Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER sı ve Ceza Infaz Yasası'dır. Zaten ceza reformunun bu üç konuda birlikte ele alınıp gerçekleştirilmesi sonucuna ulaşılmadıkça, bu alanda başandan söz etmek olanaklı değildir. ANAP iktidan, kısa süre önce uluslararası iki sözleşmeyi onaylayarak bunlan iç hukuk dunımuna getirmiştir. Bunlar işkencenin ve insanhk dışı hareketlerin önlenmesine ilişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ile Avrupa Sözleşmesi'dir. Bunların iç hukuka aktanlması olumlu bir adımdır, fakat bu sözleşmeden kaynaklanan sonuçlann alınması daha da önemlidir. özellikle Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'nin işkence tanımı ile işkence altında ulaşılan kanıtlar ve sanık anlatımlannın ceza yargıW masında sanık aieyhine karut olarak kulianılraasının yasaklanması, ceza yargılaması alanında hukuka aykın yollarİa elde edilen kanıtların kullarulmasırun önlenmesi bakımından temel bir noktadır. Fakat bu aşamada yapılması gereken şey, bu sözleşme ile kabul edilen ilkenin gerçekten iç hukukta kullamlması, iç hukukta yaşayan hukuk durumuna gelmesidir. Bunun için iki yol vardır, birincisi bu sonucu pekiştirmek için, bir yasa değişikliği ile bu ilkeyi Ceza Yargılaması Yasası'nda düzenlemek. Bu yol kısa ve amaca çabuk ulaştırabilecek bir yöntemdir. tkinci yol içlihat yoluyla, mahkemelerin verecekleri kararlarla işkence altında alınan sanık beyanının hukuka aykın bir yöntem olduğunun saptanması ile bu kanıtın geçersiz ve yargılamada kullanılamayacağuun belirtilmesidir. Ancak bu yollarİa, hukuk alanında dışa açıldığını gösteren siyasal iktidar zamanında gerçekçi sonuçlara vanldığı söylenebilecektir. ödeme sınınnın yükseltildiği, bununla ceza davalarırun sayısııun azaltılmasına çalışıldığı görülmektedir. Oysa bu alandaki aksaklık bir değerlendirme yanılgısından kaynaklanmaktadır. 1985 yılında yapılan değişiklikte, yargılamalan uzatmak ve hanrlık soruşturmasının bir yinelenmesi olmak eleştirisi altında kalan ilk soruşturma aşaması kaldınlmıştır. Bu sonuç yaratılırken açılan davalarda mahkemelerin davayı reddetme olanağı ile sanık ve mağdur taraflarımn henüz duruşmadan önce bazı kanıtların toplanması ile, işin dunışmaya geçmesi ya da gecmemesi değerlendirmesinin birlikte yapılması ve işin bu aşamada sonuçlandınlabilmesi düşünülmek gerekirdi. Bu yapılmaınıştır ve iyi çalışmayan bir savalık örgütü üe ceza davası sayısı çığ gibi büyümüştür. UciHidan Köşesinden Ceza Refornıu Ceza adaletinin sağlanması yalnızca Ceza Yasası'nın yapılması ile çözülecek bir sorun değildir. Bu konu üç ayaklıdır. Bir ayağı Ceza Yasası, öteki iki ayağı da Ceza Yargılaması Yasası ve Ceza İnfaz Yasası'dır. Zaten ceza reformunun bu üç konuda birlikte ele alınıp gerçekleştirilmesi sonucuna ulaşılmadıkça, bu alanda başarıdan söz etmek olanaklı değildir. Prof. Dr. ERDENER YURTCAN İstanbul Üniversitesi Son zamarüarda ceza hukuku alanında bazı sıBu çapta bir çalışma icin, ceza hukuku alanında nırlı degjşikliklerin yapıldığı görülmektedir. Bun kesin gerekçeler ve gereksinmeler mutlaka söz kolann son örneğini kısa bir süre önce yürürluğe gi nusuydu. Bu nedenle Medeni Kanundan sonraren yasa oluşturmaktadır. Erteleme (tecil), şartla ikinci kez ulkemizde bir büyük yasanın hazırlansalıverme, para cezalan ve ön ödeme kurumları ile masına girişilmişti. Oysa bu tavra karşı, ucundan ilgili kısmi düzenlemelerle, bu alanlardaki aksak köşesinden ön taslağın düzenlemelerini yasa tasalıklann giderilmek istendigi dikkati çekiyor. nlan haline getirmek ve yasalaştırmak, reform çaAksadığı düşünülen noktalarda, taksit taksit ya lışması için harekete geçen bir zihniyetin farklı bir pılan değişiklikleri gerçekleştiren ANAP iktidarı göstergesi olarak, en azından şasırtıcıdır. Bu konın bu konuda mutlaka gerekçeleri vardır. Bunla nuda bu tür önemli yasaların parlamentoda görün tahmin etmek zor değildir. Belirli bir ivedilik ta sülmesinin ve yasama çahşmasının sonuçlandınlşıyan konulara öncelik vererek, aksaklıklann en h masının kolay olmaması da bir özür olamamalıdır. sa sürede giderilmesi amacı söz konusudur, deniöte yandan ön taslağın gerekçesinde açıklandılecektir. ğı üzere "insan hak ve hürriyetlerini güvence altında bulundurmakla beraber, toplum savunmasını Yeni Ceza Yasası geciktirilmemeli hiçbir suretle ihmal etmemek ve kişi hak ve hürriyetleriyle toplum savunmasını dengeli olarak koOysa yine ANAP iktidan döneminde ve 1984 yı rumak" amacı geçerli olduğuna ve gerçekleştirillında başlatılan bir ceza reformu bareketi vardır. mesi gerektiğine göre, yeni Ceza Yasası'nın yapılAdalet Bakanlığı bünyesinde uzmanlardan oluştu masının geciktirilmesi doğru değildir. rulan komisyon bir ön taslak hanrlamıştır. Bu, tartışmaya açılmış, daha sonra kurulan ikinci komisBu noktada şu hususu da dikkatten uzak tutmayon, yapılan eleştirileri de dikkate alarak ön tasla mak gerekir ki, ceza adaletinin sağlanması yalnızğı daha iyi bir duruma getirme çabası içinde olmuş ca Ceza Yasası'nın yapılması ile çözülecek bir sotur. Bu taslağın da kısa süre içinde yeniden kamu run değildir. Bu konu üç ayaklıdır. Bir ayağı Ceza oyuna sunulacağı söylenebilir. Yasası, öteki iki ayağı da Ceza Yargılaması Yasa PENCERE // OCAK 1989 Çankaya'nın Konumu?.. Cumhurbaşkanı Evren, yaklaşık 2000 yazar, sanatçı, bilim adamı ve sporcuyu Çankaya'da ağırladı. Toplantının ayrıntılı haberleri gazetelerde yayımlandı. Köşk'te ağırlanan 2000 kişinin içinde her türden insan var, adı sanatçıya, yazar a, bilim adamına çıkmışların yanı sıra gerçekten değerli kişileri de sayabiliriz. Kuşkusuz böyle davetlerin bir anlamı ve hoş bir yanı vardır; ama kırk yılda bir toplantı yapmakla Çankaya'nın yalnızlığı giderilebilir mi? Ceza infazının düzenlenmesi Ceza reformunun üçüncü ayağında, mutlaka ceza infazının düzenlenmesi şarttır. Bugün ulkemizde adı İnfaz Yasası olan bir yasamızın varbğma karşın, bir infaz yasamız yoktur. Infaz sorunu tüzük ve daha alt düzeydeki düzenlemelerle gerçekleştirilmektedir. Bu alanda yasal düzenlemenin olmayışı ve infaz güvencelerinin sağlanmamış oluşu, son günlerde yaşanan acı tablolan gündeme getirmiştir. Oysa bir infaz yasası yapılmasının zamanı gelmiştir. Bu yasa, çağdaş ölçüler içinde bu konuyu düzenlemek zorundadır. Bu yolla bu alandaki sıkıntılar da azalacaktır. Sonoç olarak: Son zamanlarda yapılagele.ıin tersine, ceza reformunun bir bütün olduğu göz önünde bulundurulmak gerekir. Bu da Ceza Yasası, Ceza Yargılaması Yasası, Ceza infaz Yasası üçgeninin birlikte ele alınarak bir bütun içinde düzenlenmesi ile mumkündür. Bu yola gıdilmedikçe yapılan düzenlemelerin köklü çözümler getirmesini ve ülkede ceza adaletinin sağlanmasını beklemek hayaldir. Hele hele birkaç maddelik tasarılar halinde gerçekleştirilen sonuçlar, kendi içinde faydalar taşısa bile, bu alandaki "bütün"e ulaşılamadıkça eksik kalmaya mahkumdurlar. Ceza Yargılama Yasası Bu noktada akla gelen bir başka husus, ceza adaleti sağlanmak istenirken, bir ülkenin ceza yargılaması yasasının da temel yasalardan biri olarak, bireytoplum çıkarian dengesini iyi bir biçimde kurrnasının şart olduğudur. Son yıllarda bu konuda yapılan düzenlemelerde yalnızca yargüamalann kısa sürede sonuçlandınlmasııun hedeflendigi dikkati çekmektedir. Hatta yapılan son değişiklikte yine ön OKT4YAKBAL EVET/HAYIR 'Emek Ağırlıklı' Bir Parti Iseniz!... OKURLARDAN Neden gelip gidiyorsunuz? Bir daha her hafta sonu geldiğinizi görmeyeüm; Bir toplantı strasında bütün öğretmenlere bağnlarak: "Ne saygısız insanlarsınız." İki 23 Aralık 1988 tarihli bayan öğretmenin geceleri Cumhuriyet'in "okurlardan" köyde, lojmanda rahatsız köşesinde çıkan yazıyı edildiklerini belirtmeleri üzerine okuduğumuzda üzerimizdeki gülünerek (Yetkitiler baskımn biraz yüzeysel tarafından). yazıldığı kanısına vardık. Yeni nesli çok büyük fedakârhklar Siz de birer oyuncak yaparak yetiştirmeye çalışan tabanca alıp kendinizi koruyun. öğretmenler olarak Sungurlu Bazı söylenen onur kıncı sözler İlçe M.E.G. ve S. ise şöyle; Müdurlüğü'nden biz öğretmenlere yapılan hakarttler Senin burnundan fitil fitil getiririm! ve söylenilen sözler bizce çok düşündurücüdur. Bunu buradan sürdüm, sıra İşte bunlardan birkaç örnek: sende. Senin de peşindeyim.' Köylüler sana karışırsa sen 19881989 öğretim yılında de kabadayılık yap! görevini dürüstçe ve layıkıyla yapmaya çalışan birçok Gençsin onun için birşey öğretmen, sudan bahanelerle demiyorum, yoksa!.. karda kışta başka ilçelere veya Bu tür konuşmalara muhatap yerlere sürülmüştür ve olduktan sonra öğretmenlerden soruşturma yağmuruna fedakârlık ve başarı beklemeye tutulmuştur. Cumartesi, pazar hakkımız var mı? Dile gunlerinde ancak ilçeye getirdiğimiz bu sorunumuza ihtiyaçlartnı karşılamak için okurlar köşesinde ver verirseniz gelen öğretmenler müdürluğe öğretmenlik mesleği ve insanhk çağırtılıp; adına teşekkür ederiz. İdarecilerden öğretmene saygı Gerçeklerı gören bir bılım adamı, bir iktisat profesörü SHP'de yönetimi elinde tutanların sermaye çevrelerine güven verıcı davranışları konusunda bakın ne diyor "Emek ağırlıklı bir kitle partisi nıteliği ile SHP'nin iktidara gelmesi, iç ve dış tekelci sermayenin kâr oranlarını azattacaktır. Uzun dönemde Türkiye ınsanının üretim süreçlerıne beyin gücüyie katılması, teknolojinin yerli üretiminde atılım yapması da onların uzun dönemli çıkarlanyla uyuşmuyor. Konunun özü budur. IMFÖzal politikalarına 'sosyal içerik' kazandırılabileceğı sanılıyor. Bu tür bir içerik kazandırmayı 40 yıldır Güney Amerıka'dan Uzakdoğu'yadek, ne iktisatçılar, ne de siyasetciler keşfetti! Bir kısım SHP yönetıcileri ıse keşfettiklerını sanıyor!" SHP Parti Meclısi Üyesi Prof. Yakup Kepenek, 'Millıyet'te böyle söylüyor. Kepenek, örgütün katılımıyla hazırianan ve olağanüstü kurultayda oybirliğiyle benimsenen programın "oyulduğunu" açıklamaktadır. Gerçekten de yeni MYK'nın ışbaşına gelmesinden bu yana SHP, programına ters düşen, hatta o programı İşte Alternatif kitapçığıyla tanınmaz biçimde değiştirmeye kalkışan bir geriye dönüş havasındadır Geçenlerde genel sekreter basına verdıği bir demeçte de SHP de 'yeniden yapılanma'nın gerekliliğinden söz etmışti. Dünyada sol partilerde 'yeniden yapılanma' girişimleri başlamış, aynı yolu SHP de izlemeliymiş! Bu demektir kı, SHP daha bir noktasını bile uygulamadığı programından ödünler verecektir. Sermaye güçlerine daha çok yaklaşacak, 'emek ağırlıklı bir parti' olmanın gerektirdiği atılımlardan vazgeçecektir. Yeni MYK yönetiminin yayımladığı 'İşte Alternatif kitapçığında partinin 'emeğe saygılı' olduğu belirtiliyor. SHP'nin 'emek ağırlıklı bir kitle partisi' olduğu gerçeği anımsatılmamıştır bile!.. Sayın Kepenek bu konuda şöyle konuşuyor: "Örgütün geniş katılımından geçerek biçımlenen SHP programının üç temel dayanağı vardır: Katılımcı, özgürlükçü demokrasıyı kurumlaştırmak; ekonomide kaynak tahsislerıni planlı karma etonomi kurallarına göre yürütmek ve ulusal bağımsızlığa daha sağlıklı biçimde sahip çıkmak. Burada bütün bunların tek bir dayanağı olduğu hiçbir zaman gozden uzak tutulmamalıdır. O da, partinin, yani SHP'nin emeğe dayalı' bir kitle partisi olduğudur." SHP demokrasiden yanadır. Adı üstünde sosyaldemokrat bir partidir. Yüz binlerce üyesi vardır. Bu yurttaşlar programındaki nitelikler yüzünden SHP'ye katılmışlardır. SHP'nin temel ilkesi 'emek'tir, 'emekçidir'. Sermaye güçleri değil, emekçi güçleridir. SHP'nin dayanması gereken amaç, anlam... 1987 haziranında kabul edilen program bu çizgidedir. Ama bir parti meclisınde çoğunluğu elde eden bir grup 'yeniden yapılanma' adıyla SHP'nin temel niteliklerını değıştirme, daha doğrusu yozlaştırma, ikinci bir ANAP yapma gınşimınde görünmektedirler. Şunu unutuyorlar, sermaye yanlısı partıler bu yeri SHP'ye zaten kaptırmazlar! Ne yapsalar sermayeye güven vermekte, sermayeyi kendisine destek yapmakta Özal'dan, Demırel'den üstün çıkamazlar. SHP ancak çizgisinde yürudüğü sürece. sermayeye, gericilığe, çağdışılığa karşı çıktığı, halktan, emekten yana olduğu sürece, halktan beklediği ilgiyı ve oyu alabilir. Yerel seçimlerde pek çok il, ilçe ve beldede adayların genel merkez yöneticilerı tarafından tayın edilmelerı SHP'de tüzüğün, programın, demokratik uygulamanın bir yana itildıği kanısını yaratmıştır. Yedi il yöneticilerinin, ardından da istanbul'un Şişli ve Beyoğlu ilçe yöneticilerinin görevden alınıp yerlerıne Baykalcı olarak bilinen kişilerin atanmaları da MYK'nın parti içinde kesin egemenlik kurmak niyetlerinin açık kanıtlandır SHP'de parti ıçı demokratik uygulamaya ters düşen bütün bu eylemlere SHP örgütü büyük bir dıreniş ve tepkı göstermektedir. Bunun en yeni ömeği Bursa'da Baykal'ın karşılaştığı durumdur. El çektirilen il başkanının yandaşları Baykal'ın konuşmasına sert bir tepki göstermişlerdir. Genel Sekreterin seçimle işbaşına geien, ama merkez tarafından hiçbir neden gösterilmeden görevden alınan partililileri 'Çerkez Etem'e benzetmesi de çok çirkin kaçmıştır. Baykalcılar ne istiyorlar, SHP tabanının her emre kötükörüne boyun eğen bir 'sürü' olmasını mı? 'SHP nereye gidiyor? diye soruyorlar mektupla, telefonla... "Sayın inönü bu antidemokratık kararlara, davranışlara karşın neden sessiz kalıyor?" diyorlar. Bizlere, öteden beri ulkemizde emekten yana bir sosyaldemokrat oluşumun güçlenmesinden yana olanlara düşen, bu ters gidışın, bütün bu antidemokratık uygulamaların, genel merkeze egemen olan milıtanca tutumların yanlıslığını belirtmektir. Her cumartesi, pazar Sungurlu'da ne işiniz var? yüzde 60a indirilerek yontulma surdurütmüs ve son "Süper Anayasa Mahkemesi'nin geçici Emekli Yasası"yla da bu oran yüzde SO'ye düşurülerek 5'inci maddesini iptal ederek sigortalıların düşük ücretli eşitsiztiğin düzeltilmesi için (yaklaşık yüzde 90'hkJ kesimi hükümete 6 aylık bir süre hüsrana uğratılmıştır. tamdığı "Süper Emeklilik Gunümüzdeki yaşam kosulları Yasası" yılan hikâyesine dönüşürken, uygulamalardaki ve korkunç fiyat artışlarını göz önüne ahrsak, "süper" diye dengesizlik ve eşi görülmemiş adlandırıktn ücretin en üst kayırımcı niteliği ile bu yasa sınırının dahi yaşamak için süper eşitsizlik haline zorunlu temel ihtiyaçlanmızı dönüşmüştür. ancak karşılayabilecek düzeyde Oysa bu yasal düzenleme olduğunu göriirüz. yapılırken, ilgili bütün taraflarca ısrarla uyarılmış, Yasanın 5'inci maddesini ancak bütün uyarüar göz ardı yeniden düzenierken, lütfen edilerek politik hesaplar ön elinizi vicdanınıza koyuj insaf ptanda tutulmuş ve bu şaşılası ölçulerini aşmadan, adil, sonuca gelinmiştir. dengeli, ileriye yönelik, kalıcı 12 Eylül öncesinde gittikçe ve hak eşitüğine dayalı, emeğin gözden düşen ve amacından kuısalhğmı göz ardı etmeden, uzaklaşan "emekli aylıkları" 12 emekli olmuş ve olacak tüm EylüVden hemen sonra, 506 sosyal guvenlik kapsamındaki sayılı yasa değiştirilerek, "Son çalışanlan düşünerek bu yasayı beş yılın en kazançh 3 yıh" yapalım. ibaresinden en kazançh 3 yıh Çahşanüv ve emektiler tümcesi çıkarıhnış, "son beş arasmda oluşturulmuş bu ytlının ortalamasımn yüzde 70V olarak değiştirilip emekli korkunç dengesizliğin hazırladığt yarayı kangrene aylıkları azaltılarak ilk darbe çevirmeden iyileştirelim. indirilmiştir. Saygılanmla. Bu operasyonla yetinilmemlş ve BÖLOEDEN BİR GRUP 1982 yıhndaki Özal iktidarıyla ERDOĞAN KESKİN ÖĞRETMEN da yüzde 70 olan maaş oranı İstanbul Süper eşitsîzlik Tevfik Güngör'ün 12 Kasım 1988'de Dünya Gazetesi'nde çıkan yazısını kesip bir yana koymuştum. Bu yazıda Mehmet Soydarf ın bir araştırmasına dayanılarak 19321938 yılları arasında Atatürk'ün görüştüğü bilim adamları, gazeteciler, yazarlar ve şairlerin dökümü yapılmtş; bilgiter, Çankaya'daki yaverterin nöbet defterlerinden toplanmış. Tümü bu köşeye sığmayacağı için özetini çıkarmak zorundayım; 1932'den ölümüne kadar Atatürk'ün konustuğu bilim adamları şunlar: Ibrahim Necmi Dilmen (238), Ahmet Cevaf Emre (277), Hasan Reşit Tankut (206), Muzaffer Göker (179), Yusuf Ziya Özer (172 Hasan Cemil Çambel (153), Sadri Maksudi (105), Fuat Köprülü (122), Yusuf Akçora (62), Abdulkadir İnan (90), Besim AtaJay (35), Saim Ali Dilemre (62), İ.Hakkı Uzun Çarsılı (79) ve başkalan.. Adların yanında parantez içinde verilen rakamlar görüşme sayısını vurguluyor. Anlaşılacağı gibi Atatürk bu dönemde daha çok dil devrimine ilişkin ilgi alanı içinde görüşmelerini sürdürmüş; ama elbette bu konuşmalarda çağın her türtü sorunu da gündeme gelmiştir. Yine 1932'den 38'e kadar geçen altı yıl içinde Atatürk'ün Çankaya'ya çağırıp görüştüğü yazarlar, sanatçılar, kültür adamları da şunlar: Falih Rıfkı (356), Ruşen Eşref Ünaydın (162), Yunus Nadi (73) Necmettin Sadak (64), Hakkı Tank Us (63), Asım Us (48), Fazıl Ahmet Aykaç (57), Celal Sahir (53), Yakup Kadri (44), Mahmut Soydan (46), Naşit Hakkı Uluğ (33), Ferit Celal Güven (29), Hamdullah Suphi Tannöver (28), Samih Rifat (17), Ali Canip Yöntem (16), Yahya Kemal Beyatlı (13), Ali Naci Karacan (6), Reşat Nuıi Güntekin (4), Abdülhak Hamit (3) ve başkalan... Peki bu görüşmelerin yansıttığı anlam nedir? Sayısal açıdan bakılınca yaklaşık 3000 görüşme saptanıyor. 1932'den 38'e altı yıl var Atatürk 1938'de hastalandı ve öldü. Bu da hesaba katılınca altı yıl içinde yuvarfak sayıyla 2000 günde Gazi; sanatçı. yazar ve bilim adamlarıyla yaklaşık 3000 görüşme yapmış. Çankaya dışındakiler de buna eklenince Atatürk'ün kimlerle fikir arkadaşlığı yaptığı ortaya çıkar. Sayısallığın ötesindeki gerçekler daha çarpıcıdır. Yukarıda adı geçen kimi bilim adamı ve sanatçı bugün yaşasaydı 12 Eylül'ün 1402'likler listesine girerdi. Hayatının son yıllarında bile Atatürk'ün bilim ve sanat adamlarıyla haşır neşir olduğu ortadadır. Mustafa Kemal'in gençliği ıse bilindiğı gibi zamanın "sakıncah" sayılan "ilerici" fikir adamı ve şairlerıyle yuğrulmuştur. * Eğer gençliği ve yetişme biçimi, çağdaş Türkiye'nin gerçek bilim adamlannı ve sanatçılarını yakından tanımaya olanak verseydi, Sayın Evren 12 Eylül'den sonra Atatürk'ün "Öğretim BirliğiDevhmfn yıkar mıydı? Türk Dil veTarih Kurumlannı, Atatürk'ün vasiyetini de çiğneyerek tutucu birer devlet dairesine dönüştürür müydü? Hiç sanmıyorum... Sayın Evren'in Atatürk'ü sevdiğine inanıyorum: ama bu duygu biçimsel ve yüzeysel, gerçek bir anlayışa, bilince, bilgiye, bilime dayanan sevgi değil... Yine de Evren, 12 Eylül'ün Milli Guvenlik Kurulu'nu oluşturan beş generalin en olumlusudur; ötekilerin dünya görüşü çok daha gerilerde kalıyor. Cumhurbaşkanı giderayak Çankaya'da toplantı düzenlemekle elbet iyi bir işi yapU; Çankaya dışında düzenlenen kımi bilimsel toplantıya ve sanat etkınliğine de katılıyor; bunların hepsı protokol düzeyinde kalıyor Ne yapalım ki 12 Eylül'ün ağır mirasından sıynlmak ve kurtulmak kolay değil. 12 Eylül, Türkiye'de bilim ve sanat adına ağır bir yıkım olmuştur. DUŞUNUTORUM Ö\XEYSE \URUN n DlŞI DEGİL İÇİ ÖNEMLİ ts İlhan Selçuk 17. bası 3000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Turkocağı Cad. 3941 Cağaloğlutstanbul ANA DÎLÎNİZÎ • II foDAV INÖİÜZCC BİLMEK TUKCMIM ÎNâfLTECf'DE DÎL SİZ DE İNöÎLlZCE Ö6RENECEK, VAZACAI^VE SAkSlr|£ BUŞON KOROZYONU ENGELLEYEN VE YOĞUNUŞTIRİCI SİS^EMU KAPAK IŞILIŞLEM ELEKTHONIK BASINÇ KONTROL SEDIRMAZUK SSTEM1 İLE BLOK HAUNDE HRLEŞT1BME BAĞLANTIKAYMAĞI " BÖLMELER ARASI B A & A N T I KAYNAĞI ÖZEL ENTEGRE MIKROKOMPÜTER SISTEM İLE YÜKSEK GÜÇLU KUTU 40°C +60°CARASINOA ÇALIŞABILECEK OZEL POLYPROPYLEN CINSI (DARBE VE SARSINT1LARA DAYANIKU) ELEMAN KAYNAĞI DÜŞUK DIRENÇU. YUKSEK AKIM SAGLAYAN ÖZEL ALAŞtMU turseın İngiliz Lisan Okulları Danışma Merkezi Cumnunyet Cad 173/1B Elmaöag Istanbul 8023Û Hılton Otelı karşısı Te' .11 148 39 7 7 148 79 43 Tlx 27498TUSMTRFa* 111329729 RUHİ SU Özel kayıtlardan derlenmiş on sekiz türküsü ile yeni bir kasette... ?55A • SEPERATÖR ÜLKEMIZ KOŞULLARINA UYGUN SARSINTILARA OAYANIKU VE UZUN ÖMÜRLÜ PVC ÖĞRETMENLER v PLAKLAR YÜKSEK KAPASITE VE YUKSEK SOĞUK MARŞ AMPERI SAGLAYAN OZEL ALAŞIMLI BAKIM GEREKTIRMEYEN Yarım gunünuzu değerlendirip iyi bir gelire sahip olmak istermisiniz. Gelin gorüşelim. TtI: 532 81 06 Ba\aıılar >;txuk bakarak lngilizce oğrenmevi AuPaırlik yaparak 1.158 53 42 4.2 H 68 67 Nüfus cu/danınu ka\beııım Hukuıııvu/tlur. HÜSEYIS MEHMET Şt \ DADALOĞLU ve ÇEVRESİ İMECE KASETLE.Rİ Genel Dağıtım:Modern Plak Evi İMC 6.Blok 6 2 2 0 Unkapanı Tel = 522 71 0 6 TÜRKİYE DE BAKIM GEREKTİRMEYEN TEK AKÛ MAINTENANCE F R E E ( D I N )