Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 ILAYIS1992 CUMARTESI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Uygur'un
ccnazesi
KflriirSmisi - Çurşamba
giLr.a gecirdiği be\in kanası
som.tcu y ıtırdiğimiz rcssam
Burhan Uygur'un cenazesi
but-jn kaldınlıyor.
Sö»£jtlüçeş,ıne Camii'ndeki
öğjc namazından sonra
saruıçının cenazesi Maltepe
GCLniişsuvu MezarlığVna
defnedilecek.
Haldun Taner'in
anısına
Kühtir Senisi - Ya vuzer
Çeurıkava. bugün saat
1 5.0rtekadıko> Kültürve
Sanat Merkezi'nde Haldun
Taner anısına, "Haldun
Taner'in ö>kiilerinden
seçrceler" sunacak.
Otiamüziği
Kültür Servisi- Preklasik Oda
Müâği Topluluğu, bugün
saat 18.30'da Karikatür ve
Mizah Müzesi"nde bir oda
miiaği konseri verecek.
Kemanda Musa Albükrek,
flütte Bertrand Delaleu ve
\. iyolonselde Sami Öztop'un
oluşturduğu topluluk,
Beeıhoven. Gluck, Bach ve
Corelli'nin >apıtlannı
seslendırecek.
Peron'da Cevat
Çapan
Küitnr Servisi- Moda'daki 1.
Peron Sanatevi'nin
etkinlikleri sürüyor.
Etkinlıkler kapsamında
düzenlenen söyleşılerin bu
h3ftaki konuğu, şair ve
çevirmen Prof. Dr. Cevat
Çapan. Cevat Çapan'ın
söyleşisi bugün saat 15.00'te
başlayacak. İzlemek
isteyenler için 1. Peron
Sanatevi'nin adresi
Gündoğdu Sokak. Yapı
ICredı Bankası arkası, Moda
SOOER'den pfaket
Kültür Servisi-Sincma
Oyunculan Derneği
(SÖDER).'Türk
sineması'na katkılanndan
dolayı" Istanbul Film
Festivali yöneticilerinden
Hülya Uçansu'ya bir plaket
verildı PlaketiSODER
Başkanı HüJya Koçyiğit,
festival adına Hülya
L'çansu'ya sundu. (Fotoğraf:
İbrahım Günel)
Törk şaine nişan
Loodra(AA>- Kıbnslı Türk
şairOsman Türkay,
dünyanın en yüksek
akademik kuruluşlanndan
Amerikan Albert Einstein
Akademisı tarafından
"Modern şiire yaptığı
unutulmaz katkılanndan
dolayı" liyakat nişanına
değergörüldü. Liyakat
nişanının Türk şaire gelecek
ay İspanya'da yapılacak bir
törenle verilmesi bekleniyor.
Flütikiljsi
Kültür Senisi- Timothy
VValkerveJudithHall
gitar-flüt ikilisinin İstanbul
konserleri bugün ve yann
şaat 18.00'de Istanbul
Üniversitesi Öğrenci Kültür
Merkezi'nde. The British
Councirm katkılanyla
T ürkiye'ye gelen ve daha
önce Ankara'da bir konser
veren ikili, 5 mayıs sah günü
de Bursa'da sanatseverlerin
karşısınaçıkacak.
Rekin Teksoy'un
söyleşisi
Kültür Servisi- Çeşitli
etkinliklerdüzenleyen
İnsancıl Okuma Tiyatrosu,
bugün saat 15.00'te Fırat
Kitap Galerisinde Rekin
Teksoy ile "Sinema ve
Gerçekliği" gündeme
getiriyor. Rekin Teksoy'un
sinema ve gerçeklik üzerine
soyleşisini dinlemek
isteyenler için adres Yasa
Cad.?ÜzerlikSok.,No:ll,
Kat:3 Kadıköy.
'Kahvede
Şenlik Var5
Kültür Servisi- Bakırköy
Belediye Tiyatrolan'nın Aziz
Nesin Sahnesi'nde oynadığı
"Kahvede Şenlik Var" adlı
oyun, 5 mayıs sah günü
matine ve suare olarak
Bilecik'te sahnelenecek.
Sabahattin Kudret Aksal'ın
yazıp Turgay Kantürk'ün
yönettiği oyun,
düşündürürken güldüren,
güldürürken düşündüren ve
evlilik kurumuna ironik
eleştiriler getiren bir oyun.
Olivier Messiaen, 20. yüzyılı tümüyle solumuş bir fılozof-bestedydi
Uzakdoğu ritimlerinden kuş seslerine
• 83 yaşında öien Olivier
Messiaen, Maurice Ra-
vePcien sonra en önemli
çağdaş Fransız bestecisi
sayıhyordu. Esin kay-
nağı din ve doğa olan
ünlü besteci, kuşlan ve
doğayı müziğine doğru-
dan aktarmıştı. Öğrenci-
si Pierre Boulez, Messia-
en için "Bize çevremizde-
ki her şeyden müzik duy-
mayı öğretti" demişti. '
EVİN İLYASOĞLU
Fransa'nın en önemli çağdaş
bestecilerinden Olivier \lessia-
en'i geçen sah günü 83 yaşında
yiürdik. Yanm yüzyılı aşkın bir
süre müzikseverleri durmadan
şaşırtan Messiaen, 1937'deölen
Ravel'den bu yana en ünlü
Fransız bestecisiydi.
Olivier Messiaen, yirminci
yüzyılı tümüyle solumuş bir fi-
lozof-besteci. Dünya savaşla-
nnı yaşamış. savaş tutsağı ola-
rak acılannı tatmış. Çağın ilk
yansında dünyayı sarsan yeni
sanat akımlannın içinde yoğ-
rulmuş. Ve yirminti yüzyılı tüm
çağlann birikimi olarak değer-
lendirebilmiş: Gerek dike>, ge-
rek yatay olarak gününe kadar
gelmiş geçmiş tüm müziği avu-
cunun içine alarak Antik Yu-
nan'dan, Ortaçağ ezgilerinden
başlayıp derinliklere dalmış:
aynı zamanda Uzakdoğu'nun
gizemsel ritim anlayışına kadar
yatay olarak dünya coğraf-
yasını taramış. İlginç, 'eksant-
rik', kendine özgü bir besteci
Olivier Messiaen.
10 Arahk 19O8'de Avignon-
da dünyaya gelmiş. Babası ede-
biyat profesöni, annesi şairmiş.
Sekiz yaşında kendi kendine pi-
yano öğrenmeye ve beste yap-
maya başlamış. Sonra Pans
Konservatuvan'nda eğitim
görmüş, çeşitli ödüller ka-
zanmış ve 1931 'de Paris Trinhv
Katedrali'nde org çalmaya baş-
lamış tam yirmi yıl hiç ara ver-
Olivier Messiaen; Yanm yüzyılı aşkın bir süre durmadan saşırttL
meden; yakın zamanlara kadar
da ara sıra bu işi sürdürmüş.
İkinci Dünya Savaşı'nda
Fransız güçlerinin yanında sa-
vaşırken Almanlar tarafından
tutsak edilmiş ve iki yıllık tu-
tukluluk döneminde tek bir oda
müzigi yapıtı bestelemiş. 1942'-
den sonra Paris Konservatu-
van'nda armoni öğretmeni ol-
muş. Günümüzün ünlü besteci-
lerinden Xenakis, Boulez,
Stockhausen gibi isimler yetiş-
tirmiş.
Müzik, yirminci yüzyılın ilk
günlerinde bir önceİci dönemin
'romantik" duygusalhğına karşı
çıkarken yeni anlatım yollan
aramıştır. Büyük orkestralar
yerini küçük oda müziklerine,
daha ekonomik topluluklara
aktarmış, geniş soluklu uzun
yapıtlar daha kısa tümcelerde
yoğunlaştınlmış ve yeni çağın
hızlı yaşamını yansıtırcasına bir
arayış başlamıştır. Kimi yiızyıl-
lar boyu tırmanan melodi çiz-
gisinden kaçarak, kimi müzi-
ğin ses olarak değerini so
r
gu-
layarak, kimi ilkel boylann ri-
tim gücüne dönerek, kimi de
ağır ve anlaşılması zor müzik
yerine daha güleç, hafif, hatta
cafe müziğini yeğ tutarak bu
çağa ayak uydurur.
Bütün bu görüşlerin odak-
landığı Paris gibi bir merkezde
ilk gençliğini geçiren ve yaşa-
mını hep aynı çevrede sürdüren
Messiaen için müzik çok ciddi
bir işleve sahip olmalıdır.
'Fransız Altılan'nın nükteli,
kolay anlaşılırlık felsefelenne
bir karşı çıkıştır bu. Messiaen,
kaynaklannı çok değişik kö-
kenlerden toplar; Hindu rit-
minden, eski Yunan uy-
garlığının şiirinden, Ortaçağın
Gregor Ezgilerinden ve kuş ses-
lerinden...
Gürültünün bile müzik sesi
olarak değerlenebileceği savu-
nulurken (Varese). Messiaen
kuşlan, doğavı müziğe doğru-
dan aktanr. Yirmidört saat
dinler Paris çevresindeki kuş-
lan. Her birinin kendi ses ren-
gini olduğu gibi notaya alır.
'Egzotik Kuşlar' adlı orkestra
yapıtı, 'Kuşlar Kataloğu" adlı
piyano kitabı bu çahşmalannın
ürünüdür. Dizisel yöntem,
bloklar, geometrik simetri bir
mozaik gibi işlenir müziğinde.
Kuşlar Kataloğu'nda güne-
şin doğmasıyla kuş seslerinin
yükselmesi ve güneşin batışıyla
seslenn sönmesi aynı ritim için-
de işlenmiştir. Ritim aynı, oysa
doğan ve batan güneşin renkle-
ri değişik yansır müziğine. De-
ğişik resimler çizer aynt devi-
nim içinde. Ritim, Messiaen
için müziğin en önemli öğesidir.
Uzakdoğu'nun ritimleri ile
yazdığı Turangalila' senfonisi
vurma çalgılann değişik boyut-
lannı sergiler. Yalnız ritmi de-
ğil, müziğin dinsel inançlarla
yakın ilişkisi olan toplumlan
incelemiş, mitolojik çağlarda
olduğu kadar Uzakdoğu kül-
türlerinde müzik ve dinselliğin
koşulluğunu aramıştır.
Böylecc Messiaen'in dinsel
ınançlanna derinden bağlılığı
müziğin soyut varlığını bir din-
sel işlev olarak kabul etmesi,
her döneminde geçerli olmuş-
tur. İnançlardan uzaklaşan,
mutlaka dinamik ve geleneksel
kurallardan öte bir şeyler yap-
maya çalışan yirminci yüzyıl
bestecisıne durağan. denn dü-
şüncenın egemen olduğu ve
doğrudan doğanın, doğallığın
ürünü olan müzik sunmuştur.
"La Transfıguration" baş-
lıklı yapıtında müzik. doğa ile,
ınsan doğası ile dinsel bir varlık
olarak tümleşir. Kendini kutsal
bir simgeye adamış sanatçı ola-
rak görürken, gizemsel olarak
tanımlanmaktan çok, müzis-
yen bir tannbilimci olarak an-
latmayı yeğ tutmuşıur.
Eski Mezopotamya'da bir
tapınağın ya da Gotik çağda bir
katedralin miman gibi kendini
yaşadığı ortamın güncelliğin-
den anndırmış. çağlar öncesini
uzayın derinlikleriyle birleştir-
miş, çağlar sonrasma aynı sim-
gesel inançla aktarmıştır Messi-
aen. öğrencisi Pierre Boule
onun çok boyutluluğunu şöyle<
anlatır: "Bize çevremize bak-
mayı öğretti. Çevremizdekj her
şeyden müzik duymayı, müzik
algılamayı."
Gonzalo Rubalcaba, yann iki konserle Cemal Reşit Rey Salonu'nda
Amerikan ambargosunumüziğiyle kırdı
CEMYEGÜL
Cazın Küba ritimleri ile flörtü
Perez Prado ve Xavier Cugat gi-
bi Kübalı müzisyenlerle başla-
makla bırlikte, 1940'lardan
önce Nevv York'a gelmiş olan
Havanalı Kübalılar. caz ile Af-
ro-Cuban müziğin karşılıklı et-
kileşimleri ve bir sonraki evre
için gerekli zemini hazırlarlar.
1937'de Nev* York'a gelen
Macnito, Xavier Cugat ile 8
plak kaydı yaptıktan sonra ca-
zın içinde olan eniştesi Mario
Bauzo'nun da katkılanyla kur-
duğu Afro-Cubans adlı orkest-
rayla müzik dünyasında yeni
bir sayfa açar. Bop ve bebop
dönemi devlerinden ENzzy Gü-
lespie ile de Afro-Cuban caz bir
başka boyut kazanır. 1937'de
Gillespie, Nevv York'a yerleşip
AJberto Sorracas'ın Afro- Cu-
ban topluluğuna katıldıktan
sonra Cab Calloway'in büyük
orkestrasında arkadaş olduğu
Mario Bauzo sayesinde ilk ola-
rak Afro-Cubanritimlerinintıl-
sımıyla tanışır. CabCalloway-
in orkestrasını terk ettıkten
sonra kurduğu topluluğa Cha-
no Pozo'nun kongalannı da ila-
ve ederek Afro-Cuban ritmleri-
ni caza ustaca entegre etmeyi
başaran Gillespie, Afro-Cubn
Caz'm isim babası sayılabilir.
Ancak sınır tanımayan mü-
zik evrenindeki bu kaçınılmaz
evlilik, politik arenada yıldızla-
n banşmayan Küba ve ABD'yi
bir türlü bir araya getiremez.
Arka bahçesinde yaramaz ço-
cuklar istemeyen süper güç
ABD, Domuzlar Körfezi ile
başlayan gerginliği tırmandıra-
rak Karayipler'in bu küçük ül-
kesine küser ve Küba vatandaş-
lanna vize ambargosu uygula-
• Kübalı
piyano virtüözü
Gonzalo Ru-
balcaba, yann
Cemal Reşit Rey
Salonu'nda 18.00
ve 21.00'de iki
konser verecek.
Rubalcaba'ya
trompette Rey-
naldo Melian,
basta Felipe Cab-
rera, davulda Jul
Barreto eşlik ede-
cekler. Rubalca-
ba, müzikal geç-
mişi zengin bir ai-
leden geliyor. Gonzalo Rubalcaba: Amerikan gümrûğûndefi kendi gece-
medi, müzigi geçti.Plakları Atnerikalı cazseveriere ulaştı.
maya başlar. Dizzy Gillespie,
Küba'yı her ziyaretinde Fîdel
Castro tarafından bir devlet bü-
yiiğü gibi ağırlanırken Küba
vatandaşlan, Gonzalo Rubalca-
ba gibi günümüzeazmın önemli
piyano virtüözlerinden biri ol-
salar bile ABD'nin kapılan on-
lara kapalıdır. Ancak Gonzalo
Rubalcaba, Blue Note'ta çıkan
ilk plağıyla ABD'li cazseveriere
ve caz kriü'klerine ulaşarak bu
çağdışı tutumun hükümet poli-
tikalannın ötesinde bir boyutta
gerçekleşen iletişime engel teş-
kil edeıneyeceğini gösterir.
Gonzalo Rubalcaba her ne
kadar 1986'da Liberation Mu-
sic Orchestra'nın Küba turnesi
sırasında Chariie Haden tara-
fından keşfedılmiş olsa da Ha-
vana'nın müzikal geçmışi en
sağlam ailelerinden birinin eline
doğması. onun müzikal kariye-
rini sağlam temeller üzerine
oturtmuş ve Küba'nın çok zen-
gin olup müzikal geçmişini
özümseyebilmesine olanak sağ-
lamıştır.Gonzalo'nun dedesi
Jacobo Gonzales Rubalcaba
1918deOrquesta tipka'sını ku-
rup 18. yüz>ılda Haiü'den ka-
çan Küba'nın müzik geleneğin-
de çok önemli bir yeri olan "dan-
zon"un yayılmasına hayatını
adamış ve ardından Jacobu -
nun çocuklan Jose Antonio ve
Guillermo da bu geleneği de-
vam ettirmek için çok çalışma-
lardır.
Gonzalo'nun babası Guiller-
mo, zamanın büyük orkestrala-
nndan Charanga Tipica de
CoDciertos'un lideriydi. İşte
Gonzalo Rubalcaba böylesine
müzikle iç içe yaşayan bir geç-
mişe doğdu. Henüz 4 yaşınday-
ken müzikle haşır neşir olmaya
başlayan Gonzalo Rubalcaba,
6 yaşında davul çalmaya, 9 ya-
şına geldiğinde de Havana'nın
en iyi konservatuannda klasik
müzik eğitımi görmeye başladı.
Burada, Küba'nın büyük kom-
pozitörleri Lecuona, Cervantes
ve Roldan'ın eserleriyle tanışan
Gonzalo Rubalcaba, babası
Guillermo sayesinde de "dan-
zon" geleneğinin yanı sıra bü-
yük caz piyanistJen TbeJeonious
Monk, Bud Powel ve Oscar Pe-
terson'un eserlerine kulak açtı.
Ardından, Frank Emillo, Pe-
rucnin, Felipe Dulzaides, Lili
Martinez ve babası Guillermo
Rubalcaba gibi Kübalı piya-
nistlerin değişik stilleriyle karşı-
laşan Gonzalo Rubalcaba, 12
yaşında içindeki caz piyanisti-
nin zindrlerini kopararak hem
kendi kompozısyonlannı çal-
maya hem de doğaçlamadaki
yaratıahğını sergilemeye başla-
dı.
Henüz 17 yaşında iken Ira-
kere'de Paquito D'Rivera, Artu-
ro Sandoval ve Chucho VaMes
gibi devlerle çaldıktan sonra
Orquesta Cubana de Musica
Modema, Orquesta Aragon ve
Los Van Van gibi çeşitli toplu-
luklarla çahşmalar yapü. Ar-
dından kendi enstrümantal
topluluğuyla kayıtlar ve ulusla-
rarası turneler yapmaya başla-
yan Gonzalo Rubalcaba, Gru-
po Proyecto adındaki toplulu-
ğu ile de North Sea, Montreux,
Berhn gibi çok önemli caz festi-
vallerinde çaldı. 1985'te Dizzy
Gillespie, Gonzalo"yu Ha-
vana'da dinledikten sonra ye-
rinden fırlayarak şu yorumu
yaptı: "Çok uzun zaraandır din-
kdiğim en iyi piyanist."
Marc Laforet'den
dıopin baladları
Kültür Servisi- 1985 yılında
Lluc
.lararası Varşo\a Chopin
Pı>ano Yanşmasfnda ikinci
büyük ödülü kazanan Fransız
pıyanısl Març Laforet, Doğru
Yol Partisı İsıanbul İl Baş-
kanlığı'nın küllür etkinlikleri
çerçevesinde 4 mayıs pazartesi
günü saat 19.00'da Atatürk
Küllür Merkezi'nde bir resital
sunacaL
Paris Yüksek Ulusal Kon-
servatuan'nın piyano bölümü-
nü birincıliklc bitiren genç
Fransız pi>a-'
nist Marc La-
foret'in. 1985
yılında Cho-
pin Yan-
şmasfnda ka-
zandığı ba-
şansının yanı
sıra Cziffra ile
Menuhin ku-
ruluşlannın
altın madal-
yalan ve New
York "Yo-
ung Conccrt
Artists"
(Genç Kon-
ser Pi>anistle- Marc Laforet
ri) birinciliği bulunuyor.
Laforet. şimdilerde, "dahi
çocuk" olarak sekiz yaşında
başladığı müzik yaşamını geri-
de bırakarak olgun bir kariyer
doğrultusunda ilerleyen bir sa-
nalçı.
Eleşurmenler, yine Varsova
Chopin Yanşmasfnın dünya-
)a tanıttiğı müzısvenlerden. pi-
yano mü/jği tarihinin en
önemli yorumculanndan bin
olan Pollini ile Marc Laforet
arasında benzerlikler kurarak.
genç piyanistin 2000*li yı-
1larda büyük yorumcular
arasında yerini alacağını söy-
lüyorlar.
Halen Milano La Scala or-
kestrası, Tokyo Filarmoni,
Radio-France. La Suisse Ro-
mande, Londra Filarmoni
gibi önemli orkestralar eşli-
ğindc konserler veren Marc
Laforct'nin EM! plak fır-
masıyla gerçekleştirdiğı com-
pact-disc'ler arasında özellik-
• le Chopin'in
baladlannın
vorumu.
"Çağdaş yo-
rumun en
güzel örnek-
lennden
biri" olarak
nitelendiril-
di.
Paris'in
müzik dergi-
lerinden bi-
rinde. Marc
Laforct'nin
seslcndirdiği
Chopin si
minör sonat
yorumu için şöyle demiş bir
eleştirmen. '"Geçmişte gizlen-
miş bir masalı andıran Cho-
pin'in müzigi Marc Laforet
ile yeniden belleğıne kavuşu-
vor: parlamadan ışıyan yan
gerçeküstü seslenn çizdiği bir
yorumda bütünlenirken..."
Büyük bir müzisyeni ya-
ratan temel nıteliğin yafnızca
sanatı değıl. aynı zamanda in-
san duyarlılığı olduğunu dü-
şünen genç piyanist Marc La-
foret, izlediği sanatsal yolu
yaşamın diğcr alanlanndan
soyutlayamadığını söylüyor,.
Step'çılerin ayak sesleri
Kültür Servisi- Dört step
dansçısı ve bir caz triosundan
oluşan ünlü Amerikan Step
Dansı Orkestrası, konserler
vermek üzere Türkiye'de bulu-
nuyor. Step dansçilann öncü-
lüğünü yapan ünlü step dansı
sanatçısı Brenda Bufalino,
yüzyıhmızın yetiştirdiği en bü-
yük kadm step ustalanndan
sayılıyor.
Amerikan Step Dansı Or-
kestrası, ilk gösterisini bugün
Ankara'da, TRT An Stüdyo-
su'nda saat 15.00'te gerçekleşti-
rilecek. Topluluk aynca saat
20.30'dan iübaren yıne aynı
yerde Ankara'h sanatseverlerin
karşısına çıkacak. Amerikan
Step Dansı Orkestrası. 4 mayıs
pazartesi günü de Eskişehir'de,
Anadolu Üniversitesi'nde saat
20.30'da birgösteri sunacak.
Bursalı sanatseverler de 6
mayıs çarşamba günü saat 20.
30'da Ahmet Vefik Paşa Ti-
yatrosu'nda Amerikan Step
Dansı Orkestrası'nı izleme
olanağı bulacaklar. Orkest-
ra'nın İstanbul'daki tek gös-
terisi ise Türk-Amerikan Uni-
versiteliler Derneği ile Ameri-
kan Basın ve Kültür Merke-
zi'nin işbirliğiyle 9 mayıs cu-
martesi günü saat 18.00'de,
İstanbul Devlet Tiyatrolan'-
nın Taksim Sahnesi'nde ger-
çekleştirilecek.
Amerikan Step Dansı Or-
kestrası'nın caz triosu, başka
Duke Elhngton, Charles
Mingus. George Gershwin,
Glenn Miller ve Hoagy Car-
michael olmak üzere birçok
ünlü bestecinin yapıtlannı
seslendirecek. Konserlerin
ritmini ıse step dansçılar tuta-
cak...
Bunlar son 'Çılgın'lar
Kültür Senisi - Alı Poyra-
zoğlu Tiyaırosu'nun 1627.
temsile ulaşan "Çılgınlar Ku-
lübü" adlı oyunu, Kadıköy
yakasında Bostancı Gösteri
Mcrkezi'nde uzatmasız 13
temsil oynadıktan sonra göste-
nmden kalkacak.Ovun göste-
rimden kalktıkıan sonra Alı
Poyrazoğlu'nun oyunda asso-
lıstZaza Napoli rolündegiydi-
ği özel dıkilnıiş giysüer Türk
Tivatro Müzesfnc armağan
edilecck. O\unun son 13 tem-
sılı 5 Mavıs'ta başlayacak. 17
mayısta sona erecek. "Çılgın-
lar Kulübü" pazartesi dışında
her akşam saat 21.00'de, cu-
martesi ve pazar günleri mati-
nelerde izlenebilir. O\ unda Ali
Poyrazoğlu. Bülent Kayabaş,
Le\ent Kazak. Zerrin Sümer.
Özdemir Çiftçioğlu. Levent
Can. Şerif Ozkılıç. Tufan
Akıncı, NurGürkan, Neslihan
Aka. Cünevt Sa\ıl \e Ertuğrul
Odaba^ı ovnuvorlar.
Viyana Filarmoni Orkestrası, kuruluşunun yüz elünci yüını kutladı
Yeryüzünde 'tek' ve 'benzersiz' olmatıın rtıüthiş ayrıcalığı
ÜNERBİRKAN
İZMİR - Viyana Filarmoni
(Wiener Philarmoniker), Türk
müzikseverlerinin de yakından
tanıdıklan bir kuruluştur. Dün-
yanın müzik merkezlerinden
Viyana'nın usta müzikçıleri,
her yılbaşında, her ilkbahar
başlangıcında, TV ekranından.
Lorin Maazel, Cartos Kleiber,
Oaudio Abbado gibi büyük şef-
lerin yönetiminde, özel, renkh,
zaman zaman dansla da zen-
ginleştirilen konserler ulaştınr-
lar bize. Avrupa'nın bu en eski.
en gözde orkestrası, geçen 28
mart günü doğumunun yüz el-
h'nci yıldönümünü kutladı.
Viyanada sürekli bir konser
orkestrası oluşturma düşünce-
sini ilkin. 1841 yıhnın kış ayla-
nnda. kentin "Zum Amor" adiı
meyhanesinde üç candan dost
gelıştırdılcr: Ozan NikoJaus Le-
nau, gazeteci August Schmidt,
bir de (VVindsor'un Şen Kadınla-
n operasının bestecisi) Otto Ni-
colai.
Zum Amor görüşmesinden
bsa bir süre sonra, 28 Mart
1842 günü, otuz iki yaşındaki
Otto Nicolai, Büyük Redoute
Salonu adıyla tanınan o ünlü
yerde, Viyana Filannoni'nin
çekirdeğini oluşturan bir toplu-
Iuğun ilk konserini yönetiyor-
du. Nicolai, 1847 yı'hna değin
on bir konserle sürdürdü bu
uygulamayı. Topluluğun so-
rumluluğu. 1860-1875 yıllan
arasında, Kralhk Operası"nın
yönetmeni Otto Dessoffun
üzerindeydı. Dessoff, bugünkü
anlamda Viyana Filarmoni'yi
Dessoff tan sonra, 1875yıhn-
da orkestranın yönetimi Hans
Rkhter'e geçti. Gününün önde
gelen VVagner yorumcusu ola-
rak tanınan Richter, yirmi üç
yıl boyunca, 1989'e değin. Vi-
cinin Gustav Mahler'ın üzerin-
dedir. Mahler'den sonra, kon-
serler için özel olarak çağnlan
yönetmenler dönemi gelir; or-
kestrayı Franz Schalk, Arthur
Nikisch, Vlottl, Bnıno VValter,
• Avrupa'nın en eski, en gözde müzik topluluğu sayılan Viyana Filarmoni
Orkestrası, 150 yaşına bastı. 1842'de ilk kez Otto Nicolai'ın yönettiği Viya-
na Filarmoni, o günden bu yana kendisini durmadan yenileyen, ama gele-
neğe de sıkı sıkı bağlı kalan bir orkestra oldu.
oluşturan ilk büyük yönetmen
sayılır. Bu dönemden başlaya-
rak. topluluğu çok ünlü müzik-
çiler yönetti. Bunlann arasında
NVagner'i. Bnıckner'i. Johann
Strauss'u, Verdi'yi sayabiliriz.
yana Filarmoni'nin dağannı
durmaksızın genişletti, Des-
sofTun Brahms geleneğirii de
sürdürdü.
Richter'in ardından, orkest-
ranın yönetimi büyük bir beste-
Ricfaard Strauss gibi, zamanın
en büyük müzikçileri yönetir-
ler. 1908 vılı, büyük şef Felix
VVeingartner'in Viyana Filar-
moni"nın başına geçtiği döne-
min ilk yılıdır. O yıl aynı za-
manda, orkestranın adının "Vi-
yana Filarmoni" olarak belir-
lendiği yıl olarak tarihe gecer.
Orkestra artık, bir koruyucu
kurumun (Verein'ın) desteğiyle
yürüyecek. gelişecektir. Sıkı bir
"Anti-Wagnerd" olarak tanı-
nan VVeingartner. orkestranın
başında 1927 yılına kadar kal-
mıştır. Bu dönem, orkestranın
Beethoven'ın yapıtlannda do-
ruğa ulaştığı dönemdir.
1938, Avusturya için, polıtık
çalkantılann. Anschîuss'la bir-
likte Nazilerin iktidan ele geçir-
dikleri karanlık dönemin baş-
langıcıdır. Ancak. birçok üycsi-
nın ülkeden çıkıp gittiği, bir-
çoklannın toplama kamplan-
nda yaşamlannı yitırdikleri bu
dönemde de, orkestrayı ayakta
tutma çabasını bütün güçlükle-
re karşın sürdüren, büyük bir
müzikçi \ardır: VVilhelm Furt-
waengler... Filarmoni konserle-
ri. Karl Böhm ve Herbert von
Karajan gibi iki büyük şcfın.
Viyana'da ve Salzburg'daki
unutulmaz yorumlanyla. or-
kestranın yıldızını sönmeyecek
biçimde, yeniden parlatır.
Viyana Filarmonı, dünyada
'Hek" olmanın müthiş ayncalı-
ğını bugün de bütün gücüyle
elinde tutuyor. Bu avncalığın
gizi. kendisini durmaksızın ye-
nılemesine. "gelenek" denilen o
narin. ınce. kınlgan nesneye
sıkı sıkıya bağlı kalmasına yo-
ruluyor...