25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 MA YIS 1989 * * * * Cannes'dan manzaralar Cannes ve çıplaklar. Birbirinden aynlmaz hale gelen iki kavram. Uluslararası Film Festvali'ne katılan, katılmayan, ödui alan alamayan filmlerin yanı sıra şöhret olmak amacıyla kenti işgal eden çıplaklar göruyor Fotoğraftaki Canneslı da artık bunun "vakai adıye" olduğuna kanaat getirmiş olacak ki, kafasını bıle çevirmeden önlerinden geçerken görüluyor. CUMHURİYET/13 Küçük Tuğçe öldü LONDRA (AA) Polatlı yakınlarında meydana gelen helikopter kazasından ağır yaralı olarak kurtulan Tuğçe Cenikau, dün Londra'da tedavi gördüğü hastanede öldü. Londra'mn kuzeyindeki Northwood kasabası yakınlarındaki Mount Vernon Hastanesi'nin kaza ve yanık tedavi merkezinde 12 mayıstan bu yana yoğun bakım altında tutulan 9 yaşındaki Tuğçe1 nin durumunun hastanedeki yoğun çabalara karşın dün öğleden sonra ağırlaştığı ve küçük Tuğçe1 nin öldüğü açıklandı. Türkiye'nin Londra Büyükelçisi Müsteşar Yardımcısı Hasan Gögüş, yaptığı açıklamada, küçük Tuğçe"yi yaşatmak için doktorların yoğun çaba harcadığına dikkat çekerek, Tuğçe'nin bakımını üstlenen sağlık ekibinin, Tuğçe'nin olümunden buyük üzüntü duyduğunu söyledi. Hacca gidişe sınırlama yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Devlet Bakanı Saffet Sert, Suudi Arabistan ile Türkiye arasında hac kontenjanı yönünden bir sıkıntı bulunmadığını belirterek, bu yıl başvuran bütun adayların hacca gıdebileceğirü söyledi. Devlet Bakan. Sert, dün bir basın toplantısı düzenleyerek, 1721 mayıs tarihleri arasında Cidde'de katıldığı "İslam Ülkeleri Din tşleri ve Evkaf Bakanları 4. Konferansı" hakkında bilgi verdi. Sert, konferansta İslam davetini güçlendirmenin çareleri, İslam ülkeleri arasında koordinasyon ve işbirliği ile İslam dünyasını tehdit eden zararlı cereyanlar konularının tartışıldığını bildirdi. Sert, bir soru üzerine, Suudi Arabistan ile Türkiye arasında hac kontenjanı yönünden bir sıkıntı bulunmadığını kaydetti. Fransa başkenti Paris1 te ünlü Eyfel Kulesi'nin civanndaki Trocadero havuzu, "sıcak başına vuran" Parislilerin en guzde yeriydi. Eyfei'in havuzuna mayosuyla gelen Fransız genci, yaklaşık 29 dereceye ulaşan sıcaga karşı koyabilmenin keyfiyle serin sulara kendini bırakıverdi. (Fotoğraf: AP) Paris'te sıcak pazar 1 Oscarlı film 'Who Fra* med Roger Rabbif'e (Tavşan Roger"ı Kim Çerçeveledî?) ait kareler Sotheby's müzayede şirketi aracılıflıyla 28 haziranda New York'ta satışa çıkıyor. Müzayede öncesi New Vbrk'ta açıkarttırmaya sunulacak 500 kare belirlendı. Filmın karakteri Tavşan Roger bu karelerin biriyle fotoğrafçılara poz verdi. (Fotograf: AP) müzayedı Çin'de Olan... (Baftarafi 1, Sayfada) NÂTO'da ıızlasma u m u d u COIEYTAROVOREK [«•)», nük ihtiyaçlar, gelişmelerin motoru olmuştur. Çin'deki olayların ne yönde gelîşeceğl hakkında şimdiden bir tahminde bulunmak için zaman erkendir. Fakat, orduyu da yanına alan halk hareketi, sonunda sağlıklı bir siyasal özgürlük ortamı yaratabilirse, Çin demokrasisi, sosyalist ülkeler arasında tabandan gelen bir hareket olarak yerini alacaktır. Bu niteliği ile de demokratikleşme hareketinin yukarıdan gercekleştirildiği Sovyet modelinden çok, Polonya modeline yakın olacağı soylenebilir. Çin'deki gelişmelerin öteki sosyalist ülkeleri, özellikle Çekoslovakya, Demokratik Almanya, Bulgaristan ve Romanya gibi, siyasal reformlara yönelmeye henüz niyetli görünmeyen devletleri de ister istemez etkileyeceğini düşünmek herhalde yanlış olmaz. Sovyet lideri Gorbaçov'un glasnost politikasının baskısı altında olan bu rejimlerde, kitlelerin demokrasi özlemi daha geniş boyutlara ulaşabilir. Dünya ve Türkiye açısından ise önemli olan, Sovyetler Birliği ve Çin Halk Cumhuriyeti'ndeki demokratikleşme sürecinin, derin çalkantı ve çatışmalara yol açmadan, barışçı ve yumuşak biçimde gerçekleşmesidir. Çünkü bu iki dev ülkede demokrasi geliştiği oranda, dünya barışı daha sağlam temellere oturur ve dış politikada serüven arayışları, yerini işbiriiği ile uzlaşmaya terk eder. (Baftarafi 1. Sayfada) attıklan anlamına gelecek. Diğer bir deyişle, şimdiye kadar kısa menzilli nükleer silahlarda Moskova ile müzakereye oturulması fikrini tamamen reddeden ABD yönetimi, teorik planda, koşullu bir göriişme yaklaşımını onaylamış olacak. Federal Almanya ise SNFler için Sovyetler Birliği ile "hemen" ve "önşartsız" bir muzakere sürecinin başlatılması fikrinden vazgeçecek. öte yandan, NATO zirvesinde yayımlanacak olan ve yeni silahlanmasilahsızlanma ilişkisini belirlemeyi hedefleyen "genel ka>ram" bildirgesinde de, kısa menzilli nükleer silahların "sıfırianamayacağı" ve ittifakın "esnek ve kademeli caydıncılık" stratejisinin geçerliliğini koruduğu ifade edilecek. Böylelikle, burada Beyaz Saray gorüşü ağırlık tasıyacak. Buna karşılık aynı bildirgede, NATO/SNF'lerinin kısa vadede moderrüzasyonundan söz edilmeyecek ve bu konuda, Batı savunma bakanları tarafından geçen ay alınmış olan "zaman kazanma" karanna atıfta bulunulacak. Söz konusu yaklaşım da, daha çok Federal Almanya'nın siyasetiyle paralelh'k taşımış olacak. Diğer taraftan, bu uzlaşma formülü, Türkiye'nin genel siyasetine de yakın bir içerik taşıyor. Bilindiği gibi Ankara, SNPler sorununun ortaya çıkmasından beri, Federal Almanya'ya yakın olarak, kısa menzilli nükleer füzelerin modernizasyonu konusunda fazla istekli davranmamış ve Sovyetler Birliği ile müzakerelerin '1yi bir gelişme" olacağını bildirmişti. Ancak Türkiye yaklaşımının Bonn'dan temel farklılığı, SNFler müzakeresini, Viyana'daki konvansiyonel silah indirimi görüşmelerinde ilerleme olması şartıyla birlikte telaffuz etmiş olmasından kaynaklanıyordu. Henüz hipotez aşamasmda olan ve kesinleşmeyen bu "ortayol formülü", Brüksel'deki gözlemcilere göre geçen hafta Washington, Bonn ve Paris'te meydana gelen gelişmelerden sonra "biraz daha beıraklaşmış" durumda. Bu gözlemcilere göre Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın geçen persembe günü Paris'te yaptığı basın toplantısında, SNF'lerin modernizasyonu konusunda Almanya'dan, Sovyetler Birliği ile muzakere konusunda ise ABD'den yana tavır almış olması, "orta yol formülünü" güncelleştiren etkenlerin başında geliyor. Gözlemcilere göre bu aşamadan sonra, Federal Almanya'nın kısa menzilli nükleer silahlar konusunda Sovyetler Birliği ile hemen müzakerelere başlanılması pozisyonunda ısrar etmesi zor. Nitekim Alman koalisyon hükümeti içinde, SNF'lere ilişkin tutumundan dolayı, Sosyal Hıristiyan Parti ileri gelenlerinin liberal Dışişleri Bakanı ve "güvercin" Hans Dietrich Genscher'i elestirmeye başlamalan da, Bonn'daki "sanalann" göstergesini oluşturuyor. Buna karşılık, muhalefetteki SPD'nin Genscher'e sahiplenmesi ise Helmut Kohl hükümetinin yeni "ortayol formülünü" benimsemekteki handikapım oluşturuyor. Diğer taraftan, ABD Başkanı George Bush'un François Mitterrand ile pazar gunü Washingtonda yaptığı görüşmede, kısa menzilli nükleer silahlar konusunda Moskova ile şartlı müzakereye gidilebileceğini ilk kez ima etmesi, Beyaz Saray'ın da eski uzlaşmaz pozisyonunda bir esnekleşme olduğunun göstergesini teşkil ediyor. Gözlemcilere göre Cumhuriyetçi yönetime yakın bazı ABD'li stratejistlerin de, Washington'un muzakereleri tamamen reddeden tutumunun, Avrupa için kabul edilemez olduğunu belirtmeleri, Amerikan yonetiminin "esnekleşmesindeki" diğer bir faktör durumunda. 2930 mayıs tarihlerindeki NATO zirvesinde, yukanda sözü edilen "ara yol formülünün" benimsenmesi, gözlemcilere göre en azından "zevahiri kurtarmaya" yarayacak ve bu yıl 40. yıldönümünü kutlayan Batı Ittifakı'nın "hâlâ ayaklan üstttnde durdugunu" gösterecek. Ancak yine bu gözlemcilere göre doruk toplantısından bir uzlaşma çıkmış olsa dahi, genel olarak NATO stratejisinin yeniden belirlenmesi, özel olarak da SNFler sorunu, kısa ve orta vadede gündemden düşmeyecek. Diğer bir deyişle, 2930 mayıs uzlaşması, sorunlann buzdolabına kaldınlmasının ötesine gitmeyecek. HABERLERIN DEVAMI lükte olan siyasal reformların hızlanmasına yol açmıştır. Polonya'da Doğu Bloku'nun tarihinde ilk kez yasal muhalefetin pariamentoda temsil edilmesi kabul edilirken, Macaristan'da "sosyalist çerçeve içinde" birden fazla partinin kurulmasına için verilmiştir. Çin'deki son olaylar ise, sosyalist ülkelerdeki demokratikleşme sürecine yeni bir boyut kazandırrnıştır. Sovyetler Birliği'nde demokratikleşme hareketinin yukarıdan başlatılmasına karşılık, Çin'de bu akım, tabanın baskısı ile gündeme gelmiştir. Çin ve Sovyet deneyieri hakkında şu gözlemde bulunulabilir: Çin'de ekonomik liberalleşme hareketi, Sovyetler Birliği'nden önce başlamıştır. Ancak 84 yaşındaki lider Deng Şiaoping'in öncülüğündeki bu hareket ekonomi ile sınıriı kalarak siyasal alana yansımamıştır. Çin Komünist Partisi'nin iktidar tekelini, şu ya da bu biçimde ve ölçüde paylaşmaya yanaşmadığı görülmüştür. Sovyetler Birliği'nde ise olaylar ters yönde gelişmiş ve ekonomide liberalleşme, siyasal özgüriük programının ardından gelmiştir. Sonuç olarak günümüzde Çin'in ekonomik reformlar bakımından daha ileride olmasına karşılık, Sovyetler Birtiği siyasal reform alanında küçümsenemeyecek bir mesafe katetmiş durumdadır. Ancak, her iki ülkede de ekonomik darboğazlann aşılmasına dö PKK'dan 2 saldırı, 4 ölü StİRT (Cumhuriyet) Enıh^ un Şeypömer dağlannda güvenlik gflçleri ile teröristler arasında çıkan çatışmada, 2 jandarma eri şehit oldu. 4 terörist ölü ele gecirildi. Güvenlik güçlerince dün sabah saatlerinde dağ çevresinde görülen 78 kişilik terörist grubu "dur" uyansına ateşle karşılık verince catışma cıktı. Çatışma sırasında jandarma eri Turgut Doğan ile kimliği belirlenemeyen bir er şehit oldu. Teröristlerden 4'ü ölü ele geçirildi. Bu arada Siirt'e bağlı Billoris köyü yakınlannda dün saat 20.00 sıralannda güvenlik kuvvetleriyle teröristler arasında çıkan çatışmada özel harekât timinde görevli 3 polis memuru yaralandı. Pekin'de çatışma çıktı (Baftarafi 1. Sayfada) yor. Li Peng ve Deng Şiaoping'in durumlan konusundaki belirsizlik ise devam ediyor. önceki gece öğrencilerin Li Peng"'ın Utifa ettiği yolunda yaptıkları açıklama henüz resmen doğrulanmadı. Resmi Şinhua Ajansı'mn önceki akşam Li Peng'den söz ederken "başbakan" sıfatını kuüanmaması, öğrencilerin iddiasına güç kazandıran bir gelişme olarak değerlendirilmişti. Ancak dün Halkın Günlüğü Gazetesi'nde Li Peng ; den yine "başbakan" olarak söz edildi. Siyasal gözlemciler hükümet ve partide perde gerisinde büyük bir kargaşa ve çekişme olduğunu tahmin ediyorlar. Bu karışıklığın diğer bir örnegini de dünkü Halkın Günlüğü'nde çıkan bir yazı oluşturdu. Yazıda bir yandan göstericiler düzeni bozmakla suçlamrken, öte yandan da orduyu halka karşı "SUlind biçimde" kullanmak girişimi kınandı. rencilenn "kanun dısı unsurlara karşı çıkmalan" çağrısında bulunularak, söylemeleri yasak olan hukümet aleyhtan sloganların listesi verildi. rak pekâlâ çıkabilir." rimiz ise geçen haftalarda "her Özal da çaktırmadan, üstü ör şey benim" mantığıyla iktidar yümazsa, Meclısın feshedileceğinı, muhalefetin turiarı boykot edece tülü sözlerle taze eğılimler açık rütülemeyeceğini söylemişti. ğini sanmadığını, SHP ve DYP lıyor. Muhalefetle Çankaya soru Muhalefet kulisinde Bozkurt Bemilletvekillerinin feshedilmeyi nunda "uzlaşacağını" bircok kez yin "Ağabeyimle artık ne parti ne istemeyeceklerini" söylüyor. Üs açıkladı, Tunus yolunda pek de hükümet gider" dediği yaytüne üstlük bir caka: "Boykot yanlı değil. 1990'da, 1991 'de se gın. Halkın 78.75'i karar vermiş, ederlerse etsinler. Daha kolay se çime gidebileceğini beyan buyu elinden tutup devletin ilibarlı kolçeriz." rurken, şimdi 1992'lerden söz et tuklarına oturttuğu canları ciğerBir de katmerlisı: "Erken se mesi, inandıncılığı namevcut efe leri Özal'dan umut kesmiş Okçim yok. Seçimler 1992'de" likten başka bir şey değil. tay Ekşi, "ihtiyatı elden bırakSiyaset kulisi Özal'ı hayretler Çevresinden bilgi alabilen ya mış", eylülde seçim kesin diyor. içinde dinliyor. Gece yarısına zarlara göre Çankaya düşünü Asil Nadir yayınları başka çare doğru, Deniz Baykal'ın yorumu: hâlâ görüyor. Muhalefet boykoi kalmadığını yayımlıyor. Peki kü"Ciddiyetsizlik." Demirel'in alay ederse etsin, 226 oyla Çankaya' çük oğul Efe ne düşünüyor? İşlı yanıtı: "Bir süre önce ANAP ik ya oturacağını sanıyor. Gece ya te bu nokta çok önemli. tidarının 2000 yılına kadar süre rısı söyleşısinde Demirel ile Bay Semra Hanım yeniden moral ceğini söylüyordu." kal, Özal düşünü "imkânsızı ara kazandığına göre çık Çankaya'Genel yargı: Özal, içindeki mak" diye nrteliyofiar. Sanıyor kı ya sefamız olsun mu diyor? Elyangını söndüremiyor, daha Özal direnecek. Yüzde 78.75'in bet Özal'ı Çankaya koltuğuna önemlisi, "parti içinde başlayan temsücileri pes edecek! "insan kışkırtıyor. Ozal ne yapsın? Moyangından" tedirgin. On bin fit hayal ettiği müddetçe yaşar" ral sıfır, işi bitmiş. 1992'ye kadar ten tehdit sallıyor. Emrinde 291 mış, ama Özal'ın düşleri insan iktidarda kalacağını, cumhurbaşmilletvekili var. Cumhurbaşkanı "muhayyilesini", hatta "insan kanı olacağını söyleyerek hem seçiminde, diyelim ki 55'i şu ve mantığını, sağduyusunu" zorlu kendini hem de bir avuç yandaya bu nedenle döküldü. Emirle yor. şını avutuyor. re uymadı. 226'yla dilediğini seçYüzde 78.75'e, yeni Brütüster Özal, tutarsız açıklamalarıyia tirebilir. SHP ve DYP milletvekil le ekJentiler yapıldı. Özal geçenlerinin Meclisin feshedilmesine lerde bir gece "Benim ailem" yüzaşağı giderken, yeni bir hafyanaşmayacaklarını söylemesi, demiş, "eşim, çocuklarım veto ta açılıyor. 226'yı tehlikede gördüğü için. runlanm." Kardeş Bozkurt'u, ye "Siyasette bir hafta bile uzun Muhalefet milletvekillerini turla ğen Husnü'yü artık çıkarmış ha zamandır." ra katılmaya zorluyor. Meclis fes nedandan. Korkut Özal birade Bakalım daha ne inciler saçacak Özal. hedilir diyerek tehdit ediyor, bir çeşrt siyasal şantajı şimdiden pazara sürüyor. DYP'nın cumhurbaşkanlığı turlarına katılmayacağı kesin. SHP, önümüzdeki gunlerde bir grup kararı alacak, Inönü de aynı doğrultuda olduklarını açıklayacak. Özal'a göre rnuhalefet katılmazsa "ne çıkarmış", ama öyle sonuçlar oluşur ki eylülde seçimden kaçarken, bu kez devlet bunalımına tutulur. Parti tabanlarındaki gelişmelerin farkında değil. Örneğin Antalya'ya giden Demirel, Manavgat heyetini kabul ediyor. "2. bölgede üç milletvekilimiz var" diyorlar, "jşaret verdiğiniz anda milletvekilliğinden çekilecekler, yemin ettirdik." Demirel de yine klmi işaretler veriyor. Eylülde seçıme gitmezse Özal, "başka tedbirler düşüneceklerini" söylüyor. Başka önlemlerle Manavgat heyetinin Demirel'e ilettiği öğe arasında ciddi bağlantı kurulabilir. "Sinei millete dönmek" sloganı bakarsanız birden gerçekleşme aşamasına gelmiş. 26 Mart'tan önce çengel atan ANAP kodamanlarına yaklaşan DYP milletvekilleri, partinin yüzde 17 oy yeııııu yuzae ^5.5'ı yakaladığını görünce, transfer önerilerine "ölüyle müşterek hayattan" vazgeçtiklerini söyleyerek yanıt vermeye başladılar. DYP grubundan "sinei millet, son çare ola (Baftarafi 1. Sayfada) UĞURMUMCU Askeri dönemde bu gibi işlemlere karşı yargı yolu da kapatılmıştı. Bunlar, astığı astık, kestiği kestik "paşa tasarruflan"yö\. Emir demiri keserdi, "paşa tasarrufu" da anayasayı ve hukuk devietini. Bu haksızlıklar askeri dönemde oldu diyelim. Peki sivil dönemde bu haksızlıklar giderildi mi? Hayır; ne gezer. Askeri dönemin yasakları sivil dönemde de sürdürüldü. Ve sürdürulüyor da... 1983 yılında seçim yapılmış; bu seçimle birlikte "liberal" olduğu ileri sürülen ANAP iktidan ülke yönetime egemen olmuştu. 1983 kasımında, askeri yönetim bitmiş, sozde sivil yönetim başlamıştı. 1402 sayılı yasa gereğince kamu görevlerinden uzaklaştınlanların bir kısmı hakkında askeri yönetim yeni kararlar almış; bu kararlarla 1402'liklerin eski görevlerıne başlamaları gerekmişti. Liberal ANAP, askeri yonetimin eski gorevlerine döndürme kararı aldığı kamu gorevlilerini kendisi "sakıncalı" gormüş ve bu yurttaşları bir türiü gorevlerine başlatmamıstır. "Kraldan fazla kralcı" kuralı, azgelişmiş hukuk devletimizle alaturka demokrasimizde "askerden de askerci" kuralına dönüşmüştü. Askeri yonetimin sıkıyönetim dönemi ile sınıriı olması gereken bu işlemlerini ömür boyu uygulamak isteyenler, bir de liberal, sivil toplumcu ve demokrat geçiniyorlardı. Üniversitelerimizden bircok öğretim üyesi, 1402 sayılı yasa gereğince görevlerinden alınmışlardı. Bu öğretim üyelerinin bazı ları, sıkıyönetim kalkar kalkmaz, faküttelerine başvurarak gorevlerine dönmek istediler. Rektörlükler bu öğretim üyelerine "hayır" yanıtları verdiler. Bunun üzerine, bu öğretim üyeleri, idare mahkemelerine başvurarak haklarındaki işlemlerin iptalini istediler. Rektörter, "paşa tasarruflan" ile kürsülerinden alınıp da bu işlemleri idare mahkemesince iptal edilen ögretim üyelerine üniversite kapılarını ömür boyu ve sımsıkı kapatabilmek için Danıştay'a "temyiz başvurulan" da yaptılar. Son örnek de TRT'den... TRT, 1981 yılında 101 kişinin başka kurumlara gönderilmesine karar vermişti. Bu kararın temelinde, yine hiç kuşku yok MİT soruşturmaları, ihbarlar ve "istihbarat raportan" yatmaktaydı. Bu 101 kişiden bazıları, "sivilyönetlm geldi" diye umuda kapılıp TRT'deki eski gorevlerine dönmek için başvurdular. mü sivil yönetimde de süruyordu. TrTTnin eski görevlileri, bu "hay7r"yanrtlan üzerine idare mahkemesine başvurdular. Mahkeme, bu gibi işlemlerin sıkıyönetim dönemleri ile sınıriı olması görüşü ile TRT işlemlerini, tek tek iptal ediyordu. Bu başvuruculardan biri de Ihsan Nas/r*dı. ihsan Nasır, 17 yıl TRT'de çalışmış, kurumda Eğitim Dairesi başkanlığındamüdüryardımcılığınayükselmişti. Nasır, 1981 yılında Başbakanlığın emri ile Türkiye Elektrik Kurumu emrinde uzmanlığa atanmıştı. Nasır, 1987 yılında TRT'deki görevine dönmek için başvuruda bulundu. Başvurusu reddedilen Nasır, idare mahkemesine başvurdu. İdare mahkemesi, TRT'nin işlemini iptal etti. Cem Duna TRTsi, Ankara Beşinci İdare Mahkemesi'nin 29 Aralık 1988 günlü bu karanna karşı Danıştay'a başvurdu. Tarih 5 Nisan 1989. işte sizlere bir askeri dönem işlemi ve sivil dönemde de bu işlemin geçerlik kazanması için direnen sivil TRT yönetimi. Hem de en çağdaş görüneni, hem de en uygarları sürdürüyor bu askeri hukuk anlayışını. "Devlet" denilen en büyük kamu tüzel kişisi karşısında en uygar ve demokrat görünen bürokratiarın bilinçattı korkularıdır bunlar... işte; Cenevre yolcusu, çiçeği burnunda büyükelçimizdir bu askeri işlemi savunan, başkası değil! Duna'nın ne kadar demokrat, ne kadar sivil toplumcu, ne kadar uygar, ne kadar hoşgörülü ve ne kadar özgürlükçü olduğu da böylece bir kez daha anlaşılmış oldu. Bir yandan Nuri Çolakoğlu gibi bir eski Marksisti yanına alacak, öte yandan da askeri dönemde görevlerinden atılanların yasaklarını sürgit egemen kılmak için Danıştay'a bu gibi başvurularda bulunacak! Sonra da demokrasiymiş de... Sivil toplummuş da... Hoşgorüymuş de... Şuymuş da buymuş da... Demokrasi, Başbakan danışmanlarını önce TRT Genel Müdürü, sonra büyükelçi atanmalanna yarayan bir ayrıcalık değil, askeri dönemde görevlerinden zorla sökülüp alınan ihsan Nasır gibilerin haklarını arayabildikleri bir düzenin adıdır. TrTT, bu görevlilere de "hayır" dedi. "Paşa tasarruftan"nm hük(Baftarafi 1. Sayfada) Meydanda nikâh Tüm dünyanın günlerce heyecanla izlediği Tienanmen Meydanı'nda gerüimli saatler yaşanırken, renkli olaylar da meydana geldi. Bunlardan birinde, önceki gece askerlerin öğrencileri dağıtmasının beklendiği bir sırada Nanking Üniversitesi'nden iki genç evlendiler. Tienanmen Meydanı'ndaki Halk Kahramanlan Amtı üzerine çıkan Li Lu ve yeni eşi bayan Zao Ming, arkadaşlanna evlendiklerini ilan ettiler. Çin'deki tarihi gelişmelere tepkiler sürüyor. Hong Kong, Paris, Londra, Tokyo gibi kentlerde dün de binlerce Çinli, Çin Halk Cumhuriyeti'ndeki göstericileri destekleme yürüyüşleri düzenlediler. ABD Başkanı George Bush ise yaptığı açıklamada, Çin'deki demokrasi gösterilerini, ABD'de 1960'larda Martin Luther Kingi in önderliğınde yapılan insan hakları yürüyüşlerine benzetti. Varşova'dan yeni öneri Öte yandan AA'mn Moskova 1 dan bildirdiğine göre Varşova Paktı'nın, dünya barışına hizmet edecek yeni bir öneri paketi hazırlamakta olduğu açıklandı. SSCB Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Gennadi Gerasimov, dünkü basın toplantısında, Varşova Paktı'nın önerisinin, NATO ve Varşova Paktı'nın ayru anda ortadan kaldınlmasını öngördüğünü bildirdi. Gerasimov, yeni öneriyi, soğuk savaşı tamamen yok edecek bir formül olarak niteledi, ancak aynntı vermedi. Elazıgda Elazığ'ın Karakoçan ilçesi yakınlarında yapımı devam eden özlüce Barajı'ndan mesai sonu ilçeye dönen servis aracına dün saat 18.45 sıralannda bir grup terörist tarafından ateş açıldı. Saldında minibüs şoforü Z«keriya Öztürk ile işçilerden tmam Erol öldu, yaralanan Ali Akyol ve Hasan Ali Öztürk Elaağ Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Su sıkıntısı BBC, dünkü haberinde Pekinde bazı yörelerde elektrik ve su sıkıntısının başgösterdiğini bildirdi. Radyo, halkın Tienanmen Meydanı'ndaki barikatları sökmeye başladığını, bazı ordu birliklerinin de geri çekildiğini haberine ekledi. Ancak Pekin ve çevresindeki askeri birlikler tümüyle çekilmiş durumda değiller. Tren istasyonu ve önemli yol kavşaklan hâlâ askerlerin denetimi altında bulunuyor. Bulgar askeri Türklere (Baftarafi 1. Sayfada) öne sürdüklerini belirttiler. Surgündeki Bulgar kaynakları, Bulgar askerlerinin, tutuklanan Aliev'in serbest bırakılmasını isteyen göstericilerle önce konuşmak istedikleri izlenimi verdiklerini ve daha sonra ateş açarak 3 kişiyjjildürdüklerini kaydettiler. Surgündeki Bulgar kaynaklan, cumartesi günü de, Mahmuzlar yakınlarındaki Bohçalar (Kaolinovo) köyünde, Türk azınlıktan yaklaşık 15.000 kişinin yaptığı bir yürüyüşe katılan 47 yaşındaki bir kişinin, güvenlik kuvvetleri tarafından dipçik darbeleriyle öldurüldüğünü öne sürdüler. Aynı kaynaklar, insan hakları savunucusu dört kişinin serbest bırakılmasını sağlamak için bazı yerleşim merkezlerinde 300'den fazla Türkun, 6 mayıstan bu yana açhk grevinde olduklarını kaydettiler. SÖriİSÜ e f Münih'teki Hür Avnıpa Radyosu Bulgarca yayın müdürü Kirov Panov ise Anadolu Ajansı'na 10 bin Türkün, Bulgaristan'daki Türk azınlığın haklanmn tanınması ve Turkçe adlanna yeniden sahip olunmasım sağlamak amacıyla hafta sonu bir protesto gösterisi düzenlediğini, bu gösteri sırasında üç Türkün öldüğünü söyledi. Panov, olaylan radyoya Bulgaristan Turkleri tnsan Hakları Derneği üyesi Bayan Gülten Osmanova'nın telefonla bildirdiğini belirtti. Osmanova'nın bildirdiğine göre, olaylar şöyle meydana geldi: "Avrupa Güveniiği ve İşbiriiği Konferansı'nın (AGtK) 30 mayısta Paris'te yapacagı insan haklarıyla ilgili loplantıda. Bulgaristan'daki Türk azınlığın sonınlannın gündeme getirilmesi için Batı dünyasına bu ayın başında başlayan açhk grevleri ile bir raesaj iletmek isteyen Türkler, cumartesi gıinü Bohçalar (Kaolinovo) köOsmanOVa'nin Tienanmen Meydam'nı dolduran öğrenciler ise Başbakan Li Peng ve Deng Şiaoping istifa edinceye kadar eylemlerini sürdüreceklerini bildirdiler. AP'nin haberine göre ordunun kendilerini destekANKARA (Cumhuriyet Biiro lemesini büyük bir coşku ile karsu) Sağlık personelinin başlat şılayan oğrenciler, ancak yine de tığı eylemlere dün de devam edil Li Peng'le Deng Şiaoping'in gödi. Ankara Dr. Sami Ulus Çocuk revden çekilmeleri talebinde ısrarlı Hastanesi'nde dün gece "toplu olduklarını belirttiler. nöbet" tutuldu. Eyleme destek olÖğrenci temsücileri Halk Kongmak için diğer hastanelerden gelen bazı doktorların isimlerinin, resi'ne de bir mektup gonderdiler. hastane başhekim yardımcısı Bay Mektupta "Liitfen bizimle doğrudur Baykal'ın emıiyle hastane po dan göriişecek temsilciler gonlisine tespit ettirilmesi tepkilere yol derin" deniyor. Mektupta ayrıca sıkıyönetime son verilmesi, Pekin'i açtı. Dr. Sami Ulus Çocuk Hastane kuşatan askerlerin geri çekibnesı ve üniversitelerde derslerin yenisi'ndeki "toplu nöbet" eylemine destek vermek için gelenler arasın den başiaması konusunda öğrenı l e n n hükümetle görüşmek isteda, Ankara Tabip Odası Başkanı ccilerin hükümetle eörüsmek iste diği belirtiliyor. Seüm Ölçer ile genel sekreter Ata Soyer, Sağlıktş Genel Başkan Mektupta, "Öğrencilerin ve halYardımcısı Yusnf Çelik, Türk Ta kın eylemleri göstermiştir ki hıibipler Birliği Merkez Konseyi kiımet başanlı olamaz" denildi. Ikinci Başkanı Prof. Kâzım TiirHükumette öğrenci direnişi koIter, Türk Eczacılar Birliği Başkanı nusundaki görüşlerin çelişkili olAJan Çubukçu, Türk Hemşireler duğuna ilişkin söylentiler arasınDerneği Başkanı Lalezar Miirşit, da, Çin televizyonu, Pekin'e yerSHP milletvekilleri AU Uyar, Ce leşen bir askeri birliğin komutamal Seymen, Hilıni Ziya Postacı, nıyla yaptığı söyleşiyi yayımladı. Önder Miski ve Ankara Barosu Subay, kendilerine geri çekilme temsücileri de vardı. emri verildiğini, "ancak bircok nedolayı geri Milletvekilleri ve demokratik denden kitle örgütü temsilcilerini, hasta çekilemediklerini" söyledi. nenin kapısında alkışlayarak karDün Pekin'in üzerinde helikopşılayan hastane personeli, daha terlerin dolaştığı ve bildiriler atsonra servisleri gezdirerek çalışma tıklan görüldü. Bildirilerde, oğkoşulları hakkında bilgi verdiler. Emniyet güçlerinin hastane dışınIngiltere'de tngilizce'yi ucuza da ve içinde güvenlik önlemleri alöğrenmek için güvenilir tek dığı dikkat çekti. Bu arada diğer yol AUPAİR'lik yapmaktır. hastanelerden eylemi desteklemek Ilgilenen 1727 yaşlan için gelen bazı doktorların, hastaarasındaki lise mezunu ne polisi tarafından adlan alındı. bayanlar: Türkiye'nin ilk AUDoktorlar, isimlerinin Başhekim PAtR acentesi Derin Limited'e başvurunuz. Yardımcısı Baydur Baykal'ın enıBeşiktaş, Mazharpaşa Sokak riyle alındıgını belirterek, durumu 2/9 1158 53 42 1161 43 87 protesto ettiler. Tophı nöbet Ham yoF Doktor eylemi yunde bir protesto yüriiyüşü düzenlediler. AraJannda kadın ve çocuklann da bulunduğu sayılan 10.000'i aşkın Türk göstericiler, sabahın erken saatlerinden itibaren gnıplaşmaya başladılar. Civardaki Türk köylerinden gelenlerin de kaülmasıyla giderek çoğalan Türk göstericiler, 'Türklere özgürlük', 'Azınlık haklarımızı, Türkçe adlanmızı geri verin', 'Biz esir değiliz' sloganlanyla topluca yürüyüşe geçtiler. Inönü, 10 eylülü önerdi (Baftarafi 1. Sayfada) İnönü, erken seçim tartışmalan konusunda Cumhuriyet'in sorularım yanıtladı. Inönü, Başbakan Turgut Özal'ın Tunus'a giderken söylediği, "Cumhurbaşkanı 4. tnrda seçilemezse MecUs fesholur. Ne DYP'nin, ne SHP'nin milletvekilleri Meclisin fesholmasını istemezler" sözleri için şöyle dedi: "Sayuı Başbakan'dan beklenen SHP milletvekilleri hakkında ahkâm kesmek değil. kendi milletvekilleriyle durumu gözden geçirsin ve erken seçim için karar alsınlar, Meclise getirsinler." Başbakan Özal'ın söylediklerinin durumu değiştirmediğini de bildiren İnönü, sözlerini şöyle sürdürdü: "Olaylan belirieyen temel gelişme 26 Mart seçimi sonuçlandır. Bülün milletvekilleri de bu seçimin sonuçlanna göre tavır alacaklardır. Onun için Başbakanın söyledikleri durumu değiştirmiyor. Başbakan, anayasanın bildiğimiz maddelerini hatırlatıyor herkese. Bunlan biliyoruz. Erken seçim milletin iradesi olarak bekleniyor. Biz erken seçim yapalım diyoruz. 'Meclisin feshi gibi yollara gidilmeden eylülde erken seçim yapılsın' diyoruz. En dcjru, en sağlıklı çözüm budur " SHP Genel Başkanı Inönü'nün öteki sorulanmıza vcrdiği yanıtlar şöyle: " Sizce erken seçim için en uygun tarih nedir? İNÖNÜ Ben erken seçimin eylülde yapılmasımn doğnı olduğunu başından beri sö>lüyorum. 'Eylülde ne zaman?' denirse, '10 eylül pazar günü münasiptir' diye söylüyorum. Eylul ayının uygunluğu vatandaşın 26 Martta iktidar boşluğu ortaya çıkarmasından kaynaklanıyor. ANAP üçüııcu parti olunca, demektir ki kimsenin ıktidardaki partiye guverü kalmadı. O halde seçim yapmak gerekir. Ne zaman gerekir? İlk fırsatta... tşte biraz zaman gerekiyor, seçim haarhkları için. Yasa değiştirmek, propaganda yapmak gibi. O zaman ne kadar imkân var diye baktığınızda görüyorsunuz cumhurbaşkanlığı seçimi var. O secime giderken Meclisin halktan yeniden güven alması en doğal, en doğru çözümdür. Cumhurbaşkanlığı seçimi anayasaya gore ekimde başlayacağma göre, ondan evvelki bir tarih olarak eylül kendilığinden meydana çıkıyor. Eylül içinde hangi gün? Eh, pazar gunü yapılıyor seçim. 10 eylül pazar günü o bakımdan münasip görunüyor. Ben bunu bir öneri olarak söylüyorum. Sonunda Meclis karar verecektir. Ekim ayında başlayacak cumhurbaşkanlığı seçimi için de.yeni Meclise bir zaman vermek gerekiyor. Bu konuda yeni Meclisin başkanlık divanırun oluşması için gerekli zamanı da dikkate almak gerek. Belki 10 eylül geç bile sayılabilecektir. Ben bunlan da dikkate alarak eylül başında bir gün diyorum. • SHP erken seçim için Meclise bir yasa önerisi verecek mi? İNÖNÜ Tabii önce ANAPin getirmesi gerekir. Çoğunluk onda. Önce onun getirmesi ve bizim fıkrimizi söylememiz daha sağlam bir yaklaşım olur. Bunu bekliyoruz. Erken seçim yasası konusunda bir güçlük de var. Getirdiğimiz önerinin reddi durumunda bir yıl içinde aynı konuda yeni bir öneri daha yapılamaması durumu var. Onun için bekliyoruz. Ayrıca, ANAP bugunkü seçim yasasıyla seçime gitmez. Bu seçim yasasını da değiştirir. Çünkü bu yasa birinci partiye olanak sağlıyor. ANAP şimdi birinci parti değil ki, niye bununla seçime gitsin? Gösterici Turkleri bir anda kuşatan Bulgar askeri birliklerinin hiçbir uyarıda bulunmadan açtığı ateş 45 yaşındaki Hasan Salih Arnavut, soyadı beürlenemeyen 55 yaşındaki takraa adı " L o m " olan Mehmet ve 37 yaşındaki Mehmet Salih Rüştüov olay yerinde hayatlannı kaybettiler. Bu arada 30'u aşkın Türk de açılan ateş sonucu yaralandı." Bulgaristan'daki olaylar, Fransa'da yayımlanan Le Monde Gazetesi'nin dünkü sayısında da yer aldı. Le Monde, Bulgar askeri milislerin, gosteri yapanların üzerine makineli tüfeklerle ateş açtığını haber verdi. Le Monde, aynı yorede 350 kişinin TurkMüslüman azınlık haklanmn iadesi için açlık grevi yaptığını da kaydetti. Merkezi Pakistan'ın Lahor kentinde bulunan "Uluslararası İslama Çağrı ve Islami Enformasyon Federasyonu" adlı dernek, Bulgaristan'daki Türk azınlığa yapılan baskıları yerinde incelemek üzere, bu ülkeye bir heyet gönderme kararı aldı. Derneğin yönetim kurulunca önceki gece Kahire'de yapılan toplantıda, Bulgaristan'a gidecek heyete vize verilmesi için Kahire"deki Bulgaristan Büyükelçiliği'ne başvurulması çalışmalarına başlanması kararlaştırıldı. Balkan Turkleri Göçmen ve Multecı Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Mumin Gençoğlu, Bulgaristan'da 6 Türkün öldurülmesi nedeniyle federasyonun bugün olağanüstü toplanacağını açıkladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle