17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 HAZİRAN 1989 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 MÜZtK FİIİZALİ HAYVANLAR tSMAİL GÜLGEÇ Aydın Teker, yalnızca bir kez oynanan "Günlük"ü Duygu AykaVa adamıştı Türkîyede yaratıcı olmak Aydın Teker'in koregrafisini yaptığı, müziğinı Nejat Başeğmezler'in, dekorve kostumünü Metin Deniz'in yarattığı, Aykut Hamzagil'in bütün prodüksiyon masraflanm karşıladığı ve Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvan Bale Bölümü öğrencilerinin başarıyla sahneiediği "Gunlük"sadece birkez oynandı lstanbul'da. FİLİZ ALİ Dans ve muzık, müzik ve dans. Birbırıni tamamlayan, birbırine arka çıkan, aynlamayan iki sevgili... Koregraf Aydın Teker, sesı, seslen, ritmi, ritmJeri, devinı mi, devinimleri sevdiği kadar, seasızlıği ve durağanlığı da müzik ve dans gibi kullanmasını bılıyor "oyun" diye tanımladığı danslannda. Mayıs ayının son haftasında (27 Mayıs 1989) Harbiye'dekı Istanbul Konser Salonu'nda sadece bir kez oynanan "Günluk" adlı oyununu Duygu Aykai'a ithaf etmişti Aydın Teker. Çok zor koşullarda gerçekleşen bu tek temsil, bır bakıma Duygu'nun yaşadıklannın, çektiklerinin, acı veya sevınçlennın Aydın'a yansımasıydı. Duygu'nun aramızdan aynlarak, ara vermek zorunda kaldığı "Türkiye'de yaratıcı olabilmek..." mücadelesini Aydın ve Aydın gibiler yaşayarak sürdüreceklerdir her ne pahasına olursa olsun. Aydın Teker'e önce müzik ve dans ilişkisini nasıl kurduğunu sorduk... "Noktasız" adlı oyunomun muziği kendiliğinden oluşmuştu di>ebilirim. eskiden bir ornek vermek gerekijorsa. Birkaç yıl once 13. İstanboi Festivali kapsamınlen müziğin dansa ve dolayısıyla bana hâkim olma durumu ortaja çıkıyor, muzik beni kontrol etmeye, en azından zaman ve ritm açısından yönlendirmeve başlıvordu. Bu hoşuma gitmedi açıkçası ve başka bir şeyler denemek istedim. O arada bu oyuna başladım, ama once muzik hiç voktu. Sonra Aokara Devlet Konservatuvan'ndan oğrencilik arkadaşım Nejat Başeğmezler ile işbirliği japmavı düşunduk. Duygu'nun dostlanyla birlikte cenazeden aynlırken, ben duşundugum oyunu Duygu'ya ithaf edecegimi soyledim. Çok heyecanlandı herkes. Metın Denız 'Ben de dekor ve kostumlerinı yaparım' dedi. Nejat, tanıdığım bir kişiydi.. Biliyordum ki onunla anlaşabilecegim ve duşundugum gibi çıktı.." Sorduk "Nasıl bir çalışma yapünız Nejat'la?" "Ben tstanbnl'da koregrafiyi muziksiz japıvordum. Okulun çalışma salonunda çok kotu şartlarda videoja çekilijor \e video kargo ile Ankara'ya gidiyordu. Nejat, kargodan alıyor, seyrediyor, müzigi besteiiyor, studyoda synthesizer ile çalıyor, banda alınıyor ve bana gonderiyordu." Aydın bunlan anlatırken benim başımdöndü Böyle bir işe gırmek için iki kişinin de gerçekten yaratma sürecine çok fena kafayı takmaları gerekıyor anlaşılan... Aydın sürdürüyor anlatmayı... "Bir yıl kadar o bana, ben ona surekli kargolar >ollayıp durduk. Onun jolladığı muzikler içinden degişiklikler japmaya. muziği kesip biçmeye. bazı bolumleri ozellikle bozmaya başladım. Nejat son derece sabırlıydı. Başka biri olsaydı hiç sanmam benim bu yaptıklanma izin versin veya tahammul etsin." PİKNİK PİYALE MADRA 0IUHEM H/ç HATIBLAMI 6AeıR D6 BU 5ON YAPTl&MI H I Z U GAZETECİ ı\ECDET ŞEis ULtil. SIKILP//M SEHPBJ' £ f °' sncilerin performan^. ı Üniversitesi Devlet Konservatuvan Bale Bölümü öğrencıJennın performansları gerçekten göz yaşartıcıydı. da Anadolu Taş ve Takılan sergisinin açılışı için bir gosteri yapmam istenmişti. Sergide çok hoş taşlar vardı irili ufaklı. Taşlan ovunumda kullanraa fikri o gösleri ile dogdu ve "Noktasız"ın iskeleti çıktı ortaya. Taşlarla bir şeyler yapmak derken, taşlarla dogayı birleştirmeye çalıştım... Doğa ile taş derken, > aşamı ilkelden almava başladım... Mimar Sinan Lniversitesi Devlet Konservatuvan Bale Bolumu ogrencileri ile Ritmik oğrelmeni Fevzıye Inal, 'la birlikte bu taşlarla goel ciddi ritmi k çalışmalar yaptık. Ogrendkr hem taşlan bir muzik enstrumanı gibi çaldılar hem dans ettiler oyunun baş >e son bölumlerinde. Aradakl gelişme siırecinde minimalist besteci Phihp Glass'ın muziğini ve sessizligi de kullandım. Aydın Teker "o>un"lannda elektronık muziği de sessızlıği de sık sık kullanmış. Sessizligi müzik gibi kullanmasının yanında dansçıların bağırarak, katıia katıla gulerek, kahkahalarla, fısıltıyla sozsuz, ama ritmle bizzat muziğe katılmalannı seviyor. Soruyoruz... "Muzik ve dans ilişkisine devam edetim.. Bu son"oyun" unda "Gunluk"te muzik nasıl olnştu?" OiYO U£* P SS ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI Devlet Konservatuvan öğrencilerinin yılsonugösterileri "Bundan önceki birkaç oytı"Demek ki sana inanıyormuş. numda minimal muzik kullanmış Yoksa çekilir eziyet degil senin tım. Minimalin ozellığinden, ya yaptıgın.." diyorum. Aydın, hiç ni ritm ve melodi tckrarından ge oralı olmadan sürdürüyor anlatmayı sakin sakın. "Gerek Metin Deniz, gerek Nejat beni çok i>i anlı>oıiardı ve çok sabır gosterdiler. Duşunduklerimi soz haline getiremediğim zamanlar bile "Bize bir ıpucu ver, yeter" divoriardı. Son safhalarda ben de Ankara')a gidijordum. Sabah trenden inip studjoya girivor, akşam studyodan çıkıp doğru trene biniyor ve lstanbul'a donujordum." Aydın Teker'in koregrafisini yaptığı, muzjğini Neja! Baseğmezlerin, dekor ve kostumunu Metın Deniz'in yarattığı, Aykut Hamzagil'in bütün prodüksiyon masraflanm karşıladığı "Gunlük" adlı oyun sadece bir kez sahnelenebildi mayıs ayının son haftasında. Nedenlerinı ne siz sorun, ne de ben söyleyeyim... Duygu Aykal'm anısına yaratılan ve adanan bu oyunu, bu dansı veya yaşantıyı seyretme olanağı bulanlar için unutulmaz bir olaydı "Gunlnk". ftğrencller "Son Bakışta" Konservatuvar Bale Bölümü'nün bu yıl mezun olacak ikı öurencisı, Bahar Vıdınlioğlu Hele öğrencilerin kendilerinden istenenin ve beklenenin uzerindeki ile Ayşin Kuçüküçerler, Dilek Evgin'ın koregrafisini hazırladığı "San Bakış'ta performanslan gerçekten göz yaşartıcı idi. Duygu, yakın dostlarına, özellıkle Metin Denız'e "Aydın'ı yslnız bırakmayın" diye vasiyet etmış ölumunden önce. Aydın da "Duygu'yu her zaman arkamda gördum.. Bana hep destek oldu.. Takip etti benim neler yaptığımı. Aysun da (Aslan) takıp ediyor mesela. Onu da destek olarak hissediyorum arkamda.." diyor. Yaratıcı sanatçılann birbırlerim kıskanmadan destek olmalart, arka çıkmaları şaşırtıcı değıl... Ne var ki sayıca ustunlük yaratıcı olmayanlarda. AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES G4RFIELD JIM DAHES 'Çağdaş ve Ozgün' dans ANNA TURAY Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Bale Bolumu ogrencileri, lstanbul Konser Salonu'nda yıl sonu gösterilerıni sergiliyorlar. Renk renk, uçuşan giysileri içinde kımı zaman bir kuğu ya da kelebeği canlandıran, bazen bir "uyuyan guzel", bazen de "bebeklerin perisi" olan genç dansçılar sahnede biraz heyecanlı ve tedirgın gorunuyor. Bale pabuçları üzerinde hem coşkulu, hem de urkek, nefes nefese danseden konservatuvar ogrencileri, programın sonunda yer alan ozgun koregrafiye sıra gelince gözle gorülur olçude rahatlıyorlar. Petipa'run "Paquita", Dolin'in "Pas de Quatre", Drigo'nun "Le Petti Cheval Bossu" gibi koregrafılennden sonra sahneye uzun beyaz başörtusuyle siyah elbıseli yaşlı bir İcadın geliyor. Dilek Evgin'in, " S o n Bakış" adını verdiği ozgun koregrafisi bu. Dilek Evgin çevresinde sık sık rastladığı, hayatını istediği gibi yaşayamamış, geçmışiyle hesaplaşan insanlardan esinlenerek "Son Bakış"ı yaratmış. Yaşamı "bir konçerto" olarak değerlendirdıği için de muzik olarak Ulvi Cemal Erkin'in bir konçertosunu kullanmaya karar vermiş Dekor ve kostıimu ıse Osman Şengezer hiç karşılık beklemeden gerçekleştirmiş. Dilek Evgın ve Aydın Teker'in ortak noktalan pek çok. tkisı de temel dans eğitimini Türkiye'de aldıktan sonra uzun sure yurtdışında çalışmalar yapmışlar ve halen MSU Devlet Konservatuvan bale bolumunde öğretım uyesi olarak çalışıyorlar. Dilek Evgın sahne uygulaması, Aydın Teker ise sahne uygulaması, modern dans, doğaçlama dersleri veriyor. Her ıkisi de Türkiye'de modern dansa gereğince önem venlmedığini, bu konuda karşılanna buyuk engeller çıkartıldığını savunuyorlar. Aydın Teker modern dansı " 2 0 . yuzyılın dansı" olarak tanımlıyor. Dunyadaki hızlı gelişımin dans sanatındakı yansımasının "modem dans" biçımmde ortaya çıktığını vurgulayarak, artık bu durumun gormezlıkten gelınemeyeceğıni söylüyor. Dilek Evgın "Bir sanat dalında bir kimlik olu şması için yaratıyı o ulke insanımn yapması lazım. O ulke insanımn ritmini yabancı birisi bilemez" diyor. Evgin, öğrencilerin özgun koregrafilerdeki rahatlığını da "birlikte uretim" e bağhyor. Ancak konservatuvar koşulları içinde koregraf ve dansçı arasındaki iletişımi sağlamak pek kolay değıl. Haftanın belirli gun ve saatlerınde, katı okul kuralları çerçevesinde çahşmak, çalışma o an hangi noktada olursa olsun saat 18.00'de okul kapanmak, ışıklar söndürulmek zorunda olduğu için dersı bırakmak, sahne olmadığı için uygularna yapma olanağı bulamamak sorunlann yalnızca bir bolumu. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 14 Haziran 3. ULUSLARARASI İZMİR FESTİVALİ Izmirlde yaz festivali 3. îzmir Festivali'nin açılış konseri, geçen yılın önemli bir eksikliğini gideren yerinde bir kararta, îzmir Devlet Senfoni Orkestrası'nca verildi. hmir'in orkestrası, îzmir Festivali'ni açma gorevini Alman yonetmen Alexander Schwinck'in yönetiminde yerine getirdi. ÜNER BİRKAN İZMİR "Uluslararası İzmir Kültur ve Sanat Festivali: kultur ve sanatın araştınlması, incelenmesi, oluşturulması, oğrenilmesi, oğretilmesi, korunması ve kitklere yaygınlaştınlmasına yonelik her turlu girişirade bulunmak uzere kurulan İzmir Kultur, Sanat ve Eğitira Vakfı'nın, amaçlannı gerçekleştirmek yolunda duzenlediği en kapsamlt etkinliğidir. • • "Üçuncu" festivalı (10 haziran 11 temmuz) düzenleyen İzmir Kultur, Sanat ve Eğitim Vakfı'nın (İKSAV) yayımladığı Haber Buheni'nde yer alıyor bu satırlar. iki yıl önce, lstanbul 'dakıni kuçuk olçude Izmir'e, Ege kıyılanna taşıma amacıyla başlatılan izmir Festivali, aynı çizgi uzerınde surüp gıdiyor. Izmır'de bır "yaz festivali" duzenlemenin çeşıtlı guçluklen var. Her şeyden once, iklimın sıcaklığı dolayısıyla, kentin içinde, yakınlannda bol sayıda açıkhava mekânı arayıp bulmak gerekıyor. İKSAV'cıiar, bu çabalarında bugüne dek, ıstedıklerini pek elde edemediler Ellennbenzeri az bulunur antik kentın, adı uluslararası alanda en onlerde sayılan festıval mekânlarından bırı durumuna gelmemesi için hıçbır neden yoktur. Uçuncu İzmir Festivali'nin açılış konserı, geçen yılın önemli bır eksikliğini gideren, yerinde bir kararla, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası'nca verildi. Izmır'ın orkestrası, Izmir'in festıvalinı açma gorevini, Alman yoneımen Alexander Schvvinck'in yönetiminde yerınegetırdı. Bay Schvvinck,'geçen mevsimin başından bu yana, ulkemızde görevli; lstanbul Devlet Opera ve Balesı'nde Genel Muzik Direktoru. Yoneümınde belirli bır plastık yumuşaklık, genişlık, açıklık, yorumlama biçimınde dınleyıciye rahatça ulaşan bir dengevar. "Açıkhava Tiyatrosu"nun sağır akustiğinde, çevre gazınolanndan taşan neşeli (!) havaların ve kebap duınanlarının (!) ortdsında, İzmir DSO'nun Ferid Alnar (Prelud ve İkı Dans) ve Dvorak (Dokuzuncu "Yeni Dunya" 'dan Senfonısi) seslendirmelerinden kulağıma yansıyabilenleri böyle değerlendirebılıyorum. Bay Schvvinck'le, mevsım ıçi konserlerınde de buluşabileceğimizi umanm. Açılış konsennin solistleriyse unutulacak gibi değildi: Pıyanist Youri Boukoff, kemancı Rasma Lielmane, vıyolonselcı Mark Drobinsky, çok ıyı anlaşan, stıllen birbırıni butunleyen, anlatım kolaylıklarıyla seçkinleşen bir uçlu oluşturuyorlar. Beethoven'ın gençük urunu Op.56 Uçlu Konçertosu'nu, bu kadar ustun nitelıklı solıstlerden, o geceki ortam içinde dinlemek ıstemezdım. PARIS ALMAN ISGAUNDE.. 134O'TA 8UGUM, ALMAN ASKE& KUVVETLEfU, 2TDUMYA SAl/AŞt '\tr*/ Ç LÜK££MSU£G'U ALAU HITLB/e OGOULARl StUlRt AŞIP FGAMSA'YA SlRMlÇTI. 8UfJA kA£Şl SAzı Dt£ENifLeR OLDUYSA DA, 3 H42JRAMOA ALMANlAfZ H£PS/Ajt £2MEYt &4"AÇHC K&JT' 'LAH ŞALCjL£&a 8//5AKMIŞTI. /? MAZıSAAJPA FRANSIZ MARBÇALİ PETAN AMAHYA'PAM AŞX£S İ E J F&AHGA TESUM OLU/S<£fJ, O DA *U/AOA UUKUjM£TtM TURK VE DUNYA KARIKATURUNDEN Almaı Şef Alexander Schvvirıck, izmir Devlet Senîonı Orkestrası'nı festıvalın acılış konserınde yönettı dekı tek olanak, bugun için, Kultürpark'taki Açıkhava Tıyatrosu. Uçuncu İzmir Festivali'nin atmosferi sevunli, etkileme gücu buyuk Antık Tiyatro'dan sonra, Izmir'in 80 kilometre otesindeki Efes'te yerleştiği yeni mekân, Celsus Kıtaplığı'nın avlusu. 13 festival etkinliğınin 6'sı Antik Tiyatro'da, 2'si bu kıtaplıkta yer aldığına gore İzmir Festivali'nın giderek bir "Efes festivali "ne dönüşebileceğinden söz edilebilir. Festivalin turızmle, tanıtımla, uluslararası muzik piyasası ile ilgileri söz konusu olduğunda, elbette, boyle bır donuşumun hayırlı olabileceğinı bıle one surebilırız. Avrupa'nın dort bır yanında, yaz ayları boyunca, Efes benzerı tarihsel yerlerde ırilı ufaklı yuzlerce festıval duzenlenmektedir.Efes'ııı, butun sanatçılar için bir "prestij" gosleriM olabılecek bu C.Ermiş Janos Varnas
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle