25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DİZİRÖPORTAJ 24 KASIM 1989 Kıbrıs'ta kentyaşamı denilince akla hemen alışveriş ve çarpık yapılaşma geliyor Sıra sıra çarşdar, çifte fîyatlar Kıbrıs Notları GÜROL SÖZEN 2 Lefkoşa düz bir kent. Eğer Saray Oteli gibi merkezi bir yerde kalıyorsanız, terasından Türk ve Rum kesiminin tümünü görebilirsiniz. tlgi çekici bir yanı yok bu görünümün. Yeni ve çarpık yapılaşmaya açılmış her kent gibi Leflcoşa. Akdeniz'de bir kent olduğunu belirleyen tek öğe, yer yer boyvermiş palmiye ağaçlan. Elektriği de Rum kesimine bağlı. Turistlerin yoğun o(duğu yaz aylarında elektriğin sık sık kesildjğini söylüyor yerli halk. Baştan başa çarşı Çoğunlukla İngiliz sigaralarının içildiği, lngiliz trafik polisinden esinlenen giysilerle trafiğin yönlendirildiği Lefkoşa, baştan başa çarşıdan oluşuyor dersem yalan olmaz sanırım. Saray Oteli'nin önündeki caddeyi boylu boyunca yurürseniz mutfakla ilgili aradıklarınızm tümünü bulabilirsiniz. Pazarlıktan pek hoşlanmayan bir halkı var Kıbns'ın. Hoşlanmadıkları bir başka şey ise, Türkiye'nin ili gözüyle bakılması. "Biz aldıgımız malın üzerine bclirii bir kâr koyanz. Bu nedenle de hemen hemen her yerde de a>nıdır fiyatlar. Ancak alışa göre degişir, bazı yerlerde. Ama Turkiye'den gelenler öylesine pazarlık ediyorlar ki bu yiizden satış fiyalımızı ayarlayabilmek için, pazariık edilecegini de dusünerek biraz yiiksek tutuyoruz malın değerini" diyor bir satıcı. "Hayret siz pazariık etmediniz. Bu nedenle sizden beş bin lira almayacağım. Teşekkür ederim" diyen Girne Limanı'ndaki bayan satıcıyı şimdi daha iyi anlıyorum. Trafik gibi alışkanlığımıza aykırı gelen bir başka olgu da, "okka", "arsın", "mil", "galon"... Her olçu bir arada kullanılıyor. Orneğin Lefkoşa Girne arası 12 mil ve aynı zamanda 25 km. Osmanlı İngiliz karması bir alışveriş ve yolculuk bu. Mahkemelerde de buna benzer örnekler var. Hatta nişanlılık dönemlerinde de. Nişanlılık bir anlamda evlilik niteliğini de taşıyabiliyor. Bir bakıma evlilik bağı nişanlılık. Osmanlılar döneminde Konya ve Mersin yöresinden bir bölüm halk adaya yerleştirilmiş. 1878'de de Ingilizlere ada yönetimi verilince yaşam Osmanlı, Rum, tngiliz karması içinde süregelmiş. Okuma yazmanın yiiksek olduğu adada, gelir duzeyi de uluslararası ilişkilerde yalnız kalınmasından sonra gerilemis. Üretimi larıma dayalı bugün de. Ancak ekilebilir arazinin yaklaşık olarak dörtte biri sulanabiliyor. Yüzyıllar boyunca adanın tümündeki ormanlar giderek yok edilmiş. Bir tarım ülkesi olan Kıbrıs'ta, kent yasamının olanakları da var artık. Elimizdeki kaynaklarda şöyle yazılı: "Toplam iiretim içinde lanmın payı yiizde 16.4, sanavinin vu/de 9.7 ve ticarelin yiizde 21.2'dir." Lefkoşa'da Arapahmet Mahallesi'ndeki Deniş Paşa Konağı bugün Elnografya Müzesi olarak kullanılıyor. Önündeki palmivesi, ahşap merdivenleri ile geçmiş kultürlerin bir simgesi. Nescafe şişelerinin altında iki fiyat, biri yeşil renkli. "Nedeıt fiyaunı sormuyorsunuz nescafenin. Bak iki fiyatı var altında. Biri 14.500, diğeri 32.000. Bu 32.000 Semra Hanım fiyatı. Sesiniz çıkmıyor sankim A.NAP'lısınız. Bu ikinci fiyat ahmaklar için. Fiyatı yüksek olunca alıyorlar. Markacı oldu herkes. Üsl düzey bir >önetici geldi Kıbns'a. Nc yaptı biliyor musunuz? Ağzını bozdu Rumlara karşı. Böyle politika olur mu?" Bir kitap alıyor tezgâhtan. "Bakın bu kitap tüm adalan tanıtıyor. Haritası. bilgisi, foloğraflarının güzelliğine bakın. Kim çıkarmış bunu, Rumlar. Kim turiım yapıyor, Rumlar. Biz burada turizm için yer bulamıyonız. Her yeri hanedan tutmuş. Eloglu adayı tanıtıp, kendine mal ediyor. Biz doğru dunıst bir kitap bile basamıjoruz. Habire toprak kapatıyoruz." ze. Istanbul Caddesi üzerinde, pek göz doldurmayan bir aşevi göriintusüncleki lokantaya girip mesajı aşçıya iletiyoruz. Kıbns'ta doldurulan, ama her akşamcıya tavsiye edilecek bir "Sema Co. Ltd." rakısı geliyor sofraya önce. Süzme yoğurttan sulandırılmadan yapılmış. üstünde sumak olan cacık. Dere otu harman edilmiş tahin. Beyaz peynir. Ateşe tutulmuş hellim peyniri. Buzlu badem. Gene tahinli, nohutlu adı paşa mezesi olan (bizim humus dediğimiz) bir başka karışım. Tavşan ve keklik turşusu (Bekri Çeşnici'ye tavsiye olunur). Çoğunlukla İngiliz sigaralarının içildiği, İngiliz trafik polislerinden esinlenen giysilerle trafiğin yönlendirildiği Lefkoşa, baştanbaşa çarşıdan oluşuyor. Saray Oteli'nin önündeki caddeyi boylu boyunca yurürseniz, mutfakla ilgili aradıklarınızın tümünü bulabilirsiniz. Kıbrıslı satıcılar, "Turkiye'den gelenler öylesine pazariık ediyorlar ki, bu yüzden satış fiyatımızı ayarlayabilmek için pazariık edileceğini de düşünerek biraz yüksek tutuyoruz değerini" diyorlar. Uygarlığın temel ilkesi korumacılık. St. Sofia Katedrali ya da Selimiye Camisi'ne girildiğinde iki ayrı toplumun el izlerini görmek mümkün. Kültür tarihi yalnızca tek tek onarılan evlerden, camilerden oluşmuyor. Mekânlar insana bağlı. Palmiyeler... Palmiyeler... Bugün Selimiye Camii olarak bilinen St. Sofia Katedrali Lefkosa'nın tam merkezinde. Osmanlılar döneminde camiye çevrilen yapıda süsler, işaretler, vitraylar, freskolar korunmuş. koşa'nın eski dokusu henüz bozulmamış, ama tehlike çanlarının çaldığı eski kent, belki de Kuzey Kıbns'ın geleceği. Binlerce yıldan beri Kıbns'ta yer alan toplumlann kimi "istilacı" ruha sahipti, kimileri de dinin ctkinliğiyle kapanmıştı içlerine. Savaşı ve banşı hiçbir zaman yok edemeyiz ... , yeryüzünde, amabır gerçek hep süregeldı, yokeden kuşatan Haçl.larda bıle; vardığı ulkeye sahıp çıkmak. Ama kendı kulturünün egemenliğinde. Osmanlılar üç yüz yıldan beri hüküm sürdükleri Kıbns'ta belki kolaylanna geldiği için manastırları, katedralleri camiye çevirdiler. Lefkoşa'daki St. Sofia Katedrali'nin Selimiye Camisi, Katerina Katedrali'nin Haydarpaşa Camisi, St. Augistin Kilisesi'nin ömerge Camisi olması gibi. Bu, sivil'yapılarda da böyle. Selimiye Camisi'nin kuzeyinde yer alan, bugün Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği'nin kullandığı san kesme taştan yapılmış olan konakda Lüzinyanlar (Lusignan) döneminden beri ayakta. Latin mimarisi tekniği ile 14. yuzyılda yapılan bu konak, Kıbns'ın fethinden sonra kadı olarak atanan Menteşoğlu'nun da konağı olmuş. Kadı konağı daha sonra, Kıbns Valisi Küçtik Mehmet Paşa tarafından da onanlarak yeniden kullanılmış. Ana kapının açıldığı avlu, merdiveni, sarnıcı, uzun balkonu, bir başka özgün eser olan Arap Ahmet Mahallesi'ndeki Derviş Paşa Konağı ile de benzeşiyor. Onanlarak bugün Etnografya Müzesi olarak kullanılan Derviş Paşa Kortağı'nın yanındaki kemerli mekânlar ise ne yazık ki kendi yazgısında, kurtanlmayı bekliyor. ve usta işi bir mimari örneği. Şeftali Bu açılışın ölçüsü ise damak tadı için küçük tabaklarda sunuluyor. Ardından "şeftali kebabı". Şef Ali'nin kebabıymış, ama yerli halk şeftali kebap, demiş geçmiş. Kalış o kalış. Bildiğimiz köfte gibi ama iki şişte pişirilen zara sarılmış bir köfte. Üstune limon da sıkılıyor... Bu arada kömur ateşinde kızartılmış uykuluk da geliyor. Aşçı Mevlul Arslan'ı ve garson Hasan'ı kutluyoruz. Sema Co. Ltd. rakısı ise bir hafta boyunca bir tek Girne'deki İngiliz lokantası hariç izliyor bizi. Kentin merkezini boydan boya geçen Girne Caddesi'ni diğer günlerde bıraknııyorum. Gözüm ara sokaklarda. AdaJara ya da sömürge döneminin mimarisine uygun eski devlet yapıları, kentin merkezindeki en özgün yapılar. Geniş balkonları, terası, palmiyeleri ile... Sayın Rauf Denktaş'ın çalışma konutu da içi ve dışı ile böylesine bir yapı. Aydınlık, rahat Yıldızlar Lokantası Gece bakkalı, zorla politika yaptıracak bize. Oysa biz meyhane arıyoruz. "Bunca ince eleyip sık dokuduğuna ve açık sözlü olduguna göre, damağınm da (adını bilirsin" diyorum. "Söyle bakalım bu saalte açık bakkal gibi, ağız ladıyla nerede yiyebiliriz?" "Ben Çerkerim. Elli yıl oldu buraya geleli. Evde hanımın sözü geçer, ama dışanda beÇifte fiyat nim. Sağa doğru yıiruyün. "Yıldızlar Gece, yemek yemek için yer ararken Girne Lokantası" vardır. Baba Yıldızlar. Öbürii tukapısından sağa dönüyoruz. Bir bakkal açık ristik, yanılmayın. Bakkal Canbez gonderdi yalnızca. Sigara almak için girdiğimiz bakkal de>in asçıya. Gerisine kansmayın. Semra Hanım fivaunı ödemeden bir sofra duzerler sida her şey var. Bakınıyoruz. Bu taş yapıları örten geniş çatı ve kiremitlerı de kentin kişiliğine eklemek gerek. Kiremitli çatı ve teraslaı, ahşap balkon korkuluklan hep yaz sıcağıru, sallanan koltuklan ve beyaz giysileri ammsatıyor. Turuncu meyvesi ile gökyüzüne uzanan palmiyeleri de unutmayalım. Büyükelçimiz Ertugrul Kumcuoğlu'nun ve Rauf Denktaş'ın yakın ilgisiyle kentin kapılarını aralıyorum. Lefkoşa, Girne, Magosa ve çevresinin, yalnızca bir pazar yerinden ibaret olmadığını görüyorum. Manastırları, hanları, kaleleri, eski çarşılan, antik tiyatroları, Türk evleriyle bir büyük düzlüğün yaşamı çıkıyor karşıma. Kültür Bakanhğı'na bağlı tlkay Feridun Hanım gezdiriyor beni Lefkoşa'da. tlkay Feridun, ODTÜ mezunu mimar ve restoratör. Önce Kale içinden başlıyoruz. Dar sokaklar, çıkmalı odalar, cumbalar, avlular, avluya bakan hayatlan ile bu evler şaşırtıyor beni. Doğrusu şaşırmaya da hazınm, yeni mimari adına yapılanları gördükçe. Eski kentin kurdu, kişiliksiz yeni yapılar, güneşle ve yağmurla beslenmiş bir meyveyi içten içe kemiriyor bu kurt. Anadoiu'nun her eski kentinde şubesi var bu kurdun. Onca boş alan dururken, geleceğin kültürünü de etkileyecek olan, doğası ve tarihiyle nefes alan sokaklar, evler yok oluveriyor. Oysa ne denli düşkünüz tarihimize. Ama bizce tarih, "ced 1 'lerden ve "cihad"lardan ibaret. Tarihsel yapıların, sokaklann, evlerin yoğun olduğu Arap Ahmet Mahallesi, LefkoÇ n r p t l p r VPflİ şa'nın çarşısından ayn bir dünyaya götürüJ w J yor bizi. Lusignan'lardan Osmanlıya, taş balAma gene unutmayalım. Bu, bir anlamda konların, görkemli kapı girişlerinin yer aldıyok etme değil. Freskolar, mozayikler, yani ğı Neoklasik döneme kadar bu mahalle Leflslam dünyasına aykın gelen suretler bugün kosa'nın göz bebeği olmalı. Tam sınırda Ledyerli yerinde duruyor: Süsler, işaretler, vitrayra Palas'a bakan bu mahallede begonviller, lar duruyor. evlerin yüksek duvarlanndan sarkıyor sokaGünümuzün gezgini, tek bir kültür yerine ğa. Mahallenin ilgi bekleyen bir tiyatrosu da iç içe örülmüş, birbirine bitişik ya da aynı yavar üstelik. pıda iki, üç uygarlığın ürünlerini görmekten Kültür tarihi yalnızca tek tek onarılan evdaha hoşnut. ÇünkU farklı toplumlann küllerden, camilerden oluşmuyor. Mekânlar intür yaklaşımını, izlerini buluyor bir tek çevsana bağlı. rede, mekânda. Lefkosa'nın geleceğe dönük kent yapısı da Uygarlığın temel ilkesi korumacılık. St. Soburadan geçebilir ancak... fia Katedrali ya da Selimiye Camisi'ne girdiğimde iki ayn toplumun el izlerini gördüm ben SCRECEK Önünden geçtiğimiz, içlerine girdiğimiz Lef de. 18 YILUK OKURLARIMIZLA İKİ HAFTA SÜREN HASRETLİK BİTTİ! Artık satılmış olan Gırgır ve Fırt'ı bırakan: Oğuz ARAL • İlban ERTEM • Orhan ALEV • Nuri KURTCEBE • Özden ÖĞRÜK • Şevket YALAZ • Gürcan GÜRSEL • Yavuz TARAN • Aydın ŞAHİN • Serhat GÜRPINAR • Mevhibe TURAY • Süleyman YILDIZ • Suat GÖNÜLAY • Zafer TEMOÇİN • Yılmaz OKUMUŞ • Soner GÜNDAY • Birol BAYRAM • Murat ALPAY • İbrahim SARI • Bülent MORGÖK • Servet GÜRBÜZ • Turgay TÜYSÜZ • Kayhan ERKAN • Sait OKTAY • Erdal TÜRKMEN • Sefer SELVİ • Halil İNCEŞU •Yılmaz KURUHASAN • Vedat ÖZDEMİROĞLU • Vedat KEMER • Mehmet COŞKUN • Doğan GÜZEL • Erhan BAŞKURT • Bayram USLU • Ünal DİLEKMEN • Zafer KALKIN • Yılmaz ARSLANTÜRK »GalipTEKİN •Tekin ARAL haftalık mizah dergisi HER HAFTA AVNİ MİZAH DERGİSİNDE Y^^w ı^^ ^ ^ Cumhuriyet Kitap Kulübü Adapazarı Temsilciliği Barış Kitabevi ETKİNÜKLER DİZİSİ. l AVNİ'den sonraki ikinci dergimiz de yolda! KARS 2. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ Esas: 1988/122 Karar: 1989/26 Hâkim: Tevfık özdemir 21181 Z.kâtibi: Fuat Gümüş Sanık: Mehmet Aytekin, Emo ve Telli oğlu 1951 d.Iu Kars Çakmak köyü nüfusunda. HÜKÜM ÖZEIİ; TCK. 456/4.266.1.572, 647 sy. 4. sayılı yasa uyannca sanığın 21.000. TL ağır para cezasıyla cezalandırümış oiduğu 647 sy.nın 6. maddesi gereğince verilen cezasının teciline karar verilmiş olduğu mahkememizce huküm olunan ilam tüm ararnalara ragmen sanığın bulunamadığından 7201 sayılı yasa ve muteakip maddeleri uyannca Türkiye'de yayımlanan bir gazetede yayımlanarak yayın tarihinden itibaren 15 gün sonra kararın kesinlesmiş sayılacağı kanun yollan açık olmak üzere ilanen tebliğine. 31.10.1989 Basın: 39127 . fr^w Cumhuriyet Kitap Kulübü ıK Van Temsilciliği ! > * EREK Kitabevi İMZA GÜNÜ 25.11.1989 Cumarteıl, 13.0017.00 KARS 2. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ KARAR: 1989/43 ESAS: 1984/132 HÂKİM: Tevfık özdemir 21181 Z. KÂTtBt: Fuat Gümüş SANIK: Göksal (Gürsel) Kıraç Soysal ve Ayten oğlu 1968 D.'lu Kars Ortakapı Mahallesi nüfusuna kayıtlı. Smnık hakkıoda hüküm oluoan maddder. TCK 492/1. 522, 55/3. 492/1.65/3, 55/3,492/1.65/3. 55/3,492/1.492/1.65/3, 522, 55/3, TCK 71. 40. maddeleri ile sanık Göksal Kırac'uı 4 yıl 10 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandınlmış olduğu, sanığın mahkememizce verilen 1989/42 karar sayılı kararı ile tüm aramalara ragmen bulunamadığı, 7201. sayılı yasa ve muteakip maddeleri uyarınca hüküm özetinin tüm Türkiye'de yayımlanan bir gazetede yayımlanarak yayın tarihinden itibaren 15 gün sonra kararın kesınleşmiş sayüacağı ilanen tebligi ile kanun yollan açık olmak üzere ilanen tebliğine 25.10.1989 Basın: 36430 24.11.1989 Cuma 18.30 ve 21.00 "SUÇSUZLAR" ANKARA SANAT TİYATROSU Yer. YILDIZ SİNEMASI 1 CKK Üyelerme % 7 5 indirim. GÜNAY ASLAN YAS TUTAR TARİH ( 3 3 Kurşun) Hastane Cad. No: 2 2
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle