23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 NİSAN 1989 • • * CUMHURİYET/15 H l l l U K I V d l l K U U d l l M nın en itibartı yüksek öğrenım kurumu. Bu üniversiteye girebilmek de çok zor. Çetın sınavları vererek üniversiteye giren yeni öğrenciler geleneksel biçimde havaya fırlatılarak başarıları kutianıyor. Geçen hafta üniversiteye girme başarısını gösteren bir kız öğrenci de bu ilginç törenle karşılandı. (Fotoğraf: AP) Altı nlrlralı VııtlamaTokyoUniversitesiJaponya ANKARA (ANKA) 1989 ÖSS sınavında adaylara sorulacak soruları kapsayan kitapçıkların basımına başlanciı. 691 bin 663 öğrenci için hazırlanacak test kitapçıklarının basımı birinci basamak sınavının yapılacağı 16 nisandan önce tamamlanacak ve sınav merkezlerine gönderilecek. Test kitapçıklarımn basımında görevli işçiler, sınavın yapılacağı 16 nisan gününe kadar "hapis hayatı" yaşayacaklar. lşçilerin dısanyla ilişki kurmalanna sınav başladıktan birkaç saat sonra izin verilecek. Bu arada ÖSS'ye katılmak için başvuran, ancak ÖSYM tarafından gönderilen mektubualmayan adaylar, bugünden itibaren ÖSYM'ye başvurabilecekler. Bas vurulan halinde bu adaylara gerekli belgeler sağlanacak. ÖSS'de belge için başvııru Görkemli gelinlik Geçen hafta Tel Aviv'de duzenlenen moda defilesinde en çok ilgi çeken giyşilerden bıri de israilli manken Pazit'in sergilediği gelinliktı Yaldızlarla suslenmiş beyaz ipek gelinlik, buyük ilgi gördü. (Fotoğraf: AP) Tek yönlü sınır ticareti GAZtANTEP (Cumhuriyet Güney ÜJeri Bürosu) Suriye'nin ekonoraik nedenlerle sınır ticareti yapmadığı bildirildi. Suriye'nin bu tutumu nedeniyle iki ülke arasında başlayan sınır ticaretinin tek yönlü geliştiği belinildi. Türkiye ile Suriye arasında iki yıl önce başlayan sınır ticaretinde, Suriye'nin bazı ekonomik nedenleri öne sürerek konuyla ilgili girişimde bulurımamasının, gelişme sağlanamamasına yol açtığı öğrenildi. Türkiye'de 325 yurttaşın sınır iştigal belgesi alarak sınır ticareti yapma hakkına sahip olmasına karşın sağlanan döviz girdisinde giderek azalma görülüyor. 1987 yıhnda gerçekleşen sınır ticareti gelirine oranla 1988 yıhnda yüzde 25 azalma oldu. t o r t l c n t O C I 1815yıhnda, Ingiltere ve Prusya y U l l U ^ l l i a o i ,ı e Napolyon Bonapart yönetimindeki Fransız orduları arasında, Belçtka'nın VVaîerloo Ovası'nda meydana gelen ünlü savaş, 174 yıl sonra Fransızlarla Belçikalılar arasında soğuk bir hava esmesine neden oldu. Olayın gerisınde, Fransızların Belçika'nın başkenti Bruksel yakınındakı VVaterloo Ovası'nda bulunan dev aslan heykelini geri alma gırişimlen yatıyor. 28 ton ağırlığındaki söz konusu heykel, Waterlqo'da yenilen Napolyon Bonapart ın askerlerinın terk ettiği toplann erıtilmesiyle elde edilen bronzdan, savaşın anısına, Belçikalılarca yapılmış bulunuyor. (Fotoğraf: AA) HABERLERİN DEVAMI Edirne engelini de 3 golle geçtiler Zeytinbıırnu hedefe doğru Zeytinburnu: 3 Edirnesporı 0 HAKEMLER: Ahmel Çakar (4), Hüseyin Büyükçoban (4), Cafer Kovuncuoğlu (4) ZEYTtNBURNU: Turgay (5), (Dk. 70 YılmazSh YusufO), Kadir (8), Metin (8), Erol (5) Ahmet (5), (Dk. 88 Reşat ?), Isa (S), Suat (6) Uğur (7), Gürsel (7), Tuncay (6) EDÎRNESPOR: Cumhur (4)Erkan (4), Muammer (3), Bedri (5), Turgay (4) Metin (?) (Dk. 5 Sinan 4), Kenan (4), Faruk (3), (Dk. 45 Mustafa 3), Cahit (5), Serdar (3), Nezih (3) GOLLER: Dk. 33 ve 87 Gürsel, Dk. 39 Kadir Tuncay'ın çabası Zey1inbunıuspor un golcj futbo;cLSL Tuicay. EdimeARİF KIZILYALIN spor karşısında çaba harcamasına karşın gol atamadı. (Mustafa Ersoy) 2. Lig (C) Grubu lideri Zeytinburnuspor'un keyfine diyecek yok. Edirnespor'u farklı yenen Lacivert Beyazlı ekip, takipçileri Denizlispor ve Kuşadasıspor'un puan kaybetmesi ile 1. lige bir adım daha yaklaştı. sıraladığı gollerle rahatlayan Zeytirburnuspor'da Yusuf, Uğur, Suat, Kadir, Metin ve Gürsel başanlı futbollarıyla göz doldurdular. 33. dakikada Yusuf, Kadir'den aldığı topu cezaalanına ortaladı. Tuncay'ın kafa pasına harika bir vole vuran Gürsel, takımı 10 öne Edimespor karşısında ilk yanm geçirdi. saat zorlanan ancak daha sonra 39. dakikada yine Yusuf sahnedeydi. Cezaalanına yapnğı sert ortaya yükselen Kadir, sezon başından beri ilk golünü Edimespor filelerine yolladı: 20. Ikinci yannın son dakikalanna kadar 3. golü bulamayan Z.Burnu, dakikalar 87'yi gösterirken farkı 3'e çıkaran gole ulaştı. Uğur'un sağdan şık çalımlarla taşıdığı topu Gürsel tamamladı: 30. G O Z L E M UGUR M M U U C (Baştarafı l. Sayfada) arkadaşlarım hakkında yazdığı "Yardım" başlıklı yazıda, dergimizin ve biz yazarlarının itibarını hedef alan bazı görüş ve iddialara yer vermiştir. "Ulusal Demokrasi Vakfı" adlı kuruluşun 198687 yıllarında Yeni Forum Anonim Şirketi'nin kitap yayınlarını ve seminerlerini desteklemek amacıyla şirkete sağladığı yardım hakkında yazarınızın ifadeleri, okurların zihninde yanlış izlenimler uyandıracak nıtelikte olduğu için, aşağıdaki açıklamayı yapmakta yarar gördüm: 1 Yazarınızın, sanki şimdiye kadar gizli tutulmuş ve kendisi tarafından yeni keşfeditmiş bir olaymış gibi verdiği bilgiler, daha önce Yeni Gündem ve 2000'e Doğru gibi dergilerde yayımlanmış, yeni Forum Dergisi de 1 Mart 1987 tarihli 180. sayısında bu konuyu tüm ayrıntılarıyla anlatarak okurlara geniş bilgi vermiştir. Yeni Forum'un Türkiye'de totaliter rejimlere karşı ve demoKrasinin yerleşmesiyle ilgili mücadeleye otuz beş yıldır sürdürdüğü katkıları desteklemek amacı güden bu yardımın gizli kapaklı hiçbır yanı yoktur. Ulusal Demokrasi Vakfı'nın tüm faaliyetleri yıllık raporlarla dünya kamuoyuna açıklanmaktadır. 2 Ulusal Demokrasi Vakfı, bu desteği, "Türkiyenin Amerikalı Dostları Derneği"nin tavsiyesi üzerine sağlamıştır. Her iki kuruluş da Yeni Forum Dergisi'ne yıllardır abonedirler ve Forumcuların 1954'ten beri Türkiye'de Atatürk devrimlerinin, Batılı çağdaş demokrasinin gerçekleşmesi yönünde verdikleri savaşımı yakından bilmekte ve izlemektedırler. Förumcuların "ana ideolojisi" antiSovyetizm değil, özgür ve çağdaş demokratik rejımi, totaliter akımlara karşı korumak. savunmaktır. 3 Ulusal Demokrasi Vakfı'nın Başkanı Carl Girshman, Amerika'daki Sosyal Demokrat Parti'nin üyesi olan tanınmış bir aydındır Bilindiği gibi, Amerikan Sosyal Demokrat Partisi Sosyalist Enternasyonal'in üyesidır. Türkiye'de, Konrad Adenauer Vakfı, Frederich Ebert Vakfı gibi muhafazakâr ve Sosyalist Alman partilerinin kurduklan vakıfların mali destek sağladığı birçok kuruluş vardır. Gazetelere göre, bunlardan biri SHP'ye de yardımda bulunmaktadır. Gene ABD'de Rockefeller Vakfı'nın, Ford Vakfı'nın parasıyla yıllarca orada yaşayan nice "ilerici" Türk aydını vardır. ABD hükümetinin doğrudan finanse ettiği Fulbnght burslarıyla her yıl yüzlerce Türk genci Amerika'ya gönderilmektedir. Dost ve müttefik ülkelerin özerk kurumları arasında bu tür yardımlaşma ve dayanışmalar Uğur Mumcu'yu neden bu kadar rahatsız etmektedir? Hele Türkiye'nin Avrupa'ya tam entegre olmaya hazırlandığı bir sırada? 4 Ulusal Demokrasi Vakfı'nın hangi kuruluşları desteklediğini öğrenmek istiyorsanız, İsviçre'nin en ciddi gazetelerinden Neue Zurcher Zeitung'un 1213 Ocak 1986 tarihli sayısındaki makaleye bir göz atmak yeterlidir. Bu yazıda, bu vakfın, Fransa'da Komünist CGT sendikasıyla mücadele eden demokratik "Force Ouvriere" adlı sendikaya ve bazı liberal dergilere mali destek sağladığı, bu yüzden bir Marksist gazetenin vakfa karşı polemik açtığı ve konunun ABD Kongresi komisyonunda da görüşüldüğü anlatılmaktadır. İsviçre gazetesine göre, Kongre komisyonundaki müzakereyi izleyen tek gazeteci TASS Ajansı1 nın muhabiri olmuştur! Aynı gazete, vakfın daha birçok sendika, dernek ve yayın organına yardım yaptığını belirterek şu örnekleri zikretmektedir: Çekoslovakya'da Dubçek döneminden sonra Batı'ya iltica eden Çek aydınlarının dernek ve dergileri, Polonya'da ünlü Dayanışma Sendikası'nın dergi ve kitap yayınları, Afgan mültecilerinin çocuklarını eğrten okular, Nikaragua'daki çoğulcu demokrasiyı savunan La Prensa Gazetesi, vb. Bu arada söz konusu Vakıf, Dünya Hür Sendikalar Birliği'nce kurulan "Hür Sendikalar Enstitüsü"ne de Amerikan Sendikalar Biıiiği kanalıyla geniş mali destek sağlamakadır. Türkİş'in de üye olduğu bu birliğin, Kıbrıs'taki seminerine Türkiye'den de katılanlar olmuş, masraflar vakıf tarafından karşılanmıştır. 5 Yazannız, Yeni Forum'un yıllardır bir anonim şirket tarafından yayımlandığını bildiği halde, vakıftan gönderilen yardımın sanki de şahsen bana ya da eşime verildiği izlenimi yaratacak ifadeler kullanmıştır. Yıllık bilançosu, faaliyet ve denetçi raporlarının hükümet komiseri önünde tartışıldığı bir anonim şirkete sağlanacak mali imkânların, bir kişinin tasarrufunda bulunması ya da kullanılması yasal olarak imkânsızdır. Hukukçu olan bir yazarın bunu bilmediğine inanmak da bir hayli zordur 6 Uğur Mumcu'nun, bu yazısında, hiçbir ilgisi yokken, "ClA'nın eski istasyon şefi Paul Henze"yi Yeni Forum yazarlarının başında zikretmesine gelince: Önce şunu hemen belirteyim ki Paul Henze, dergimızin yazarı d'eğildir. Dergide Henze ile ilgili tek yazı, kendisinin rahmetli Abdi ipekçi ile yaptığı son görüşmeyi anlatan mülakat olmuştur. Paul Henze'nin, 195960 yıllarında Türkiye'deki ABD Büyükelçiliği'nde diplomat olarak çalıştığı zaman nasıl bir görev yaptığını bilmiyorum, çünkü o yıllarda New York'ta Columbia Universitesi'nde ders veriyordum. Henze'yi çok sonra, 1982 ya da 83'te uluslararası bir sempozyumda tanıdım. 1970'lerde ABD1 de Başkan Carter'ın Ulusal Güvenlik Konseyi üyesi olan Henze'nin, Türkiye'ye ABD Kongresi'nin koyduğu silah ambargosunun kaldırılması amacıyla her türlü çabayı harcadığını ve Carter'i ikna edenlerden biri olduğunu, o dönemin Başbakanı Ecevit'in çevresinden ve Dışişleri mensuplarından öğrendim. Halen çeşitli araştırmalar ve yayınlarla geçimini sağlayan Henze1 nin, görebildiğlm en belirgin faaliyeti, Türkiye'nin ABD'de tanıtılması ve TürkAmerikan ilişkilerini zedeleyen sorunların giderilmesi için ABD kamuoyunu uyancı yazıları olmuştur. Henze'nin dünyada ve Türkiye'de terör hareketlerinin kaynaklarını araştıran bir kitabı yayımlanınca, birdenbire "CIA ajanı" olarak Türk kamuoyuna takdim edilmesı ilginç bir rastlantı olabilir. Ama bu "ajan"ın Yeni Forum yazarı diye takdimi, kuşkusuz bir rastlantının çok ötesinde bir kasıt taşımaktadır. Prof. Aydın Yalçın Siyasal Bilgiler Fakültesi Ankara Üniversitebi ANAP Varlığını Sürdürebilir mi? (Baştarafı 1. Sayfada) HP'sinden sonra, Özal'ın ANAP'ı da politika arşivine doğru yola çıktı mı? Bu sorulara en doğru yanıtlar ilk genel seçimlerden sonra verilecek. Ancak şimdiden bu konuda yapılabilecek bazı değerlendirmeler vardır ki bunlar, ANAP'ın geleceği açısından hiç de olumlu gözükmüyor. 26 Mart yerel seçimiyle ülkemizdeki geleneksel siyasal yelpazenin yeniden yerine oturmaya başladığı apaçık ortaya çıktı: Genel olarak CHP çizgisini sürdüren SHP; DP ve AP'nin devamı olarak DYP; İslamcı çizgidekı Refah Partisi ve otoriter sağı temsil eden MÇP. Bunların dördü de belli bir toplumsal tabana ya da seçmen kitlesine dayanan ve siyasal geleneğe sahip olan partilerdir. Onun için de geçirdikleri tüm sarsıntılara, askeri yönetim dönemlerine rağmen ayakta kalabilmeyi başarmışlardır; muhalefette de olsalar varlıklannı sürdürebildiklerinı kanıtlamışlardır. Bu açılardan ANAP'ın durumu nedir? ANAP, yukarıda sayılan bu dört siyasal akımın kendi öz partilerini kurmalarının yasaklandığı bir askeri rejim sırasında kurulmuştur. Sayın Özal. olağanüstü dönemin bu antidemokratik özelliğini gayet iyi değerlendirerek, kurduğu partinin "dört eğilimi" birleştirdiğini ilan etmişti. SODEP'in, BTP ve DYP'nin sokulmadığı 1983 kasım seçimlerinde, ANAP'ın sandıktan birinci parti çıkması hiç de zor olmadı. Bundan sonraki yıllarda kendine güveni gelen Özal, ANAP'ın "hiçbirpartinin devamı olmadığı"n\ vurgulamaya özen gösterdi. 1982 Anayasası'nın gecici maddesinde yer alan siyasal yasaklar, bir bakımaANAP liderinin geleceğe dönük siyasal güvencesiydi. Yasakların devam ettiği süre içinde, ANAP'ı "partileştirmek" ve "Demrre/ korkusu"ndan kurtulmak istiyordu. Yasaklar 1985 sonuna doğru delinebildi; 1987 referandumunda da Ozal'a rağmen kaldırıldı. 12 Eylül öncesinin liderleri, 1987 seçimlerinden ancak birkaç ay önce partilerinin başına geçebildiler. Ayrıca iktidar partisine göre son derece olumsuz koşullarda özellıkle televizyon açısından mücadele ettiler. Bu arada ANAP, secim sistemini bir kez daha kendi lehine çevirmiş ve yüzde 36 oyla parlamentoda yüzde 65 çoğunluğu ele geçirmışti. DYP lideri Demirel'in bu yıllar içinde AP'li seçmene çağnsı ilginçti: "Bir deprem oldu, ev yıkıldı; sizler de çadıra sığındtnız. Artık çadın terk edin, evinize gelin!" Özellıkle hayat pahalılığı ve enflasyonun büyük katkısıyla ANAP sandıkta inişe gecerken muhalefet partileri tırmanıyor; geleneksel siyasal yelpaze belirginleşiyordu. 26 Mart'ta 65 ilde belediye başkanlıklarından silinen ANAP, ancak yüzde 21.75 oy alarak SHP ve DYP'nin ardından üçüncü parti oluyordu. ANAP için bazı çevrelerde öteden beri denilir ki: ANAP bir parti değil, bir "çıkarortak/»ğY'dır. Siyasal varlığı iktidarda oluşuna bağlıdır. Muhalefete düşerse dağılır gider; çünkü köksüzdür. Bunun için de öteki dört partinin tersine "iktidarsıziığa" dayanamaz, çözülür. Bugün gelinen noktada bu görüş yabana atılamaz. Belediyeleri yitiren ANAP, örgütlerini nasıl ayakta tutacaktır? Parti örgütünün can damarları, belediyelerin elden çıkmasıyla kesilmiş olmuyor mu? Kırsal kesimde zaten zayıf olan ANAP, belediyeler olmaksızın kentlerde de iyice zemin kaybına uğramayacak mı? Bir siyasal geleneğe dayanmayan, geçmişte kökleri olmayan ve belediyeleri yitirerek kendisini besleyen kan damartanndan da yoksun i;alan ANAP'ın, muhalefete düştüğünde varlığını sürdürmesi kolay değildir. Zaten betediyeler bir yerde ANAP'ın gerçek . örgütleri gibi beş yıl boyunca çalışmışlardı. Artık iktidar partisi için böyle bir olanak yoktur. Belki de Sayın Özal bu yüzden "Muhalefet olur musunuz?" sorusuna, üç kez "01mam, olmam. olmam" yanıtını vermiştir; böylesine görkemli bir yenilgiye karşın koltuğuna yapışmıştır. Ne kadar sürer bilemeyız, ama 26 Mart tarihi ANAP için sonun başlangıcı olmuştur. Fenerbahçe ikide kaldı (Baştarafı Sporda) raftar, guzel goller izlemeye koşullanmıştı. Ashnda herşey oldukça uygundu. Sıcak, güneşli bir bahar havası vardı dün tstanbul'da. Futbolseverlerin dışında, herkes kendisini kırlara, yeşilin olduğu yerlere atmıştı tatil gününde. Oysa böylesine güzel bir günü, tribünlerde geçirmeyi yeğleyen Fenerbahçe taraftan, göreceği gollerle neşelenmeyi, tatil gününü bu gollerle ammsamayı düşlüyordu. Olmadı. Bu nedenle kötü bir futbol tanımlaması dünkü maç için hiç de ağır bir karar değil bence. "Bahar yorgunluğıT diye sığınılmaya çalışılan bir şemsiye, Fenerbahçe gibi şampiyonluğa oynayan bir takıma hiç yakışmaz elbette. Ancak, dünkü maçın çok farkh bitmeyeceğini savunmak hiç de hayalcilik değildi. Çünkü Karşıyaka'yı çalıştıran Yugoslav çalıştırıcısı Stankoviç'ti. Stankoviç, daha önce de Fenerbahçe*de görev yapmıştı. Bu nedenle hem eski takı• mını çok iyi tanıyordu hem de * yurttaşı Veselinoviç'i. Sert futbol taktiğini, ülkemizde çalıştığı takımlara motive eden Stonkoviç, dün de bunu uygulattı. önce, Fenerbahçe'nin etkili adamlannı, Rıdvan, Hasan, Turan ve Oğuz'u çok yakından izletti. Sonra da kalabaiık savunma anlayışı üe, top rakipteyken önünde kademeli önlem aldı. Farklı skoru önleyen bir başka etken de Aykut'tu. Aykut, Rıdvan'ın futbolunu en iyi çözen ve anlayanlardan biri. Aynca fırsatçılığı ve top takibi öteki arkadaşlarına göre daha iyi. Kısa alanda hızh. İşte, Aykut oyunun 8. dakikasında sakatlanınca Rıdvan'ın nefıs toplanna kale önünde dokunanolmadı. Ve maç 20 bitti. San lacivertlilerin attığı iki gol bireysel gücün ve tekniğin sonucuydu. 14. dakikada Oğuz, Şenolla girdiği verkaç sonrası topu rakiplerinden ince çalımlarla söküp altı pasın köşesine kadar öyle güzel indi ki vuruşu gol olmasa yazık olurdu. Plase şutunu Juriçeviç tutamadı ve skor 10 oldu. 38. dakikada Rıdvan'ın attığı gol de aynı yerden yine plase vuruşla gerçekJeşti. Fakat Oğuz pası verirken, Rıdvan'ın o bölgeye gitmesi tam "şeytaocaydı" goller dışında kaçan fırsatlar sayısızdı. Bilal'in çok uygun durumda dışarı attığı toplar, Türan'ın Rıdvan tarafından önüne bırakılan topu ıskalaması amatör takımlarda yapılacak hatalardı. Hele Rıdvan, Karşıyaka kalecisi Juriçeviç'i vücut çalınu ile yerlere yatınrken, seyircisinin bu hareket sonrası gol beklentisinin harcanışı affedilir gibi değildi. 90 dakika süresi içinde Karşıyaka'nın tek önemli akınında ise tsmail'in becerisi büyüktü. Çizgi üstünden Rıza'nm şutunu dışarı gönderdi. Son dakikada Hasan'ın sert şutu direkten dönerken, "F. Bahçe dün biraz da şanssızdı" diyebiliriz. Bükreş yolu yokuş Haber Merkezi Çarşamba günü Bükıeş'te oynanacak GalatasaraySteaua Bükreş karşılaşmasını izlemek üzere Romanya'ya gitmek isteyen Türk taraftarları, tam bir kaımaşa yaşıyor. Romanya'nın bilet kontenjanını kısıth tutması ve başka yolla da maça girme olanağının olmaması nedeniyle birçok turizm şirketi turlarını iptal etti. DDY de özel tren kaldırmaktan vazgeçti. Romanya'nın Türk Büyükelçiliği yetkilileri de turlar aracılığıyla bilet bağlantısı yapmayan seyircilerin Bükreş'e gelmemeierini. aksi halde maçı otellerde televizyondan seyretmek zorunda kalabileceklerini bildirdiler. Dışişleri'nin araya girmesine ve kontenjanın 1000'den 3000'e çıkartılması sözüne rağmen Romenlerden yeni bir haber gelmedi. Bu durum karşısında Bükreş'e tur düzenleyen seyahat acenteleri zor durumda kaldı. Bazı şirketler, rezervasyonlarını iptal etti. Duru Turizm'in bir yetkilisi, "Romanyanın Resmi Gençlik Teşkilatı BTTnin Galatasaray'a 1000 bilet vermesi bizleri güç durumda bırakü" dedi. Bu arada Rometılerin gelecek turlardan tam pansiyon ücreti istedîkleri bildiriliyor. Nitekim dünkü gazetelerde yer alan ilanlarda, Bükreş tunı fıyatlarının ikiye katlanmış olduğu görüldü. Şirket yetkilileri, Romenlerin Türkiye'ye ayırdıkları 1000 kişilik kontenjandan bilet başına Galatasaray Kulübü'ne 32 dolar, Romanya'daki orgaııizatör BTT şirketine de 20 dolar olmak üzere 52 dolar yük geldiğini belirterek, "İki günlük tam pansiyon gecelemenin tutannın vaklaşık 900 bin lirayı bulacağım" söylediler. Bu arada, Romanya'nın Türkiye'deki yetkili acentesi TURA Turizm'in rezerve ettiği 20 uçaklık lstanbulBükreş seferlerinin yapıhp yapılmayacağı dün akşama kadar açıklık kazanmadı. Maç için îstanbul'dan Bükreş'e yarın ve çarşamba günü toplam 26 uçak seferi programlandığına dikkati çeken ilgili çevreler, "26 uçak, yaklaşık 4 bin volcu> u kapsıyor. Bu seferlerin yapıhp yapılmayacağı bugün belli olacak" dedi. Bir turizm şirketinin yetkilisi, "Hiikümetin Toplu Konut Fonu'nu kaldırmasına rağmen. Romanya'nın bilet kontenjanını arttırması için hiçbir gayreti olmadığından" yakındı ve "Bir şirketin havadan, karadan, denizden 8 bin kişiyi götüreceğini bildirmesinin ortalıgı kargaşaya soktuğunu" söyledi. Bu yetkili, "Başbakanlığa ve Dışişleri'ne öıılem ahnması için başvurduk" dedi. TCDD Genel Müdürlüğü, bilet konusunda hiçbir bilet bağlantısı yapmadan, bir anda karar verip duyurduğu özel tren seferinden vazgeçti. Bükreş'teki Türk Büyükelçiliği yetkilileri, "bilet temin edecek turlann dışında maç için gelinmemesini" istediler ve "Aksi takdirde sporseverler hiisrana uğrayabilirler, maçı Biikreş'te televizyondan izlemek zorunda kalııiar" dediler. Öğrenildiğine göre Romen makamları sahaya 23.700 kişi alacaklar. Tvirkler ve Romenler ayn ttibünlere otunulacak ve aralan üçer sıralı polisler tarafından kesilecek. Romen makamları, bilet dağıtımına bugün başlayacaklar. Türklerin Romenlerden bilet alması olanaksız, çünkü dağıtılan bıletlerin üzerine isim yazılacak. Maça girişte, bilet ve kimlik kontrolü yapılacak. Yeni girişim Dışişleri Bakanhğı sözcüsü Büyükelçi tnal Batu. daha önce Ankara'daki Romanya Buyükelçisi'nin maç için Türk vatandaşlarına tamnan kotarun binden 3 bine çıktığıru söylediğini ve kendisinin de bu yönde bir açıklama yaptığını belirtti. Batu, "Baa turizm şirketleri, Romanya kotayı bin kişiyle sınırlı tuttuğu için turlannı iptal etmişler" yolundaki sorumuz üzerine, "Bana daha önce Romanya Büyukelcisi kotanın arttınlacağını sojledi. Pazartesi (bugün) büyükelçivie yeniden konuşnp durumu açıklığa kavuşturacağım" dedi. Vasat futbol (Baştaraft Sporda) bol olaıak vasatın üzerine çıkamadı. Ama Rıdvan ve Oğuz, zaman zaman da Hakan topla buluştuklarmda, Fenerbahçe'nin takım oyununa hareket getirdiler. Bu oyunculann birbirleri ile etkili iletişim kurdukları anlar ise Fenerbahçe'nin gol pozisyonları ve golleri geldi. Oğuz'un taç çizgisi kenanndan kazandığı topla adeta "slalom" yaparak tüm Karşıyakalı savunma oyunculannı etkisiz hale getirerek attığı gol, bir futbolcunun top tekniğini etkili kullandığı zaman neler olabileceğinin kanıtıydı. Rıdvan'ın attığı golde ise pasör ve golcünün nefis bir zamanlaması vardı. Fenerbahçe'de savunma oyunculan ile, Turan, Hakan ve Hasan baharın etkisine en çok giren futbolculardı. Aykut'un erken sakatlanarak oyunu terk etmesi de SarıLacivertlilerin atak etkinliğini olumsuz yönde etkileyen bir nedendi. Genç Bilal ise şansını kullanamadı. Ayağına kadar gelen yüzde yüzlük pozisyonlarda gol vuruşu yapamadı. Deneyimsizliği ve maç eksikliği, gol pozisyonlarındaki hareketlerini olumsuz yönde etkiledi. Fenerbahçe savunmasında çabuk oyunculann olmaması, karşı takırn için kolay gol pozisyonlannın oluşmasına neden oldu. Müjdat, İsraail ve K.Şenol'un boşalttığı alanlara kademe yapmakta başanbydı. Ancak aynı basarıyı topu oyuna sokmakta gösteremedi. Zaman zaman yaptığı geüşigüzel vuruşlar ise lider takımın liberosuna yakışmıyor. Kateneçyo ustası Stankoviç, yapılan eleştirilerden etkilenmiş olacak ki bu kez ilkel savunma yaptırmadı. Karşıyaka, Fenerbahçe'ye karşı, önceki maçlarına oranla daha fazîa futbol oynamaya istekliydi. Ancak karşı atak yapacak süratte futbolcuların olmaması, çabuk oynamalarını engelledi. Bu da Fenerbahçe savunmasının toparlanmasına ve doğacak gol pozisyonlannın desteksiz kalmasma neden oldu. Oğuz (Baştarafı Sporda) için dün yan yana oynadığı futbolcularla kıyaslamak gerekir. Onlarda futbolun çirkinliği, Oğuz'da ise futbolun güzelliği . vardı. Dünkü Karşıyaka maçında attığ: ve Rıdvan'a attırdığı gol, klas jollerdi. Ashnda Oğuz'un bu 'güza hareketleri dışında Fenerbahçe'de başka bir güzellik de yokti. 2. UG (A CRUBU) Petr;>lofisiÇarşamba 1 0 Diya'bakırErzurum 20 Kay<eriMardin 0 1 GazantepVan 00 OrdusporErzincan 4 1 IskeaderunŞekerspor 1 2 (B CRUBU) A. SebatsporBursaspor 1 0 IspartaY.Afyonspor 2 1 Karalsportnegölspor 1 0 PTTBakırköyspor 0 2 BannsporZonguldakspoı AlaıyasporGiresun 00 KüuhyasporS. Beykoz : 1 0 Mersin l.Y. S. Filament 3 0 D.CKarabük Trabzon 2 0 (C ÛRUBU) Y. İalihliKuşadasıspor 3 1 DerzlisporDüzcespor 2 2 Eyio Kocaelispor 3 1 Uzmköprü Ayvalıkgücü : 1 3 ÇorusporAntalyaspor 3 1 ZeyinburnuT. B .Edirne 3 0 MtglasporMenemenspor 3 1 AyansporBabaeskispor 00 Bahar yorgunlugu (Baştarafı Sporda) ile keyiflendi ve F. Bahçe onun paslan ile pozisyona girdi. Oğuz'un dışındakiler ise dün bahar yorgunluğunun tipik örneğini verdiler. Futbolculan suçlamak istemiyoruz, ama bu mevsimde fıziksel bir yorgunluğun varlığını kabul eden bilim adamlarının iddialarını kanıtlamak durumunda olan bir Fenerbahçe'den söz etmek istiyoruz. Fenerbahçe'nin dün gol kaçırmadaki bir başka nedeni Rıdvan'ı ve Oğuz'u adım adım izleyen, pozisyon takip eden ve bir anda pozisyonun olduğu yerde biten bir Aykut'un daha maçın hemen başında yerini Bilal'e bırakmasıydı. Futbol bir şans ve beceri işi. Ve biz Bilal'in Aykut kadar şanslı, Aykut kadar becerikli olmadığını da söyleyebiliriz. Bir başka sözümüz Fenerbahçe'nin defansında. Müjdat dün çok hata yaptı. tsmail ile Şenol ise pas hatalan ve rakibe bastırmada ya faul yaptılar ya da yer tutamadılar. Bu nedenle Schumacher bir hayli tehlikeli anlar yaşadı. Bu arada K. Yaka'mn kaleye girmekte olan bir topunu da tsmail'in son anda çıkardığını defansın ter döktüğü anlardan birine örnek gösterebiliriz. Karşıyaka birinci lig takımı olmadıgını amaçsız futbolu ile belgelerken, Istanbul seyircisine tek olumlu bir dakika bile veremedi. Maçın hakemi Kazım Ünlüsoy'un verdigi her üç karardan birisi kuşkusuz tersti. Sadece Karşıyaka'nın attığı golü yan hakemin es geçmesine rağmen görmesi Ünlüsoy hesabına olumlu tek karardı. 3.UG (8.ÛRUP) S. Srkeci THY 1 1 KırdareliGaziosmanpaşa 1 3 GaıtasarayLüleburgaz 8 1 TetrdağsporYedikule 0 1 FerköyAlibeyköyspor 1 1 Sil'risporBayrampaşa 0 0 VeıKasımpaşa 2 0 (9.3RUP) En. EreğliF.Karagümrük : 0 0 K.)oğsansporBeylerbeyi 1 0 S.IaradenizAkyazıspor 2 1 Daıca G.B.Pendikspor 2 0 (Baştarafı I. Sayfada) rakıldığı öğrenıldi Reuter Ajansı'nın bildirdiğine göre yetkililer "geçid hükümet"in daha ilerde atanacağım, protokolle ilgili neDış Haberler Servisi olan FKO'nün de liderliğiııi denlerden ötürü Arafat'ın, hüküyapıyor. Bugüne dek sayısız Bağımsız Filistin devletinin metin kurulması beklenmeksizin suikastten ve siyasal başkanhğına getirilen Yaser devlet başkanlığına atandığını beArafat, 4 Ağustos 1929 yıhnda komplodan kurtulan Arafat, sadece tsrail'e karşı değil çeşitli lirttiler. Kahire'de orta halli bir esnaf Arap ülkelerine karşı da ustaca ailenin çocuğu olarak doğdu. Le Monde Gazetesi'nde yer ve başanlı bir siyaset izleyerek alan bir habere göre, FKÖ sözcüKahire Üniversitesi'nde FKÖ'yü bugünlere getirmekte mühendislik öğrenimi gören sü, önceki gun bu konuya ilişkin belirleyici rol oynadı. Onun Arafat 1952 yılında Filistinli olarak verdiği demeçte, Arafat'şaşırtıo dıplomatik, siyasal Öğrenciler Derneği ın devlet başkanlığına seçilmesi manevraları sonunda FKÖ her karannı bağımsız Filistin devletini Başkaniığı'na seçildi. türlü tasfiye girişiminin Filistin Kurtuluş Örgütü'nün taruyan devletlerle diplomatik ilişüstesinden gelerek geçen yıl ilk ve en buyük siyasal birimi kileri kolaylaştırmak gibi Cezayir'de bağımsız Filistin olan El Fetih'in kurucusu ve "teknik" bir nedenle açıkladı. devletinin ilanını sağladı. lideri de olan Arafat, 1969 Sözcü Ahmed Abdurrahman, Birçok kez Türkiye'ye gelen yılından beri çeşitli Filistin Arafat'ın devlet başkanhğının Isgerilla örgutlerinin üst kurulusu Arafat. bekâr. rail işgali kalkıp Filistin toprak PORTRE YASER ARAFAT Yaser Arafat devlet lan üzerinde serbest demokratik başkanlık seçimleri düzenleninceye kadar süreceğini de belirtti. Bilindiği gibi geçen yıl 15 kasımda Cezayir'de toplanan Filistin Parlamentosu niteliğindeki Filistin Ulusal Konseyi, İsrail işgali altındaki Batı Şeria, Gazze ve Kudüs'ün Müslüman kesiminde "bağımsız Filistin devleti" ilan etme kararı alnuştı. Bu devlel, aralannda Türkiye'nin de bulunduğu 85'i aşkın ülke tarafından tanınmış bulunuyor. Lider ve diplomat Filistin Kurtuluş Örgiitü ise daha önce başka ulusal bağımsızlık hareketlerinin "talihsiz" deneSaldırıyla ilgili olarak 9 Kıbrıslı yimlerini tekrarlamamak için "sürgünde geçici hükumet" kur Rum gözaltına alındı, ancak bumaktan kaçındıklannı belirtiyor gün suçüstü mahkemesinde yargılanmak üzere serbest bırakıldı. du. (Baştarafı 1. Sayfada) nın 35. kuruluş yıldönümü dolayısıyla yaklaşık 5060 Kıbrıslı Rum ve Yunanlı, önceki gece şehir merkezinde bir gösteri yaptıktan sonra, saat 21.30'da ellerinde Yunan bayraklan ve meşalelerle Türk Başkonsolosluğu önüne geldiler. Bir sure Enosis yanlısı ve Türkiye aleyhinde sloganlar atan göstericiler, üç Türk bayrağı yaktılar ve başkonsolosluğa taş, bahçeye de ellerindeki meşaleleri atmaya başladılar. Göstericilerden 10 kadarı polisin hiçbir müdahalesi olmadan başkonsolosluğun dışındaki demir parmaklıkları aşarak bahçeye girdiler. Göstericilerden biri, Türk bayrağımn çekili olduğu direğe tırmanarak bayrağı yırttı. Göstericilerin bahçeye girmesi üzerine başkonsolosluk yetkilileri havaya ateş ederek duruma müdahale ettiler ve l ayrağı yırtan göstericiyi yakaladılar. Olayın büyümesi üzerine, polis bir süre sonra duruma müdahale ederek göstericileri uzaklaştırdı. Göstericiler, yeniden Türk Başkonsolosluğu'nun karşısında toplanarak saat 00.30'a kadar slogan attılar. Gösterinin sona ermesinden sonra Türk Başkonsolosluğu yetkilileri Türk bayrağını yırtan göstericiyi polise teslim ettiler. Selanik Başkonsolosluğu yetkilileri saldırı olayı ile ilgili olarak. yapılacak diplomatik girişimler konusunda Atina Büyükelçiliğinin yetkili olduğunu söylediler. Selanik'te
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle