19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 OCAK 1989 HABERLER f CUMHUR/YET/9 GÖRÜŞ Yan ölü Batmarîda gözaltı dalgası CELAL BAŞLANGIÇ ADANA Emniyete ait beyaz Renaultu görenler bir ilkokulun servis aracı sanabilirdi. Ya da sıkça rastlandığı gibi, "Yine devletin aracıyla çoluklannı çoctıklannı gezdiriyoriar" diye düşünülebilirdi. Ama işin aslı, pek de inanılacak gibı değildi. Polis, Filiz Ürimcü'yü (8) gözaltına almıştı. "Çağdaş teknik donanım ve engin bilgi"ye sahip emniyet görevlileri, sekiz yaşındaki Filiz'le, on beş yaşındaki ablası Ayten'in yaşlarına uygun yöntemi hemen buluveriyordu. Büyuklere verilen elektriği çocukların pek sevmeyeceğini düşunerek, Filiz ile Ayten'e şeker veriyor, evlerine, hangi teyzelerin, hangi amcaların geldiğini soruyordu: Umduklan yarutı alamayınca da saçlanndan tutup dışan atıyorlardı çocukları. Gazetelere ve bazı dergilere yansıyan bu olay, 1988'in kasımında, Battnan'da bitip tükenmek bilmeyen "gözaltı dalgası"nda yaşantnıştı. İlçede ya^ayan bazı kişiler, kaçıncı kez gözaltına alındıklarını artık anımsamıyorlardı bile. Son olarak on beş gün önce bir "gözaltı dalgası" daha yaşanmaya başlanıyordu Batman'da. önce Petroltş Şube Başkanı ve son genel seçimlerde SHP'nin milletvekili adayı Ahmet Timurtaş ile sendikanın Yonetira Kurulu üyesi Mebmet Kara'nın da içlerinde bulunduğu yaklaşık on kişi gözaltına alınıyordu. Aradan bir hafta geçmeden gözaltına abnan ikinci grubun içinde ise SHP'nin Yönetim Kurulu uyeleri Şükni Gök ile Şirin Aytekin de vardı. SHP 11çe Başkanı Salih Aktan, her gun telefona sanbyor, "Bugün de şun SHP örgütünü bu kez'polis görevden aldı Sağlar ve Mutlu'nun bürosunu polis aradı Sağlar: Pisliklerini bulaştırmaya çalışıyorlar SHP'li Sağlar, Horzum önergesini 2728 aralıkta hazırladığını, arama kararmın İzmir DGM'ce 31 aralık tarihinde verildiğini söyledi. ADANA (Cumhuriyet Gune> Üleri Biirosu) Dayısı Kaya Mutlu ile ortak olduğu Mersin1 deki Fibsaş Limited Şirketi'nin polis tarafından aranmasına tepki gösteren SHP Içel Milletvekili Fikri Sağlar, 'Yolsuzluklann, hırsızlıklann üzerine yiiriiyen dürust insanlara bu tur baskı yapmalan doğaldır" dedi. "Horzum olayı"na ilişkin önergeyi 2728 aralık tarihleri aras\nda haarladıklarını, arama kararının ise İzmir DGM tarafından 31.12.1988 tarihinde verildiğine dikkat çeken Sağlar, şu görüşleri dile getirdi: "Türluye'de Özal'ın döneminde çirkefler, kara para. yolsuzluklar, usulsüzlukler kol gezmeye başlamıştır. Bu düzenin en biıyük miman Özal'dır. Şimdi yolsuzluklann, hırsızlıklann üzerine giden Tiirkiye'deki kaynaklann yoksul halka aktanlması için mucadele eden ve dognı iz uzerinde \unıyen insanlara baskı yapılması dogaldır. Kendi uzerindeki pislikleri herkese bulaştırmaya çalışmaktadıriar. Ama temiz insanlarda bu pislikler tutmaz. Horzum olayı içersinde Özal'ı çok korkutan insanlar vardır. Bu olaylardan sıynlmanın >olu, dogrulan söyleyenleri şu veya bu yolla susturmakür. Ama biz dürust insanlar susmayacagız ve namussuzlardan daha cesur olduğumuzu ortaya koyacağız." O f l l l i n i l 7 İ n f k İ F P V U I Y İ 1 I H a t a y ı n K ı r ı k h a n ilçesınde Mehmet Sayiak adlı baba, akli denV t f l U I I I I *•••*«• w V U I U U g e S | [JO^^ O ğ | U n u zincıre vurdu. Kırıkhanda gecekonduda oturan Mehmet Saytak'ın ojjlu Ismail Saylak, 4 yıl önce geçirdığı bir kaza sonucu akli dengesinı kaybettı. Çocuğunun serbest kaldığı zamanlar saldırgan davranışlar gösterdığıni belirten Mehmet Saylak, "Oğlum serbest katöığı zaman evdeki eşyaları kınp etrafa zarar veriyor. Oğlumu zincıre bağladığım için içım kan ağlıyor, ama çaresizim. Devlet beni ya bu çileden kurtarsın ya da oğluma kendisi baksın" diye konuştu. Geçen yıl Şosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'ndan çocuğunun tedavisi amacıyla 50 bin lira aJdığını. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesı Balcalı Hastanesi'nde tedaviye başlanıldığını anlatan Saylak, paranın yetmemesi üzenne tedaviyi yanda bırakmak zorunda kaldıklarını bildirdi. (Fotoğraf: AA) lar gözaltına ahndı" diye parti genel merkezine bilgi veriyordu. Ancak son olarak önceki gün gelen "gözaltı dalgası"nda kimlerin emniyete götürüldüğunü bildiremedi tlçe Başkam Aktan. Çünkü Ilçe Yönetim Kurulu üyesi Beşir Kurt ile birlikte gözaltına alınanlar arasında kendisi de vardı. Böylece yedi kişilik SHP ilçe yönetim kurulunun dört uyesi de gözaltına alınmıştı. Hep genel merkez görevden alacak değildi ya, bu kez de polis "görevden almıştı". İşin bir başka ilginç yanı da gözaltına alınanların neredeyse tümü, SHP'nin ilçedeki yerel seçim için oluşturduğu komitede görev alanlardı. Batman Kaymakamı Ali Ülger, gözaltı nedenini "Terörie ilgili bir ihbar" diye açıklıyor ve ısrarla, "Soruşturma süriıyor, çok yakında önemli (!) açıklamalar yapacagız" diyordu. Ancak açıklama yerine, savcılığa çıkartılan ilk altı kişinin serbest bırakıldığı haberi geliyordu. Zaten bugüne değin Batman'da yaşanan yoğun gözaltı, ya savcılığın ya çıkarılan Uk dunışmada mahkemenin ya da DGM'nin birinci ya da ikinci duruşmada serbest bırakmasıyla sonuçlaruyordu. Ama olsun, polis görevini yapıyor, savcılar ya da mahkemeler de hiç anlayışla davranmıyordu. Gözaltına alınanlara sorulanlar da ilginçti. "Referandumda ne renk oy kuilandın?", "Oyunu neden SHP'ye veriyorsnn?" Belki de polis kendi yöntemleriyle "kamuoyu araştırması" yapıyordu. Herhalde yakında, Batman'daki yerel seçim sonuçlarına ilişkin anketin değerlendirmesini, "Batman Emniyeti Veri Araşbnna Şubesi" açıklardı. Ancak herhalde, değerlendirtneye kasım ayında gözaltına aldıkları sekiz yaşındaki Filiz'le on beş yaşındaki ablası Ayten'in eğilimlerini katmazlardı. Çünkü daha onlar oy kullanma yaşına gelmemişti. Küçük Filiz, "Beoi gözaltına alanlan tanıyabilirim" diyordu. Ancak gazete ve dergilerde çıkan haberlere karşın, kimse gelip de "Kızım seni kim gözaltına aldı" diye sormamıştı. Öyle ya küçük çocukları gözaltına alan polisler hakkında niye soruşturma açılsın ki? Olsa olsa, kıiçüklere içerde şeker verdikleri için, polislere, "Emniyeti AT standartlanna uydurmada gösterdikleri başan"dan dolayı odul verılebilirdi. Bu yöntemlerle de AT'nin gözüne değil, ancak gözünün altına girilebilirdi... İNSANLAR SHP'DE YENİ YÖNETİCİ FÜSUN ÖZBİLGEN Aşktan korkmak hayattan korkmaktır, hayattan korkanlarsa zaten yan yarıya ölü sayılırlar. Bertrand Russell Halil Akyüz tırmanıyor SHP Genel Sekreter Yardımcısı Ali Topuz'un görevinden istifa etmesi ile boşalan Merkez Yürütme Kurulu üyeliğıne Halil Akyüz getirildı. SODEP'in ılk kuruluş çalışmalarından ıtibaAkyuz. Genel Başkanın lıstesıne girmeden 4 kez partj seçıldi. ren yoğun bir çaba gösteren diş hekimi Akyüz, bu göreve "Tırnakları ile duvara tırmanarak" gekjiğinı söylüyor. Tırmanmanın öyküsü şöyle: Akyüz, SODEP'in ilk kurulta yönetımme yında MKYK'ya girmek istiyor, ama genel başkanın il başkanlarına hazırlattığı listede yer alamıyor. Buna rağmen uğraşıp didinip delegelerı ayarlayarak MKYK üyeliğine seçilmeyi başarıyor. SODEP ile HP'nin birleşmesi aşamasında yapılan kurultayda da Aydın Güven Gürkan ile Erdal İnönü'nun birlikte hazırladığı listeye girmeyi başaramıyor, ama yine MKYK üyesi seçilmeyi başarıyor. SHP'nin tüzük kurultayından sonra yapılan seçimlerde yine genel başkan listesine girememiştir, ama Baykal listesinden yeterli oyu alıp yenı kurulan parti meclisine girmeyi başarmıştır. Son SHP kurultayı yaklaşırken, İnönü'nun Parti Meclisi'ne verdiği veda yemeğinde "mağdurtar adına" bir konuşma yapıyor. Sözünü bitirdığinde İnönü gülerek. "Bir konuyu eksik bıraktın Sayın Akyüz'' deyince Akyüz, "Efendim, her seferinde beni duvara tırmanmak zorunda bırakıyorsunuz, tırnaklanm koptu, bari bu kez tırmandırmayın, kendi listenize alın" diye gülerek sıkıntısını açıklıyor. inönü de gülüyor, herkes de gülüyor. Akyüz son kurultayda da İnönü'nun listesine giremedi, ama yine Baykal listesinden parti meclisine girmeyi basardı. Böylece SHP'de genel başkanın önerdiğı listeye giremeden 4 kez yönetim listesine girmeyi başardıktan sonra bu kez de parti meclisinden merkez yönetim kuruluna seçildı. Sayın Akyüz'e hayırlı tırmanmalar dilıyoruz. şimdı de Merkez Yürutme Kurulu na geldi BAŞUDI MI BAŞIIYOR MU? Uzbik Baba ÜZBİK BABA ısımlı oyun Genco Erkal'ın yönetiminde Dostlar Tiyatrosu'nda oynanmaya başlıyor. Fransız yazar Alfred Jarry'nin, kukla tıyatrosundan esinlenerek yazdığı Kral Übü ısimli öyküleri öteden beri çok beğenen arkadaşımız gazeteci, öykücü Orhan Duru bir adaptasyon çalışması yapmış. riyor, bu arada yakışıklılara saldırıyor. Üzbik Baba ve karısı Üzbik Orhan Duru'ya sorduk: Ana herşeyi yalayıp yutan, ben"Oyunu Türkiye'ye mi cıl, çıkarcı kişiler. Oyunda darbeciler de var ve darbecilerle adapte ettin? " "Yok canım, bu oyun enterbirlikte Üzbik'ler koltuğa oturuyorlar. Üzbik Sektörü denılen nasyonaldir. Her insanın içinbir sektöru yaratmak için çaba de biraz Üzbik lik vardır, Üzgösterıyorlar Bu arada Tur bik'leri ve kullandıkları Turmiks makınesi denilen bir ale miks'leri ortaya koymaya calıştım" dedı. tı de kullanıyorlar. Her ne demekse... Oyun cuÜzbik Ana bütün hazineleri ma günü başlıyormuş, ama gaele geçırmek ıçın çaba göste liba çoktan başladı... KBABA ANILARDAKI KARIKATURLER 1882de Istanbul'da doğdu. Mektebi Hukuk'ta okudu. Hariciyeci oldu. 1903'ten başlayarak Nice, Toulon, Parıs. Viyana ve Roma Türk konsolosluklarında görev yaptı. 1908'de Paris'ten Kalem'e karikatür yollamaya başladı. Kısa bir süre sonra İstanbul'a döndü ve karikatürcülüğü meslek olarak secti. 1910'da adını taşıyan mizah dergısı Cem'i kurdu. 1912'de kapattı ve evıne çekildi. Kurtuluş Savaşı başladığında yurtdışında bulunuyordu. Savaş sonrası döndü ve Sanayii Nefise'de (DGSA) müdürlük yaptı. 1928'de Cem'i ikinci kez çıkardı. Ne ki çizgisı, eski vurucu gücünü yrtirmişti Bir yolsuzluk davasının üzerine gittiğı için dergi hakkında davalar açıldı. Sonunda Ankara'nın emriyle Cem'i kapatmak, karikatürü bırakmak zorunda kaldı. Ankara'da bu emrin yüzüne iletilmesinden sonra o mekânı terk ederken, mendil cebinde taşıdığı saplı uç'unu çıkarıp kırdı ve oradaki çöp tenekesine attı. İnzivaya çekildi. Yağlıboya resim ve karikatürle uğraştı. ilginç mekanik buluşlar peşinde koşarak günlerini geçirmeye çalıştı. Bu Bakanlık önerisi beklerken: inziya 1950 ilkyazında sona er Galiba bir araba durdu, koş kapıya, bu sefer muttak teklif için gelen di. Öldüğü evin önündeki sokaklerdrri ta "Cem Sokağı" levhası asılı. Cemil Cem İZMİR'den HİKMET ÇETİNKAYA Hayalici ve MIT'çi... İZMİR Buca Cezaevı'nde Marmaris hayali ıhracat davası sanıklarından 20 kışı var. Bunların arasında bir eski MİT'çi bulunuyor. Bir de "baba" Necdet Ulucan. Hayalici Ertan Sert kendisiyle cezaevinde görüşen ikı meslektaşırriLza soruyor: İzmir DGM dışında tutuklu olarak yargılanan kimse yoktur. Türkiye eyalet sıstemiyle mi idare ediliyor? Eskı MİT'çi Mustafa Necati Ercan ise "Nereden geldi başıma bu işler?" deyip eski dostlanna selâm yolluyor Buca Cezaevı'nin demir parmaklıkları ardından Cumhurbaşkanlığı katındaki MİTgörevlileri Bedri Özdemır ve Erkan Gürvit'e benden selâm söyleyin. Birdönem benden daha namuslu, güvenilır memurları bulunmadığını söyluyorlardı... Baba Necdet Ulucan ise "Devlet açmıştır bu kapıyı" deyip eklıyor: içeride yırmıye yakın haya siyle şirketin ihracat ve gümrük lici var. Hepsı de aç, bir sıgara işlemlerıni yurütmek için Mahır parası bile bulamıyorlar.. Yıldırım'ı vekil tayin etmiş. Bu işlem Marmaris hayali ih2829 Nisan 1986 tarihinde racatının gerçekleşmesinden Marmaris Lımanı'ndan 55 milyon dolarlık (100 milyar TL.) hayali ih tam üç gün önce yapılmıştır ihracat yapan sanıklarla ilgili iddi racat tarihinde malların toplam anameye şöyle bir göz attık. FOB değeri 2 377.215 dolar olaSavcı Yardımcısı Lütfü Şenat'ın rak gösterilmiştir. Alıcı firma ise hazırladığı iddianamenin eski İbrahim Khonsa P.O Box 360 MİT'çi Mustafa Necati Ercan'la Beyrut Lübnandır. Yüklenen geminin acentesi Ahmet Haşlailgili bolümü hayli ilginç. man, gemi adı ise Norsun'dur. Ercan Turizm İnşaat İthalat ve Oysa Beyrut Büyükelçilıği'nin ihracat Limited Şirketı, Mustaia 15.4.1987 tarıh ve 170/98 sayılı Necati Ercan ve Günal Ercan td yazılarında Lübnan'ın Tropolı rafından kurulmuş. 11.9.1985 ta kentinde İbrahim Khonsa adına rihinde tescıl edilip, 20.9.1985'te kayıtlı fırma ve müessese ortaTicaret Sicıl Gazetesi'nde yayım ya çıkmamıştır. İbrahim Khonsa'lanmış. nın Beyrut'ta otomobil yedek Şirket ana sözleşmesinin se parçası ithal eden küçük bir firkizincı maddesınde ortaklardan ması vardır. Bu fırmanın da böyMustafa Necati Ercan şirket mü le büyük çapta ve mıktarda ithadürü olarak gösterilmış. Ancak lat yapması olanaksızdır. Çunkü Mustafa Necati Ercan, Kadıköy 1986 yılı içinde Lübnan'a yapıAltıncı Noterliği'nin 25.4.1986 ta lan ihracatın bir aylık süre içinrih ve 24470 sayılı vekâletname de yüzde 33'lük bir orandaki kısmının "mümkün olmadığı" aynı yazıda belırtılmıştır. Eski MİT'çi Mustafa Necati Ercan. ifadesınde "meşru sandığı" bu hayali ihracat ışine ginşıni DGM tutanaklarında şöyle açıklıyor: Kiraları ödeyememe durumunda kaldım, suç ışleme amacı olmadan basketbol hakemi Süleyman Yaşar'ın imzasını ihracat beyannamelerine taklıt edip atarak. meşru olduğunu sandığım bu işe girdım... Eskı MİT'çi Ercan "sahte ımza" attığını, şirketıni 'hayalici' Ertan Sert'in teklıfi ve ekonomik desteğiyle kurduğunu açıklıyor. Ertan Sert, Mustafa Necati Ercan ve Necdet Ulucan Buca Cezaevinde tutuklu bulunuyorlar. Hayalici Ertan Sert, polisteki baskı ve işkencelerin bitmediğinı söylüyor. Yanı gözaltına alındığında ışkence gördüğünü belırtiyor. Diyor ki: Cezaevlerindeki baskılardan veya size gelen laflara göre işkencelerden çok bence, buraya düşmeden önceki safhanın incelenmesinde yarar var. Bir önceki baskı ve işkenceler bıttı mi? İşkence anlasmalarına göre bitmedi mi. onu etut etmekte fayda var. Bize göre polisteki baskı ve işkenceler brtmedı. Polıste yapılan baskı ve işkencelerin bu cezaevinde sarıldığını gördüm. Eski MİT'çi Ercan ise olayın daha değişik bir boyutunu sergilıyor: Olaylara vakıf değildim. Hayalıciler benim aralarına MİT tarafından sızdırıldığım konusunda kuşkuya kapıldılar, pisliğe bulaştırdılar. Komployu çok geç fark ettim... Acaba eski MİT'çi bir komploya mı kurban gıtti dersiniz? Bu komployu kuranlar yoksa dışarıda dolaşıyorlar mı? Dosya aralandıkça ortaya neler çıkacak bakalım? ELBETIEVHS. AMA MUTLAKA VESIEL VHS sistemini Türkiye'ye kim getirdi? Vestel. En gelişmiş videolan kim üretti? Vestel. En geniş video/video player çeşitleri kimde var? Vestel'de. Türkiye'nin VHS ustası kim? Vestel. Videoda VHS sistemini seçmeniz yetmez... (Bunu artık herkes biliyor.) Mutlaka Vestel VHS'yi seçmelisiniz. Doğru seçim için... iyi seçim için. Lıkıt kratal uzaktan kunundab tam otonutık Vesıel Video \ VHS ustası Vestel'de bakın neler var: M VESTEL Vestel bir & Polly Peck Internatıonal PLC kurulüsudur Likit kristal uzaktan kuma<ıda yalnız Vestelde var. • Uzaktan programlanabilen videolar yalnız Vestel'de var. • En gelişmiş video player'lar yalnız Vestel'de var. • En geniş çeşit, en ileri teknoloji, en uygun n'yatlar yalnız Vestel'de var. • Küçük bir araştırma yapın: Vestel VHS'leri görmeden video almavın.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle