23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 NİSAN 1989 CUMHURİYET/13 Hareket Ordusu'nun kenti ele geçirmesi güç olmadı, 31 Mart'ın elebaşılan Divanı Harp'te yargılandı İstanbuTda kurulan idam sehpaları 80.YILINDA 31 MART (13 Nisan 1909) i l a r e k e t Ordusu'nun himayesi altında Ayastefanos'ta (Yeşilköy) toplanan mebuslar, Meclisi Umumii Milli gibi son derece ihtilalci bir adı benimseme karan aldılar. Ahmet Rıza Bey yeniden Meclisi Mebusan Reisliği'ne getirildi. Milli Meclis'te Ayan ve Mebusan birlikte toplantı yapmaya başladı. ğını ve gücünü gördüklerinde, geri dönmeyip arkadaşlannı da yanlarına çağırmaya karar verdiler. Böylece yavaş yavaş Haıeket Ordusu'nun himayesi altında Ayastefanos'ta toplanan mebuslar, Meclisi Umumii Milli gibi son derece ihtilalci bir adı benimseme karan aldılar. Ahmed Rıza Bey yeniden Meclisi Mebusan Reisliği'ne getirildi. Milli Meclis'te Ayan ve Mebusan birlikte toplantı yapmaya başladı. 22 nisanda Ayan Reısi Küçuk Sait Paşa ıle Mebusan Reisi Ahmed Rıza Bey başkanlığında toplanan Meclisi Umumii Milli, Abdülhamid hakkında hal karan aldı. Fırkası kapatıldığı gibi Sultanzade (Prens) Sabahaddin gozaltma alındı, ancak Ingiltere Sefareti'nin işe karışmasıyla serbest bırakıldı; hemen Avrupa'ya gitti. Ayaklanmanın motorunu oluşturan tttihadı Muhammedi Cemiyeti de kapatrtdı. Cetniyetin kurucularından ve Volltan Gazetesi'nin sahibi olan Derviş Vahdeti kaçma girişimlerine karşın kısa zamanda yakalandı ve asıldı. ti llmiye'ye mensup üst düzey ulema Hareket Ordusu İstanbul'a yaklaştığmdan beri askere itidal ve Hareket Ordusu'na itaati tavsiye ediyordu. Bazılarımn başlanna geleceklerden korkup umutsuzca direnmesi dışında önemli bir karşı koyma olmadı. dır. Hepsinde müttefıkler hemen hemen aynıdır: Yeniçeriler, esnaf, ulema ve orta sınıfın alt düzeyindeki şehir sakinleri. Ne zaman ülkedeki politik ve ekonomik hoşnutsuzluğa bir de dış bunalım eşlik etse, ayaklanma koşulları tamamlanmış demektir. GÜL ÇAĞALIGÜVEN Sosyal tarth uzmanı 3 31 Mart Ayaklanması duyulduğu anda Selanik'tekiler başta olmak uzere Makedonya'da görevli tüm zabitler tstanbul'u kurtarmak üzere bir ordu kurma karan aldı. Ertesi gün Selanik'te düzenlenen büyük bir mitingle halk arasından da gönüllü toplama kampanyası başlatıldı. tstanbul'dan gelen irtica haberleri herkesi telaşlandırıyor, ayaklanmarun Rumeli'ne de sıçramasından endişe ediliyordu. Matbaası basılıp makineleri parçalanan Tanin, Selanik'te çıkarılmaya başlanmıştı. Meşrutiyetin ilanıyla dağlardan inen Rum, Bulgar çetecilerin yanında Avnıpa'da öğrenim gören üniversite öğrencileri koşup gelmiş, orduya katılmak uzere sıraya giriyorlardı. Selanik tek bir kalp gibi çarpıyordu: "Irtica"yı ezmek. içindeydi. Yaşamın akışı Şerial ve devletin örfleri doğrultusunda topluınun her kesinıi için bildik, tanıdık bir ırmakta gerçekleşiyordu. Bu toplurruın içinde ulemaasker bürokrasisi, halk ve "tebasının babası" olan "sultan"ın sahip olduklan guç, dengeli bir dağılım gösteriyordu. Ulema, devlet örgütü ile halk arasındaki "aracı" grup olarak "patrimonyal burokrasi" denilen bu sistemın en önemli toplumsal katmanıuı oluşturuyordu. Istanbul, Batılılaşma hareketleriyle başlaOsmanlı çağdaşlaşması kaçınılmaz olarak Bayıp defalarca sahne olduğu geleneksel halk tılılaşma şeklinde gerçekleşti. ayaklanmalarının son orneğini yaşamıştı. Bundan böyle I.T.'nin raerkeziyetçi ve milliNe ki devletin "Batılılaşraaya karar vermeyetçi ideolojisi doğrultusunda, toplumsal ve si", kaçınılmaz olarak toplumun da bu kapolitik muhalefet Batılı platformlara taşına rara uymasını getirmiyordu. Hele "»dil olmaİstanburun "Fethi" caktı. yan yöneticiye başkaldırma" hakkını veren lsHareket Ordusu'nun kenti ele geçirmesi pek Toplumsal değişimler devrim, reform ya da lam dinine bağlı kitlelerce. Böylece, yaşamın güç olmadı. Birkaç gundur Cemiyeti Ilmıye' ayaklanmalar aracılığıyla gerçekleşir. Gele bildikleri akışının ellerinden kayıp gideceği ye mensup üst düzey ulema, askere itidal ve neksel yapıdaki toplumlarda modernizasyon kaygısına kapılan geleneksel kesimler ile "Baü Ayaklanma modeli Patlak verdiğınde, ayaklanma şöyle bir gelişim izler: önce Yeniçeriler kazan kaldırır, eğer bir ekonomik bunalım söz konusu değilse iş burada kalır. Ama devaluasyon (tağşişi akçe), yeni vergiler gibi esnafa yönelik darbeler söz konusu ise, zaten Yeniçerilerle ortak bir ideolojik kimlik taşıyan esnaf da ayaklanmaya katılacaktır. Bu grubu, modernizasyonla yonetici elit içindeki imtiyazlı konumundan uzaklaştmlmış ulema ve kuşkusuz genç medrese öğrencileri izler. Şerıatın yüce elini tem Bir linç olayı Bu arada Istanbul'daki l.T. karşıtı gazeteler, haber aldıklan Hareket Ordusu'nun haarhklarını durdurmaya, her şey yolundaymışçasına olayları gizlemeye çalışıyorlardı. Uleraanın resmi örgütü Cemiyeti Ilmiye'nin, muhalif gazeteler ve kimi mebuslann ısrarlı çağ kanizma hep aynı şekilde işler. Ayaklananlar şeriat bayrağına "laf olsun" diye ya da "mürteci" olduklanndan sanlmaz. Şeriat, içi boş bir slogan değildir; ayaklanan kitlelerin yaşama felsefesi, yaşam alanlarının bekçisidir. Islam dinine gore, müminlerin baskıcı yönetime başkaldırma hakkı vardır. Huruc adı verilen bu mekanizma, inananlann yalnız hakkı değil, gorevinin de ifadesidir. Mümin, tslaraı yüceltmek için başka çaresi kalmadığında başkaldıracaktır. Çünku îslami gelenekler ve ilkelerin devamını sağlamak, her Müslümanın bireysel görevidir. Ayaklanmaların bu meşrulaştırma mekanizması İslamda yer alan hisba ilkesi doğrultusunda işler. "Hisba"nın sozlük anlamı "sevap"tır. Terim olarak ise "iyiyi gerçekleştirip kötu olanı uzaklaştırmak" anlamına gelir. Bu kökten turetilen "ihtisab" terimini Osman Nuri Ergin Mecellei L'muru Belediye" adlı yapıtında şoyle tanımlıyor: "thtisab, bir kimsenin irtikâp ettiği (işlediği) bir fiili kabihi (ayıp işi) beğenmeyip neh> ve inkâr etraektir." Bu doğrultuda Müslümanın görevi "nehy anilmünker", yani şeriatın yasakladığı şeyleri yaptırmamaktır. Ulu'lemre (imama, yöneticiye) bi'at (itaat) Müslüman için farzdır; ta ki o yonetici adaleti bir kenara atıp keyfı işler yapmaya başlayana kadar. Adalet ise takva'dır. Yani, Allah'ın çizdiği hudutlar içerisinde hayatıııı sürdunnek ve tagutların (Allah'a karşı gelenlerin) hükumlerini reddetmektir. Her Muslüman, îslam'm teminatı altındaki "hürriyet"inden dolayı, adil olmayan yönetiilere başkaldırma hakkına sahiptır. Osmanlı Imparatorluğu'nda Batılılaşma hareketlerinden sonra ortaya çıkan halk/yonetici sınıf ikıliğini gormuştük. Asünda, devletin görevi bu iki grup arasındaki büyük uçu •»J J . Mart ayaklanması bastınldıktan sonra Abdülhamit'e hal karan, gayri Müslimlerden oluşan bir mebuslar heyeti tarafından iletildi. Aynı sıralarda İttihat Terakki ileri gelenleri Veliaht Mehmed Reşat'a tahta geçtiğini haber veriyordu. rılan sonucu Meclisi Mebusan, ayaklanmanın ancak üçüncu günü toplanabilmiş, ayaklanmayı onaylayan bir karar almıştı. Muhalefetin lideri Preas Sabahaddin, daha ilk gün olayların gidişine demokratik bir yön vermek amacıyla donanma süvarilerinden yardım istemişti. Ancak bu isteğe sadece Asarı Tevfik süvarisi Binbaşı AIi Kabuli B«y uymuş, kruvazörünün toplanru Yıldız Sarayı'na çevirme ve askerini ikna etme girişiminde bulunmuştu. Diğer süvariler ise daha önce verdiklerj söze uymaktan kaçınmışlardı. Bu karar, Ali Kabuli Bey'in askerleri tarafından tutuklanıp Yıldız Sarayı bahçesinde, Abdülhamid'in gözleri önünde linç edilip cesedınin bahçedeki ağaçlardan birine asılmasıyla sonuçlanan trajedisini getirecekti. Artık tek umut Makedonya'dan gelen ordudaydı. Yolda herhangi bir engelle karşılaşmayan Hareket Ordusu, Mahmut Şevket Paşa'nın kurnandasında üç günde Çatalca yakınlarında tahkimata başlamıştı bile. Uçuncü Ordu birliklerinden oluştumlan "Mürettep Fırka"nın kumandanlığına getirilen Hüseyin Hüsna Paşa'nın kurmaybaşkanı, o dönemde kolağası rütbesindeki Mustafa Kemal'den başkası değildi. Hareket Ordusu yaklaştıkça Istanbul gazeteleri ayaklanma hakkındaki lisanlarını değiştıriyor, asker ve din adamlan aleyhinde yazılar yaalraaya başlandığı görülüyordu. Mebuslar arasından toplanan bir heyet, Istanbul'a gelmesine gerek olmadığını anlatmak üzere Hareket Ordusu'nun Ayastefanos'taki yığınağına gitti. Ordunun kararlılı i l a l k ı n devletle hiçbir bağı olmayan kesimi, yeni iletişim kanallarını kullanamıyordu. Yaşam alanlarını korumak için yapacakları tek şey vardır: Muhalefetlerini geleneksel kanallardan dile getirmek. rumu çeşitli eğitsel, siyasal ve toplumsal araçlarla hemen kapatmak olmalıydı. Geleneksel kesimin kendisiyle zorunlu olarak ilişkide bulunan gruplarında bunu bir ölçude basardı da. Bunlar, orduya aldığı asker, mahkemelerde, okullarda, camilerde (devletin denetimi altında) görev yapan ulema idi. Mitekım, 31 Mart'ta bu grupların hiç değilse başlangıçta Batılılaşmayla ortaya çıkan yeni iletişim kanallarını (gazetelere şikâyet mektuplan göndermek, cemiyet kurmak, protesto gosterilerinde demokratik rejim çerçevesi içinde kalmak gibi) kullandıklannı gördük. Halkın devletle hiçbir bağı olmayan kesimi ise, yeni iletişim kanallarını nasıl kullanılacağını bilmediğinden kullanamıyordu. Ama gundelik yaşamın değişen çejıresinden de hoşnut değildi. O halde yaşam alanlarını (Islamigeleneksel) korumak için yapacakları tek şey \ardı: Muhalefetlerini geleneksel kanallardan dile getirmek. İşe "İttihat ve Terakki'nin despotizmine karşı muhalefetin hazırladıgı bir gövde g o S t e risi" olarak başlayan 31 Mart, bu mekanızmalarla "irtica"ya donuştu. 18. yuzyıldan itibaren ayaklanmaların ana temasını oluşturan "nehy anilmunker"in (şeriatın yâsakladıklannı yaptırmamak), 1909 gibi günümuze oldukça yakın bir tarihte hâlâ kullanılması, şaşırtıcı bir anakronizm gibi gorunuyor. Ancak geleneksel kesimlerce tiirban, faiz, organ bağışı vb. konularda olduğu gibi tslamın yeni politik muhalefet so> lemleri oluşturmada kullanıldığı goz önune alınmalıdır. Bu nedenle "şeriatın yücelmesini sağlamak" temasının dün olduğu gibi bugun ve gelecekte de işlevsel kalacağını tahmin etmek guç olmayacaktır. Istanbulda 31 Mart sonrasında kurulan "ıdam sehpaları" günlerce "ibreti âlem" için kaldırılmadı Pek çok askerie birlikte Derviş Vahdeti de ıdam edıldı Şerıat ıstemlen darağacında son buldu taklitçisi ziıppelerden" oluşan yonetici sınıf arasında, bir daha hiç kapanmayacak bir uçurum açıldı. Böylece Osmanlı tmparatorluğu'nda modernizasyon süreci, yapılan reformlar ve buna karşı duyulan tepkilerin yol açtığı ayaklanmaların tarihine dönuştu. III. Ahmed'in "Lale Devri"ne karşı Palrona Halil (1730), III. Selim'in "Nizamı Cedid"ıne karşı Kabakçı Mustafa (1807); Abdülmecid'in "Islahat Fermanı"na karşı KuIdi Olayı (1859); Kınm Savaşı sonrasında birtdam sehpaları birini izleyen ekonomik ve diplomatik krizOsmanlı ayaklanmaları ler de 1876'daki medrese öğrencileri ayaklanAyaklanmanın elebaşılan Dıvanı Harbi Osmanlı toplumu, klasik çağı boyunca, çer malanna yol açacaktı. Örfi'de yargılandı. Pek çok asker idam edildi; idam sehpaları "ibreli âlem" için günlerce çevesini devletin çizdiği bir lslam paradigması Bu ayaklanmaların ilk ortak özellikleri Derlstanbul sokaklanndan kaldırılmadı. Ahrar ile yaşamını sürdurürken bütüncül bir nyum saadet'te yani Istanbul'da ortaya çıkmalarıHareket Ordusu'na itaati tavsiye ediyordu. Bazılarımn başlanna geleceklerden korkup umutsuzca direnmesi dışında önemli bir karşı koyma olmadı. 24 nisanda Hareket Ordusu kente egemen oldu. Kumandan Mahmud Şevket Paşa sıkıyonetım ilan etti. Abdülhamid'e, hakkında alınan hal karan gayri Müslimlerden oluşan bir mebuslar heyeti tarafından iletildi. Aynı sıralarda I.T.'nin en önemli simalan, tahıa geçtiğini haber vermek uzeıe Veliaht Mehmed Reşat'ı ziyaret ediyordu. (çağdaşlaşma) geneüikle ayaklanmaya yol açar. Devlet, gücünü pekiştirip yeni reformlar gerçekleştirmek uzere ayaklanmayı bastıracaktır kuşkusuz; ancak bu da yeni ayaklanmalan getirecektir. Bu toplumsal etki ve tepki mekanızması adeta bir kısır döngü görünümü verir. Ne ki bir noktaya gelindiğinde nicel birikim toplumsal değişimi niteliğe dönüştürecek, bu da tarihin akışının değiştiği dönüm noktasını oluşturacaktır. Işte, 31 Mart Ayaklanması da bu dönüm noktalanndan biridir. ... silen ulema, ayaklanmaya meşruluk nıtelıgıni kazandıracağmdan ittifak içindeki yeri çok saygındır. Ayaklanmaya son olarak kendilerinden tümüyle kopuk Batılılaşma yanlısı bir yonetici seçkinler grubunca yönetilmeyi hazmedemeyen ve toplumsal gündemin dışına atılmış geleneksel halk tabakalan katılarak hareketin yaygın tabanını oluşturur. Aynen 31 Mart'ta olduğu gibi... İdeolojik temel tstanbul'daki geleneksel halk ayaklanmaları sırasında, modernleşme yanlısı de\'let örgutunun adeta "dondugu" gözlemlenir. Bu, 1730'da nasılsa, 1909'da da aynen gerçekleşmiştir. Batıcı aydmlara kaçacak delik aratan, devlet otoritesinin basiretini bağlayan bu me BİTTt KTIAP/Y4YIN cem yayınevi VEDAT TÜRKALİ SAVUNMALAR • BEKİR YILDIZ SEÇME ÖYKÜLER • ERHAN BENER LOŞ A YNA • DEMİRTAŞ CEYHUN BÜTÜN DÜNYADAN ÖZÜR DİLİYORUM • MUZAFFER BUYRUKÇU HER YER KARANLIK • İSMAİL CEM TÜRKİYE'DE GERİ KALMIŞLIĞIN TARİHİ (10. Basırft) • SHAKESPEARE TÜM SONELER • VARTAN İHMALYAN BİR YAŞAM ÖYKÜSÜ • THOMAS MANN SEÇİLMİŞ ÖYKÜLER •k Dr. EROAL ATABEK KIŞKIRTILMIŞ ERKEKLİK BASTIRILMIŞ "KADINLIK Dr. BİR YAŞAM ÖYKÜSÜ SOD günlerin en llginç kitabı 19131948 arası Türkiye'de; 19481978 yıllannda Fransa, Polonya, Macaristan, Çin ve Sovyetler Birliği'nde yaşanmış olaylar... ve TKP... "!..Vartan Ihmalyan'a loplum olarak teşekkür borçluyuz... Bu kitap, kızarak ya da sevınerek değil, ama duşünerek, uzerinde uzun uzun duşunerek okunmalıdır." Vedaı Turkali "Kendi payıma merakla ve yer yer buyuk bir keyifle okuduğum bu kitabı, Turkıye'deki Sol'un tarıhını araştıran bıri olarak gayet önemli ve değerli buldum." Mete Tunçay "Vartan Ihmalyan'ın anılar demeti sardı beni, sarslı, örseledi ve en onemlisı merakımı çoğaltlı Aslında hepimızin merakı olan bir konuda bıze sunduğu çok onemlı verilerden dolayı Ihmalyan'ı sevgiyle anıyorum." Öner Yağcı NURUOSMAMİTE CAD KARDEŞLER HAM l/3CA6AL0filU tSTANBUL l S Ingılucnı B d f « U k ı l ı n r u ı İMajralaf « Hariular çcs. AUa Vayncüık Ayaklanma'dan RenkK bto^raflsrla ".. Uluslararası ilışkilerle ilgılcnen herkcsin ve sorumhjluk taşıyan her devlet adtinııyla polıtikacının, Fıttstin sorunu konusunda btlgılı olması gerekır Ancak konuyla ılgili kapsamh ve sıstematik belgeler bulunmayışı bunu gücleştınyordu. Ribhi Halloum'un. 'Belgelerle Filislın kitabı i$<e bu bilgı boşbgunu doldurmaya yardımcı olacakıır O nedenle. bu kıtap. çağın sorunlarıyla ilgıli başvura kıtaphğına çok değerh bir katludır." BULENT ECEVtT Vartan İhmalyan cem yayınevi I»M LSTINL İ llırcm^h ERDAL ATABEK YENİ ÇIKTI KIŞKIRTILMIŞ ERKEKLİK BAST«LMŞ KADIHLJK ALTIN KITAPLAR 526 80 12 522 40 45 Osmanlı Donemı Sonu ve Cumhuriycf ın Ba^langıcı Isianbul'lu bir aileye eıkileri PSİKOTERAPİLERE GİRİŞ SIDNEY BLOCH (Ed.) Prof.Dr. ENGİN EKER (Çev.Ed.) Evlilık terapisi Cinsel terapi Aıle terapisi Çocuk psıkoterapısi Destekleyicı psıkoterapi Uzun süreli kişisel psıkoterapi Kısa süreli fokal psıkoterapi Grup psıkoterapısi Knze müdahair Kognitif terapiler (Filistin Oykfllen) ALAN YAYINCILIK: Başmusahip Sok Talas Han BELGE ULLSLARARASI 16 302 CağaloğluİSTANBUL Dagırım: Uıanbul CEMNAY, TUMDA ÖZGÜR SAY, Caaıkuriyet Kitap Knlııbu Ankara ADAŞ KIZILTOPRAK ANILARI » Nezİh H. Neyzi Akademı, Haşel, Gençlık, Acar, Elıf, t'rerı ve Svv kıtobevlerınde arayınız ve Bılgı DağnımBtıbıolı Cad 19/1. tslanbul PEVABeyoğtu, tmam Sk. Na: 1 İSTANBVL ALAIN BOSQUET SÖYLE ALAIN NURUOSMANİYECAO KAROEŞIER HAN 1.3CAGAL0ÛIU ISTANBUl REFİK DURBAŞ YAZILMAZ BtR ISTANBUL Deneme tadında röportajlar... Şiir değil, şiir gibi... CEBBAHP*ŞA YAYIN B I R Ü â i YAYINIDIR • ÖDEMELI tSTEME ADRESİ: ?K 8 MEFUER ISTAN8UL • GENEL OAÛITM: TAŞ KITAPÇILIK VE YAYINCILIK • FİYATI9900 TL • ODEMELI ISTEKLERDE POSTA MASBAFI DAHIL 9000 TL BOYUT YAYINLARI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle