27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
NtSAN 1989 CUMHURIYET/13 Gtivenoyu görüşmesi bugün TV'de ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümette yapılan son değişikliklerden sonra Başbakan Turgut Özal'ın TBMM'den güven istemiyle ilgili göruşmeler bugün yapılacak. Saat 15.00'te açılacak olan genel kuruldaki göruşmeler TV'den naklen yayımlanacak. Siyasi parti gruplan ve hükümete danışma kurulu karanyla verilen birer saatlik süre içinde görüşler dile getirilecek. SHP grubu adına Genel Başkan F.rdal İnönii, DYP grubu adına Genel Başkan Siüeyman Demirel, hükümet adına da Başbakan Turguc Özal konuşma yapacak. Güven istemiyle ilgili görüşmelerin TV'den naklen yayını nedeniyle siyasi parti genel başkanlan dün yoğun bir çalışma içine girdiler. Devlet Bakanlan aynı binada ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Turgut Özal, yeni ve eski tüm devlet bakanlarım aynı binada topladı. Devlet bakanları bundan böyle başbakanlık binasının bitişiğindeki eski Dışişleri Bakanlığı binasında oturacaklar. Başbakana vekâlet edecek olan ve AT ile ilişkilerden sorumlu Devlet Bakanı Ali Bozer'in eski dışişleri binasına taşınan ilk bakanlardan olduğu bildiriliyor. Yeni başbakanlık diye tanınan DPT ile bitişik binadaki makam odasından aynlarak Bozer'in, eski Dışişleri Bakanı Vahit HalefoğJu'nun odasına yerleşti. Mehmet Yazar da eski başbakanlık binasındaki yerini terk ederek eski dışişleri binasındaki yeni makamına geçmeye hazırlanıyor. George Michael'a ödul Ünlü İngiliz pop şarkıcısı George Michaela önceki gun Londra'da törenle, başarılanndan ötürü ödul verildi. Bir elinde ödülünü, öteki elinde de bir şişe kırmızı şarabı tutan Michael, fotoğrafçılara mutlu biçimde poz verdi. (Fotoğraf: AP) Çiftçilerin Ç sa Cumhurbaşkanı François Mitterranci, önceki gün Guenzburg kentinde bir araya gelirken bina dışında ilginç bir protesto eylemi yaşanıyordu. Bir grup Federal Alman çiftçisi, AT'nin yanlış tanm ve hayvancılık politikalan nedeniyle zarar gördüklerini öne surerek inek ve kuzularıyla birlikte gösteri yaptılar. Çiftçilerin taşıdıkları pankartlarda "Bizler Avrupa'nın kurbanlık kuzuları değiliz" sloganları yer aldı. (Fotoğraf: AP) ABD'ninNCAAbasketbol şampiyonasında sayı krallığı unvanını kazanan ünlü oyuncu Glen Rice', maç dönüşü hayranları tarafından sevgi seliyle karşılandı. Michigan Üntversıtesi takımında oynayan Glen Rice. Ann Arbor'a varışında, binlerce kişi ellerinde, kendi fotoğraflarının bulunduğu günlük gazeteleri imzalatmaya ve birlikte fotoğraf çektirmeye çalıştı. Rice. son yıllann en çok dikkati çeken skorer oyuncuları arasında gösteriliyor. (Fotoğraf: AP) 1 Sayı kralına karşılama, HABERLERİN DEVAMI Özal da Erken Seçime Yanaşıyor, Ama... (Baştara/ı 1. Sayfada) yın Özal'ın kafasında da "evet erken seçim, ama ne zaman?" sorusu belirgir.leşiyor. Başbakanlık Konutu ile yakın çevresinde, önümüzdeki 11.5 yıla yayılan bir erken seçim stratejisinin hazırlandığına ilişkin işaretler bir süredir dikkati çekiyor. Şöyle ki: Enflasyonun düşürülmeye başlandığının kamuoyuna sergilenmesi... Büyük iş çevreleriyle diyalogların yeniden örülmesi... 12 Eylül öncesine dönük korkutmacaya devam edilmesi... Hükümete ve partiye laik makyaj ya da ANAP'ı "merkeze çekmek" için manevralar... Muhalefetin eline geçen belediyeleri hedef alarak kentlerde SHP ile DYP'yi geriletmenin yollannı bulabilmek... Böyle bir stratejinin umulanı vereceğini sanmıyoruz; ancak ANAP kurmaylarının kafasında olan budur. Özellikle, seçim sonrası hem parti yönetiminde hem de hükümette daha ön plana çıkan "liberalkanat", Özal'ı 11.5 yıl içinde bir erken seçime ikna etmeye çaltşıyor. Sonbahardaki cumhurbaşkanı seçimi ne olacak scrusuna ise, "liberal kanat"\n önde gelen isimlerinden biri geçen gün, "muhalefetle mutabakat aranarak seçilmeli yeni cumhurbaşkanı" yanıtını verdi; erken seçim için de "makul olan tarih 1990 eylül ayıdır" dedi. Başbakan Özal'ın da artık böyle bir tarihe peşinen hayır demediği biliniyor. Oyleyse sorulması gereken soru şudur: Türkiye daha 1 1.5 yıl seçimsiz gitmeye taharnmül edebilir mi? Bu kadar uzaktaki bir seçim "erken seçim" sayılabilir mi? Sanmıyoruz. Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullar, bu kadar uzun sürecek bir belirsizliğe izin veremez. Bürokrasi çarkı felce uğrar; iç ve dış ekonomik odaklarda bek/egör havası geçerti olur; gittikçe tırmanacak gerilim ortamı ülkeyi her türlü provokasyona elverişli hale getirir; salı günkü ANAP Meclis Grubu seçimlerinin de gösterdiği gibi, parti içi çalkantılar, her geçen gün partiyi parti olmaktan çıkarmaya devam eder. Kısacası, 11.5 yıl sonraki seçimler erken seçim olmaktan çıkar ve ülkeyi kaosa götürecek bir bunalımın kapısını aralar. Seçim sandığında kazanrnak da kaybetmek de demokrasi oyununun en temel kuralıdır. Her ikisini de içine sindirmeyi bilmek, demokratik düşüncenin erdemi sayılır. Sayın Özal bu konuda gecikmiş sayılmaz; oyunu kuralına göre oynayabilir ve en geç eylül ayında erken seçime gidecegini açıklarsa, sağduyunun sesini dinlemiş olur. Seçim sandığına giden yolun önünü engellerden temizlemenin, sayılamayacak kadar çok yararı olduğuna inanıyoruz. CUNEYT ARCAYUREK yaz.yor tirdiği sonuçları tersine çevirebilmek için. asıl savunmazortuğuyla karşı karşıya olan Özal. Sürekli ulusal iradeden söz eden, ama ulusal iradenm buyruğu öniine gelince kaçacak yer arayan Özal, seçim sonuçlarının getirdiği gerçeği nasıl yadsıyacak, erken seçimin artık kaçınılmaz erdemine karşı ne diyebilecek ki! Zor dostum. zor. Başbakan Özal, kapıldığı şok datgaları arasında hezimetin erken seçime dönüştüğünü, ilk günlerde yaptığı gibi, artık görmezlikten gelemiyor. Hatta gerek ANAP grubunda, gerekse basınla ayaküstü malum söyleşılerinde, "yumuşak izler" veren cumleler sıralıyor. Ömeğin, Özal'a göre, "sorunların içinden çıkabilmek için muhalefetle diyalog" gerekliymiş, "Bugune dek diyaloğu özenle gözetmiş.".Gerçek bu değil. Tam beş yıldır Özal, bumunun dikine gitmekte. muhalefeti küçümsemekte direndi. Önemli konularda muhalefetle bir masaya oturmayı geri çevirdi. Şimdi Cumhurbaşkanı "demokratik parlamenter rejimin sınırlarını zorlamadan. partilerin bir araya gelip erken seçime çare bulmasını" söylüyor ya, Özal'dan da "değişik bir hava" esiyor. Çünkü, giderek yalnız kaldığını, kalacağını görüyor. Sonra, bildiğimiz Özal yine sahneye giriyor. Diyalogdan söz eden Özal, iktidarın kafasına kafasına vuran, seçim rakamlarını "önemsemediğini" yine açıklıyor. Son konuşmasında, yüzde 6070 karşımız(Baştaraft 1. Sayfada) da demekle aslında çok bir şey fark etmiyor" diyebjliyor. Ya önemli olan neymiş? Özal'a göre, "anayasaymış, yasalarmış." Peki, amaCumhurbaşkanı'nın değindigi, demokrasilerdeki yeri geldiğinde işletilmesi zorunlu '^enek ve gelenekler" ne oluyor? Ustelik, anayasayla yasalar yüreği yeten iktidarların erken seçime gitmesini engellemiyor. Tersine. secimden köşe bucak kaçmak yerine erken seçim tarihinde bir iktidarın anlaşabileceğine kapıları açık bırakıyor. Ne var ki bir ıktidar sahibi yüzde 78 çoğunluğu önemsemezse, anayasada seçime zorlayıcı hüküm de olsa, boşverir, aldırmaz. sa sorunları TV'de konuşma" çağrısını geri çeviren Başbakan, şimdi kuzu kuzu ekranda tartışma önerisi yapıyor. Neden? Sular gi.bi akan oylar, almış götürmüş Özal'ı. Gerıye kalan, törpülenemeyen inancı, "ülkeye, bir ülke daha katmış olduğu inancını" bir türlü yitirememesi. Liderlerle TV'de tartışırken görkemli sefalet karşılığı yarattığı "eserleri" muhaliflerine kabul ettirmeye çalışacak. Rakam verecek. eski günlerle bugünkü ekonomiyi. kalkınmayı kıyaslayacak. Halkta "en büyük Özal" izlenimınin yeşereceği umudu, daha doğrusu dürtüsüyle gözünden bile sakladığı ekranı liderleZaten Cumhurbaşkanı'nın mu re açmaya hazırlanıyor. Demokhalefetle yaptığı görüşmelerden rattır Başbakanımız; çook desonra demokrasilerde "gerekten mokrat! ye gelenekten" söz açması, Bu heves, istediği noktaya vaÖzalın kuru mantığının ne denli rabilecek mi? Kuşkusuz, Inönü geçersiz olduğunu vurgulamak ile Demirel, Özal'ın TV tartışmatan başka bir şey değil. sını geri çevirmeyecekler. Ne var "Bir taraf seçim istiyorsa se ki Özal'a kendi rakamlarıyla, heçim tarihini dikte ettiremezmiş." le enflasyonun yarattığı gerilimı Başbakan'ın horlayarak baktığı öyle bir anlatacaklar kı karşıya "taraf" ise, halkın yüzde 78'i. Bu geçip selamete erişmesi için direnmelere karşın artık Özal da övündüğü Fatih Köprüsü bile yeerken secimden kaçma olanağı terli olmayacak. nın giderek azaldığını görüyor. Zaten güvenoyu görüşmelerinBu yüzden bir sola, bir sağa yalpalayan tutarsız sözlerle çıkış yo de kalkınma edebiyatına halkın verdiği yanıt, aynntılarıyla dile gelu arıyor. "Memleketin menfaati neyi tirilecek. icap ettiriyprsa pnu yapacağını" "Özal'ın Özal'ı anlatması" için söylüyor Özal. ÜSkenin ve bizzat bulduğu son çareler bunlar. Yapkendisinin menfaati, erken seçi sın bunları, sonunda gitsin eylülmi icap ettiriyor. Bir anlayabılse! de seçime, ya gelir ya gelmez. Secimden önce TV'yi tek ba Onurlu muhalefet görevini üçünşma ve alabildiğine kullanacağı cü partinin başında sürdürür ya nı sandığından, liderlerin, özel da sürdürmez. Kendinin ve halikle Demirel'in, "Yüreğin yetiyor nedanın bileceği iş. (Baştarafı I. Sayfada) "İş işten geçtikten sonr» söylüyor" derken, DYP lideri Demirel, "Çökelek pazan dağıldı" dedi. özal'ı ima ederek, "Kendisi yesin çökdeti" diye konuşan Demirel, "Hangi şartlar altuıda olursa olsun, hazınm" görüşünü ortaya koydu. TRT'den bir üst düzey yetkilisi de söz konusu açık oturum programını yapmaya kesinlikle kararlı olduklannı belirterek, "Zaten kururaun bugün ulaşmış bulunduğu partiler iıstiı slatünün ve cağdaş yayıncılık anlayışlannın da bunu gerektirdiğini" ifade etti. Aynı yetkili, bu programın en iyi biçimde gerçekleştirilmesi için izleyecekleri yoHan saptamakta olduklannı. açık oturumun kurum dışından bir kişiye de yönettirilebileceğini de sözlerine ekledi. TRT Genel Müdur Danışmanı HUkal Saydaıner, "Özarın televi/yonda açık oturum yapılmasını istemesi ardından, bu konuda bir çalışma yapılıp yapılmadığı" ko nusundaki soruyu, "TRT bu konuda gereken hazırtaklan vapmakta. IJderier de bu konuda hazır olduklannı betirttiklerine göre, TRT de buna göre hazırhklannı yapıyor" dedi. Televizyonun birinci kanalında yayımlanan "Açık Oturom" programını hazırlayan Ali Kırca da yerel seçim sonuçlarını siyasi parti temsilcilerine tartıştırmayı düşündüğünü belirtti. Televizyonda bu akşam yayımlanacak olan programı, yerel seçim konusuna ayırmayı düşündüğünü, ancak sonradan bundan vazgeçtiğini belirten Kırca, bunun nedenini şöyle açıkladı: "Biliyorsunuz TBMM'de güvenoylaması görüşmeleri junn (bugün) yapılacak. Bu nedenle, siyasi konularla yiiklii bir gunde, aynı şeyleri akşam yeniden tarOşmak olamazdı." SHP Genel Başkanı Erdal Inönü, Başbakan özal'ın TV'de açık oturum çağrısını "iş isten geçtikten sonra yaptıgım" ve ne söylediğinin belli olmadığını bildirdi. Inönü, şöyle konuştu: "Biz her zaman ülke sorunlannın TRT'de düzenlenecek açık otunımlarda tartışdmasını istiyorduk. Bunu baştan beri söylüyonız. Oysa Sayın Başbakan şimdi iş işten geçtikten sonra söylüyor. Yine de ne söyledigi belli değil." TV'de Özal'ın umudu özel sektörde OSMAN ULAGAY Seçmenin desteğini kaybeden Başbakan Özal, tamamen ortada kalmamak için ilk göz ağrısı özel sektörle flört tazelemeye çalışıyor. Seçmen gözündeki iüban yükselen Süleyman Demirel'e fırsat bırakmadan özel sektörün gönlünü yeniden kazanmaya çalışan Özal'ın keskin bir "u dönüşü" yaparak daha önce ısrar ettiği ekonomi politikalarından tamamen geri döndüğü ve özel sektörün isteklerine uygun bir politika uygulayacağı izlenimini verdiği görülüyor. Özel sektör sözcüleri biraz da şaşkınlık içinde bu olayı izlerken özal'ın bir yandan özel sektöre yaptığı vaatleri tümüyle yerine geürmesi, diğer yandan enflasyon cephesinde kısa sürede olumlu sonuç alması ise oldukça zor görünüyor. Ankara'dan sızan haberlere göre alınması öngörülen önlemlerin, enflasyonla mücadele hedefıyle dç tutarlı olanları şunlar: • KlT'lerin ürünlerine sık sık zam yaparak finansman ihtiyaçlarını karşılama uygulamasından mümkün mertebe kaçınılması. • Kamu yatırımlannın daha da kısılması, başlamış olan önemli projelere bile çok kısıtlı kaynak aktarılması. • Diğer kamu harcamalannın da asgari sınırlara indirilmesi. • Hazine'nin Merkez Bankası'ndan borçlanmasının ciddi biçimde sınırlandırılması. • Ek ödenek verilmeyerek bütçe uygulamasına azami dikkatin gösrerilmesi. • Para musluklannın daha da kısılması. • Kooperatif birlikleriniu kaynaklarının sınırlandırılması. • Belediyelerin kaynaklarının sınırlandırılması. • Vergi tahsilatında takibin sıkılaştınlması ve vergi gelirlermin mutlaka arttırılması. Bu önlemlerin 1988 ekiminden beri izlenen, kur ayarlamalarmı yavaş götürme ve iç talepteki durgunluğu sürdürme politikalarıyla birlikte uygulanması halinde, kamu açıklarını azaltma ve iç talebi sınırlama açısından enflasyonla mücadele önlemleri bir bütünlük kazanmış olacak. laşılıyor. Bunlar arasında ilk dikkati çekenler şunlar: • Kamu kesiminin yatırım ve harcamalarını kısmasıyla serbest kalacak kaynaklann bir bölümünün nispeten elverişli koşullarla özel sektöre kullandırılması. • Bu amaçla kredi faizlerinin aşağı çekilebilmesi için mevduat munzam karşılıklarının düşürülmesi (bunlara uygulanan faizin arttırılması), ayrıca kredi faizleri uzerindeki vergilerden bir raiktaı fedakârlık yapılması. • Arttınlacak üretimin iç piyasada satıîamayacak olan bölumünun ihraç edilebilmesi için ihracatçıya sağlanacak teşviklerin arttırılması, ihracat kredilerinin Eximbank'ça sağlanması. • Ithalat teminaüannın düşürülmesi. Bir yandan girdi maliyetleri, KİT zamlarına ve kur ayarlamalarına dikkat edilerek fa^la arttınlmazken diğer yandan finansman alanında sağlanacak kolayhkların ve ihracat olanaklarının özel sektörü daha bol ve daha ucuz üretime yönlendireceği umuluyor. ceğine inanmak pek de kolay değil. O zaman akla başka bir olasıhk geliyor. özel sektörün gönlü olsun diye kamu kesiminden bu kesime aktarılacak kaynaklann sonuçta üretimi değil, fiyatları arttırması olasılığını düşünmek gerekiyor. Bir yandan çok sıkı para politikasından ve bununla uyumlu bir disiplinli maliye politikasından söz edilirken diğer yandan kredi faizlerinin ve mevduat munzam karşılıklarının düşürülmesinden söz edilmesi ve özel sektöre kur yapıldığı bir ortamda vergi tahsilatında bu kesimin üzerine gidilmesinin olanaksız görünmesi, tasarlanan önlemlerin sonuçta enflasyonu besleyici bir yanı da olabileceğini düşündürüyor. Sayın Başbakan'ın peşin vergi oranının düşürüleceği yolundaki beyanları ve kredi faizlerini düşürmek için vazgeçilecek vergilerden doğacak hasılat kayıplan da hesaba katıldığında kamu açıklarını kapatmanın kolay olmayacağı daha da iyi anlaşılıyor. Bu arada ihracatı teşvik etmek için ihracatçı kesime aktarılacak kaynaklann etkisini de hesaba katmak gerekiyor. öte yandan sorulması gereken çok önemli bir soru da şu: Seçmen desteği yüzde 21'lere düşmüş bir iktidar, yalnızca özel sektörün etkili bir kesimine yaklaşarak ayakta durabilir mi? Işçiye, memura, çiftçiye, esnafa kısa vadede bir şeyler vermeden, bu kesimlerin de gelirini arttıracak bazı önlemler almadan ayakta kalabilir mi? Sayın özal, kendisinden yaka silkme noktasına gelmiş olan bu kesimleri, enflasyonun ileri bir tarihte düşeceği vaadiyle avutabilir mi? Hiç sanmıyorum. Bu kesimlere de kısa vaded* bazı ödünler vermek gerekecektir. özel sektöre tanınması düşünülen kolaylıklarla birlikte tüm bu önlemlerin de iç pazan bir ölçüde canlandıncı etki yapması kaçınılmaz olacaktu. tç pazann canlandınlması olayı, özel sektörde çok hızlı bir üretim artışıyla saglanamadan, yapay desteklerle başlatüırsa bunun etkisi ise muhtemelen enflasyonist olacaktır. Görünen o ki Sayın özal, gecmişteki tüm yanlışlarını kabul ederek özel sektöre elini uzatıyor, "Bana destek verin, üretiminizi arttınn, fiyatlannızı artürmayın, şu zor dönemeci birlikte aşalım" diyor. Sayın Özal'ın bu 'durumu kurtarma1 girişiminin nasıl sonuçlanacağını ve enflasyonun bu olaydan nasıl etkileneceğini görmek için önümüzdeki dönemin gelişmelerini beklemek gerekiyor. Ancak Türkiye gibi milli gelirinin yüzde 10'unu dış borç servisine ayırma noktasına düşürülmüş bir ülkede, bir yandan iç pazan canlandırırken diğer yandan enflasyonu aşağı çekmek olanaksız denecek kadar zor gorunüyor. Ya gerçekler? Bence tasarlanan programın en zayıf halkası burada. Türkiye'de ozel sektöru daha fazla üretime sevk eden en önemli faktör, iç pazardaki canlanma. İç pazardaki canlanmaya ise hemen her zaman kamu kesimi önculük etmiş. Kamu kesimi buyük altyapı yatınmlarına girişiyor, kamunun öncülüğünde konut sektörü pompalanıyor, çiftçiye nispeten iyi fiyatlar veriliyor ve iç pazarda bir canlanma yaratıhyor. Özel sektör ancak bu canlanma başladıktan sonra üretimini arttırmaya ve mevcut tesislerinin kapasitesi sınırına dayandığında yeni yaürıma yöneliyor. Biraz daha ucuz faizle kredi jemini, ancak bu önşartlar yerine geldikten, yani iç pazar canlandıktan sonra etkili olabiliyor. Şimdi yapılmak istenen ne? Kamu kesimi daralabildiği kadar daralacak, buna karşılık özel sektör, kredi faizlerindeki birkaç puanlık düşüşten ve ithalat teminaılarının düşürülmesinden cesaret alarak üretimini hızla arttıracak ve girdi fiyatları fazla artmadığı için fiyatlannı fazla arttırmayacak. Böylece sağlanacak bol ve ucuz üreüm de enflasyonun kontrole alınmasım kolaylaştıracak. Kâğıt üzerinde mümkün görünen bu uygulamanın Türkiye'de ve bugünün koşullarında başarıyla gerçekleşmesi oldukça zor gorunüyor. Türk sanayiinin, yerleşmiş alışkanlıklarını bir anda terk ederek adeta Özal'ı kurtarmak istercesine, iç pazann durgun olduğu bir ortamda üretimi arttırma riskini üstleneceğine ve ucuz uretime yonele Arza yönelik önlemler Ancak sonunda Sayın Özal'ın da kabul etmek zorunda kaldığı gibi enflasyonla tnücadeleyi salt talep cephesinden önlemlere başvurarak başarıya ulaştırmak hem çok zor hem de bedeli çok ağır. Bu nedenle işin arz yönüne de eğilmek ve üretimi arttıracak önlemleri de devreye sokmak gerekiyor. Özel sektör sözcüleri de ısrarla bunu vurguluyorlar. Alınması düşünülen önlemlerin bir bölümünün de bu amaca yönelik olduğu an Uyumsuzlar kabinesi (Bajlarafı 1. Sayfada) uyumsuzluk olduğu saptandı. Bu arada Adnan Kahveci, Kâzım Oksay, Kurtcebe Alptemoçin ve Hasan Celal Güzel'in kabine dışı kalması, bu bakanlarla kavgalı olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tmren Aykut'u rahatlattı. Yerel seçim yenilgisinden sorumlu tutulan eski ANAP Teşkilat Başkanı CMtan Sungurlu'nun da adaylık sorunları yüzünden bi^çok bakan ve milletvekili ile tartıştığı biliniyor. Ekonomi yönetiminde Başbakana yardımcı olmakla görevlendirilen devlet bakanlan Güneş Taner ve Işın Çelebi arasında ciddi bir sorun bulunmuyor. Ancak her iki bakanın da "özel sektör temsilciliği" konumunda olmasının ileride çekişmelere yol açacağı öne sürülüyor. Taner'in Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı tdaresi'nde kendisine verilen brifıng sırasında Çelebi'nin aleyhine konuşması da bu çekişmenin ilk işareti olarak gösteriliyor. Ayrıca Taner ve Çelebi'nin Maliye ve Gümrük Bakanı Ekrem Pakdemirli ile aralarında öteden beri diyalog olmadığı belirtiliyor. Bunun yanı sıra Çelebi ve Pakdemirli arasında geçmişe dayanan bazı anlaşmazlıklar bulunduğu ifade ediliyor. Pakdemirli'nin birinci Özal hükümeti sırasında Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı yaparken yakın arkadaşı Atilla Yurtçu'nun şirketi Izdaş'a yardım ederek bu şirketin önünü açması, İzdaş'ın rakibi olan Metaş grubunun yöneticilerinden olan Işın Çelebi'yi kızdırmıştı. Çelebi, Pakdemirli'ye diş bilerken, Pakdemirli de İzdaş'a ortak olduğu yolundaki haberlerin basına sızdırümasından Çelebi'yi sorumlu tutmuştu. Kabinenin liberalleri olarak bilinen Taner ve Çelebi ile kabinenin hareketçi bakanlan arasında da anlaşmazlıklar bulunuyor. Taner'in Devlet Bakanı Ercüment Konukman, Tanm Orman \e Köyişleri Bakanı Lutfullah Kayalar, Maliye ve Gümrük Bakanı Ekrem Pakdemirli ile milletvekilliği döneminde yan yana gelmekten bile kaçındığına dikkat çekiliyor. Yozgat'ın iki bakanı Cemil Çiçek ve Lutfullah Kayalar arasında Yozgat'ta ANAP il yönetimine egemen olma nedeniyle çekişme yaşanıyor. Ekrem Pakdemirli ile Başbakan Yardımcısı Ali Bozer arasında da TRT vericilerinin PTTye devri konusunda bir anlaşmazlık yaşanmıştı. Bu anlaşmazlığa daha sonra Başbakan Turgut Özal el koyarak sorunu Pakdemirli yönünde çözmüştü. Kabinenin iki liberali olarak tanınan Ulaştırma Bakanı Cengiz Tuncer ve Dışişleıi Bakanı Mesut Yılmaz arasında da anlaşmazlık bulunuyor. Tuncer'in ANAP Teşkilat Başkanhğı sırasında başlayan bu anlaşmazhğın daha sonra eski tstanbul Belediye Başkanı Bedrettin Dalan'ın yanında yer alıp almama sorunu yüzünden daha da büyüdüğü kaydediliyor. Tuncer'in Dalan'a yakın davranmasının Yılmaz ile ilişkilerini olumsuz etkilediği ifade ediliyor. ANAP 'anahtar parti' (Baştarafı I. Sayfada) de gelen isimlerinden Mesut Yılmaz'ın bu çıkışırun "AN AP'ta bir özdcşfjri dönemi"nin başlatılması açısından önemli bir başlangıç olduğuna dikkat çekiliyor. Siyasi kulislerde Mesut Yılmaz'ın "ANAP bir merkez partisidir" vurgulamasından şu sonuçlar çıkanbyor: 1. Yerel seçimlerden sonra partiyi çok fazla sağa, özellikle dinci sağa kaydırmarun bir yarar sağlamadığı görüldü. 2. Sosyal adalet temalarının ikinci planda tutulduğu bir kalkınma modelinden vazgecilmesi gereği onayaçıktı. 3. Oylann DYP'ye kaymasının önlenmesi ve DSP'nin böldüğü sol oylann sağlayacağı avantaja ek olarak soldan yeni oy alınması öngörüldü. 4. Şimdiye kadar tek adam ve yakın çevresi tarafından yönetilen ANAP'ın giderek bir kadro partisine dönüştüğü saptandı ve kitle partisi olma yöntemlerinin araştırılması kararlaştırıldı. 5. Bir genel seçim sonunda ANAP oylarının yüzde 21.75'ten daha geri lere gitmesi durumunda olası bir koalisyon hükümetinde anahtar parti konumunun şimdiden açıklanması ve böylelikle ANAP'ın dağılmasımn önlenmesi gereği duyuldu. Dışişleri Bakanı Yılmaz'ın çıkışını değerlendiren bilim adamlarının görüşleri şöyle sıralanıyor: Prof. Aydın Yalçın: Sayın Yılmaz'ın bu beyamnda bir çelişki yok. Benim kanaatimce de öyle: Yani Batıda özellikle yeni konservatif adı verilen akımda orta sağ partilerle, sosyal demokrat ve orta sol partilerin programları arasında ortak bazı noktalar olabilir. Bunlar Marksist aşırı solla, dinci kralcı, ırkçı şoven aşın sağ arasındaki partiler gibi birbirine çok uzak şeyler değil. Biliyorsunuz oynak merkez teorisi deniliyor, bunun bir göstergesi bu yaklaşım. daha şimdiden kendisinin belirlemesine ben olanak görmüyorum. Gelecekte yapılacak bir seçimde, yani bir erken seçimde bunu seçmen tayin edecektir. Merkez partisi olarak parlamento içinde nasıl bir yere istekli olacaklan açıklamalarından belli değil. Acaba sağ ve sol koalisyonlarda anahtar rolü mü oynayacaklar, öyle mi demek istiyor Saytn Yılmaz, o da belli değil. Yılmaz'ın bu yaklaşımında belli olan tek şey, ANAP'ın şu anda çoğunluk partisi olma istidadı görmemesidir. Yılmaz, 'Programınuzda sosyal demokrat temalara yer vermemiz olanaklı' diyorsa, o zaman şunu düşünüyor olabilir. ANAP'a, F. Almanya'daki Hür Demokrat" lar'ın rolünü uygun görüyor. Bir de şu var: Ne SHP, ne de DYP çoğunluk partisi olamayacaklar ve benimle koalisyon yapacaklar demek istiyor olabilir. tSTANBUL BAROSU KURULUŞ PROGRAMINDA BUGÜN: İSTANBUL GAZETECİLER CEMIYET1 • 14.00 Panel: "ILO Standartlan ve Tiirkiye'deki Durum' Yön.: Av. Ergin TÜRSOY, Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ. Prof. Dr. Devrim ULUCAN. YAR1N: tSTANBUL GAZETECİLER CEMlYETl • 14.00 Panel: "Basın Ozgüriüğü ve Türkiye" Yön.: Av. Turgut Kazan, Prof. Dr. Çetin ÖZEK, Oktay EKŞİ, llhan SELÇUK. İSTANBUL BELL GOKDÎU LJSESI ŞEHiR TiYATROLARI 5 Nisan'dan Itıbaren KADIKÖY HALDUN TANER SAHNESI'nde Hugh VVHITErviORE BİR YALAN ÇEMBERİ Türkçesi: Yıldınm TÜRKER Yöneten: H a k a n ALTINER Dekor/Kostum: Nilgün GÜRKAN Erhan ABİR Arsen GÜRZAP Toron KARACAOĞLU Bercis FESCİ Tomris İNCER Ersan UYSAL Û z l e m SAVAŞ Ç m e n TURUNÇOĞLU BİLETLER SATIŞA ÇIKARTILMIŞTIR 530 NıSAN A.RASI HtRGUN P TESISALI DISINDA ÇARS 15 002030 PERS 20.30 CUMA 2030C.TESI 15 00 20 30 PA2AR15 00 18 30 Bir senedir öğretimini sürdüren okulumuz, İlkOrtaUse birimlerin2 den oluşan 10.000 m 'lik bir alan üzerine kurulmuştur. Tüm binalar ve sosyal tesisler okulun kendi malıdır. öğretim ingilizce olup tam gündür. Ikinci yabancı dil Almanca'dır. Dış dünya ile devamlı işbirliği yapılarak yabancı uzman öğreticiler okulumuzda ders vermektedir. Dil öğretimi modern laboratuarlarda yapılmaktadır. Laboratuarlarımızda kapalı devre video sistemi, Televizyon, Teyp, Epidiaskop, Tepegöz ve projeksisyon bulunmaktadır. Eğitim bölüm başkanlıkları, tüm laboratuarlar ve derslikleri birbirine bağlayan telekominikasyon sistemi kurulmuştur. öğrencilerimizin becerilerine yönelik eğitim vermek için; Modern Müzik derslikleri, Resim ve Işlik atöh/eleri, Bilgisayar, Dil, Fen, Kimya, Fizik ve Biyoloji laboratuarları açık ve kapalı spor salonları kurulmuştur. Okulumuz mutfağından öğle yemeği ve öğrencilerimizi evinden alıp evine teslim edecek servisimiz mevcuttur. GOKDIL LISESI YAVRULARIMIZIN YARINLAR. İÇİN 'Laikliğe ters düşenlere* Coşkun Kırca: Sayın Yılmaz, bu yaklaşımıyla partisinde bir tartışma başlatmıştır. Merkez partisi demek; liberal ve laik bir parti demektir. ANAP içerisinde liberal ve laik eğilimli bir zümre olduğu biliniyor. Bunun yanı sıra, laikliğe ters bakan bir zümrenin mevcut olduğu da biliniyor. Bu ikinci zümreye muhafazakâr demiyorum. Çünkü muhafazakârlık manevi değerlere önem verir, fakat laikliğe ters bakmaz. Şimdi öyle anlaşılıyor ki Sayın Yılmaz ANAP içinde laikliğe ters düşenlere karşı mücadele açmak istiyor. Bu mücadelede başarılı olup olamayacağı, aynı konuda DYP'nin alacağı tutuma bağlıdır. Çocuğunuzu okutmak istediğiniz okulu "Başvuru formunda" mutlaka tercih ediniz. Yasal olarak: Okullar;kendisini tercih etmeyen hiçbir öğrencinin kaydını kesinlikle yapamayacaktır. Bostancı Değirmen Yolu Cad. (Bostancı Oto Sanayi Sitesi Yanı) Tel: 362 40 94 362 47 94 362 91 93 9495, 81120 Kadıköyİstanbul Sayın Veliler Parti fikri ile bağdaşmaz Prof. Sadun Aren: Dışişleri Bakanı Sayın Yılmaz'ın yaklaşımını garipsedim. Çünkü parti fikirleri, partilerin düşünce biçimleri bugünden yarına ve şahıstan şahısa değişmez. Orıun için ANAP'ı olduğu fikirsel yapıdan koparıp, ona başka bir hüviyet vermek olanaksızdır. Bu yüzden böyle bi*. arayışı çok sonuç verici olarak görmüyorum. ANAP anahtar parti Prof. Dr. Tuncer Karamustafaoğlu. Bu açıklamasıyla Sayın Mesut Yılmaz, ANAP'ın ileride bir merkez partisi rolü oynamasını istiyor olabilir. Ama bunu, Hüviyetimi kaybettim, hükümsüzdür. FERHATORAL Hüviyetimi kaybettim, hükümsuzdur. DOÖAN DOĞAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle