Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 NÎSAN 1989 CUMHVRİYET/13 1989 yılı için işçiye verileceği açıklanan yüzde 150 zam, gerçekte yüzde 117 İşçinin kaybettigi rakam oyunu 2 Işçileri sokağa doken, yüzbinleri patlama noktasma getiren yoksullaşmanın ağırhğmın, boyutlarının algılanmamasında, istatistikler üzerinde oynanan oyunlar önemli rol oynuyor. Işçiden yana gerçekleri ortaya koyacak bilimsel çalışma yok denecek kadar az. Kamuoyunu yönlendiren çalışmalar hep işveren cephesine göre olunca, gerçekler işte ancak böyle patlamalar olduğunda görülebiliyor. Başbakan Turgut özal'm lcraatın tçinden programlarına göre calışanlar hiç enflasyon karşısında ezdirilmediler. Hatıa Sayın Özal'ın uzun uzun yaptığı, anlaşılmaz hesaplara göre vergi indirimleri, ek ödemeler falan da katılınca, işçilerin ücretlerinde bir mıktar iyileşmeler bile görüldü. lşverenlerin sendikalannın tüm yayın organları da işçi ucretlerinin nasıl milyonları aştığını, sözleşraelerin ne kadar parlak ve yüksek zamlar getırdiğinı anlatıyor. Onunla da yetinilmiyor. En son, çelik işletmelerinde MESS'in çarşaf çarşaf verdiği Uanlarda olduğu üzere, nasıl astronomik zamlann, ideolojik amaçlı eylemler adına reddedildiği açıklanıyor. lmzalanan toplu sözleşmelenn ardından işçi karşısında başarılı olmak zorunluluğunu duyan sendikacı cephesinde de parlak tablolar çizme vazgeçilmez bir hastalık ve yarış nitelığinde. Kamuoyunu biçimleyen tüm bu kampanyalar birleştiğinde, dogrusu işçinin nasıl ve niçin yoksullaştığını algılamak pek kolay olmuyor. Her yeni sözleşme döneminin ardından üç cepheden birden kamuoyuna yöneltilen kampanyaları hde bir birleştirin, onca parlak sözleşmeler, onca işverenler için büyük bedeller, yuksek oranlı zamlardan sonra işçilerimizin doğrusu Karunlar gibi yaşamaları, hallerinden pek bir memnun olmalan gerekiyor. Biz ki sözde işin içindeyiz. Karşımıza TlSK'in, MESS'in bilirnsel verilere dayalı istatistikleri, Saym özal'ın bir sürü verilere dayalı hesaplan, sendikalarm somut sözleşme metinleri çıkarıldığında etkileniyor, alınan yüksek haklar karşısında şapka çıkanyoruz. lmzalanan parlak sözleşmelerin ardından, işyerlerinden arada bir yakınma sesleri, cılız şikâyetler geldiğinde de bunları daha çok sendika içi muhalefetlerin kışkırtmaları olarak algılıyoruz. Sonra bir sonraki sözleşme kapıya dayandığında, bu kez sendikacılann pazarlık masasına getirdikleri işyerlerinin ücret durumlarına ilişkin tabloları, ücret ortalamalannın düşüklüğünü gördükçe de her seferinde şaşıp kalıyoruz. Toplusözleşrne uyuşmazlığuıda Uluslararası işçi örgütleri ne diyor? nereye gidiyor? Haprlayan: ŞÜKRAN KETENCİ Işçiler 90 bin ilâ 150 bın TL a,^,.,^ u ;ret alıyorlar ve bunun sonucu olarak yeni ayakkabı alamıyorlar. işvereru, sıyasi iktidarı uyarmak amacı ile otobüsünü yavaş süren şoföre vatandaşın saşkınlıkla sorduğu soruya katıhyoruz, "Gercckten gazetelerin yazdıgı kadar düşuk ucret mi aJıyorsunuz?" Şimdı milletçe, aylardır pasif eylemlerini sürdüren, son günlerde de kitleselleştiren yüzbinlerin ücret ortalamalarırun, 10 yılı aşkın kıdemliler için 150 bin liranın altında kalrnasını ağzımız açık dinlediğimiz gibi.. İşçiye son günlerde hak veren kamuoyunun yine de kafası karışık. Bugünkü ücretlerinin çok dümaz gibi yüksek görünen zam isteği aynen verilse, işçi 1980 yılından bu yana uğradığı büyük yoksullaşmada hiçbir iyileşme noktasına gelemeyecek. Sadece ve sadece 1986 yılındaki durumunu koruyabilecek. O da 1989 yüının her zamanki gibi gerçekleşeceğin altında çok düşük tutulan enflasyon tahmininde doğacak farkın yıl sonunda işçiye fark olarak ödenmesini öngören bir hükmün sözleşmelere sokulması koşulu ile. Hesaplamalar aynen Başbakan Özal'ın kamuoyuna söz verdiği çerçevede yapılıyor. İki yıllık son sözleşme döneminde işçinin aldıdiye... Ya istatistiklerdeki aldatmaca ve hilelere ne demeli? Biz ekonomist değiliz. Ancak özal sayesinde herkes hesap kitap yapmayı öğrendi. Geçen gün Kapalıçarşı'ya doğru yürürken, önümden giden iki hamalın sırtlarında yükleri, Kapalıcarşı döviz ve altın borsasında olacaklarla Özal'ın bu konudaki son kararlarına ilişkin ayrıntüı konuşmalannı şaşkınhkla dinledim. Milletçe ekonomiyi oğrenmiştik. Ama ne kadan ile doğruyu biliyoruz? Şimdi bir hesap yapalım. İşçinin geçen iki yıldan olan ücret teknik hesapla yüzde kırktan daha yüksek oranda çıkacak bir zamla ancak bu kayıp giderilecektir. Tabii ne özal ne de işveren cephesinden işçinin gerçek kaybının hesabını yapan, hatta bunun bilinmesini isteyen hiçbir zaman ortaya çıkmıyor. Ne yazık ki bilim de işçiden yana bir çaba ile bu bilimsel gerçeği Türk kamuoyunun oğreneceği çarpıcılıkta ortaya koymuyor. İşçiden yana bilimsel çalışmayı yapabilecek tek kaynak sendikalar, asla bilimsel ealışmaları kotaracak uzmanlar kadrolannı oluşturabilmiş değiller. Dahası doğru hesaplan, doğlamasında ücret artış oranlarımn carpılarak, fiyat artış oranlannın toplanarak hesaplanmasından doğacak farkı, işçinin uğradığı zararı bilemez, ölçemeyiz. Belki bir gün işçiden yana bilimsel çalışma yapacaklar çoğalır da nasıl hep birlikte aldandığımızı oğrenebilir, zararın, kayıplann boyutlannı görebiliriz. Şimdi biz çok daha guncel ve bugünku tartışmada onemi olan bir aldatmacaya geçmek istiyoruz. Özal hükumetinin nedenini anlayamadığımız birçok uygulaması gibi gundeme bir dayatma olarak gelen ve gerçekleştirilen iki kade İşçi Iş yasaları demokmsinin çok uzağında Türkiye'de işçi haklarını, sendikal hak ve özgürlükleri ortadan kaldıran yasal düzenlemeler ve 12 Eylül ile başlayıp Özal hükümetince sürdürülen uygulamalar, ışçileri uluslararası alanda temsil eden tüm işçi örgütlerini ayağa kaldırmış durumda. Başbakan Özal, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tmren Aykut'a göre Türkiye'de sendikal haklar eksiksiz kullanılabiliyor. üygulamada bazı sorunlar varsa, gerektiğinde yasalarda değişiklik yapılabilir. Ancak temel sendikal haklar, işçilerin ozgür sendikalaşma, toplu pazarlık ve grev haklan vardır. Sistem bütün kuralları ile işlemektedir. Ancak uluslararası sendikal kuruluşlar, Türk hükumetinin görüşlerini paylaşmıyorlar. Türkiye'de işçi haklannı, sendikal hak ve özgürlükleri ortadan kaldıran yasal düzenlemeler ve 12 Eylül ile başlayıp Özal hükümetince sürdürülen uygulamalar, ışçileri uluslararası alanda temsil eden tüm işçi örgütlerini ayağa kaldırmış durumda. Uluslararası Hur İşçi Sendikaları Konfederasyonu (ICFTU), Dünya İşçi Sendikalan Federasyonu (WFTU), Dünya İş Konfederasyonu (WCL), Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu (ASK), Ekonomik tşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) nezdindeki Sendikalar Dayanışma Konseyi (TUAC) ve ışçileri meslek .ve işkolu esasına göre örgütleyen Uluslararası lşkolu Federasyonlan, 12 Eylül'de başlattıkları mücadeleyi aralıksız sürduruyorlar. ICFTU/WCL/WFTU: 1981'den bu yana Uluslararası Çalışma örgütü (ILO) Sendika Özgürlükleri Komitesi, bu üçörgüt tarafından sunulan ve 997, 999, 1029 sayı ile sürekli olarak incelenmekte olan "şikâyet" konulannı değerlendiriyor. Sendika özgürlükleri Komitesi'nde işçi grubu ağırhklı olarak Turklş üyesi ICFTU temsilcileri oluşturuyor. Komite, 1982 Anayasası'nın işçi haklarıyla ilgili hukümlerinin 2821 ve 2822 sayılı yasaların ILO ilkelerini ve sözleşmelerini ağır bir biçimd^çiğnediğini öne sürüyor ve köklü değişiklikler yapılmasını istiyor. ICFTU bu tarihe kadar Türkiye'ye dört kez üst düzey sendika heyeti göndermiş durumda (1981, 1982, 1983 ve 1985). ICFTU, WCL ve AVRUPA İŞÇt SENDİKALARI KONFEDERASYONU'nun (ASK) girişimleri, ILO yanında, Turk işçisinin sorunlannın Avrupa Parlamentosu Hukuk İşleri Komisyonu'nca doğrudan ele alınmasını sağlamış durumda. İşçi hak ve ozgurlüklerini duzenleyen Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi'nin U'inci maddesinin Türkiye tarafından çiğnenmekte olduğunu ileı i suren bu uç örgüt, komisyonun 1 Temmuz 1986'da İstanbul'da, 2 Ekim 1987'de Strasbourg'da Turkiye^ deki koşulları görüşmesini sağladılar. Bu toplantılarda bu uç örgüt ve bazı işkolu federasyonlarının temsilcileri yanında Türklş ve DİSK de iörüşlerini açıkladılar. ICFTU, DlSK'e yonelik tasarrufları şiddetle kınarken, tutuklu bulunduklan sürece DİSK yoneticilerinin ailelerine "Uluslararası Dayanışma Fonu'ndan yardım yaptı. Ayrıca savunma avukatları desteklendi ve hukuki yardım fonundan finansman sağlandı. ICFTU, son olarak AT/Turkiye Karma Parlamento Komisyonu'nu toplanusına da karşı çıktı. Eylül 1980'den bu yana işleyişine son verilen komisyon, Ocak 1989'da topianmıştı. Avrupa tşçi Sendikaları Konfederasyonu, 12 Eylul 1980'den bu yana Türkiye'deki koşulları son derece ağır bir dille eleştiriyor. ASK'nin bu tarihe kadarki girişimleri özetle şöyle: • Avrupa Topluluğu, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi ve Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) nezdinde sürdürduğü girişimlerle Türkiye'de temel işçi hak ve özgürlüklerinin yeniden tanınmasını sağlamak. • ASK uyesi tum Avrupa işçi konfederasyonlarının kendi ülkelerinde hükümetleri nezdinde aynı girişimlerde bulunmasının sağlanması. • Avrupa İnsan Haklan Komisyonu'na başvurular. • Tüm NATO ulkeleri nezdinde girişimler. • Türkiye'deki koşullann gözler önüne serilmesi için Avrupa Sendikalar Enstitusü aracılığıyla yayın yapılması. • tnsani ve hukuki yardımm ICFTU ile işbirliği içinde sürdürülmesi. • Yargılamalan izlemek uzere ceza ve iş hukuku avukatlarının Türkiye'ye gondenlmesi. • Uluslararası Çalışma Örgutü'nde sürdürülen mucadelede dayanışma sağlanması. Kamuoyımıı aldatan rakamlar Türkiye'de , rakamlarla oynanan oyunlarla, kamuoyu aldatıla aldatıla, öyle vahim bir noktaya gelindi ki Türkîş'in sokaktaki insana olamaz gibi görünen zam isteği aynen verilse, işçi sadece 1986 yılındaki durumunu koruyabilecek. şük olduğunda bırleşıyor, iyi bir zam verilmesini gönlümüzden destekliyoruz. Ancak Başbakan özal, TV'de karşımıza çıkıp yüzde ytızyirmili bir zam vermeye hazır olduklanndan söz ettiğinde biraz kafamız karışıyor. tşçilerin hâlâ ne istediklerini anlıyamamaya başlıyoruz. "Daha fazla ne verüebiür ki? " diye düşünenler çoğunlukta. Ya da TürkIş'in yüzde yüzyetmiş olduğu kulislerden sızan teklifine şaşıranlar, biraz aşırı bulanlar. Türkiye'de rakamlarla oynanan oyunlarla, Türkiye ve işçi kamuoyu aldatıla aldatıla öyle vahim bir noktaya gelindi ki... Türktş'in, sokaktaki insana olağı ücretler ile enflasyon arasında doğmuş olumsuz fark bulunuyor. Önce iki yılın zararını giderecek oran saptanıyor. Sonra da üzerine bu yılın yine bile bile çok düşük tutulan resmi enflasyon tahmini ekleniyor. Üzerine bir iyileştirme, refah payı, milli gelir payı falan eklenmesi hak getire. Hele de 1980'den bu yana üst üste binen ağır yoksullaştırmayı hafıfletecek bir şeyler... Gedik, açık o kadar büyumüş, tablo öyle vahimleşmiş ki işte böyle şok yapıcı bir sonuç ortaya çıkıyor. Galiba hep birden işçinin kendisi de dahil, hepimize soru sormamız gerekiyor: "Tablo böyle vahimleşirken, nasıl bu kadar uyuduk?" Sendikalar gerçekleri gizliyor işçiden yana bilimsel çalışma yapabilecek tek kaynak olan sendikalar, asla bilimsel çalışmayı kotaracak uzman kadrolannı oluşturabilmiş değiller. Dahası doğru hesaplan, doğru istatistikleri elde etseler de gerçekleri işçiden saklamak gereğini duyuyorlar. ru istatistikleri elde etseler de, gerçekleri işçiden saklamak gereğini duyuyorlar. Çünkü bırakınız gerçekçi hesaplarla, yanıltıcı hesaplarla bile, işçilerin kayıplarını ortadan kaldıracak sözleşmeleri yapacak güce, ağırlığa, en önemlisi özgüvene sahip değiller. Sonuç, istatistiklerin yanıltıcı göruntüsü ile işçiler bızira görebildiğimiz rakamlardan da daha boyutlu olarak hak kaybediyor, yoksullaşıyor, bunu yaşamlarında duyumsuyor, ancak somut olarak göremiyorlar. Verdiğimiz ornek bir tek hilenin, aldatmacamndı. O kadar çok yönlü türleri ve daha etkili boyutİan da var ki asgari ücret hesapmeli zam sistemi var. önce memurlara uygulandı. Sonra KİT sözleşmeleri ne girdi ve özel sektör sözleşmelerine de yerleşti. Çok hızlı enflasyon akışı içinde pek olumsuz da görünmüyor. Zam aralıksız devam ettiğine göre işçiye alacağı zamları kademeli vermek eğer aynı parayı verirseniz, işçinin hayat pahalıhğı karşısında kendini daha iyi ayarlamasına da yarayabilir. Lütfen altını çizin, gerçekten sonuçta aynı parayı veriyorsaruz. Özal hükümeti iki kademeli zam uygulamasını memurlara 1984'ten bu yana uyguluyor. Memurlann 198487 döneminde dört yıllık ucret artışlarımn sonucuna bakıldığında, net maaşlannda yüzde 11.3 oranında bir gerçek artış görülüyor. Oysa iki kademeli zammın yıllık ortalaması esas alınarak yıllık ortalama enflasyon karşısındaki durumlarına bakıldığında, memurlann gerçek ücretlerinde yüzde 11.3'lük iyilesmeyi unutun, yüzde 16.5 oramnda bir gerilemenin gerçekleştiği ortaya çıkıyor. Ister memur, ister işçi olsun, iki kademeli zam sisteminde, çalışan 6 ay daha düşük, 6 ay daha yüksek ücret alıyor. Yıl boyunca aldığı gerçek ücret ve o yü için gerçek ücret artışı oranı, ancak her ayın ucret farklarının ayrı ayrı toplanarak 12'ye bölünmesi ile bulunabilir. Yani çalısanın o yıl için aldığı gerçek ücret zammı ikinci 6 aylık dilimde aldığı sonuç zam oranı değil, bu, dediğimiz yöntemle yapılacak hesaptan çıkıyor. Şimdi Türkçesi, Özal karşımıza çıkıp "Mk 6 ayı yüzde 75 ve ikinci 6 ayı yüzde 75 olmak üzere, 600 bin kamu işcisine yüzde 150 zam verdim" derse. Bu işçinin 2. altı aylık alacağı ücret dilimine göre doğru gibi görünüyorsa da gerçekte doğru değil. tşçiye verilen zam 1989 yılı için yüzde 150 olarak açıklanmışsa, bu gerçekte, ancak yüzde 117'lik bir zam demektir. kaybını bulmak istiyoruz. Çok basit olsun diye bir yü için yuvarlak rakamlarla hesap yapacağız. Geçen bir yılın enflasyonu yüzde yüz, işçinin aldığı da yüzde altmış olsun. Kayıp yüzde kırk. Şimdi bu kaybı yeni ücret artışında gidermek istiyoruz. Biz ekonomi bilmeyenler ne yapanz. Hemen bir yüzde kırk ekleriz. Oysa ekonomistler biliyorlar ki bu yanlış ve işçi aleyhine eksik bir hesaptır. Yüz bin lira yerine 60 bin lira almış bir işçinin kaybı 40 bin liradır. Ancak 60 bin lira almakta olan işçinin uğradığı bu kayıplarının giderilmesi için yüzde kırk bir zam yapmak yeterli gelmemektedir. Iktisatçıların bildiği Parlak yüzdeler değiL, net, somut rakamlar istiyoruz Ücret ortaiamaları çok düşük kalan eylemdeki yuz binlerce işçi, kiliüenen sözleşmelerde ücret artışlarımn yuzdeli zamlarla hesaplanmasına karşı çıkıyorlar. Yuzdeli zam sisteminin sürekli işçi aleyhine işlediğine işaret ediyorlar. Fiyatlar karşısında bir anlam taşıyacak net ücretler üzerinde hesap yapılmasını istiyorlar. Kiliüenen topiusözleşme görüşmelerinde en parlak rakamlann, yuksek yüzdelerin müjdelendiği dedikodusu yaygınlaşan Harbİş kolu bu açmazm en tipik göstergelerinden biri. Harbİş üyesi işçiler, söylentisi çıkarüan en yüksek oranlı yüzdelere göre hesaplar yapmışlar. tşçi çoğunluğunun aldığı düşük ucretler karşısında bir anlam taşımadığını saptamışlar. Bu sözleşmenin böylece imzalanmasını istemediklerini açıkhyorlar. Harbİş kolunda 10 yıllık bir düz işçinin çıplak ücreti 105 bin lira. Yuksek oranlı verileceği söylenen brüt zamla bu ücretin 174 bin liraya ancak çıkabileceği hesaplanmış. 15 yıllık sanat okulu mezunu ustanın ise 147 bin üra olan net ücretinin bu hesaba göre 256 bin liraya, 25 yıllık uzman ustanın da 163 bin liradan 290 bin liraya çıkacağı saptanmış. Pasif direnişlerde en etkili eylemleri koyan iş kollarından biri olarak öncülüğu çeken Harbİş üyeleri bu rakamları kabul edemeyeceklerini soylüyorlar. Kendilerini ellerine geçecek çıplak ucretin ve bunun fiyatlar karşısındaki değerinin ilgilendirdiği belirtiyorlar. "Parlak yiizdeli rakamlar değil. Ücretimizin nereden nereye geldiğini gösteren, net somut rakamlar istiyoruz. Açlıktan kurtulmak istiyoruz" diyorlar. Harbİş üyesi işçiter: Kara Kuvvetlen Komutanlığı Dıkimevi ışçileri aldıklan ücretin çok az olduğunu, mesaiden sonra dışarda 24 00 kadar atölyelerde çalıştıklarını anlatıyorlar. §f[I|[;r|'K GAYRİ MENKUL AÇIK ARTTIRMA İLANI (Antalya Mahkeme Satış Memurluğu'ndan) Es: 1989/18 Antalj'a Kmlsaray Mahallesi 3277 ada, 10 parsel 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin kesinleşen kararı gereğince satılacaktır. Tapu kaydına göre 181 m* genişliğinde olup bitişik nizam 3 kat inşaata musaittir. Ticari sahada olup zemin katta 5. mt. kuzeyden ve batıdan arkat zorunluluğu vardır. Üst katlarda parselin tamamı inşaat alanıdır. Mahalli rayiçlere gore m2Isi 100.000 TLrden muhammen bedeli 18.100.000 TLklir. 1. Satış: 29.5.1989 gunü saat 14.0014.15 arasında Antalya Özel İdare binası kat: 5 No: ll'de açık arıtırma ile yapılacaktır. Satış olup isteyen alıcıya 20 günü.geçmemek uzere mehil verilebilir. 1. satışta muhammen bedelin % 75'ini bulmadığı takdirde 8.6.1989 günu aynı yerde ve saatte ikinci arıtjrma yapılacaktır. Bu satışta ise değerin Vo 40'ını bulması şarttır, satışa iştirak edenlerin değerin V» 20'si oranında teminat yatırmaları gereklidir. Başkaca bilgi almak isteyenin mahkememizin 1989/18 esas sayılı dosyasına başvurmalan,.satışa iştirak edenler şartp'meyi gormuş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları ilan olunur. Basına: 41415 T.C. KONYAEREĞLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1985/622 Davacı Karayolları Genel Müdürlüğü vekili tarafından davalılar Sabriye Kokbudak ve arkadaşları aleyhine açılan kamulaştırma bedelinin tenkisi davasının yapılan duruşması sonunda: Davanın reddine, davalı Cahit Kocabaş vekili tarafından yatırılan 10.410. TL. keşif ücretinin davacı kurumdan ahnarak Cahit Kocabaş'a verilmesine. Davanın muddeabihi 2.497.400.TL. olup bu mıktar uzerinden dava tarihinde yurürlukte bulunan avukatlık ucrel tarifesine göre hesaplanan 124.948.TL. nisbi ücretin davacı karayolları genel mudürluğünden ahnarak kendilerini vekille temsil ettiren davalı İsmet Demircan, Cahit Kocabaş ve Nilgün Aydın'a müsavatan verilmesine, iş bu ilanın lebliğinden iı' aren 15 gun temyiz suresi ve 15 gun de bekleme sUresi olmak üzere davalı Bedretün Gürdal hakkında ilanen tebliğ olunur. 20.2.1989. Basın: 41409 GAYRİMENKUL AÇIK ARTTIRMA İLANI (Antalya Mahkeme Satış Memurluğu'ndan) Es: 1989/19 Antalya Hurma Köyu Alçak yer mevkii 988 parsel, Antalya I. Sulh Hukuk 1988/374 esas 1988/1439 sayılı kararı gereğince satılacaktır. Tapu kaydına gore 3160 m : genişliğinde olup mahalli rayiçlere gore nr'si 5.000 TLMir. Hali hazırda buğday ekili olup muhammen bedeli 15.800.000 TLMir. 1. Satış: 29.5.1989 günü saat 14.3014.45 arasında Antalya Özel İdare binası kat: 5 No: ll'de açık arttırma ile yapılacaktır. 1. satışta muhammen bedelin % 75"ini bulmadığı takdirde 8.6.1989 gunu aynı yerde ve saatte ikinci arttırma yapılacaklır. Bu satışta ise değerin % 40'ını bulması şarttır, satışa iştirak edenlerin değerin % 20'si nispetınde teminat yatırmaları şarttır. Satışa iştirak edenler şartnameyi gormuş ve munderecatını kabul eımiş sayılacaklar başkaca bilgi almak isteyenlerin memurluğumu/un 1989/19 esas sayılı dosyasına başvurmalan ilan olunur Johny Vandervaken (ICFTU Genel Sekreteri): "... Türkiye'de demokrasınin yeniden kurulduğundan soz edebilmek için daha yapılacak çok şey vardır. Askeri rejım döneminde kabul edilen tüm yasalar halen yürurluktedir. Turk hükümeti tarafından aksinin iddia edilmesine karşın, 1983'te çıkanlan 2821 sayılı Sendikalar Yasası ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Yasası ve en başta 1982 Anayasası, çoğu hukmüyle Uluslararası Çalışma Örgütü'nün ilke ve sözleşmelerine, ICFTU'nun prensiplerine aykırıdır. Türk Parlamentosu, askeri rejinı sırasında çıkanlan ve insan haklannı, sendikal hak ve özgürlükleri kısıtlayan yasalan değiştirmelidir. DİSK yargılaması durdurulmalı, faaliyetten alıkoyma tasarrufu kaldırılmalı, mal varlığı gerçek sahiplerine intikal ettirilmelidir. 'Geçici düzenlemeler sürekli Uluslararası işçi liderleri ne diyor? leri ve işçilerin satın alma gucü Avrupa standartlarının çok altındadır. ASK Turkiye'nın bir gün Avrupa Topluluğu içinde yer alması ihtimalini dışlamamaktadır, ancak bilinmelidir ki insan haklanna ve sendikal hak ve özgurluklere mutlak saygı, Turkiye'nin AT'ye girebilmesinin "olmazsa olmaz koşuludur..." TTOTRODA DEVRİM Zehra İpşiroğlu 2000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Turkocağı Cad. 3941 Cağaloğluİstanbul AĞLAMAKVE GÜLMEK İlhan Selçuk 7. bası 3000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Turkocağı Cad. 3941 Cağaloğlutslanbul T.C. ANTALYA İÇRA TETKİK HÂKİMİĞİ Antalya'da tuhafiyecilik yapar Abdullah oğlu, 1958 D.'lu, Kamil Yıldınm ve vekili Av. A. Dilek Nalbantoğlu, müvekkili adına vekiı konkordato talepleri hâkimliğimizce kabul edilerek, 7.4.1989 tarihinden başlamak uzere 989/364277 sayılı ilamla tcra ve Iflas Kanunu'nun 285 ve 286. maddeleri gereğince iki ay mehil verilmiştir. İŞ bu sureye ılan tarihinden ıtibaren 10 gün içinde itiraz olunabıleceği ilan olunur. 10.4.1989 ÜSKÜDAR 3. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ'NDEN 986/629 Esas 987/111 Karar Mahkememiz yukarıda sayısı belirli, sanık Neyzen Tunç hakkında TCK 491/ilkson TCK 62, TCK 522, TCK 40, 647 S.K. 6. maddesi gereğince 5 ay 10 gun muddetle hapıs cezası ile teciline dair verilen gıyabi karar, samğa tebliğ edilenıemiş olmakla, 7201 sayılı kanunun 28 ve 29. maddeleri uyannca ilan tarihinden itibaren 15 gun ıcinde kendisine kararın tebliğ edilmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur. Basın: 21533 Van Tanh (WCL Genel Sekreter Yardımcısı): "..Dünya İş Konfederasyonu, bugunku hükümeti aynen daha oncekinin yaptığı gibi, insan haklarının ve sendikal hak ve özgürlüklerin çiğnenmesinin başlıca sorumlusu kabul etmektedir. "Geçici" adı altında yapılan tum duzenlemeler uygulamakta olan insanlann değişmesine rağmen, aynı kalmış, süreklilik kazanmıştır. 12 Eylul darbesinin askeri politikası uygulanmaktadır. Ekonomik ve mali güç odaklannın faaliyetleri ile sendikal hak ve ozgurlükMathias Hinterschid (ASK lerin çiğnenmesınin, insan hakGenel Sekreteri): "..1982 Anaya lan ihlallerin arasında bağlantı sası ve işçilerin sendikalaşma, vardır. toplu pazarlık ve grev haklan ile ilgili yasal duzerılemeler UluslaDunya İş Konfederasyonu, inrarası Çalışma Örgutu'nun temel san hak ve özgürlükleri, işçi hak ilkelerini çiğnemektedir. Ekono ve özgürlükleri tam olarak tanımik ve sosyal bakımdan Türki nana kadar AT'nin Türkiye ile ye yuzde 22 dolayındaki işsizi ve ilişkilerini dondurmasııu, NA.yuzde 90'ları aşan enflasyon TO'nun işbirliği yapmama>ını, oranı ile korkunç bir darboğaz Uluslararası Para Fonu \e Dundadır ve bunun sonuçları hergun ya Banka.sı'nın Turkı\e">e yaryaşanmaktadır. işçiler için geliş dımlarını dondurmasını istetirilmek gereken koruma önlem mektedir.