22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 MAYIS 1991 DİZİRÖPORTAJ CUMHURİYET/15 Kutsadığımız her şeyi sorgulayarak önyargılarımızı, tabularımızı, korkularımızı, bütün bunları yaşattığımız kurumlarımızı yeniden ve dürüstlükle gözden geçirmeli, yanlışlarımızı yakalamalıyız. Gençler ıçin daha doğru bir gelecek istiyorsak başka bir yolumuz olmayacaktır. 7 Gençler gelecekten umutsuz Ulusal kimlikten evrensel kimliğe Aile, önemli bir toplumsal kurum olarak bugüne kadar yaşamıştır. Gelecekte de varlığını sürdürmesi için birçok neden vardır. Ancak bugüne kadar toplumumuzda yaşayan aile kurumu, kendi işlevleri içinpıyı sürdürmüştür. 'Koruyucu' aile aynı zamanda 'yükümleyici' de olmuş, çocuklannı korurken onları çeşitli görevlerle de yükümlemiştir. 'Koruyucu' işlev, birlikte 'baskıcı' özelliği de getirmiş, Yükümleyici' yan da duygusal bağları pekiştirmiştir. Böylece temel özellikleri "Konıyucubaskıcıduygusalyükümleyid" bir aile modeli toplumumuzun değer yargılannı taşıyabilmiştir. Hayata katılımı engellenen, 'ayaklan yere bastınlan' yeni nesH, *neleri yapamayacağınf aruayınca içine kapanıyor 20007/ yülann insanı için Bu sorunun sorulması bile dUşUndürUcii olmalıdır. Ankara'da yaptığımız bir gençlik söyleşisinde bu soruyu yönelttiğim gençlerin yanıtlan 'olumsuz'u da 'olumlu'yu da yansıtıyordu. 'Gelecekten umutsuzum' diyen gençler, ashnda bir tepkiyi dile getiriyorlardı. 'Umutiuyum' diyen gençler ise tepkiyi paylaşıyor ama orada kalmıyor, buna direneceklerini belirtiyorlardı. Toplum farkında mı bilmiyorum, gençlerin önemli bir bölümu 'gelecekten umutsuz.' Bu durumun araştırılması gereken birçok nedeni vardır, ama benim saptadığım önemli bir neden: Gençlerin hayata katıhmının engellenmesidir. Hayat, günlük hayatımızdır, düşüncelerimizdir, duygularımızdır, Ureticiliğimizdir, yaratıcılığımızdır, beklentilerimizdir, umutlanmızdır, paylaşmamızdır. "Hayata katılımın engellenmesi", bütün bunların engellenmesidir, daraltılmasıdır, yasaklanmasıdır, suçlanmasıdır. Aile içinde başlayan, eğitim kurumlarımızda süren, çahşma dünyasında yaşayan, toplumun bütün kurumlannda, bütün alanlarında etkin olan 'haynta katılımın engellenmesi', genelde, insan mutsuzluğunun temel nedenidir. Gençlerin bunu çok daha sıcak yaşaması, bütün bunlan daha heyecanla yapmak istemelerindendir. Daha sonraki hayat dilimlerinde yanhş olarak 'olgunlaşma' dediğimiz, 'ayaklan yere basmak' dediğimiz, 'gerçekçi olmak' dediğimiz, aslındaysa artık 'neleri yapamayacağını iyipe anlayarak umutlannı yitirmek, İçine kapanmış' olan insanlar bu heyecanlarını yitirmekte, olan bitene kayıtsızlaş' maktadırlar. Gelecekten umutlu olmak, bu kalıplaşmayı değiştirmek için direnmektir, bunu yapmaya kararlı olmaktır. de 'konıyucu' özelliği ağır basan bir ya Geleceğin genç k a v r a m l a n minde, gençlerin ne düşündüğü de ortaya çıkacaktır. Onları dinlemek bile bütün bunların olabileceğini anlamak için yeterlidir. „ , , , Kopenhag havaalanına gelen bir yolcu, kendini rahatça bir 'dünya vatandaşı' sanabilir. Küçük kentler görünümündeki ha biçiminin habercisi gibidirler. Sırurların olmadığı, renk aynmının bulunmadığı, her dilin konuşulduğu, kimsenin kendini üstün ya da aşağı duyumsamadığv 'yeni dünyanın buluşma alanları'. (Sadece valizinizi elinizde taşırsanız göze batarsınız, çünBöyle bir ailede yetişen çocuk da kendi kü her yanda bulunan el arabalanndan bikorunmasmı aileden beklediği için 'özgü rine koymanız gerekirdi.) veni pekişmemiş', kararlan hep ailesinden Burada 'evrensel kimlik' kavramım ya bekleyen 'bağımlı', 'duygusal baskı altın şarsınız. Eğer abartıh bir 'ulusal kimlik' da', kendini surekli olarak 'yükümlü' du sahibiyseniz, kendinizi buralarda 'yabanyan bir kalıbm dışına çıkamamıştır. cı, kaybolmuş, tehlikede' duyarsınız. Bir an Eğer 'geleceğin insam'ru yetiştirmek is önce ülkenize dönüp 'kendi evinde, giitiyorsak, 'aile kurumu'ndaki davranış ka venli rahat' olmanız gerekir. Ama unutlıplarını değiştirmeliyiz. Ailenin 'Koruyu mayalım ki gelecekte *evrensel kimlik', Hayale kapılmayalım, dünya hiç kimseyi beklemeden giderek artan bir hızla değişmekte. Bu değişmeyi ve kendi durağan yapımızı nesnel olarak değerlendirmek durumundayız. 'Yeni dünya insanı' çok daha bilinçli, dikkatli, seçici ve katılımcı olacak. Kendi kültür adacıklarımızda kendimizi rahat duyumsamak bugün de yeterli değildir, ama yarın çok daha yetersiz kalacaktır. cu işlevi giderek yardımcı olmaya döniişmeli', baskıcı niteliği *arkadaş olmaya' yerini bırakmalı, 'yükümleyici' beklentiler azaltılmalı, giderek kaldırılmah, 'duygusal bağlar' da 'akılcı ilişkiye' değişmelidir Böylece, geleceğin ailesi; çocuğa 'yardımcıarkadaşyükümlemeyenakılcı' bir kurum olarak onun 'özerk, kendi kararlarmı ve* rebUen, şorumluluklanm taşıyan, yaraücı' bir kişiliğe kavuşmasını sağlamalıdır. 'ulusal kimlik'ten daha önemli, daha etkin, daha verimli olacaktır. 'Ulusal kimllk'ler diğer uluslara düşmanhk, korku, yabancılık duymaya yönelik yapısından giderek sıyrılacak, tersine, aynı dünyada birlikte yaşayan insanların barışı, gelişmeyi, kardeşliği paylaşan yeni 'evrensel kimlik'lere doğru değişecektir. Demokratik, eşitlikçi, geliştirici katılım... Gelecekten umutlu olmak için, bugünkü engelleyici, daraltlcı, kısırlaştıncı kalıplaş mayı ortadan kaldırmak, 'demokratik, eşitlikçi, geliştirici katılımı' kurmak, ycrleştirmek, genişletmek zorundayız. Bunları da öncelikle, çocukların ve gençlerin ezilen kisiliklerini kurtarmak için yapmak zorundayız. Kutsadığımız her şeyi yeniden gözden geçirerek önyargılarımızı, tabularımızı, korkularımızı, bütün bunları yaşattığımız kurumlarımızı yeniden ve dürüstlükle gözden geçirerek yanuşlanrruzı yakalamak, açığa çıkarmak, üstüne gitmek zorundayız. Daha doğru bir gelecek istiyorsak başka bir yolumuz olmayacaktır. 'Banş' da geleceğin genç kavramlarından birini oluşturacaktır. Ulkelerin ancak saÇocuk hayata katılmayı aile içinde öğ vaşlarla kendini koruyacağı, yeni kazançrenmelidtf. lar elde edeceği biçimindeki eski öğreti giderek yerini "Banşın Insanlan koruyucu, Geleceğin eğitimi ve geliştirici, kazançlar getirici" öğretisine bıkurumları... rakacaktır. 2000'li yılların insanıru yetiştirmek istiyorsak, bütün eğitim sistemimizi değiştirmek, belki de yeniden kurmak zorundayız. Bugünkü durağan, kahplaşmış, bilgi aktaran, kişiliği ezen eğitim sistemini bütünüyle yenilemeden 'geleceğin insam'nı yetiştiremeyiz. Bilimselteknolojinin, gelişmenin başdöndürücü hızını yakalayarak verimli bir üretime dönüştürebilmek, şimdiye kadar olduğundan çok daha dinamikbilinçliözgür düşünenbağımsız yaratıcı" insanlann yetişmesine bağlıdır. Bu hedefler bugünkü eğitim sistemimizle yakalanamaz. Eğitimin önemi her gün daha fazla artmaktadır. Bu alanda yapılması gerekenlerin gecikmesi, belki geleceği yaşamanın önündeki en büyük engel olacaktır. Hayale kapılmayalım, dünya hiç kimseyi beklemeden giderek artan bir hızla değişmektedir. Bu değişmeyi de kendi durağan yapımızı da nesnel olarak görmek zorundayız. Kitle iletişim araçlarının neredeyse günlük denilecek bir hızla gelişmesi, büginin daha hızh, daha hızlı dönüşümü, 'yeni dünya insanı'nın daha bilinçli, daha dikkatli, daha seçici, daha katılımcı olmasını zorunlu kılmaktadır. Kendi kültür adacıklarımızda kendimizi rahat duyumsamak bugün de yeterli değildir, ama yarın çok daha yetersiz kalacaktır. Gençler... Gençler... Günümüzün Türk gençliği, gelecekten umutlu olmak için ekstra bir çaba harcamak zorunda. (Fotoğraf: Kayıhan Güven) Iki dersten sınıfta kaldım. Kendimle, ailemle, çevremle girdiğim mücadele sonunda yine de okulu bitirdim. Şu anda üniversitede okuyorum. Ama bütün bunlar benden çok şey götürdü. Sağlığun bozuldu. Psikolojik olarak büyük bir bunalımın içine düştüm. Sorunlarım hâlâ bitmedi. Hatta daha da arttı. Ailem ya evlenmemi ya da namazında niyazında bir kız olarak evde oturmamı istiyor. Bana hiçbir maddi yardımda hulunmak istemiyorlar. Bulunsalar bile istemeyerek kötü yola düşmemden korktukları için çok cüzi miktarlarda gönderiyorlar. Burada, öğrenciye çeşitli amaçlar dahiünde özellikle dinciler (saçını kapatıp, kendi fikirlerini destekleyeceksin) burs veriyorlar. Ama ben, inanmadığım bir fikrin uğruna kendi kimliğimi ve kişiliğimi tehlikeye atmak istemiyorum..;' Gençlerin kendi sorunlanna eski kuşaklardan çok daha açık bakabilmesi, kendi sorunlannı çok daha açık tartışabilmesi, kendi sorunlanna saklanmadan yaklaşmaları, yadırganmaması gereken olumlu gelişmelerdir. BugünUn gençlerini anlamak için eski değer yargılarıyla değil onları gerçekten anlamak için bakmalıyız. Dünyayı onlann nasıl gördüğünü anlamak için bakmalıyız. Onlan etiketlemeden, yaftalamadan, dosyalamadan önce onlann içinde bulunduğu koşullara daha yakından bakmalıyız. Onları nasıl bir dünyada yaşatüğuruza daha yakından bakmalıyız. san. İlkokuldan sonra başanlı bir öğrenci olduğum halde beni okula gönderme"...On altı yaşındayım ve lise 2'ye geçtim. di. Sebebi, kız çocukları ev hanımı olmaTipik bir 'kuşatılmış genç* örneğiyim. Ya lıymış, okurlarsa ancak ve ancak fahişe saklarla, anlamsız boş inanç ve düşünceler olurlarmıs. le, sebepsiz baskılarla kuşatılmış bir genç. Bu nedenle haü dokumam için birinin yaDaima insanlann yapacaklan kötülükler, büyüklere saygı, sessiz, ağzmı açamayan ör nına çırak olarak verdi. Fakat ben, içimdenek gençler, asiliğin kötülükleri anlatıhyor ki okumak arzusunu bir türlü atarnıyorve bu kurallara göre yetişmem bekleniyor. dum. tki yıl sonra da olsa, ev sahibimin veDevamlı arkadaşlarımdan gelebilecek çok liliği sayesinde Kız Sanat Ortaokulu'na yayönlü tehlikeler anlatıhyor bana ve karde zıldım. Burada şiir ve edebiyata düşkünlüşime. Tüm insanlar kötü diye öğretüiyor bi ğüm ve girdiğim yarışmalardaki başarılaze. Her şeyde bir kötülük, kötü bir amaç rımla çabucak tanındım. aramyor. Ortaokuldan sonra hocalarımın ısrarıy"...Sebep; kendi kafalarında yarattıkları la liseye geçtim. Tabii bu arada babamın boş korku, sebep bazı çapraşıklıklan, bazı hiçbir kurahnı aksatmıyordum. Saçımı kagerçekleri anlamam, bakış açımı genişletip, patıyor, hiçbir erkek arkadaşımla konuşasöz sahibi, haksızlıklara karşı gelmeye ça mıyor, birinden hoşlansam onu içimde tutlışan bir insan olmak için çahşmaya başla kulaşan bir sızı olarak bırakıyordum. Bümam..!' tün bunlar, bende büyük bir aşağılık komp"... Benim babam bir ilkokul öğretmeni. leksi yarattı ve toplumdan tamamen soyutSosyoekonomik yetersizlikleri nedeniyle lanmama neden oldu. Derslere bile eski ilolsa gerek oldukça tutucu ve dinci bir in gim azaldı. Gençler konuşuyor... Belki de baktığımız yerde, kendi çatık kaşlarımızı, alaycı dudaklarımızı, korkuyla bakan gözlerimizi göreceğiz. Belki de önce kendimize bakmamız gerekiyor. Bugunün gençlerinin açık konuşan, düDünya da gelecek de hepimizin. Ortak şündüğunü söylemek isteyen, aykırı görüş çabamıza değmez mi?.... ler öne sürmekten çekinmeyen davranışla rı olumsuz değil, olumlu gelişmelerdir. BITTI Bilginin tekelleşme tehlikesi, iletişimin çıkarlar amacıyla kullanılması, insanların başka biçimlerde şartlandırılması da üretici, paylaşımcı, katılımcı, insancıl bir yeni gelecek için önümüzde duran engellerBöyle bir eğtimi gerçekleştirmek için te dir. mel koşul da 'demokratikinsancdyaratıcı' Gerek kendi durağan yapımızı aşmak, bir sistemi kurabilmektir. Eğitim kurum gerekse teknolojinin tuzaklanna düşmelarının yapısal değişimle 'demokratik mek, genç kuşaklarımızın çağdaş, özerk, katüımcıyaratıcı' bir niteliğe kavuşturul cesaretli, sorumluluk alabilen, kendi seması zorunludur. Yukarıdan aşağı işleyen çimlerini yapabilen kişiler olarak yetiştihiyerarşik yapı yerine, yatay işlerlik (öğrilmesiyle yakından ilgilidir. retmenlerin ve öğrencilerin program, uygulama, değerlendirme işlevlerine katıhGençlerimize, kendi alıştığımız değer mıyla) harekete geçirilmeli, gençlerin de yargılarıyla bakmadan, onlan kolayca yarmokratik yöntemlerle eğitsel hayata katı gılamadan önce hepimizin bütün bunlan hmı sağlanmalı, yaratıcıhklar geliştirilme yeniden düşünmesi gerekiyor. Gençlerin Iidir. kendi bireysel kimliklerini arayışlan olumsuz değil, olumlu bir gelişmedir. Bütün Gençlerin 'hayata katılımı', eğitim sti toplumsal kurumların sorgulanması, birecinin her aşamasında gerçekleşmelidir. linen, inanılan değer yargılannın tartışılBütün bunlar ütopi değildir, yapılabilir ve ması olumsuz değil, olumlu bir gelişmeyapılmalıdır. Demokratik bir eğitim siste dir. Izmir Güzel SanatlarFakültesVnin kalbi kantinde ve bahçede atıyor Gündelik Sanatlar Fakültesi Büyük umutlar ve düşlerle okula girenler, iki yıl sonra 'müthiş ve onanlmaz bir düşkırıklığı' yaşıyorlar. Bunu 'pasif direniş' ve 'derslere lütfen giriş' takip ediyor. Kantinde kuramsal sanat tartışmaları yapanlar da var, bahçedeki çöp kutularınm üzerine 'ÇÖp kutusu, kuramsal sanat için sonu gelmez bir esin kaynağıdır' yazanlar da... çamurları yoğuranlar, biçimlendirenler, çimenlerın uzerine yayıhp dınmeyen fırtınalar yaşayanlar, köşelerde serilip dun gece fazla içtiğınden kend\nı "nal gibi" hissedenler, bunalım takılıp "acılann kadınını" oynayanlar, kronikleşmiş aşklarını bıkıp usanmadan abartarak aktaranlar, iflah olmaz kıskançlar, sevgilisi tarafından ekintiye uğrayıp ağaç olanlar, "bet" gorunmekten bir türlu vazgeçmeyenler... Oyun içinde oyun... Tez çalışması için bahçede video çekimi yapanlar, blue jean markaları üzerinde kararsız kalıp, lastik pabuçların hangisının "in" olduğunu bilenler, gamsızca frizbi fırlatanlar ya da uzun eşek oynayanlar. orta ve Lise Mezunları, Beklemeli Öğrenciler, İŞSJZ CENÇLER: Aylar, yıllar geçiyor; Siz hâlâ boş mu bekliyorsunuz? 37 yıldan beri 53.817 genci iş sahibi yapan ve sahasında DÜNYA ŞAMPİYONU olan HANDAN ŞENKÖKEN tZMİR Hararetli bir tartışma: "This has been done before" yani "Bu daha bnce yapıldı." Güzel Sanatlar Fakültesi kantininde bir grup öğrenci, şu sıra postmodernizme takmışlar, kuralsızlığa ve başıbuyrukluğa tapmıyorlar. Demagojinin boyutları önlenemez durumda. Biri sanatla uğraşanların, uretenlerin, yaratanların takıntısı ya da özsavunması olarak nıtelendıriyor, dığeri "geleceğin geçmişi" tanımlamasım canhıraş savunuyor. Stres doruklarda. Oysa herkes kafasına göre takılıyor. Hava keyifli, bahçede Arada "gıcıklar" da var elbet. Israrla marjinal olmaya çabalıyorlar. Giyim, kuşamdan, yaşam tarzlarına düşüncelerine değin. Amaç, marjinalliği yakalayabilmek, asla lünıpenleşmemek. Diğerleri tarafından "uçuk" nitelendirilmek umurlarında değil. Tiyatroyu ciddiye alıp, agitprop (uyarma ve proTiradını oynayabilmek için paganda tiyatrosu), absürd tikendine partner arayanlar, bu yatro (saçma tiyatrosu), avannun için dil dokenler, gerekli gart tiyatro (başkaldırnıa tiyatefektleri sağlayamayıp, ona bu rosu) gibi denemelere kafayı tana yalvaranlar, butafora razı kıp, bunlan gerçekleştirebilmek olanlar, çöp kutularınm ustune için debelenenler, sonsuz huzun"Çöp kutusu, kuramsal sanat den paylarını alıp hadlerini öğiçin sonu gelmez bir esin renenler... kaynağıdır" diye yazıp, boş teTennessee VVilliams'ın yeni bir neke kutularından filmi için fi oyununu keşfedip, sabırsızca nans umanlar... Turkçeye çevirip, çevresindekileTiyatro, sinema, televizyon, re lanse etmeye çalışıp, kaçınıp seramik, heykel, fotoğraf gibi maz olarak "duvar"lara çarpıp, çeşitli bolumleri içeren Guzel iki seksen uzananlar... Her şeye Sanatlar Fakultesi'nde gündelik fit olanlar, uzlaşmacılığı ya da görünümler bunlar... oportunistliği yaşam felsefesi "Büyük umutlar ve düşlerle" edinenler... bu fakülteye girebılenlerde bir, Seksin tadını Madonna ilan ıki yıl sonra "müthiş ve onanl edip, paraya tapınanlar... Okumaz bir düşkırıklığı" ardmdan lu bitirmeden bir reklam şirke"pasif direnişe" donuşuyor. tine kapağı atmayı, Yeşilçam'a, özel TV'lere yamanmayı asli görev sayanlar. Yaz aylarında uğraş alanlarına ilgi göstermeyerek, barmenlik ya da barmaidlik yapıp, bedava "piyz" yapmayı kâr sayanlar. Fakülte bir türlü ödenek ayırmadığı için, sezgisel değil, canlı mankenle çalışarak heykel yapmayı okul bitinciye kadar hayal edenler... Hocaların okul yönetimini protesto için bazen... gibi kısa, bazen de şeyine kadar uzun naylon kravat takmasını keyifle sonuna dek destekleyenler ama derslerde film çözumlemelerine asla kulak asmayanlar. Ne haber baroklar... Çay muhabbetinde miyiz? Cinlopluk yapma oğlum. Hafiften ince yapıyoruz. Biz de biraz çaylanalım dedik yav. Bırak bu işleri, dallama takılıyorsun bu gunlerde. Taligalarda çektiğin raconlar kulağımıza takıldı hani, Kes şimdi taliga numaralarını... Yamuk çizme bize. İki nokta arasından bir doğru geçer... OZEL DAKTİLO SEKHETEH VE BİICİ5*WH KURSUHI MEVZUATIN İZİN VERDİĞİ SÜRELERDE: BİLGİSAYARLA DAKTİLOCRAFİ; BİLCİSAYARLA MUHASEBE; BİLCİSAYAR PROCRAMCILIĞI; YABANCI DİL Kurlanna veya ÖNCE ÖĞREN; SONRA ÖDE usulüyle ya da ÖNCE ÖĞREN; SONRA Ç A L I Ş ; daha sonra da ÜCRETİ TAKSİTLE ÖDE; AİLENE YÜK OLMA, KENDİ KAZANCINLA ÖCREN seçenekleri + Tüm Ödeme Kolaylıkları ve İSTERSENİZ İŞE YERLEŞTİRME OLANAKLARIYLA Hiçbir Bağlayıcı ödeme Zorunluğu oimaksızın BONOSUZ + TAAHHÜTSÜZ SİZLERİ BEKLİYOR Merkezi Kadıköy Beşiktaş Şişli Bakırköy : Beyazıt, Mithat Paşa Cad. 14/1 : AlUyol, Kuşdili Caddesi, 6/8 : Çırağan, Asariye Cad.. 7/23 : Abidei Hürriyet C. "Hasat Sok. İS : HUsreviye S. 18/4 (Miçrros sırası) Tel Tel Tel Tel Tel 817 338 158 130 571 92 08 24 90 31 57 42 97 37 31 317 336 158 175 561 92 58 11 50 24 98 43 14 29 06 Dıkkat Bu i adresten başka ŞAMPIYON adıyla çalışan hiçbir Dakdk) Sekreter ve Bılgısayar kursu şubemız değildir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle