Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 DİZİ YAZI 29 TEMMUZ 1989 Orduya verilen sivıl Her ne kadar bazı çevreler tersini iddia etseler de, 12 Eylül 1980 darbesinde Dr. Hikmel Özdemir'in sivillerin günahı, araştırması askerlerinkiyle kıyaslanmayacak kadar fazladır. Bu olgunun en somut örneği, cumhurbaşkanı seçimindeki entrikalardır. Türkiye'de entrikanın bu denli yoğun yaşandığı bir zaman kesiti daha bulmak kolay değildir. 7 12 Eylül 1980 öncesi Türkiye'yi, bir büyük senfoni olarak alırsak; olup biteni "Türk Kreşendosn" diye adlandırmak mümkündür. Büyük senfoni kreşendosu ile "Türk lipi" arasındaki çok önemli farkı gözardı etmemek koşuluyla... Türk kreşendosu, çok ürkütücü gerilimlerden sonra bir "kakafoni" ile sonuçlanmıştır! 1980Türkiyesi'nebakarken, "böyle bir orbun, dunyanın başka herhangi bir köşesinde ve başka herhangi bir loplumda çokUn büyük patlamalara yol acmış ve o toplumbuı çoktan altiist etmiş olardu" demek ve Türk demokrasisindeki önemii bir paradoksa işaret etmek mümkündür. Fakat "kresend o " ile yaratılanın "kakafoni" olduğu gerçeği değişmez. başianınca MSP yöneticileri oy vermeyeceklerini ılan etmışlerdir. Tercüman'da Yavuz Donat'ın "Çankaya için 12 aday'Mık listesinin başında sürpriz bir ad bulunmaktadır: Orgeneral Kenan Evren! ötekiler sırasıyla, Ihsan Sabri Çağlayangil, Cahit Karakaş, Sadettin Bilgiç, Muhsin Batur, Nihat Erirn, Metin Toker, Muhittin Taylan, Hilmi Fıral, Zeyyat Baykara, Fahri Korutürk ve yine sürpriz bir ad: Süleyman Demirel! AP lideri başbakanlık görevinde bulunduğuna göre, Yavuz Donat önce anayasa değişikliğine gıdileceğini ve halkın seçtigi aday olarak başkanlık koltuğuna Demirel'fn oturabileceğini ima etmektedir. Cumhurbaşkanı seçimiyle daha da tırmanan kriz ve sivil siyaset erbabınca kışkırtılan askeri darbe Çankaya Krizleri J s. rak adı gündemde tutulanbir başka kişi, Genelkurmay Başkanı Kenan Evren'dir. Ocak 1980'de, kuvvet komutanı arkadaşlarıyla siyasi partilere ve parlamentoya bir uyan mektubu vererek dikkatleri üzerinde toplayan orgeneralin, şubat ayı ortasında, Günaydın'dan Can Pulak'a söyledikleri çok ilginçtir. Can Pulak, herhalde onun bilgisi ve izniyle, aldığı özel demeci o günlerde yayımlamıştır. Genelkurmay Başkanı şöyle demektedir: "Bekliyor ve gelişmeleri izliyornz. Ama göriiyoruz ki, bugün birlik ve beraberlige her zamankinden daha büyük ihtiyacımız olduğunu anlamamakta direnenler var." Gazeteci Yavuz donat'ın, AP önderlerinden Sadettin Bilgiç ile görüşürken Genelkurmay Başkam'ndan söz açması da dikkat çekicidir: Yavuz Donat Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren'in ismi dolanıyor. Sadettin Bilgiç Kenan Evren'e bir diyecegimiz yok, ancak halihazır paıiamenlo içinden bir cumhurbaşkanı çıkabUir. Sadettin Bilgiç kendi adaylığını uygun bulduğu için olmalı, cumhurbaşkanının parlamento içinden çıkacağım söylemektedir. 1966'da, zamanın Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay'ı "bizim adayımız" diye takdim •den ilk AP yöneticisi, Sadettin Bilgiç'tir. 1973'te olduğu gibi, 1980 cumhurbaşkanı seçiminde de Gunaydın Gazetesi, Genelkurmay Başkanlığı görevindeki orgeneral için lehte propaganda yapma politikasını benimsemiştir. Daha önce Orgeneral Faruk Gürter yanlısı yayınlarla dikkati çeken Günaydın'ın, bu defa Orgeneral Kenan Evren lehinde bir yayın politikası izlediği görulecektir. Mart 1980'de, henüz adaylar belli değilken, "Halk kimi cumhurbaşkanı görmek istiyor?" sorusuna yanıt bulabilmek amacıyla 2000 kişilik bir anket yapan Günaydın'ın elde ettiği dağılım şöyledir: Kenan Evren Cahit Karakaş Muhsin Batur Muhittin Taylan l.S.Çaglayangil Sadi Irmak Oy 540 386 284 272 160 H3 Yankı Askeri çevreler üzerine istihbaratı ile öne çıkan haftalık Yankı'daki listede ilk dört sırayı Silahlı Kuvvetler kökenli aday adaylan, 6. Cumhurbaşkanı Oramiral Fahri Korutürk, 5. Cumhurbaşkanı Orgeneral Cevdet Sunay, Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve Hava Kuvvetleri Eski Komutanı Muhsin Batur almaktadırlar. öteki adlar; Muhittin Taylan, Cahit Karakaş, Hasan Esat Işık, Zeyyat Baykara ve Yankı'nın deyimiyle "hatta hatta Me1980 martında Gunaydın Gazetesi'nde yayımlanan "Halk kimi cumhurbaşkanı görmek ıstiyor' anketinde ilk sırada çıkan, dönemin Genelkurmay Başkanı tin Toker." Kenan Evren o sıralarda anlamlı bir demeç vermişti: "Ben Famk Paşa değilım. işımden de memnunum." 3 haziran tarihlerinde okurlan arasında bir eğilim yoklaması yapmıştır. Milliyet okurlannın katılabildiği anket sonuçlarına göre 10 bin ve fazla oy alan "11 sa>gın kişi" alfabetik sıra ile şunlardır: Sırrı Atalay, Muhsin Batur, Cihat Bilgehan, Sadettin Bilgiç, İhsan Sabri Çaglayangil, Hayretlin Erkmen, Hilmi Fıral, Turan Güneş, Kemal Güven, Cahit Karakaş, Faik Türün... Şaşırtıcı olah, 1980 mayısında Milliyet okurlannca cumhurbaşkanı adayı olarak seçilen "11 saygın kişi"den 5'i AP'li, hem de Sadettin Bilgiç gibi Çağlayangil'in daha sağmda veya Istanbul eski Sıkıyönetim Komutanı Faik Turün gibi sosyai demokrat kesimeçok ters gelebilecek kişilerdir. Son Havadis'te ortaya atılan bir iddiadan da söz etmek yerinde olacaktır. Güngör Yerdeş'e göre, "Çankava'nın simdi asli sahibi Celal Bayar'riır." "Eger kendileri açık ve seçik bir şekilde bu görevi kabul etmeyi düşünmediklerini millete duvururlarsa, o zaman Sayın İhsan Sabri Çaglayangil üzerinde durulup ısrarlı olunmaitdır." AP lideri Suleyman Demirel ile ilgili yaygın kanı, gönlündeki adayın İhsan Sabri Çaglayangil olduğu, CHP lideri Bülent Ecevit'in de Meclis eski Başkanı Kemal Güven'i istediği şeklindedir. Bir başka yerde, Ecevit'in Kontenjan Senatörü Zeyyat Baykara'ya des Sivillerin günahı "1980 cumhurbaşkanı seçimi, tek başına krize yol açmıştır" türü bir anlayış kesinlikle yanlıştır. Ülke, esasen büyük bir kriz yaşamaktadır. Cumhurbaşkanı seçimi, var olan krizi olsa olsa biraz daha tırmandırmış, çıkış yollarına girmemekte direnmeyi iyi politika sanan sivil siyaset erbabı eliyle, ordu müdahalesini kışkırtmıştır. Her ne kadar bazı çevreler tersini iddia etseler de, 12 Eylül 1980 darbesinde, sivillerin günahı, askerlerinkiyle kıyaslanmayacak kadar fazladır. Bu olgunun en Hürriyet somut örneği, cumhurbaşkanı seçimindeki (uygun deyimle söylenirse) entrikalardır. Hürriyet, ilki 22 mart, diğeri 7 Nisan Türkiye'de, entrikanın bu denli yoğun yaşan 198O'de iki liste ilan etmiştir. Onüç kişilik ilk dığı bir başka zaman kesiti daha bulmak ko listede sırasıyla, Ihsan Sabri Çaglayangil, lay değildir. Hayrettin Erkmen, Sadettin Bilgiç, Şaban Karataş, Süleyman Tuncel, Sabit Osman Avcı, Aday adaylan . Faik Türün, İsmail Hakkı Köylüoglu, Ali Na1980 seçimlerinde cumhurbaşkanı aday İH Erdera, Nuri Ba>ar, Nurettin Ok, Sıtkı Yıradayı olarak basında yer verilen adlar çok çe calı, Zeyyat Mandalinci. Sebati Ataman, tzşitlidir. Son Havadis'te Tekin Erer'in "akla zet Akçal, Atıf Benderlioglu. Ikinci listedeki gelebilen ilk yedi" kişisi, tbsan Sabri Çagla adların bazı 1 an MSP ve MHP tarafından yangil. Cahit Karahan, Prof. Sadi Irmak, AP'ye bildirilmiştir. Oramiral Hilmi Fırat, Orgeneral Faik Türiin, Zeyyat Baykara ve Muhittin Taylan'dır. Son Milliyet Havadis yazarına göre, Senato Başkanı ÇağMilliyet Gazetesi ise secim turlannın uzalayangil'in adı halk arasında konuşulmaya ması üzerine farklı bir yol izleyerek 20 mayıs Kakafoni, uyumsuz sesler demektir. Bir müzik terimi olmakla birlikte, siyaset biliminde rahatça kullanılabilmesı mümkündür. Hele yazı dili ile kastedileni tam karşılayamama endişesi duyulan bir dunımda. Uyumsuz sesler anlamma gelen kakafoni, haziran 1980'den 12 Eylül 1980 darbesine kadar yaşanan zaman kesiti için en uygun adlandırmadır. Anayasadaki ifadeyle ister iktidarda, ister muhalefette olsunlar, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları kabul edilen siyasi partiler başta olmak üzere, meslek örgütleri, resmi ve özel kurum ve kuruluşlan ile köyden kente, üniversiteden kışlaya bütün Türkiye'nin katıldığı haykınş, inleme, acı, umut, umutsuzluk, direniş, kavga, ölüm, öfke vb. duyguları barındıran uyumsuz sesler. Kreşendo'da olduğu gibi, kakafonide sesin giderek yükselmesi söz konusu değıl. Gürlük derecesi fark edilmeden yavaş yavaş yükselen sesler ile uyumsuz sesler çok farklıdır. Türkiye'de parlamentonun karşılaştığı askeri müdahalelerin nedenlerini açıklarken, kreşendo ile kakafoni arasındaki bu fark.çok anlamlıdır. Askeri müdahale veya darbenin her zaman karşısında olmak yetmez; şu veya bu amaçla "davetçi" olmamak daha önemlidir. 1980 Türkiyesi'nde siyaset yapan pek çok kişi ve çevre, partili veya partisiz siyasi eu't (biriki istisna dışında), askeri darbelere karşı olduklannı "söz" ile ifade edebilirler, ama çıkarttıkları uyumsuz seslerin, generaller tarafından askeri darbenin gerekçesi diye ilan edilişine, haJk kesimlerince verilen haklı desteği inkâr edemezler. 12 Eylül 1980 sabahı, radyodan ordunun parlamentoyu dağıtarak yönetime el koyması haberini duyan yürttaşın derin bir nefes almadığını iddia etmek mümkün müdür? Nadı Hıcak'ın, "Yazık, galiba biraz fazlaca çalkalandı; işin tadı tuzu kaçtı," şeklindeki değerlendirmesi, parlamenter rejimin geleceğine yönelik diğer kaygılarla birleşince, çıkan tablo devlet krizinin boyutlanna işaret eder. TBMM'de pek çok CHP ve AP'li parlamenterin diğerleriyle birlikte büyük heyecan duyarak tempo tuttukları "Paşalar Yanşı", haziran ortasında bitmiştir. Kazananı olmayan bir yanş. Oyları ile destek veren seyircinin durumu ise son derece acıklı. Neyi kaybettiklerini öğrenebilmek için 12 Eylül 1980 günü saat 04.00*e kadar bekleme durumunda olduğundan habersiz, rutini yaşamayı sürdürecek. Tâ ki, eleştirmeye değil konuşmaya bile yanaşmadığı "tabu", parlamento kapısına kilit vurana kadar. Siyaset planlaması yapmak, uygun manevralarla hedefe varabilmenin en güvenli yolu diye bilinir ve demokrasilerde halk desteğinden geçer. Kapalı kapılar ardında "en iyi" ve "en dogru" diye alınan kararlar, halk desteğinden yoksun ise bir ise yaramadığı gibi, çöküşü hızlandınr. Bütün çabalara rağmen kendi adayını (Muhsin Batur) cumhurbaşkanı seçtiremeyen CHP'nin, derhal taktik değiştirerek Demirel hükümetini gensorular ile düşürme planını yürurlüğe koyması gibi. Haziran ortasında, cumhurbaşkanı seçimi ikinci sıraya itilerek gündeme hükümetin düşürülmesi getirilince, terör altında inleyen, can ve mal güvenliği için bazı kent ve İcöylerde korunma amacıyla silahlanan halk kesimleri "demokrasi adıoa" yeni bir kördövüşü izlemek zorunda bırakılmışlardır. Anayasadaki gensoru mekanizması kulla Krizi derinleştirme politikaları 12 Eylül'e dogru "iki düşman kampın başkomutanları" Demokrasi adına sürdürulen kördövüşü ve iki büyük parfnin lideri arasındaki anlaşmaziık artarak devam ediyordu. Arka planda, bu gerilimi izleyenler. 1980 Türkiyesi'nde siyaset yapan pek çok kişi ve çevre, partili veya partisiz siyasi elit bir iki istisna dışında askeri darbelere karşı olduklannı "söz" ile ifade edebilirler, ama çıkarttıkları uyumsuz seslerin, generaller tarafından askeri darbenin gerekçesi diye ilan edilişine halk kesimlerince verilen haklı desteği inkâr edemezler. 12 Eylül 1980 sabahı, radyodan ordunun parlamentoyu dağıtarak yönetime el koyması haberini duyan yürttaşın derin bir nefes almadığını iddia etmek mümkün müdür? mlarak hükümetin düşürülmeye çalışılması elbette bir yoldur. Önemli olan, onun hangi koşullarda kullanılırsa işe yarayacağını doğru bilmek ve uygulamaktır. Bir hükümeti düşürmenin, eğer yerine hükümet kurabilecek meşru bir başka çoğunluk oluşturulamamış ise "sonımluluğu" vardır. Kanımca, Haziran 1980'den sonra AP lideri Süleyman Demirel başkanlığındaki azınlık hükümetinden "kurtulmak" amacıyla gensoru mekanizmasını işleten ve bunu tek yol diye algılayan CHP lideri Bülent Ecevit ve arkadaşları ağır bir sorumluluk altındadırlar. O günkü parlamento aritmetigi açısından düşünülürse, birkaç milletvekilinin saf değiştirmesi veya oylamaya katılmaması üzerine geliştirilen gensonı taktiği elverişli bir silah değildi. 1979'da AP'den istifa eden politikacılara (biri dışında) bakan koltuğu ikram edilerek kurulan hükümetin deneyi hafızalarda taptaze dururken, olup olmadıkları bilinmeyen sayı üstünlükleri üzerine politika geliştirmek ve gensoru mekanizmasını işletme dışında başka bir yolu görmemekte ısrar etmek.. CHP önderliğinin büyük yanlışıdır ve onlara sorumluluk yüklemektedir. Peki, ne yapılabilirdi? Karşı taraf, hükümet (AP) ana muhalefet partisi (CHP) ile ortaklaşa iktidar olmaya yanaşmıyor. Kendi açısından da haklı. Tıpkı 1974'teki CHP lideri ve Başbakan Bülent Ecevit ve partisi gibi. 1974'te, Ecevit ve arkadaşları, CHP'yi tek başına iktidar yapabilmek için parlamentoyu erken seçime zorlamak yolunu benimsemişlerdir. Kuzey Kibns'ta gerçekleştirilen askeri operasyonların seçmen üzerindeki etkisi ve yurt çapında yükselen "diizen degişikligi" talebi birleşince yüzde 40"lara varan oy oranı yüzde 50'ye tırmandınlabilirdi. Sağ kanatta yer alan partiler buna izin vermediler. CHP'nin erken seçim planı başarısız oldu. Türkiye'de veya başka ülkelerde, ana muhalefet partisinin seçimden kaçmayı bir politika olarak benimsemesini savunmak olacak iş değildir. Muhalefet, "bir secim olsa, iktidara gelsem" diye düşünür, düşünmelidir. tktidara giden yol, parlamento koridorunda veya otellerdeki pazarlıklardan ibaret olamaz. Parlamenter sistemdctek onurlu yol, halkın kendisine başvurmaktan, seçimlerden geçmektedir; 1980 parlamentosu açısından bakıldığında, cumhurbaşkamnı secmekte uzlaşamayan siyasi partilerin haziran ayından itibaren "geniş tabanlı onanm hükümeti" oluşturabilecekleri, ancak hayal edilebilirdi. Nitekim CHP lideri Bülent Ecevit ve arkadaşlarının önerisi de hayalden öteye geçemedi. Karşı taraf (AP) kabule yanaşmayınca ısrar edilmesini anlamak ise gerçekten imkânsız. Çocukihtiyar, kadınerkek, AleviSünni, sağcısolcu 5000'i aşkın insanın öldürüldüğü, can ve mal güvenliğinin hükümetçe sağlanamadığı bir.ülkede, iktidardan "kurtulmak" isteyen "ana" muhalefet partisi için bir erken seçimden yararlı ne olabilir? Ne yazık ki CHP önderliği, şiddet olaylannda can veren yurttaşların ve yakınlarımn haykınşlarını etkili bir kanfpanya ile gündeme getirerek iktidar kapısını zorlama yerine, mucadelesini çoğunluk sağlanamadığı için toplanamayan Meclis genel kurullanna hapsederek inanılmaz bir vurdumduymazlık sergilemiştir. CHP tzmir Milletvekili Sulejman Gençin parti grubu üyelerine yaptığı bir konuşmadaki şu sözler çok anlamlıdır: "Millet Meclisi dışardanhalktan etkilenmiyor, çalışamaz halde olduğu için Meclis tek verdiği şeklinde bir haber yer almıştır. Günayuin'dan Can Pulak, yirmiye yakın aday arasmdan, İhsan Sabri Çaglayangil, Cahit Karakaş, Hilmi Fırat, Sabri Irmak ve Ke1755 mal Güven'in ciddiye alındığını bunlann arasında en çok Hilmi Fırat'ın şanslı olduğunu Gazetede yer verilen bilgilere göre, çeşitli yazmaktadır. Can Pulak'a göre, turlar ve oy mesleklerden erkek ve kadınlar arasındaki anlar kilitlenirse kontenjan senatörü ve Deniz kette, Zeyyat Baykara 45, Nihat Erim 30, HaKuvvetleri eski Komutam'mn şansı diğerlerini san Esat Işık 21, Turan Güneş 12 oy aimışgerıde bırakacak oranda artacaktır. lar, 137 kişi ise soruyü yanıtsız bırakmışlır. Aday adayı olarak basında adı geçenlerden eski cumhurbaşkanı Cevdet Sunay haberleri "Ben işimden memnunum" yalanlamış, eski Başbakan Sadi Irmak ise GUnaydın'da açıklanan anket sonuçları aday gosterilirse görevtlen kaçmayacağım üzerine Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, Londra'dan "Ben Faruk Paşa degilim. İşimaçıklamıştır. 1980 cumhurbaşkanı seçiminde aday ola den de memnunum" şeklinde anlamlı bir demeç vermiştir. Orgeneral Evren'in, 1973'teki Orgeneral Gürler örneğine işaret ederek, oyuna getirilemeyeceğini ima etmesi boşuna değildir. Nitekim, o günlerde, Teoman Erel'in aktardığı bazı söylentiler, bulanık suda balık avlamak isteyebileceklerin varlığına işaret etmektedir. Teoman Erel'in yazdıklan şöyledir: Demirel uzmanlan çeşitli değerlendirmeler yapı>orlar. Demirel başlangıçta Faruk Gürdışanyıhallu etkilemiyor. Bir gttn sormazlar ler'in Kara Kuvvetleri Komutanı olmı. ne işiniz var orada diye?.." masını önleyememişti. Hürriyet'te yer alan bir habere göre 1980 Eeeee? cumhurbaşkanı seçiminde baştan itibaren Genelkurmay Başkanı olmasını "kakafoni"ye katılan siyasi partiler, iki ana da önlevememişti. görüş etrafında toplanmaktadır. Birinci gö Yani? rüşü savunarüar; CHP, MSP, kontenjan gru Ama cumhurbaşkanlıgı seçiminbu, CGP, MBG çözümün mevcut parlamende bitirmişti işi... toda aranmasıru istemektedirler. Buniar, ken Peki bunlann önümüzdeki sedi aralarında "partili" veya "partisiz" aday çimle ne ilgisi var? isteyenler şeklinde ikiye ayrılmaktadırlar. AP, Hiççç, aklıma geldi de! MHP, TBP ve NP'den oluşan ikinci grup, çöGenelkurmay çevrelerine kolay ulaşılabilen zümün halka bırakılmasım savunmaktadır haftalık Yankı, cumhurbaşkanı seçiminin kriz lar. Buniar da "halk seçsin" veya 'Vrken se içinde olunan bir döneme rastlaması, adayın çim yapılsın" diye bölünmüşlerdir. Metin To Silahlı Kuvvetler ile sağlam ve saygılı ilişki kuker'in deyişiyle, CHP ve AP liderleri "iki düşran bir kişi olmasını her zamankinden daha man kampın baskomutanlan" gibi davrangerekli kılmaktadır görüşünden yola çıkarak: maktadırlar. Bir başka ka>mak, onlann bu tu"Gerek larafsız ve kuvvetli bir sagtumlanru, 195060 döneminde Başbakan Adduyu esasına dayalı gözüken kişiliği, nan Menderes ve anamuhalefet lideri Ismet gerekse en kolay çöznm yolu gibi götnönü arasında "ülkeyi ihtilale götüren gerrünmesi dolavısıyla Genelkurmay ginlik"e benzetmektedir. Aynı kaynağa göre Başkanı Org. Kenan Evren'in ismi, başkent siyasi çevrelerinde "Bu tedhişin üsadav listesinin en üstunde gösterilmek tesinden A P hükümeti gelemiyor. Başka hüistenmektedir. Ama, Org. Evren'i yakümetin de gelecegi yok. Bari, ordu işin içikından tanıyanlar, bu komutanın hiçne tam girse" denilmekte ve şu yorum yapılbir siyasi ihtirası olmadığını, Silahlı maktadır: Kuvvetlerin en üst ve en şerefli raa"Samimiyetle ve hiçbir art fikir sahibi olkamından başka yerde gözü olmadımadan açıkça soylüyoruz. Bugün, siiahlı ku>ğını, ısrarla soylemektedirler." vetlerden böyle bir görev istemeye hiçbir sişeklinde bir değerlendirme yapmıştır. Yankı'vflin hakkı yoktur." nın aynı sayısında görüş belirten Muhittin Askerler ne düşünmektedirler? Bu soruya Taylan'a göre, Orgeneralin adaylığı, 15 Temmuz 1980 salı günü Cumhurbaşkanı TBMM'de seçim çıkmaza girdiğinde söz koVekili İhsan Sabri Çaglayangil başkanJığmnusu olabilecektir. da Çankaya Köşkü'nde yapılan Milli GüvenÖte yanda, parlamentoda "Evrenciler"in lik Kurulu toplantısında MİT ve Emniyet Gevarlığı çok açık bir gerçektir. Nisan ayında, nel Müdürlüğü yetkililerince sunulan "ekspoorgeneralin, Ecevit ve Demirel'in ortak girize"den sonra, Kara Kuvvetleri Komutanı Nnşimi ile kontenjan senatörü yapılarak cumhurrettin Ersin'in konuşması bir yanıt olabilir. başkanı seçileceği söylentisinin yaygınlık ka12 Eylül 1980'deki Milli Güve'nlik Konseyii zanması üzerine, Tercüman'ın etkili kalemi nin üyesi Orgeneral Nurettin Ersin'in ifadeYavuz Donat şunları yazmıştır: siyle "Bizim sosyai düzenimiz ileri, açık bir "Yalnız bilinen bir şey mi?" demokrasi uygulamasına müsait degidi. (..) " O da parlamentoda Kenan EvBize disiplinli bir idare getirilmeliydi." ren'in kulisini yapanların bulunduOrgeneral Nurettin Ersin'in kast ettiği yöğu" netim biçimi, Türkiye siyaset tarihinde ılımlı Felhi Okyar'ın göre\'den ahnarak yerine 4 "TBMM'de sayılarının ne kadar Man 1925'te başbakanlığa senlik yanlısı Geolduğu bilinmez, bir (Evrenciler Gruneral lsmet Inönü'nün getirilmesi ile başlabu) vavaş javaş leşekkül etmeve basyan "Takriri Sükun" uygulamaları olmalıladı bile." dır. Aynı adla bilinen dönemde, bir yanda, AP lideri ve Başbakan Süleyman Demirel iktidardaki Cumhuriyet Halk Partisi'ne karşı istediği kadar, Silahlı Kuvvetler'in cumhurher türlü siyasi muhalefet (partiler ve basın) başkanı seçimine karışmadığını, ordudan bir susturulmuş, eski Ittihatçı gruplarla süren hetelkin gelmediğini söylesin, Son Havadis'saplaşma 1926 İzmir suikastı davası ile sonuç te Güngör Yerdeş, "Çaglayangil bana göre landınlmış; öte yanda, Doğu ve Güneydoğu parlamenlo içinde en sanslı adaydır. (..) Ama Bölgesi'nde ayrılması Kürt silahlı güçleriyle >a olmazsa?" diye sorduktan sonra "Evren" Kemalist ordu birlikleri arasında bir tür iç sa çözümünü önermektedir. Son Havadis yazavaş yaşanmıştır. rına göre, Genelkurmay Bdşkanı "CumhurAP lideri ve Başbakan Süleyman Demirel1 başkanlıgı için şanslı ve layık bir kişidir." Son in "erken seçim" önerisine, "Nazilerin iktiHavadis yazarlarının bu eğilimi, lemmuz dara gelişini andınyor" şeklinde bir yorumayında daha da güçlenecektir. S.Halit Kakınç'ın savunduğu "kurtancı formül" şöylela karşı duran CHP lideri Bülent Ecevit, bu dir: tutumu ile, askeri çevredeki takriri sükuncu eğilimin güçlenmesine, sivil alternatif yara"Bir dönem daha askeri camiadan tılmasını engellediği için (istemeyerek) yardım bir cumhurbaşkanı seçmek, hele hele etmiştir, denilebilir. Cumhurbaşkanı seçimiEvren Paşa gibi şahsi>etli bir ismi pini çeşitli manevralarla engelleyen AP lideri ramidin en ustüne verleştirmek, birSüleyman Demirel de, kendisi hükümet olçok polemiği »ilip alacak: Atatürkçüduğu halde krizi tırmandırma ve derinleştirlük vonünde bir halırlatma ulacak ve me politikası izlediği için, aynı eğilimin güçiki bu>ük paıtimizin arasındaki radilenmesine siyasi rakibi Ecevit gibi (istemeyekal sürlüsmeleri oplimum bir anlaşrek) katkıda bulunmuştur, demek haksızlık ma nokıasında hal >oluna bağlamak değiidir. Adı "Türk" bile olsa, kreşendodan için bir emnivel sigortası olacaktır." bir kakafoni ortaya çıkmışsa, sonuçta herkesin payı vardır. BİTTİ