23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbr Cumhunyet Matbaacılık ve Gazeıecıhk Turk Anonım Şırkeıı adına >adir Nuli 0 Gencl Yayın Mudüru: Hasan Cemal. Mucssese Muduru Enune UşakİJgU, Yazı lşlm Muduru Okay Gonensin. 0 Habev Merkezı Muduru Ymlçın Bayer, Sayfa Duzenı Yunetmem Alı Acar. 0 Temsılater ANKARA Yalçı» Dogan. IZMÎR Hikmtl Çetinkaya, ADA.NA. Ctl.i Başlaııgrç. Istanbul Haberlcn Erfcan Akyddız, Dı; Habcrlcr Ergun BaJo, Ekonomı: Cngiz Turkan. Kıilıür: Cttal Üsler, Spor Danışmanı: Abdulkadır YucHnnn. Duzeltme Refık Durbaş, Arajtırma Şakın Alpay, lşScndika: Şakran Kclraci, Yurı Haberlerı Necdcl Dojan. D121 Yazılar Krren Çalışkan. 0 KoordınaıOr: Ahnel Konılsan. 0 Malı Işlcr Erol Erkul. 0 Muhasebc. Baknl Vcntr 0 ButçcPlanlama: Sevgi Anın 0 Reklam Tonın, Ek Yayınlar Huly» Akyol 0 Idare Huscyin Gurer, Işletme Onder Çclik. Bılgılşlem: Nail Inal. flaam .<• faran. CıunliurtyR Malbuahk vt GaBttcılık T A.Ş. TOrk Octfc Cıd J9/4I Caialotly 34334 Ist PK 246lsunbul Tt! 5!2 05 Oî (20 hal). Ttlec. 22246 FM (I) 526 60 72 0 Burolar Ankır. Zıya Gakalp Blv Inkılıp S No 19 4. Tcl: 133 11 4147. TMo 42344 F u (4) 133 II 41428 0 tzmtr. H Zıyı Blv I352SO/3. TH 13 12 30. Tekı 32339 Fu: (51) 19 33 60 0 Adaaa: lnono Cıd 119 S No I Kaı 1. Td I» 37 52 (4 hal). Tdra «2IS5. Fu. (71) 19 37 52 TAKVtM: 6 ŞUBAT 1989 Imsak: 5.36 Güneş: 7.02 öğle: 12.23 Ikindi: 15.07 Aksam: 17.33 Yatsı: 18.54 Yeni yöneümin ahlak sorunları Bush 'un Devlet Başkanlığı görevini üstlenmesinden beri ABD'de ahlak tartışması iç politika gündeminden çıkmadı. Dindarlığıyla tanınan Bush, ahlak konusunda sürekli sorgulanıyor. Ş E B N E M ATİYAS NEW YORK Harris Kimball, ABD'de 40 ya da üstü yaşında olan herkes için tanıdık bir isim. 1955 yüında 29 yaşındaki genç, zeki, çalışkan avukat Kimball, harareüı vatandaşhk haklan savcısı iken, bir gece yansı Orlando, Florida'da erkek arkadaşı ile biriikte kumsalda çırılçıplak sevişirken basılıyor. 30 gün içinde bütün yetkileri elinden almdığı gjbi işten atılıp yasal kariyerine son veriliyor. Horaoseksüel damgası yediğinden bir daha ismini değiştirmedikçe yaşamak için iş bulmasına bile imkân bırakılmıyor. Kısa bir süre sonra ABD'nin yeni Başkanı Bush, federal mahkemeler için yargıçları atayacak. New Yorklu adaylar içinde homoseksüelliğini saklamaya gerek görmeyer. bir Manhattan Bölge Savcısı var. Bölge savcüığına atanıncaya dek büyük bir dikkatle cinsel seçimini saklayarak, kimseye belli etmemeye çahştığını kaydeden Richard Failla, "Bu baslu altında daha fazla yaşamaya dayanamayacağım. Homoseksüel oldugumu damlara çıkarak herkese anons etroek niyeünde degilim, ama sorarlarsa saklamayacağım artık, dosdognı cevap verecegim" diyor. Failla'nın ardında koca bir "Homoseksüel Milli Kuruluşu" örgütü merakla Bush'un seçimleri arasına Failla'nın girip giremeyeceğini beklemekte. Bush'un devlet başkanhğı görevini almasından beri ahlak tartışması çeşitli biçımlerde iç politika gündeminde önemli bir yer kaplıyor. Dindarlığı ile tanınan Başkan Bush'un göreve başladığı ilk günlerde, yönetimde ahlak konusunun vurgulanması bekleniyordu. Aksine vurgulama ters taraftan geldi. Bush ahlak konusunda sürekli sorgulanır oldu. Homoseksüel savcılar tartışmasından önce kürtaj konusu yönetimi meşgul etti. Sağlık bakanlığı için Bush'un namzeti kürtaj taraftarı Dr. Louis Suliivan olunca, Cumhuriyetçi Parti içinde büyük bir huzursuzluk ortaya çıktı. Muhafazakârları ikiye bölen Bush'un seçimi nedeniyle kürtaj karşıtı gösteriler yapılırken, senatoda Suliivan'ın adaylığı oylanmadan önce bir FBI soruşturması daha yapılmaya karar verildi. Bu arada kürtaj karşıtı olan "Yaşam Hakkı" grubu başta olmak üzere bütün muhafazakârlar kürtajın ahlak karşıtı bir işlem olduğunu öne sürdüler ve yasaklanması için Adalet Mahkemesi kararımn yeniden gözden geçirilmesine yönelik işlem yapacağına dair Bush'tan söz aldılar. Ajdından Bush'un Savunma Bakanı adayı John Tower'ın senatoda onaylanması sırasında alkol alışkanlığı ve kadınlarla olan ilişkileri üzerine çıkan pürüzler nedeniyle karar ertelendi ve yeni bir FBI soruşturması açıld'. 63 yaşındaki Teksaslı cumhuriyetçi senatör Tower kadınlara ve içkiye duşkunlüğtınün yanı sıra, son iki yılda Washington'da savunma sanayii kuruluşlarına danışmanhk yaparak 750 bin dolann üstünde para kazandı. Senatoda Tower sorgulanırken bu üç soru da gündeme geldi. Tower içki konusunda "disiplin adamı" olduğunu soyleyerek iddialan reddetti, buna karşın kazançlannın hepsinin yasal olduğunu belirtti. Resim iciıı bir öııriir. 1 • "Eşime 'Dünyada iki kişiyle tanıştırmak isterdim seni' dedim. 'Charlie Chaplin'le ve Picasso'yla. îşte Picasso 'yla tanıştırıyorum.' Picasso sordu: 'Ya Nâzım Hikmet?" "Modalar benirn için önemli değil. Önemli olan, insanın düşündüğünü, istediğini yapabilmesi. ALPAY KABACALI •^t^*&***M£'*Q)&İm, ^ .. , . Avni Arbaş'ın otuz yıllık "Paris serüveni" ve sonrası Reis Malile gitti ISTANBUL (AAJ Arnavutluk Dışişleri Bakanı Reis Malile, dün uçakla Türkiye'den aynldı. Konuk bakan Malile, Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz tarafından uğurlandı. Arnavutluk Dışişleri Bakanı Malile, hareketinden önce Ataturk Havalimanı'nda yaptığı açıklamada, ziyareti sırasında yaptığı ikili görüşmelerde Arnavutluk ile Türkiye arasmdaki ilişkilerin geleceği konusunun ele alındığmı belirtti ve iki ülke arasmdaki dostluk ve işbirliğinin sürekli olarak güçleneceğine inandığını söyledi. PORTRE AVNI ARBA3 1919'da İstanbul'dadoğdu. Galatasaray Lisesi'ndeki ortaöğreniminden sonra Güzel Sanatlar AJcademisi'ne girdi (1938). Leopold Levy'nin atölyesinde çalışırken "Yeniler Grubu" içinde yeraldı. 1946'daFraasahükümetininbursuylaParis'egitti. 1976 sonlanna kadar orada kaldı. Avrupa ve Amerika'da sergiler açtı, karma sergilere katıldı. Türkiye'ye döndükten sonra resimleri tstanbul ve Ankara'da da sergilendi. Seramik çalışmaları da yaptı. Somut ve yaşanan gerçeklerden uzaklaşmayan, sağlam bir stilizasyonla ince duyarhklan birleşüren ve zaman zaman'' Atlar'', "Çiçekler", "Deniz ve Deniz Insanlan", "Kurtuluş Savajı" gibi temalara ağırlık veren Arbaş'ın kimi resimleri tstanbul Resim ve Heykel Müzesi'nde, Paris Modern Sanatlar Müzesi'nde, Antibes Avni Arbaş, şimdi başlayıp da bitiremediği resimleri tamamlamaya çatışıyor. Grimaldi Müzesi'nde yer almaktadır. derken bu tabloyu çiziyonım kenÎşte onun resim dünyası. Benim için tanıdık. Aynı zamanda, her görüşte yeniden keşfedilen bir dünya... Ve onun otuz ydlık Paris serüveni. Yanılmamışım. Avni Arbaş, 1946'da Güzel Sanatlar Akademisi öğrencisi. Leopold Levy'nin atölyesinde. O sııa Fransa, bir yıllık burs verecek oluyor, akademi yönetimi de Avni Arbaş'ı gönderiyor Paris'e. Gidiş o gidiş... miizeler, galeriler..." Madalyonun tersi de var: "Savaştan yeni çıkmış Fransa, yoksulluk içinde. Herkes bir şeyler yapmak istiyor. Ama yiyecek içecek yok. Günde 250 gram ekmek, ayda dört paket sigara..." Avni Arbaş, bursunun bir yıl daha uzatılmasını sağlıyor. Ertesi yıl kötü günler başlıyor. Eşini yitiriyor... Çeşitli işlerde çalışmak zorunda kalıyor. "Sergi açmak oyle kolay bir şey değil. Yeni gitmişsiniz. Siz kimseyi tanımıyorsunuz, onlar sizi tarumıyor... Hiç unutmam; orada at eti yeniyordu. At eti zararsız, doktorlar hastalara tavsiye ediyortar. Ama iş onunla kalmadı. Montparnasse'da ucuz bir lokanta keşfeltim, ara sıra oraya gidiyoımn. Tavşan eti yeniyor. Arkadaslara da tavsiye ettim. GiUdttler. 'Niye güJüyorsıınuz' dedim. 'Ne tavşanı' dediler, 'Onlann hepsi kedi.' Fena oldum. Gerçekten, o sıra Paris'te kedi kalmamış. Hepimiz iskelet gibi olmuşluk. Yani, biziın burada duşündiigümöz Paris, giltigiraizde yokru. Yavaş yavaş diizeldi. Ama sıianüsına karşın, çok güzeldi." Her türlü yenilik orada, dünyanın en büyük sanat yapıtları orada, alabildiğine özgür yaratma olanağı orada... Ayrıca, sanatçıyı komplekslerinden kurtaran bir ortam. O dönem için bir düş ülkesi gibi göriinen Avnıpa'yla, erişilmez uzakhklarda görünen ünlü sanatçılarla ilişkiler, oraya gideni rahatlatıyor. "Yani, onun gibi yapayun filan diye düşünmüyor artık. Ne yapacaksam onu yapayım diyor. Yani bir nevi komplekskrden kurtuluyor ki, o da sanıyonım içinde yaşamakla mümkün. Yoksa, kurtulması zor oluyor insanın." Avni Arbaş çalışıp didinerek resimleriyle geçinme olanağı bulur. İlk sergisini 1953'te La Roue Galerisi'nde açar. tkinci sergisini 1954'te Cote d'Azur'da... Sonra 1956 ve 1%5'te Paris'te, 1958'de Antibes'de Picasso Müzesi'nde... Cenevre'de, ABD'de New York ve Cincinnati'de... Paris'ten gönderdiği resimlerle tstanbul'da Maya Galerisi'nde bir sergi düzenlenir. Birçok karma sergiye katılır. Stil ve duyarlık Türk delegasyonu döndü ISTANBUL (AA) Fransa'nın Strasbourg kentindeki Avrupa Konseyi 40. dönem toplantılarına katılan Türk delegasyonu, dün Türkiye'ye döndü. Türk delegasyonu başkanı ve A vrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı Vekili Mükerrem Taşçıoğlu toplantılarda Türk heyetinin çok dinamik bir faaliyet gösterdiğini bildirdi. ~ di kendime. Paris, bir düş ülkedir. Sanat başkentidir. Dünyanın dört bir yanından sanatçılar, özellikle ressamlar, sanat özgürluğune hiç sınır tanımayan Paris'e akın ederler. Ülkelerindeki rahatlannı tepip orada nice yoksunluklara katlanırlar. Ama Paris acımasızdır. Kimsenin gözunün yaşına bakmaz! Aç, sefıl kalan binlerce (evet, binlerce) sanatçı ya da hevesü, kaldınmlannda, Seine kıyüannda aylarca sürtüp durduktan sonra ulkelerine dönerler. Hem yetenekli hem bilgili olmak ve sonuna değin direnmek gerekir Paris'te yaşayabilmek için. Paris, aslanın ağzındadır! Avni Arbaş'la konuşmaya gi Başka dünya "Bambaşka bir dünya... Oraya girince insan, bir daha kolay kolay çıkamıyor. Sanat öyle bir şe> ki... Bir daldınız mı... Atölyeler, Telefon şikâyetine önlem Yurttaşlığa son 1965'te Türkiye'den bir çağrı alır: "Şu tarihe kadar gelip askerliğinizi yapın, yoksa ynrttaşlık hakkını yitireceksiniz." Avni Arbaş o sıra ünlü Fransız yazarı Montherlant'ın kitaplarının lüks baskıları için litografiler hazırlamaktadır. Verilen süre içerisinde Türkiye'ye dönemeyeceğini bildirir. "Bu demek değil ki gelmeyecegim. Ama o anda bırakıp gelraeme olanak yoktu. Adam beni mahkemeye verirdi. Çünkü bn iş için para yaurmış, angajmana girmiş." Ve yurtdışında yaşayan 3 bin 500 kişiyle biriikte, yurttaşlık hakıru yitirir. Yurttaşlıklan çıkanlanlar, başka Ulkelerin uyruğuna geçerler. 1970 sonlannda annesi 'kğır hastalarur. "Oglumu isterim" diye ağlamakta, yemek yememektedir. Avni Arbaş bunu haber alınca, durumu açıklayarak Türkiye'ye dönmek üzere başvuruda bulunur. Bir ay sonra "insani nedenlerie", üç aylık geçici pasaportla Türkiye'ye girme izni verilir kendisine. Ancak, o gelmeden birkaç gün önce annesi ölmüştür. İstanbulda altı ay kalır... Yirmi dört yıl sonra "korknnç bir özlem"le tstanbul'a gelen Avni Arbaş, yeniden üç aylık geçici oturma izni sağlar. Sürenin bitiminde de Fransa'ya döner. Bakanlık Oscar'a evet, 5 milyon liraya hayır dedi Tbz pembe Oscar hayallerî Kültiir ve Turizm Bakanı Tınaz Titiz, önceki gün bir Türk fılminin de Oscar'a aday gösterilmesi için çalışma yapıldığını söylemişti. Bu denli büyük bir çalışma kararı almırken, önümüzdeki ay îngiltere'de yapüacak Türk filmleri toplu gösterisi için bakanlık 5 milyon lirayı gözden çıkarmak istemedi. CELAL ÜSTER Türkiye, olimpiyat oyunlarına adayhğını koyduktan sonra Oscar ödülüne adaylığım koymaya da karar verdi. Kültür ve Turizm Bakanı Tinaz Titiz, önceki gün yaptığı açıklamada, "Dünya sinema platformunun en büyük ödülü olan Oscar'a bir Türk filrainin de aday gösterilebilmesi için bu yıl ilk kez bir çalışma yapıldığını" sö> ledi. Kuşkusuz, bazı yönetmenlerimizin de belirttiği gibi "kazanamasak bile" bir Türk fılminin adının Oscar adaylan arasında geçmesi kıvançverici bir şey. Ama Türkiye'deki sinema "endnstrisi" belki de bugüne kadar hiç yaşamadığı bir bunalımı yaşarken, film yapımı açısından nerdeyse bir "çöküş" dönemine girerken, tozpembe "Oscar" hayalleri yaymak ne kadar gerçekçi acaba? tsterseniz, bir an için Oscar adayhğımızı bir yana bırakalım, önümüzdeki ay Ingiltere'nin ulusal sinemateki sayılabilecek National Film Theatre"da düzenlenecek Türk filmleri toplu gösterisinden söz edelim. Vecdi Sayar'ın konuyla ilgili yazısı 17 Ocak 1989 günü gazetemizde yayımlanmıştı. Yılmaz Güney, Aüf Yılmaz, Ömer Kavur, Ali Özgentürk, Erden Kıral, Şerif Gören gibi yönetmenlerimizin yapıtlannın gösterileceği haftada yönetmen Başar Sabuncu'nun 4 Fılmine de özel bir bölüm ayrılmıştı. Ancak haftanın kataloğu basıma hazırlanırken, Sabuncu'nun filmlerinden ikisinin kopyalannın gösterilemeyecek kadar bozuk olduğu ortaya çıkmıstı. "Knpa Kızı" ve "Zengin Mntfağı" için bir sorun yoktu, ama "Çıplak Vatandaş'" ve "Ası OSCAR NEDİR, NASIL VERİLİR? Dunyada adından en çok söz edilen sinema ödülleri olan Oscar ödülleri, 1927'de Amerikan sinema endüstrisi tarafından kurulan Amerikan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi'nce veriliyor. "Sinemanın kültürel, eğitsel ve bilimsel standartlarını yükseltmek" amacıyla kurulan akademi, ilk başta, Los Angeles film dağıtım bölgesindeki bir sinemada en az bir hafta gösterilmiş bir filme ödül verebiliyordu. Ancak 1957'den sonra çeşitli dallardaki Oscar adaylarını akademi üyeleri belirlemeye başladılar. Yabancı film Oscar'ı ise 1947'den bu yana veriliyor. Bu ödül 1955'e kadar akademi yönetim kurulunca, önceden aday gösterilmeksizin verilirken, bu yıldan sonra bir tüzük değişikliği yapıldı. 1955'ten bu yana, beş füm aday gösterilip en iyi olanı akademi üyelerince seçiliyor ve her ülke kendi ulusal film enstitüsünce seçilen bir filmi yanşmaya gönderebiliyor. ANKARA (AA) PTT, faturalanndan yakınan aboneler için yeni bir uygulama getirdi. PTT'nin servise verdiği sayısal (Digital) santrallann bir bölümünde bulunan "Çıkan arama kısıtlaması" adı verilen uygulamanın yaygınlaştınlmasıyla, abonlere telefonlannı özel bir kodla programlama ve isteğe göre şehir içi, şehirlerarası ya da uluslararası aramaya kapama olanağı sağlanıyor. PTT Genel Müdür Yardımcısı Veli Bettemir, bu hizmetten yararlanacak abonelerin beş bin liralık kayıt ücreti ödemeleri gerektiğini beliriti. Türk turizmi ve İngiliz basını KUŞADASI (AA) Türkiye'ye en çok turist getiren yabancı fırmalar arasmda yer alan îngiliz Falcon Seyahat Acentesi'nin Genel Müdürü Peter Zeyss, "îngiliz gazeteleri, Türk Turizmi hakkında kötü propaganda yapıyor. Bu da rezervasyon iptallerine yol açıyor" dedi. Peter Zeyss, Kuşadası 'nda dıizenlediği basın toplantısında, bu yıl satmayı planladıklan turların, ancak yüzde 10'una müşteri bulabildiklerini belirterek, Türklerin, Îngiliz basınındaki aleyhte yayımlara karşı, hiçbir tepki göstermediğini öne sürdü. ABD Savunma Bakanı Tower: VVASHINGTON (AA) ABDi nin yeni savunma bakanı John Tower, silah ambargosu gibi hatalı bir davranışın tekrarlanmayacağını umduğunu bildirdi. Tovver, Türk milleti ile ABD arasmdaki güçlü dostluğun gelecek kuşaklara güçlenerek intikali için elinden geldiğince çaba göstereceğine söz verdi. Türk Dostu Amerikalılar Derneği'nin Washington'da üç gün devam eden ve önceki gece düzenlenen bir törenle sona eren toplantısında derneğin verdiği "Saygın VaUndaş" plaketini alan Tower yaptığı konuşmada, Türkiye'ye yakınlığuıdan daima haz duyduğunu, Türkiye gibi "sadık, giıçlü ve gu vtnilir mutteflke ber vakit takdir duygulan" beslediğini söyledi. ABD Kongresi'nin ambargo karannı, son yıllardaki en kötü dış politika hatası diye nitdendıren Tower, Türkiye'nin, ambargo suresince bile Amerika'nın güçlü ve güvenilir müttefıki olarak kaldığının unutulmaması gerektiğini vurguladı. Tower, Türkiye ekonomisindeki gelişmelerden övgüyie söz etti. Türkiye, sadık ve güvenilir müttefik TC'ye dönüş Altı yıl daha... Otuz yıllık aynlığın ardından, yine geçici pasaportla, yurduna ayak basar. Bu kez TC yurttaşlığına alınır. tstanbul'a yerleşir. Otuz yıllık Fransa seniveninden, birbirinden ilginç nice anıyla dönmüştür. Yaalmaya, yayımlanmaya değer anılardır bunlar. En çok sevdiği iki ressamdan biri olan (öteki Bonnard) Picasso ile 1953'te tanışır. O yaz, güneydeki kuçük kıyı kenti Valoris'te karşılaşırlar. Ikinci eşi Henriette'le Picasso'yu tanıştırırken, 'Bak Henriette" der, 'Dünyada iki kişiyle tanıştırmak isterdim seni. Charlie Chaplin'le ve Picasso'yla. Îşte Picasso'yla tanıştırıyorum! Picasso sorar: "Ya Nâzım Hikmet?" Başar Sabuncu'nua fHmleri Eğer Küttur ve Turizm Bakanlığı, Başar Sabuncu'nun iki filmınin kopyalannın duzeltilmesi için gereken 5 milyon lirayı vermezse Ingiltere'deki Türk filmleri toplu gösterisinde Başar Sabuncu özel bölümu yer alamayacak. lacak Kadın"ın Londra'ya gönderilmesi olanaksızdı. Üstelik, bu iki film olmadan lngiliz ulusal sinemateki Sabuncu'ya ayn bir bölüm duzenleyemeyeceğini açıkbyordu. Vecdi Sayar yazısını şoyle bitiriyordu: "Bu durumda, yapımcı firma 5 milyon lirayı ödemeye gücü olmadığını belirttiğine göre geriye tek bir çözüm yolu kalıyor Sinema sanatına saygılı bir Kültur Bakanı olduğunu kanıtlayan Sayın Tınaz Titiz'in bu katkıyı sağlaması. Bakalım, Kültur ve Turizm Bakanlığı boyle bir çabayı gerekli görecek mi?" Kültür ve Turizm Bakanlığı, bir Türk fılminin bu yıl Oscar'a aday olması için çabayı gerekli gördü, ama hemen önümüzdeki ay Londra'da kendisi için özel bir bölüm düzenlenecek olan Başar Sabuncu'nun iki fılminin kopyalarının düzeltilmesi için 5 milyon liralık bir "çaba"yı gerekJi görmedi. Nasıl mı? Başar Sabuncu söz konusu 5 milyon liralık katkının sağlanması için Sinema Eserleri Sahipleri Meslek Birliği SESAM'a başvurdu. SESAM yöneticileri, Sabuncu'nun başvurusunu olumlu karşıladılar ve Sinema ve Müzik Sanatı Destekleme Fonu'na ilettiler. Ve SESAM yöneticisi Türker Inanoglu'nun Başar Sabuncu'ya verdiği bilgiye göre Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Sinema ve Müzik Sanatı Destekleme Fonu yöneticileri başvuruyu geri çevirdiler. Bu durumda, Turk sinemasım vurtdışında tanıtma açısından ele geçen ender fırsatlardan biri, 5 milyon lira gibi bir para yüzünden kaçırılmış olacak. Ama Kültür ve Turizm BakanlığYnın TRT Televizyonu'ndan da verilen açıklamasına bakılırsa, bu yıl Oscar adayları arasına gireceğiz!... Bu arada, belirtilmesi gereken bir nokta daha var. Bakanhğın bu yanşmalarda teknik düzeyleriOscar adayhğımızla ilgili açıkla nin yetersizliği yüzünden çok şey masında bir nokta gözardı edildi. yitirmiyorlar mı? Bugün Türk sinemasının önündeki en büyük enÇünkü asıl Oscar ödüllerine ka gel, yatınm alanındaki eksikh'kler tümamız söz konusu olmasa ge ve teknik düzeydeki yetersizlikler rek. Katılacağunız Oscar, herhal değil mi? de Yabancı Film Oscar'ı. AmeriKültür ve Turizm BakanlıgYnın, kan Sinema Akademisi tarafından 1947'den beri verilen ve 1955'te iki fümin kopyalarının düzeltilmeadayhğa da açılan Yabancı Film sine 5 milyon lira ayıramazken bu Oscarı'na, yönetmeliği açısından yıl "Oscar"a aday olacağımızı katılmamıza bir engel yok. Ancak açıklaması, Turk sinemasımn içinaday gösterilecek filmin ingilizce de bulunduğu durumu göstermedublajımn ya da İngilizce altyazı si ve devletin sinemamıza ilgisini göstermesi açısından çok çarpıcı sının hazırlaııması gerekiyor. bir rastlantıdır. Peki, vurtdışında dünya sineması açısından aynı gösterişte olDaha Türkiye Birinci Ligi'ndeki masa bile Oscar'dan daha saygın bazı takımlar toprak sahalarda yanşmalara (Venedik, Cannes ve oynamaya mahkumken Türkiye^ Berlin Film Şenlikleri) katılan de olimpiyat oyurüarı düzenlemeTürk filmlerinin, bırakın yabancı ye kalkmak, Türkiye'de daha tek dildeki dublajlarını, altyazıları bir tam teşekküllü film stüdyosu hangi düzeyde? Altyazıyı da bıra yokken "Oscar"a aday olacağımıkalım, Türk filmleri çoğu zaman zı açıklamak! Vitaminli ekmek ISTANBUL (AA) Sağhk ve Sosyal Yardım Bakanı Nihat Kitapçı, nüfusun büyük kesiminde Bl, B2 ve Niasin vitaminleriyle demir tüketimi eksikliği görüldüğünü belirterek, "Gıdaların, eksikliği görulen besin ö'ğeleri ile zenginleştirilmesini yasal zorunluluk haline getirmek için, mevzuat çalışmalarına başlanacak" dedi. Avni'nin atları Fazla sergi açan bir ressam olmadığını belirten Avni Arbaş, belli dönemlerinde belli "tema"ları işleyen bir sanatçıdır. Birçok sergftinde de bu "tema"lar ağır basar. Nâzım Hikmet'e "Bu atlar Avni'nin atlan..." dizesini yazdırtan atları pek ünlüdür. Ankarada Artisan Galerisi'nde açılan son sergisinde de Kurtuluş Savaşı'nı konu alan, nice atlann şahlandığı resimleri yer almıştır. Bu tema üzerinde başka çalışmalar da yapacağını söyleyen Arbaş, şimdi başlayıp da bitiremediği resimlerini tamamlamaya çalışıyor. Ve zaman zaman geçerlik bulan modalann dışında kalarak, kendi resim anlayışı içerisinde yolunu çizdiğini ifade ediyor: "Modalar benim için önemli değil. Önemli olan, insanın düşündüğünü, istediğini yapabilmesi." Avni Arbaş, bugünkü hareketli resim piyasası için ne düşünüyor? "Ben Paris'e gitmeden önce sergi açacak yer bulamazdık" diyor. "Bir tek resim satmak bile bir olaydı. Şimdiki duruma çok şaşıyonım. YuzJerce galeri... Ve resimler satılıyor! Aslında normal bir şey. Spekıilasyon amacıyla da alınmış olsa, ressama çalışma olanağı doguyor. Aynca önemli olan başlamak. Bugün satın alanlar resimden anlamasa bile, onlann çocuklan anlayacak." Bizde resmin, uzun bir geçmişe dayanmamasına karşın, iyi bir noktada bulunduğunu ve bunun sevindirici olduğunu söyleyen Avni Arbaş'a hangi ressamlarımızı beğendiğini soruyorum. İlk aklına gelenler Orhan Peker, luran Erol, Bnrhan Uygur, Fethi Arda, Cihat Burak, Selim TUran ve Leyla Gamsız oluyor. Ve umut veren birçok genç ressam... Bebe bisküvileri yönetmeliği ANKARA (ANKA) Bebekler ve okul öncesi çocuklar için üretilen bisküvilerin ambalajlarınm üzerlerine "tombul, tombul", "beni satın alın" diye gülen bebek resimleri konulamayacak. Sindirim ve boşaltım sistemi, ancak süt ve meyve suyu gibi hafif gıdaları kabul edebilecek 4 aylıktan küçük bebeklere bu bisküvilerin yedirilmemesi için de "sadece 4 aylıktan büyük çocukların beslenmesinde kullanılır" ibaresi yazılacak. Kaplumbağa peşinde foto safari Dalyan, Iztuzu ve Sangerme'de incelemelerde bulunan Devlet Bakanı Adnan Kahveci, yöredeki kaplumbağalardan dolayı, gelen turist sayısında büyük ariış olduğunu bildirdi. GÜNSELİ ÖNAL MARMARİS Devlet Bakanı Adnan Kahveci nesilleri tukenmekte olan kaplumbağaların, Dalyan için "altın yumurtlayan tavuk" olduğunu söyledi. Bu yıl Dalyan'da yarım milyon turist beklendiğıni bildiren Kahveci, yumurtlayan kaplumbağaların görüntülenmesi için uzman rehberler eşliğinde "foto safari" düzenlenmesinin düşünülduğunu söyledi. Temiz ve korunmuş doğanın pazarlanabiiir bir turizm metaı olduğunu vurgulayan Kahveci. ozel koruma altındaki Sey fe Golü, Sultansazlığı, Kapadokya, Manyas Gölü ve Gala Gölu'nün de iyi tanıtıldığı takdirde yöre halkına gelir getireceğıni kaydetti Kahveci, özel korunma bölgesindeki Dalyan plajının uç kısmının yöre halkına açılmasının zorunlu olduğunu bildirdi. Dalyan İztuzu ve Sangerme'de, bu bölgelerin nasıl korunacağına ilişkin bir model bulmak amacıyla incelemelerde bulunan Kahveci, yorenin belediye başkanlan ve halkıyla da görüşerek bu konuda neler düşündüklerini sordu. Halkın benimsemediği çevre korumasının başarılı olamayacağını belirten Kahveci, "Böyle bir saplantım vardı. Bu saplanüm Dalyan gezisinde ortadan kalktı. Kaunos harabelerini yılda 30 bin turist gezerken son iki yıl içinde kaplumbağalardan dolayı bu rakam 300 bine çıktı. Bu sene de yanm milyon turist bekleniyor" dedi. Köyceğizde yöre halkıyla görüşurken kaplumbağaların kendileri için altın vumurtlayan bir ta\uk olduğunu vurgulayan Kahveci. bu tavuğu öldürmemek için neler yapmak gerektiğini anlattı. Dalyan'ın daha güzel olması gerektiğini kaydeden Kahveci, "Buranın görüntüsii yabancı turistin hoşuna gitmiyor zannediyorum. Koruma albna alınan çevrelerde otel yapılmasına karşı değiliz. Ama uygun bir şekildc yapılmasım da isteriz. Tabii, götüriip kaplumbağalann uzerinde otel yapılmasına musaade edilroez" diye konuştu. Dalyan gezisi sırasında temiz ve korunmuş doğanın pazarlanabiiir bir turizm metaı olabileceğini anladığım ve bunu keşfetmekten dolayı memnun olduğunu anlatan Kahveci, "Doğanın tarihi harabelerden daha cazip olduğu görüJüyor" dedi. Doğal guzelliklerin pazarlanması ve sergilenmesi konusunda Türkiye'nin henüz amator olduğunu ifade eden Kahveci, şunları söyledi: "Kaplumbağalann yumurta bırakış olayını foto safari yapılabilir hale getireceğiz. Ama bunun uzman rehberlerin kontrolu altında olması gerekmektedir. Bunlan uygulamaya koymadığımız halde bir talep var. Bu işin idari planını, bürokrasiyi bulaştırmadan etkili hale getirmeyi duşunuyoruz. Kafamızda bir model var. Bunu devletin dışına taşırmamız gerek. Jandarma ve bekçi gücüyle olay çözülmüyor. Uzman insanlann devreye girmesi ve işin kendi kendini finanse etmesi gerek. Doğa zoıia değil, severek konınur. Koruma altına aiınan Dalyan bölgesinde plajın uç kısmını yöre halkına açmak zonındasınız. Plajı yöre halkına kapatmak çözüm olmuyor. Ama burada semsiye ve araba kuUarumını yasaklamak gerek. Bu şarttır. Halkın plaja girmesini önlerseniz onlan karşınua ahrsınız. Yöre halkının denize girme imkânım eilerinden alamazsınız." Turistik kentlerin hiçbirisini beğenmediğıni ve binaların arasında uyum olmadığını, ancak bu konunun kendi bakanlığının dışında geliştiğini anlatan Kahveci, yalnızca imar planı ile şehircilik olmayacağını söyledi. Yumurtlayan kaplumbağalar uzman rehberler eşliğinde görüntülenecek Raufbey'de yangın çıktı CEZA YİR (AA) Cezayir'in batısmdaki Oran şehri Arzew limanmda "Raufbey" adlı Türk tankerinde dün yangın çıktığı bildirildi. Cezayir haber ajansı AFS, Oran sivil savunma yetkililerine dayanarak verdiği haberde, yangında ölen olmadığını ve önemli hasar bulunmadığını duyurdu. AFS, liman koruma gorevlileri ile Oran sivil [ savunma yetkililerinin, yarım saat içinde yangını kontrol alıına aldıklarını belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle