25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER lişmişlere bir zenginlik transferi oluyordu. Marshall kredilerinden beri Türkiye'de olan da bu idi. Hele, Demirel'in 24 ocağını harlatıp büyüten Özal'ın ekonomisi de, bu tersine akan ırmak kuramının Turkiye örneği idi. suzdur. Buna, ayrıca Özal'ın, ekonomiyi militarize etmesi gibi, demokrasiyi de militarize etmesinin, Türk ulusunda yarattığı düş kırıklığını görmekten gelen bir acı da eklenmektedir. Örneğin bakıyorlar, demokrasi, serbesteşitdüşüncelerin ve rekabetlerin seçim platformunda bütün boyutlarıyla açıklanması demek olan içtenlikli bir seçimdir: Sandalyeleri oy oranına göre dağıtan bir seçim... Fakat Özal'ın Türkiye'yi getirdiği yerdeki seçim hiç de böyle değildir: özal'a iktidar kapısını açan eksik ve adaletsiz bir seçimdir. Bakıyorlar, demokrasi, "lnsan Hakları öğretisi"nin "yap" dediğini yapma zorunluluğunu buyuran; "yapma" dedikleri ile de sımrlı bir hukuk ve etik temelinde bir yaşam bicimidir. Fakat özal'ın Türkiye'yi getirdiği yerde, sosyojüridik ve etik yaşam bu niteliklerinden soyundurulmuştur. Bakıyorlar, demokrasilerde, en sağdaki Hıristiyan Demokratiar, Sosyal DemokratSosyalistKomünist partilerle konsensüslere varabiliyorlar. Özal'ın Türkiye'yi getirdiği yerde ise bir 'Hanedan'ın tekliğinin sultası dışında, hiçbir çoğulculuğa dayalı istenç, parlamento içinde, dışında ve hatta iktidarın kendi içinde bile bir varbk gösteremiyor. 12 OCAK 1989 •Lslak Kihrif ve Seçenekler Islak kibrit, Özal'ın kendisi değil, onu da heba eden sistemin kendisidir: Alt sosyal katmanlar sırtından yerli ve yabancı finansa kaynak aktaran; çoğulculuğun ve konsensüsçülüğün büîün kurumlarım siyasaya katkı getirmekten alıkoyan bir sistem ne kalkınmanın ne demokrasileşmenin ateşini yakabilir ne de alevini harlatabilir. Prof. BAHRİ SAVCI PENCERE Yeni Bir Dünya Kurulurken... Gorbizm (Glasnost ve Perestroyka) dünyada çok şeyi degiştirecek gibi görünüyor. Ancak bu deghimin bir önkoşulu var: Gorbizm, ilk aşamada Sovyetler'de başarıya ulaşmalı. Eğer Gorbacov kendi ülkesinde tökezlerse, bütün yeryüzünde sonuçları şimdiden kestirilemeyecek bir sürece kapılar açılacaktır. Türkiye'de Gorbizm'e ilişkin kitapların sayısı sanırım şimdiden 10'u aştı. Bugüne değin bu kitaplardan birinin toplatıldığını ya da mahkemeye verildiğini duymadım. Niçin? Çünkü Gorbacov, Sovyetler'deki düzeni eleştiriye açıyor. Türkiye'de Sovyetler'i övmek suç, yermek serbesttir. Ceza Kanunu'nda 312'nci madde bu amaçla kullanılır. Gorbaçov, TCK'dan yakayı sıyırıyor. Oysa Marks, Engels, Lenin, Mao ve benzerierinin böyle bir olanağı yoktu. 19'uncu Yüzyılın ortalarında başlayan bilimsel sosyalizm akımının felsefede, ekonomide, siyasada verdiği ürünler, Türkiye1 de 21'inci Yüzyılın eşiğine kadar yasaklandı. Bugün de davalar sürüyor; cezaevlerinde bu yüzden aydınlar yatıyor. Bir buçuk milyar nüfusu kapsayan sosyalist dünyanın kurulması ve tüm Batı demokrasilerinde komunist ve sosyalist partilerin toplumsal yaşamda etkinliği bizi hiç ırgalamadı. Geri kalmışlığımızın en çarpıcı göstergesi budur. Peki, Gorbizm'e karşı ne konumdayız? "Gorbizm" sosyalizmin Kâbe'sinden geldiği için kimimiz hiç düşünmeden olayı benimsiyor; kimimiz Sovyetler'de yaşananlara eleştiri getirdiği için Gorbizm'i kapitalızme dönüş sanıyor ve tutuyor. Oysa bu yeni akımın en çarpıcı özellıği, donmuş siyasal kalıpları kırarak eleştirel aklı öne çıkarmak yolundaki çabasıdır. * Gorbizm başarı kazanırsa, içine Türkiye'yi de çekecek yeni bir dünya kurulacaktır. İsmet Paşa 1964'te ABD'nin küstah başkanı Johnson'a ne demişti: ' Vfen/ bir dünya kurulur, Türkiye orada yerini bulur" İnönu bu sözü söyledikten sonra Amerikalı General PorterTürkiye'ye geldi. Paşa da başbakanhk koltuğundan teker meker yuvarlandı. Bu olay herkesin kulağına küpe oldu; artık hiç kimse yeni bir dünyanın lafını etmedi. Ancak aradan çeyrek yüzyıl gectikten sonra yeni bir dünya kurulacak gibi görünüyor. Boyutlan henüz saydamlaşmamış bir değişimin göstergeleri yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır. Glasnost (açıklık) ve Perestroyka (yeniden yapılanma) politikaJarı yalnız Sovyetler'e mi özgüdür? Gort)izm yerel bir olay mıdır? Evrensel anlamı nedir? Sosyalist ülkeler ve demokratik toplumlarda yaşayan sosyalist ve komunist partiler bu süreçten nasıl etkileneceklerdir? Fikir özgürlüğü yasaklarında Amerika'nın bir eyaleti gibi yaşayan Türkiye'ye bu sorular uzak görünüyor. Ama yakındır. Gorbaçov başarırsa ve barış saldırıları hedeflerine ulaşırsa, Türkiye'de "Kuzeyoen gelecek tahdif' üzerine kurulu siyasi ve askeri düzen ne olacak? NATO'nun ve Varşova Paktı'nın kalıplarını kıracak bir gelişmenin sonuçları bizi nasıl etkileyecek? Bu değişim sürecinde biz yine Batının kuyruğunda ve en geride mi kalacağız? Bu sorular en çok Türkiye'nin solunu ve Medisteki tek sol partiyi ilgilendirmektedir. • Sovyetler'de eleştirel sürecin bir patlamayla gündeme girmesi, kimi zaman bir karştdevrim görüntüsü yaratabiür Kuşkusuz her devrimin bir karşıdevrimi içerdiği de bir kurakjır; ama eskiyi bütünüyle geri getirmek de hiçbir zaman gerçekleşemeyecek bir düşlemdir. Sovyetler, Türkiye'den bakılınca Batıya oranla daha değişik bir görüntü taşıyor. Gorbaçov'un söylediklerini Batı kendi çıkarlarına göre degerlendirebilir; biz Batının her söylediğini Tanzimat kafasıyla onaylamak zorunda değiliz. Yeni bir dünya kurulurken, Türkiye, bağımsız kafayla ve eleştirel aklın ışığıyla olaylara değer biçemezse, yine bu katarın son yük vagonu olmaktan kurtulamayacaktır. "Islak kibrit" Piyasa rekabetli liberal ekonominin IMF ve Dünya Bankası çevreleri, Türkiye'yi, Türkiye için bir ölçude, fakat kendileri için daha da yararlı olacak olan, o kendilerine bağlanmışlı "psododevelopedsözde gelişmişlik"e kavuşturmada, Türkiye'nin kendisinin de, gerekli performanslarda bulunmasını istiyorlardı. Türkiye'ye, o "bağlanmışlıhk" süreci içinde olmak üzere, kaynakbilimteknoloji aktarması yaparlardı, yapıyorlardı da... Ama Türkiye de "ilk yapılan", "destek yapılarT yapmalı idi. Gerektiğinde de, amacın son atılımlannı ki bunlar, o, söz konusu 'bağlanmışhk'ın son aülımlan olacaktı gerçekleştirmeli idi. Türkiye'de demokrasileşmeyi, bir temel süreç zenginleştirilecektir. d Bitmedi: Bu sistemin, bir sonlama (fınal) doolarak ele almadan, "rekabete (ashnda, kumaz kazıklama becerisine ve onun 'sübvansiyone' edilme ğurduğu da göriilmektedir: ANAP'çı liberal sistem; sine) dayalı serbest piyasa ekonomisi"nin sapmalı bütün yönetimi ve onun demokrasisi; militarizasyona uğratılmış bir yapı içinde, yerli kaynakların anlamı, arük iyice belirdi: a Bu, önce: Kendi doğal kurallan içindeki saf ve zenginliklerin, temelde, dış kapitale aktarümabir "evrensel" demokrasinin kurumlarıkurallan sı sistemidir; Türkiye'yi, sürekli bir yoksulluk içinde Bunu kim yapacakü? ilkeleritavırlan yerine, darbeler ve darbe gibi ple tutmak üzere, dış kapitalin daha da zenginleştirilElbette, ekonominin sahibi (egemeni, diktatörii) bisitlerle oluşmuş oligarşi saltlıklan ile yönetimin mesi sistemidir. yerindeki özal... militarizasyonuna rahat bir zernin hazırlamadır. Fakat sekiz yühk deneylerin sonunda, bu çevre(Bu zemin üzerinde, Vo35 ile "%65'in elde edilrae Bir evrensel kuram si; ulus, eşittir özal; ulusal istenç, eşittir özal'ın Söylediklerimiz, bir abartma değildir; bir evren lerce şu yargıya vanlmış oldu: Özal artık bir "ıslak bireyselsınırsızöznel istenci kuralı yerleşecektir.) sel kuramın Türkiye'ye uygulanmasıdır. Bu evren kibrit"tir. Artık ne ilk alevleri parlatabiliyor kendib Sonra, bu: Böyle bir zemin üzerinde, Özal salt sel kuram şunu söylüyordu: Ikinci Dünya Savaşı'n liğinden ne de zaten var olan alevleri harlatabililığını bütün boyutlan ile (yani, yasamayürütme dan sonra, başta Avrupa olmak üzere, dünyada, yor. Dış çevrelerin özal ve politikasını nitelemesi ve hatta yargısal alanlarda) uygulamaya getinne öteden beri, zaten "gelişmiş" sayılan ülkeler, bu ge bu olmaya başladı. Uluslararası finansın en yetkilileri şunu söylüyor dir. Bu uygulama, dünyadaki bütün demokratik ik lişmelerini şimdi hızlandırıp yaralannı saracaklartidarlan bağlayan "Insan Haklan"na aldırmaya dır; kendileriyle birlikte öteki ülkeleri de ellerinden artık: "Çakıyorsun, çakıyorsun, bu "ıslak kibrit" caktır; yani, Insan Hakları öğretisinin " y a p " de tutup, yani onlara da kaynakbilimteknoloji akta parlamıyor!' Doğal olarak alev onların istediği gidikJerini yapma yükümlüluğü ile bağlamayacaktır. rarak, onları da kendileyin geliştireceklerdir: Dün bi harlamıyor. Ve böylece de "verdiklerinden fazc Daha sonra, serbest piyasacılığın, bizirn, sap ya kaynaklanbilimiteknolojik kapasiteleri, bu çifte lasını geri alma kuralı" da tehlikeye girmiş oluyor. malı bu versiyonu böyle bir zemin üzerinde, böyle yönlü gelişme işine yeterli idi. Bu kuramın ülkücü Çünkü, Türkiye'de, daha şimdiden, verilenlerin takbir siyasal yapılasma içinde, tüm ekonominin IMF leri, binşın 'Tek DünyasTnı kurma amacında, ken sitleri ile faizlerini ödemek için, Türkiye'nin bütün ve Dünya Bankası'mn acı reçetelerine bağlanma dilerini hem yetenekli hem iştahlı görüyorlardı. Fa vergrgelirlerinin 2/3'sini bu ödemeye ayırmak gesıdır. öyle ki, artık, bu bağlam içinde, Türkiye' kat kısa bir süre sonra, kuramın yarısımn gerçek rekiyor. Buna göre, gelecekte, Türkiye'nin bütün geyi, agjr sanayi amacı doğrultusunda, elektronikkatı leştiği, öteki yansında tersinin oluştuğu görüldü: Za lirlerini ipotek altına almak gerekecek. Bu da, pek maddeler kimyasmın büunsel ekseni uzerindeki tek ten gelişmişler safında olanlar, içinde bulundukla kolay bir süreç olamayabilir; "Ver, fakat daha faznoloji ile donatma aranmayacaktır. Batının (met n "Merkezlilik Dinarniği" sayesinde, gelişmelerini lasım geri al" kuramını tehlikeye düşüren bir durukatı) olan sanayi yapılanması ile yetinilecektir. gerçekten arttırdılar. Ötekiler ise; "çevrenin, mer rum yaratabiür! ç Daha da sonra, kazıklamacüık yönünün övül keze bağlılıgı kurah gereğince, gelişme süreçlerini, Batının bir başka bakışı düğü bu serbest piyasa rekabetçiliği; gerçekte, alt ötekilerle, eşitçi bir dayanışma içinde, bütünleyemetşte, dünya finansının önde gelenlerinde, becerisosyal katmanlardan, onların birikimlerinden, Ust diler; ötekilere bağımlı bir güdüklük içinde kaldısindeki kimi eksiklikler yüzünden, özal'ın düştüsosyal katmanlara, hatta, onların da üstündeki bir lar. ticaret oligarşisine kaynakzenginlikgönenç kayBöylece, şaşılacak bir tersine sonucun doğmuş ol ğü bu "ıslak kibrit"lik durumundan böyle bir yadırma sistemidir. öyle bir sistem ki, bunda, eko duğu görüldü: Gelişmişlerin az gelişmişlere yaptık kınma doğmuştur. Buna bir umutsuzluk da denominin temel yükü, "Orta Direk" de denilen bu lan kaynak aktarması; "merkez dinamiğin, 'çevreyi nebilir. alt katmanların üzerine yüklenecektir; onları ver çevredekileri' kendine bendetmesi" kuralının işleBatımn bir başka bölümü de, özal'ın, demokragi ve başka finans politikası ile daha yoksullaştı mesi sonucu daha da btiyüyerek merkezdeki geliş siye sığmayan, bireycikişisel siyasal toptancılık terarak elde ettiği birikim ile üst katmanlar daha da mişlere geri dönüyordu. Yani gelişmemişlerden ge keli gütmesinden, dünya demokrasisi adına umut "Islak kibrit" Özal değil, sistem Bakıyorlar, demokrasilerde vicdan özgurlüğu, ancak çağdas üsluplar içindedir: İstediği metafıziğe inanma ve onun ibadetini yapma serbestliği ve güveni... Ve de, dinin, yeryüzü makamlannın alacağı "karar"ı ve yine yeryüzü makamlannın yapacağı uygulamaları, hiçbir yolla, hiçbir bahane ile kendi konseptlerinin istediği yönde, tahakküm altına alma aracı kılmaktan kesin olarak uzaklaştırma... Özal'ın Türkiye'yi getirdiği yerde ise, vicdan özgürlüğü, kendi saf alanından dışanya saptırılmaya; "cihad" ekseni üzerine oturtulmaya; yeryüzü ilişkilerini düzenleyen "karar"m, göksel (seraavî) verilere ayarlanmasına; bunlann da "cihad" gereklerine göre sağlanmasına doğru ivdiriliyor. Hiçbir dönemde olmadığı ve olmayacağı kadar! Işte, bütun bunlar, demokrasi ye yabana bir zihin yapısı ile örülmuş özal'ın Türkiyesi'nde, Türkiye'yi demokrasiye de yabancilaşîırma oluşturuyor. Şunu belirterek bitirelim sözümüzü: Islak kibrit, özal'ın kendisi değil, onu da heba eden sistemin kendisidir: Alt sosyal katmanlar sırtından, yerli ve yabancı finansa kaynak aktaran; çoğulculuğun ve konsensüsçülüğün bütün kurumlarım siyasaya katkı getirmekten alıkoyan bir sistem ne kalkınmanın ne demokrasileşmenin ateşini yakabilir ne de alevini harlatabilir. EVET/HAYIR Karanlık İşleri Çözümlemek... Karanlık ışler, karmakarışık olaylar birbirıni ızliyor Geçen gün de yazdığım gibi zamanla hepsı unutturuluyor. Bu arada vuran vuruyor. alan kaçıyor. Bir hesap çıkarılsa Özal dönemınde Jhıç" ten yola çıkıp "hep" olanların listesini... Şaşar kalırsınız. En başta Özal'ın yakınları beşaltı yıl önceneredeydıler. şımdı neredeler? Daha nicelerı vaı 80 sonrasında meydanı boş bulup servete kavuşan! Gazeteler yazıyor, okuyoruz, ama ışin ıçınden çıkamıyoruz. Horzum olayı, Kastellı olayı, Şemiler olayı, Kaya Erdem olayı, Dündar Kılıç olayı vb... Birbirine benzeyen ya da benzemeyen nice olay var çözülmedik. Şemiler ne yaptı? Erdem neden görevden ayrıldı? Kim haklı, kim haksız? Sayın Özal yıllar yılı yakın arkadaşlık, yazgı beraberliği ettiği Kaya Erdem'e ne demiş: "Mahkemeye git Kaya Bey, hakkını ara." Kaya Bey, bildiklerıni bir açıklasa! Ama susacaktır, burası Özdenoğlu nun dediğı gibi bir "suskunlar ülkesı"dır! SHP ana muhalefet partisidir. Ama nedense "suskunlar ülkesı"nin bir partisidir o da! Konuşmak isteyenleri sustururlar, sorunların üstüne gidenlere engel oluriar, "uslu" bir muhalefet, sermaye çevrelerine ters düşmeyen bir muhalefet, kördüğümlerı fazlaca karıştırmamayı yeğieyen bir muhalefet! . Neyse SHP eski Genel Sekreteri Içel Mılletvekili Fikri Sağlar'ın gırişimiyle ŞemilerErdem olayı konusunda bir araştırma önergesi verildi. Bu önergeyi bana da yolladılar. "Türkiye, 1988 yılının son günlerınde açık bir siyasi kriz ortamında kalmıştır. Kamuoyunda ErdemŞemılerHorzum olayı olarak bilınen bu kriz, Bülent Semiler'ın istıfası ile çözülmüş değildir. Aksine, Şemiler'in Başbakanhk Başdan'şmaniığı'na atanması ile gerçekte alabildiğıne derınleşmiştir." Sağlar bu satırları, Başbakan Yardımcısı Erdem'in görevden ayrılmasından önceyazmış. Sanırım bu "gerekce'yiyeniden hazırfamak, önergeyi yenı olayları da ekleyerek vermek gerekecek... Çünkü sorun dalbudak salmıştır, ANAP'ın içinde fırtınalar yaratacak, belkı de bir parçalanmaya göturecek bir durum ortaya çıkmıştır. SHP'nin araştırma önergesinin gerekçesınde, "Olaya ulkemizin en büyük siyasi otoritesi olarak TBMM el koymak gibi bir tarihsel görevle karşı karşıyadır" deniliyor. "Elimizdeki bilgilere göre, dolandırılan kamu bankasının genel müdürü olarak Şemiler, bu iddiaları, açık anlatımıyla bazı İsviçre bankalarından Sayın Erdem'e ve bazı başka kamu görevlilerine Horzum'un rüşvet nıteliğınde çekler kestiğini ciddıye almış olmalıdır kı, bu konuyu araştırmak amacıyla bir hafta süresiyle isviçre'de çalışma yapmıştır. Ancak Kemal Horzum, İsviçre'deki hesaplarını bir süre önce her nedense kendi üzerinden isvıçreli avukatı Elia Benis'e devredılme olgusuyla karşı karşıya kalmış ve Benis'in Türk vatandaşı olmaması nedeniyle bu (ArkasPIO, Sayfada) OKURLARDAN asfalttnın bir bölümünü oluşturan Yazıhane otobüs durağından Kuçükköy benzinciye kadar olan bir ' kilometrelik anacadde asfalttnda köruklü belediye *Çağ atlıyoruz, belediyeleri otobüslerinin altları asfalta güçlendirdik, hizmette sımr sürterek gidiyor. Yolun bu tanmmıyor' vs. gibi sözler sayın basbakanımızm defalarca bölümüne gelindiğinde tüm söylediği sözlerdir. Ama gelin araçlar bir veya ikinci vitese alınarak seyrettiklerinden yol görün ki bazı belediyelerde burada akşam ve sabah durum hiç de basbakanımızın saatlerinde tıkanmaktadır. söylediği gibi değil. Orneğin Gaziosmanpaşa Belediyesi 1520 santimetreye yaklaşılan bölgesinde bulunan eski Edirne 23 metre ara ile açılan OKTMAKBAL Otobüslerin altlarmm sürttüğü bozuk asfalt çukurlar nedeniyle köruklü belediye otobüslerinin altları buradan geçerken asfalta sürtmektedir. Kuşkusuz belediyelerin hizmetleri sayılamayacak kadar çoktur. Ama bazı belediyelerimiz için bunu soylemek çok güç. Bir ana caddenin bir kilometrelik bölumünu onaramayan bir belediyenin hizmet'mden söz etmek, o beldenin halkına saygısızlık olur. Kim ne derse desin, kendine hizmet verilmeyen halk artık boş laflarta avunmuyor, avutulamaz da. Seçimler yaklaşıyor. Sayın Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı halka donük çaUşmalarına biraz ağırlık verirse bu sorunlar ortadan kalkar. Eğer bu caddenin asfalt onanm ve yapımı Karayollan'na ait ise o zaman yine sayın başkandan belde halkı olarak rica ediyoruz, Karayollan yetkililerinin harekete geçmesi için girişimde bulunsunlar. BtR GRUP MtNtBÜSCÜ 9.Sayı ÇIKTI Bayilerde • TBKP Programı'nın Kimi Yeni Yaklaşımlan//l.Kje Gü• ier • Demokratik Birikim ve Cumhuriyet öncesindeki Evrimi/Cov/j Çulfaz ' Demokratik Alternatif Arayışı ve lşçi Hareketi/yun Krasin • "Yeşilçam Dedikleri Türkiye" Üzerine Duşünmek/^///â Turk • Zeki Baştımar'ın (Yakup Demir) Savunması • Saruşturma/Sa/7 Üner, Doğu Perinçek Yazifma AdrtsL Piyerloıi Cad. Dostluk Yurdu Sok. No.8 Sehmbey Iş Hanı, K.2 Çembtrliıaftstanbul Dafıtım: Tet 513 77 10 Sevgili ORHAN MADAZLIOĞLU Dost olduk, sevdik, özledik. Geriye sadece hatıralar kaldı yaşanacak. Ve yaşayabilirsek, sensizlik. KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEIV ARKADAŞLARI ADCSA StBEL ÖZDEMtR dünyaya ü bakış g.Sayı ÇIKTI Bayilerde BAROMUZUN DÜZENLEDİĞİ Balıkesir Barosu'nun düzenlediği "tkinci Hukuk ve Yargı Reformu Kurultayı" 1314 ocak cuma ve cumartesi günleri yapılacaktır. Kurultaya Yargıtay Başkanı Ahmet Coşar, Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Yekta Güngor özden, Prof. Dr. Aydın Aybay, Prof. Dr. Baki Kunı, Prof. Dr. Bahri Savcı, Prof. Dr. Can Tuncay, Prof. Dr. Faruk Eren, tstanbul Üni.Hukuk Fak. adına Dekan Yardıması Prof. Dr. Sait Güren, Siyasi Parti Genel Başkanlan IDP Genel Başkanı Aykut Edibali, SP Genel Başkanı Ferit llsever, yazar gazetecilerden Oktay Akbal, Sami Karaören, Doğu Perinçek, eski bakanlardan Necdet Uğur, Em. Orgeneral lrfan Özaydınlı, Türktş üçüncü bölge temsilcisi Orhan Sorguç, Av. Halit Çelenk, lnsan Hakları Dernegi Genel Başkanı Nevzat Helvacı, Ingiliz hukukçuları ve çok sayıda baro başkanı, adalet kom. başkanı, savcı ve yargıçlar katılacaktır. Giriş her dinleyiciye açıktır. ÇAĞDAŞ TÜRK DİLFNİN OCAK 1989 SAYISI ÇIKTI. Bu Yasagı Kim Koyuyor (ÇTD), Omer Asım Aksoy: Yeni Baskı Turkçe Sözlük'un "Ön Söz"u, Sami Karaören: Dilimizin Ustalanndan Biri: Nadir Nadi. Ahmet Erdoğdu: Dil Devrimine Engellemekr, Muammer Yuzbaşıoğlu: Bu>ııyen Yaklaşan Tefalike, Tayyibe Uç: Her Yönüyle Yeni Baskı Tnrkçe Sozluk II, Seyfettin Turhan: Cesedini Arayan Adam, Mevlüt Berk: Sözcukler Yine Bilmece, Bulut Yıldız: Bir Kitap Tanıtmasının Diışündiirdükleri, Tuncer Ucarol: Şemsettin Ünlu ile Sovleşi, Erendiz Atasü: Govdesizliğe "Hayır", Hasan Ünbay: Kiminle Yapacaksınız, Şerafettin Uzuner: Anadili, A. Cengiz Buker: Dilde Degişim, başlıkh yazılanyla; Savaş Büke tlle de Radyo adlı oyküsuyle; Ozcan Yahm: Yaşanak, Hidayet Karakuş: Hep O Şarkı, Abidin Aydın: Çöllerde Hasat, Huseyin Atabaş: toce Bir Su tzi, Mehmet Z. Saçlıoğlu: Bir Tgpınakla Gecelemek adlı şiirleriyle, derginiz Çağdaş TÜRK DÎLl'nde. Dil Derneği'nin 30 51 11 sayılı posta çeki hesabına 10 bin lira yatırarak sürdurümcu olabilirsiniz. D0 Deraeği. Tuna Cad. 5/10 06 410 Kızılay Ankara Tel: 135 24 56 • Daha Fazla Marksizm, Daha Fazla Yaratıcı Çaba/ N.I.Conde • tdeolojik Tartışma "Tehlikeli" midir?/Q Retnhold, E.Eppler • SSCB'de Perestroyka ve Uluslararası Komunist Hareket • 2013 Yılı Yeni Bir Sosyal Çığınn Şafağı mı Olacak?/R.Clarke • Türkiye Demokrasisi Yargılanryor/G. V.Houten Yaapna AdresL Piyerlotı Cad. Dostluk Yurdu Sok. No: 8 Selimbey ff Hanı, Çemberliıaftslanbul Datmm: Tet 513 77 10 HfiİNtNGÜNIİJeC GENEL DAGlTIM. MAJOR PLAKÇ1LIK Tel: 512 58 32 balKCidd sandal AV. TURGUT İNAL BALIKESİR BAROSU BAŞKANI 1979 YILI ICRA PL 467 TEDBIR UYARINCASIGARA SAĞLIĞAZARARLIDIR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle