23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 MART 1989 CUMHURİYET/13 Grace Kelly ve Hacı Ahmet Monaco Prensesi Grace Kelly, bir zamanlar Türkiye'ye yaptığı ziyaret sırasında "Hal" civannda gezdirilmişti. Onu gören Niğdeli hamal Asker Emin 'in nutkunun nasıl tutulduğu İstanbul'da yıllarca anlatılmıştı. Monaco'da ise bizim nutkumuz tutuluyor. MUSTAFA SAĞLAMER MONACO O zaman doğanlar, şimdi lisede olmalı. Kızı Stephanie'nin kullandığı otomobilin kaza yapması sonucu yaşamını yiliren Monaco Prensesi Grace'e, Türkiye'ye yaptığı resmi ziyaret sırasında. Rustempaşa Camisi'ni gezdirmişlerdi. Kimin aklına gelmişse, o zamanlar Merkez Hal'in de orada bulunması nedeniyle, iki insanın yan yana yürüyemediği sokaklarda eezdirilmişıi Grace Kelly. Hal sakınlerinin bir parolası \ardı Grace'in geldiği tarihlerde: Hacı Ahmet. tşareti ise "kadın" idi. Yani, taa Galata Köprüsu yakınlarında. herhangi bir kadını gören herhangi bir hamal. sırtındaki 200 kilo yuke aldırış etmeden, hal yonune doğru, gucü yettiğince "Hacı Ahmeeel" diye bağırır. bunu duyanlar da parolayı aynı yöntemle, daha uzaktaki meslektaşlarına iletirlerdi. Beş dakika geçmeden, Unkapanı yakııılarındaki bir hamal. sesin geldiği tarafta kadın olduğunu anlardı. Anlar da ne olurdu? Hiç. Yalnızca, çağdışı sırt taşımacılığıyla ekmeğini kazanmaya çalışan ve 30'unda 60 gösteren bu insanlar çok basil bir yöntemle, birbirleriyle iletişim kurar, 2 kilometrelik bir uzaklıktan. bir tur telsizsohbet ederlerdi. Prensesi ilk. Niğde Aksaraylı Asker Emin gördü. Tek gözü görmediğinden askerük yapmamış, adı da Asker'e çıkmıştı. Ve, halin yuzde 50'sini oluşturan Niğdelilerin, her turlu konuda danıştıkları cin gıbi bir adamdı. Bu nedenle de halin öteki yarısını oluşturan rakip Siirtlilerın baş düşmanıydı. "Hacı Ahmet" diye bağırmak Monaco'dan Girne'den Çocuk büyüyünce... Kıbns tam bir çocuklar cennetidir. Çocuklar bütün özgürlüklerini sonuna kadar yaşarlar. Hot zot dahi bilmezler. Ancak büyüdükleri zaman kâbus başlar. Daha önce her hareketi hoş görülen çocuğun artık her yaptığı suçolur. FASİH SİNAN GİRNE Kıbrıs, tam bir çocuklar ve yaşlılar cenneti. Gençler, 'elma'yı yedikleri için bu cennetin dışında bırakılmış. Daha doğrusu çocuklukla yaşlılık arasındaki bu dönenıi, etliye ve sütluye fazla karışmadan, temiz hava ve güzel doğa ile idare ederek geçiriyorlar. Umutları çoğunlukla ada dışında. Çocuklar şanslı, hem toplum tarafından hem de eğitim açısından el ustunde tutulmakta., Tipik aile orneğıne bakıldığında, vocuklar başın 'tac'ı 'Tepenize etseler' Derken genç de yaşlanır. Artık ses çıkarmayacaksınız. Çocuk bu, butun ozgurluklerini yaşayacak. o da yaşlı ve ayncalıklıdır. O da, birinin amcası, eniştesi veya teyAdaya ilk gelişimde bir dost be zesi, halasıdır. Toplumda kendini arabasına aldı, adayı tanıta ne göre ahkâm kesecek bir yeri cak.. Arabanın içinde, oğlu da vardır. Sabah olur giyinir, işine ya dahil dört kişiyiz. Çocuk sekiz da sabah kahvesine bir dostuna yaşlarında. Mayınun gibi ön ile gider, çocuklan şımartır, gençlerarka koltuk arasında mekik doku den yakınır. Dedikodu surer gider makta. Arada cil\ e olsun diye, el ama yaşlandıkça o da, kişiye teleri ile arabayı kullanan babasının ğet geçer. Toplumun içinde kalıp gözlerini kapıyor. Zaman zaman yaşlanmayT başaran herkese önceadidas'ları ensemde ya da ağzım den ayrılmış bir yer vardır. da. Gidiyoruz.. Dur, otur diyen \ok. Bir yandan da tiz perdeden TV'nin o gun geçerli bir reklâın kuşağını sesli sözlü tegânni etmekte.. Özgurce. Ana babanın gözünde baygın bir beğeni. Ya sabır çekmekten başka çare yok. lşkencesiz bir toplumun çocuklaıı bunlar. Höt, zot dahi bilmiyorlar. Ne mutlu! Çocuk okula gidiyor. 3035 kişilik derslikler, öğretmen 70 kişiye mubassırlık etme durumunda bırakılmadığı için çocuklara sevgi ile yaklaşabiliyor. Belki uçta bir örnek olacak: Bir dersliğin önünden geçerken kulaklarıma ve gozlerime inanamıyorum. Çocuk sırasında oturmuş, arsız arsız sırıtıyor. Öğretmen oldukça sakin bir tavirla, 'Herkes kerrat cetvelini öğrenmiş olur, bir tek bilmeyen sen kalırsın' demekte.. Gene nüfus azlığından kaynaklanan bir başka luks, sabahçı, akşamcı aynmının olmayışı. Okula sabah gelir, öğlen dönersin. Çocuğa ders çalışacak, oyun oynayacak bol bol zaman. gençliğinin yarattığı problemlerle etrafını sıkıntıya sokmamalıdır. Evlilikler bir bakıma Katolik nikâhı sağlamlığındadır, butım dar çevrelerde olduğu gibi... Mutlu olmadın ayrıldın. Ayrık kalırsın. Ayrılırken kopan fırtınalar, çıkacak söylentiler genelde, yeni bir eş bulmaya engeldir. 'Ayı'ydı, mayıydı kocamdı' hikâyesi son derecede geçerlidir, dar çevre toplumbiliminde. Çoğunluğun akrabalık bağlarının bir türu ile sırt sırta bağlı olduğu toplumlarda, toplumun gölgesi kişinin ensesinde devamlı asılı duracaktır. Görüldüğü gibi çocuklar da özeurdür, yaşlılar da. Durumu farkîı olan yalnız gençlerdir, çevrenin sağladığı sınırh imkânlarla gün doldururlar. Okusa da çalışsa da insanın boş vakti olur, nasıl değerlendirdiğidir onu yücelten. Genellikle Türk genci bu konuda şanssız. Kuçük yaştan itibaren top kovalamaca seyirciliğine maruz bırakılıyor. Mahalle takımında oynasa da esas konumu seyircilik. Oysa, Kıbrıs'ta neler yapılmaz ki... Su topu, yüzme, yelken gibi sporlar için denizle içli dışlı adalar sanki en uygun yer. Belirli bir disiplinle erken yaşlarda başlanacak su sporlarının herhangi biri, bir kaç yıl içinde kitlesel bir spor şeklıni bile alabilir, iklimin bu kadar uygun olduğu Kıbrıs'ta. Bütün bu saydıklarımızın yokluğunda, gençler, geceyarısından sonra başlayacak diskospor'a kadar zaman boşluklarını pinekleyerek doldurmak zorunda. Biraz sırf girmiş olmak üzere denize girerek; biraz kahveye giderek, biraz akşam saatleri •piyasa' edilen yeılerde dolanarak gününü geçiriyor. Üstelik bu durumdan kimse de şikâyetçi görunmüyor. için ağzını açtı Asker. Ama ses çıkmadı. Nutku tutulmuştu. Bu gördüğü, 7 çocuğunun anası Lmmiye'nin cinsinden miydi, yoksa bambaşka bir yaratık mı? Bu oykü, yalnız Merkez Hal1 de değil, Migros'ta, bakkaliye toptancılarında ve hatta Ticaret Odası'nda gunlerce konuşuldu durdu. Ahbapları "Esker. dimek gancıgı gorünce dutuldung. he mi? " diye takıldıkça, "Yoh iilen, bağırcaktım emme buzlu suyu zi>ade gaçırmışım" şeklinde kaçamaklarla ze\fahiri kurtarmaya çalıştı uzun süre.. Zeki, çalışkan, luttuğunu koparan bir hamaldı Asker. Belki şimdi o da baba olmuştur.. Yıllar sonra, Monaco'da, bu yaşanrmş öyku aklına neden gelir insanın? Herhalde sık sık nutku tutulduğundan. Zenginleri buraya çeken her ne ise pahalılığı da birlikte getiriyor. Ama kime? Tabii bizim gibi geliri enflasyondan kuşa donmüşlere. 25 franka çorba içtin. Çarp 350 ile: 8 bin 750 lira. Olur mu, olur. Tren makinistinin aylığı 7 bin frank (2.5 milyon lira gibi) olursa, çorba da 8 bin 750 lira olur. Zaten makinist de turist değil ki bizim gibi, durmadan çorba içsin lokantalarda! Içecekse evinde içer. gittiği garların yemekhanelerinde içer. Einsteın yaşasaydı da ona da sorsaydık nasıl bulduğunu Monaco'yu. Yalnız. kime sorarsanız sorun, insan çok pahalı burada. Zaten öyle olduğu ıçin insanı ucuz ulkeden gelenlere. bu pahalı insanların sunduğu hizmet çok pahalı geliyor. Böyle olunca da nutukları tutuluyor. Olanca gücümüzle bir bağırabilsek "Hacı Ahmeeet" diye!.. İnsanı ve hizmeti pahalı Monaco üan almmış bir hava görüntüsü. (Fotoöraf: Mustafa Sağlamer) Yabancı Gözüyle Sultanahmet ve Kapalıçarşı çevresinde üslenen bazı genç adamlar biz yabancıların farklı olduğunu ve bize farklı davranmak gerektiğini düşünüyorlar. AMEL1A FRENCH İSTANBL'L Onümden bir taksi geçti % beni gorunce kut die ye durdu. Şofor, camdan dışarı sarkarak, "Boş taksi" diye bağırdı. Saat akşam 10.00'du ve ben Cağaloğlu kavşağındaydım. Önce taksi şoförunu duymamış gibi yaptım. Sonra Türkçe olarak "Nereye gidiyorsunuz?" diye sordum. Yanıt olarak " H a , kusura bakmayın" dedi. Turkçe konuştuğumu duyunca, beni yabancı sandığı için sanki ozür diliyordu. Ben Türkçe olarak ısrarla sorumu yineledim: "Nereye gidiyorsunuz?" Bana "Ya siz" diye sordu. "Taksim'e gidiyorum" dedim. Kısa bir süre konuştuktan sonra bana taksiye binmemi söyiedi. Üabancı olunca farklı mı olııtı ıır? yabancı bir kadın la konuşma hakkını nereden buluyorlar! Daha onceki deneyimlerinden biliyorum; bir genç adamın tammadığı bir kadınla sokakta konuşması Türkiye'de sosyal olarak kabul görmüyor. Daha önce lstanbul'u ziyaret etmiş olan pek çok arkadaşım da buna benzer şeyler anlatmışlardı. Yabancılar sokakta kendileriyle konuşmaya çalışanlara karşı kaba davranmak da istemiyorlar. Neden bu insanlar, biz yabancıların farklı olduğunu ve bize farklı davranmak gerektiğini düşünüyorlar. Arkadaşlanmla birlikteyken, çoğu zaman, dışardan kimse benim yabancı olduğumu anlamıyor ve o zaman bana normal saygı kuralları içinde davranılıyor. Sanıyorum bazı yabancı turistler, bu tür davranışlara maruz kalmamızı teşvik edecek hareketlerde bulunmuşlardır. Ama İstanbul'a, çevreleriyie uyum içinde, İstanbul'un tarihi ve doğal güzelliklerinden rahatsız edilmeden yararlanmak isteyen, ustelik de kimseye hakaret etme amacı taşımayan birçok da yabancı turist geliyor. Niye biz yabancılar "ParaıH harcamak ister misin tatlım" türunden sorulara maruz kalıyoruz? Sanıyorum yapılacak en iyi iş, onları yok saymak. Ama ne var ki o zaman da kaybediyorsunuz. Bir kez, yok varsaydığım bir adam arkamdan, "Seni gidi soğuk tngiliz" diye bağırmıştı. Ama konuşmak için dursanız da bir yere varamıyorsunuz. * Amelia French, Türkiye'de İngilizce olarak yayımlanan Date Line Gazetesi'nde çalışıyor. Amsterdam 'dan 'Özgür birey'lerin küçük ilanları Özgür birey' olmanın bilincindeki Batı insanı, suskun bir gündelik yaşam sürüyor. Gazetelerin cumartesi ekleri ise bu insanların verdiği mutlu yuva kurmanın hüzünlü davetinden cinsel çağnlara kadar çok sayıda küçük ilanlarla dolu. larında seyreder. Tam organize olmuş bu tür toplumlarda, insaAMSTERDAM Yalnızhk nı yüz yüze getiren alanlar da daher ne kadar Allah'a mahsus ise ralmış. Supermarketlerden alışvede, O, bunu kullarından esirge riş mağazalarına, restaurantmeyendir. Her insan biraz yalnız snackslere kadar evlereteslim biise de, Batı insanı daha da yalnız rimleriyle ilişkiniz, otomatik bandır ve onlar buna alışmış gibi ya ka kasalanndan alıp cüzdana yerparlar. 'Özgür birey" olmanın bi leştirdiğiniz parayı çıkarıp ödeİincindedirler, kendi kendilerini mekle sınırh. Tek söz etmeksizin. kavuracak kadar yağları vardır ve Bu tür suskun gündelik yaşam, kibu nedenle başkalarına safra ol şinin konuşma gereksinimini karmazlar. Gunun birinde muhtaç şılamayınca. devreye "enişteniz" olabilirliğin sakınırlığı yoktur ki hur teşebbüs giriyor. taplarında. İtirazlarını sakınmazHollanda PTT'siyle işbirliği yalar. Tartışma ve ikna, büyük öl pan bir kuruluşun uygulamaya çüde ofkenin yerini almıştır. koyduğu •'çeneçalma hattı" da Yalnızhk, hoş ile acının sınır "seks hattı" gibi geçen yılın en ATİLA KANBİR kârlı yaıınmlarından biri oldu. Yalnızlığın kıskacına takılanlar, bu hat aracılığıyla bir çeşit psikoanaliz yapıyorlar. Dertlerini, sevinçlerini ya da sorunlarını telefonun öbür ucundaki "tele ahbap"larıyla paylaşıyorlar. Tabii bu terapinin bedeli de en fazla iki ay sonra, yüklü bir faturayla kapıya dayanıyor. Bu işin ceremesini de gevezecikler çekiyor. Geçen günlerde Hollanda'nın en ağırbaşlı gazetesi olan De Volkskrant'ta yer alan bir habere göre, bu hattın müptelalanndan biri, dört ay içinde 82.000 gulden (yaklaşık 80 milyon TL.) tutarınrfa borçlanmış. Bunu odeyecek hali olmadığından telefonu kapanmış ve icra memurlanyia saklambaç oynuyormuş. Şimdi, devlete yaptığı yardım başvurusunun cevabını bekliyor. Çenesinin belasına düşmek istemeyenler için ise gunlük gazetelerin küçük ilanları var. Pazar gunleri yayımlanmayan Hollanda gazetelerinin cumartesi eklerinin yarıya yakını çeşitli ilanlara ayrılı. Bu ilanlar içerisinde de "küçük ilanlar" büyük yer kaplıyor. Mutlu bir yuva kurmanın hüzünlü davetinden, değişik cinsel çağnlara kadar çeşitli ilanların yer aldığı "tanışma ve evlenme ilanları" bolumünden rasgele alıntılar: • Sende de o bahar kaşıntısından var mı? Doğal bir ortamda arkadaş çevreni genişletmek ister misin? Gel o zaman 23 nisanda Amsterdam'a. 2540 Yaşlarındaki Yalnız Yaşayanlar Derneği... • Ben 45 yaşlarında evli ve biseksüel kadınım. Kendime, duyarlı bir ilişki için dürüst bir bayan arkadaş arıyorum... • 34'unde güzel bir kız (25 gösteriyor), boy 1.80, uzun kastane renkli saçlı, modern giyimli, sanat etkinlikleriyle ilgili, muzisyen, hümoristik ve felsefı, yani biseksüel. Tanışmak için, entel, mo Atina'dan 'Sidikli Perşembe'nin gelişi hip. Yüzü gözu görülemeyen bu maskeli kadınların o gece 'sabaha kadar' dans, eğlence ve keyif için seçecekleri erkekler ise bu 'daveti' reddetme olanağına sahip değil. Aksi halde aynı salonun içindeki camdan yapılmış bir 'parmaklıklı cezaevine' atılıyorlar. Zaten bu günlerde davet edilen yerlere maskesiz gidenler, diğer maskeli davetliler tarafından 'kapıdışan' edilivorlar. Yol ortasında gece günduz Margaret Thatcher, Fidel Castro, Frankenstein gibi karakterlerin maskelerini giyenleri görmek mümkun. Ancak Yunanıstan bu yıl başka karakterler de elde etti. Karnavalın asıl amacı güncel olayları satirize etmek ise, o halde Yunanistan'ı son zamanlarda altüst eden skandalları ve Başbakan PapandreıTnun özel yaşamını da 'işlemek' gerekirdi... Bu nedenle oyuncakçı dükkânlarının vitrinlerinde bu yıl Papandreu'nun yani sıra, sevgilisi Dimitra Liani'nin ve skandal olaylarının başaktörü tombul bankacı Yeorgios Koskotas'ın maskeleri satılıyor. kadınlar maskeli. erkekler ise Karnaval törenleri her yıl bu sıralarda maskesiz kıyafetleriyle "gece'nin kutlanıyor Yunanistan'da. Geçen perşembe düzenlendiği özel bir salonda topgünü karnaval resmen başladı. "Sidikli lanıyor. Erkekler kadınların hiçbir yanını göremiyorlar, kadınlar Perşembe" denilen günde bütün eğlence erkeklerle sabaha yerleri tıklım tıklım maskeli insanlarla doluyor. olma hakkına saşembe gunü, karnaval eğlencelerinin resmen başladığı günü simATÎNA Karna\al törenleri geliyor ve o gun Yunanistan'dabu yıl da geldi çattı... Din ile ilgi ki bütün eğlence yerleri tıklım tıksi olmayan ve salt geleneklere da lım, maskeli insanlarla doluyor. yanan bu kuüamalar için, dunyaBu arada özellikle Patras kennın belirli ülkelerinde her yıl ay tinde gelenek haline gelen ve danı mevsimlere denk duşen dönem ha sonra Atina ve Selanik gibi lerde "eğlence törenleri" düzen kentlere de sıçrayan bir 'domino' leniyor. Bu ülkelerin arasında Yu gecesi var ki, bütün ilgiier o giüne nanistan da var. Yunanlılar, kar toplanıyor. Domino oncesinde naval kutlamalarıru, Antik Yunan döneminde düzenlenen "kıyafet değişikliği törenleri"nden esinlenerek her yıl bu mevsimde hiç aksatmadan keyif ve eğlence ile hazirlıyorlar. Yunanistan'da karnaval törenlerinin anavatanı olarak Patras kenti bellenmiş... STELYO BERBERAKİS Kanarya Adaları'nda coplu karnaval Kanarya Adaları'nın masalsı görüntüsünün ardında bazı 'sıcak' olaylar da var. Santa Cruz'da içkinin su gibi aktığı karnaval meydanının az ötesinde inip kalkan coplar, bağrışmalar, cam kınklan ve duvarın üsîünde bir yazı: "îspanya defol!" Kuşkusuz bu masalsı göriintüyle biçimlenen parlak ambalajdan huylanıyor biraz insan. Başarılı sunuşun biçimlendirdiği "gülgülistan" imajın içinde erimiş, daha "sıcak" görüntüler de soz konusu. Puerte De La Cruz'da dolaşmaya çıktığım iik gün, adada her şeyin toz pembe olmadığına dair ilk ipuçlarını tanıdık bir gorüntüyle yakalıyorum. Türkiye'de epeydir unutmaya yüz tuttuğumuz "graffiti", Tenerife Üniversitesi'nin duvarlannda çıkıyor karşıma: "Canarias No Es Espana." Ardından kent merkezine biraz daha uzak bir duvarda "Indepencia!" yazısı haykırıyor. Tenerife'de yabancı bir kuruluşıa şoför olarak çalışan ve muzik beğenilerimizin çakışmasından öturu iyi dost olduğumuz yirmi yaşlanndaki Paco'ya soruyorum yazıları, önce biraz tedirgin davranıyor. Laf lafı açınca da Kanarya Adaları'nın hiç de görunduğü kadar "sorunsuz" olmadığından dem vurarak başlıyor söze: Puerta De La Cruz'dan Atina'nın 250 km. batısındaki Patras kenti her yıl karnaval günlerinde dolup taşıyor. Karnaval için özel geçitler düzenleniyor ve bu geçitlere maskaralar, süslenmiş otolar, bando takımları, maskeli insanlar eşlik ediyor. Yunanistan'ın diğer kentlerinde de buna benzer törenler düzenleniyor.. Ama asıl eğlenceler, yaklaşık uç hafta süren karnaval döneminin son haftasında yaşanıyor. Yunanlılar bu son hafta içinde değişik kıyafatlere bürünerek yollara çıkıyor ve tanımadıkları insanlarla sakalaşıyorlar. Bu yıl 19 şubatta karnaval dönemine giren Yunanistan'da, karnaval döneminin sona ereceği 13 mart tarihine kadar hazırlanan eğlence programlarında her yıl olduğu gibi, daha çok güncel olayları satirize eden konular işleniyor. Tabii bu arada 2 marta denk duşen geçen perşembe gunünü de unutmamak gerekir. Karnavalın başladığı günden sonrakı ikinci perşembeye "Sidikli Perşembe" deniyor. Sidikli Per culuğu göze alamayan Avrupalı turistler, soluğu Kanarya AdalaPUERTO DE LA CRUZ / TE rı'nda alıyorlar. NERIFE Orta ve Kuzey Avruİstanbul'un sağı solu belli olpa'da hava sıcaklığı mevsim normallerine uygun olarak sıfır dere mayan kışlarında yaşadığımız yocenin altında seyrederken, kardan ğun yaz ozlemlerinden sonra Teve soğuk havadan yılmış tatilciler nerife'nin yirmi derecenin altına için en cazip yer, hiç kuşkusuz duşmeyen ısısı, yakıcı guneşi, pıKanarya Adaları. Bir zamanlar rıl pırıl sahilleri ve gerçekten inseruven düşkunü kaşifler için ge sanı buyuleyen çeşitlilikteki bitki milerinin ikmalini yapacakları bir ortusu, daha da buyük bir cazibe durakten ibaret olan bu ilginç ta kazanıyor. Tüm bunlara bir de sakımada, şimdilerde oluşturduğu hil boyunca dizilen irili ufaklı resyuksek talep potansiyeli ile tspan toran se gece kuluplerinın Endüyol turizminin medarı iftihan ol lüs ezgileriyle >üklu atmosferiııi ma durumunda. Şubat ortasında ve inanılmaz bir dinamizmi içeren kendi ülkesi karlar altındayken gece hayalını ekleyince, birdenbihem denizegirip bronzlaşmak is re iç gıcıklayıcı bir egzotızmle örteyen hem de fazla uzun bir yol tülüveriyor her şey. BURAK ELDEM dern, dişi ve dolgun vücutlu kız Kıbrıs'tan Türkiye'ye baktığıarkadaşlar arıyorum. Yuppie ve nızda, İstanbul Mardin arasınbiraz çılgın tipler tercihimdir. Ay da görülen farklılıklar, çifte stanrıca seksuel mazoşizm de yaban dartlar bu adada yok. Eğitim dücım değil. Balık burcundayım. zeyi, bir avuç seçkin büyükkent Mumkünse pullu ve fotoğraflı ilkokulunu karıştırmazsanızmektup yollanması... Türkiye'dekinden geri değil. Bü• Pasif, itaatkâr, biseksuel tün bunların yani sıra 'Benim çoadam, 41 yaş. 1.70 boy, 60 kg. Et cuğum hangi müthiş ortaokula Oldukça iyi giyimliydi. Yani akkili ve dolgun bir erkekle, yahut girmeli' konusunda, aileler, çokadın ya da çiftlerle kontak kur cuklar, özel öğretmenler arasında şam vakti taksisine binme konumak istiyorum. Guçlü ve yaratıcı oynanan at yarışları henüz Kıb sunda güven duyulabilirdi, ama bu adamdan halı satın alınmazdı! duzeyde erotik ilişki kurrr.ak için rıs'ta yok. Onun Sultanahmet'te bir halıcı onlar bana iştahla "ev kölesi" Baharla birlikte havalar ısını dukkânı olduğun düşundüm. muamelesi yapabilirler. Örneğin yor, eğitim biraz tavsıyor, ufukayda bir ya da bir kaç kez. Ara.baya bindikten sonra, geri ta bayram hazırlıkları, dans, eğ• Karımın bir dostu var. Han lence. Sonra, çocuk büyüyüp genç dondu ve beni yabancı sanarak İngi ateşli genç kadın benim arka oluyor ve kâbus başlıyor. " O , öy gilizce konuşmaya çalıştığı için daşım olmak ister. Ben sempatik, le yapılmaz, bu böyle edilraez, tekrar özur diledi. "Önemli değil" 46 yaşlarında bir işadamıyım. Fo sonra elâlem ne demez, dedikodu gibisinden guldüm ve başka bir toğraflı mektuplar tercih edilir. olur... vs" dönemi. Sanki olanca şey söylemedim. Çunku biraz da• Karakterli, ateşli ihtiyar de hızıyla giden trende biri emniyet ha konuşsam Türkçemin beni ele likanlı (55 yaş), aşk ateşini daha frenini çekiyor ansızın. Neye vereceğini biliyordum. da alevlendirmek için genç ve gü çarptığını anlamaya fırsat bulaBir kez, Ayasotya'nın dışında zel bayan arıyor. Benim kayna madan; şımdiye kadar her yaptığım orijinallik, ozveri ve deney. ğı hoş görülen çocuk, ne yapsa bir arkadaşımı bekliyordum, bir Enfes gövdem ve \Timuşak tenim, suç olan bir gence dönüşüyor. Da "turistçi" yanıma yaklaştı ve tnolarak. "nereden ayrıca yüklü de bir gelirim var. ha sonrası daha da güç. Zira top gilizce Detaylı mektup ve iyi bir fotoğ lumun, baştan bolca harcanmış geldiğimi" sordu. Her zamanki gibi, anlamsız bir ifade takınarak raf gonderilmesi... hoşgörüsü bitmişıir artık. Okuya Türkçe "anlayamadım" diye yanıt • Genç ve güzel adam (34), gizli caksa okumuş, bir baltaya sap verdim. "Rahatsız ettik" deyip heseksüel ilişki için aynı yaşlarda er olacaksa olmuş durumdadır genmen yanımdan uzaklaştı. kek arkadaş arıyor. Türkler özel cimiz. 'Artık evlenerek, kırıp baSultanahmet ve Kapalıçarşı çevlikle tercih edilir... cağını oturmalıdır.' Daha fazla resinde üslenen bu genç adamlar • 25 yaşında 1.80 boyundayakışıklı ve çok yonlü bir Türk erkek, Amsterdam çevresinden kız arkadaş arıyor... • Ustade (27), dişi köleler arıyor (erkekler olmaz) • Faslı karıkoca (2432) trio ilişki için ± 25 yaşlarında erkek ya da bayan (biseksuel) arıyor. Haftada ortalama 34 tam ga Piza'nın memleketi Napoli, Margherita'nın zete sayfasını dolduran bu tip 100. yılını kutlamak için birbirine giriyor. ilanlarda \aş ortalaması 40'ın üzerindedir. Bunlar yalnız insanlar Son Italyan kraliçelerinden birinin adını alan dır ve boş posta kutularından nef bu tarihi piza, mozzarella, domates ve ret ederler. Ölunıleri ya kokula fesleğenle yapılıyor. nndan ya da artık reklam postalarını almayacak kadar posta kuberi toplanan bir sempozyumda tularının dolmasından anlaşılır. NİLGÜN CERRAHOĞLU söz alan konuşmacılar, \'e o dolduğu vakit ölürler, ya da Amerika'da yapılan 50 metre öldükleri vakit o dolar... ROMA "Piza"ların en çapındaki ve Londra'da imal aristokratı 100 yaşında. Son edilen 5 metre uzunluğundaki İtalyan kraliçelerinden pizaları hatırlatarak pizanın ne Margherita'nın adını alan \e denli yozlaştığına işaret ediyorlar. mozzarella (bir tip dil peyniri), Napolililer yalnız aynı adı domates ve fesleğenle yapılan bu piza, yaz başında 100 yaşına taşıyan ve içine akla ne gelirse giriyor. Pizanın memleketi konulan de\ Amerikan pizalarına Napoli. ilk kez Raffaele Esposito değil, Italya'nın 12.000 pizacısında "İspanya'ya bağlı olmak çoğu ki adlı bir fırıncının imal ettiği satılan "dejenere" pizalara da şinin hoşuna gitmiyor. Tenerife" "Margherita"nın 100. yaşını bozuluyorlar. Bundan yıllarca de. Daha aktif tepki gösterenler kutlamak ıcin birbirine giriyor. ev\el Napolililerin fukaralıktan şimdilik yalnızca üniversite öğren Şimdiden hazırlanan bir dizi başka bir şey bulamadıkları için cileri. Juan Carlos'u reddeden, konferans, açıkoturum \e un, su, domates, sarmısak ve Gonzalez'i sömürgecilerin maşa gosteriler. Napoli'de görülmemiş zeytinyağını bir araya getirerek sı olmakla suçlayan. bağımsızhk bir "piza bayramı" heyecanı icat ettikleri "Napoli pizası"nın her turlusü şimdi başkent yanlısı sosyalist bir grup var ki po estiriyor. pizacılarında, Floransa \e Venedik lisin bunlara tavn son derece sert. Bu tip fırsatları değerlendir gibi turistik kentlerde "metre"yle Biraz dikkatli gözlemleyerek dolaşırsan, sen de bazı şeylere tanık mede herkesi geride bırakan satılıyor. Özellikle öğrencilerin, Napolililer, bu olayı yalnız bir Japon ve Amerikalı turistlerin olabilirsin." yıldönumu olarak itibar ettikleri. sandviççilere Karnavalın üçüncü gecesi, Pa anma co'nun sözünu ettiği "bazı düşunmuyorlar. Başıa Amerika benzeyen bu küçuk pizacı mavonezli, şeylere" tanık oluyorum rastlaıı olmak uzere tum dunyaya yayılan dükkânlarında, tı sonucu. İçkinin su gibi aktığı, pi/anın Napoli kökenlerini patlıcanlı, Amerikan salatalı, muzik ve dansın insanları tutsak korumak ve taklitlerinden engınarlı, patatesli pizadan aldığı Santa Cruz'da, karnaval sakınmak amacıyla Italyan çikolatalı pizaya dek her çeşidi meydanının biraz ötesinde fazla Parlamentosu'ndan geçirilecck bir bıılmak mumkun. sıyla aşina olduğum görüntulerle yasayla "gerçek Napoli pizası"nı Usıelik bu ">oz" pizacılarda. karşı karşıya kalıyorum. Yerde devam ettırmek için bir çeşit ozel cam kınklan, yol kenarında po patent istiyorlar. Bir başka deyişle, Napoli geleneğinin gerektirdiği lis minıbüsleri, şeffaf kalkajılı po bu onerinin kabul edilmesi gibi odunla ısıtılan kiremitten lisler, kızlı erkekli genç bir grubun halinde, piza bundan boyle ya yapılmış fınnlar bulunmuyor. uzerine inip inip kalkan coplar. "Napoli ekolu'ııe gore uretilecek üeııe gelencğin gerektirdiği gibi bağrışmalar ve hemen duvarın ya da baska bir ad almak zorunda taze piza hamuru hemen orada üzerinde bir yazı: "İspanya de kalacak. Napoli'nin en luks oteli yoğrıılııp en iyi cinsinden taze "E\celsior"da bu hafıa başından mal/cıııc uzerine konar konmaz fol!" Margherita 100 yaşında harlı aleşle ısıtılmış fırına sürülmuyor. Bayağılık örneği olarak görülen "ticari" pizacılar, damak tatlarına ve yemek ritueline düşkun Italyanların açlıktan olmedikçe, yemeye tenezzül etmeyecekleri pizaları, dondurulmuş malzemeyk onceden pişiıiyorlar ve son anda mikrodalga fırınlarda ısıtıvorlar. Fakat biraz da bu "piza işportacılan" sayesinde, halya'da piza sanayisinin cirosu haftada 90 milyar lirayı buluyor. Yalnız Napoli'de günde yarım milyon piza üretiliyor. Yeni yeni İtalya'ya yayılan "MacDonald hamburgerleri" ile birlikte 10.000 liraya ayakta yenilen bir piza ve bir bira, gene en ucuz karın doyurma yollarından birini oluşturuyor. İtalyanlar, ayakta yenilen bu tip avam pizacılar yerine, genellikle yalnız akşamları piza yapan kuçük restoranları tercih ediyorlar. Beklenilenin aksine en cok pizacı dukkânına Napoli'de değil, Venedik yöresinde ve sanayi merkezi Milano'nun bulunduğu Lombardiya'da rastlanıyor. Napolililerin çoğu pizayı hâlâ artizanal olarak evde yapıyor. Örneğin muhakkak Capri'de bir yazlık ev edinen Napolili zenginler. lüks villalarının bahçesine ayrıca kiremit bir piza fırını da ekletiyorlar. Napoli pizasının emsallerinden ustun farklılığını savunan İtalyan gastronomları, ayrıca piza hamuruna belli yoğunluğu ve gevrekliği kazandıran "serino" suvunun yalnız NapoliRoma yöresinde bulunabileceğini iddia ediyorlar. Rotna'dan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle