24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
]%asıl Yasamalı?.. Ağlayarak doğduğumuza göre, sevincin sonradan nasıl olup da ortaya çıktığı sorusu zihni ne denli yorsa yeridir. tnsam "gülen hayvan" diye tammlayanlar, demek neşeyi bizim asal niteliğimiz saymaktachrlar. öyle ise dunyaya gulerek gelmemiz gerekmez tniydi? Gülme, sevinç, neşe.. Tam olarak özdeş diyetnesek de birbirlerine çok yakm duygulardır bunlar; neşe de sevinç de gülmeyi çağırır. Doğrusu ben, gülmenin değilse de neşenin, sevincin hayvanlarda da (özellikle hayvan yavrulannda) gözlemlenebileceğine inanırım. Bundan da bu duygulann doğadan kaynaklandığı sonucunu çıkarabiliriz. Şu günlerde ağaçlann çiçeğe, renge boğulması neşeden değil midir? Kuşkuluyum; bir olayın bize neşe vermesi, kendisinin neşe olduğunu, neşeli olduğurıu göstermez. Içinden çıkamryorum, neşe bizim bir buluşumuz mu, yoksa doğanın, doğamızın bir parçası mı? Bizim buluşumuz ise onun tarihini yazıp ortaya çıkarmak gerekir. Boyle bir işe girişsek ne denli geriye gidebiliriz, kestiremiyorum. Tabular içinde bunalan ilkel toplum insanın sevinci tattığından küşumluyum. Onca eskiye uzanmaya gerek yok, tek tanrılı dinler, bize neşeyi değil, tasayı, kaygıyı oğretmişlerdir. Giilun Adı adlı romanında Umberto Eco, lsa'nm gulüp gulmediği konusuna oldukça geniş bir yer vermiştir. Orada kimi rahipler, tsa ile "gulme"nin bir arada duşunulemeyeceğini hiddetle, şiddetle savunurlar. Demek gulme dine aykırıdır, öyle ise günahtır. Şunu da ekleyeyim, gunah olan ayıptır. Özellikle bizim toplumumuzda "gulme"ye karşj olan ahlakm ne denli yaygın olduğunu CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER muz rahatsa mutluyuz. Insanı mutlu kılan ne tıkabasa yeme, ne çatlayasrya içme, ne de cinsel sapıkhklardır. tnsanı mutlu kılan, usa uygun ve sade alışkanlıklardır." Stoacılığa gelince... Kurucusu Zenon (M.Ö. 265340) olan bu ahlaki goruşteki Stoa sozcuğu, uzeri örtulu yaya yolu anlamına gelir. Ödev kavramını one çıkaran bu felsefeye gore, insan, yaşamında evrendeki duzen ve dinginliğe ulaşabilir. Atına agorasındaki bir stoa'da derslerini veren Zenon, insan için gerçek iyinin, sağlık, zenginlik ya dâ* mutluluğu dunyasal başanya bağlayan herhangi bir dizi değer olmadığını soylerdi. Erdemli insan mutlu olabilmenin butun koşullanna sahiptir. Erdemsiz insan nelere sahip olursa olsun mutsuzdur. İyi yaşamak ütizlikle sınırlandınlmış bir töreyle olanakhdır, bunun da olçüsu doğadır. Felsefe Ansiklopedisi'nde şöyle deniyor: "Bilge insan tıpkı doğa gibi, duyumsamaz olmalıdır. Duyumsamazlık (Apatheia) dıngulanımlara kapılrnamak, her turlu acıya ve hazza karşı tepkisiz olmaktır." Sabırla katlanma, olçulu olma, adaletle uleştirme gibi erdemler bu sistemin başlıca değerleridir. Doğadan gelen her şeye boyun eğmeli, insandan gelen her şeye karşı komahdır. Bu iki ahlak felsefesi arasında belki kimi benzerlikler bulmuş olacaksmız. Gerçekten de var bu benzerlikler, iki sistemde de insanın erdemli olması istenmektedir. Ama şunu da unutmamalı ki Epikurcu hazzı sever, Stoacı hazza karşı ilgisizdir. Bu iki davranışın zamanla ne abartılı biçimler alacağı kestirilebilir; nitekim öyle de olmuştur. Biz şimdi, hem yazımızın başına donmek, hem de konumuza biraz daha aydınlık getirmek için şu soruyu soralım: Doğaya uygun yaşamak neşe verici midir, değil midir? Goruyorsunuz ki neşeyi, hazzı, sevinci temeHendirmek için soruyorum bu soruyu. Bunları biz mi uyduruyoruz, yoksa doğa mı bize veriyor? Doğrusu işin içinden çıkamıyorum. Alışkanlıklarımıza bağlı olarak yanıtlanabilecek bir soru. Şunu söylemeliyim, zenginliğin her turlu hazzı, sevinci, neşeyi sağlayacağına kesenkes inanmak, doğaya aykın ve uzak yaşamak yadırgadığım tutumlardır. Bunun gibi, ozgurluğümu, yaratıcılığımı kısıtlayacak bir doğa bağımhhğını da yadırganm. Bilmiyorum, evinizdeki kitaplıkta var mı? Yoksa bulundurmanızı salık veririm, benim ikide bir okuduğum ulu bir kitaptır, bugunlerde gene ETİKA'yı karıştırıyorum, Spinoza'mn Etika'sını. Bu okuyuşumda, Spinozanın ne denli neşe duşkünu olduğunu anladım. Yoksa çok neşesiz bir adamdı da ondan mı boyuna neşeyi arıyordu? Şoyle demiş yapıtının bir yerinde: "Her kim kendisini ve kendi duygulanışlarını açık ve seçik olarak bilirse, sevinç tçindedir." Biraz daha surdurelim okumayı. "İç rahatlığımın kökü akıl olabilir ve yalnız kökü akıldan gelen iç rahatlığı (erinçM.C.A.) mümkün olan durumların en büyüğüdür." "Neşenin asla aşırı hali olamaz, o her zaman iyidir; tersine, melankoli, her zaman kötudür." "Sevinç insanın daha az bir yeıkinlikten daha büyük bir yetkinliğe geçmesidir." "Keder, insanın daha büyük bir yetkinlikten daha az bir yetkinliğe geçişidir." (Hilmi Ziya Ulken'in çevirisi olan bu kitap Ülken Yayınları arasında basılmıştır.) Uzun lafın kısası: Butün iş, yaşama sevincini bulmakta. Yoksa yaşam sevinmeğe değer bir şey değil mi? Okurumıu Ayşe Avdın'a: Troya için bir de Aıra Erhat'ın tlyada çevirısine yazdıfcı onsoze bakmanızı salık veririm. Sevgilerle. PENCERE Şaka!.. 17 MELİH CEVDET ANDAY biliyoruz. Burada ahlak sözcuğünün ortaya çıkması hiç de rastlantısal değildir. Etikanın temelinde yatan ana tartışma, doğru yaşamanın dunya nimetlerini tatmakla mı, yoksa onlardan el çekmekle mi sağlanacağına ilişkindir. Başka bir deyişle, mutluluğu neşede mi bulacağız, tasada mı? Tasalı bir insanın mutlu olabileceği inancı, bize başkaldırtacak denli aykırıdır gerçi, ama bu yolu tutarak, diyesim kendine eziyet ederek erinci (huzur) elde eden insanlar vardır. Eski Yunan'da boy gosteren, sonra Roma'da suregelen iki ahlak anlayışı, Epikurosçuluk ve Stoacüık, yanlış yorumlara uğramış ahlak goruşleridir. Bunlardan ilki "vur patlasın çal oynasın yaşamak" biçiminde yorumlanmış, ikincisi ise "perhizcilik" sanılmıştır. Moliere'in oyunu Don Juan'da, dinsiz ve zampara kahramanı, uşağı Sganarelle "Epikuros'un domuzu" sözleri ile tanımlar. Diyebiliriz ki, duşun tarihinde Epikuros kadar hakkı yenmiş bir başka duşunur gostermek çok guçtur. Osmanlı'da buna "Lezzetiye mezhebi" denirdi. Epikuros, derslerini bahçesinde verirdi; onca, insanlara gerekli olan tek bilim mutlu yaşama bih'midir. Mutluluğa erdemle varılır. Bunda dostluğun buyuk payı vardır. İnsan kendini hiçbir aşırı tutkuya kaptırmadan, dostları ile bir arada ve guleryuzle doğruluğu aramalı ve uygulamalıdır. Tensel ve tinsel sukünu bulmaktır onemli olan. Şoyle diyor: "Haz en ustun iyidir dediğimiz zaman ne sefihlerin duydukları hazzı, ne de hayvanca hazları ileri surduk. Bizim sozunu ettiğimiz haz, sadece ruh rahatsızlığıyla beden acısının yokluğundaki hazdır. Bedenimiz acısız ve ruhu ARADA BİR l BUGUN Şile Ormanları... ARSLAN BAŞER KAFAOĞLU ANAYASA f o rumu GİRİŞ SERBESTTİR 10.0013.00 Bıldm YARG1ERKİ YARIN Boğaz gezisi Okulların ve şirketlerin grup gezileri için HAREM 89 gezi gemimız yemekli yemeksız turları ile hizmetinızde... Rezervasyon için Tet: 160 49 38 Fax: 159 15 10 = Batı, bilimsel düşünceyı ölçülü kuşkuculukla bulmuştur. Batı'yı rönesansa bence Descartes duşüncesi hazırlamıştır. Descartes'ın bilimsel kuşkuculuğu olmasaydı, Avrupa ortaçağın duşunce ve inanç saplantılarından kurtulamazdı. Bugün Batt'da en eksik olan şey de kendini ortacağdan kurtaran bu kuşkuculuk. Bunları aklıma getiren şey 1112 mayıs günleri Yeşitler Partlsi'nin Şile'de Yeşilvadi köyünde düzenlediği şenlikte köylülerin ortaya attığı bazı sloganlar ve dıle getırdigi bazı gerçekler. Öğretmen Vedat, 30 küsur yıl öğretmenlik yapmış, ama kökünden kopmamış bir aydın. Kökünden, ona güç veren toprağından kopmamak, ona gerçekleri bir başka yalın görmeyi sağlamış. Koy halkından kopmamış Sennur Erbay ayrı bazı gerçekleri dile getiriyor. İnsantar sorunları yerinde görüyorsa bir başka biçimde düşünüyor. Orman köylerı halkı, bunun örneğını verdiler. Doğayı durmadan yok ediyoruz. Artık denizlerimiz, derelerimız balık vermıyor. Uskumruyu bile dışarıdan Norveç'ten getiriyoruz. istanbul, Ankara'nın her yanı çöplük olmuş. Rahat soluk alamıyoruz. Yollarda tozdan yürüyemiyoruz. Bu durumda acaba yüzde bilmem kaç gelişmenin anlamı kaldı mı? Acaba en önemli servetimız ormanlarımızı korumada doğru yolda mıyız? " BU noktayı Şile'fıin aydmları ve köyluleri ile tanıştık. ŞurtU da hemen belirteyım kı orman ve insan ılışkilerini biz hemen hiç bilmiyoruz. Yeşilvadi Şenliği'nde emekli Öğretmen Vedat (Arkası 16. Safyada) 17 MAYIS 1991 CUMA 10.00 12.30 MERKEZI VE YERELIKTIDARLAR Açt; Prof Ür NURETTİN SÖZEN hıanbui Bn\ııkşehır Beledıye Başkanı Yoneum TARHAN ERDEM Sanuvt ve Teknotojl Ftkı Bakutıı Bılim NfcCDErUöUR Mıllı Eğılım Eskı Bakam RECEP YAZtCIOÖHJ Aydm Valısı SAMt GÖK.DENİZ, Balıkeur BU BSk SELAHADDİN YILD1RIM, IVLA 18 MAYIS 1991 CUMARTESI Yoneum AHME1 COŞAR Yarçaa\ Fskı Bajkanı Doç Dr YIKMA/ Al.tEFtNDİOĞLb, L \U}>mız!tk Mahkemen Başkant Yorumlar TURGI.T KA/AN hıunbul Barosu B;k Prof Dr ZAKfcR t'SKÜL, [Anadoiu V > Do v Dt BULhNT TANÜR, (/ U I Dr ADİL ÖZKOL, Gazoeı ı Yazar 14 0018.00 GENEL OEĞERLENDIRME lsıanbul Şubesı Genel Sekreterı Yorumlar Prof Dr MtJKERRfcMTAŞÇlOĞLU, . , ANAP MıHetveküı Turızm Eskı Bakam ERTUĞRULGÜNAY. SHP Gen HÜSAMETTtN CtNDORUK. OYP Gtnel Başkatı Yardırncısı SELÇUKSONMtZ DSP Gtnel Sekr ŞEVKET KAZAN RP Genel Bşk Yrd , SkrYrd Yoneum FtKRET TOKSOZ, Mutkıyelüer Bırlığı ^ S Yorumlar Prof Dr RUŞEN KELbŞ, (A V ) KURTLER İsyanTenkil I 2 . BASKI ÇIKTI 18001938 dönemi Kiirt İsyanları ve bir başvuru kitabı (Ulushırarası Beledıyeler Bırlığı) Gen Skr örgütlenmeleri konusunda ALAN YAYINCIUK Çaulçeşme Sok 40/3 Tel 511 26 00 CağaloğluİST Nıifus cüzdammı kaybettim. Hukümsuzdür. MÜLKIYEUIER BIRLIĞI İSTANBUL ŞUBESI İSTANBUL MÖLKIYELILER VAKFI » „ • Adaleı Eskı Bakam tBRAHlM AKSOY, HEP Mıllenekılı ATtLLA COŞKVK SBPlsıanbu! II Bşk Dr. HIKMET ÖZTÜRK, Sıyaset Büimcısı SEVGÜLERGÜNES İTÜ MAÇKA KAMPÜSÜ, (ESKİ MADEN FAKÜLTESİ), MAÇKAİSTANBUL Nüfus cüzdammı kaybettım. Hükumsüzdür. Bir iş için Ankara'ya geldim. Otele indim. Önce bir du^ Daha vaktim var. Yatağa uzandım. Elime bir kitap aldım. Yc zan Gani Müjde. Adı: "Burası T.Ö.rkiye". Gerçekten deTürk ye "T.Ö.rkiye" oldu mu? Yani "TurgutlandL." Kitabı okuyorum Kah kah gülüyorum. Gözüm saate ilişti. TV'de haberler baş lamış. Düğmeye bastım. Kim çıktı karşıma, bilin bakalım!. Tamam, bildiniz. Ama doğru yanıtın karşılığında bir şey kazanamadınız Çünkü bu sorunun yanıtını beş yaşında çocuk da bilir. Ek randa Özal görünüyor, Özal konuşuyor; elbette o görünecek o konuşacak; başka kim olabilir ki?.. "Çankaya'da halk gü nü". TÖ elinde mikrofon, nutuk atıyor, gözlerini kısıyor, etki sini ölçmek ıster gibi başını sağa sola çevirip bakıyor. Ne soy lüyor? Allah sizi inandırsın, muhalefetin televizyonda çok konuştuğundan yakınıyor: ' H&r gün de maşallah televizyondalar... yani dünyada (böyle) hiçbir ülke yok. Her gün böyle seçim varmış gibi konuşma yapılan t&k ülke biziz..." Dayanamadım, gülmeye başladım, otel odasında tek başıma, kah, kah, kah... Dostlar!.. Hazırlanın! Şimdiden anlaşılıyor ki önümüzdeki günler çok şenlikli olacak... • TÖ'yü dinlerken düşündüm: Acaba şaka mı yapıyor? Özal'ın şaka yapar gibi bir hali yoktu; a m a belli olmaz ki?.. Ne diyordu TÖ Körfez savaşı başlamadan ö n c e : 1 koyup 3 alacağız..." Aman, bir cumhurbaşkanı böyle konuşur mu? İnsan hayatı üzerine kumar mı oynayacağız?.. TÖ'de cevap hazır: ' Hayır, ben 1 koyup 3 alacağız, demedim; 1 koyup 20 alacağız dedim." Körfez savaşı bitti. İş tersine döndü; 1 koyup 3 ya d a 20 almak şöyle dursun, başımıza bir sürü bela dolandı, okkanın altına Türkiye gitti; TÛ'ye sordular: Hani 1 koyup 20 alacaktık?.. Özal: : Yok canım, dedi, ben 1 koyup 20 alacağız derken şaka yapmıştım.." Avustralya gezisinde d e ö z a l gazetecilere ANAP genel kongresine ilişkin bir şeyler söyledi; konuşması manşetlere geçti; ertesi g ü n cumhurbaşkanı açıkladr. " Ben şaka yapmıştım, siz ciddiye almışsınız." Çankaya'daki "halk günü"nöe konuşan TÖ a c a b a şaka mı yaptı? Her gün b e ş :<akit ve kırk rekat televizyona çıkan Özal, muhalefet için "maşallah her gün televizyondalar" diyebilir mi? Vallahi dedi, gözlerimle gördüm, kulaklarımla duydum; a m a belki d e şakaydı... Demek ki çok şakacı bir cumhurbaşkanımız var. • Bugün yine Özal'dan söz açtım; a ç m a s a mıydım?.. Bıkkınlık mı geldi? Sanırım Özal'dan hepimiz bıktık; a m a siz şu işe bakın: Hükümet, ANAP Meclis grubu ve Başbakan, özal'ın bir dediğini iki etmiyor; ANAP'ın gerçek lideri Özal; bir oğlu borsaya daldı; ötekı oğlu korsan televizyonu elinde tutuyor; Özal devlet televizyonunu tekeline almış; biraderlerin ve yeğenlerin durumları malunr; kansı ANAP İstanbul II Başkanı oldu, parti genel başkanlığına hazırlanıyor; Cumhuriyet Türkiyesi'nin anayasal düzeni aile boyu rejime katlanacak mı?.. Gel d e söyleme?.. Ama eleştirirsen, kınanırsın; dalkavukluk edersen, yağdanlığa dönüşürsün. Ne yapalım ki bir süre d a h a böyle gidecek, evlere şenlik politikada "havai fişekler" atılacak. Şimdi soruyu yıneliyorum: Koskoca Türkiye, halkıyla, muhalefetiyle, sendikalarıyla, ünıversıteleriyle, hukuk kurumlarıyla, aydınlanyla "aile boyu rejim"e sığacak mı? Dikkat edin: Bu soruya "evet" diyert düpedüz e ş e k şakast" yapmış otur. ,.,,, MEHMET KARAGÖZ Gökten üç "elma" düştü... Birİ özkan'ın masasına... Macintosh Classic: TM ^ L Ö 1 . . . Biri Betül Hanım'ın bürosuna... Macintosh LC: , 0 Diğeti, Bican Bey'in şirketine... Macintosh IIsi: Macintosh II serisi bılgisayarlar içinde fiyat Elverişli fiyatlanyla, yeni Apple Macıntosh'lar size çok daha yakın.. Şimdi, "Onlar ermiş muradına..." demeyin. Çünkü herkesin bütçesine ve gereksinimlerine cevap verecek bir Macintosh var. Siz de Macintosh'un gucunü yanınıza almak için en yakın Apple Yetkili Satıcısı'na uğrayın. Macintosh'la tanışın, günü yakalayın... "Klasik" Macintosh' modellennden.. Macintosh'u Macintosh yapan bütun ozellikler çok hesaplı bir fiyata... Ozkan, Apple dünyasının harika olanaklanyla Macintosh Classic sayesinde tanıştı. Şimdi, Macintosh Classic ile okuldaki başansını zirveye ulaştırıyor, ilgi alanlarını geliştıriyor.. Her alanda, karşılaşüğı her soruya Classic ile yantt verebiliyor. ^ ^ Modüler Macintosh serisinin en genç üyelerinden birL.İlk kez, renkli bir Macintosh sistemi çok elverişli bir fiyata... Betül Hanım Macintosh LC'sinin başından aynlmak bilmiyor. LC ile verimini artırdı, bilgisayarlara bakış açısı değişti, Şimdi şirkete bir Macintosh iletışim ağı kurmayı düşünüyor. açısından en elverişli olanı. IC'de olduğu gibi ses giriş ve çıkışı kolaylaştınlmış. Butun modüler Macintosh'lar gibi üstün elektronik iletişim ağı ve genisjeme yeteneğiyle hızlı, güçlu bir işlemcı... Bican Bey son günlerde neden bu kadar aranan bir mimar dersiniz? Apple Gucunuzu zirveye ulaştırır"™ Bıon Tuğberk Berk Mımarlık Ltd # Ozkan Dilek İstanbul Unıversıtesı Dış Hekımlığı Fakultesı BetulYüdız Rhöne Poulenc Kımvevı Maddelet Ltd. Mjtintüsh ILsı 2 4Û $ u * 6 n e n »unulu\or. Apple CömpUter TurkrveYetkılıDıstnbmoru B I I K O M • . , • Bılgısayat ve Özel Egıtım Hızmetlen A.Ş Abdı lpekçı Cad Altın Sok Ahmet Kara Işhanı No 2 Nişantaşı 80200 İstanbul Tel 13215 06 (6 hat) YetkiliAppleCenter'lar:Adana:Bilmak,Tel 1821030t,Ankara:Macrom,Td Hl005556.tstanbul.Çağdaş,Tel 152388587,Kok,Tel P54093,MetroAC,Td 1745570,Paykom,Tel 3478334,bmir:Fekom,Tel 2264 24 AppleYeÜdliSaüdan:Adâna:Lotus,Tel İ45300 Ankara:Yesa,Tel 1338''22,Bursa:Oıar,Tel 202679, Elawğ:Anadolu,Tel 28878,Emırum:Bildaş,Tel 36958,Eskişehîf•.Doruk,Tel 138316,İstanbul:Bılgunat,Tel İ487069,Elnıa,Tel 15190«45,Matrıs,Tel 385178081,YTM,Tel 1667202,Kayseri:Erbırtı,Tel 220707,Mega,Tel l l ^ O l Konya:Mısket,Tel 126"51 Trab2on.Datamac,Tel 6144748 YetkiliSektörelÇözüm Saticilari: İstanbul: Delta, Tel 528 35 38, Merhaba, Tel 17419 84, Metro, Tel 51182 40 (5 hat), Tabas, Tel 527 35 95 , , , , . , , . . • » , Apple, Apple iogosu ve Maantosh Apple Computer Inc adına tescıllıdır
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle