15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 ILAYIS1992 CUMARTESI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Uygur'un ccnazesi KflriirSmisi - Çurşamba giLr.a gecirdiği be\in kanası som.tcu y ıtırdiğimiz rcssam Burhan Uygur'un cenazesi but-jn kaldınlıyor. Sö»£jtlüçeş,ıne Camii'ndeki öğjc namazından sonra saruıçının cenazesi Maltepe GCLniişsuvu MezarlığVna defnedilecek. Haldun Taner'in anısına Kühtir Senisi - Ya vuzer Çeurıkava. bugün saat 1 5.0rtekadıko> Kültürve Sanat Merkezi'nde Haldun Taner anısına, "Haldun Taner'in ö>kiilerinden seçrceler" sunacak. Otiamüziği Kültür Servisi- Preklasik Oda Müâği Topluluğu, bugün saat 18.30'da Karikatür ve Mizah Müzesi"nde bir oda miiaği konseri verecek. Kemanda Musa Albükrek, flütte Bertrand Delaleu ve \. iyolonselde Sami Öztop'un oluşturduğu topluluk, Beeıhoven. Gluck, Bach ve Corelli'nin >apıtlannı seslendırecek. Peron'da Cevat Çapan Küitnr Servisi- Moda'daki 1. Peron Sanatevi'nin etkinlikleri sürüyor. Etkinlıkler kapsamında düzenlenen söyleşılerin bu h3ftaki konuğu, şair ve çevirmen Prof. Dr. Cevat Çapan. Cevat Çapan'ın söyleşisi bugün saat 15.00'te başlayacak. İzlemek isteyenler için 1. Peron Sanatevi'nin adresi Gündoğdu Sokak. Yapı ICredı Bankası arkası, Moda SOOER'den pfaket Kültür Servisi-Sincma Oyunculan Derneği (SÖDER).'Türk sineması'na katkılanndan dolayı" Istanbul Film Festivali yöneticilerinden Hülya Uçansu'ya bir plaket verildı PlaketiSODER Başkanı HüJya Koçyiğit, festival adına Hülya L'çansu'ya sundu. (Fotoğraf: İbrahım Günel) Törk şaine nişan Loodra(AA>- Kıbnslı Türk şairOsman Türkay, dünyanın en yüksek akademik kuruluşlanndan Amerikan Albert Einstein Akademisı tarafından "Modern şiire yaptığı unutulmaz katkılanndan dolayı" liyakat nişanına değergörüldü. Liyakat nişanının Türk şaire gelecek ay İspanya'da yapılacak bir törenle verilmesi bekleniyor. Flütikiljsi Kültür Senisi- Timothy VValkerveJudithHall gitar-flüt ikilisinin İstanbul konserleri bugün ve yann şaat 18.00'de Istanbul Üniversitesi Öğrenci Kültür Merkezi'nde. The British Councirm katkılanyla T ürkiye'ye gelen ve daha önce Ankara'da bir konser veren ikili, 5 mayıs sah günü de Bursa'da sanatseverlerin karşısınaçıkacak. Rekin Teksoy'un söyleşisi Kültür Servisi- Çeşitli etkinliklerdüzenleyen İnsancıl Okuma Tiyatrosu, bugün saat 15.00'te Fırat Kitap Galerisinde Rekin Teksoy ile "Sinema ve Gerçekliği" gündeme getiriyor. Rekin Teksoy'un sinema ve gerçeklik üzerine soyleşisini dinlemek isteyenler için adres Yasa Cad.?ÜzerlikSok.,No:ll, Kat:3 Kadıköy. 'Kahvede Şenlik Var5 Kültür Servisi- Bakırköy Belediye Tiyatrolan'nın Aziz Nesin Sahnesi'nde oynadığı "Kahvede Şenlik Var" adlı oyun, 5 mayıs sah günü matine ve suare olarak Bilecik'te sahnelenecek. Sabahattin Kudret Aksal'ın yazıp Turgay Kantürk'ün yönettiği oyun, düşündürürken güldüren, güldürürken düşündüren ve evlilik kurumuna ironik eleştiriler getiren bir oyun. Olivier Messiaen, 20. yüzyılı tümüyle solumuş bir fılozof-bestedydi Uzakdoğu ritimlerinden kuş seslerine • 83 yaşında öien Olivier Messiaen, Maurice Ra- vePcien sonra en önemli çağdaş Fransız bestecisi sayıhyordu. Esin kay- nağı din ve doğa olan ünlü besteci, kuşlan ve doğayı müziğine doğru- dan aktarmıştı. Öğrenci- si Pierre Boulez, Messia- en için "Bize çevremizde- ki her şeyden müzik duy- mayı öğretti" demişti. ' EVİN İLYASOĞLU Fransa'nın en önemli çağdaş bestecilerinden Olivier \lessia- en'i geçen sah günü 83 yaşında yiürdik. Yanm yüzyılı aşkın bir süre müzikseverleri durmadan şaşırtan Messiaen, 1937'deölen Ravel'den bu yana en ünlü Fransız bestecisiydi. Olivier Messiaen, yirminci yüzyılı tümüyle solumuş bir fi- lozof-besteci. Dünya savaşla- nnı yaşamış. savaş tutsağı ola- rak acılannı tatmış. Çağın ilk yansında dünyayı sarsan yeni sanat akımlannın içinde yoğ- rulmuş. Ve yirminti yüzyılı tüm çağlann birikimi olarak değer- lendirebilmiş: Gerek dike>, ge- rek yatay olarak gününe kadar gelmiş geçmiş tüm müziği avu- cunun içine alarak Antik Yu- nan'dan, Ortaçağ ezgilerinden başlayıp derinliklere dalmış: aynı zamanda Uzakdoğu'nun gizemsel ritim anlayışına kadar yatay olarak dünya coğraf- yasını taramış. İlginç, 'eksant- rik', kendine özgü bir besteci Olivier Messiaen. 10 Arahk 19O8'de Avignon- da dünyaya gelmiş. Babası ede- biyat profesöni, annesi şairmiş. Sekiz yaşında kendi kendine pi- yano öğrenmeye ve beste yap- maya başlamış. Sonra Pans Konservatuvan'nda eğitim görmüş, çeşitli ödüller ka- zanmış ve 1931 'de Paris Trinhv Katedrali'nde org çalmaya baş- lamış tam yirmi yıl hiç ara ver- Olivier Messiaen; Yanm yüzyılı aşkın bir süre durmadan saşırttL meden; yakın zamanlara kadar da ara sıra bu işi sürdürmüş. İkinci Dünya Savaşı'nda Fransız güçlerinin yanında sa- vaşırken Almanlar tarafından tutsak edilmiş ve iki yıllık tu- tukluluk döneminde tek bir oda müzigi yapıtı bestelemiş. 1942'- den sonra Paris Konservatu- van'nda armoni öğretmeni ol- muş. Günümüzün ünlü besteci- lerinden Xenakis, Boulez, Stockhausen gibi isimler yetiş- tirmiş. Müzik, yirminci yüzyılın ilk günlerinde bir önceİci dönemin 'romantik" duygusalhğına karşı çıkarken yeni anlatım yollan aramıştır. Büyük orkestralar yerini küçük oda müziklerine, daha ekonomik topluluklara aktarmış, geniş soluklu uzun yapıtlar daha kısa tümcelerde yoğunlaştınlmış ve yeni çağın hızlı yaşamını yansıtırcasına bir arayış başlamıştır. Kimi yiızyıl- lar boyu tırmanan melodi çiz- gisinden kaçarak, kimi müzi- ğin ses olarak değerini so r gu- layarak, kimi ilkel boylann ri- tim gücüne dönerek, kimi de ağır ve anlaşılması zor müzik yerine daha güleç, hafif, hatta cafe müziğini yeğ tutarak bu çağa ayak uydurur. Bütün bu görüşlerin odak- landığı Paris gibi bir merkezde ilk gençliğini geçiren ve yaşa- mını hep aynı çevrede sürdüren Messiaen için müzik çok ciddi bir işleve sahip olmalıdır. 'Fransız Altılan'nın nükteli, kolay anlaşılırlık felsefelenne bir karşı çıkıştır bu. Messiaen, kaynaklannı çok değişik kö- kenlerden toplar; Hindu rit- minden, eski Yunan uy- garlığının şiirinden, Ortaçağın Gregor Ezgilerinden ve kuş ses- lerinden... Gürültünün bile müzik sesi olarak değerlenebileceği savu- nulurken (Varese). Messiaen kuşlan, doğavı müziğe doğru- dan aktanr. Yirmidört saat dinler Paris çevresindeki kuş- lan. Her birinin kendi ses ren- gini olduğu gibi notaya alır. 'Egzotik Kuşlar' adlı orkestra yapıtı, 'Kuşlar Kataloğu" adlı piyano kitabı bu çahşmalannın ürünüdür. Dizisel yöntem, bloklar, geometrik simetri bir mozaik gibi işlenir müziğinde. Kuşlar Kataloğu'nda güne- şin doğmasıyla kuş seslerinin yükselmesi ve güneşin batışıyla seslenn sönmesi aynı ritim için- de işlenmiştir. Ritim aynı, oysa doğan ve batan güneşin renkle- ri değişik yansır müziğine. De- ğişik resimler çizer aynt devi- nim içinde. Ritim, Messiaen için müziğin en önemli öğesidir. Uzakdoğu'nun ritimleri ile yazdığı Turangalila' senfonisi vurma çalgılann değişik boyut- lannı sergiler. Yalnız ritmi de- ğil, müziğin dinsel inançlarla yakın ilişkisi olan toplumlan incelemiş, mitolojik çağlarda olduğu kadar Uzakdoğu kül- türlerinde müzik ve dinselliğin koşulluğunu aramıştır. Böylecc Messiaen'in dinsel ınançlanna derinden bağlılığı müziğin soyut varlığını bir din- sel işlev olarak kabul etmesi, her döneminde geçerli olmuş- tur. İnançlardan uzaklaşan, mutlaka dinamik ve geleneksel kurallardan öte bir şeyler yap- maya çalışan yirminci yüzyıl bestecisıne durağan. denn dü- şüncenın egemen olduğu ve doğrudan doğanın, doğallığın ürünü olan müzik sunmuştur. "La Transfıguration" baş- lıklı yapıtında müzik. doğa ile, ınsan doğası ile dinsel bir varlık olarak tümleşir. Kendini kutsal bir simgeye adamış sanatçı ola- rak görürken, gizemsel olarak tanımlanmaktan çok, müzis- yen bir tannbilimci olarak an- latmayı yeğ tutmuşıur. Eski Mezopotamya'da bir tapınağın ya da Gotik çağda bir katedralin miman gibi kendini yaşadığı ortamın güncelliğin- den anndırmış. çağlar öncesini uzayın derinlikleriyle birleştir- miş, çağlar sonrasma aynı sim- gesel inançla aktarmıştır Messi- aen. öğrencisi Pierre Boule onun çok boyutluluğunu şöyle< anlatır: "Bize çevremize bak- mayı öğretti. Çevremizdekj her şeyden müzik duymayı, müzik algılamayı." Gonzalo Rubalcaba, yann iki konserle Cemal Reşit Rey Salonu'nda Amerikan ambargosunumüziğiyle kırdı CEMYEGÜL Cazın Küba ritimleri ile flörtü Perez Prado ve Xavier Cugat gi- bi Kübalı müzisyenlerle başla- makla bırlikte, 1940'lardan önce Nevv York'a gelmiş olan Havanalı Kübalılar. caz ile Af- ro-Cuban müziğin karşılıklı et- kileşimleri ve bir sonraki evre için gerekli zemini hazırlarlar. 1937'de Nev* York'a gelen Macnito, Xavier Cugat ile 8 plak kaydı yaptıktan sonra ca- zın içinde olan eniştesi Mario Bauzo'nun da katkılanyla kur- duğu Afro-Cubans adlı orkest- rayla müzik dünyasında yeni bir sayfa açar. Bop ve bebop dönemi devlerinden ENzzy Gü- lespie ile de Afro-Cuban caz bir başka boyut kazanır. 1937'de Gillespie, Nevv York'a yerleşip AJberto Sorracas'ın Afro- Cu- ban topluluğuna katıldıktan sonra Cab Calloway'in büyük orkestrasında arkadaş olduğu Mario Bauzo sayesinde ilk ola- rak Afro-Cubanritimlerinintıl- sımıyla tanışır. CabCalloway- in orkestrasını terk ettıkten sonra kurduğu topluluğa Cha- no Pozo'nun kongalannı da ila- ve ederek Afro-Cuban ritmleri- ni caza ustaca entegre etmeyi başaran Gillespie, Afro-Cubn Caz'm isim babası sayılabilir. Ancak sınır tanımayan mü- zik evrenindeki bu kaçınılmaz evlilik, politik arenada yıldızla- n banşmayan Küba ve ABD'yi bir türlü bir araya getiremez. Arka bahçesinde yaramaz ço- cuklar istemeyen süper güç ABD, Domuzlar Körfezi ile başlayan gerginliği tırmandıra- rak Karayipler'in bu küçük ül- kesine küser ve Küba vatandaş- lanna vize ambargosu uygula- • Kübalı piyano virtüözü Gonzalo Ru- balcaba, yann Cemal Reşit Rey Salonu'nda 18.00 ve 21.00'de iki konser verecek. Rubalcaba'ya trompette Rey- naldo Melian, basta Felipe Cab- rera, davulda Jul Barreto eşlik ede- cekler. Rubalca- ba, müzikal geç- mişi zengin bir ai- leden geliyor. Gonzalo Rubalcaba: Amerikan gümrûğûndefi kendi gece- medi, müzigi geçti.Plakları Atnerikalı cazseveriere ulaştı. maya başlar. Dizzy Gillespie, Küba'yı her ziyaretinde Fîdel Castro tarafından bir devlet bü- yiiğü gibi ağırlanırken Küba vatandaşlan, Gonzalo Rubalca- ba gibi günümüzeazmın önemli piyano virtüözlerinden biri ol- salar bile ABD'nin kapılan on- lara kapalıdır. Ancak Gonzalo Rubalcaba, Blue Note'ta çıkan ilk plağıyla ABD'li cazseveriere ve caz kriü'klerine ulaşarak bu çağdışı tutumun hükümet poli- tikalannın ötesinde bir boyutta gerçekleşen iletişime engel teş- kil edeıneyeceğini gösterir. Gonzalo Rubalcaba her ne kadar 1986'da Liberation Mu- sic Orchestra'nın Küba turnesi sırasında Chariie Haden tara- fından keşfedılmiş olsa da Ha- vana'nın müzikal geçmışi en sağlam ailelerinden birinin eline doğması. onun müzikal kariye- rini sağlam temeller üzerine oturtmuş ve Küba'nın çok zen- gin olup müzikal geçmişini özümseyebilmesine olanak sağ- lamıştır.Gonzalo'nun dedesi Jacobo Gonzales Rubalcaba 1918deOrquesta tipka'sını ku- rup 18. yüz>ılda Haiü'den ka- çan Küba'nın müzik geleneğin- de çok önemli bir yeri olan "dan- zon"un yayılmasına hayatını adamış ve ardından Jacobu - nun çocuklan Jose Antonio ve Guillermo da bu geleneği de- vam ettirmek için çok çalışma- lardır. Gonzalo'nun babası Guiller- mo, zamanın büyük orkestrala- nndan Charanga Tipica de CoDciertos'un lideriydi. İşte Gonzalo Rubalcaba böylesine müzikle iç içe yaşayan bir geç- mişe doğdu. Henüz 4 yaşınday- ken müzikle haşır neşir olmaya başlayan Gonzalo Rubalcaba, 6 yaşında davul çalmaya, 9 ya- şına geldiğinde de Havana'nın en iyi konservatuannda klasik müzik eğitımi görmeye başladı. Burada, Küba'nın büyük kom- pozitörleri Lecuona, Cervantes ve Roldan'ın eserleriyle tanışan Gonzalo Rubalcaba, babası Guillermo sayesinde de "dan- zon" geleneğinin yanı sıra bü- yük caz piyanistJen TbeJeonious Monk, Bud Powel ve Oscar Pe- terson'un eserlerine kulak açtı. Ardından, Frank Emillo, Pe- rucnin, Felipe Dulzaides, Lili Martinez ve babası Guillermo Rubalcaba gibi Kübalı piya- nistlerin değişik stilleriyle karşı- laşan Gonzalo Rubalcaba, 12 yaşında içindeki caz piyanisti- nin zindrlerini kopararak hem kendi kompozısyonlannı çal- maya hem de doğaçlamadaki yaratıahğını sergilemeye başla- dı. Henüz 17 yaşında iken Ira- kere'de Paquito D'Rivera, Artu- ro Sandoval ve Chucho VaMes gibi devlerle çaldıktan sonra Orquesta Cubana de Musica Modema, Orquesta Aragon ve Los Van Van gibi çeşitli toplu- luklarla çahşmalar yapü. Ar- dından kendi enstrümantal topluluğuyla kayıtlar ve ulusla- rarası turneler yapmaya başla- yan Gonzalo Rubalcaba, Gru- po Proyecto adındaki toplulu- ğu ile de North Sea, Montreux, Berhn gibi çok önemli caz festi- vallerinde çaldı. 1985'te Dizzy Gillespie, Gonzalo"yu Ha- vana'da dinledikten sonra ye- rinden fırlayarak şu yorumu yaptı: "Çok uzun zaraandır din- kdiğim en iyi piyanist." Marc Laforet'den dıopin baladları Kültür Servisi- 1985 yılında Lluc .lararası Varşo\a Chopin Pı>ano Yanşmasfnda ikinci büyük ödülü kazanan Fransız pıyanısl Març Laforet, Doğru Yol Partisı İsıanbul İl Baş- kanlığı'nın küllür etkinlikleri çerçevesinde 4 mayıs pazartesi günü saat 19.00'da Atatürk Küllür Merkezi'nde bir resital sunacaL Paris Yüksek Ulusal Kon- servatuan'nın piyano bölümü- nü birincıliklc bitiren genç Fransız pi>a-' nist Marc La- foret'in. 1985 yılında Cho- pin Yan- şmasfnda ka- zandığı ba- şansının yanı sıra Cziffra ile Menuhin ku- ruluşlannın altın madal- yalan ve New York "Yo- ung Conccrt Artists" (Genç Kon- ser Pi>anistle- Marc Laforet ri) birinciliği bulunuyor. Laforet. şimdilerde, "dahi çocuk" olarak sekiz yaşında başladığı müzik yaşamını geri- de bırakarak olgun bir kariyer doğrultusunda ilerleyen bir sa- nalçı. Eleşurmenler, yine Varsova Chopin Yanşmasfnın dünya- )a tanıttiğı müzısvenlerden. pi- yano mü/jği tarihinin en önemli yorumculanndan bin olan Pollini ile Marc Laforet arasında benzerlikler kurarak. genç piyanistin 2000*li yı- 1larda büyük yorumcular arasında yerini alacağını söy- lüyorlar. Halen Milano La Scala or- kestrası, Tokyo Filarmoni, Radio-France. La Suisse Ro- mande, Londra Filarmoni gibi önemli orkestralar eşli- ğindc konserler veren Marc Laforct'nin EM! plak fır- masıyla gerçekleştirdiğı com- pact-disc'ler arasında özellik- • le Chopin'in baladlannın vorumu. "Çağdaş yo- rumun en güzel örnek- lennden biri" olarak nitelendiril- di. Paris'in müzik dergi- lerinden bi- rinde. Marc Laforct'nin seslcndirdiği Chopin si minör sonat yorumu için şöyle demiş bir eleştirmen. '"Geçmişte gizlen- miş bir masalı andıran Cho- pin'in müzigi Marc Laforet ile yeniden belleğıne kavuşu- vor: parlamadan ışıyan yan gerçeküstü seslenn çizdiği bir yorumda bütünlenirken..." Büyük bir müzisyeni ya- ratan temel nıteliğin yafnızca sanatı değıl. aynı zamanda in- san duyarlılığı olduğunu dü- şünen genç piyanist Marc La- foret, izlediği sanatsal yolu yaşamın diğcr alanlanndan soyutlayamadığını söylüyor,. Step'çılerin ayak sesleri Kültür Servisi- Dört step dansçısı ve bir caz triosundan oluşan ünlü Amerikan Step Dansı Orkestrası, konserler vermek üzere Türkiye'de bulu- nuyor. Step dansçilann öncü- lüğünü yapan ünlü step dansı sanatçısı Brenda Bufalino, yüzyıhmızın yetiştirdiği en bü- yük kadm step ustalanndan sayılıyor. Amerikan Step Dansı Or- kestrası, ilk gösterisini bugün Ankara'da, TRT An Stüdyo- su'nda saat 15.00'te gerçekleşti- rilecek. Topluluk aynca saat 20.30'dan iübaren yıne aynı yerde Ankara'h sanatseverlerin karşısına çıkacak. Amerikan Step Dansı Orkestrası. 4 mayıs pazartesi günü de Eskişehir'de, Anadolu Üniversitesi'nde saat 20.30'da birgösteri sunacak. Bursalı sanatseverler de 6 mayıs çarşamba günü saat 20. 30'da Ahmet Vefik Paşa Ti- yatrosu'nda Amerikan Step Dansı Orkestrası'nı izleme olanağı bulacaklar. Orkest- ra'nın İstanbul'daki tek gös- terisi ise Türk-Amerikan Uni- versiteliler Derneği ile Ameri- kan Basın ve Kültür Merke- zi'nin işbirliğiyle 9 mayıs cu- martesi günü saat 18.00'de, İstanbul Devlet Tiyatrolan'- nın Taksim Sahnesi'nde ger- çekleştirilecek. Amerikan Step Dansı Or- kestrası'nın caz triosu, başka Duke Elhngton, Charles Mingus. George Gershwin, Glenn Miller ve Hoagy Car- michael olmak üzere birçok ünlü bestecinin yapıtlannı seslendirecek. Konserlerin ritmini ıse step dansçılar tuta- cak... Bunlar son 'Çılgın'lar Kültür Senisi - Alı Poyra- zoğlu Tiyaırosu'nun 1627. temsile ulaşan "Çılgınlar Ku- lübü" adlı oyunu, Kadıköy yakasında Bostancı Gösteri Mcrkezi'nde uzatmasız 13 temsil oynadıktan sonra göste- nmden kalkacak.Ovun göste- rimden kalktıkıan sonra Alı Poyrazoğlu'nun oyunda asso- lıstZaza Napoli rolündegiydi- ği özel dıkilnıiş giysüer Türk Tivatro Müzesfnc armağan edilecck. O\unun son 13 tem- sılı 5 Mavıs'ta başlayacak. 17 mayısta sona erecek. "Çılgın- lar Kulübü" pazartesi dışında her akşam saat 21.00'de, cu- martesi ve pazar günleri mati- nelerde izlenebilir. O\ unda Ali Poyrazoğlu. Bülent Kayabaş, Le\ent Kazak. Zerrin Sümer. Özdemir Çiftçioğlu. Levent Can. Şerif Ozkılıç. Tufan Akıncı, NurGürkan, Neslihan Aka. Cünevt Sa\ıl \e Ertuğrul Odaba^ı ovnuvorlar. Viyana Filarmoni Orkestrası, kuruluşunun yüz elünci yüını kutladı Yeryüzünde 'tek' ve 'benzersiz' olmatıın rtıüthiş ayrıcalığı ÜNERBİRKAN İZMİR - Viyana Filarmoni (Wiener Philarmoniker), Türk müzikseverlerinin de yakından tanıdıklan bir kuruluştur. Dün- yanın müzik merkezlerinden Viyana'nın usta müzikçıleri, her yılbaşında, her ilkbahar başlangıcında, TV ekranından. Lorin Maazel, Cartos Kleiber, Oaudio Abbado gibi büyük şef- lerin yönetiminde, özel, renkh, zaman zaman dansla da zen- ginleştirilen konserler ulaştınr- lar bize. Avrupa'nın bu en eski. en gözde orkestrası, geçen 28 mart günü doğumunun yüz el- h'nci yıldönümünü kutladı. Viyanada sürekli bir konser orkestrası oluşturma düşünce- sini ilkin. 1841 yıhnın kış ayla- nnda. kentin "Zum Amor" adiı meyhanesinde üç candan dost gelıştırdılcr: Ozan NikoJaus Le- nau, gazeteci August Schmidt, bir de (VVindsor'un Şen Kadınla- n operasının bestecisi) Otto Ni- colai. Zum Amor görüşmesinden bsa bir süre sonra, 28 Mart 1842 günü, otuz iki yaşındaki Otto Nicolai, Büyük Redoute Salonu adıyla tanınan o ünlü yerde, Viyana Filannoni'nin çekirdeğini oluşturan bir toplu- Iuğun ilk konserini yönetiyor- du. Nicolai, 1847 yı'hna değin on bir konserle sürdürdü bu uygulamayı. Topluluğun so- rumluluğu. 1860-1875 yıllan arasında, Kralhk Operası"nın yönetmeni Otto Dessoffun üzerindeydı. Dessoff, bugünkü anlamda Viyana Filarmoni'yi Dessoff tan sonra, 1875yıhn- da orkestranın yönetimi Hans Rkhter'e geçti. Gününün önde gelen VVagner yorumcusu ola- rak tanınan Richter, yirmi üç yıl boyunca, 1989'e değin. Vi- cinin Gustav Mahler'ın üzerin- dedir. Mahler'den sonra, kon- serler için özel olarak çağnlan yönetmenler dönemi gelir; or- kestrayı Franz Schalk, Arthur Nikisch, Vlottl, Bnıno VValter, • Avrupa'nın en eski, en gözde müzik topluluğu sayılan Viyana Filarmoni Orkestrası, 150 yaşına bastı. 1842'de ilk kez Otto Nicolai'ın yönettiği Viya- na Filarmoni, o günden bu yana kendisini durmadan yenileyen, ama gele- neğe de sıkı sıkı bağlı kalan bir orkestra oldu. oluşturan ilk büyük yönetmen sayılır. Bu dönemden başlaya- rak. topluluğu çok ünlü müzik- çiler yönetti. Bunlann arasında NVagner'i. Bnıckner'i. Johann Strauss'u, Verdi'yi sayabiliriz. yana Filarmoni'nin dağannı durmaksızın genişletti, Des- sofTun Brahms geleneğirii de sürdürdü. Richter'in ardından, orkest- ranın yönetimi büyük bir beste- Ricfaard Strauss gibi, zamanın en büyük müzikçileri yönetir- ler. 1908 vılı, büyük şef Felix VVeingartner'in Viyana Filar- moni"nın başına geçtiği döne- min ilk yılıdır. O yıl aynı za- manda, orkestranın adının "Vi- yana Filarmoni" olarak belir- lendiği yıl olarak tarihe gecer. Orkestra artık, bir koruyucu kurumun (Verein'ın) desteğiyle yürüyecek. gelişecektir. Sıkı bir "Anti-Wagnerd" olarak tanı- nan VVeingartner. orkestranın başında 1927 yılına kadar kal- mıştır. Bu dönem, orkestranın Beethoven'ın yapıtlannda do- ruğa ulaştığı dönemdir. 1938, Avusturya için, polıtık çalkantılann. Anschîuss'la bir- likte Nazilerin iktidan ele geçir- dikleri karanlık dönemin baş- langıcıdır. Ancak. birçok üycsi- nın ülkeden çıkıp gittiği, bir- çoklannın toplama kamplan- nda yaşamlannı yitırdikleri bu dönemde de, orkestrayı ayakta tutma çabasını bütün güçlükle- re karşın sürdüren, büyük bir müzikçi \ardır: VVilhelm Furt- waengler... Filarmoni konserle- ri. Karl Böhm ve Herbert von Karajan gibi iki büyük şcfın. Viyana'da ve Salzburg'daki unutulmaz yorumlanyla. or- kestranın yıldızını sönmeyecek biçimde, yeniden parlatır. Viyana Filarmonı, dünyada 'Hek" olmanın müthiş ayncalı- ğını bugün de bütün gücüyle elinde tutuyor. Bu avncalığın gizi. kendisini durmaksızın ye- nılemesine. "gelenek" denilen o narin. ınce. kınlgan nesneye sıkı sıkıya bağlı kalmasına yo- ruluyor...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle