27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 NİSAN 1989 * * * * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17 NATO'da Bunalım... (Baştarafı 1. Sayfada). yarlı. Üstelik bir savaş durumunda kısa menzilli nükleer füzelerin her durumda iki Almanya üstunde patlayacak olması, Kohl'ün durumunu daha da güçleştiriyor. Federal Alman Başbakanı, bu nedenle, NATO'nun nükleer modernızasyon kararı almadan önce, Varşova Paktı ıle bu silahlann indirimi k o nusunda görüşmeler yapmasını istiyor. Federal Almanya'nın bu tutumu başta Belçika olmak üzere Danimarka, Norveç, İspanya ye Portekiz tarafından destekleniyor. ABD ile İngiltere ve bir ölçüde Hoiı^nda ise Federal Almanya'nın görüşüne şiddetle karşı çıkıyorlar. Bu ülkelerin en büyük kaygisı, kısa rnenzilü füzeler konusunda eğer görüşme masasına oturulursa, bu silahlann da orla menzilli füzelerde olduğu gibı srfırianmasına gidilebıleceği. Oysa, orta menzilli füzelerin kaldınlmasından sonra NATO'nun elinde, "esnefc mukabele" stratejisini geçerii kılabilecek tek silah olarak kısa menzilli füzeler kalmış durumunda. Bu silahlann da sıfırlanması, NATO'nun "nükleer caydıncılık" stratejisinin ortadan kalkmasına yol açacak. NATO'nun nükleer caydıncılık doktrini ortadan kalkarsa, Sovyetler Birliği, konvansiyonel silahlardakı üstünlüğü ile Batı için ciddi bir tehlike oluşturabılecek. VVashington ve Londra'nın kaygısı böyle özetlenebilir. Başbakan Kohl, ABD ile ingiltere'nin bu kaygısını bildığinden, Sovyetler'le müzakerelerin amacının bu silahlann, Gorbaçov'un istediği gibi sıfırlanması değıl, sadece sayısının indihlmesi olduğunu vurguluyor. Şu anda Batı'nın elindeki 88 kısa menzilli (SNF) füzesine karşı, Varşova Paktı'nda 1600 füze bulunuyor. Kohl bu füzelere bir "ravan rakam" konulabileceğini belirtiyor. Böylece hem "a/t düzeyde eşitlik" sağlanabiiecek, hem de "nükleer caydıncılık" ilkesi geçerliliğini koruyabilecek. Ancak Kohl'ün önerisi, ABD ile İngiltere'nin kaygılarını dağıtamıyor ve NATO ıçındekı tartışma gıtgıde buyuyor Peki bu tartışmadaTürkiye'nin tutumu ne? Ankara bilindiği gibi, NATO içinde haklı olarak yent nükleer yükümlülük almak istemiyor. Bu nokta, Savunma Bakanı Safa Giray'ın geçen hafta Bruksel'de yaptığı konuşmada bir kez daha vurgulandı. Türkiye bu bakımdan esas olarak Federal Almanya'nın tutumuna yakın bir görüşü benimsiyor. Ancak ABD'yi tedirgin etmekten çekinen Ankara, ön plana da çıkmak istemiyor. Aynca Ankara, Federal Almanya ile Belçika'nın tutumunun SNF'lerde sıfırlamaya gidecek bir seceneğe yol açmasından da biraz çekiniyor. Bu nedenle, tartışmada kesin taraf olarak görünmek nıyetınde değil. İki kutup arasındaki sürtüşmenın Ankara'yı bir ölçüde rahatlattığı bu arada söylenebilir. NATO'nun 2930 mayıs tarıhlerinde Bruksel'de yapılacak doruk toplantısına kadar bu konuda bir tutum belirlemesi gerekiyor. Bunun ise şimdilik biraz zor olduğu anlaşılıyor. Kısacası, Sovyet lideri Gorbaçov'un dış politikaya dönük diplomatik atakları, öngörüldüğü gibı NATO'da sarsıntıya yol açmış durumda. Enflasyona ek kamçı kuraklık (Baştarafı 1. Sayfada) Kuraklık konusunda ahnacak onlemlerle ilgili olarak ekonomik binmlerde çalışraalar surüyor. Bakanlar Kurulu da elde edilen ilk verileri değerlendirerek üretim duşükluğu beklenen urünlerın ithalatının kolaylaştmlmasını kararlaştırdı. Tanm Orman ve Koyişleri Bakanı Lutfullah Kayalar da buğday ithalatı yapmak için gerekh programların yapıldığını söyledi. Hububat üretiminin önemli ölçüde gerileyeceğinin gorulmesi üzerine Toprak Mahsulleri Ofisi'nin buğda> ihracatı bağlantılannın durdurulması öngörüldu. Alınan karar gereğince ofıs, bu yıl yapmayı tasarladığı 1.3 mılyon tonluk buğday ihracından vazgeçecek. Yapılan ilk tahminler, TMO'nun ihracatını durdurmasından sonra da üretim azlığı nedeniyle 22.5 milyon tonluk bir buğday açığı kalacağıru gösteriyor. Bu açık da ithalat yoluyla giderilecek. Halen 180200 dolar duzeyinde seyreden dış borsalardaki buğday fiyatlarına göre, bu ithalatın, ithalat faturasını 450500 mılyon dolar arttıracağı hesaplanıyor. Kuraklığın yaratacağı tanmsal üretim düşuklüğune paralel olarak bu yıl kalkınma hızının da önemli olçude duşmesi bekleniyor. 1988 yılı programında, yuzde 3.3 düzeyinde gerçekleşeceğı hesaplanan tanm sektoru kalkınma hızırun tuttunılamayacağı kesinlik kazandı. Yapılan ilk tahminler bu yıl tanın kesimi gelişme hızının geçen yıla göre yuzde 3 civarmda gerileyeceğini göstenyor. Bu durumda sanayi kesirninde gelişme hızı yüzde 6'yı bulsa bile gayri safi yurtiçi hasüadaki buyume hızı yüzde 33.5 düzeyini ancak bulacak. Programda ise 1989 yılı büyüme hıanın yuzde 5 olması hedeflenmiştı. öte yandan, Ekonomi Servisi'mizin haberıne göre, çeşitli üniversitelerden öğretim üyeleri kuraklığın pek çok konuda olumsuz etkiletde bulunacağını savundular. Görüşüne basvurduğumuz öğretim üyelerinin göruşleri şöyle: Prof. Feridun Ergin: "Tanm urunlerinin azalması başka bir deyimle mahsul bereketsizliğı enflasyon baskısım ağırlaştıracak, bir durum ortaya çıkartabilir. Türkiye 1942 ve 1943'te urun yetersizliğınden dolayı, şiddetli bir pahalılık dalgasına maruz kalmıştır. Enflasyon hızı bu yıllarda yüzde 74 ve yuzde 93 gibi çok yuksek oranlara tırmanmıştır. 4647 yıldır ilk kez tanmda böyle bir kuraklık göruluyor. Mevcut enflasyonu kamçılayıcı bir etki yaıatacaktır bu." Prof. Erol Manisalı: "Kuraklık enflasyonun üstüne tuz biber eker. 1988'de tarımdaki büyüme yuzde 67 iken enflasyon yüksekti. Şimdi, uretimiıı azaldığı bir ortamda daha da yükselebilir. Milli gelir artışı negatif çıkabilir." Prof. Taner Berksoy: "Yaz aylannda tanmsal üretim nedeniyle fıyat arüşlannda bir yavaşlama olur. Kuraklık bu trendin etkisıni ortadan kaldırır. Bu nedenle enflasyonu kamçılar." Ürtin kaybı yarı yarıya (Baştarafı 1. Sayfada) Çeşitli bölgelerden Cumhuriyet muhabirlerinin kuraklık ile ilgili olarak ulastırdıklan haberler şöyle: | ^ H 3 Türkiye'nin hububat amban Konya'da 1988 yıb nisanında yağış onalaması metrekareye 30.2 kilogramken, bu yıl bu miktann rekor düşüşle 4.6 kilograma kadar indiği belirlendi. Eskısehır'de de havaLann olumsuz gjtmesi yüzünden üretici kuraklıkla karşı karşıya kaldı. Elde edilen bilgilere göre geçen yıl nısan ayında metrekareye 44.6 kilo yağış alan Eskişehir'deki ekili alanlar bu yıl nisan ayında ancak 8.7 kilo yağış alabildi. Eskişehir Ziraat Odası Başkanı Behçet Aktaş şu anda zarann yüzde 50'ye yukseldiğini, buğday ve arpada toplam 296 bin hektarhk alanın 40 bin hektar kadannın sulanabildiğini söyledi. Wîfl!fl Kuraklığın üreticiler üzerindeki ilk etkisi Çukurova bölgesinde de görülmeye başlandı. Adana, Cumhuriyel bürosundan Mehmet Aka'nın verdiği habere göre üretıcılerin traktör ve tarlalanru satma durumuyla karşı karşıya kaldığı öğrenildi. EfHîfffl Ziraat Odası Başkanı Muhsin Karaali kuraklığın büyük boyutlarda olmasının rekoltenin yüzde 40 düşuk çıkmasına yol açtığını söyledi. İCTgBnl Bu arada, su seviyesinin yukselmesi için Çukurova'daki barajlarda elektrik enerjisi üretiminde kısıntıya gidilmeye başlandı. Adana ve Mersin topraklarını sulayan Seyhan ve Ceyhan üzerindeki Aslantaş Barajı'nın üçer türbününden ikisi devre dışı bıraküdı. DSİ 6. Bölge Müdürü Yılmaz Yapıcı, Seyhan ve Ceyhan nehirlerini besleyen Toroslar'da baraj göllerini dolduracak ölçüde kar bulunmadığını açıkladı. lîfflîHil Burdur'da Karataş Barajı'nın su seviyesinin çok düşmesinin ardından şeker pancarı ekimi kısıtlandı. Burdur'dan Gülçin tlci'nin verdiği habere göre geçen yıl mart ayında metrekareye duşen yağış miktarı 73.7 kilo iken, bu yıl 45.4 kiloya geriledi. Babıâlrde eylemli cuma (Baştarafı 1. Sayfada) gan bir tutum içinde olduklan görüldu. Güvenlik guçlerinin hiçbir müdahalede bulunmadığı cuma namazı sırasında Cağaloğlu Alanı araç trafiğine tamamen kapandı. Araçlara dar ara sokaklardan yol verildi. Safları geniş tuttukları gözlenen cemaat, alanda yayalann bile yürumelerine olanak tanımayacak biçimde yerleştikleri için yayalar da yan sokakları kullandılar. özellıkle "yırtmaçh" ve/a "mlni etekli" kadınlara ve bir yol bulup geçmeye çalışan erkek yurttaşlara karşı saldırgan bir tutum takınan bazı "fanatik" kişiler, "Saygjsız herifler, görmüyor musonaz, namaz kılıyoruz" veya "İnsansan gel namaz kıl" diye yayalara sataştılar. Birçok işyeri sahibi dükkânlarından çıkamadı. lşlerinin acele olduğunu söyleyip yol isteyenlere ise, "Bekle kardeşim, şimdi namaz kılıyoruz, bitsin, sonra istedigin yere git" biçiminde yarutlar verildi. Açılışta, tstanbul Muftüsü Selahattin Kaya, Eminönü Kaymakamı Ali Muhittin Nakipoğln ve Diyanet Işleri Başkan Yardımcısı Halit Giilen hazır bulundular. Yaklaşık dört bin kişınin katıldığı cuma namazıyla ilgili olarak yapılan yorumlar arasında, "kimi yajin organlannın son günkrde uzerine gittikleri irticai ejltmlerle ilgili haberlere karşı bir gövde gosterisi" y^apıldığı değerlendırmesi ilgi çekti. tstanbul Muftusü Selahattin Kaya ise, açılışta hazır bulunduğunu belirterek, durumun fanatik gruplann çağnsıyla olduğunu sanmadığını söyledi. Kaya, hiçbir tertip kokusu almadığını soyleyerek, "Csuninin açılacağı gazeteterie duynrulmuştu. Vatandaş da. yeni bir cami açılmış diyerek oraya gelmiş olabilir • dedı. Eminönu Muftüsü Mehmet Doğnı, namaz olaymın bir tepki olmadığını söyledi. Doğru, Cezen Kasım Paşa Camisi ile ilgili olarak şöyle konuştu: "Cağaloğlu 30 kusur yıldır ezan sesi dinlemiyordu. Şimdi ezan &esi dinleyecek. Eminonu'nde cumhuriyet doneminde hiç cami yapılmamış. Ecdat 211 cami yapmış. Bugune kadar 99'unda namaz kılınıyordu. Yüzüncusunu de bugun ibadcte açtık. tstanbul'da nufusun ne kadar artügını büiyorsunuz. Şimdi çok cami var, buna gerek yok d^yemezsiniz." Cezerı Kasım Paşa Camisi'nin açüışma katılan Eminönu Kaymakamı Ali Muhittin Nakipoglu, namazdan yaklaşık 40 dakika önce camıden aynldığıaı, ayrıldığı sırada da görüntünün vahim olmadığıru söyledi. Cağaloğlu Alanı'ndaki durumu sonradan öğrendiğini belirten Nakipoğlu, "Olmaz bu, tslamiyetin de bir ulviyeti, kutsi>eti vardır. Bu trafiği tıkayarak, insanlara yuriıyecek yol bırakmayarak, adam yumnıklayarak çirkin hale getirilemez. Bundan sonra orada boyle bir şej olmayacak. Yaptırmayız" diye konuştu. CÖMEYT ARCAYÖREK yazıyor (Baştarafı 1. Sayfada) lah Kayalar ise dün sabah 08.10'da TV'den, özellıkle buğday uretımındeki açığı kapamak için "ithal bağlantılarına" girışildiğıni duyuruyor Böylece, kırsal alanın yaşadığı sıkıntılara "abartılmayan" yeni bir boyut eklenryor. Elindeki "ciddi raporiara" dayanarak Demırel'in geçen gün yaptığı açıktama, tahılda dört veya beş mılyon ton üretim açığı gösteriyor Muhalefetin hesabına göre üretim açığı bir milyar dolarlık ithalatı öngörüyor. Kimi kaynaklar ise 550600 milyon dolarlık ithalatta açığın kapanacağını söylüyor. Üç aşağı beş yukarı, buğday üreten, dışa satan Türkiye, bu yıl ithal etmek zorunluluğu ile karşı karşıya. ithalat, başta buğday, tahılda açığı karşılayabilir. Kayalar'ın söylediği gibi, ekmek sıkıntısı, buğdayla üretilen her türden malın eksikliği önlenebilir. Yıllık üretimle günlük yaşamını zar zor sağlayan köylünün durumu ne olacak? İthal buğday köylünün günlük ıstırabını ortadan kaldırmayacağı gibi, sıkıntılarının daha büyümesine yol açacak. Tanm Bakam'nın önündekı notlara bakarak yaptığı açıklamalarda bu yıl yeteri kadar üretim yapamayan köylünün karşılaşacağı sorunlara nasıl çare bulunacağını, hangi önlemlerin alınacağını gösteren tek satır yok. Enflasyon karşısında geçen yıllar kıt kanaat geçınen köylü, topraktan yeteri kadar ürün alamıyor, bu yıl daha perişan. Geçen yıl ABD'de yaşanan kuraklığın çiftçinin ekonomik gücüne yaptığı olumsuz etkiyi giderebilmek için kimi önlemler alınrnıştı. Mityarlara varan dolar, çiftçıyi ekonomik bunalımdan kurtarmaya aynlmıştı. Bizde ise ekmek sıkıntısı çekilmesin diye buğday ıthalıne gidıliyor, üretim yitmesıne uğrayan köylünün, küçük çiftçinin düşeceğı bunalımdan çıkabilmesi için hükümet ne yapacak, hangi önlemleri alacak, belli değil. Kuraklığın açtığı yara abartılmasın, güzel, doğru; ama hükümet nüfusun yüzde 60'ını ilgilendiren sorunlara alacağı önlemleri bugünden düşünmeli, açıklamalı. Ne çare Gayya kuyusuna düşen hükümet, hemen her konuda olduğu gibı bu sorunda da madalyonun bir tarafını görüyor, öteki yanına bakmak ıstemiyor Beri yandan da ekonomik işleri yürüten yüksek bürokratlar kulisinde, kaygılar, kesin yargılara dönüştü, dönüşmek üzere. DPT uzmanları "Bir yıl içinde başta enflasyon, ekonomideki eğrilerı düzetteceğini" söyleyen hükümetın açıkladığı son kararlardan önce enflasyonun hangi orana düşeceğıni hesaplayabıliyorlardı. OzaJ'ın Meclıste enflasyonun yüzde 65'lere düşeceğini söylediği sırada DPT'nın bulgulan bu doğrultudaydı. Fakat sonradan Özal, oy kaybını durdurmak, erken seçim baskısından kurtulabılmek ıçın "yenı önlemlerden" söz etti. Işçiye, memura ve küçük çiftçiye ek maddi olanaklar verıleceğini bıldırdi. Bir yandan da gübrede olduğu gibı sübvansıyonları arttırdı, sanayıciye ucuz faizle kredi verileceğını açıkladı Ardından hem DPT, hem de ekonomik gıdişin anahtarını elinde tutan bürokratlar enflasyon hızını saptamanın güçlüğünü çekmeye başladıklarını artık açıkça söylemeye başladılar. Bir yetkili "tam bıçak sırtındayız" diyor. Uçuruma düşmenin eşiğinde olduğunu anlatmak istiyor. Özal'ın düşündüğü önlemlerin, ne çare, "hıçbır kesımı memnun edemeyecegini" belirtıyorlar. Örneğın işçıye yüzde 165 vermeye yanaşan, ayda net 400 bin ortalama ücret sağlanacağını propagandasına malzeme yapmaya çalışan hükümetın bu kesımı yıne yanına çekemeyeceğini ekliyorlar. İşçiye, memura bugün yapılması öngörülen maddi olanakları geçen yıllar içinde yedıre yedire getırmiş olsaydı, "bu kesimlerdekı memnunıyet oranınm yuksek olabileceğıni" açık yüreklilıkle anlatıyorlar. Kısacası, işçi, memur, üretimden yoksun küçük çiftçiye peşin ödeme gibi vaatlerın Ozal'ı seçmen bazında istediği noktaya getiremeyeceğınde hükümet burokratları bırieşiyoriar Ne Musa, ne de Isa sevınecek Hükümet ise enflasyon düşüremeyen, sözüne güvenilmez bir siyasal ekıp olarak kalacak. Erken seçımle uzaktan yakından ılgüenmedığini söyleyen Özal, tam bir açmaz içinde. Meclisı hazıranda tatıle sokmaya çaI şıyor. Bir aydır erken seçimi gündemden çıkarmaya uğraşıyor. Daha bir ay dayanırsa, Meclisi tatile soktuğu gün erken seçımı de kesinlıkle gündemden çtkaracağını sanıyor Oysa gelecek yıl, bürokratlara göre enflasyon da kitlelerdekı yakınmalar da daha yükselecek. Tek çıkış yolu eylülde seçim. Bu gerçeğı kavradığını açıklayabilmek ıçın temmuz ayını bekleyecek, en geç ağustos başını. "Baskın seçim" olasılığı bu yüzden akla geliyor. Bir başka numara, eylül seçiminı unutturmak için cumhurbaşkanını "partilerarası uzlaşma ile seçeceğini" yaymaya başlaması. Muhalefet, Özal'ın bu manevrasını dünden kavradı. Eylülde seçim yapmazsa cumhurbaşkanı seçiminde "uzlaşmaya yanaşmayacak". Seçime girmeyecek, 21.75'lık ANAP'ı kendi başına bnrakacak. özal buna inanmıyor, SHP'nin uzlaşmaya yanasacağını sanıyor, fena halde yanılıyor. Tek yol var önünde, eylülde seçim. İktidardan tıpış tıpış gıtmek. Semra Hanım'la el ele tutuşarak Side'dekı yazlığına mı çekilir, Boğaz'daki apartmanına mı, nereye isterse. Özal içintekyol seçim, mekân ise çok! Bayar. Bir daha böyle bir şey olmayacak tstanbul Valisi Cahit Bayar, Cağaloğlu Alanı'ndaki toplu namaz olayından yoğun ışleri nedeniyle bilgisi olmadığını, durumu ilk kez muhabirimizden öğrendiğini söyledi. Bayar, durumun yasadaki "istisnai hUknmler" kapsamına girdiğini, bu tür bir namaz için izin alınması gerekmediğini belırterek şunlan söyledi: "Ancak trafigi kapaUcak kadar, yayalann geçişine bile imkân tanımayacak kadar bir şey de dogru değil. Ben durumu hemen soruşturacağım. Bir daha da böyle bir şey olmayacak. Cemaatin uyvnlması lazımdı. Bundan,sonra böyle bir şeye meydan verilmeyecek." | ^ Q 3 J Kuraklığın, Marmara ve Trakya bölgesinin ancak yüzde 40* mı etkisı altma alabileceği belirtildi. Edirne Ziraat Odası ve Marmara Bölgesi Ziraat Odaları Birliği Başkanı Erdi Barez Trakya ve Marmara bölgesinin tanma Cağaloğlu'nda dun yeniden açı elverişli topraklannın yüzde lan camiye adını veren Cezeri Ka 40'ının kuraklık tehlikesiyle karsım Paşa, II. Bayezid ve I. Selim şı karşıya olduğunu ifade etti. dönemlennde yaşadı. Deftedarlık, Sulamaya zam valilik ve vezırlik yaptı. Adına yaptırdığı Cezeri Kasım Bu arada, Bakanlar Kunılu'Paşa Camisi'nin dk açüış tarihi bi nun sulama ücretlerine zam karan linmiyor. Ancak çeşitli kaynaklar, Resmi Gazete'de yayımlanarak caminın bir yangm geçırdiğıni ve dunden itibaren yürürlüğe girdi. Hicn 1283, Miladi 1866 yüında ye Zam oranı Doğu Anadolu ve tç nıden kârgir ve ahşap olarak ya Anadolu gibi bölgelerde duşük, pıldığını bildiriyorlar. Ege, Akdeniz ve Marmara'da Cami, 20 Aralık 1957 tarihınde yuksek tutuldu. Bakanlar Kuruıstimlak edilerek yıkıldı. Caminin lu karanna göre hububat için biyer aldığı alan o gunden bu yana rinci grup tanm bolgelerinde deboş arsa olarak duruyordu. Türki karda 1420 lira sulama ücreti, beye Diyanet Vakfı merkezınin de şinci grup bölgelerde ise 5040 likatkılanyla Eminönü Şubesı tara ralık ücret alınması kararlaştınlfından aslına uygun olarak yeni dı. Yeni zam kararıyla, en yuksek den yaptırüan cami yaklaşık 300 sulama ücreti çeltik ve şekerkamışı tarımında geçerli olacak. milyon liraya mal oldu. tr> x ıN e zaman mutlu olur. ne zaman huzünlenir, kimse bilemez.,, ESRARENGİZ... KENDİNE ÖZGÜ. Studio'da bu yaz sadelik ve abartısız bir BEYMEN'DE DECIŞMEYENLER: Kınuf Attınyıldız % lOOdogal elyaf Beymen ıçın ozel AMye kumafhtr Italya dan M*r% 100 Hos Almanya dan Burufmaz leia Beymen e ozel Afgan atlarının kıhndan Vatiular% 100 pamuk Almanya dan FcnmurfflrYKK laponya'dan Dfi^mfkr Almanya ve talvadan \yakk*bı4a derı ve kosele Italya dan çekicilik hukum suruyor Hatlar cüretkâr kendi ne özgu K O M B İ N A S Y O N • Rob manto ekru, kruvaze. Beli penslerle oturtulmuş Omuzlar reglan Düğmelerakay. B N " G Ö R Ü N D Ü Ğ Ü G İ B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle