Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER da Süreyya Bey söz söyleyecektir. Müzakere konusu bir şey yoktur. KILIÇ ÂLİ BEY (Gaziantep) Paşam! Yüce Meclisi suçlama altında bıkacak mısınız? Buna izin verir misiniz? AHMET SÜREYYA BEY (Bahkesir) Efendim! Dün Meclis Genel Kurulu toplantı halindeyken Meclis koridorundan gelen birkaç tabanca sesini hepimiz işittik. Bunun nasıl bir olaya dayandığını ve neden ileri geldiğini Başkanlık Divanı, Anadolu Ajansı aracılığı ile bütün kamuoyuna resmen duyurduğu gibi şimdi de Başkanlık Divanı'nın resmen okunan yazısı ile durum açıkhğa kavuşmuştur. Özel olarak edindiğimiz bilgiler de bu yazının metnindekinden başka bir şey değildir. Başka biçim ve nitelikte yüce Meclisimizi herhangi bir yönden üzebilecek bir durumu bilen bir tek arkadaşımız yoktur. Reşat Bey kardeşimizin içtüzükte yazılı bir yasal madde içeriğinin tam olarak uygulanması istemini, yüce kurulunuz (üyelerinden) arzu etmeyen yoktur. Bunu hepimiz isteriz. Bir yasama Meclisinin kendisince konulan yasal kuralları taın olarak uygulaması hakkıdır; en yüksek ve en kesin bir görevidir. Bu bakımdan (Reşat Bey'in) istemlerinin bu noktasına tam olarak katılınm. Ancak "yakından biliyorum ki, birçok arkadaşlar görüşlerini açıklayamıyorlar" sözlerine katılamayız. Çünkü yüce Meclis sanki bir etki altındaymış, birçok arkadaşlar görüşlerini açıklayamıyormuş, vatan ve millet sorunlarında tam bir görüş sahibi olarak ve ciddiyetle buraya gelmiştir. (Konuşmacı son tümcesiyle herhalde "miUetvekilleri görüşlerini ciddilikle açıklamak için gelmişlerdir bu Meclise" demek istiyor sanırım H.V.V.) MUSTAFA BEY (Tokat) Acizdir o adam. Madem korkuyormuş da memleketten buraya niye gelmiş? AHMET SÜREYYA BEY (devamla) Vatanın özgür olan bu kürsüsünden bütün insanhğın saygı duyduğu yüce kişiler hakkında büyük bir yüreklilikle söz söylemiş bir arkadaş olarak bu sözleri yüce Meclisin kürsüsünden yine Meclis adına reddederim. (Bravo sesleri) ALİ FAtK BEY (Kozan) Reşat Bey'in yüzüne reddetmelidir. BAŞKAN Müsaade ediniz Saip Bey. AHMET SÜREYYA BEY (devamla) Efendiler! Yüce Meclisinizden olan herhangi bir kişi ya da herhangi bir tek kuvvet (kuvvei münferide) hiçbir zaman etki altma ahnamaz. Bu kürsü yeşil kubbenin altmda en tutsak sayılacak insanların yücelik kazandıklan günden beri en geniş özgürlükle tanınmış ulu bir makamdır. Bu nedenle yüce Meclis bütünüyle ve üyeleriyle her düşünce ve görüşü her doğrultuda ve her alanda tam bir serbestlik içinde söylemiştir, söyleyecektir ve söylemesi bütün ulusun güçlü desteği ve güvencesi alnndadır. (Müzakere kâfi sesleri) KILIÇ ALİ BEY (Gaziantep) Reşat Bey sözünü geri almalıdır, doğrudan doğruya kendisi düzeltmelidir. YAKUP KADRİ BEY (KARAOSMANLOĞLL) (Mardin) Reis Paşa! Sözünü geri almadıkça burada ya o oturamaz, ya biz oturamayız. BAŞKAN Efendim, sözünüzu düzeltmenizi rica ederim. REŞAT BEY (Manisa) Paşam! Maksadım, böyle olaylann yinelenmemesi. KILIÇ ALİ BEY (Gaziantep) Kaçıncı defa oluyor (ki) Paşam? REŞAT BEY (devamla) Ben bu konuda içtüzüğün harfi harfine ve ayrıcalıksız uygulanmasını dilemekteyim. SÜLEYMAN SIRRI BEY (Yozgat) Artık yetişir. FALİH RIFKI BEY (ATAY) (Bolu) Paşam! Derebeylik var mıdır, yok mudur? Bunu belirtsinler. BAŞKAN Reşat Bey, konuşmasını düzeltmiş ve sözünü geri almıştır. Sorun yoktur. KILIÇ ALİ BEY (Gaziantep) Mecliste derebeylik yoktur Paşam. BAŞKAN Konuşmasını düzeltmiş ve sözünü geri almıştır. İçtüzüğü tam olarak uygulamak zorunda olan Başkanlık Divanı bunu yapacaktır (...)Meclise arkadaşlann silahlı olarak gelmemesi içtüzükte açık olarak yazılıdır. Bunu arkadaşlardan rica ederim, içtüzüğün bu maddesini harfi harfine uygulasınlar. *•* Görüşmeler burada bitiyor. Ben bir yorum yapmayacağım. Yalnız şurasını söyleyeyim ki, bugünkü içtüzükte olduğu gibi, Osmanlı Mebuslar Meclisi'nin içtüzüğünde de Meclise silahla girnıenin yasak olduğuna ilişkin bir madde vardı. Buna Cumhuriyet döneminde ne dereceye kadar uyulduğuna Mecliste 64 yıl aralıkla işlenen iki cinayete bakarak okurlarım karar versın. (*) Değerli hukukçu, yorulmaz araştırıcı, yürekli dostum Uğur Mumcu'ya bir gönül borcumu yerine getirmek isterim. Sayın Mumcu, 16 nisan tarihli yazımın yayımlanmasından bir süre «onra Ankara'dan telefon ederek, Meclis tutanaklanm bulma konusunda bana yardımcı olabileceğini bildirmiş, ben de onları bulduğumu söylemiştim. Dikkat ve ilgisinden dolayı kendisine yürekten teşekkür ederim. H.V.V. NOT: 16 nisan tarihli yazının dördüncü sütununda sondan altıncı satırdaki "...tek canlı vak'alardan biridir" ibaresi "...pek canlı vak'alardan biridir" olacaktıX>üzeltirim. 30 NİSAN 1989 TBMM'ye Silalılı Girme... HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU tki hafta önce, 16 nisanda, "TBMM'deki İlk Cinayet" başlığı altmda çıkan yazımın sonundaki "Not" da: 'TBMM Ikinci Dönem tutanaklarıru bulursam bu cinayetin ertesi günü Mecliste geçen tartışmalan başka bir yazıda göz önüne koymak isterim" demiştim (*) O tutanaklarda yerini buldum, anlatayım: Gün 10 Şubat 1925; TBMM Genel Kurulu saat 13.40'ta birinci otunımunu yapıyor. Başkanlık kürsüsünde Kâzım (Özalp) Paşa, iki yanındaki divan kâtipleri sandalyesinde de Avni Bey (Yozgat) ve Ragıp Bey (Zonguldak) yer almışlar. Başkan, oturumu açınca ilkin 9 şubat gününün tutanak özeti ve görüşülmek üzere Meclise gönderilen yazılar okunup gündeme alındı. Daha sonra Başkan, "Ardahan Milletvekili Halit Paşa ile Karahisarı Sahip (Afyon) Milletvekili Ali Bey arasındaki hadiseye dair TBMM Başkanlığı'nın yazısı okunacaktır" dedi ve divan kâtiplerinden biri 10 Şubat 1925 tarihini taşıyan şu yazıyı okudu. Genel Kunıl'a Bu ayın dokuzuncu pazartesi günü yaklaşık saat beş buçuk (17J0) sıralarında genel kurul loplantı halindeyken koridorda ücdört el silah sesi işitildi; buDun üzerine durumun soruştunılmasına geçilerek Ardahan Milletvekili Halit Paşa ile Elazığ Milletvekili Hüseyin Bey arasında çıkan anlaşmazlık üzerine ara bulmaya çalışan Afyonkarahisar Milletvekili Ali (Çetinkaya) ve Gaziantep Milletvekili Kdıç Ali Bey'lerie öteki bazı arkadaşlann Halit Paşa ile Meclis (binası) giriş holüne vardıklarında olayın meydana geldigi beliriendi: olay sonucunda Halit Paşa'nın kalbinin altından ağır ve Ali Bey'in yuziınden ve gözünün altından hafif surette yaralandıklan anlaşıldı; olayın suçüstu durumuna girmesi ve bir cinayet olması nedeniyle savcılığa lıaber verilip (savcı) Meclise cağınldı ve iş adalet merciine verildi; başkanlık divanı kurulunca düzenlenen tutanak ve olay yerinde bulunan kişilerin tabancalan savcılığa leslim olundu: dunım bilgilerinize sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Kâzım Ağdalı bir Osmaniıca ile kaleme alınmış olan yukarki resmi yazıyı bugünkü duru Türkçeye çevirirken noktalı virgüllerle birkaç tümceye ayırmak zorunda kaldım. Böylece daha kolay anlaşılır duruma geldi. Yazı okunduktan sonra Meclis Genel Kurulu'nda geçen tartışmaları Tutanak Dergisi'nden (Devre II, cilt 13/1, s. 272/273) yine günümüzün Türkçesine çevirerek olduğu gibi aşağıya aktarıyoREŞAT BEY (Manisa) Efendiler, bir süreden beri Meclisin içinde bir derebeylik havasının kokusu sezilmektedir. Yakından biliyor ve duyumsuyorurn ki birçok sayın arkadaş görüşlerini açıklayamıyorlar. Efendiler! Burası Millet Meclisi'dir. Herkes burada en açık bir biçimde bütün görüşlerini kamuoyuna bildirebilir. Dünkü olay bu sözlerimin kanıtıdır. HASAN FEHMİ BEY (Gümüşhane) Hiç çekindiğimiz yok. REŞAT BEY (devamla) İçtüzüğümüzde "Meclise silahla girilmez" diye bir madde vardır. Bu madde hiçbir zaman uygulanmadı. Başkanlık divanından, özellikle Reis Paşa Hazretleri'nden istirham ediyorum, bu madde kesinlikle ve istisnasız olarak uygulanmalıdır, ya da (maddenin) kaldınlması için bugün bir karar verilmelidir. BAŞKAN Efendim, sorun bir tartışma konusu değildir. Onun için bu konuda söz isteyen arkadaşlar... RAGIP BEY (Kütahya) Paşam! Derebeylik konusu çözümlenmelidir (gürültüler). ALİ ŞUURİ BEY (Balıkesir) Derebeylik filan yoktur. Ben şimdiye kadar ne söylemek istedimse tarn bir özgürlükle söyledim. BAŞKAN Efendim, Reşat Bey'in "Mecliste herkes serbest söz söyleyemez" demesini kabule değer göremiyorum. Bütün üyeler tam bir özgürlük içinde söyleme yetkisirve sahiptirler. Bu konuda başkanlık divanının, yüce Meclisce (kendisine) verilmiş olan yetkiyi tam olarak ve hakkıyla kullanacağına güvensinler.. Şu halde bu yoldaki sözlerinin lütfen düzeltilmesini rica ediyorum. YAHYA GALÎP BEY (Kırşehir) Bu Meclise sürülen lekeyi kabul etmeyiz. Biz de söylemek istiyoruz. Ben böyle bir şey görmedim. Aciz olan kimmiş? Kim gördüyse söylesin. (Derebeyliğin havası yoktur sesleri) (gürültüler). BAŞKAN Efendim! Müsaade buyurunuz görüşümü büdirdim ve sanıyorum ki, yüce Meclisten hiçbir milletvekili ve hiçbir kişi şimdiye değin konuşma özgürlüğüne sahip olmadığını hissetmemiştir. Bu nedenle Reşat Bey'in sözlerini düzeltmesini tekrar rica ediyorum. AHMET SÜREYYA BEY (Balıkesir) Şu halde söz veriniz. KILIÇ ALİ BEY (Gaziantep) Paşam! Suçlama ağırdır. BAŞKAN Müsaade buyrun, bu hususta görüşme açmayı kabul ediyor musunuz? Usul hakkın PENCERE Hamamböcekleri Yıl 1950... İsmetPaşa iktidardan düşmüş; ülkeyi CelalBayar'a "teslim" ediyor. Bayar sormuş: Paşa, NATO'ya neden girmediniz? İnönü: Celal Bey bizi istediler de hayır mı dedik? O dönemde NATO'ya girmek için az çırpınmadık; 1952'de Kore savaşına girdik; ama, NATO'ya bir türlü giremiyoruz. Herkeste bir sabırsızlık... Sonuçta muradımıza erdik, NATO üyesi olduk. Başlangıçta durum fena değildi; çünkü NATO'nun savaş planları "toptan karşılık" stratejisine göre düzenlenmişti. Ne demekti o? Sovyetler bir NATO ulkesine (söz gelimi Türkiye'ye) saldırırsa Amerika toptan karşılık verecek, "düşman"\r\ tepesine atom bombasını atacaktı. Gel zaman, git zaman Sovyetler de "kıtalararası" balistik füzeleri üretmeye başlayınca, iş değişti; akıllı Amerikalı düşünmeye başladı: So^yeÖer bir NA TO uyesine saldınrsa, (diyelim Türkiye'ye), ben de 'Toptan karşılık' stratejisine göre atom savaşına girersem, Ruslann kafasına nükleer bombayı atarsam, o da doğrudan Amehka'yı hedef alırsa ne Vaş/ngton kalır ne de New Yortc... Deme!... Moskova'nın elinde bu güç var. Ne yapalım? Amerikalının canı tatlı, Amerikan toprakları ne Birinci Dünya Savaşı'nı göımüş ne de ikincisini ama Sovyetler ilk kez okyanusları aşabilecek, kıtalararası füze üretmiş; işin şakası yok. NATO demek, ABD demektir; Amerikalı uzmanlar hemen oturup planlarını değiştirdiler; "toptan karşılık" stratejisi rafa kaldırıldı; "esnek karşılık" benimsendi. Artık savaş aşama aşama yürütülecek; Sovyetler bir NATO üyesine (diyelim Türkiye'ye) saldırırsa, önce klasik (konvansiyonel) silahlaria çata pata başlayacak, iş büyürse, yani Sovyet orduları klasik silahlarla durdurulamazsa, bu kez önce kısa, sonra orta, daha sonra uzun erimli nükleer füzelerle savaş tırmandırılacak... İyi mi? i, İyi, ama, Amerika için.. Ya Türkiye için?.. Bir NATO savaşında Sovyetler Anadolu içine yürümeye başladılar mı Türkiye nükleer savaş alanına dönüşüyor, ülkede ne bir canlı kalacak ne doğa ne coğrafya ne tarih... Toptan yok olacağız... 1960'lardaTürkiye'nin devrimcileri, solcuları, ilericileri ve aklı başında kişileri bu çılgınlığı kamuoyuna duyurmaya çalıştılar; ama, yanıt hazırdı: Haydi oradan komünistler Türkiye NATO'suz yaşayamaz. NATO bizim canımız. 1970'lerde Amerika bize acıdı; yeni bir bomba keşfettiğini müjdeledi: Size göre bir bomba buldum. Nedir o? Nötron.. Nasıl bir şey? Tem'ız bomba!.. AWn mı hamamböcekleri dışında bütün canlıları yok ediyor; binalar sağlam kalıyor; tarih zenginliklerine hiçbir şey olmuyor... ^ Aradan zaman geçti; 1980lere geldik. Amerikalı gün geçtikçe akıllanıyor; oturmuş NATO'nun "WintexCimex '89 Tatbikaf/'nda senaryoyu şöyle düzenlemiş: Savaş başlıyor, klasik silahlarla çata pata sonunda Türkiye işgal altına düşüyor.. Sonra? NATO atom bombaaını Anadolu'ya atıyor... Alman Der Spiegel Dergisi geçenlerde bir NATO planını ele geçirip yayımlayınca gürültü koptu. Bonn'da tepkiler oluşurken bizim Dışişleri Bakanlığı açıklama yaptt; "Hayali de olsa topraklanfnızda nükleer silahın kullanılmadığını" bildirdi. Ne "hayali"s\? "Hayali ihracat" değil bu; yeni bir şey de değil; NATO savaş planları uzun süreden beri "Türkiye'yiİskenderun hattından savunmak ve gereğinde Anadolu'ya yönelik nükleer savaşı başlatmak" üzerine değil mi? Bu konu üzerine bir sürü haber, belge, anı yayımlandı; bir araba yorum yapıldı, yazı yazıldı. ANAP iktidarı olayı niçin örtbas etmek istiyor? Bana öyle geliyor ki belki farkında değiliz; NATO savaşı oldu bitti; Nötron bombası da atıldı; hepimiz öldük, geriye hamamböcekleri kaldı. OKTMAKBAL EVET/HAYIR OKURLARDAN kendisini, yasalan hiçe sayan bu seyyar satıcılann gürültüsünden kurtarabilecek İstanbul Levent, Etiler, güçte yetkili ve etkili bir Akatlar, Ulus semtlerinde makam bulamıyor. korna çalarak, hoparlörle Her zaman halkın yanında ve bağırarak, ipragaz, aygaz ve desteğinde olan değerli sebze satan kamyonetlerin basınımıza son çare olarak gürültüsünden çevre halkı çok ümitle sığınıyoruz. Semtimizi rahatsız olmaktadır. ve halkımtu perisan eden kornalı, hoparlörlü seyyar Levent zabıtasına, Beşiktaş belediyesine yapılan şikâyetlere satıcılann gürültüsünden kurtarmak için etkili olacak rağmen gurüllü önlenememekte, bilakis artarak yardımlannı esirgememelerini saygıyla rica ediyoruz. devatn etmektedir. Seyyar satıcılar Yerinde inceleme yapüsın 0 Nisan Günleri... 28 ve 29 Nisan 1960 günleri yirmi dokuz yılın gerisinde kaldı 28 nisanda istanbul yüksek öğrenım gençliği tek parti zorbalığına karşı gösteriler yapmıştı. Ertesi gün de Ankara'da Siyasal Bilgiler ve Hukuk Fakülteleri önünde gençlerle kolluk güçleri arasında olaylar patlak verdi Kurşun izleri Siyasal'ın ön cephesinde hâlâ durur mu bilmem. 28 ve 29 nisan günleri Türkiye'de demokrasiden yana bilinçli bir gençliğin varlığını kanıtlamıştı. NiSemt halkı, ne yazık ki İstanbul tekim bir ay sonra 27 Mayıs devrimiyle karşılaştık. 61 Anayasası'nın temelinde 28 ve 29 nisan gençlik olayları vardır. Geçen gün eski Eminönü Halkevi'nin önünden geçerken görcfurri. 28 nisan günü polis kurşunuyla yaşamını yitiren üniversite Öğrencisi Turan Emeksiz'in kırık dökük büstü onarılmış... Eminönü Belediyesi bu ödevi yerine getirmiş. 28 nisan olaylarının anısına dikilmiş bir de heykel vardı Beyazıt alanında... Orta yerTÜRKİYE ŞİŞE VE CAM FABRİKALARI A.Ş. de duruyordu. Sıkılmış biryumruktu. Bu heykeli zor görünen bir IMSVB BAĞLI Denız Gezmiş'm mektuplarmdan yere kaldırdılardı. Şimdi yine orda mıdır, yoksa başka bir yerde TOPKAPI ŞİŞE SANAYİİ A.Ş. DE Cemi! Gezmiş'le röportaj mi? Eminönü Belediyesi bu güzel, anlamlı heykeli de kentin gö Hasan Şensoy la röportaj GÖREVLENDİRİLMEK ÜZERE rünür bir yerine, daha doğrusu Beyazıt'ta alanın ortasına yer^ ^ Bo| Devrım ve devrimci eylem üzerine ELEMANLAR ARANIYOR leştirmeli. 28 Nisan 1960 önemli bir tarihtir. Nerdeyse bir döneV Î > J ^ ^ B ~ gesel Analiz: Doğu" üzeriıe bir deneme meç. Türk halkının yazgısında bir yeni yaprağın açıldığı gün... Yardımcı Işletmeler Müdürlüğü, Ölçü Kontrol Aletleri Turan Emeksizöldüğünde yirmi yaşlarındaydı. Yaşasa, şimdi Şefliğinde görevlendirilmek üzere elli beşaltmış arasında olgun bir yurttaş olacaktı. Anımsadığım kadarı ile Orman Fakültesi'nin öğrencisiydi. 28 nisanın Atatürk MESLEK YÜKSEKOKULU ve devrimcisi gençleri şimdi nerdeler? Pek çoğu aramızda yaşıyor. ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ Aydın gençliğin ilk atılımcılık örneğini onlar verdiler ArkalarınELEKTRONİK BÖLÜMÜ dan daha pek çok genç yetişti. Çağdaş olmak, uygarlıktan yana olmak için, tialktan yana bir yönetimin kurulması, yerleşmemezunu, 35 yaşını aşmamış erkek elemanlar si için savaşımlar birbirini izledi. Zaman zaman bu güçlü biriaranmaktadır. Adaylann askerlik yükümlülüklerini kim dağıtıldı, yokedildi, ezildi. Ama büsbütün silinmedi. Heryenı tamamlamış olmaları gerekmektedir. 19531977 Isteklilerin özgeçmiflerini içeren fotoğraflı bojvuru/orını kuşak meşaleyi daha sonrakilere devretti. 12 Maya 1989tarihine kadar Davutpaşa, Kifla Coddesi Ne demişti Atatürk gençlere: Daha nice yıllar Asken Fırın Sokak No. 56 34018 Tapkapı İSTANBUL "Siz genç arkadaşlar yorulmadan beni izlemeye ant içmişsisaygı ve sevgi ile odresine göndermeleri ve haberieyneyı çabukla$tınnak niz. İşte ben bu sözlerden çok duygulandım. Yorulmadan beni anılarak yaşatılacaksın amacıyla telefon numarası bildirmeterî rica o/unur. izleyeceğinizi söylüyorsunuz. Fakat yorulmadan ne demek arkadaşlar? Yorulmamak olur mu? Elbette yorulacaksınız. Benim Tüm müracaatlar gızti Mulacak ve cevap/ondınlocattır. NEVtN ATAKER sizden istediğim şey yorulmak değil, yorulduğunuz zaman dahi dinlenmeden beni izlemektir. Yorgunluk her insan için, her yaratık için doğal bir durumdur. Fakat insanda yorgunluğu yenecek içten gelme bir güç vardır ki işte bu yorulanlan dinlendirmeden yürütür. Sizler, yani yeni Türkiye1 nin genç çocukları da beni izleda başarılı olanlara Anadolu Üniversitesi ve Turizm Baaşması durumunda Üniversite'ce eleme yapılacaktır. KeT.C. Devlet Bakanlığı, T.C. Turizm Bakanlığı, Türkiye yeceksiniz. Dinlenmemek üzre kanlığı tarafından "Başarı Sertifikası" verilecektir. sin kayıta hak kazananlar mektupla kesin kayda çağrılaRadyo Televizyon kurumu ve Anadolu Üniversitesi işbiryürümeye karar verenler hiçbir caklardır. liği ile "Turizm Sektörü"nde çalışacak işgücüne, sektözaman yorulmazlar. Türk gençliği Adaytarda Aranan Şartlar: rün ihtiyaç duyduğu temel becerileri kazandırmaya "Turizm Eğitim Programı" iki aşamalıdır. İlk aşamada amaca, bizim yüksek ülkümüze 1. Bedensel özürü ve konuşma özürü bulunmamak. yönelik, doğru durmadan yorulmadan öğrencilere basılı ders malzemeleri verilecek ve TRT 2. En az ortaokul mezunu olmak. yürüyecektir." Kat hizmetleri, 2.kanalda TV programları yayınlanacaktır. Bu aşamanın 3. 1625 yaş arasında olmak. Atatürk'ün Bursa konuşması Servis ve bar hizmetleri, sonunda yapılacak olan sınavda başarılı olanlar Turizm Ba4. TV2 yayının izlenebildiği bölgelerde ikamet etmek. devrimci gençliğin yolunu ç\zkanlığının sağladığı kontenjan dahilınde turizm tesislerinde olmak üzere iki dalda toplam 4.000 kişiyi kapsayan "Tu5. Kursa katılma ücreti olan 50.000. TL'yi iki taksitte miştir. Sonraları Atatürkçülüğü uygulamalı eğitime alınacaklardır. Bu uygulama sonucunödeyeceğini taahhüt etmek (ilk taksit kesin kayıt sırarizm Eğitim Programı" başlatılacaktır. Başvuruların4.000'i yozlaştıranların 'öyle bir konuşsında ödenecektir.) ma yoktur' diye ellerinden gelen çabayla yaşanmış bir olayı ortadan kaldırmaya çalışmaları boşa Asağıda istenen bilgileri her kutuya bir harl gelecek şekilde eksiksiz olarak kodlayınız. gitmiştir. Çünkü Atatürk "İşte beYukarıdaki şartlara uygun olan adaylar, 1 2 SOYADI : AN :| | nim anladığım Türk genci ve Türk gençliği" dediği gençlik niMayıs 1989 mesai bitimine kadar, yandaki forNÜFUSIÜ 1111 1 BABA ADI :l 1 teliğini o konuşmasında en özlü mu eksiksiz olarak doldurup, "Anadolu Üniverbiçimde çizmiştir. Atatürk'ün özDOĞUM YERİ :| | DOĞUM TARİHİ : sitesi Turizm Eğitim Programı 2 6 4 7 0 lediği gençlik, devrim ilkeleri yoGÛN AY YIL lunda yürüyen, hertüriü engele, ESKİŞEHİR" adresine yazılı olarak başvurabiYAZIŞMA ADRES! : düşmanlığa. acılara, zorluklara lirler. karşı direnen bir bilinçli toplulukADRES SATIR 1 I II 1 11 1 tur, bilinçli bireylerin oluşturduğu Form bilgileri eksik olanlar ve postadaki gecikI I I I l II I II 1111 1 ADRES SATIR 2 büyük, yenilmez bir güçtür. meler dikkate alınmayacaktır. İlk kez 28 ve 29 Nisan 1960'da POSTA KODU : I I I II SEMT / İLÇE bu gençlik şahlanışıyla karşılaştı Türk toplumu... Daha sonraki İLKODU : I I I II I I II 1L yıllarda tutucu güçler ellerinden geldiğince gençliğin uyanışını CİNSİYETİ : ERK EK n MESLEK KODU : MESLEĞI : 1I durdurmaya, gençlerimizi bolmeVARSA KONUŞABİLECEK KADAR (Boşb.rak.iacak) Q K A D 1 N ye çalıştılar. Bunda az çok başaBİLDtöl YABANCIDİLER : . p j j | rılı da oldular. 60'dan sonraki 12 B Q V (cm) Mart 71,12 Eylül 80 karşıdevrim1.İNGİLİZCE 0 . . . . ci eylemleriyle, Atatürk devrimiıı . AĞIRLIK (kg) : 1 1 11 2.FRANSIZCAİJ 1 1 11 ni sürdüren, bu devrimi ileri aşamalara götüren gençlik dayranış3.ALMANCA Q SON BlTtRlLEN OKUL (1ORTA, 2LlSE, 3YÛKSEK) : Q ları iyiden iyiye önlendi. Öyle ki yüksek öğrenım gençliğinin öz4.DİĞER TEHCİH (1 KAT HİZMETLERİ, 2 • SERVİS) : Q gürce dernek kurmak, istediği Yukarıdaki bilgiler doğrudur ve bana airtjr. Ön elemeyi kazanırsam kaydolabilmek için hepsini betgelemem gerektığinı ve iki taksitte derneğe üye olmak hakları bile 50.000.TL. ödemem gerektgini, aksi halde hakkımı kaybedeceğimi biliyor ve kabul ediyorum. kısıldı. / / 1989 Ben 28 nisan için, 27 Mayıs Not. Bu (ormun fotokopisi de kullanılabilir Ad Soyad Imza için çok yazılar yayımladım. Nedeni de 28 nisan, 27 Mayıs olaylarının Türk tarihinin önemli birer İstanbul Sultanahmet Cemberlitas Tasdirek Sokağı 'nda yol üstüne dö'külen çöpler ve park eden arabalar yüzünden sokaktan geçilmez oldu. Osmanlı Bankası'nın yanında bulunan Tasdirek Sokağı'na çevredeki esnaf tarafından dökülen çöpler yüzünden ve park edilen D.Y. İSTANBUL araçlar nedeniyle tam bir rezalet yasanmaktadu. Bugüne kadar belediyeye yapılan müracaatlardan da olumlu bir sonuç alınamamıştır. Turistlerin gelip geçtiği ufrak yerlerden biri olan ve bir yangın durumunda çevrede bulunan yapıların akıbeti ne olur? İlgililer lütfen bu duruma bir çare bulsunlar. Gelerek yerinde incelemelerde bulunurlarsa durumu gözleriyle görürler. CEZMt FIRA TLI o; '7.SAYI BAYİLERDE demokrasi * 1 Mayıs Özel Sayısı TAMER SAAIOOĞLU Turizm Beceri Kazandırma Kursu Önkayıt Duyurusu I I I I I I I I II I I I I I I I I I I II I I I I I I I I I I II I I l I I 1 1 1 11 1 1 1 1 1 L I II I m ıı r : I II I I I I I I I L r : I II I I I r I I I : I II I I I : I I r I m II I I I I I 1] 12 m 11 1 1 1 ANADOLU ÜNİVERSİTESİ (Arkast 17,. Sayfada)