Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GORUŞLER ya, Fransa, Ingiltere, tspanya, Portekiz, Yunanistan, Türkiye) sosyoekonomik yapılan az çok birbirine benzeyen beş ülkeyi alahm. Net yurtiçi hasılalannda on yülık (198089) ortalama nüfus artış hızları düşürüldükten sonra gerçekleşen artışlan karşılaştınlmalı olarak sunalım ve nasıl çağ atladığımızı bir kez daha irdeleyelim. Hesaplamalar, 1985 fiyatlan ve kuru ile ABD Dolan üzerinde verilen sayılara dayanarak yapılmıştır. 1MM4 MM« Ortaiam M H 08 0.2 02 1S8589 İU Nn. On Y*k DtaM Het Ortaiaaa Ortatau Net NetH FarkıH I)«#*. H 2.4 16 15 3.3 3.1 2.1 35 3.7 2.0 09 09 08 2.2 0.4 3.2 2.4 1.0 25 2.3 2.4 1.0 larla çağdaş uygarhk düzeyine nasü ulaşacağı bir bUinmeyendir. Bir yanlış yapılmadı da acaba Türk insanının yüzü geçen on yü içinde gülebildi ıni? Bu soruyu da OECD kaynaklanna (*) dayanarak yanıtlamaya çalışalım. Beş ülkeyi alahm bu ülkelerdeki gelişmeleri ttalya ile ilgili verileri 100 kabul ederek bu temelde karşüaştıralım. OECD verileri 1988 yüı fiyatlan ve kurlanyla ABD Dolan olarak verümiştir. Kişi başına yurtiçi hasıla, (1988 fiyatlan ve kurlan Ue): 1988 yüında ltalya'nın 14.430 ABD Dolan olan kişi başına net hasüası 100 kabul edüdiğinde, Ispanya'nın kişi başına net hasılası bunun %60'ı, Portekiz'in %30*u, Yunanistan'm %36'sı, Türkiye'ninki ise %9'u kadardır. Kişi başına yurtiçi hasıla, (Satın alma gücü paritesi üe): 1988 yüında 12.960 ABD Dolan olan Italya'mn kişi başına yurtiçi hasüası 100 kabul edildiğinde, Ispanya'nın kişi başına net hasüası bunun %72'si, Portekiz'in ^052'si, Yunanistan'm %52'si, Türkiye'ninki ise %33'ü kadardır. Satın alma gücü paritesi ulusal pazarda bir yabancı ülke parası üe alınabilecek mal ve hizmet miktanna göre belirlenir. örneğin: 100 ABD Dolan üe Amerika'da doldurulan bir sepet mal ve hizmet için Türkiye'de 50 ABD Dolan ödemek kafı geliyorsa Türkiye'de dolann satm ahna gücü ABD'den bir kat fazla demektir. Türkiye'de sepete giren mal ve hizmetlerin fiyatlan Amerika'ya göre Vo5O daha ucuz demektir. Bazı mallann ve özellikle bazı hizmetlerin Türkiye"deki fiyatlanmn gelişmiş ülkelere göre daha düşük olduğu büinir. (Berber, terzi, boyacı vb. hizmetler.) Bazı mallann ise Türkiye'de daha yüksek fiyatlarla satüdığı bir gerçektir. OECD üye ülkeler arasında satın ahna gücünün de kabul edilebüir bir uyum sağlamak için bu yöntemle bir hesaplama yapmak gereksinmesini duymuştur. Enfiasyonun yüksek olduğu üye ülkelerde uyumun sağlanmasında güçlük çektiği de bilinmektedir. Bir Yanlış Yapılmazsa!.» Ulkemiz 2000'li yıllarda çağdaş uygarhk düzeyine ulaşmak bir yana, bazı Güney Asya ülkelerinde gözlenen çağdışı sefaletle karşılaşmak tehlikesini yaşamaktadır. O nedenle Türk ulusu istenmeyen yanlışı yapacak ve ilk genel seçimde soyguna dayalı bu yönetim kalıbının göz hapsinden kendini kurtaracaktır. PENCERE Kimlik Savaşımı! TEMMUZ 1991 Prof.Dr. ERDOĞAN SORAL 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle ulkenin yönetimine getirilenler ve bu ivme ile iktidarlarını günümttze kadar sürdürebilenler "Bir yanbş yapılmazsa" Türkiye'nin 2000*11 yıllara dünyanın en gelişmiş ülkeleri arasına gireceğini söylüyorlar. önemli olan yanlış yapmamaktır, diyorlar. Yapümasını istemedikleri yanhş on yıldır uyguladıkJan sözüm ona 'liberal kapitalizm'dir. öyleyse önce liberal kapitalizmin ne olduğunu açıklamak gerekiyor. Batı Avrupa'da liberal kapitalist uygulama nsO'lerde bajlayıp 20. yüzyılın başına kadar uzanıyor. Bu geniş zaman arahğrnda liberal kapitalizm baa biçimsel değişmeler gösteriyor. Uygulamada değişik yorumlarla karşılaşıyor ama temelde bir değişiklik olmuyor. Liberal kapitalizmin özünde haklann özgürce kullanımı gibi çağdaş bir düşünce yatıyor. Ne var ki bu baklar, uygar insanın hiçbir şeküde vazgecemeyeceği ve günümuzde insan haklan' diye anılan *dogaT ya da sosyal haklar değildirler. Toplumun bütününü kucaklamayan ancak bir küçük bölumüne öncelik ve ayncalık tanımaya yöneUk haklardır. Girişim özgürlüğü isteyen tüccar ve sanayi burjuvazisinin elde etmeye çalıştıklan haklardır. Bu haklar iki yaklaşımda yansımıştır. Birincisi "Bınüunız yapsınlar" ikincisi "Bmkınız geçsinler" yaklaşımlandır. Bırakınız yapsınlar yaklaşımında yer alan burjuva istemleri genellikle iki başlık altında toplanır: 1) Çalışanlann örgütlenmelerinin yasaklanması. 2) Üretimle ilgüi turn dıizenlemelerin kaldınlması. Yönlendirici olmak geleneğinden yoksun o günlerin Ingiliz Monarşisi bu istemleri nesnel bir biçimde değerlendirilebilecek ne deneyime ne de güce sahiptir. 18. yüzyılın yoksul lngiliz halkı geniş ve uzak pazarlann keşfiyle başlayan ve yeni buluşlarla kamçılanan sanayileşme sürecindeki gelişmeleri büyük bir iyimserlikle izlemekte, ticaret kapitalizminin sömürgeierden ülkelerine sağladığı 'sernuçt birUdmini' yasamlannı tümüyle değiştirecek mutlu gelişmenin bir habercisi olarak gönnektedir. Bu birikimle 19. yüzyılın ilk çeyreğınde gerçekleştirilen sanayi devrimi göz kamaştıncıdır. Sanayileşme ile başlayan ve hızla yaygınlasan kentleşme ve yığılma olayı îngiltere'nin o güne kadar yasamadığı ve bilmediği büyük sorunları yanında taşunaktadır. Kentlere dalga dalga göç eden ve fabrikalarda i; arayan yoksul lngiliz köylüsünün tUm umutlan kısa zamanda yıkılacak, Ulkenin büyük kentleri üzerinde esen sefalet rüzgârlan giderek fırtınaya dönüşecektir. Çünkü burjuvazi "Bırakınız yapsınlar" yaklaşımımn her iki istemini elde etmekte bir güçlükle karşılaşmamış, çalışanlann örgütlenmelerini yasaklayan uygulamalan lngiliz kralına teker teker kabul ettirmiştir. Bu gelişmelere karşı başlatılan bazı cüız eylemler, devlet gücüyle kısa zamanda bastınlmıştır. Koorporatif rejim içinde düzenlenmiş çıraklık statüsü hızla değiştirilmiş, yargıçların, asgari ücreti saptama yetkileri ellerinden alınmıştır. Üretimle ilgili düzenlemeler kısa zamanda gerçekleştirilmiş, koorporatif rejimlerin (loncalar) tümü ortadan kaldınlmıştır. Malın üretiminden tüketimine kadar uzanan sürecin tamamında devlet denetimi diye bir sey kalmanuş acımasız soygun düzeninin temelleri hem sömürge emekçilerinin hem lngiliz işçilerinin alın teri üzerine atümıştır. "Bırakınız geçsinler" yaklaşımının içerdiğı istemlerin elde edilmesinde lngiliz ticaret ve sanayi burjuvazisi büyük güçlüklerle karşılaşmayacaktır. Aristokrasinin karşı çıkışlanna karşın dış ticaretin önündeki engeller ve sınırlamalar hızla ortadan kaldırılacaktır. lngiliz Monarşisi ile bütünleşmiş burjuvazi için artık sözlü anayasanm, yazılı yasalann, yerleşik kurallann hiçbir değeri kalmamıştır. "Kanunsuz her şey iyi gittiğine göre kanuna ne gerek var" sözü tngiltere ve Fransa'da en çok tekrarlanan söz olacaktır. Bu durum 185O*lere kadar devam edecektir. Liberal kapitalizmin biçim değiştirmeye başlaması ve uygulamada farklı yorumlamalarla karşılaşması bu tarihten sonra başlar. Liberal kapitalizmin kabuk değiştirip sahneye tekelci kapitalizmin girmesiyle oyunun kuralları değişecektir. Oyunun kurallanna göre oynanması oyunculann kurallar üzerinde uzlaşmasını gerektirmiştir. Bundan sonraki aşamada lngiliz işçileri gönençlerini (refahlannı) arttınrken kapitalist emperyaüzmin üzerlerinden silindir gibi geçtiği mazlum ülkelerin sefaleti katlanarak artmıştır. hketar ITALYA ISPANYA PORTEKİZ YUNANİSTAN TÜRKİYE a o 1£ On ülke ortalama OSCO ortalama 1.4 Abbasi Madani tutuklandı. Madani kim? Cumhuriyet Dış Haberler Servisi özetliyor: "Cezayir"de islami Selamet Cephesi lideri. Medrese eğ'ttimimn yanı sıra dış ülkelerde de öğretim görmüş; İngiltere'de, Kahire'de El Ezher Ûniversitesi'nde, Suudi Arabistarfda okumuş. Sosyotoji öğretmeni. Fransızcayı anadili gibi bilmesine karşın yabancılarla görüşmelerinde inatla Arapça konuşmasıyla tanınıyor, Bu tutumu, Cezayir'in bir MüslümanArap ülkesi olduğunu vurgulamak isteğiyle açıklanıyorf' Ordu birlikleri, İslami Selamet Ceptesftıin Cezayir kentindeki parti merkezini kuşatmış; yarım saat sonra Abbasi Madani'yi alarak bilinmeyen bir yere götürmüşler. Cezayir'in çalkantısı sürecek. Yaşanan olayların siyasal boyutları bir ayrı konudur; ama uygarhk tarihinin takvim yaprakları da koparılıyor; yalnız Cezayir1 de değil, bütün İslam dünyasında "akıl ile inanç, din ile bilim hesaplaşması' uç veriyor. Batı bu hesaplaşmayı geçmiş yuzyıllarda yaşadı; Hıristiyanlık, aklın egemenliğine boyun egerek kiliseye çekildiğinde çağdaş demokrasiyi uygulamak olanağı kazanıldı; Avrupa'yı mezbahaya çeviren din savaşları tarihte kaldı. Batı'nın takvimi Doğu'dan kaç yüzyıl ilerde? Hesabı guç. Çünkü İslam dünyasında "aydınlanma çağı"na doğru ağır aksak yürüyüş Avrupa'dakinden değişik bir yolda ilerliyor. • Cezayir 130 yıl Fransa'nın sumürge yönetimi aftında yaşadı. Fransızca belledi Cezayir seçkini; Arapça, okuması yazması kıt yokşulun diliydi. Emperyalist ve somürgecinin Fransızcası Cezayir'de şöyle anılıyordu: "İşgalci dilir Ancak Cezayir'in bağımsızlığından bu yana kırk yıl geçti; Abbasi Madani Fransızcayı neden dışlıyor? İlgınç bir soru karşısındaytz. Cezayirli çoğunluğun anadili Arapça; ama unutulmasın ki bu yalnız ulus değıl, ümmet dilidir. Fransız sömürge yönetimi altındayken Cezayirli bir ikilemin çıkmazı içindeydi; okumak ve yükselmek için önüne açılan tek yol Fransız okullanndan geçiyordu; isgalcinin dilini öğrenmek, kültürünü bellemek zorunluydu. Batı'da görülmeyen bir durum. 'Aydınlanma', Avrupa'da ümmet dili olan Latinceye karşı ulusal dillere öncelik tanımakla uç verdi. 'Refo^a birlikte incil'in Almancaya çevrilmesi, çagına göre ne büyük devrimdi! Ancak Roma'ya başkaldıran Luther Almanyası, sömürgect kâfirlerin işgali altında değildi. Peki islami Selamet Cephesi lideri, Arapcamn bayrağını ulusal, aydınlanmaa, akılcı bir yaklaşımla mı, yoksa ümmetçi bir tutumla mı savunuyor? Abbasi Madani'nin Batılaşmaya başkaldırışı hangi kimlik aranışını vurguluyor? • Aydınlanmacılık, tıpkı otomobil, telefon, elektrik, radyo, tren, uçak, bilgisayar gibi yayılacak, insanlıkça paylaşılacaktır. Aydınlanmayı Batı emperyalızmiyle özdeşlestirmek ve çağdaşlaşmaya karşı Müslümanlığa sığınmak, kimlik aranışından kaynaklansa bile kimlik yitirişiyle sonuçlanır. Sanayileşme ile aydınlanma, eşzamanlı süreç birliğinde gerçekleşti. 21'inci yüzyıla gırerken daha hiçbir islam ülkesinde endüstri devrimi başarıya ulaşabilmış değil. Batı'ya karşı başkaidırının dinsel nitelikle ortaya çıkmasınada bu nedenle şaşılmaz. Ancak bu başkaldırı aldatıcı olmuyor mu? Uygarhk tarihinin ileri bir aşamasma karşı, geriye dönük çtkışla nasıl direnilebilir? • Konu bizi de ilgılendiriyor. Türkiye'de kimi şeriatçı akımın antiemperyalist görüntüde Amerika'ya karşıt bir renge bürünmesi, politika ya da strateji açısından bir kıymeti harbıye taşıyabılir; ama temelde yanlış bir çıkıştır; insana kimlik sağlayacak yerde bireyin kişiliğini silecek bir içeriği kökeninde taşımaktadır KıyMfc: OECD Maın Economıc Indicators 1991 Sf 172173 Bizim durumumuz 1980*de başlayıp günümüze kadar süren liberal kapitalist uygulamada acaba Türk halkımn durumu ne olmuştur? Bu sorunun yanıtını, Ekonomik Işbirüği ve Kalkınma örgütü'nün (OECD) yayınlarındaki verilere dayanarak açıklamaya çalışalım: OECD üyesi on ülkeden (ABD, Japonya, Alman Beş ulkenin 19801984 döneminde net yurtiçi hasılalannda gerçekleşen ortalama artış Türkiye'nin gerisinde kalmıştu". Çok önemli bir fark olmamakla beraber, net yurtiçi hasıladaki bu gelişmeyi olumlu değerlendirmek gerekir. 198589 döneminde durum değişmiş, Yunanistan dışında öteki üç ulkenin net yurtiçi hasüasında gözlenen ortalama artış Türkiye'den yüksek olmuştur. Birinci döneme göre net yurtiçi hasıla artışlanndaki farka bakıldığında en düşük fark Türkiye için hesaplanan sayıdır ve sadece VoO.4'tür. Bu dönem ANAP iktidannın Türkiye'yi fiilen yönetmeye başladıgı dönemdir. Liberal kapitalist uygulamanın ya da Sayın Başbakan'ın hemen her gün belirttikleri serbest ekonomiye geçişin yaşandığı dönemdir. Bu dönemde Türkiye hem on ülke ortalamasının, hem de OECD ortalamasının altında net yurtiçi hasıla artışı sağlamıştır. Yurtiçi hasıla, bir ulkenin bir yıl içinde ürettiği nibai mal ve hizmetlerin yurtiçi pazarianna akan miktannın parasal degeridlr. Yani bunun içinde ithalat, ihracat, dış hizmet alım ve satımı gibi öğeler yoktur. Tabloda görüldüğü gibi 198489 döneminde Türkiye'nin yurtiçi hasılası net olarak ortalama %2.2 artarken, on ulkenin yurtiçi hasılası net ortalama °7o2.4, OECD ülkelerinin yurtiçi hasılası net ortalama %2.3 artmıştır. Bu sayüarla bir ulkenin nasıl çağ atlayabileceg^ni okuyucunun takdirine bırakıyoruz. Oysa 197579 döneminde Türkiye'nin yurtiçi hasılası net olarak %3.6 artarken OECD ülkeleri dönem ortalaması net %2'nin altında kalmıştır. On yülık ortalamalara bakıldığında Türkiye'nin yurtiçi hasüasında net ortalama artış V»3.2'dir. Aynı dönemde OECD ülkelerinin sağladıklan net ortalama artış %2.4'tür. Fark VoO.8'dir. On OECD ülkesinde on yülık dönem ortalaması net .5 olmuştur. Fark %0.7'dir. Türkive'nin bu hız Geride birinci... Satın alma gücü paritesiyle 1988 yılında Italya'da kişi başına özel tüketim harcamalan 7930 dolardır. ltalya'nın kişi başına tüketim harcamalan 100 kabul edüdiğinde Ispanya'nın özel tüketim harcamalan bunun %74'ü, Portekiz'in Vo55'i, Yunanistan'm %59'u, Türkiye'ninki %36'sı kadardır. 1983'te Portekiz'de bin kişiye düşen binek araba sayısı 135, Türkiye'de 18'dir. Bin kişiye Portekiz'de 1983 yüında 166 telefon düşerken Türkiyei de 55 telefon düşmektedir. Bu tablo Ue ulkemiz 2000'li yülarda çağdaş uygarhk düzeyine ulaşmak bir yana, bazı Güney Asya ülkelerinde gözlenen çağdışı sefaletle karşılaşmak tehlikesini yaşamaktadır. O nedenle Türk ulusu istenmeyen yanlışı yapacak ve ilk genel seçimde soyguna dayalı bu yönetim kahbının göz hapsinden kendini kurtaracaktır. Ulus olmak erdemine ulaşmış bir toplumdan bunun karşıtı beklenemez. (•) OECD Economic Survıys Portugal 1990/91 Sf. 109 EVET/HAYIR OKTM AKBAL İLAN ERGANİ KADASTRO HÂKlMLİCİ'NDEN Dosya No: 1988/103, 104, 105 Davacılar Lebibe Şahin ve Fahire Taşer'in, davalılar Tahirefendi ve muşterekleri aleyhine acüan Ergani ilcesi Keraertaş Mahallesi ada, 578, Parsel 1 ve ada 4 parsd 39 ve ada 4 parsel 38 no.lu parsellere ilişkin kadastro tespitine itiraz davasının davacılan ölmüş olduğundan Fahire Taşer'in mirasçılan Besim Taşer, Mustafa Taşer, Gulfer Taşcr ve Ahmet Taşer'in tüm yapılan ar.jtırmalara rağmen adresleri tespit edilememiştir. Davanın duruşması 8.8.1991 günü saat 10.00'a bırakılmış olup; Yukanda adları geçen şahıslar duruşmaya gelmez veya itiraz ve delillerini bildirmezlerse 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 28/2. maddesi gereğınce itiraz etmemiş sayüacaklan ve ilanın gazetede yapıldığı tarihten itibaren 15 gunlük süre içinde kendilerine tebliğ edilmiş sayılacağı hususu ilanen tebliğ olunur. Basm: 47892 T.C. KARAMÜRSEL ASLÎYE HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1991/141 Değ. Iş. Karar No: 1991/130 Davacı Murat Meydan vekili Av. Tamer \alçın tarafından davah Nuri özyümaz aleyhine açılan cekler üzerine ödeme yasağı konulması davasının yapılan incelemesi sonunda: Davacı tarafından davahya verilen Karamürsel Yapı Kredi Bankası Şubesi hesabı üzerinden keside edilen 15.6.1991 vadeli 576864 seri noJu ve 8.500.000 TL. bedeüi çek Ue yine aynı bankamn ve 15.7.1991 vade tarihli 576865 seri no.lu 8.000.000 TL. bedelli çeklerin ilgilisine veya üçüncü sanıslara ödenmemesi için TT.KInın 730/20 maddesi uyannca cekler Üzerine ödeme yasağı konulmasına ve T.T.KÎnın 673. maddesi uyannca ilan edilmesine TT.KInın 670 maddesi için çek iptal davası açması için de davacı tarafa iki aylık mehıl verilmesine karar verildiği ilan olunur. Basm: 47922 Akbulut Fırtınası mı? Şu günlerde gündemde olan kişi kımdir diye sorsam, sanırım hepiniz 'Yıldırım Akbulut' diyeceksiniz. Gerçekten de eski Başbakan günün adamıdır. Her gün gazetelerde adı, sözleri, ikjinç açıklamalan yer alıyor. Şimdiye kadar hiçbir ANAPIı Çankaya'da konuk bulunan Bay Turgut Özal'ı bu denli şiddetle eleştirmedi. Ben Yıldırım Bey'le bir kez karşılaştım. Uzun yıllar oldu işbaşındaki politikacılarla görüşmeyeli! Ne toplantılanna rw (Arkaa 17. Sayfada) ' ''• KIREC COZUCULU i\ Alman Teknolojisinin geliştirdiği konsanfre deterjan. ^ \\ f Henkel) TEMİZLIK GARANTİSİ Çamaşır suyundaki kireç, çamaşırı grileştirir, keçeleştirir. Ama şimdi, bütün çamaşırlar tertemiz, beyazlar bembeyaz. Çünkü, üsfün Alman teknolojisinin geliştirdiği Persil Supra, Yıpranmış çamaşır elyafı Persil Supfa ile yıkanmış bır elyaf Kireç bağlamış. kırılgan Temız, esnek, yumuşak kireç çözücülüdür. En sert sulardaki kireci bile yok eder. Otomatik çamaşır makinelerinde ön yıkamasız programda, çok daha az deterjanla, mükemmel temizlik sağlar. OTOMATİK ÇAMAŞIR MAKİNENİZDE TEMİZLİK GARANTİSİ