25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 MART 1989 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 MUZIK FILIZAU HAYVANLAR İSMAİL Bartok, "Iki Piyano, Vurma Çalgılar ve Orkestra lçin Konçerto"sunu 1943'te New York'ta eşi piyanist Ditta Pasztorny ile birlikte seslendirmişti. Aradan geçen 45 yılı aşkın zaman içinde Bartok'un yeniliğinden hiçbir şey yitirmediği anlaşılıyor. Pekinellerden Bartok KİM KİME DUM DUMA BEHİç AK Sonunda tstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın vurma çalgılar grubundan Ayşegül Güvenç, Cczmi Başegmez ve Yücel Berrak muratlarına erdiler ve geçen yıldan bu yana içlerinde ukde olarak kalan Bela Bartok'un Iki Piyano, Vurma Çalgılar ve Orkestra lçin Konçerto'sunun vurma çalgılar partilerini gerçekten övülesi bir ustalık, coşku ve keyifle çaldılar. Zaten, konserin solistleri Güher ve Sötaer Peidnel ile Alman şef Erich Bergel konserin olağanın dışında heyecan verici olabileceğinin garantisiydiler bir bakıma. Konserlerin doyurucu olup olmaması, yorumculann ve şefin kişiliklerine yakından bağudır çoğu zaman. Yorumcu ve şefin doğru ve yerinde sinyaller verdiği, müzisyenin sahne dinamiğinin dinleyiciye aktarıldığı konserler hiç şaşmaz mutlaka başanlı olur. tşte bu konserde de bütün solistler ve şef aynı dinamiği paylaşarak başanlı sonucu sağladilar. Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nı Erich Bergel yönetti Pekineller ve şef Erich Beroal Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın geçen haftaki konserierine solist olarak Güher ve Süher Pekıne! kardeşler katıklı. Pekineller ve Alman şef Erich Bergel, daha başından, konserin olağanın dışında heyecan verici olabileceginin güvencesiydiier. (Fotoğraf: Yıldız Üçok) eşiyle birlikte 21 Ocak 1943'te New York'ta Fritz Reiner'in yönettiği New York Filarmoni Orkestrası eşliğinde çaldı. Aradan geçen 45 yılı aşkın zaman içinde Bartok'un yeniliğinden hiçbir şey yitirmediğini, 20. yüzyılın en önemli köşe taşlanndan biri olmaya devam ettiğini bir kez daha anlıyoruz. Gü%er ve Süher Pekinel kardeşler bu çetin, ancak sonsuz dinamik tansiyonu yanında duygusal derinlikler de ıçeren eseri h d zamanki gibi bravura, kusursuzluk ve enerji niteliklerini ön planda tutarak çaldılar. Konserin ikinci yansında yer alan Johannes Brahms'ın op. 98, mı minör 4. Senfonisi, bu yılın kayda değer senfoni yorumlan arasında yerini alacak kuşkusuz. Eserin yorumuna yağdırılacak övgülerin büyük bir bölümünün şef Erich Bergel'e gitmesi kimseyi şaşırtmayacaktır sanınm. Zira Bergel, en derin laş uykusuna dalmış olan yaratıklan büe inlerinden çıkartacak ölçüde hipnotize gücüne sahıp olan ender şeflerden biri. Uluslararası tstanbul Festivali kapsamında çalmışlardı. Ikiz kardeşlerin TeldecDecca firması için yaptıkları son plakta da yer alan bu sonatı Bartok, 1940 yılında Amerika'ya göç ettiğinde yeniden ele almıştı. Eşi piyanist Ditta Pasztory ile iki piyanolu konserler vereceklerdi yeni geldikleri ülkede ve hayatlannı bu konserlerle kazanmayı umuyorlardı. Bartok, sonatı değiştirmeye karar Güher ve Süher Pekinel, Bar verdi ve İki Piyano, Vurma Çaltok'un 2 Piyano ve Vurma Çal gılar ve Orkestra lçin Konçerto'gılar lçin Sonat'ını (1937) 1988 yu yeniden yazdı. Eseri ilk kez PİKNİK PİYALE MADK4 rvE/vUJTMIŞ BIE ' ÜBBL MI? Alternatif * mekânlar İstanbul'daki konser mekânlanna her geçen gün yenileri ekleniyor. Uğurtan Aksel ve Emre Aksel, geçen perşembe günü, bu mekânlara eklenen Galeri MD'de bir resital verdiler. Japon kemancı Tomoka Kato'nun Mimar Sinan Üniversitesi oditoryumunda verdiği resital de gilzel bir sürprizdi. Akseller'in resitali ve Japon kemancı Kato Piyano, arp ve flüt resitallerî Turing'in "tlkbahar Konserleri"nin ilki, Emirgan Parkı Beyaz Köşk'te gerçekleşecek. Uğurtan ve Emre Aksel'in verecekleri arp ve flüt resitali pazar günü saat 11.00'de. Kiiltür ServisJ Ayça Gök Dunnigan ile Pierre Benhaiem'ın verecekleri piyano resitalleri yann, Uğurtan AkselEmre aksd, arpflüt resitali ise pazar günü izlenebılecek. Ayça Gök Dunnigan yann saat 18.30'da Atatürk Kültür Merkezi'nde Mozart, Brahms ve Cbopin'in yapıtlarmı seslendirecek. Istanbul Belediye Konservatuvan ve New York Manhattan School of Musk'te müzik egitimi alan sanatçı çalışmaJarını halen New Yorkta sürdürüyor. Pierre Bcnhaiem ise yann saat tt.OOMa Alarko Merkezi Konser Salonu'nda piyano resitaüni sunacak. Anaoğul Akseller'in pazar günü saat 11.00'de Emirgan Parkı Beyaz Köşk'te gerçekleşecek olan resitalleri ise Turing'in "tlkbahar Konserleri"nın ilki olacak. Sanatçılar konserde SaiotSaens, Persicbetti, KargElert, Usmanbaş, Flothins, Bach, Satie, Coaperin, Spohr ve Ibert'in eserlerini yorumlayacaklar. HIZLI GAZETECİ NECDET ŞEN »ENİfl KIUI(~\ V' CVeuMVNb ĞAK &EH 0j RESİM RGisMN A KOKTsYLİNE İstanbul'daki konser mekânlanna her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Bunlann sonuncusu Metin Deoiz'in Şan Sineması arkasında açtığı Galeri MD. 23 mart perşembe akşamı arpist L'gurtan Aksd ve oğlu flütist Emre Aksel bu galeri mekârunda bir resital verdiler. Anaoğul Aksellerin konser programı da çaldıklan mekân kadar Uginçti. J. S. Bach, Coaperin ve Saint Saens gibi ta "Ev kamtfT bansıntfa Arpist Uğurtan Aksel (yunınmış bestecilerın yanında Fransız çizgi dışı bes karıda), oğlu flütist Emre Aksel'le birlikte Galeri MD'de tecilerinden Erik Satie, Amerikalı Persichetti, Da bir resital verdı Akselier, samimi bir "ev konseri" havanimarkalı Cari Nielsen ve Hollandab Marius Flot sında ilginç bir program sundulac hnis'in eserlerini samimi bir "ev konseri" havasında galeriyi hıncahınç, dolduran dinleyicilere ama yine de bu narin, ince, genç Butterfly'ın kemandan bir erkek kadar güçlü kuvvetli ses çıkarsundu Akseller. ması ve viril enerjisi insanı şasırtıyordu. Mimar Sinan Üniversitesi'nin oditoryumu da Tomoko'yu dinlerken Japonlann, tereciye teIstanbul'un konser mekânlanndan biri. Japonya'nın Istanbul Başkonsolosluğu tarafmdan MSÜ re satmada, yani Batı muziğinin alâsını yine BaOditoryumu'nda (25 Mart 1989 cumartesi) düzen tıya satmadaki becerilerinin gizinin ne olduğunu lenen kemanpiyano resitali güzel bir sürpriz ol gaJiba çözdüm. Japon kültürü her ne kadar bir du dinleyenlere. Bu tür konserlerde biz genellik Uzakdoğu kültürü olup Batı kültürüne yabancı le umduğumuzla değil bulduğumuzla yetiniriz, sayılsa da, her iki kültürün insan davranışlan arabatta zaman zaman çok kötü sürprizlerle de kar sında çok hayati bir benzerlik var. Bu da beden, kafa ve ruh disiplini. Bu üç disiplin bir araya gelşılaşınz. Ancak bu kez kemancı Tomoka Kato'nun ki mediği sürece ortaya kusursuz sanat eseri ya da şiliğinde umduğumuzun çok üstünde bir sanatçı yorumu çıkamıyor. Birinden biri eksik oldu mu pktı karşımıza. Zaten Tomoko'nun öngeçmişi olmuyor işte. Japon sanatçılarda beden, kafa ve ne şöyle bir göz atınca, bu genç kızın hiç de Ka ruh disiplininin tam bir uyum içinde işlediğini göramürsel sepeti olmadığı hemen anlaşılıyordu, rünce işin gizini de çözmüş oluyoruz. ÇİZGİLİK KÂMİL MASAK4C1 Ozgün dilinde 'Othello' operası Giuseppe Verdi'nin "Othello" operasını Devlet . Sanatçısı Aydın Gün, özgün dilinde, Italyanca olarak ' sahneledi. Istanbul Devlet Opera ve Balesi böylece uluslararası düzeye çıkma hamlelerinden birini daha başarıyla gerçekleştirdi. Giuseppe Verdi, "Aida" ope; rasının kazandığı olağanüslü po1 pülariteden rahatsız olduğunu hiç , saklamamıştı. Nitekim "Aida"' dan sonra Sant'Agata'da satın aldığı çiftliğine çekildi ve on beş yıl hiç opera yazmadı Verdi. Opera dünyasında yükselen yeni yıldız VVagner'in müzikli dramaya getirdiği yenilikleri görmezlikten gelmeyecek kadar iyi bir besteciydi Verdi. Ancak artık yaşlandığV na ve yenilik adına maceralara giremeyecek kadar yorgun olduğuna inandırmıştı kendini. Eğer zamanın ünlü raüzik eleştirmeni, şair ve besteci Arrigo Boito günlerden bir gün "Othello" librettosu ile çiftliğe çıka gelmeseydi, Verdi'nin bir daha opera bestelememe kararından cayacağı yoktu. Sbakespeare hayranlığı bir yandan, Boito'nun Shakespeare'den uyarladığı güçlü libretto öte yandan, Verdi'nin aklının çelinmesine ve coşkulu yaratıcıhk girdabına kapılmasına yetti de arttı bile. Verdi, bu operada şiirin, sözün önde yer aldığı, muziğin dramı değil, dramın müziği sürüklediği en eski Rönesans örneklerinden özellikle Monteverdi'den ve Wagner'in yeni yeni geliştirdiği müzikli dram anlayışından yola çıkıyordu. Verdi, bu operada Wagner'den etkilenmişti demek pek doğru olmaz, ama en azından Italyan "Grand Opera" anlayışından fersah fersah ileriye yönelik bir atılım olduğu da su göturmez "Othello"nun. masına son verildiğini, müziğin kesintisiz olayı, yani drama'yı izlediğini görürüz. Istanbul Devlet Opera ve Balesi bu mevsim Verdi'nin "Othello" operasını orijinal dili (Italyanca) ile sahneye koyarak uluslararası düzeye çıkma hamlelerinden birini daha başanyla gerçekleştirdi. Devlet Sanatçısı Aydın Gıin'ün sade, temiz, abartısız ve işlevsel rejisindeki denge dozu çok önemliydi. Aydın Gün bence, bu rejisiyle genç opera rejisörlerine şu mesajı veriyordu: "İşte geleneksel, doğru ve stilin öngördüğu kurallar dışına çıkma>an Verdi rejisi budur. Opera rejisinc >eni vonımlar, yeni bo>utlar, denemeler getirebilmek için önce gelenekseli çok iyi öğrenip uygulayabilmek gerekir." Osman Şengezer'in dekor ve kostümleri son yıllann en başanlı ve en zevkli Osman Şengezer çalışması idi. men kendisine çok kızamadığıır z, hatta içimizde azıcık da olsa acima ve sefkat duygulan uyandıran bir kişidir Othello. Tenor Erol Uras her zamanki sağIam, yorulmak bilmez ses ve fiziğine Othello ile yeni bir olgunluk, bütünlük ve vakar katmıştı butemsilde. Verdi'nin ünlü yapıtı Istanbul Devlet Operası'nda AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL Genç, saf, yumuşak ve güzel Desdemona. Bu niteliklerin hepsinin bir opera sanatçısında ender bir araya geldiğini opera meraklılan iyi bilir. Ne var ki bu niteliklerin hepsi Zehra Yıidız'da var. Trajik kahramanlar içinde kıs Operamız Zehra Yıldız ile bir kançlık tuzağına duşmesine ve "yıldız" kazandı. Dahası, Zehra masum karısını oldurmesine rağ artık Tann vergisi güzel ve renkli sesini akılhca kullarraasını öğrenmiş. Müziği aniayarak ve stili bozmadan yorum getirmeyi başanyor. GARFIELD/ZMD^FIS EN TBCIKELI ŞE / NEDIC BILIÇ MJSİMlZ? İCİK BİRC1 OLAN '"" Seyit Ahmel Yıidız'ın Iago'su itici bir Iago idi. Evet, Iago itici olmalı belki, ama Verdi'nin yazdığı, duşündüğü, düşlediği müzik bozulmadan da Iago'nun karakteri, tipi çizilebilirdi kanımca. Cassio gibi kısa bir rolde bile Cemalettiıt Kunıgüllii'nün seçkin nitelikleri belh' oluyordu. Cemalettin her rolde aynı düzeyi sürdürmüyor belki, ama grafiğini hep yukanya doğru sabırla çizdiğini de görmezden gelemeyiz. "Othello"nun basansında orkestrayı ve orkestra şefı Renato Palumbo'yu, koroyu ve koro şefı Gökçen Koray'ı, korrepetitörleri, tüm sahne gerisini, asistanlan, bütün emeği geçenleri unutmamalıyız. Hele orkestraya tekrar bravo. Operanın bu görünmeyen kahramanlan arasında özellikle baslara değinmeden geçemeyeceğim. Opera orkestraOihello ve Desdemona Tenor Erol Uras, saglam, yorulmak bilmez ses sının baslarından çıkan güzel se"OtbeUo"da alışılmış "Grand ve foğine Othello ile yeni bir olgunluk, bütünlük katıyor. Desdemona'da ise si İDSO üyelerinin de duymalannı Opera" aria ve ensemble sırala operamız, Zehra Yıldız ile yeni bir yıldız kazanıyor. salık verirım naçizane. TARİHTE BUGÜN MMTAZ ARIKAS 29 Mart İLK /NGILTERE ELÇtSL. tS82'OE SUGUN, ItJGlLTBRE KRALUGI'HIN İUC ELİNGILIZ rÜCCAGLAgl OSMAMLf DA TlCARî İLt$ierLE#DE SULUMMUÇ, Etyee/fU HALE GEriRMEK İÇtN k&ALİÇE I. EUZAgErU TEfJ 8/R EtÇ< ĞÖNOEGMESlUt ÎSrEMlÇLEHO/. SÖZ ICONUSU GOREİ/LE ISTANBUL'A GELSN İLK RESMI ELÇt \A/ILL/A*4 HAKBO&NE, PADtÇAH m.MURAr'A KRACfÇENlfJ AeAAAĞANLAIZtNt SUNMUŞTU. TOP TT>P KUMAÇLAg, YALOIZLI VAgAKLAI?, 6ÜMÜÇ KAPLAK, OEĞEZu Blü. ST/fAr YE SuS KOPEKLE& SULTAN/ MEMNüN ETMlÇTl. £LÇl, KISA SÜREbE, FRANSA VE İ/ENEDIK '£ VEISlLDlĞl SlBİ çjsı ısrAHguuA uiAŞMiçn DAHA ONCE,BAZ:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle