Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/10 HABERLER 7 KASIM 1989 'Biz tanzimatı çok sevmiştik' 'Üniversite ve Tbpluırf • Eğitim Servisi Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Oğuz, üniversitenin Göztepe Kampusu'nda verdiği "Üniversite ve Toplum" konulu konferansta, üniversitelerin pahalı hizmet ürettiğini ve bu hizmetin üniversitelere kaynak olarak geri dönmediğini, bu nedenle endüstri kunıluşlan üe üniversitelerin ilişki kurarak maliyeti düşürmeleri gerektiğini vurguladı. Prof. Orhan Oğuz, "Bugün gelişen teknolojinin tüm araç ve gereçlerini laboratuvarlanmıza getiremiyorsak, endüstri kuruluşlarının olanaklannı üniversitelere taşımalıyız. öğrenciler ise endüstri kuruluşlarının imkânlarından yararlanırken, onlar da üniversitelerin bilimsel çalışmalarmdan yararlanabilecektir" dedi. , tsrailHayfa Üniversitesi öğretim üyesi Prof. David Kushner: Knshner: "Filisün'in sonraki gelişmesi Tanzimat'la başlamıştır. Tanzimat'tan sonra hem Araplar, hem de Yahudiler açısından ekonomik koşullar, santralizasyonun sağlanmasıyla değişmiştir. Ekonomik açıdan Fılistin tüm dünyaya bağlandı, ticaret gelişti" KUSHNER Azınhklar açısından en önemli sonucu, onlara ANKARA Tanzimat'ın 150. tanınan eşitlik statüsü ve hukuki yıldönümu nedeniyle düzenlenen guvencedir. Yeni bir şey söylemiuluslararası sempozyuma katıl yorum, ama bu nokta çok önemmak için Ankara'da bulunan İs li, oyle ki azınhklar burokrasi rail Hayfa Üniversitesi öğretim içinde de yer aldılar. Gerçi Osüyesi Prof. David Kushner, 1839 manlılar öteden beri azınlıklara Tanzimat Fermanı ile 1856 Isla karşı bir hoşgörü içinde oldular, hat Fermanı'nın Osmanlı İmpa ancak Müslüman olmayan azınratorluğu'nun "buhran" dönem hklar için deviet memurluğu kalerinde onaya çıkmasının dikkat pısı Tanzimat'ın ılanından sonra çekici olduğunu vurgulayarak, gerçekleşebilmiştir. "Zamanlama bakımından yaban Tanzimat hakkında ileri siia baskı çok muhim, ama fikir ba rulen düşüncelerden birisi de dış kımından Osmanlılar'ın onemiui baskının rolii. Bu konuda sizin görmemek haksızlıktır" dedi. göriişüniiz de aynı doğrultuda Kushner, Tanzimat hareketinin mı? halkın geniş katılımı dışında küKUSHNER Osmanh şunu Çük bir "dif'in ürünü olduğuna iyi anlamıştı; düzenleme yapılişaret ederek, Ortadoğu ve Ana mazsa çağın gerisinde kalınacakdolu'da çağdaşlaşma hareketleri tı. Osmanlı aydınlan bu gerçeğin nin Tanzimat'la başladığını çok iyi farkındaydılar. Aslında söyledi. 1839 yılında yani Tanzimat'ın ilan Kushner'e yönelttiğimiz sorular edildiği sıralarda Mısır Valisi Kave yarutları şöyle: \alalı Mehmet Ali Paşa Osmanlı Tanzimal Fermanı özellikle' tmparatorluğu için önemli bir soflTinbHar açısından ne gibi sonuçrun olmuştu. Aynı şeyi 1856 Islalar dogurdu? hat Fermanı için de söylemek DOĞAN AKIN mümkün, o zaman da Kırım Savaşı var. Tanzimat ve Islahat fermanlannın buhran zamanlarına denk düşmesi dikkat çekici. Bu açıdan, zamanlama bakımından yabancı baskı çok muhim, ama fikır bakımından Osmanlılar'ın önemini görmemek haksızlıktır. Dolayısıyla 'Osmanlı İmparatorluğu o zamanlar dışardan yönetiliyordu' yargısı yanlış. Tanzimat'a halkın iştirakinin rolü azdı. Tanzimat'ı küçuk bir elit yaptı. Ancak bu elit kesim de 19. yüzyılın başında çok küçükken 19. yuzyılın sonlannda genişliyor. Yeni okullar açılıyor, vs. Tanzimat'ın sağladığı yeni ortamda genellikle azınlıklann elinde olan ticaret nasıl bir boyul kazandı? KUSHNER Tanzimat'tan önce Osmanlı İmparatorluğu'nda merkezi yönetimin otoritesi önemli bir ölçüde zayıflamıştı. Ülkede bir kargaşa yaşanıyordu. Derebeyi, ayan ve mültezimlerin baskısı halkı çok zor durumda bırakmışlı. Bu durumun ticaret uzerinde kuşkusuz çok olumsuz etkileri oluyordu. 19. yüzyıl başlarında Filistin'de de boyle bir durum var. Önemli aileler ve yöneticiler arasında catışmalar var. Ekonomik faaliyetler çok az gelişrniş bir durumda. Tanzimat'tan önce kimse eşkiya korkusundan bir şehirden başka bir sehire gidemiyor. 1402Tikler için mektup • ANKARA (AA) İnsan Hakları Derneği, 47 sendika ve üst kuruluşuna birer mektup göndererek halen Adalet Komisyonu'nda bulunan, 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası'nın bazı maddelerini değistiren yasa tasansının 1LO sözleşmesine uygun hale getirilmesi için katkıda bulunulmasını istedi. Mektupta, söz konusu yasa tasansının, yıllardır sürüncemede kalan 1402'likler sorununu çözmediği bildirilerek, "1402 sayılı yasarun uygulanması sonucu görevden alınan kamu görevlilerinin büyük çoğunluğu halen göreve iade edilmemiş ve mağduriyetleri giderilmemiştir" denildi. Kııtlu ve Sargın'ın bagvurusu • BRÜKSEL (AA) Yasadışı TBKP'nin tutuklu bulunan liderleri Haydar Kutlu ve Nihat Sargın'ın, Avrupa İnsan Haklan Komisyonu'na yapmış olduklan kişisel başvurulan ile ilgili olarak hazırlanan rapor, bu hafta Strasbourg'ta görüşülecek. 15 ekimde Türkiye'ye giderek Kutlu ve Sargın'ın ifadelerini alan Avrupa İnsan Hakları Komisyonu heyeti tarafından hazırlanan rapor, Avrupa İnsan Haklan Komisyonu'nda görüşüldükten sonra iki genel sekreterin başvuru dilekçelerinde ileri sürdükleri gibi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 3. ve 5. maddelerinin ihlal edilip edilmediği konusunda karar alınacak. Tanzimat'la birlikte emniyet sağlandı. Bu çok önemli. Ikincisi Tanzimat'la santralizasyon sağlandı. Oysa önceleri, derebeyleri ve ayanların etkisi devletten daha çoktu. Miıltezimlerin baskılarını da buna eklemek gerekli. Merkezi hükumet zayıflarken, ayanların bazılarımn orduları bile var. Tanzimat bunları mahvediyor. Üçüncu olarak Tanzimat'la yeni kurumlar, yeni haklar getiriliyor. Tanzimat'ın çok muhim bir niteliği de halk a hükumet meclislerinde söz hakkı verilmiş olması. Bu belki paradoks, ama bir yandan merkezileşme, diğer yandan halk yönetime katılmaya başhyor. Dolayısıyla Tanzimat Filistin'de yeni koşullar ortaya koyuyor. Filistin'in sonraki gelişmesi de Tanzimat'la birlikte başlıyor. Hem Araplar, hem de Yahudiler açısından koşullaı iyileşiyor. Ekonomik açıdan Filistin tüm dünyaya bağlanıyor, ticaret gelişiyor. Gerçi ekonomik gelişmede yabancıların rolü çok fazla, ama bu gelişimin sağlanması için temel koşul emniyetin sağlanması. Bunu Tanzimat başarıyor. Tanzimat 100 yılı aşkın süredir güç kaybeden bir devleti kurtarma çabalarının bir ürünü aynı zamanda. Ancak Osmanlı tmparatorluğu her şeye karşın yaşayamıyor, yaşatılamıyor... KUSHNER Tanzimat Os manlı İmparatorluğu'nun sonuç olarak yıkıİTiası açısından başarısız kaldı. Özellikle yeni kurumlar getirilirken, eski kurumlar yaşatıldı. Tanzimat bu açıdan eksik. 'Yenilik' değil, 'düzenteme' zaten. PORTRE Prof. DAVİD KUSHNER 1938'de Tel Aviv'de *^ > dogdu. 1963 yılında Kudüs lbrani L'niversitesi'nin "Ortadoğu Tarihi ve Arap Dili" bölumunü bitirdi. "Tiirk Ulusçuluğunun Temelleri" adlı çalışmasıyla Türkiye'de tanınan Uriel Heyd'den ders aldı. 19631965 yıllan arasında Türkiye'de "Türk Milliyetçilik Fikrinin Gelişmesi" konusunda araştırma yaptı. AÜ Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi'nden bir süre ders aldı. Los Angeles Kaliforniya Üniversitesi'nde doktora yapan Prof. Kushner, halen Hayfa Üniversitesi'nde "Ortadoğu, Osmanlı ve Türk Tarihi" konularında ders veriyor. f * >> \ Türkiye'den gerideyiz Tanzimat'la başlayan transformasyonun Türkiye ve israil'de bugün vardığı nokta nedir? KUSHNER Bu konuda kesin ve net bir şey söylemek zor. Ancak şunu söyleyebilirira; Tanzimat'la yeni kurumlar getirilirken eski kurumlar da yaşatıldı dedik. Bu gerçekten önemli bir eksiklikti. Örneğin Ortadoğu'da laiklik. Bunu yalnız Mustafa Kemal başardı. Başlangıa Tanzimat'a dayanıyor, ama dediğim gibi yalnızca Mustafa Kemal başaıabiliyor bunu. Bugün biz israil'de Türkiye'nin laiklik konusunda vardığı düzeye varamadık. Evlenme, boşanma, miras gibi davalar hâlâ dini mahkemelerde görülüyor. Bu bakımdan Tanzimat ve Mustafa Kemal çok önemli. Bu nun dışında da özellikle Ortadoğu ve Anadolu'da Batılılaşma çabalarının ilk ciddi adımıdır Tanzimat. 68 liderlerinden Bendith, 'Biz devrimi çok sevmiştik' demişti. O'nu da anımsayarak... KUSHNER Evet, evet. Biz de Tanzimat'ı çok sevmiştik. Aydın Cezaevi için suç dıı yıınısu • tZMİR (Cumhuriyet Ege Bttrosu) Aydın E Tipi Cezaevi'nde bulunan 14 hükümlü avukatı Ahmet Aksüt, bazı yöneticiler için suç duyurusunda bulundu. Avukat Aksüt, İzmir Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyla Adalet Bakanlığı'na yaptığı suç duyurusunda, Eskisehir ve Aydın Cumhuriyet başsavcılan, cezaevi yöneticileri üe hükümlüler için 'Eskişehir'den Aydın'a nakledilebilir' raporu veren iki doktoru görevi kötüye kullanarak işkence ve eziyet etmek, işkence ve eziyetle ölüme sebebiyet vermekle suçluyor. Kandıra davasında 2 tahliye • İstanbul Haber Servisi Türkiye Komünist Partisi/ Marksist Leninist Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TKPML/TİKKO) üyesi olduklan ve Kandıra'daki 197. Piyade Alayı'nın basılmasının ardından bir polis memurunu da öldürdükleri savıyla yargılanan samklardan ikisi tahliye edildi. İstanbul 1 No'lu DGM'de dün görülen dumşmada avukat Mihriban Kırdök soruşturmanın derinleştirilmesi için 197. Piyade Alayı'nda ve polis memuru Hasan Danacı'nın oldürüldüğü yerde keşif yapılması isteminde bulundu. İstemi kabul eden mahkeme heyeti, Hasan Aytan ile Muammer Aydın'ın tahliyesini kararlaştırdı. Muteber ve Kevkap kardeşlerin kuçuk kondulanna yoksuliuk olanca ağırlığıyla çökmüş. Tutuklulardan açıklama • tstanbul Haber Servisi Devrimci Sol liderlerinden Dursun Karataş ve Bedri Yağan'ın firar olayı hâlâ gizemini korurken, cezaevindeki Devrimci Sol ve TKP/ML davası tutukluları adına dün yapılan açıklamada, olayla ilgili olarak bazı basın organlannda çıkan haberlerin gerçek dışı olduğu bildirildi. Kocaları hapiste olan iki kızkardeş on yıldır 6 çocuklayaşam savaşı veriyor TKPB davasında 10 beraat • İstanbul Haber Servisi Türkiye Komünist Partisi Birlik (TKPB) uyesi olduklan gerekçesiyle İstanbul 1 No'lu DGM'de yargılanan 12 sanıktan ikisi 8 yıl 4'er ay hapis cezasına çarptınldı. Dünkü dumşmada haklannda beraat kararı verilmesini isteyerek, suçsuz olduklannı söyleyen samklardan Mutlu Özgenc, Sinan Zengin, Bejyen Çelik, Zihni Büyük, Mehmet Dönmez, Duran Karakuş, Haydar Özel, Mehmet Demir, Celal Gölge ve "Hedef' Dergisi sahibi Nurettin Karakoç hakkında beraat kararı verildi. 5'er yıl ağır hapis cezasına çarptınlan Sıtkı S. Şirin ve Zîya Büyük ise "mahkemedeki iyi halleri" göz önüne alınarak cezaları 4'er yıl iki ay hapis cezasına dönflştürüldü. Sahte belgeciler yargılandı • İSTANBUL (AA) Halk Bankası'nı sahte belge düzenleyerek dolandırdıklan iddia edilen 4'ü tutuklu 5 sanığın yargılanmalanna dün başlandı. İstanbul 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada tutuklu sanıklar Adnan Sapmaz, Kaya Mutlu, Süleyman Acar ve İhsan Türkmen ile tutuksuz sanıkların ifadeleri okundu. Duruşma deliilerin toplanması için ileri tarihe ertelendi. dan sonra ömürboyu hapise hüküm giymişler. Daha sonra Aydın Cezaevi'ni de gören MERStN Eşleri ömürboyu hapse hü iki hükümlünün son durakları ise Nazilli E kümlü Muteber Direybauoğullan ve Kevkap Tipi Cezaevi. Muteber Direybatıoğullan ve Kevkap MiMkoğullan adlı kızkardeşler üçer çocuklanyla on yıldır yaşam savaşı veriyorlar. Mu coğullan, "Eşleriraiz içeride, biz de altı çoteber ve Kevkap kardeşlerin on yıldır altı ço cukla dışanda ömür çürutüyoruz" diyor ve cukla kader birliği ettikleri Mersin Turgut ekliyorlar: "Giinümüzde cezaevleri tam bir reis mahallesindeki küçük konduları tam an cehennem ve bu cehennemin dışanya yansıması hukumlü aUelerini de ikinci bir cebenlamıyla bir "ölö evi". Yıl 1980. Aylardan ağustos. 12 Eylül'e ra nemi yasamaya mahkum eder hale gelmiş mak kalmış. Mersin Çıraklar Derneği'nin durumda." Muteber Direybatıoğullan kızı Okay (10) (ÇIRAKDER) kurucusu ve Başkanı Fuat Direybatıoğullan'yla, bacanağı, eski adıy ve oğulları Ender (13) ile Özgiir (12) adlı üç la Eskisehir DMMA İnşaat Mühendisliği son çocuğuyla birlikte yaşama mücadelesi verirsınıf öğrencisi Ataullah Micoğullan TKP Iş ken, Nazilli Cezaevi'nden eşinin sağhk duçinin Sesi adlı yasadışı örgütün üyeleri ola rumunun kötüye gittiği ve eşine tüm çabarak gözaltına alınıp tutuklanıyorlar Mersin' lanna rağmen gerekli tedavinin yapılmadıde. Tutuklanış o tutuklamş. Erdemli, Ada ğı haberini aldığını. bir anne, bir eş ve bir na, Antakya, Isparta cezaevleiini sırasıyia insan olarak hükümlü de olsa bir insana ezigezen iki bacanak yedi yıl süren yargılama yet edilmesini anlamakta güçlük çektiğini 'Müebbetler'in acılı aileleri ALİ HtMMET DAĞ anlatıyor. Nazilli E Tipi Cezaevi'nde yatmakta olan ömürboyu hapis hükümlüsü Fuat Direybatıoğullan'nın sağlık durumunun kötüye gittiği ve tedavi başvurularının idare tarafından "ağnlar psikolojiktir" gerekçesiyle reddedildiği biliniyor. Söz konusu gelişme Cumhuriyet Gazetesi'nin 8 Ekim 1989 günlü pazar ekinde "Dayanılmaz Ağnlar" başlıklı yazıda konu edilmiş, Dr. Erdal Atabek, hükumlünün kendisine gönderdiği mektuptan almtılar da yaparak konuyu a>Tintılanyla işlemişti. Eşinin sağlık durumunun kötüye gittiği haberi üzerine yeni sarsıntı ve acılarla kıvranan Muteber Direybatıoğullan bir yandan eşinin bir an önce tedavi görerek sağlığına kavuşmasını dilerken, bir yandan da ömürboyu hapse mahkum olduğunun göz önünde bulundurularak daha yakın bir cezaevine naklini istiyor. ANKARA (Cumhuriyet Bttrosu) Paris'teki "Kürt Konferansı"na katıldıklan için Merkez Disiplin Kurulu'na "kesin ihraç istemivte" verilen 7 SHP'li miUetvekili ortak savunmalannda, "Bize yükletilmek istenen suç, 12 Eylül savcılannınkinden daha ağır" göriışüne yer verdiler. 7 milletvekili ırka dayalı bir ulusçuluk anlayışında olmadıklarını, Merkez Yürütme Kurulu'nun da (MYK) böyle bir anlayış içinde olduğunu umduklannı viırgularken, kendilerine "Paris'e gitmeyin" bildiriminde bulunulmadığını belirttiler. 7 milletvekili, sosya^ demokrasiye "inandıklanm", bu nedenle Türkiye'nin birliğini ve bütünlüğünü savunduklarını da vurgulayarak "Kürt sorunu olmadığını hiçbir aklı başında kişi söyleyemez" görüşünü savundular. SHP MYK'nın durumu görüşmek üzere 17 kasım cuma günü toplanacağı öğrenildi. Savunmada, gerek 12 Mart, gerek 12 Eylül dönemlerinde dahi kendilerinin "ırka dayalı ulusal anlayış" için suçlanılmadıklanna dikkat çeken milletvekilleri, "Yaşamı boyunca sol yelpazede savaşı m veren insanlann ırçılıkla suçlanması herhalde sağlıklı >e objektif bir duşüncenin ürunu olamaz. Bu nedenle de MYK'nın subjektif değer yargılanyla ırka dayalı bir ulusçu anlayış nitelemesine muhatap olmadığımızı belirtmek istiyoruz. Umudumuz MYK karannın, ırka dayalı ulusçu bir anlayışla alınmadıgıdır" denildi. Böyle bir anlayışın, "iilke bütünliigüne zarar verecegine" işaret edilen savunmada, Disiplin Kurulu'nun bir üyesinin de hükümden önce demeç vererek "ihsası rey"de bulunduğuna işaret edildi. Savunmada, tüzüğün 26. maddesi gereğince her üyeye yapılması gereken bildirimin yapılmadığı, genel başkan ya da grup başkanvekilleri aracılığıyla da "Paris'e gitmeyin" bildirimi de olmadığı, dolayısıyla hukuken "hiçbir sorumluluğu başlatmayacagı" vurgulandı. Paris'teki toplantıya çok sayı 'Doğu'da Kürt sorunu vardır' da seçkin kişinin katıldığı ve insani sorunlar üzerinde durulduğu anlatılan savunmada, burada Türkiye Cumhuriyeti aleyhine bir faaliyette de bulunulmadığı vurgulandı. Daha sonra özetle şöyle denildi: "Bizler sosyal demokrat bir partinin mensuplanyız. Sosyai demokrasi ideallerine içtenlikle baglıyız. Çağdaş bir demokrasinin ülkemizde kökleşmesine katkıda bulunmak başlıca amacımızdır. Ancak bölünmeje ve bölücıilüğe karşı oluşumuz, TC yurtlaşlannın birliğini ve biitünliigünü savunuyor olmamız, bizi etrafımızda olup biten olaylan görmezlikten gelmeye, gerçeklere gozümüzü ve kulagımızı kapalmaya itemez. Bugün ülkemizde bir Doğu sorunu, daha açık bir deyişle bir Kürt sorunu vardır.. Bugün Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da olup bitenler karşısında hâlâ bir Doğu sorunu bulunmadıgını, bir Kürt sorunu olmadığını, hiçbir aklı başında kimse söyleyemez." 12 Eylül döneminde çıkarılan ve TUrkçeden başka dil kullanılmasını yasaklayan yasamn değiştirilmesi için genel başkanca yasa önerisi verildiğinin anımsatıldığı savunmada, "Sosyal demokrat bir partinin görevi dokunulmaz addedilen bir konuyu görmezden gelmek ya da kamuoyunda suni olarak yaratılan toz bulutundan iirkmek değil tam tersine onu aydınlığa çıkaracak sosyal demokrasi ilkelerine uygun biçimde ona çözüm yollan öaermektir" denildi. 'Konferansçı' 7 SHP'linin savunması İnönü ile görüşme Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinden 13 SHP İl Başkanı, partiden kesin ihraç istemiyle Disiplin Kurulu'na verilen 7 milletvekili için Genel Başkan Erdal İnönü ile dün görüştüler. İnönü, "Bu konuyu görttştük. Ama parti içi meseledir, bir ş«y söylemem" dedi. Af Örgütü, Başbakanlık ve Emniyet Müdürlüğü'nemektup kampanyası başlattı DSP Cizre Avukat genelgesi dtinya gündeminde ^ Başbakanlık genelgesinin uygulanmamasını eleştiren Uluslararası Af Örgütü, 31 ekimde gözaltına alınan hemşire Güllü Biçer'in avukatıyla görüştürülmemesini protesto ediyor. Bu arada örgütün "Türkiye'deSiyasi Mahkumlara Sistematik İşkence" başlıklı raporuna karşılık Özal'ın "Gelsinler, iddiaları tek tek inceleyelim " şeklindeki yanıtı memnunluk yarattı. EDIP EMIL OYMEN LONDRA Yayımladığı son Türkiye raporu ile Dışişleri Bakanhğı'nın şimşeklerini üzerinde toplayan merkezi Londra'da bulunan Uluslararası Af Örgütü, gözaltındaki sanık ile avukatının görüştürülmesi amacıyla çıkarılan Başbakanlık genelgesinin uygulanmamasım yeniden dünya kamuoyunun gündemine getirdi. Öte yandan örgütün "Türkiye1 de Siyasi Mahkumlara Sistemalik tşkence" başlıklı raporuna karşılık Özal'ın "Gelsinler, iddialan tek tek inceleyelim" şeklindeki yanıtı memnunluk yarattı. "Türkiye: Siyasi Tutuklulann Haksızca YargılanmaJan vc İşkenceye Tabi Tutulmalan" başlıklı raporunda,ıddialar ve özellikle gözaltındakilerin avukatlarıyla göruştürülmemesi saptaması ile Dışişleri Bakanlığı'nın "önyargılı" suçlamasına hedef olan ve Cuınhurbaşkanlığı'na seçilen Turgut Özal tarafından iddialarını kanıllamaya davet edilen Uluslararası Af Örgutü, başlattığı yeni kampanyayı da bu saptamasına dayandırdı. Eşi Ali Biçer, yasadışı Kürt örgütü KAVVA'ya üye olduğu gerekçesiyle ömür boyu hapis cezasına çarptınlan hemşire Güllü Biçer'in Ankara Emniyet Müdürlüğü1 nce 31 ekimde, "hiçbir gerekçe gösterilmeksizin" gözaltına alınması, Af Örgutü'nun kampanyasının konusu oldu. Biçer'in gözaltındayken 2 kasımda avukatıyla Ankara DGM Savcısı Kemal Ayhan tarafından görüştürulmemesi üzerine Af Örgütü, Başbakanlık ve Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne protesto mektup ve telgraflar gönderilmesini istedi. Af Örgutü'nun, birer kopyası da Türkiye'nin yurtdışındaki diplomatik temsilciliklerine gönderilİşkence" başlıklı rapora karşılık, cumhurbaşkanlığına seçilen Turgut Özal'ın, "Gelsinler, tüm iddialarını tek tek inceleyeiim" şeklinde karşılık vermesini Af Örgütü "memnunlukla" karşıladı. Uluslararası Af Örgutü'nun Türkiye'de işkence yapıldığına ilişkin kanıt ve tanık ifadelerine dayanan raporunu Turgut Özal, tngiltere'de bağımsız yayın yapan "Channel4" televizyonunda geçen cumartesi akşamı yayımlanan "Dünjnda Bu Hafta" programında eleştirmişti. Af Örgütü Türkiye Masası Sorumlusu Helmut Oberdiek, Özal'ın eleştirisine karÇifte standart şılık şöyle dedi: "Konuşma raetni Af Örgutu'nün Türkiye'deki in elimizde olmadığı için sadece 5 san hakları ihlallerine ilişkin son kasım tarihli Cumhuriyet Gazeteraporunda, gözaltındakilerin avu si'nde yer aldığı biçimiyle haberkatlarıyla göruştürülmemesi sert dar olabildik. Ancak her şeyden bir dille eleştirilmişti. Bu konuda önce kendisinin Uluslararası Af açıklama yapan Dışişleri Bakaıı Örgütü'nü açık bir tartışmaya çalığı Sozcüsü Murat Sungar, Baş ğırması kuruluşumuz tarafından bakanlık genelgesini anımsatarak, memnunlukla karşılanmaktadır. iddiaların geçersiz olduğunu sa Birçok kereler cumhurbaşkanı, vunmuş ve "Gerçeğe uymayan bu başbakan ve diğer yetkililerle bu bilgiler bizi raporun önyargılı ol konuları göriışmek istediğimizi duğunu düşunmeye sevkediyor belirtmiştik. Haziran 1988de demişti. Adalet Bakanı ve Içişleri Bakanı ile yapılan görüşmeden sonra yaÖzal'ın cevabı kında daha 'ust düzcyde' gorüşmemnuniyet yarattı melerin gercekleşmesini umanz." Uluslararası Af Örgütıi'nun geCumhuriyet'in sorularını yanıtçen hafta yayımladığı "Türkiye1 layan Oberdiek, "Tüm tespitleride Siyasi Mahkumlara Sistematik miz Turkiye'de işkencenin hâlâ mesini istediği bu mektup ve telgraflarda, şu ifadelerin yer alması istendi: " Güllü Biçer'in ailesi >e avukatıyla hemen göriiştürülmesi ve gözaltında kaldığı siirece kötü muameleye maruz kalmaması, Biçer'in kendisi hakkındaki iddialardan haberdar kılınması." Af Örgutü'nun kampanya çağn metmnde, Biçer'in gözaltı süresinin 9 kasıma kadar uzatıldığı da yer aldı. Metinde, Başbakanlık genelgesinin bazı istisnai durumların dışında uygulanmadığı da belirtildi. yaygın ve sistemli uygulandığını gösteriyor. Ne yazık ki işkence iddialan arasında hâlâ ölümle sonuçlanan olaylara da rastlanmaktadır. Gözalh süresinin azaltdması ve sanıkların avukatlanyla göriişme olanağının tamnmasını olumlu bir adım olarak nitelendirmemize rağmen, uluslararası sözleşmelere göre yelerli olmadığını vurguladık. Salt avukatlan ile değil, doktor ve yakınlan ile de göriişme olanağının sağlanması gerektiğini raponımuzda belirttik" dedi.Oberdiek, "Af Örgutu'nün kötü niyet beslediği ve bazı çevrelerin etkisi altında kalarak Türkiye1 nin Avrupa Toplulugu'na girmesini engellemek istediği" şeklinde iddialar olduğunu belirtti. "Buna benzer tepkiler kuruluşumuza başka bükümetler tarafından da yöneltilmektedir" diyen Oberdiek, daima tarafsızlığa sadık kaldıklarını vurguladı. "Bir ulkeden 10 ayda 500'den fazla işkence iddiası geliyorsa ve bunun arasında 100 kişinin işkence sonucunda öldüklerine ilişkin iddialar yer alıyorsa bunu özel bir raporda belirtnek yeterli bir gerekçe oluşluruyor" dedi. Oberdiek, kendilerini Türkiye'de cumhurbaşkanlığı ya da başbakanlık seçimlerinin ya da Türkiye'nin AT uyeliğinin ilgilendirmediğini, sadece insan hakh.rma önem verdiklerini söyledi. Kaçak silaha ruhsat süresi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümet, PKK terörüne sahne olan Doğu ve Güneydoğu Anadohı bölgelerindeki kaçak silahlann menşeilerine bakılmaksızın ruhsatlandırılması için yeni süre tanıdı. Bir ay içerisinde başvuranlara, haklannda herhangi bir yasal işlem yapılmaksızın taşıma ve bulundurma ruhsatı verilmesini öngören kararname Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlandı. İbrahim Gökhan, önceki akşam iki kişinin silahlı saldırısı sonucu öldürüldü. ADANA (Cumhuriyet Güuey tlleri Bürosu) DSP Cizre İlçe Başkanı ibrahim Gökhan, önceki akşam uğradığı silahlı saldın sonucu yaşamını yitirdi. İbrahim Gökhan, Mardin'in Cizre ilçesi Çarşı mevkiindeki bakkal dükkâmndan 19.00 sıralarında çikarken, 2 kişi olduklan bildirilen kimliği belirsiz kişilerin silahlı saldınsına uğradı. Saldırganların tabancasından çıkan mermilerle yaralanan İbrahim Gökhan, hastaneye kaldınlmak istenirken yolda öldü. DSP Mardin tl Başkanı Mehmet Emin Hazar, "Ibrahira Gökhan'ın ölümunde bazı karanlık noktalar olduğunu" ileri sürdü. Hazar, "îlçe başkanı nuz daha önce gözaltına ahnmış ancak serbest bırakılmıştı. Şimdi bu saldınyı kim gerçekleştirdi acaba" diye sordu. Cizre'de isminin açıklanmasuiı ıstemeyen bir yetkili, İbrahim Gökhan'ın bir kız kaçırma olayı nedeniyle aralannda husumet bulunan kişilerce öldürülmüş olabileceği olasılıjı üzerinde durulduğunu ve saldırının siyasi yönü bulunmadıgını iddia etti. \arali Herörist' serbest • VAN (Cumhuriyet) Gürpınar ilçesinin Yukanbeşparmak mezrasmda güvenlik güçleriyle PKK militanlan arasında meydana geldiği öne sürülen çatışmadan sonra Olağanüstü Hal Bölge Valiliği tarafından "yaralı olarak ele geçirilen terörist" diye tanıtılan Mehmet öner serbest bırakıldı. Öner, "îçimdeki yara iyileşti, ama terörist damgasıyla yıktılar beni" diyor. Serbest bırakıldıktan sonra Karşıyaka semtindeki evinde başından geçenleri anlatan öner, resmi açıklamalann gerçeği yansıtmadığını öne sürerek, "Olay günü üsteğmenin isteği üzerine arabaya bindik. Hareket eder etmez bizi taramaya başladılar. Ben kapıyı açıp aşağl indim. Sırtıma iki kurşun yemiştim. Nedim ise öldü" dedi. Köy korucusu şehit oldu • ŞIRNAK (Cumhuriyet) Siirt'in Şırnak ilçesine baglı Geçitboyu köyü yakınlarındaki Ermeni Dağı'nda PKK militanlanyla güvenlik güçleri arasında önceki gün başlayan ve dün yer yer şiddetlenen çatışmada Abdürrezzak Taşar adlı köy korucusu PKK militanlannın açtığı ateş sonucu şehit oldu.