18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
/ EYLÜL 1988 .TÜRYAŞAM CUMHURÎYET/5 ISMAIL GÜLGEÇ MUZIK FİLİZ ALİ HAYVANLAR '64 yılı hiçe sayamayız' Sanat tarihçisi, müzikolog vt anat yazan Cevat Memduh Alar, Cumhuriyeı Türkiyesi'nin nüzik ve sanat konusundaki atıımlarınm önde gelen mimarlannlan biridir. 1927 yılında Leipzig'ieki Landeskonservatorium'u biirir bitirmez yurda dönen Altar'n ilk görevi, Musiki Muallim vtektebi'nde teori öğretmenliği Dİmuştur. Daha sonraki yıllarda Gazi Eğitim Enstitüsü sanat tarihi ve müzik tarihi öğretmenliği (1930), Milli Eğitim Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürluğü, Şube Müdürluğü (1935), Başbakanlık Basın ve Yayın Genel Mudurlüğü Radyo Dairesi Müdürluğü (1943) ve aynı bakanhğın Genel Müdür Vekilliği (1945), Devlet Tiyatrosu Genel Müdürluğü (1951), Milli Eğitim Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü (1954), Ankara Devlet Konservatuvarı Sanat Tarihi ve Opera Tarihi öğretmenliği (1961), TRT Genel Müdur Program ve Haber Yardımcıhğı (1967) görevlerini Ustlenen Altar, emekli olduktan sonra da Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda Sanat Felsefesi öğretim Üyesi olarak müzik ve sanata hizmet vermeye devam etmektediı. 1902 yılında tstanbul'da doğan Altar, telif eserleri, çevirileri, uluslararası kongrelere sunduğu bildiriler ve yabancı ülkelerde verdiği konferanslarla dünya müzikoloji ve sanat tarihi çevrelerinde tanınan bir bilim ve sanat adamımızdır. 1936 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı'nın kunılma aşamasında Paul Hindemith, Ernst Praetorius, Carl Ebert, Lico Amar gibi dünya çapında müzik ve sahne otoritelerinin Türkiye'ye gelmelerini sağlayan bu ileri görüşlü sanat adamı, daha sonraki yıllarda da Atatürk'un başlattığı sanat ve kültür hamlesinin en sadık savunucularından biri olmuştur. Altar'a Türk müzik yaşamı ve müzik eğitimi konulannda bazı sorular sorduk. Sayın Altar, Atatiirk'ün çağnsıyla 1954 yılında Ankara1da toplanan ilk Müzik Kongresi'ne siz de kalılmıştımz. O yıllarda ve daha önceleri Türkiye'de mü Zevat Memduh Altafla Türkiye'de müzik eğitimi üzerine KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK 1943TE RADYO DAİRESİ MÜOÜRÜYKEN Sanat tarihçisi, müzikolog ve sanat yazarı Cevat Memduh Altar (ortada), 1943 yılında Başbakanlık Basın ve Yayın Genel Müdürlüğü Radyo Daıre Müdurü iken, zamanın başbakanı Şukrü Saraçoğlu (sağda) ve Basın ve Yayın Genel Müdurü Selim Sarperle (solda) birlikte. zik eğitimi hangi düzeydeydi? ALTAR Osmanlı tmparatorluğu'nun son yıllannda muzik eğitimi, okulların bu konuya verebileceği, verebildiği önem nispetinde, bir de hocaların yetişme özelliklerine bağlı olarak vardı. Benim, mesela Nişantaşı Sultanisi'ndeki müzik hocam tzzettin Bey, Türk halk müziğinden mülhem olarak yeni bir okul muziği yaratma çabası içindeydi. Bu fikir hâlâ aktüeldir. Bundan birkaç ay önce Milli Eğitim Bakanlığı, İstanbul'da müzik öğretmenleri için bir hizmet içi eğitim kursu düzenlemişti. Kursa katılan müzik öğretmenlerinden bazılan benimle konuşup dertleşmek istediler. Kurs veren kişilerin, "Bundan sonra muzik derslerinde şimdiye kadar uygulanan okul müziği ve halk müziği yerine, Türk sanat müziği ağırlıklı eğitim yapacaksınız, komah müziği öğreteceksiniz" dediklerini, fakat komalar konusunda kendi aralannda da anlaşmazlığa düşerek, bu eğitimin hangi sistemde yapılacağı konusunda bir karara varamadıklannı naklettiler ve eğitimin bu biçimde yonlendirilmeye çalışılmasının sakıncalanndan soz ettiler. Bu konuda sizin göriişünüz nedir? ALTAR Ata'yı yakından tanımanın mutluluğuna erişmiş bir insan olarak, Ata'nm halk rnuziğine verdiği önemi çok iyi biliyorum. Bununla klasikmodalmonodik Türk musikisini inkâr etmiyoruz zaten. O bir zümre musikisiydi ve öyle kalması da gerekecek şüphesiz. Sizce komalı Turk sanat müziği okullarda, kalabalık sınıflarda oğrencilere öğretilebilir türde bir müzik midir? ALTAR Hayır; efendim bakınız, derler ki bir oktavm 8 tonu Batı musikisine nazaran en azından 24 komaya, 24 perdeye bölünebiliyor. Bu bir bakıma doğrudur. Avrupa'da da bunun üzerinde Alois Haba gibi hocalar çahştılar, halen de çalışılıyor. Bizimkisi eşit olmadan bölünmekle meydana gelen seslerdir. Modal Türk musikisindeki melodi zenginliği de hiç şüphesiz buradan geliyor. Fakat bununla da yetinilmiyor, 50'yi mütecaviz perde olduğu söyleniyor. Hangi kulak bunu idrak ediyor, ben anlamıyorum. Ben böyle bir kulağın mevcut olduğuna kani değiüm, ama hadi bunu da kabul edelim, bir oktav içerisindeki 50'yi mütecaviz perdeyi değme hanende kolay kolay söyleyemezken, evlatlanmıza ilkokulda söyletmeye çalışmak en azından bu musikiye ihanet olmaz mı? Dıyelım monodikmodal Turk musikisini okul çocuklarına öğretmeye kalktınız, bunun hocasını nereden bulacaksınız? İşittiğime göre kararnamelerde "menşeine bakılmaksızın" öğretmen alınabileceği ibaresi varmış. Benim okullarda müzik eğitimini değiştirmek konusunda tanıyacağım tek müessese Gazi Eğitim Enstitüsü'düı. 1924'te yani Cunıhuriyet'in ilamndan bir yıl sonra Atatürk'un kurduğu Musiki Muallim Mektebi ile başlayan bir okul bu. Bu okulun ilke olarak benimsemîş olduğu "okul musiki"sidir benim tanıyacağım okul musikisi. 1940'h yıllarda Musiki Muallim Mektebi, Gazi Eğitiın Enstitüsü'ne bir bölüm olarak nakledildi (YÖK Kanunu'yla üniversiteye bağlandı). O yıllarda Avrupa'dan Edward Zuckmayer adında çok önemli bir uzman müzik pedagogu getirildi. Zuckmayer, Batı müziği tekniğini, kendi müziğimizin gereklerine göre geliştirerek çoksesli bir okul müziği, bugün dunyanın her yerinde güncelleşmiş olan ortak bir teknik doğrultusunda, yerli, fakat çağdaş özellikleri de içeren bir Turk okul müziği meydana getirmek için efor sarf etti. Sayısız oğrenci yetiştirdi. Öğrencileri, onun btraktığı yerden devam ettiler. Şimdi biz bu 64 yıllık faaliyeti bir anda hiçe sayacağız, yeniden bir okul müziği yaratacağiz. Böyle şey olmaz. Hiçbir ilmi mesnedi olmayan bir düşüncedir bu. 64 sene memleketin para dökerek emek verdiği bir çabayı bir anda alıp atacağız, "Sen yoksun" diyeceğiz. Üç gun içerisinde okullanmıza başka türlü müzik sokacağız, öğretmenleri "menşeine bakılmaksızın" toplayacağız. Peki "menşei" olanlann kabahati ne? Mektebe kapanıp bu işin tekniğini öğrenmiş olanlara zulum değil midir bu? • Müzik yazanmız Filiz Ali'nin, Cevat Memduh Altar'la soyleşisinin ikinci bolumünü 28 eylül günü müzik sayfamızda yayımlayacağız PİKNIK PİYALEHADRÂ 6C7/LESEME SEKJİM BANA FEO' Ş A S K OLDUĞUNU ÖÜO ŞEKİLDE??/ HIZL1 G AZETECt NECDET ŞEN 5SYLBR m AMA DOSTü, ABİSk AU0A&I Pu MI OLAMAlSm.? G'ıT. YETt'Ş, &i OÖTvf?, . GÖHIÜW 41 •• KAZAHMAOMMI? 9E&ŞMEYE OİP'jğuMU EN QKWAR 5EY YAŞAMIŞ PÜZâNLE UZLAŞMAMIŞ. ONUPLU.. ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI tarafından Londra doklannda düzenlenmesi tasarlanan müzik ve lazer konseri tehlıkeye duştu. Çevre Planlama Komitesi, kalabalığındenetimi ve güyenliği konusunda kaygı duyulduğunu beltrtti Jarre, 24 eylülde gerçekleştirilmesi gereken konserle ilglli olarak Liverpool, Manchester ve Bırmıngham gibi kentlerden de öneri aldıgını söyledi. Jarreın kansı ve unlü sınema oyuncusu Chartotte Ramplıng de, "Bu, sanıldığı gibi bir rock konseri değil. Daha çok modem bir operaya benziyor. Bu yuzden şiddete yol açacağını sanmıyorum" dedi. lazerli konser gerçekleşecek mî? î r 3 S AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES Devlet Opera ve Balelerinin yeni mevsim programı açıklandı Üç btiyük kentte opera ve bale İstanbul Devlet Opera ve Balesi sezonu 1 ekitnde açıyor. Ankara ve hmir Devlet Opera ve Baleleri ise 3 ekimde açıhyor. îstanbul ve Ankara Devlet Opera ve Baleleri bu yıl etkinliklerini değişik mekânlarda da sürdürmeyi tasarlıyor. Kültür Servisi İstanbul, Ankara ve Izmir Devlet Opera ve Baleleri, 198889 sezonunu ekim ayı başında açıyor. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdurü Bozkurt Kuruç, İstanbul Devlet Opera ve Balesi Mudurü Mesut tktu ve tzmir Devlet Opera ve Balesi Müdürü Aytuğ Dilmaç ortak duzenledikleri basın toplantısında bu sezonun programını açıklayarak sahnelenecek yapıtlar hakkında bilgi verdiler. İstanbul Devlet Opera ve Balesi sezonu 1 ekim tarihinde Atatürk Kültur Merkezi'nde Nevid Kodalh'nın "Atatürk Oratoryosu" ile açıyor. Metniııi Cahit Külebi'nin yazdığı oratoryoyu Hikmet Şimşek ile bestecisi dönüşümlü olarak yonetecekler. İstanbul seyircisi bu yıl ilk kez Boris Asafiev'in " B a h ç e s a r a y Çeşmesi" adlı bale yapıtını izleyecek. Koregrafisini konuk sanatçılar Margi Scott ve Yuri Papko'nun yaptığı eserin orkesua şefi de yine bir konuk sanatçı Elşad Bagirov. Daha önce Aydın Gün'ün rejisi ile sahnelenen Verdi'nin "Otello"su yine Aydın Gün tarafından sahneye konuyor. "Otello" îtalyanca sahnelenecek. Türkiye'de ilk oynanışı gerçekleşecek olan Massenet'nin "Werther" operasını Alexander Sctavfinck ve Selmin Ada dönuşümlü olarak yonetecekler. Sahneye koyan ise Giirçil Çeliktaş. Leo Fall'ın "İstanbul Gülü" opereti ülkemizde ilk kez sergilenecek. Yekta Kara'nın sahneye koyacağı eserde orkestrayı Cem Mansur yonetecek. Meriç Sümen'in rol alacağı yeni bir bale eseri ile kadrosunu konuk sanatçılann oluşturacağı Donizetti'nın "Viva La Mamma" adlı operası da İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından bu yıl sergilenecek. Topluluk Britten'in "Albert Herring" operasını Türkiye'de ilk kez sahnelerken, koro ve solistler İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası eşüğinde "Carmina Burana"yı da seslendirecek. "Poulenc'in "İnsan Sesi" ile Stravinski'nin "Askerin Öyküsü" de bu yıl ilk kez sergilenecek yapıtlar arasında. tstanbul Devlet Opera ve Balesi ayrıca geçen yıl repertuannda yer alan yapıtların büyuk bir bölümunü bu yıl da sergilemek üzere programına aldı. Sezonu 3 ekimde Puccini'nin "Turandot" operası ile açacak olan Ankara Devlet Opera ve Balesi'nin programında üç Türk bestecinin özgün yapıtları yer alıyor: Ferit Tüzün'un "Midas'ın Kulaklan" operası, Bülent Tarcan'ın "Mimar Sinan" kantatı ve Çetin Işıközlü'nun "Gülbahar" adlı yapıtı. Topluluk Puccini'nin "La Boheme" operasını özgun dilinde, İtalyanca olarak sahneleyecek. Nicolai'nin "Windsor'un Şen Kadınlan" yapıtı Edvvin Fabian, Bizet'nin "Carmen"i Bozkurt Kuruc tarafından sahneye konulurken Beethoven'in " 9 . Senfoni"si, Donizetti'nin "Ala>"ın Kızı", Cilea'nin "Adriana Le Couvreur"ü de sergilenecek yapıtlar arasında yer alıyor. Bernslein'in "Batı Yakasının Hikâyesi" muzikali, Şostakovic'in "Budala", Prokofiev'in " R o meo ve Jülyel", Melikov'un "İki Yürek Destanı" adlı baleleri de Ankara Devlet Opera ve Balesi tarafından sahnelenecek. Ankara Operet Sahnesi'nde ise Strauss'un "Yarasa"sı, Orff'un "Akıllı Kız"ı, Hacıbekov'un "Arşın Mal A l a n " ve " O Olmazsa Bu Olsun"u izlenebilecek. sezonu 3 ekim tarihinde Donizetti'nin "Aşk İksiri" adlı yapıtı ile açıyor. Topluluk bu sezonda Nicolai'nin "VVindsor'un Şen Kadınlan" operasını, Donizetti'nin " R i t a " \e "II Campanello" adlı operalarını, Smetana'nın "Satılmış Nişanlı"sını da sahneye koymak uzere programına almış bulunuyor. Auber'in "Randevu", Ravel'in "Güzel ve Canavar", Chopin'in "Les Sylphides". Çetin Işıközlü'nün "Jud i l h " , Meyerbeyer'in " L e s Patineurs" baleleri de sergilenecek diğer yapıtlar. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 21 Eylül ISTAmUL KASAPLARf YAK/NfYOR!. 1S8S'TE SUSÜN, OSMANU PADIŞAUt M MUİ2AT, ÎSTJtAJSUU KASAPLAG(NIN ve&Gt BAĞtŞtKUGI İSTEMl UZ£gİME, İSmNgUL KADtS/MA gİR FE&MAN 6ÖNDERM1ŞTİ: "TAR/İFfMIZA YOLLADIĞINIZ tVlEtCTVPm, K£NT7MİZ KASAPLAI&NtN ıU/fN/KeM£YB ÇJ&4KAK 'KOYUN tÇİN KOHAN e£SMf FİYAT, 4CO PtRHEM£(lO&o4) 3 AKÇEYKEN, ESKJ YASAYA GÖRE YEN/ÇER/LE/öE 200DlfZHEM £T •fAKçEYE SArTLA4AKmO/IZ. ÖN6OEULEN F/YArrAN YBİe A A Ço/C SAP HARCINfN KALPt&LMASIDIf?. SUNU KOYUN £MfMf DE DOĞRULAPI. BU AC&VO0A yASALARA UYULM4St <a£/SE/<T7G/ SfL/Af£. BüYUgUgCJM KJ, ESKf YAS4 NE OLUeSA OLSUN, ONA 1/YAG4K UA~££KeT ETMEÜ if£ TE&SİNE OAVRAMŞLA&PAN KAÇtHMAU£/H/Z.v İstanbul ve İzmir Devlet Opera ve Balesi ayrıca bu yıl ilk kez 712 yaş grubu çocukları için bir İzmir Devlet Opera ve Balesi ise çocuk balesi kursu duzenliyor. DERELİ KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN PUCCINI OEN "GIANNI SCHICCHI" istanbul Devlet Opera ve Balesi gecen yıl sahneye koyduğu Gıanni Schıcchi" operasını bu yıl da programına aldı Altan Gunbay'ın sahneye koyduğu operada orkestrayı dönusümlu olarak Italyan şef Aldo Tarchetti ve Cem Mansur yörtetıyorlardı Dekor Acar Başkut. kostüm ise Fıgen Koyunoğlu imzasını taşıyordu. Sayı: 1980/134 Davacı Havva Bekar tarafından davalüar Mehmet Bekar, Dursun Bekar ve Hüseyin Bekar haklarında mah'kememizde ikâme edilen tapulama tespitine itiraz davasının yapılan aç\k yargılaması sırasında davalılardan Bahçeli köyünden Mustafa oğlu Dursun Bekar'a dava dılekçesinin tebliğ edilemediğinden ilanen tebliği cihetine gidilmiş olup Bahçeli köyünde kâin 960 parsel sayılı taşmmazın tapulama tespitinin davacı Havva Bekâr adına tespit edilmesi gerekirken, davahlar adma tespitinin yapıldığından bahisle iptali ile davaa adına tespit gibi karar verilmesi davacının 21.4.1980 tarihli dilekçesinde belirtilmiş ve talep edilmiş olup, daha önce yürürlükte bulunan 766 sayılı tapulama kanunu yürürlükten kaldırılmı; olduğundan, yeni yürilrluğe giren 3402 sayılı kanun uyannca duruşma günü olan 10.10.1988 günü saat 9'da Giresun ili Dereli ilçesi Kadastro Mahkemesi'ndeki duruşmaya gelerek davaya karşı diyeceklerinizi bildirmeniz veya kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz, aksi halde duruşmalara ve davaya yokluğunuzda devam olunup sonuçlandırılacağı dava dilekçesine kâim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 5.9.1988 Basın: 28610 İLAN KARŞIYAKA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 987/748 : Rahime ÖZTÜZÜN 7082 Sokak No: 2/1 Gümüşpala / KARŞIYAKA Davalı : Tunay OMAK Cumhurivet Mah. Yıldız Sokak No: 4 Horozkoy MANİSÂ Dava : Tazminat Taraflar arasında mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan duruşmasında adı geçen davalının adresine çıkartılan davetiyenin bila tebliğ iade edilmiş olduğundan ve yaptınlan zabıta tahkikatına ragmen de adresi bulunmadığından ilanen tebliğine karar verilrniş olmakla; Adı geçen davalının duruşmamn atılı bulunduğu 14.10.1988 günü saat 9.40'da mahkememizde hazır bulunmast, gelmediği takdirde kendisini bir vekil ile temsi etıırmesı aksi takdirde yokluğunda karar verileceği ilanen tebliğ olunur. 2.9.1988 Basın: 9472 Davaa
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle