26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 Rum tarafı, Kıbrıs'ta Türkiye'nin etkin garantörlüğünü ortadan kaldırıp garanti sistemini BM Güyenlik Konseyi'ne bağlayarak Rum Cumhuriyetini oluşturma eylemini tamamlamak istiyor. Bu nedenle bütün dünyanm dikkatini yeni bir anlaşmada garantilerin sulandırılması gereği üzerinde toplamaya çahşıyor. Kıbrıs'ta Buluııduğuımız Nokta OLAYLAR VE GÖRÜŞLER garantörlüğünün etkin bir şekilde devam et de bilmek isteyen!. mekte olması da Rumlara, bu engeli aşmak Meselenin esasını sergileyip teşhîsi ona göolanağı vermemektedir. re koymaksızın vanlacak herhangi bir anlaşma yapay bir anlaşma olacaktır. En iyi, en geBanş şartı nedir? çerli, en güzel bir anlaşmayı yapsak da garanti Işte, Rum idaresinin "Kıbns hükümeti" adı sistemi sulandırıldığı takdirde, bunun da ömnın arkasına saklanarak elde etmek istediği so rü çok kısa olacaktır. Kıbns'ta garantör Türnuç, adaya fiilen hâkim olmasını engelleyen kiye'nin garantörlük gereği, taraflarca kabul Türk garantisinin etkisiz hale getirilmesidir ve edilecek sayıda askeri muhakkak bulunmalı bunu banşın şartı olarak istiyor. ve bu husus zamanla tahdit edilmemelidir. Bunu "Kıbrıs hükümeti" olarak istediğine Bu bizim esas sorunumuzdur. Bu konuda göre böyle bir hükümetin var olup olmadjğı "dünya ne diyor" diye düşlmemeyiz. Dünya, da gündeme gelmiş oluyor. Halbuki, Tür Kıbrıs meselesinin hallini istiyor fakat mesekiye'nin ve Kıbns'ın hükümet olduklannı söy lenin ne olduğunu teşhis ve tespit etmeden, leyen ülkeler "Kıbrıs hükümeti"nin adada tek Kıbrıs meselesini cinayete, terorizme ve sahmeşru hükümet olduğunu kabul etmektedir tekârlığa tevessül ederek yıkmış olan Kıbns ler. KKTC'yi asla tammayacaklarını da bir Rum kanadını "meşru hükümet" olarak tadostluk belirtisi olarak sık sık tekrarlamakta nımak suretiyle problemi Rumlann lehine haldırlar. Bilerek veya bümeyerek Kıbns'ın tapu lettiğini, adada toplumlararası uzlaşma yollasunu Rumlara vermek ve Kıbrıs Türklerini de rını tamanen tıkamış olduğunu kabul etmek kolonize ettirmek eylemlerini sürdürmektedir istemiyor; adalet ve ahlak kurallanna ters düler. şen bu siyasetin çıkar yol olmadığı ne yazık Rum liderliği "Kıbns" adına AT'ye tam üye ki 28. yılda bile teslim edilmiyor. lik için müracaat ederek Kıbns'ın kaderini ta28 yıldır Kıbns Rum idaresini "meşru Kıbyin hakkımn Kıbrıs'ta, "Kıbrıs hükümeti" di rıs hükümeti" olarak tanımaktan doğan tehye tanıttıklan (fakat aslında Kıbrıs'ın tümü likelerin başmda Rumlar "meşru hükümet" ne hükmetmeyen) bir Kıbns Rum hükümetin olarak "asi" dedikleri Türk toplumuna ve de olduğunu ispat etmek istemiştir. O bunu "işgalci" dedikleri Türkiye'ye saldırma hakyaparken de "Kıbns Türklerinin kendi kader lan olduğu mesajını vermek olmuştur. Nasıl îerini tayin haklan yoktur" diyerek bütün dün ki Batı ülkeleri bile "meşru Kıbns hükümeti" yayı ayağa kaldırmıştır. addettikleri Kıbrıs Rum idaresine silah sata 8 MAYIS 199 PENCERE 2 Buçuk Dolar. Adana'dan emekli gazeteci Enver Özalsancak'ın banafaksla iletilen mektubu: Cumhuriyet Gazetesi, Güney ///en Temsilciliği'ne, (Sayın ilhan Selçuk'a iletilmesi dileğiyle) Türkiyefde emek gerçekten çok ucuzmuş. Tabii insana verilen değer de emekle bağlantılı olarak düşünüldüğünde aynı biçimde karşımıza gelmektedir. Ülkemizde insan emeğinin düşük olduğunu Cumhurbaşkanı daha cumhurbaşkanı olmadan önce Başbakanlığı dönemincfe açıklamıştı. Aradan geçen süre, Özafin Türk insanının emek değeri üzerindeki görüşünü değiştirmemiş anlaşılan. Cumhurbaşkanı bu konudaki değerlendirmesini yıllar önce açıklamıştı. Halkın büyük kesimi belki bu açıklamayı unutmuştur. Ama yabancı basın mensupları İçin 30 Nisan 1991 günü düzenlediği basın toplantısında verdiğibilgi ve yaptığı açıklama tüm canlılığı ile ortada durma/rtadır. Türk televizyonundan Cumhurbaşkanı'nın kendi ses/y/e verilen açıklamada, Özal şöyle diyordu: ' Kuzey Irak'tan ülkemıze sığınan her kişi için günde yaptığımız harcama 5 (beş) dolardır. Bu, büyük paradır. Buna katlanmak, uzun süre katlanmak zordur." Bugün bir Amerikan Doları Türk parası ile 4.000 liradır. Bunu 30 günle çarparsak, bir sığınmacı için aylık harcamamız, kesintisiz 600.000 Türk Lirası'na ulaşmaktadır. Oysa Türkiye1 de emeği ile üretime katılan bir vatandaşımıza ödediğimiz aylık asgari ücret brüt 414.000 Türk Lirası'dır. Bunun neti 300.000 lira bile değildir. Bu iki değerlendirmeden birinin doğru olması gerekir. İnsanın sığınmacı gibi bir hayat sürebilmesi için en az ayda 600.000 liraya gereksinmesl vardır. Ki, bu Sayın Cumhurbaşkanı'nın verdiği rakamdır. Ya da ayda bir kişiye 300.000 lira yeterlidir. Eğer 300.000 lira yeterliyse bir sığınmacıya yapılan harcama fazladır. Veya Türkiye'de üretimin gerçek sahibi durumundaki işçiye verilen en az (asgari) ücret düşüktür. Ilgililerin bu hesaptan yola çıkarak bir yanlışlık varsa düzeltilmesi için gerekeni zaman geçirmeden yapmaları gerekir. Sayın Cumhurbaşkanı'nın hatalı bir değerlendirme yapmayacağına inanarak sığınmacıya yapılan ödemenin doğru olduğunu düşünüyor, işçinin emeğine en az ayda 600.000 lira ödenmesi gerektiğini düşünüyorum. Değerlendirmemde bir hata var mı? Ne dersiniz? • Mektubu gazetedeki arkadaşlara verdim; incelediler, hesap ettiler, asgari ücretten çalışanın eline geçen para 300 bin lira bile değil, 280 bin lira... Adana'dan yazan meslektaşımız Enver Özalsancak'ın hesaplaması doğrudur. Irak'tan gelen sığınmacıya günde 5 dolar.. Türkiye'deki emekçiye 2.5 dolar.. Ne var ki bu doğrunun "muhatabı" Sayın Özal değildir. Cumhurbaşkanı ne siyasal iktidarın başıdır, ne sorumludur, ne yetkilidir; hükümetin başı, Başbakan Akbulut'un Sayın Enver Özalsancak'a "muhatap" olması gerekiyor; ama Erzincanlı Yıldınm Bey, ipin ucunu Özal'ın eline vermiş, kişiliğini silmiş, yüzünde acı bir gülümsemeyle ortalıkta dolaşıyor, doğrusu hüzünlü bir manzara yaratıyor; bizi de üzüyor. Eh, bu ortamda bizim emekçiye kim dönüp bakar, kim aldırış eder? Cumhurbaşkanı Özal açıkça "Ben zenginden yanayım" demedi mi? Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı yoksullara karşıdır Başbakan'ın sesi soluğu çıkmaz, yasalar ayaklar altındadır, asgari ücretle geçinmeye çalışan emekçi ne yapacak? RAUF DENKTAŞ KKTC Cumhurbaşkanı "Kıbns'ta iki toplum arasındaki göriiş farkı oldukça daralmıştır. Türkler toprak konusunda ne vereceklerini de kâğıda dökerlerse ve geriye kalacak olan kuzeydeki topraklara alacaklan Rumlann sayısını da belirtirlerse, uzlaşma mümkün olacaktır"söylentileri iyice yayümaktadır. Son ziyaret ettiğim Kanada, Washington, New York ve Londra'da Kıbns'a yardımcı olmak isteyen "dosf'lar da bu görüşteydiler. Toprakta cömertlik meseleyi çözecekmiş! Bunu, en sonunda BM Gcnel Sekreteri Sayın Cuellar da Avrupa Topluluğu'na Paris'te teyit etti. Ben, Rumlarla aratnızdaki görüş farkının hangi noktalarda daraldığım bilmiyordum. Vasiliu bizimle teması kesmişti. "Kıbns mcselesi bir işgal meselesidir ve Kıbns adına işgalci Türkiye ile göriişebiliriz... Türkiye'nin Kıbns'taki kuklalan ile görüşmem gerekmez" diyordu. 1977'den 1988'e kadar Kipriyanu'nun siyaseti de böyleydi. Mesele işgal meselesi olarak ele ahnmalıydı. 19631974 yıllarını hatıralanndan silmişlerdi. Vasiliu son yaptığım çağrılara da olumsuz cevap vermekteydi. Kendisi ile 100 saat konuşmuştum. Bildiğim kadarı ile Rum tarafı, bizim için hayati önemi olan konularda bildiğini okumaktaydı. Garantiler konusunda da, tek gayeleri bu sisteme su katmak, sistemi etkisiz hale getirmekti. 1960 anlaşmalarında daimiliği olan garanti sistemini Güvenlik Konseyi'ne bağlatmak istiyorlardh.. Ve Vasiliu, 650 kişilik Türk alayının adada geçici bir süre için kalabileceğini "lütfen" kabul edebileceğini söylemekteydi. ABD, fngiltere ve BM Sekreterliği bunlan "yakınlaşma" olarak kabul ediyor ve güvence ile garantiler konusuna "halledilmiş" gözü ile bakıyorlardı. Halbuki Kıbns Türklerinin garanti anlaşmasım pazarhk konusu yapmayacakları bilinmekteydi. Bu konuda Genel Sekreter'in önüne koyduğumuz görüş şöyleydi: Kullanmaya hakkı olmayan "Kıbns hükümeti" adımn arkasına saklanarak garanti sistemine saldırmasının esas nedeni Rum cumhuriyetini oluşturmak eyleminin en son halkasını tamamlamak arzusundadır. Garanti sistemi, Güvenlik Konseyi'nin prosedür labirentine bağlamp, garantilerin "fiiü" yönünü teşkil eden garantör askerlerin varlığı da geçici bir zaman sürecine bağlandığı takdirde Rum tarafı, "Kıbns'a sahip çıkma" eyleminin 28 yılhk kan ve sahtekârhklardan oluşan zincirine son halkayı takmış olacaktır. Türkiye de Kıbrıs'la ilgili ulusal çıkarlannm en önemli simgesini teşkil eden bir haktan vazgeçmiş olacaktır. Konunun ciddiyetini daha iyi anlayabilmek için şu tabloya bakmakta yarar vardır: 1. RumYunan ikilisinin Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamak (veya aynı anlama gelen Kıbns'ta bir Rum cumhuriyeti kurmak) eylemlerinin zirvesinde 195960 anlaşmalan ile ortakhk cumhuriyeti kurulur ve bu ortakhğın daimi kalacağının teminatı olarak da taraflarca kabul edilen garanti sistemi oluşur. 2. 1963'te Rumlar yeniden silahlararlar ve garanti sistemine rağmen anayasal düzeni yok edip, ancak ortaklaşa idare edildiği sürece meşru olabilen cumhuriyete yüzde yüz Rumlardan oluşan bir idare olarak sahip çıkarlar; bu esasta karma Kıbns cumhuriyetinin yerini almaya hedefleyen Rum cumhuriyetidir fakat kökleşinceye kadar karma hükümetin adıru kullanacaktır. 1964'te Güvenlik Konseyi'nin meşru Kıbns hükümeti addettiği bu Rum hükümetini Kıbns Türkleri ile Türkiye tanımazlar. Böylelikle Türkiye, garantörlük hakkına dayanarak RumYunan ikilisinin Kıbns Rum cumhuriyetinin kurulduğunu açıklamalarmı etkin bir şekilde engellemiş olur. Fakat fiiliyatta Kıbrıstaki idare Rum cumhuriyetini kurmak için karma cumhuriyeti yıkan Enosiscilerin eline geçmiştir. Kıbrıs Türklerinin direnişe devamı ve Türkiye'nin garantörlüğü bu Rum cumhuriyetinin Türk bölgelerine yayılmasını önlemiştir. Kaderini tayin Garantörlük kalkarsa Garanti sistemini Güvenlik Konseyi'ne bağlamanın tek anlamı, bunu gerektiğinde süratle işler hale getiren unsurlardan soyutlamak demekti. 650 kişilik alayın geçici bir süre için Kıbrıs'ta kalabileceği şartı ise Kıbns Türklerine, "bu süre dolmadan başınızın çaresine bakınız" işaretini verecektir. Garanti anlaşmasında Rumlann öngördükleri bu değişikliklere razı olmakla, güvence açısından 1960'da elde ettiklerimizin gerisine düşmüş olacağız. 1960 anlaşmaları ile oluşan "ortaklık cumhuriyetini" bu anlaşmaların öngördüğü ve devamlılığı olan Türk garantisinin "etkin ve fiili" olm,ası medeniyle kabul etmiştik. Bu garantiye rağmen 1963 saldırısına uğradık ve garantilenmiş olan ortaklık devletinin dışına atıldık, 11 yıl çekmediğimiz kalmadı; Rum tarafı garantilenmiş ortaklık cumhuriyetine silah zoru ve sahtekârlıkla sahip çıkma eylemini bugüne dek sürdürmektedir. Türk engelı 3. Rumlann "Ulusal Kıbns mücadelesi" dedikleri adayı Yunanistan'a mal etmek eylemlerinde karşılanna çıkan bu Ttirk engelinin kalkması ulusal mücadelelerinin öngördüğü şaşmaz bir hedeftir. Engel kalkarsa, ulusal davaları da hedefine varmış olacaktır. Zaten, 1963'ten bu yana adaya hâkim olan meşru bir hükümet yoktur. Hükümetin meşru olabilmesi için her iki halkın da hükümette yerini alması gerekir. Dünyaya kendini "meşru Kıbns hükümeti" olarak kabul ettirmiş olan Rum hükümetidir. Türkiye'nin garantilediği ortaklık haklarını savunmakta olan Kıbns Türkleri, bu Rum cumhuriyetinin yetki ve egemenlik alanını kuzeyde yaymasına engel olmuşlardır. Türkiye'nin O halde, bugünkü durum bizi ve Kıbns'ı hangi noktaya getirmiştir? 195558'lerde Kıbns Rumları kaderlerini tayin isterken, bunun Enosis'i kabul etmeyen Türkler açısından kolonize edilmek anlamına geleceği vurgulanarak her iki tarafında ayrı ayrı kendi kaderini tayin hakkı bulunduğu teslim edilmiş ve böylelikle Enosis ve taksime karşı garantilenmiş bir Kıbrıs cumhuriyetine gidilmiş. Bugün, "Kıbrıs Cumhuriyeti"nin adını kullanarak dünyayı meşru Kıbns hükümeti olduğuna inandırmış olan Rum toplumu, bu kıhf altında Kıbns'ın kaderini tayin hakkımn "Kıbrıs hükümetinde" yani Rum idaresinde olduğunu savunabilmektedir. Kıbrıs Türkünün bu kalleşliğe karşı yasal müdafaa hakkı ayrı selfdeterminasyon hakkını kullanmaktı. Bu hak kullanıldı ve dünyaya "Kıbns'ta iki eşit halk vardır; 1963'ten bu yana bu halkları temsil eden müşterek bir hükümet idaresi yoktur; Kıbrıs Rumları ancak kendileri için konuşabilirler, birlikte kurduğumuz 'Kıbns Cumhuriyeti'ni yıkmış olan Kıbns Rumlarının idaresi meşru Kıbns hükümeti olamaz" mesajı verilmiştir ve verilmektedir. Işte iki toplum veya halk arasındaki ihtilaf da bundan ibarettir. 195558 yıllannda terorizm yolu ile adaya sahip çıkmak için kan akıtmış olan RumYunan ikîlisi, "ada, iki halkın vatanıdır" diyen 1960 cumhuriyetini yıkarak ve bu cumhuriyetin adının arkasına saklanarak adaya sahip çıkmak eylemini hâlâ sürdürmektedir. 195558 yıllannda olduğu gibi bu gidişata 1963'ten itibaren "dur" diyen Kırbıs Türkleriyle Türkiye'nin tek seçeneği RumYunan sahtekârhğını teşhir etmek ve bu sahtekârlara, yapılacak yeni bir anlaşmada, 1960'daki hakların gerisine gidilemeyeceğini göstermektir. Türkiye ve Kıbns Türkleri iyi niyet gösterisinde şampiyonluğu ellerinde tutmaktadırlar; fakat bunu takdir eden yoktur. bilmek için Kıbrıs'ta bunu gerektiren bir işgal durumu olduğuna inanır görünmektedirler. Rumlann çabası Güvenlik Konseyi'nin 649/90 sayılı kararına mesnet teşkil eden Genel Sekreterlik raporu, 28 yılhk bir gecikmeden sonra dünyaya bazı önemli mesajlar vermiştir. Siyasi eşitliğimizin vurgulanmış olması, Kıbns'ın her iki toplumun vatanı olduğunun vurgulanması bunlardan birkaçıdır. Fakat bu rapor ve karar da Kıbrıs Rumlarını gaflet uykusundan uyandırmaya yetmemiştir. Hâlâ "Kıbrıs hükümeti" admın arkasına saklanarak Kıbns'ın tümüne sahip çıkmak eylemini yürütmektedirler. KKTC'nin varlığı ve Türkiye^ nin garantörlüğü ile hedefe varmakta engellendiklerinin farkındadırlar. Bu nedenle bütün dünyanm dikkatini yeni bir anlaşmada garantilerin sulandırılması gereği üzerinde toplamaya çalışmaktadırlar. Garantiler konusu Güvenlik Konseyi için halledildi havasını bunun için yayıyorlar. EVET/HAYLR OKEff AKBAL Geriye toprak meselesi ve kuzeye dönecek Rumlann sorunu kalmıştır hikâyesi böylelikle daha inanıhr bir hale getirilmiştir. Halbuli Rumun istediği Kıbns'taki 28 yılhk Kıbrıs Cumhuriyeti'nin "nalkı" ve "meşru hükümeti" görüntüsünü yasal bir konum haline getirmek, yani sınırlarımızı aşamayan egemenliklerini Kıbns'ın tümüne yayarak, bu maksatla yarattıklan "Kıbrıs meselesini" kendi plan ve programlanna göre halletmektir. Türkiye'nin garantörlüğünü sulandırıp, müdahale hakkını işlemez hale getirmek, bu nedenle esas hedefleri olmaya devam edecektir. Bu nedenledir ki herkes bu iki noktada Türk tarafından taviz beklemektedir. "Asla" demenin zamanı şimdidir. Kıbrıs meselesinin halli için bu meseleyi Kıbns'a sahip çıkmak amacı ile suni bir şekilde ve kan akıtârak çıkartmış olan Rum idaresinin bu emelden'vazgeçtiğtni ve böyle bir yola gitmeyeceğini ispatlaması gerekir. Bunun da yolu "Kıbrıs hükürneti" diye pazarlamaya çahştıkları idarenin sadece Rumlara şamil bir hüküYapay anlaşma met olduğunu kabulden ve garanti sistemine doÇünkü meselenin esasını ne bilen vardır, ne kunmamaktan geçer. Bir çıkış yolu yok mu? Asgari ücret alan işçi gizlice yurtdışına çıkabilir. Zaten ülke "Dingo'nun ahın"na döndü, giren çıkan belli değil. Gü• neydoğu sımnndarr Irak'a geçtikten sonra bizim emekçimiz tebdili kıyafet ederek sığınmacı gibi tekrar yurda girdi mi, gün • de 5 doları alır. Ne o beğenmediniz mi? Öyleyse günde 2.5 dolardan ayda 75 dolara talim etmekter» başka çıkış yolu görünmüyor; zenginleri seven iktidar, yoksula niçin dönüp baksın? MALATYA 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ Esas No: 1991/40 Davacı Yusuf Ziya Erdemir tarafından davahlar Halil karısı Emine, vs. aleyhine açılan izalei şuuyu davasında verilen ara karan gereğince: Malatya Merkez Kavaklıbağ Mahallesi imar ada 174, paısel 17'de kayıtlı taşınmaz maliklerinden Halil kansı Emine, Osman oğlu Mustafa, Osman oğlu Ali, Osman kızı Zeliha, Osman kızı Immigülsümün adresleri tespit edilemediğinden adı geçenlerin duruşmanm bırakıldığı 16.5.1991 günü saat 9.00'da mahkememizde hazır bulunmaları veya kendilerini bir vekille temsil ettirmeleri aksi halde yargılamanın yokluklannda sürdürüleceği davetiye yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 1.4.1991 Solcu, Sağcı Ayrımı! P.E.N. YAZARLAR DERNEĞİ'NDEN Yönetim Kurulumuz, şimdiye kadarki Tünel Geçidi Han B Blok 9210 Beyoğlu/tstanbul adresinden; Cağaloglu, Nuruosmaniye Cad. Kardeşler Han 3/3 tstanbul adresine taşınma karan almıştır. Duyurulur. "Son çıkarılan Antiterör Yasası'yla ülkemiz bir hapishaneye çevrilmek, özgürlükten eşitlikten yana olanların sesi tamamen kısılmak isteniyor. Dünün eli kanlı faşistleri yeni görevlerini yerine getirmek için serbest bırakılırken onlara karşı çıkarak direnen devrimciler, hapislerde tutuluyor. Bütün bu baskı ve haksızlıklara hep birlikte karşı çıkıldığında bugünlerin de geride bırakılacağına inanıyor, gelecek mayıslarda bayramlartmızı özgürce kutlamak umuduyla Çanakkale'den selam ve sevgilerimizi iletiyoruz!" Yurdun çeşitli yerindeki hapishanelerden böyle mektuplar alıyoruz. ANAP iktidarının büyük bir hızla çıkarttığı yasa, toplumda yeni bir yara daha açmıştır. Cinayetler işlemiş sağcı mahkumlar, Şeker Bayramı öncesinde özgürlüğe kavuşturulmuş, ama solcu mahkumların çok büyük bölümü inanılmaz bir eşitsizlikle cezaevlerinde bırakılmışlardır. Erzincan Özel Tip Cezaevinden şöyle sesleniyorlar: "12 Eylül hukuku bir devrimcinin bir faşisti vurması durumu.,. 146. maddeden dava açarken faşistin devrimciyi vurması halinde ise 450. maddeden dava açmıştır. Biri af kapsamı dışında, biri içindedir. Biri terör suçu, biri adli suçtur. Biri devleti yıkmaya yönelik eylem, biri ise sıradan adam öldürmedir. Maraş kıyımında yüzü aşkın insanı katledenler Çorum, Sıvas, Balgat, Piyango Tepe, Bahçelievler kıyımları sanıkları dışarıda, kıyımlara karşı kendini ve halkını savunanlar ise içeridedir. Kemal Türkler'i, Köksaloğlu'nu, Necdet Bulut'u, Bedrettin Cömert'i vb. öldürenler dışarıdadır. Bu mu eşitlik?" Bartın Özel Tip Cezaevinden Yaşar Yıldız yazıyor: "Şartlı salıverilme bir İnfaz Yasası değişikliğidir. 1985 yılında benzer bir değişiklik yapılmış, ama böyle bir ayrım yapılmamıştı. Bizim ve ailelerimiz için ölümcül bir haksızlık olan bu yasaya bir ek yapılarak ya da Anayasa Mahkemesi'ne basvurularak bu eşitsiz uygulamanın bir an önce düzeltme yoluna gidilmesi zorunludur. Gerçekten olağanüstü döne(Arkası 19. Sayfada) Basın: 46713 DÜNYANIN HER YERİNDE EN İYİ TELEVİZYONA ULASMAK İCİN TEK KELİME YETERLİ. [İSİNDEN KURTULAMAYACAKSINIZ ! rso 21 CN 4462 55 Ekrtn Telsvlzyon • Duz Kare «wan • Çok ianksıyo uzaktan kumanda • 40program • Zaman ayariayıcı ne 1590 daKi arası otomat* kapanma • Tum Uan ekranda qö: * 28 GR 9670 70 Ekran Slvrao T*l«vlzyon • Düz kart «kran • Çok fonkgıyonlu uMktan kumanda • 2x20 wart ses pücund* st«r90 hoparlbMar • OtomaıiK \ «tasyon arama • 60 program ' # Zamm ayariayıcı il« 1590 dJkıka .: "' ' atık kapanma • Türn ) »kranda göstoren onscreenızetiiğı • Vayın bıttiğındi 15 md# otomaiık kapanmi iı kayıt ve göruniu ıçın | O baöfanusı * St6f60KuEaklık « fSO 2SGR9660 63 Ekran St»r«o Televlzyon • Quz kare ekran • Çok fonksıyonlu uzaktan kumanda • 2x20 watt ses gucunfle stereo hoparlörler • Otomaiık ıstasyon atama • 60 program • Zaman ayarlayıcı ile 15 90 dakıka arası otomaiık kapanma • Tum komutlan ekranda aösteren on screundısplay Özelhğı • Yayın bıttığrnde 15 dakıka ıçınde otomatık kapanma • Kalıtelı kayt ve göruntu ıçın audıo/vıdeo bağtantısı • Stereo kulaklık gırışı Kablolu yaymlara uygun "S" bantlı 14 QR 1221 37 Eknn Talevlzyon • Uzaktan Kumanda * 40 program • Otomatık ıstasyon arama • Zaman ayariayıcı ılö 1590 dakıka arası otomatık kapanma • Tum komutlan ekranda gosteren on screendısplay ozellıgı • Yayın bmıflınde 15 dakıka ıçınde otomatık kapanma • DaMı telsskopık antsn 20 GR 1250 51 Eknn Talavtzyon • Çok fonksıyonlu uzaktan kumanda • 40 program • Otomatık ıstasyon arama * Zaman ayariayıcı ile 1590 daktka arası otomatık kapanma * Tüm komulları ekranda oostsren onscreendısplay özellıflı • Ses şıddetını sınırlayabılen hafıza kılıdı ^ Yayın btmOınde 15 dakıka ıçınde otomatık kapanma I Kablolu yayınla ' =ryiıy "S" bantlı PHILIPS
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle