17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER daha işlevsel ve işe yarar politikalar üretmek hem de daha sağlıklı ilişkiler kurmak olasılıjp ortaya çıkacaktır. tik gelişmeye katkıda bulunacak eylemler olduğu da açıktır. Bunun yanı sıra bu tur hak arayışların, daha demokratik olduğu kadar daha sosyal bir devlet anlayışına yol açması kaçınılmazdır. 31 MA YIS 1989 Yaşanan Iş Uyuştnazhğıııdaıı Çıkardabileeek Sonuçlar Silinçlenmiş ve bütünleşmiş bir işçi tabanının, sendikaların daha etkin ve daha demokratik işlemesinde, ücret ve çalışma koşullarının iyileşmesinde ve çok önemli olarak, Türkiye'nin sosyoekonomik koşullarının kendilerinden yana değişmesinde oynayacakları rolleri bulunmaktadır. Ortaya koydukları eylemlerle, gösterdikleri kararlılıkla, böyle bir rolün oynanması yönünde olumlu bir adım attılar. Bu adımların sürdürülmesi ise kendileri açısından olduğu kadar, Türkiye açısından da umut verici olacaktır. Siyasal otoriteler açısından Yaşanan olaylann değerlendirilmesinde siyasal otoriteler açısından iki nokta önemli görünmektedir. Bunlardan birincisi, enflasyon, daha doğrusu ücret/fiyat ilişkileriyle ilgilidir. Yaşanan iş uyuşmazlıklannın temelinde işçinin geçim sıkıntısımn, 1980 sonrasında enflasyon karşısında ücretlerin sürekli olarak erimesinin yattığı bilinmektedir. Türkiye'de enflasyonun durdurulmasmda en kolay yol olarak, uygun koşullann da yaratılmasıyla, ücret artışları, nın sımrlandınlması politikası benimsenmiştir. Ancak bu politika, enflasyonun düşmesine yetmediği gibi, ücretlilerin durumunu da çok ağırlaştırmıştır. işçi ücretlerinin maliyetler içindeki payı sürekli düşmüş, ücretlilerin ulusal gelir içindeki payı sürekli azalmış, ama enflasyon düşmemiştir. Sonuç, uygulanan politikalann inandıncılığının yitirilmesi olmuştur. Oysa enflasyonun denetlenmesi için çok çeşitli ve birbiriyle bütünleşen politikalann, önlemlerin gerektiği bilinmektedir. Öte yandan, ülkedeki aşın kazançlan önlemek yerine, bu tür kazançları destekleyecek politika uygulamalanyla enflasyonun denetlenemeyeceği açıktır. Bu tür bilinenler, ekonomi politikası uretenlerce de bilindiğine göre, sonuçta enflasyonun düşurülmesinin gerçekten istenip istenmediği kuşkusu doğmaktadır. Böyle bir kuşkuyu bir yana bıraksak bile, bugün uygulanan politikalann yetersizliği ve sonuç vermeyişi karşısında, en azından ücretlerle enflasyon arasında ilişki kurmanın ve bu yolda politika uygulamanın inandırıcı yanı kalmamıştır. Bundan sonra ücret artışlannın beliıii sınırlar içinde kalması istenecekse, hükümet politikalannın enflasyonu gerçekten denetleyecek bir bütunlük içinde oluştunılması gerekecektir. Yatınm, vergi gibi makro politikalardan, işletmeleri verimlilik artışına yöneltecek mikro politikalara kadar tüm ekonomik politikalar böyle bir bütünlUk gostermedikçe, inandıncı olmavacağı gibi sonuç verici de olmayacaktır. Böyle bir bütunlük gercekleştirilmedikce, yalnızca çalışan kesimden özveri beklemek artık geçerli görunmemektedir. Siyasi otoritelerce çıkanlabilecek ikinci sonuç, hangi eğilimi benimserlerse benimsesinler, demokratikleşme süreci sürdükçe, arük "sosyal devlet" anlayışının bunca göz ardı edilemeyeceği gerçeğidir. Bu nedenle sağ görüşlü partilerin de tıpkı demokratik Batı toplumlannda olduğu gibi, çıkarlar arasında daha dengeleyici politikalar üretmeleri gerekecektir. Bunlann başında da çalışanlann hak ve çıkarları gelecektir. îşçilerin ortaya koydukları hak arama eylemlerinin Türkiye'deki demokratik gelişmelerle yakın ilişkisi olduğu gibi, bunlann demokra PENCERE Göcek Halkının Kararı İşçi sendikalan açısından İşçi sendikalan açısından da değerlendirilmesi gereken birkaç noktadan söz etmek gerekir. Bunların başında, tabanın gücünün ve bu gücü sendikal hareketi güçlendirecek biçimde örgütlemenin ne kadar önemli olduğunun bir kez daha anlaşılması gelmektedir. Bu nedenle sendikalar, çalışanlann bilinçlenmesi ve haklanna sahip çıkmaları açısından eğitime çok daha fazla önem vermek durumundadırlar. Turkiye'de, aynca, sendika yönetimi ve taban ilişkileri, sendika içi demokrasi de zaman zaman kuşku uyandırmaktadır. Oysa, gerek tabandan kopuk, gerekse de bilinçli bir tabanı olmayan sendikalann güçlü ve başanlı olmalanna olanak yoktur. Yakın geçmişte yaşanan bazı olaylar da bunun birer kanıtıdır. Işte bugün gelinen noktada, işçi tabanını bilinçlenerek sendikalanna yol gösterecek ve onları destekleyecek bir güce ulaşmalanndan korkmadan egitim sürecini hızlandırmak gerekmektedir. Boyle bir yapılanma için bugun, sendika yoneticileri açısından da işçi tabanı açısından da uygun koşullar ortaya çıkmıştır. Yaşanan ve başan kazanan eylemler, her iki tarafa bilinç, moral ve motivasyon açısından olumlu şeyler kazandırmıştır. Bu olumlu kazanımlan iyi kullanabilen sendikacılık hareketi, yeni ve ileri haklar yönünde gerekli taban desteğini ve gücü bulabilecektir. Bu nedenle yalnız ekonomik kazanımlar açısından değil, yasal haklar, örgutsel güçlenmeler açısından da kitlesel desteği iyi değerlendirmesi gerekmektedir. İşçi tabanı açısından da bilinçli ve kararlı eylemleriyle ulaştıklan sonucun ardından aynı bilinçli ve kararlı yaklaşımlarını surdurmeleri sorumluluğu doğmaktadır. Elde ettikleri haklann ve genel olarak çıkarlanrun izleyicisi olmaları gerektiği gibi, haklan ve çıkarlan dogrultusunda birleşmeleri de gerekmektedir. Doç.Dr. MERYEM KORAY Dokuz Eylül Ü.lkt.İd.Blm. Fak. Türkiye'nin gündeminde bir süredir birinci sırayı alan kamu sektörü iş uyuşmazlıklan ve buna bağlı olarak ortaya konan çeşitli eylemler Türktş ile hükümet arasında vanlan anlaşma ile sona ermiş görünüyor. tşçilerin dayanma sımrlarını aşan yaşam koşulları karşısında başlattıkları "pasif eylemler" ve gösterdikleri kararlılık, kamuoyunun da desteğini alarak olumlu bir sonuca ulaşılmasında büyük rol oynamıştır. Ortaya konan direniş ve yaşanan olaylann Türkiye'deki işçi hareketi adma bazı özellikler taşıdığı bir gerçektir. Bu özelliklerin başında, eylemlerin tabandan gelen hareketler olması, haklı nedenlere dayalı olmasından da kaynaklanan bir kararlılık göstermesi ve kendi içlerinde etkin bir dayanışmayı sergilemesi gelmektedir. Bu özellikler, işçi eylemlerinin etkinliğini arttırmış ve sonuçta işçiler adına maddi kazançların yanı sıra başka kazanımlar da ortaya çıkmıştır. yaklaşmak yararlı olacaktır. Gerçekten, birçok ülkede olduğu gibi, ülkemizde de taraflararası diyalog ve buna bağlı olarak çalışma ilişkilerinde çalışma barışımn sağlanması hep dile getirilen bir özlem olmaktadır. Ancak çok zaman, bu özlem, yasal ya da ekonomik hak kısıtlamalanyla birlikte düşunülüp gerçekleştiriimeye çalışılmaktadır. Örneğin 19801984 arasında "zorunlu çalışma banşı"dönemi yaşanmıştır. 1983 yüında çıkarüan yasalarla sendika ve toplu pazarhk haklannda kısıtlayıcı değişikliklere gidilmiştir. 1984 sonrası başlayan serbest toplu pazarhklarda da enflasyonu düşürmek gerekçesiyle sürekli olarak ücret artışlannın kısılması yönünde sonuçlar alınmıştır. Görülüyor ki, yasal ve ekonomik haklannda önemli kayıplar olması na karşın, işçilerden yine de çalışma barışı istenmektedir. Oysa çalışma barışımn ön koşullarının bunlar olmadığı açıktır ve bilinmektedir. Bugün serbest toplu pazarhk sistemi içinde özel Kendilerini kanıtladılar sektör işyerlerinde olumsuz koşullann değiştirilmesi yönünde adımlar atıhrken kamu sektörü toplu paBu eylemler sonunda işçiler: Haklan ve çıkarlan doğrultusunda bilinçli bir zarlıklannın çok gerilerde kaldığı bir dönem yaşanmıştır. 1980 öncesi kamu sektöründeki toplu pazartabanın, Olumsuz koşullarda bile gösterecekleri karar lıklann özel sektördeki ücret pazarlıklarım tırmandırdığım ileri süren özel sektör işverenleri, son yıllılık ve dayanışmanın, Hazırhklan ve dayanışmalanmn etkinliğiyle larda yaptıklan açıklamalar ve araştırmalarla işçiortaya çıkan kamuoyu desteğinin, önem ve etkisi nin alım gücündeki düşmeyi dile getirmeye başlani önce kendilerine, sonra da sendika ve hükumet mışlardır. Bu tür açıklamalar, çalışanlann tüketim yöneticilerine bir kez daha kanıtlamak olanağını gücündeki aşın azalmanın endüstri ve hizmet sekbuldular. Kuşkusuz vanlan anlaşmanın her iki ta törlerindeki üretim üzerinde yarattığı olumsuz etraf için olumsuz veya yetersiz yanlan bulunmakta kilere de dayanmaktadır. Bu nedenle, bir duyarlıdır. Ancak yapılan değerlendirmelerde varılan so lıktan çok, akılcı ve gerçekçi yaklaşımlardan kaynuç ve elde edilen kazanımlar kadar, yaşanan olay naklanmaktadır. Sevinerek belirtelim yaşanan olaylann, edinilen deneyimlerin çözümlenmesi de önem lann bu tür akılcı ve gerçekçi yaklaşımlarla değerlendirilmesinde hem bugün hem de gelecek için bütaşımaktadır. Her şeyden önce konuya çalışma barışı açısından yük yarar vardır. Böylece çalışma yaşamında hem Sonuç Bilinçlenmiş ve bütünleşmiş bir işçi tabanının, sendikaların daha etkin ve daha demokratik işlemesinde, ücret ve çalışma koşullarının iyileşmesinde ve çok önemli olarak, Türkiye'nin sosyoekonomik koşullarının kendilerinden yana değişmesinde oynayacaklan rolleri bulunmaktadır. Ortaya koydukları eylemlerle, gösterdikleri kararlılıkla, böyle bir rolün oynanması yönünde olumlu bir adım attılar. Bu adımların sürdürülmesi ise kendileri açısından olduğu kadar, Türkiye açısından da umut verici olacaktır. Duvarlarda Bütün YaşamVar "Düşünmüyorum, öyleyse YOK'üm." Duvarlarda neler yazılmıyor ki! İçinde fırtınalar kopan her birey, ister istemez duvar yazarıdır. Boşalmak, bir gereksemedir. Kimi şiirle, öyküyie, mektupla, günce tutmakla başarır bunu. Kimi de gizli gizli duvarlara duygu ve düşüncelerini çiziktirmekle... 'Biz Duvar Yazısıyız' kitabı geniş ilgi görmüştü... En çok satan kitaplar arasında yer aldı uzun süre... Dünyanın dört bir köşesinden seçilmiş dizeler, cümleler, özdeyişler vardı o kitapta. Şimdi de Türk duvarlarını konuşturmuşlar, 'Biz De Duvar Yazısıyız' da... Yalnız sokak duvarları, ev, apartman duvarları değil konuşan ya da konuşturulan... Ozellikle en çok dile gelen tuvaletterin duvarlarıdır! Bosalma yeri değil mi oralan, kimi kişiler de ellerindeki kalemle duvarlara dökerler en gizli, en derin yerlerindeki duygulannı... İnsanın kendi başına kaldığı sayılı yerlerin başında gelir VVC'ler! Kimse sizi görmez, siz de kimseyi göremezsiniz. Sözcük olarak konuşamadığınız, bir yerlere yazmaya kaJkışamadığınız istekler, özlemler tuvalet duvarlannda yer alır kolaylıkla!.. Bu duvarlan görmeyen, bilmeyen, hatta zaman zaman bir şeyler yazmayan var mı? Bu duvar yazıları beni de yazar olarak yakından ilgilendiımiştir. 'Bulvardaki Durak' adlı biröykümde Şehzadebaşı'ndaki otobüs durağındaki graffiti'leri yazmıştım yıllar önce... "Mahmut Bey'in Gazetesi"nde de emekli memur Mahmut Bey'in evinin duvarını bir gazete haline getirmesini... Daha önce Faruk Nafiz de 'Han Duvarları' şiirinde Maraşlı Şeyhoğlu'nun han duvarlanndaki özel yaşam seslenişlerini yazmamış mıydı? Bir duvar edebiyatından söz etmek hiç de yanlış olmayacağa benzer. "Biz De Duvar Yazısıyız" kitabında ülkenin dört bir yanından gönderilen 'graffiti'ler var. Graffitinin karşılığı, 'karalama, çiziktirme' olabilir mi bilmeml 'Biz Duvar Yazısıyız' kitabmı okuyanlar rastladıkları duvar yazılarını yaymevine yollamışlar, bu ikinci kitap Türkiye duvarlarından yükselen seslenışlerle oluşmuş. Önsözde yayıncı şöyle diyor: "Gönderilen yazılar birbirinden çok farklı mekânlardan toplanmış. Başta duvarlar geliyor, bina cepheleri, sınıf, yemekhane, yatakhane, tuvalet, koğuş duvarları, sıralar, yemekhane masaları, şehirlerarası yolların kenarları, elektrik trafolan, telefon kulübeleri, sinematiyatro ve postane duvar ve tuvaletteri, kâğıt para yüzeyi, otobüs, tren, vapur koltuklan vb.. Yazıların seçiminde esprinın yanı sıra genel olarak Türkiye'nin graffiti açısından bir portresini de yansıtabilmeyi amaçladık." Kıbrıs, Girne'den M.S. şu ilginç yazıyı yollamış: "Roma Vatikan'da asansörün bitip kuleye çıkan merdivenlerin başladığı sahanlıkta bir erkek bir kadın tuvaleti vardır. Erkek tuvaleti tavan dahil her dilden graffiti ile doludur. 1976 eylülünde Türkçeyi göremeyince dtşan çıkıp eşimden bir kalem istedim. Balayındaydık ve şunları yazdım: Kadıköylü Mesut, Vatikan'da da hizmetinizdedir." Covvboy diye imzalayan bir yurttaş da kendi öyküsünü şöyle yazmış: "Lise sıralarında yazmaya başladım. İlk olarak tuvalettere ve duvarlara. Bunların bir sanat olduğunu ilk olarak sizin kitabınızda öğrendim. Yeni kitabınızda yayımlanması amacıyta birkaç graffitimi yolluyorum. Bu graffitilerin çoğunu şehirlerarası terminal tuvaletlerinde, ODTÜ duvarlannda, sıralarında ve Çınarlı End. Mes. Lisesi tuvaletlerinde görmeniz mümkündür. Bu işi çok seviyorum. Tüm arkadaşlara öneririm, insan deşarj oluyor." İşte duvar yazılarından birkaç örnek: "Düşünüyorum, tutuklanacağım demektir. Konuşuyorum, yargılanacağım" demektir. Yayımlıyorum, toplatılacak demektir." 'Tanrı Türkü korusun. Önce enflasyondan!" "Turgut Özal'ın ekonomi bilgisi on ülkeyi daha enflasyondan batırabilecek düzeydedir. Vatandaşın siyasal düzeyi de on Turgut'u daha başbakan yapabilecek duzeydel" 'Türküm. Çalışkanım. Işsizim. Doğruyum. Solcuyum, Hapisteyim." "Elma ve, kendini Adem gibi hisset." "Yasadığım hiçbir şeyden pişman değilim. öfkem yasamadıklarımdan..." "Kurnaz ol, aptal gibi görün." "Türkiye'nin politikası: Rüstü'ye kaç, Humeyni've tut." "Biz De Duvar Yazısıyız" bir ayna gibi yansrtıyor gündelik yaşamın türlü özlemlerini... özellikle genç yurttaşlarınkini!.. En içtenlikli boşalmalar, rahatlamalar, bunalımdan kurtulmalar tüm duvarlarda... Bakın ne yazmış canı çok, ama çok sıkılan biri; zaman zaman hepimizin duyduğu bir özlemi nasıl dile getirmiş: "Offf, çok sıkıldım. Bu hayatın ikinci kanalı yok mu?" OKTrVyAKBAL EVET/HAYIR OKURLARDAN Türkiye'ye yönelik Türkçe yaymıdır. tran Radyosu'nun Türkçe yaymlannda M.K.Atatürk'e atfen birçok uydurma ve provokasyonel Ekonomik ve toplumsal görüşler ileri sürülmekte, sorunların giderek Islam Devrimi ilkeleri telkin yoğunlaştığı Türkiye'de edilmektedir. Yaymlar Humeyni katkısı ile güçlenen sırasında aralıksız olarak gerici gelifrnelere karşı Türkiye'deki tslami hareketin hükümetin görmezlikten gelen büyüdüğü ve Islam Bir sonraki aşamada bir tavır sergilediği Afganistan'da var olan rejimi başörtüleri giyilmesi gözieniyor. Başbakan Turgut konusunda kadınlar, Özal ve kardeşlerinin, Türkiye yıkarak, oradaki fundamentalistler aracıuğı ile öğrenciler, kitleler arasında ile yabancı ülkelerdeki tslami aktif bir direnme hareketi Afganistan'da bir Islam çevrelerU sıkı ilişkiler içinde geliştiği sürekli belirtiliyor. Devrimi oluşumu amaçlayan bulunmasının hükümetçe lran, Türkiye için asü bundan Dileğimiz, Türkiye'de çağdaş sergilenen tutumda büyük bir ülke olmak için ekonomik sonra tehlikeli olabilir etken oluşturduğunu öne ve toplumsal politikalar kanısındayız. Çünkü süren çevreler; bu gidişin ülke geliştirilmeli; "Altı kaval, üstü içindeki tran yarduı güçlerin, Afganistan'daki böylesi bir Şişhane "denebilen görünümden başannm, Türkiye'deki iktidara seçenek olmaya bir an önce kurtuhmmalu tslamcı fanatikleri de uzanan yoldaki engelleri de, etkileyeceği ve bölgedeki öbür MUSTAFA 1RMAK çok rahat aşmalannı Müslüman ülkelerden de Yalova sağlayacağını vurguluyorlar. destek göreceği düşünülebilir. Bu aşamada bazı hükümet Buca Lisesi üyelerinin de, bu gelişmeleri Islam Devrimi ihracına desteklediği ve tslamcı yönelik güçlü kanallardan biri temizlenmeli fanatiklere karşı oldukça de, lran Radyosu'nun Eğitim ve öğretimin odak "Göcek" deyince aklınıza ne gelir? Çağrışım zincirinin halkalarına birbiri ardından eklenen sözcükler: Cennet, doğa güzelliği, çam ağaçlan, dantela koylar, tarih zenginliği, mitoloji, kalıntılar, turizm, yatlar, tekneler, otel, motel, ya nm, pansiyon, betonlaşma, yeşiller, yerel halk, holdingler, tekel ler, pislik, koruma, Tonton, para, politika, çıkarlar... Demek ki Göcek'te sözcükler karmaşası akılları karıştırıyor; iç içe geçmış kavramları birbirinden ayırmak kolay değil; ama bu kargaşada Göcek harcanmasın. Çünkü Göcek'te bütün Türkiye'yi, belki de Batı yeşillerini ilgilendirecek bir eylem başladı. • Göcek, şirin bir belde; 26 Mart yerel seçimlerınde yeni kurulan belediyenin başkanlığını SHP kazandı. Daha önceleri Başbakan Özal, Göcek'e gelir, bir işadamının yatına binerek açılır, koylarda keyfederdı: Koy bir kaset Semra, neşemizi bulalım!.." 26 Mart yerel seçimleri Tonton'un neşesini kaçırdı; öyle görünüyor ki Göcek koylarını devletten yarım yüzyıllığına kiralayan holdinglerin de keyifleri bozulacak. Çoğu ANAP iktidanna "yakın" ve "gözde" işadamlarının Göcek koylarındaki egemenlikleri son bulabilir? Çünkü Göcek Belediye Meclisı, çevredekı koyları, ("mücavir a/an"olarak saptanmasına karar vererek) halkın denetimi altına aldı. Kararın öncesinde ve sonrasında gelişen süreç bütün belediyeleri ilgilendirecektir: 1) Mimarlar Odası Çevre Komisyonu, 3194 sayılı İmar Yasası gereğince belediyelerin yetkilerinin neler olduğunu saptayan bir raporu kıyı yerel yönetimlerine gönderdi. 2) Göcek Belediye Başkanı Behzat Akdolun "Körfezdeki tüm koylan mücavir alanımız içine alarak, yağmacılann kıyılan halka kapatmalanna izin vermeyeceğiz" dedi. 3) Belediye Meclisi, çevredeki koylara "mücavir alan" niteliğiyle el koydu. 4) Bu kararın yürürlüğe girmesi için il ve bakanlık asamalannda onaylanması gerekmektedir. Demek ki valilerin ve bakanlığın benimseyecekleri tutum önemlidir. Bu konuda ortaya çıkacak sonuç, Türkiye'de yerel yönetimlerin, daha başka deyişle demokrasinin yazgısını da ilgilendirmektedir. Soru: "Merkezi yönetim" yerel yönetimin halk yaranna aldığı karan holdinglerin çıkarlan adına engellemeye kalkışacak mıdır? Kıyılann halka kapatılması ve betonlaştınlması yolunda bir siyasetmi güdecektir? Göcek halkı, belediyesini seçmiş, yerel yönetimini saptamış, koylarına sahip çıkmıştır. Merkezi yönetim ne yapacaktır? Mollcfnın Islam devrimi gericiliktir hoşgörülü davranmalan, dikkat çekiyor. Iran'tn Müslüman ülkelere "Islam Devrimi" ihracına yönelik politikalan sürekli gelistirdiği ve bu politikalar çerçevesinde Afganistan'daki mücahit direnişine oldukça büyük katkılar sağladığını, dünya kamuoyu da beürtiyor. noktalanndan birisi olan Buca Lisesi, maalesef eski günlerinin özlemi içinde. Son iki yıldan beri okulda bulunan tüm değer yargüan değişti. Kirden toıdan okula girümiyor. Duvarlar bir mağaranın duvanndan daha siyah. Çevre temizliği de unutuldu gibi. Okulun bahçesi de aynı durumda. Tuvaletler, anıtlar her şey bakımsız ve sağhksız durumda. Örnek olması gereken okulumuzun bu görünümü ne zaman düzeltilecek? Okulun yönetim kadrosu da kulağının üzerine yatmıs. Duyarsızlıklan ne zaman bitecek? Bir zamanlar övünç kaynağımız olan okulumuz, şimdüerde üzüntümüz oldu. tlgiülerin dikkatine sunulur. Bir Öğrenci Velisi Bu soru Türkiye'deki bütün belediyeleri, ulusal değerlerin gerçek sahibi tüm halkımızı, dünyadaki yeşilleri yakından ilgilendirmektedir. Mimarlar Odası Çevre Komisyonu Başkanı Oktay Ekinci, Göcek'teki çalışmalara ilişkin bir açıklama yaptı: ' Belediyenin isteği üzerine, mücavir alan olması kararlaştırılan koylarda tespitler yaptık. Bu bölgelerde kıyı kesimi halka açılarak, hem doğa korunabilir hem yaygın bir turizm etkinliği sağlanabilir. Koylann ve adalann tümü Göcek'ten gunübirlik deniz turlarıyla ulaşılacak mesafede. Böylece kasabadaki halk tipi pansiyonlarda konaklayanlar da bu güzel kıyılardan tatilleri boyunca yararlanabilirler." Kıyılar halkındır. Oysa holding gelmiş, kamunun malı kıyıyı kapatmış, bir de levha koymuş: Yasaktır! Göcek halkı buna karşı çıkıyor. Merkezi yönetimle bütünleşen holdingler bu "demokratik, ulusal: yerel, yeşilci, uygar" girışime karşı durmaya çalışacaktır. İç ve dış kamuoyunun gözleri Göcek'e çevrilmelidir. Çünkü insanlar kaplumbağalardan daha önemsiz değildir. "Doğayı, tarihi, insanı" birlikte korumak girişiminin sorumunu herkes paylaşmalı değil mi? BAŞSAĞUĞI 29 Mayıs 1989 günü geçirdiği bir trafik kazası sonunda hayatını kaybeden sevgili eniştemiz SADIK SABİT KARAKADIOĞLlPna Allah'tan rahmet, ailesine ve yakınlanna başsağlığı dileriz. MERETEADNAN ÇAKMAK AY MEHMET GUMUŞ 31 Ma>ıs 1981 Öldürülüşünün 9. yıhnda seni ve arkadaşlannı unutmadık, HAZİRANDA ÇIKIYOR UNUTMAY ACAĞIZ. ABDULLAHHAŞİM VE ARKADAŞLARIKEŞAP Sabcrtı nescafe, Güneşlenirken buzlu kola, Akşamüstu malibu, Televizyon seyrederken de martini! Bu keyiflere artık biryenisini ekleyin, "İŞTE ROPORTAJ" hep^ w ? a ^ H siyle iyi gider... ZEYNEP EKREN "ille de laiklik" diyor. Politikanın hem en içinde, hem en dışında... Basını sevmiyor ama Roportaj'a konuştu. DUYURU Bizler Sağmalcılar özel Tip Cezaevi'nden Bamn Özel Tip Cezaevi'ne sürgün edilirken uygulanan tum baskıları, cezaevindeki insanlık dışı koşulları, Sağmalcılar Cezaevi'ndeki devrimci tutuklulara yapılan vahşi saldırıyı kınamak ve suresiz açlık grevindeki direnişçileri desteklemek üzere 3 gunlük açlık grevine başlıyoruz. Tüm devrimci, ilerici, demokrat kamuoyunu, A Jalet Bakanlığı'mn cezaevleri uzerindeki yeni terör politikasına karşı duyarh olmaya çağırıyoruz. BARTIN ÖZEL TtP CEZAEVfNDEN BİR GRl P DEVRtMCt TLTUKLLl ADINA AHMET SAYDAN AYDIN istenmeyen adamı'" gibi görunmesinin nedenini partili olma bilincinin yerleşmesi ugruna mücadele vermesine bağlıyor. kenmeyen umudu. Ama. sagdaki "bütünleştirme" çabalarında yer almayı reddediyor ve "sıparişle parti kurulmaz1" diyor. ERSIN ALOK OBJEKTİFİNDEN So>~u tükenmek uzere olan bir hayvanı goaıntülenıek için ta Amazon'a gıttı. Alok'un olaganüstu gorünıuleri, Amazon yerliletini kurtarma savaşı veren Stingle yapılmış bir roportaja eşlık ediyor. G Ü V E N G Ü R K A N , SHPnin A Y D I N M E N D E R E S , Sagın tü ' L A T İ F E H A N I M , Atatürku hep sevdi. Ona saygısızlık olmasm diye bir istisnası dışında basınla konuşmadı. Niyazi Ahmet Banoğlu, Latife Hanım'la yaptıgı tek röportajı ve o güne ait izlenimlerini işte Röportaj için veniden yazdı. ALI C O Ş K U N , özelsektörünenbuyükörgütünün patronu... TOBB'un 600 bin üyesinin ekonomik polirikalara karşı korumaya çalışıyor. Eşim Neşe Ciğerim'in geçirdiği rahatsızlık nedeniyle ameliyatını gerçekleştiren Samsun Devlet Hastanesi başhekimi Sayın TEŞEKKUR Op. Dr. EROL UYSAL ile anestezi uzmanı Dr. Servet Zerey, ameliyathane hemşiresi Songiil Giingör, servis hemşireleri Httlya Adıgüzel, Seraiha Şahin ile yakın ilgilerini esirgemeyen Dr. Burhan Erdoğan, başhemşire Sevim Çakmak, yardımcısı Reyhan Akboga'ya teşekkürü bir borç bilirim. CEMİL CİGERİM R I D V A N , Fenerbahçe'nin "şe\tan" diye anılan bu yetenekli futbolcusu, takım arkadaşı Toni Schumacher'in gözünde nasıl biri? Üstelik spor basınının usta kalemi Hıncal Uluç da artık Rıdvana daha iyi gözle bakıyor. Şair Can Yücel'in karısı Güler Yücel, radikal müslüman Mehmet Metiner, Theo Angelopoulos, Mahir Günşıray, Biltin Toker Orhan Pamuk, Işte Röportaj'ın öteki konukları... SATILIK Muğla'da, avlu içinde 2 katlı, kagir, güzel manzaralı, geleneksel Muğla evi satüıktır. Telefon: 586 76 79 tngiltere'de tngilizce'yi ucuza öğrenmek için güvenilir tek yol AUPAİR'lik yapmaktır. llgılenen 1727 yaşları arasındaki lise mezunu bayanlar: Türkiye'nin ilk AUPAİR acentesi Derin Limited'e başvurunuz. Beşiktaş. Mazharpaşa Sokak 2/9 1158 53 42 1161 43 87 secenek DOGRUH Devrimci Teori Devrimci Pratik içindir BuvıtkUere CadUesı Saadet AlHtnmam 66 X Mecldnvka) /ö6 W W ıru * Proletarya ve Tarihsel Rolü A " T B K P Program tasarısı"nın Eleştlrisi * Gorbaçov'un "Yeni" Reformları Lzerine lsteme AdreshP.K 1231 Sirkecl Ist. Tel:516 06 »4 EMEĞtN BAYRAĞI 1 Mayıs Ozel Sayısı ve SEÇENEK 2. Savı Bayi ve Kitaçılarda
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle