hoşuna gitmez, hem basın
toplantısı o anda durdurulur
hem de konferansın
Balıkesir'de yapıbnasına izin
verilmez. Toplantı.
Bandırma'da gerçekleştirilir,
Velidedeoğlu da konuşmasını
yapar.(**) Bu engellemeler
süriip gidecektir. Orneğin,
"100. Yıl" kutlamasına bir
törenle katılacak olan
Istanbul'daki Hava Harp
Okulu. konuşacaklar
arasına Velidedeoğlunu da
katarak birprogram yapar.
Çağnyı bize getiren genç subay
'öğrencicoşkuyla: "Hocamızın
sağlığı yennde, toplanüya
katılıp konuşacak değil mi
efendim?' diye sorunca.
"Elbette" demiştim. Ama
Velidedeoğlu bu konuşmanın
gerçekleşmeyeceğini seziyordu.
Çünkü beş orgeneralden biri
olan Hava Kuvvetleri
Komularu Tahsin
Şahinkaya'ıun, müdahaleden
birkaç ay önce. 1961
Anayasası'nı değiştiımek
amaayla yapılan bir seminere
başan telgrafı göndermesini
ağır biçimde eleştirerek: "Bu
hava paşası böyle girişimleri
ancak şahsı adına yapabilir"
demışti. Harp Okulu'nun "100.
Yıl"ı kutlama töreninin
tarihinden birkaç gün önce
Org. Şahinkaya Istanbul'a
geldi. Gelişinin ertesi günü okul
yöneticılerinden bir albay
saygılı ama sert bir sesle
Velidedeoğlu'na, törenin
ilerideki bir tarihe alındığını
bildirdi. Doğal olarak tören
ileribirtarihte
Velidedeoğlu'suz yapılacaktı.
Bu engellemeler yıllar
ilerledikçe üniversilelere dek
uzanacakür. 1984yılındaTürk
Hukuk Kurumu'nun,
Velidedeoğlu'na vereceği
"Hukuk Devleü Savaşıması"
onurödülü töreninin
yapılacağı bir salon arayan
Kurum Başkanı Prof.
Muammer Aksoy. başvurduğu
üniversitelerden hep olumsuz
yanıt abr. Sonunda Türk-lş
yönetimi salonunu verirde
toplanü yapılabilir.
.. Yıne aynı yıllarda, Boğaziçi
Üniversitesi'nde yapacağı bir
konuşmanın el ilanlannı
koridorlara asmak isteyen
öğrencileri, üniversite yönetimi
engelleyecektir.
• Nevarkibugibi
üzüntülen dağıtacak
gülünçlüklerdeoluyordu. 1981
yılı boyunca. 1961 Anayasası'nı
"karalama" turlanna çıkıp
meydanlarda konuşmalar
yapan Sayın Org. Evren bir huy
edinmişti: Cumhumet
Veiidedeoğlu 1%1 Anayasası'nı l ludağ'da yazarken (üstte), 1960 yılında Veiide-
<deoğlu l ludağ'da. 20. yddır yaz çalışmalarını burada sürdürmektedir. Bu 1991
< > ılına dek sürecektir. (Yanda)
• Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin
Şahinkaya'nın, müdahaleden birkaç ay önce, 1961
Anayasası'nı değiştirmek amacıyla yapılan bir
seminere başan telgrafı göndermesini ağır biçimde
eleştirerek: "Bu hava paşası böyle girişimleri
ancak şahsı adına yapabilir" demişti.
• Sayın Org. Evren bir huy edinmişti:
Cumhuriyet gazetesinin yazarlannın her
eleştirisine bu meydan konuşmalannda yanıt
vermek. Veiidedeoğlu da doğal olarak bu
yanıtlardan payına düşeni bol bol ahyordu.
gazetesinin yazarlannın her
eleştirisine bu meydan
konuşmalannda yanıt vermek.
Veiidedeoğlu da doğal olarak
bu yanıtlardan payına düşeni
bol bol ahyordu. Orneğin, bir
pazaryazısında: "Türk ordusu
yeniçeri ordusu degildir"
demişse, bu yazıyı izleyen ilk
meydan konuşmasında yanıt
hemen geliyordu: "Türk
ordusuna yeniçeri ordusu diyen
mi var? Elbette degildir" gibi.
Günlük tuttuğum için bu
"hoşluklan" tarihleriyle not
ediyordum. Işte bunlardan
Velidedeoğlu'nu o günlerin
bütün olumsuzluğu içinde bile
güldüren yanıt, kendisınin. 27
Mayıs 1984tarihinde
ya>imladığı "27 Mayıs ve Fikir
Namusu" başlıklı yazısına
geldi. Veiidedeoğlu bu yaasının
biryerinde: "Atatürk, "bir
ordunundeğeri. komutan ve
subaylannın değeriyle ölçülür"
demişti. Tıpkı bunun gibi bir
gerçek daha vardır ki. o da. bir
ülkenin değerinin, aydınlannın
değeriyle ölçüleceğidir.
Nisan ayınm son haftasında
yapılacak törenlere katılmak
üzere Trabzon'a gittik.
Tören günü Atatürk anıtına
lisenin en genç mezunu ile
birlikteçelenk koymaktan
mutluluk duymuştu. Yaşayan
en yaşlı mezun olarak bu
görevin Velidedeoğlu'na
verümesi için Trabzon
Barosu'nun nasıl uğraşı
verdiğini sonradan öğrenince.
yüzü gölgelenmişti.
Öte yandan törenin oluş
süreci içinde ilerledikçe.
olmaması gerekenler art arda
sökün ediyordu. Tören
salonunda oturduğu yerden
Veüdedeoğlu'nu kaldırnrfak
isteyen görevliye baronun genç
avukatlan gerekli yanıtı
verdiklen gibi, hocalannın
yanında ayakta bekleyerek
herhangi birtatsızlığı
başlamadan engellemek istiyor
gibiydiler. Ama konuşmalar
başlayınca. ne yazık ki daha da
üzüleceklerdi.
SÜRECEK
O N B I N L E R
ICİN YAZDI
Demokraüar öksüz kaldıBilirsiniz bir söz vardır: "Ölenleölünmez'
derler. Derlerama yalan söylerler; ölüniir
ölünürde insan farkına varmadan yaşıyorum
zannedermiş ne yazık. 24 ocak günü olayı
duyduğumda başım döndü, gözüm karardı.
sankidünyabaşımayıkılmıştı. 18 yıllık
Cumhuriyet okuru ben hayatımın en aa en
zorgününüyaşadım. UğurMumcu
ölümüyle tüm sevenlerini, Atatürkçü
düşünceyı, laik ve sosyal demokratlan öksüz
bıraktı. Ne yazık ki onu tanıma gereğine
eşiremedim ama 18 yıllık yazar okur
ilişkisinden de öte ben onu bir baba-abi gibi
sevip saymış gurur duymuştum. Ondan çok
şeyler öğrendim çok şeyler de eksik kaldı. Her
günevimizin konuğusun, hepdih'mizdesin,
seni çok ama çok özlüyoruz. Uğur
Mumcu'nun en büyük özlemi hep sosyal
demokrat bir iktıdardı ama bir sosyal
demokrat iktidar ortağı olan hükümet
zamanında ne yazık ki onu koruyamadık.
Ben bu ayıbı şahsıma ömür boyu hep
yaşayacağım. 2 kızım var onlara senin ne
büyük Atatürkçü ve devrimci olduğunu
öğreteceğim. Cumhuriyet Gazetesi'nin
verdiği posterini çerçeveletip evimin duvanna
astım. Eski ve yeniden yayımlanan Gözlem
köşelerini dostlannın senın için yazdığı
anılannı kestim, hepsini birdosyada
biriktiriyorum. Çocuklanm, sizeen güzel
mirasım bunlar. Size bırakıyorum; iyi
saklayın, okuyun ve onun ne büyük
Atatürkçü, laik ve devrimci yurtsever bir
kayıp olduğunu sız de öğrenın diyorum.
Bızler 12 Eylül döneminde gazeteniz
kapatıldığı günlerde Cumhuriyet
okuyamadığımızda o gün aç kaldığımızı
sanırdık. Uğurölürbin Uğurgelirdiyoruz.
Ülkö Türk / KAHRAMANMARAŞ
Umutlanmız,
çabalanmız...
Yitirilen bir değer, kaybedilen bir dost, içimizde
oluşan btr boşjuk... Bunlann yeri hiç kolay
dolmayacak. Sevgili Uğur Mumcu'nun actsııu
yüreğimizde hissetmeye, yaşamaya devam
ediyoruz. Aayı bal eylemek ne kadar güçse,
bunu. sevgiye. coşkuya, birüğe. bilince
dönüştürmek de o kadar güzel... Hepimizde
umut uyandınyor.
İlerteyen zaman bu coşkuyu, bu inancı. bu
birliği sona erdirmesin, unutturmasın. özellikle
biz gençlerin buna öncülük etmesi, bu
duyarlıtığı sürdürmesi gerekuğine inanıyoram.
Bu inana da kendimde taşıyorum.
Konuşmaktan, tartışmaktan, yazmaktan
korkmayahm; yükselen bu sesi susturmayahm!
Süregelen birliğimizde daha da güçlenerek
bilinçle yolumuzda ilerlemeyedevam edelim.
Bu gayret, bu istek bizdemokrasi gençliğinde.
Atatürk gençliğinde. sevgi gençliğinde her
zaman var, taKyorum. Bunlan birbirimize
aktarahm, birbirimizi destekleyelim...
Atatürk'ü belirli kalrolar içinde tanıtmayan,
gerçek Atatürkçü düşunce sistemiyle
ojuşturulan, yoğrulan bir eğitnn sistemi...
"İmam-subay"lann olmadığı bir ordu...
Bizlere, konuşma, tarüşma, fıkirlerimizi
korkmadan söyleme vesavunma hakkı.
Bıhğimizin pekıştiriknesi. akıicı adımlann
atılması, geleceğimiz için sosyal demokratlann
birliği. Gerçek demokraüar bunu yapmayı
görev bilmelidirler. Artık bananecüikten,
benimki en sosyal demokrat, eniyi sosyal
demokrat benim kısırdöngülüğünden
kurtulunmaudır. Bu bırleşimin istenilmesi olayı
birden bire ortaya çıkmışdeğildir. Her zaman
istenilen, yapılrnası gerektiğıneinamlan bir
olay. Sevgili Uğur Mumcu bunu birçok kez
anlattı. anlatmaya çaiışü. Ama anlarnak
istetnedik. Anlamak için de elbetteki onu
kaybetmek gerekmiyordu. Bu, bizeverilen
cezalann en ağın. en acımasızıdır.
Ohışan bu bilmç, bu aa. hüzün, sessizliğin
yırtıhşı oluşan bırikimlerin sonucudur. Acılarda
birazdaha olgunlaştyor, bilinçleniyoruz. Ama
bu kadar olguniuk yetmez miî Olgunlaşmak
için acılan beklemeyelitn artık! Düşünceler
yazıya, sözler davraraşa, ınnut dolu beklentifer
sonuca dönüşsün. Bunun için bizdeçaba
göstereüm. KJatetmemızgereken yollarçok,
öğrenecekJerimiz dahada çok. Atatürkçü
düşünce bize güveniyor, bizi destekliyor, bizden
cokşeybekliyor...
Uğur Mumcu'yu yüreğimizde duyunısuyoruz,
scvgilerimizde yaşatıyoruz, büinçlerimizde
yasatıyoruz, uyandınyoruz. Bu,
engellenemeyecek, kıatlanamayacak, belirli bir
sûreyle sınırtandınlaınayacak!..
SerimSakagil
Uğur Mumcu'nun bilimselyanı
Prof. Dr. TEVFİK DALGIÇ
Uğur Mumcu ile ANKA'da bir süre beraber
olduk. O sıralar Cumhuriyet'te yazıyor, AN-
KA'da da çalışıyordu. O, bilim yaşamından ve
akademik görevden gazeteciliğe geçmişti. ben
ise gazetecilikten akademik yaşama geçmek
üzereydim. O zamanlar ANKA'da tam za-
manlı çahşmadığımdan, birkaç kere değişik
konulan görüştüğümüzü anımsıyorum. Daha
sonra çoğunluğunu İrlanda'da ve Hollanda'da
geçirdığim akademik yaşamım ve bu arada bir-
hkte götürmeye çabştığım gazetecilik deneyi-
mim boyunca Uğur Mumcu'yu yazılanndan
izlemeye çabştım. Türkiye'ye geldikçe kitap-
lannı aldım. Biraz da akademik yazı ve kitap
eleştirisi abşkanlığımdan olsa gerek, Uğur
Mumcu'nun zevkle okuduğum yaalannı bir
• Ülkesine, halkına ve ülkesinin
bütünlüğüne olan sevgisi ve bağlılığı
her yazısında daha da belirginleşiyor,
gündelik "terminoloji sarhoşluğu"
yerine, her yazısında; gerçekçi, soğuk
İcanlı, olaylara uzun vadeli açıdan
bakan bir dünya görüşünü ortaya
koyuyordu.
bakıma bilimsel olarak sınıflandırmaya tutu-
yor, yazılannı bu kadar okunur hale getiren
nedenlerin, sanat ve anlatım ustabğımn yanı
sıra ne gibi özellikler taşıdığını da saptamaya
çahşıyordum. Uğur Mumcu bir bakıma be-
nim için bilimsel bir araştırma konusu olmuştu.
Yaalannda ileri sürdüp fıkirlerin savun-
masıru yaparken öncehkle aşağıdaki önemü
noktalar ortak özellikler olarak beliriyordu:
- Bir eski akademisyen olmanın kazandırdığı
bilimsel yaklaşımı, yani objektif dünya görüşü-
nü ve akla dayanan. rasyonel, soruşturmacı
düşünce şeklini her yazısında kullanıyordu.
Newton'un yere düşen elma ile ilgili sorusunda
izlediği düşünce şekbni, Uğur Mumcufizikye-
rine toplumsal ve politik olaylan analiz etmede
kullanıyordu.
- Bir hukukçu olarak hiçbir kişi hakkında,
yanm bilgi ile hareket etmiyor, savunduğu her
görüşü. ileri sürdüğü her noktayı bir titiz kanıt-
landırma ile hukuksal delil bulma çabasını na-
musluluk kavramı ile birleştiriyordu.
- Demokratbk, başka fikirlere saygı, değişik
fıkirleri savunanlann fikir özgürlüğüne kavuş-
malan için gerekirse kavga vermeye hazır oldu-
ğunu her fırsatta kanıthyordu.
- Yazılanndaki "Sense of Humour - Espri
kabiliyeti - Nüktedanlık" özelliği onlan daha
çok okunur hale getiriyor. en karmaşık konu-
Çağdaş Kadın Demeği üyeleri de Mumcu cinayctini yüriiyerek kmadılar.
lan sıradan bir kimsenin anlayabileceği şekilde
basite indirgemeyi becerebiliyor ve kitlelerle ile-
tişim kurabilen aydın nitebğini sergiliyordu.
- Ülkesine, halkına ve ülkesinin bütünlüğüne
olan sevgisi ve bağlılığı her yazısında daha da
belirginleşiyor, gündelik "terminoloji sarhoşlu-
ğu" yerine, her yazısında; gerçekçi, soğuk
kanlı. olaylara uzun vadeli açıdan bakan bir
dünya görüşünü ortaya koyuyordu.
- Bibmsel açıdan olaylara baktığı için başlan-
gıçta çok kişiye ilgisiz gibi gelen birçok olayı
birbirine bağlayan ilişkilen görebiliyor, gözden
kaçan birçok olay arasındaki bağlantılan orta-
ya çıkarabiliyordu.
Uğur Mumcu'yu anarken onun bu yan-
lannın özellikle bilim adamı vanının ve hukuk-
çu titizliği ile demokratlığını ve çağdaşlığını bir-
likteelealmalıyız.
Onun gelecek kuşaklara vereceği ilham ve
dünya görüşünün temelini; bilimi rehber alan,
haklara ve hukuka saygı, demokratlık, araştır-
maa soğukkanlılığı, soran, soruşturan, akıkn
düşünce şekli oluşturur. Uğur Mumcu'nun bu
özellikleri onun Atatürkçü kişiliğinin de simge-
si haline gelmişti. Atatürkçü düşüncenin en bü-
yük özelliği de akılcıhğa dayanması değil miy-
di? Hurafenin, karanlığın, dogmanın yerini
alan akılcıbk ve çağdaşlık değil miydi? Dini,
gündelik politikadan ayn tutan laiklik değil
miydi?
Uğur Mumcu'nun ınandığı fikirlere bağlılığı
ve bilimsel temele dayanan düşünce şekli bana
ünlü bir Amerikalı fizik bilgini olan Profesör
Richard Feynman'ın bir sözünü hatırlatır.
Ünlü fızikçi dört kere kanser ameliyatı gördük-
ten sonra "ölümü nasıl karşılayacağmı" soran
bir dostuna şöyle demişti: "Düşüncelerimi ve
düşünüş şeklimi o kadar çok kişi biliyor ki artık
beni ölüm korkutmuyor. Öldükten sonra bile
bir bakıma benim düşüncemi taşıyan herkesle
birlikte olmaya devam edeceğim."
Sevgili Uğur Mumcu'nun gerçek büyüklüğü
bence bu cümle ile daha da bclirgınleşir
inanandayım.
POLÎTÎKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Adana mı TövbeL
Fransızların yaptırdığı Iskenderun kışlasında asker-
ken ne de çok "Lan Allahsız" tanımıştım. Toprak ağala-
rının çocukları bu kışlada askerlık ederler, birbirlerine
"Lan Allahsız" derlerdi. Bu söz onların dilinde kimi za-
man bir övgü, kimi zaman da bir sövgü olurdu. "Allahını
sevdiğim", "Kitabını sevdiğim" der, birbirlerinin boyun-
larına sarılırlardı.
Iskenderun kışlası, toprak ağası çocuklarının sığınma
yeriydi. Burada'bedelli', yani birtürparalı askerlikeder-
lerdi. Adana başta olmak üzere komşu illerin ağa çocuk-
ları kaytarmak için buraya atarlardı kapağı.
Hafta sonları oldu mu, yiyecek-içecek "Allahına" bol-
du. iltimaslı oldukları bu bolluktan anlaşılırdı. Bu bolluk-
tan hemen herkes kendine düşen payı alırdı. Komutan-
dan emirerlerine değin herkesin kendine göre bir payı
vardı.
Hafta sonları Ceyhan, Kadirli, Islahiye, Kırıkhan'da
oturanlar kasabalarına giderler, uzakta olanların yiye-
cekleri kışlaya getirilirdi. Bu yiyintiler önceden hazırlan-
mış, bohçalara sarılmıştı. Çigköfte. içliköfte, yapraksar-
ması gibi nevaleler kışla önüne gelirdi.
Kışlada "48. Piyade Alayı" barınırdı. Kışlanın bir yanı
deniz, üç yanı tel örgülüydü. Daha ötede geniş, çimenli
talim yeri vardı. Kışladan çıkar, bu talim yerini geçer, Pı-
narpaşı'nda talim görürdük. Alay doktorunu tavlayabi-
lenler kaytarırlar, talime çıkmazlardı.
"Allahına kurban. gene kaytarmışsın!"
Cumartesi, pazar kışlada kalanların içinde ehlikeyf
olanlar, önceden hamamı kiralarlar, göbektaşında ne-
valeleri yerlerdi. Bu şölende incirden yapılma boğma
rakısı eksik olmazdı. Ben hamamda rakı içildiğini bura-
da görmüştüm.
Allahlı-Allahsız övgü ve sövgüleri askerlikte öğren-
dim. Adanalı olacaksınız da şöyle dolu dolu sövmeye-
ceksiniz, olmaz. Allahlı sövgüler Adana'da üretilir,
oradan yakın illere dağılır.
"Nerelisiniz? "
"Bilemedin mi?"
"Bildim bildim, Allahına Adanalısınız."
Askerlik bitti, ama Adana'yla ilgim kesilmedi. Adana
milletvekili ve Yeni Adana gazetesi sahibi Ahmet Remzi
Yüreğir'i tanıdım. AhmetRemzi Bey, 1. Dünya Savaşı sı-
rasında Fransızlara karşı savaşmış. Ulusal Kurtuluş
Savaşı nda da Yeni Adana'yı düşmanlardan kaçırmış,
bir vagona saklamış. Ordan kesiksiz yayın yaparmış.
Savaş bitince Adanaya dönmüş, yayınlarını sürdürmüş.
Ahmet Remzi Yüreğir'den sonra oğullarıyla tanıştım.
Bir süre Aydın Remzi'nin çıkardığı gazetede köşe yazısı
yazdım. Şimdi üne ulaşan Adanalı genç yazar ve çizer-
ler oradaki yazılarımdan tanırlarmış. Demirtaş Ceyhun
söz açıldığında,
"Biz sizi Yeni Adana'daki yazılarınızdan tanınz" der.
Aydın'dan sonra gazetenin başına, Amerika'dan dö-
nen Çetin Remzi Yüreğir geçti. Çetin, Ahmet Remzi
Bey'in oğullarından en küçüğüydü. Amerika'da iyi eği-
tim görmüş. Geldiğipde gazetenin başına geçti. Bu kez
gazetede her gün köşe yazıları yazardım. Bunun bir on
yılı tuttuğunu sanıyorum. Yıllarca, Ankara'dan olsun, Is-
tanbul'dan olsun yazılanmı eksik etmedim. Bu uzun
yazmanın birikimi, çoğu kişi beni Adanalı sanır. Türkiye
Işçi Partisi'nin seçimlere katıldığı 1965 yılında bana,
Adana'dan adaylık önerisi gelmişti. Milletvekilliğinde
gözüm yoktu, ama girseymişim kazanacakmışım. Türki-
ye Işçi Partisi, Adana'dan bir milletvekili çıkardı.
Şimdi Adana'yla bir ilgim yok, sadece tatlı anılarım
var. Arada sırada yolum düştüğünde dostlarla bunlan
anarız.
Adana deyince hatırıma "Lan Allah'lı övgü ve sövgü-
ler gelir. Bunlar gerçek Adanaltların ağzına yakışır, kim-
seye de batmaz. Ama şimdi görüyorum ki "Lan Allahlı",
"Lan Allahsız "lı sözler İçin adam öldürüyorlar. Bundan
sonra Adana mı, tövbe!..
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Necati Cumalı'nın. Sü-
reyya Duru tarafından
sinemaya da aktanlan bir
oyunu. 2/ Kraliçe... Sı-
kıntı veren durum. 3/
Küba kökenli bir dans ve
müzik... Hayvanlara vu-
rulan damga. 4/ Bir se-
çimde adaylardan hiçbi-
rinin gerekli oyu sağlaya-
maması nedeniyle seçi-
min sonuçsuz kalması. 5/
Sayı. tane... Matematikte
kullanılan sabit bir sayı.
6/ Eski Mısır inanışında gök tann-
çası... Koç burcunun eski adı. 7/
Yakası kürklü ve kolsuz kaput...
Yüz, çehre. 8/ Pirinçten elde edilen
Japon içkisi... Bir çeşit sinek. 9/
Yankı... Kansızlık.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/Şerif Gören'in bir filmi... Ta\la-
da bir sayı. 2/ Avrupa Topluluğu'-
nun ortak para birimi... Hayvanın
iki ayağını iple bağlayarak yapılan
köstek. 3/ Türkiye'den göç eden
Yunanlılann oluşturduğu bir müzik türü. 4/ Kurşun borulann
ağzını açmakta kullanılan ucu sivri takoz... Bir soru sözü. 5/
Temel niteliğinde olan... Hel> um elemenünin simgesi. 6/ Çin ve
Japonya'da oynanan bir çeşit satranç... Kalay oksit katılarak
donuklaştınlmış ya da kemik tozu kaülarak yan donuk hale
getirilmiş cam. 7/ İstihsal... Bir bağlaç. 8/ Ay incelemelerinde
kullanılan bir dizi Sovyet uzay aracına verilen ad... Bir işegönlü
olma. 9/ Ses... Şeritler halinde yapılmış bir tür perde.
BAŞSAĞLIĞI
Sevgili
ERGİN
Sen de 1 Mart 1993 günü trafık anarşisine
kurban gittin.
SSK Bakırköy Doğumevi Kadın ve Çocuk
Hastalıklan Hastanesi tüm çalışanlan
çabşkanlığını, efendiliğini, yiğitliğini,
dostluğunu unutmayacaktır.
Acımız büyüktür.
Nur içinde yat.
SSK BAKIRKÖY DOSUMEVİ KADIN VE
ÇOCUK HASTALIKLARI HASTANESİ
BAŞHEKtM VE ÇALIŞANLARI