Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26OCAK1993SAU
14 DIZIYAZI
Üstün yetenekli çocuklar okullara uyum sağlayamıyor
Yetenekli çocıığa sisteıııengeli
Pedagog Dr Cmran Korkmazlar,
üstün yetenekli çocuklarla ılgılı yaptığı
araştırmada bazı örnek olaylan şöyle
anlattı.
"Bölümümüze getinlen. IQ'lan(ze-
ka bölümü) 140-160 arası değişen, de-
ğişık alanlarda becenlen olan ve çeşitli
scrunlar yaşayan baa üstün yetenekli
vaka örnekleri yukanda sözünü etti-
ğim sorunlan gösteriyorlar. "İşte bu
konuda karşılaşüğımız baa örnekler:
"Ali: 6 yaşında, ılkokul binna sınıf öğ-
rencisi. Tek çocuk. annesi babası yük-
sek tahsilli. Ali'yi okula gitmek ısteme-
diği, okulda çok sıkıldığı. çok hareket-
li ve yaramaz olduğu, ödevlerinı yap-
madığı, sınıfın en başansız 3 kişısınden
bın olduğu ıçin anne-babası tarafı-
ndan getırildı. Öğretmenı, Ali'yi yara-
maz bulduğu ve derslerle ilgılenmedıği
için en arkada tek başına oturtuyor-
muş. Kalabalık sınıfta Alı'yle uğraşa-
mayacağını söylemış. Annesi, "Oğret-
men. Alı'yı gözdcn çıkardı" dıyor.
Yapılan psıko- pedagpjık değerlendır-
melerde Ah'nin 5 yaşında okumayı
öğrendiğı ve üstün yetenekli olduğu
belİTİendi.
"Emek: 7 yaşında 2. sınıfta. Sorunu
okula gitmek ıstemıyor, okula gıdece-
ği zuman karni ağnyor, ödev yapmayı
sıkıa buluyor. ödev yerine başka kı-
taplar okuyor. 2 ay kadar önce Emek,
ödevlennı eksık yaptığı içın öğretmcnı
müdüre göndererek cezalandırmış. O
günden beri okula gıdeceği zaman
Emek'm karnı ağnyor. Bunun için çok
sayıda doktora gıdilip. çeşitli hastalık
araşürmalan yapılmış. "Her pazartesı,
önemsemez. sadece notlanmla ilgile-
nır. Ödev yapmazsam kızar. Okuldaki
tekrarlardan sıkılıyorum, başka şeyler
öğrenmek istıyorum. Annem babam
onlann kitaplannı okumama izin ver-
miyorlar' diye yakınıyor. Psiko-peda-
gojik değerlendirmelerde Murat'ın öy-
okul yerine acil servisteyiz' diyor anne-
si.
Öğretmeni, Emek'in zekı, ama tem-
bel olduğunu söylüyormuş. 4.5 yaşı-
nda okumuş. Çok güzel resım yapıyor.
Yaşıtlanyla anlaşamıyor. 'Espnlenrru
anlamıyorlar" dıyor. 6 yaşından ben
evde yalnız başına kalabiliyor. pek çok
sorumluluk alabıhyor. Yapılan ınce-
lemelerde Emek'in üstün yetenekli ol-
duğu beliriendı Kanr. ağnsı nedeniyle
uzun süre terapı yapıldı.
"Semih: 3,5 yaşında, tek çocuk. An-
ne-babası,'kendi kendine okumayı öğ-
rendi acaba üstün zekab mı" diye getir-
mişler. Yapılan değerlendirmelerde
Semih'in üstün yetenekli olduğu belir-
lendı. Ancak henüz kendi başına ye-
meyı. tuvalete gitmeyi öğrenmedıği
görüldü. Anne-1
baba Semih'in oku-
ma becenlenyle il-
gilenırken teme-
l(öz- bakım) becen-
leri ile ılgilenmeyı
ıhmal etmışlerdı.
"Murat: 9 yaşı-
nda, 3. sınıf öğren-
cisi. Okuldan bir
veli Murat'ın evine
telefon edip "çocu-
ğunuz kaka koku-
yor' demış. Annesi
de kakasını kaçırdığını, ders çalışmayı küleryazan. besteleryapan üstün yete-
sevmedığinı. okulda başansız olduğu- nekli bir çocuk olduğu belırlendi.
nu, oysa okumayı 5 yaşında öğrendiğı, "Özge: 9 yaşında ilkokul 4. sınıfta. An-
öğretmenının Murat'ı zekı, meraklı. ne-babası Özge'yi okula gitmeyi red-
ama başansını yetersiz bulduğunu öğ- dettiğı, çok devâmsız olduğu, okulda
rendik. Murat, 'Annem bana çok canının sıkıldığı, matematığinin çok
kanşıyor. hiç fıknmı sormuyor, benı iy
, olduğu halde diğer derslere ilgisız
ÇOCUĞUNUZ
ÜSTÜN ZEKALI
OLURSA
ORALÇALIŞLAR
• Eğitim sisteminin yetersizliğinden yakınan
uzmanlar, "Üstün zekalı çocuklann hiç de sanıldığı
kadar gıpta edilecek bir yaşama şahip olmadığını
ortaya koyuyor. Hele ülkemiz gibi olanaklan sınırlı,
eğitim konusunu çözememiş ülkelerde durum daha
da karmaşıktır. Bizim incelediğimiz örnekler,
doktora ulaşabilen ve bir ölçüde yardım alabilecek
çocuklardır"diyor.
bulunduğu, üstünlük tasladığı, uyu-
yamadığı için getirmişler. Ozge ıse
"okulda çok tekrar var sıkılıyorum,
evde ıstediğim şeylerle ilgilenjyorum.
beste yapıyorum' diyor. Öğretmeni.
Özge'nin zekı bır çocuk olduğunun
farkındaymış, bu
nedenle ek işler
yaptınyormuş.
Ama Özge_ bun-
lardan. Öğret-
men bana deften-
ru taşıtıyor, ma-
sasını düzeltüri-
yor. yoklama
yaptınyor' diye
yakınıyor. Uyku
şprunu ıle ilgili
Özge'ye sorular
sorduğumuzda
uyku problemi
olmadığıru, uykuda geçen zamana
acıdığını. 6-7 saat uykunun kendisine
yettiğını, ama anne-babasının bunu
kabul etmedığini söylüyor. Yapılan
değerlendirmelerde ilkokul 4'te oku-
yan Özge'nin matematik yetenekleri-
nin lisedüzeyinde olduğu ve üstün ye-
tenekli olduğu belirlendi.
"Arif: 6 yaşında. İlkokul 1 'de. An-
nesi. Anf ı 'Çok içine kapanık, kendi-
sine güveni yok, yemek sorunu var.
Öğretmeni dikkatsiz olduğunu söylü-
yor. Ablanın dersleri çok ağır, koleje
hanrlanıyor, onunla ilgilenmekten
Anrie ilgilenmedik' diyerek getırdi.
Anf, 'Neden bır sayfa doiusu (Ah ata
bak) yazıyoruz? Ben başka şeyler öğ-
renmek istıyorum. Anmem benimJe il-
gilennûyor' diye yakınıyor. Anfın üs-
tün yetenekli olduğu belirlenince an-
nesi çok şaşırdı. 'Onu vasat, güvensız
bir çocuk sanıyordum' dedi.
"Ahmet: 5,5 yaşında ailesinin tek ço-
cuğu. 'Okumayı erken söktü, çok zeki
okula verelim mı' diyerek anne- babası
tarafından getirildi. Günün büyük bir
bölümünü 2 yaşından beri bilgisayar
karşısında geçirdiğı, hiç oyun oy-
namadığı ö£renildi. Oz-bakım beceri-
leri ve sosyal-duygusal yönü araşünl-
dığında gece altının bağlandıgı, giyinıp
soyunmayı bılmedığı. bilgisayar
karşısından kalkmadığı için bakıcı ta-
rafmdan beslendıği, hatta yutması
kolva olsun diye yemeklerin püre şek-
linae hazırlandığı ve dişlerinin gelış-
mediğı, çığnemeyı bılmedıği, çocuk-
larla ılişki kuramadığı belirlendi. Aile-
ye çocuğun bu sorunlannın halledıl-
mesinin okula başlaülmasından daha
önemli olduğu söylenince, çocuk-
lannın bir sorunu bulunmadığını söy-
leyerek bir daha gelmediler.
"Haşiın: 9.5 yaşında. İlkokul 4'e gı-
diyor. Kibritle oynadığı, çok hareketli
ve saldırgan olduğu. arkadaşlanyla
geçinemediği, ders çalışmadığı, gece
alünı ıslatüğı için anne-babası tarafın-
dan öğretmeninin önerisiyle getirildi.
Haşim'e sorulunca, 'kibritle oynama-
dığını. denevler yapüğmı, bılim adamı
olmak ıstedığinı' söyledi. Yapüan in-
celemelerde Haşm,
olarak belirlendi.
üstün yetenekli
Beklenti yükaelince
Yetenek
sorunlan
beraberinde
getırıyor
»V.
Aikler çocuklannın üstûn yetenekli olduğunu öğrenince beklenti düzey !eri yûkseliyor. Iyi ebeveyn olmaya çabşıyoriar. Bu da sorunlan büyütebiliyor.
Doktor Ümran Korkmaziar'ın. an-
lattığı bu örnek olaylar üstün yetenek-
li veva üstün zekab çocuklann hiç de
sanıfdığı kadar gıpta edilecek bir yaşa-
ma sahıp olmadığını ortava koyuyor.
Hele ülkemiz gibı olanaklan sınırlı,
eğitim konusunu çözememiş ülkelerde
durum daha da karmaşıkur. Bızım ın-
celediğimız ömekler, doktora ulaşa-
bilen ve bir ölçüde yardım alabilecek
çocuklardır. Yüz binlerce üstün yete-
nekli çocuğun ise ne gıbi sorunlarla
karşılaştıgıru, hangi açmazlar ve ya-
şam zorluklan içinde kıvranarak baş-
lanna neler geldiğıni bilmiyoruz.
Dr. Korkmazlar, bu örneklerden
yalaçıkarak şu değerlendırmeyı yaptı:
"Bu vaka örneklennde görüldüğu gibı
yetenekleri anlaşılmayan, uygun or-
tam sağjanmayan ve özellıklerine uy-
gun eğitim verîlmeyen üstün yetenekli
çocuklar, hem sorun yaşıyorlar hem
de okulda başansız oluyorlar. Ba-
şansız olan çocuğun benlik saygısı
düşüyor. Hatta bir kısmının uzun sü-
reb terapi gerektiren problemleri orta-
ya çıkıyor. Okulda sıkılan çocuk hayal
kjnklığma uğrayıp ya saldırgan dav-
raruşlar gösteriyor ya da içine kapanıp
aşın duygusal davraruyor. Sorunlarla
baş edilmediginde üstun yetenekli ço-
cuklar orta-lise yıllannda eğitim yan-
da bırakabıb'yor, daha addı ruhsal so-
runlaıtdepresyon, ıntihar düşüncesi.
madde bağımlılığı gibi) yaşayabibyor-
lar. Şu ankı eğitim sıstemimizde üstün
yetenekü çocuklar inciniyor örsele-
niyor.
"Aileler çocuklannın üstün yete-
nekli olduğunu öğrenince beklenti dü-
zeyleri yükseliyor. lyı ebeveyn olmava
çalışıyorlar. Bu da sorunlan büyütebı-
uyor. Ailenin de bu konuda biİBİendi-
rilmesı, yönlendirilmesi gerekb. As-
lında ivi ebeveyn olmak. sadece üstün
yetenekli çocuklar için değıl, bütün
çocuklar için geçerli. Ay nça bütün ço-
cuklar iyi ebeveynlere sahip olmayı ve
iyi eğitilmeyi hak ediyorlar. Kısacası
her çocuğa uygun yaşam koşullan
sağlanmah ve uygun eğitim verilebil-
meb."
•SÜRECEK-
ÇOCUĞUN ZİHİNSEL YETENEĞİ HANGİ YAŞTA ÖLÇÜLEBİLİR
Çocuklannana babasınada bu testıeruygıdcmnuştı
Konunun
uzınanlanndan
Doç.Dr. Füsun
Akarsu, bu konudaki
sorulanmıza şu y anıtı
verdi: Çok kücük
yaşlardan itibaren
başvurulabiiir.
Örneğin 1 yaşında bu
Dr. Akarsu ölçüm > apdabilir. Her
yaş gnıbu için zekâyı ortaya çıkarabilecek
oyımlar, testdeğü, ama tasklar var. Yani
kücük kücük işler var. Top verilir, kfip verilir,
annenin üstü kapatılır, anne nerede denir,
buna benzer kücük küçük sorularla çocuğun
akranlanyla kıyası yapüabilir. Bu yaştaki
çocuk tipik olarak şu cevabı verir der, biliriz.
Ama bizim ülkemizde bu kadar kücük yaştan
itibaren, hatta büyük yaşlarda da insanlann
sağliklı bir biçimde zihinseî yetenekleriyle
ilgili başvurulabDecek kuruluşlar yok.
Dolayısıyla başvurabilirler dedim, ama
pratikte karşıuğını gösteremiyonım. Belki
hastanelerde bu konuda uzman doktoriara
gidilebilir. Çocuk psikiyatrtanna gidilebilir.
Piyasada çalışanlara gidilebilir.
Üniversitelerde konunun uzmanlarmdan
tanıdıklan varsa onlara gidilebilir. Ancak
ststematik olarak bu tür bilgilerin verikliği bir
yeryok.
Normalde4 yaşından itibaren ymalarda,
rehber öğretmenler bulunan yuvalarda,
rehber ögretmenlerin kuUanabilecegi test türü
şeyler vardır. Öğrermen sonı sorarak verilen
cevaplan kaydeder. Bunlar rehberlik
merkezlerinde de var, ama onlann çok eski
araçlar olması sorunu var. İstanbul
Üniversitesi'nde 1950'li yıllardaçevrilmiş,
adaptasyonu o zamanlar yapılmış, daha
sonraki gelişmeler içinde üstünden bilimsei
olarak geçilmemiş bir iki test var. Rehberlik
merkezinde bunu uyguluyorlar. Ben kişisel
olarak o testlerin hiçbirisinin sonucuna
güvenmiyorum. Cstelik tamamen yanlış
olduğu kanısındayım.
Aileler, eğer halleri vakirleri yerindeyse,
piyasada daha ciddi bir biçimde test veren
kurumlar olabilir, onlara gidebilirler. Bunun
dışında veliler MiUi Eğitim Bakanüğı'nın
rehberlik merkezini zorlayabilirler. Mesela
Her yaş gnıbu için zekayı ortaya çıkarabilecek, oyunlar ve tasklar var.
Milli Eğitim Bakanlığrnın eb'nde 10yı! önce
Nail Şahin'le Işık Savaşu-'a çevirttirip
Türkiye standardizasy onunu yapürdığı, yani
Ankara ömeldeminde gecerliliği, güvenirliği
ortaya konmuş bir bireysel zihinseî yetenek
testi var. Rehberlik merkezlerinde bunlana
bulunması gerekir. Milli Eğitim Bakanlığı bu
testin telif hakkını da satm aldı, fakat iki
nedenle uygulatamıyor. Birincisi bu testi
yapacak kişikrin hizmet içi eğitimden
gecirilınesi gerekiyor. Ve bu görevlilerin çok
titiz ve uzmanlık düzeyinde olmalan
gerekiyor. tkincisi bu araç iki-iki buçuk saat
sürüyor. Dolay ısıyla bu bizim koşullanmızda
pratik degil. Ama dünyada ayırt ediciliği en
yüksek ve neredeyse evrensel bir biçimde
üstün yetenek konusunu kuşku
yaratmayacak. -kuşkulu bir hak gehnişse
bütün o kuşkulan d^ğttacak- nihai karar
aracı olarak kuUanılan bir testtir bu.
Dolay ısıyla Milli Eğitim Bakanlığı'na
böylesine yoğun bir talep geldiği zaman bu
testi ya da -Nail Şahin'e biz başka bir testin
standardizasyonunu y aptmyoruz- kâğıt-kalem
testi 45 dakika sürüyor, yorumlaması son
derece kolay, mesela bunun gibi testler
tsmaıiay abilirler, bilim adamlanna
y aptırabüirler. Daha kestirme, hiç ounazsa
belli bir tarama düzeyinde sağliklı bilgi
edinebilecek testleri devreye sokarlar. Bence
bu işin yolu, gene Milli Eğitim BakanlığTnın
mevcut organizasyonunu ve araçlarını
iyileştirmesiyle çözüiür. Başka da bir yol
öneremiyorum.
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKCÎ
Dünyanın Bir Ucundan,
Uğur Mumcu'ya...
Uğur Mumcu'nun haberini aldığımda, Sidney'de ko-
nuk olduğum dost evinde yatmaya hazırlanıyordum.
Arkadaşlarım, ağır ağır söylemeye çalışıyorlardı:
- Türkiye'yi bir arayalım! diyorlardı, galiba Uğur
Mumcu'ya bir şeyler olmuş!..
- Ne olmuş? Bır şey mi yapmışlar?
Aşkın Esran, bir söylemeye, bir söylememeye uğraşı-
yormuş gibi, Cumhuriyet'in, evin telefonlarını soruyor-
du.
insan Hakları Vakfı'ndan Fevzi Argun, Ankara'dan
Melbourne'a, oradaki insan Hakları Komitesı Başkanı
Dr. Gökhan Sayram'ı aramış, o da kara haberi Aşkın
Baran'a bildirmiş. Uğur Mumcu'nun arabasına bomba
konmuş; Uğur Mumcu ölmüş!
Avustralya ile Türkiye arasında dokuz saat fark var.
Sidney de geceyarısı saat O2.fX) iken, Türkiyede öğle-
den sonra saat 17.00! Gazeteciliğin. yazarlığın en ınsaf-
sız, acımasız yani. insanın üzüntüsünü bile içine bastı-
rıp, ölen arkadaşının, sevdiğinin üstüne yazı yazmak
zorunda olması değil mi?
Bugün Türkiyede de burada da pazardı. Öğleden
sonra, denize girip çıktık. Biraz kestireyim. dedim. Bir
düş gördüm, uyanır uyanmaz arkadaşlara;
- Türkiye'de önemli bir şeyler oluyor! dedim. Anlattım
düşümü: Kenan Bey'i görmüştüm düşümde. Erol Si-
mavi'nin koluna gırmiş, Köşk'te yürüyorlardı. Neye yo-
rabilirdim? Erol Simavi Uğur'u çok severdi. Onu Hürri-
yet'e almak isterdi. Simavi basını simgeliyordu. Kenan
Bey desilahı mı?..
Çok geçmedi, Uğur Mumcu'nun canavarca bir planın
kurbanı olduğu haberini aldık. Birden Abdi Ipekçı, Turan
Dursun geliverdi gözlerimin önüne. Avustralya'ya gelir-
ken yol boyunca, Turan Dursun'un yaşamöyküsünü
okumuştum. Ankara'da birkaç "Ankara Notlarf'nı yazıp
bırakmıştım. Otuz saate yakın süren uçakyolculuğu bo-
yunca, nasıl yazı yollayabilirdim?
Gazetenin telefonları -neredeyse- kilitlenmişti. Evi
aradım. Aldoğan ağlıyor:
- Başın sağolsun! diyordu. Şimdi Yakup Kepenek ge-
lecek, onunla Uğur Mumcu'nun evine gıdeceğız! Ardırt-
dan Metin Aksoy, Saniye Başer, Hasan Metirt, Işık Kan-
su aradılar...
istanbul'daki arkadaşlar, Ankara'ya gitmek için uçak-
larda yer arıyorlar. Ben ne yapabilirim, dünyanın bir
ucunda? Avustralya anakarasında (kıtasında)?
Abdi Ipekçi'nin ölüsü, dirisinden güçlü çıktı; Turan
Dursun'un da öyle, Muammer Aksoy'un da. Bahriye
Üçok'un da. Uğur Mumcu'nun da ölüsü. dirisinden bin
kat güçlüdür. Ona kıyan canilerin bunu bilmelennı öyle
isterdim ki. Nereden b,ilecekler? Uğur'un takılmaları ge-
liyor usuma:
- Ekmekçi, sen dört ayaklı domuzlarla uğraşıyorsun,
ben iki ayaklı domuzlarla; aslında aynı işi yapıyoruz!
"Olenle ölünmez" derler, bizler aksıyiz; Uğur da öy-
leydi, bu yaşanası dünyada ölenle ölürdü.
Uğur Mumcu, Cumhuriyet'te yazgılarımızı paylaştığı-
mız arkadaşım. Yıllar var; taa Yeni Ortam'dan ben, bir-
likte yazar çizeriz. O, Cumhuriyefe benden önce geçti.
Cumhuriyet'ten birlikte ayrıldığımız, bes-altı ayda, yaptı-
ğı tüm konuşmaları banda almıştım. Takılırdı Uğur:
- Ne yapacaksın bu konuşmaları banda alıp da, kitap
mı yapacaksın? derdi. Uğur'un heyecanları, öfkeleri, sı-
caklığı, esprileri bu ses bantlarındaydı.
Tolga Çandar da Avustralya'daydı, daha uzun bir sü-
redır; cumartesi gecesi Sidney'deki "Nâzım Hikmet 91
Yaşında" toplantısında bir aradaydık. Gelebilselerdi,
benim yerime belki llhan Selçuk ya da Uğur Mumcu, bu
gece için Sidney'de olacaklardı. Onlar, "Bu yıl geleme-
yiz!" demişler, ben Frenk Mustafendi'nin torunu olarak,
"Pekı geliyorum!" demiştim. Tolga Çandar, Canberra'-
danaradı:
- Abi, ben bir gün açlık grevine yatıyorum! dedi Sol
örgütler, hâlâ bu dağınıklıktan, bir ders almayacaklar
mıydı?
Uğur'a, Nâzım Hikmet gecesinin çok güzel geçtığıni
söylemek isterdim. önce Server Tanilli'nin Nâzım Hik-
met üstüne yolladığı iletisi okundu. Ardından Fikri Sağ-
lar'ın iletisi... Sonra da Istanbul'da 15 Ocak'ta yapılan
Nâzım Hikmet gecesinin videosu izlendi. Burada da Fik-
ri Sağlar, ardından llhan Selçuk'un konuşmaları çok çok
beğenıldi. Uzun uzun alkışlandı. Böyle güzel bir gecenin
ardından, daha bir gün geçmeden senin ölüm haberini
alacağımı söyleseler, dünyada ınanmazdım. Sen olsan
inanır mıydın Uğur?
Zaman zaman Uğur'a, dikkat etmesini, kendisini kol-
lamasını söylerdim:
- Ne yapayım Ekmekçi? derdi, ne yapabilirim''
Nâzım Hikmet'i anma, 91 yılını kutlamatoplantıları sü-
recek, burada Sidney'den sonra, bu hafta Melbourne'-
de bir gece düzenlenecek. Bu gece, Nâzım Hikmet'le
Uğur Mumcu'nun gecesi olacak. Ne diyor Nâzım Hik-
met
"Ama daha çok dünyaya acıyorsun/Büyük bir insan
öldü diye."
BULMACA
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6
1/ Cemal Sûreya'run bir
şıir kitabı... Yanarken
güzel koktuğu için tütsü
olarak kullanılan ağaç. 2/
Bir ay adı... Zayıf, cıbz. 3/
Işık akısı birimi. 4/ Bir
yerden bir yere gidişgeliş.
5/ Bir spor araa... Birine
dokunsun diye söylenen
söz. 6/ Kanşık renkb...
Soğukla sıcak arası. 7/
Bir nota. . Bir yapıtın, bir
bölümün oluşturulma bi-
çimı. 8/ Bektaşı dervışi...
Yüz metrekare tutannda yüzey
ölçüsü birimi. 9/ Ilaç kullanma-
dan, yalnız ısı yardımıyla aygıt ve
pansuman gereçleri gibi şeyleri
mikropsuzlaştırma işi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Aziz Nesin'in bir romanı. 2/
Küçük çocuklan korkutmak için
uydurulmuş yaraük... İyi terbiye
edilmemiş vahşi binek hayvanı. 3/
Gümüşbahğından ufak ve ona
benzer bir balık... Sahip. 4/ "Çok
yiyenler, obur kimseler" anlamında eski sözcük... Dâhi. 5/ Ka-
dınlar hamamında hizmet eden kadın. 6/ Yan memnunluk be-
lirten bir ünlem.. Gösteriş, şatafat. 7/ Lamba. 8/ Çit, perde...
Gazel ya da kasıdenın son beytine verilen ad. 9/ Kızgın bır de-
mirle vurulan damga... Tanmda kullanılan azotlu gübre.
SATILIK JEEP
1987 model 47.000 km'de orijinal ABD
190 milyoıı
Tel: 252 35 07