28 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 HABERLER 20 AĞUSTOS 1988 Kıyı banchna at arabası, kiralık eşek V Çevre Koruma Komisyonu 'nun 3 üyesi tarafından hazırlanan raporda, Mimarlar Odası'nın, kıyılarda, hiç kimseyi o bölgeye sokmayan, yararlandırmayan, o bölgenin üzerine bir fanus ge geçirilmişçesine sürdürülecek türde bir korumadan yana olmadığı bildirildi. mayacak, büyük döviz girdilerini sağlayan turizmimiz gelişirken, doğanın tahrip edilmemesidir. Ote yandan bu bir insanlık gorevi olduğu kadar ekonomik açıdan da "altın yuraurtlayan tavuğun kesilmemesi' demektir. Çünku, dunyada korunabilmiş doğal zenginlikler giderek azalmaktadır. Yeniden bu çevrelerin elde edilebümesi için çok uzun süreli çabalar ve doğayı bozma pahasına elde edilen turizm geÜrlerinden çok daha yüksek harcamalar gerekmektedir. Bu çaba ve harcamalara karşın, kaybolan doğal ve kültürel değerlere kavuşulabilmesi de çoğu kez mümkün olamamaktadır." Mimarlar Odası'nın özel çevre koruma kararına ilişkin raporu Başbakanlık'ta I I Yönetmelikte, tesislerin, kurulacağı yörenin doğal ve kültürel özelliklerini koruyan, bu özelliklerle bütünleşen bir karaktere sahip olmaları için gerekli koşullann yerine getirilmesinin istendiği alternatif programda "Bunun dışındaki projelere belge verilmemelidir" deniliyor. yapılan tahsisler, verilmiş ön izinler iptal edilebilir" denildi. Bu durumun yasal bir sorun yaratması durumunda ise, girişimcilerin raporda açıklanan karakterlerde tesisler kurmalan yönünde gerekli önlemlerin alınması, kıyı bandı kullanımını vatandaşlara açık tutan ve doğal çevreyi kesinlikle koruyan projelere uygulama izni verilmesi istendi. getirilmeli, bu nitelikleri tasımayan tesis projelerine de yadnm belgesi verilmemelidir. ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) TMMOB Mimarlar Odası Çevre Koruma Komisyonu, "Özel Çevre Koruma Bölgeleri" kararına ilişkin bir rapor hazırlayarak, dün Başbakanlık'a verdi. Özel Çevre Koruma Bölgeleri Kararnamesi'nin eleştirildiği ve alternatif öneriler, getirildiği raporda geceleme tesislerinin kjyı bandının gerisinde yapılması istendi. Raporda, "Bu tesislerden sahil bandına, yürüyüş, bisiklet gibi doğaya dönükluğu ile turistlere ilgjnç gelen yontemlerle veya at arabası, kiralık eşek servisi gibi folklorik çekici yönternlerle kısa süreler içinde ulaşmak mümkundur" denildi. Çevre Koruma Komisyonu üyeleri Oktay Ekinci, Emin Atala ve Şükrü Kocagöz tarafından hazırlanan raporda, Mimarlar Odası'mn "kıyılarda, hiç kimseyi o bölgeye sokmayan, yararlandırmayan, o bölgenin üzerine bir 'fanus geçirilmişçesine' sürdürülecek türde bir korumadan yana" olmadığı bildirildi. Mimarlar Odası'nın temel ilke olarak, doğanın özgün yapısıyla birlikte korunduğu bölgelerden, vatandaşların ve turistlerin özgürce eşit koşullarda ve olabildiğince fazla yararlanmasım kabul ettiginin vurgulandığı raporda şöyle denildi: Öneriler Raporun, özel koruma bölgelerinde alınması gereken önlemlerle ilgili onerileri sıralarurken, "deniz kenanndaki özel' koruma bölgelerinde, derinliği yerel özelliklere göre saptanacak kıyı bandında, sadece gunluk gereksinimlere cevap veren tesisler kurulması, kamunun, kıyıdan ve tesislerden özgürce yararlanabilmesi için gerekli yasal ve planlama önlemlerinin alınması" istendi. Özel çevre koruma bölgesine alınan ve alınmayan tüm kıyılarda, özellikle de doğal karakteri son derece zengin olan ve kamu mülkiyetinde bulunan koylarda düzenlenecek bu tur kullanıma dönük bandın gerisinde geceOdanın anlayışı leme tesislerinin yapılabileceğine dikkat çekilen raporda, şu görüşlere yer veril"Bu ilkeden hareketle Mimarlar Odası'mn anlayışı, ülkemıze yararı tartışıla di: "Söz konusu geceleme tesisleri, denizden bakıldığında doğal silueti bozmayan, çevreyle uyumlu bir mimari, dünyada 'soft architecture' adı verilen anlayış ile inşa edilmelidir. Dilimize 'yumuşak mimari' olarak çevirebileceğimiz bu anlayışa gore, doğal malzemeyle, tek katlı, yapımı için hiçbir ağacın kesilmediği tatil köyleri yapılabilir. Ve bu mimari yaklaşım, bilimsel ve teknik kurallar belirlenerek, çevre korunmasma önem verilen bölgelerde uygulanmak üzere yönetmeliklerle zorunlu kılınabilir. Kıyı kuşağında da yine bu anlayışla tesisler yapılmalıdır. Önemli olan, gerek kıyı bandındaki ve gerekse geri kesimlerdeki tesislerin, uzman planlamacılarla yapılacak nazım planlar çerçevesinde gerçekieştirilmesi ve sonradan bu planlann kararname ve yönetmeliklerle delinmemesidir." Raporda, Mimarlar Odası'nın Göcek Körfezi'nde yapüğı inceleme gezisi sırasında, körfezde bir iki koy dışında henüz hiçbir inşaat faaliyetinin başlamamış olduğunun saptandığının belirtildiği ve "Inşaata başlayan yatınmcıların zararlannı kim karşılayacak" endişelerinin geçersiz olduğu vurgulandı. Raporda, "Kaldı ki, kamu mülkiyetindeki bu koylarda, yatınmcıların bugüne dek harcadıkları hazırlık duzeyindeki giderler de, koylarm korunması ve halkın yararlanmasına açılmasının sağlanması yönünde, devletimizce karşılanabilir, maliyetler geri dönülmesi güç miktarlara ulaşmadan tSKTye sitem ziyareti İstanbul Haber Servisi Semtlerinde bugüne kadar su tesisleri yapılmayan KartalMaltepe Zümrütevleri semti sakinlerı dün lSKt'ye giderek yetkililerden sorunlarına çare bulmalarım istediler. Semt sakinlerı bulunduklan KartalMaltepe Zümrütevler Mahallesi'nin 15 yıllık yerleşim merkezi olduğunu, buna rağmen bugüne dek hiçbir su bomsu yapılmadığını, mahalle çevresinde bulunan çeşmeden kavga gürültü, kuyruğa girerek su alabildiklerini ve çeşmeden hergün su akmadığmı belirttiler. Daha sonra yurttaşlar tSKt Başkanı Atom Damalı ve kendisini ziyarete gelen Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan'la görüştüler. Anakent Belediye Başkanı Dalan da Zümrütevler semti sakinlerine çevrede boru tesisat çalışmalartnın halen sürmekte olduğunu, yurttaşlarm bugüne kadar beklediğini, I 2 ay daha beklerlerse, su sorunlarının biteceğini belirtti. • Bir orman alanımn, turizme açılıp açılmayacağı ve de ne tür ve hangi yoğunluklardaki bir yapılaşmayla kullanılabileceği konusu, girişimcilerin önerisine bağlı kılınmamah, bu alanlar üzerindeki tüm kuUarum kararları ulusal çıkarRaporda belirtilen ilkeler ışığında, ka larımız ve kamu yararı gözetilerek devrarname kapsamı içindeki Fethiye, Dal let tarafından verilmelidir. yan ve Gökova ile tüm ülkede, tarihi çev• Halkın kıyılardan ve doğal çevrelerrelerin, yeşil alanlann ve kıyılann konınması, toplum yararına yeniden düzenlen den yararianabilmesi için tek ve en ucuz mesi için yapılan önerilerden bazıları şöy olanakları sağlayan orman piknik alanlan ve dinlenme, kamping yerlerinin tule: rizm şirketlerine verilerek, insanlarımızı • Mevcut 1/25000 ölçekli Çevre Dü kendi denizlerine uzaktan bakmaya mahzeni Nazım İmar Planlanyla, yapılaşma kum eden uygulamaya hemen son verilolmamış Uygulama İmar Planlan reviz melidir. yona tabi tutularak doğal ve kültürel çev• Turizm yatınmları, korunması gererelerin korunması ve topiumun turizm sektöriiyle dengeli bir şekilde bu çevre ken doğal güzelliklerin içinde ve onları lerden yararlanmasına yönelik plan dü yok edecek biçim ve yoğunluklarda değil, bu alanlann yakm çevresinde, koruzenlemeleri yapılmalıdır. • Kamu arazilerinin turizm amaçlı krl nacak değerlerin bulunmadığı kesimlerlammında, bu arazilerin kitle turizmine de ve belli bir genel planlama disiplini açık bir uygulamayla ve çevresel karak içinde yapılmalıdır. Doğal kültürel zenterlerinin korunarak değerlendirilmesine ginliği yoğun olan kesimler ise "ulusal park" anlayışı içinde korunarak, gtinüyönelik yasal önlemler alınmalıdır. birlik turizm ve dinlence eylemlerine açıl• Turizm işletmeleri ve nitelikleri yö malıdır. netmeliğinde, tesislerin, kurulacağı yörenin doğal ve kültürel özelliklerini koru• Kamu arazilerinde, topiumun yararyan, bu özelliklerle bütünleşen bir karak lanmasına ayrtlan yapılaşma dışında hiçtere sahip olmalan için gerekli koşullar bir tesise kesinlikle izin verilmemelidir. Orduda devir teslim Haber Merkezi NA TO Guneydoğu A vrupa Müttefik Kara Kuvvetleri Komutanhğı Kurmay Başkanlığı ile Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri'ne bağlı 28 ve 39. tümen komutanhklarında devirteslim törenleh yapıldı. fzmir'deki torende NATO Guneydoğu A vrupa Müttefik Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümgeneral Cemil Özer, görevini 30 ağustosta tümgeneralliğe terfı edecek olan Tuğgeneral Mete llter'e devretti. Lefkoşa'daki törende de 28. Tümen Komutanı Tümgeneral Hüseyin Kocaaslan görevini Tumgenaral Hilmi Özkök'e, 39. Tümen Komutanı Tümgeneral Teoman Koman da görevini Tümgeneral Osman Ilgaz'a devretti. KahvecVnin söyleşisi ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) Göltaş fırmasına gönderdiği sanayi artıkları nedeniyle Türk kamuoyu gündemine gelen Federal Alman Weberflrması,Devlet Bakanı Adnan Kahveci'nin kendisi hakkında "mafya" ifadesini kullandığt bir söyleşinin yer aldığı Alman "Tageszeitung" Gazetesi aleyhine 500 bin mark (yaklaşık 400 milyon lira) değerinde tazminat davası açtı. TtP GENEL SEKRETERtNtN SORGUSU SÜRÜYOR Sargın: Ceza Yasası çagdışı Savcüık ifadesini alan Ülkü Coşkun'un, dergilerinin hazırlayıcısı olarak sayılan 5 kişinin kendileri mi olduğunu ısrarla sorduğunu söyleyen Nihat Sargın, "Bunu 'evet' diye yamtlamamdan doiayı, her sayımn, her yazısının bu 5 kişi tarafından, müştereken kaleme alınmış olduğu garabeti çıkarılmıştır" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TİP Genel Sekreteri Nihat Sargın, Ankara DGM'de yapılan sorgusunda, ceza kanununun aksayan yanları bulunduğunu belirterek, "Ceza kanunumuz tek parti döneminden kalma" dedi. Nihat Sargın sorgusunda şu göriişleri savundu: "Ben gerek emniyet gerek savcüık ifadelerimde dunımu. aradaki farkı, sorulan sorulann elverdiğince ve cevaplanmı tutanağa geçirebildiğim ölçüde açık olarak aktardım. Derginin nasıl çıktığını, kimlerin yazarı olduğunu, kimin yönettiğini belirttim. Çekilen zorluklan, büyük zaman andıklanyla ancak çıkabildiğini, bu davayla doğrudan ilgili olmamakla birlikte tarihe karşı sorumlulugumuzdan doiayı, politik sorumluluğum gereği açık yürekle ortaya koydum. Cezai sorumluluk bakımından da bana sorulan birkaç yazının yazan olduğumu veya olmadığımı da a> nı açık yürekle belirtmekten çekinmedim. Şimdi iddianamede suçlandığım 27 yazının hepsi o zaman tek tek sorulsaydı, onlan da aynı açıkbkla cevaplayıp yazan olup olmadığımı belirteceğim tabii idi. Ama bu yapılmamıştır. Savcılık ifadesini alan Ülkü Coşkun'un ısrarla, 'Yani hazırlayıcıları siz sayılan beş kişiydiniz, başkası yoktu değil mi?' diye sonı yöneltmesi üzerine de, 'Evet, derginin bütün hazırlayıcılan saydığırn beş kişidir, başka hazırlayıcısı yoktur' demiş olmamdan doiayı her sayımn her yazısının bu beş kişi tarafından müştereken kaleme abnmış olduğu garabetini çıkararak Sayın Savcı Demiral ve yardımcıları yalnızca politik sonınüuluğunu taşıdığım yazılann cezai sorumluluğunu da bana yüklemekte beis görmemişierdir. Bu noktada o kadar ileri gidilmiştir ki, altında imza bulunan, o imzanın da bana ait olmadığı, kısacası benim olmadığı her türlıi izahın ustunde olan yazılan, hatta ben yurda döndükten sonra ancak savcılıkta gördüğüm ve bunu da ifademde belirttiğira Yeni Yol d<>rgisindeki bir yazıyı da bana aitmiş gibi gösterebilmişlerdir." Böyle bir havadisin >ayınlanması düşünülebilir mi, artık çok, çok küçülmüş bu dünj^mızda? Siz bir yabancı memlekette olacaksınız ve orada ülkemizle ilgili öyle asılsız ve mübalağalı veya maksadı mahsusa müstenit bu da aynca özgür bir kavram yn bir havadis yayacaksınız ki, bu, anında kontrol edilemeyecek, size ve havadisinize hemen inanılacak ve sonunda yer yerinden oynayıp devlelin hariçteki itibar ve nüfuzu kınlacak. SARGM Farklı programla oy istenir. Bu mümkün müdür, olabilir mi böyle bir şey çağımızda? Devletlerin diğer ulkeler nezdindeki resmi temsilcilikleri, elçilik, konsolosluk ve askeri anlaşma teşkilatından turizme varıncaya kadar resrni bıirolan, istihbarat teşkilat' lan. bu yolla her tıirlii bilginin anında resmi makamlara ulaştığı bu resmi ve yarı resmi organlan bir yana. ajanslar var, uluslararası haber kuruluşlan var, teleksler, telefakslar var, var, var." DevYol davasında ortak savunma Hükümetin; IMF, OECD, bağımsız bakanlar ve işadamlarının operasyonları karşısında pasif kaldıgının öne sürüldügü savunmada, "Sıkıyönetimin ülke sathına yayılmasında, en küçük bir itiraz olmadı" dendi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ana DevYol davasında dünkü duruşma sırasında sanıklar ortak savunmayı okumaya devam ettiler. Ortak savunmada sanıklar "1979'a kadar sürekli tırmanan faşist katliamlar ve Tiirkiye'deki diğer gelişmeler eylül ayında bir askeri darbe konusunu gündeme getirmiş ve eylülde darbenin tarihi de kararlaştınlmıştı" görüşlerine yer verdi. DevYol ortak savunmasında şunlar dile getirildi: "ABD'nin 1979 ortalannda Türkiye'deki gelişmeleri 'içlerini ferahlatacak' bir doğrultuya yöneltmek için narekefe geçmesi doğaldır. Bunun belirtilerinin ortaya çıkması da çok gecikmedi. ve tekellerin hükümeti sıkıştırma operasyonları çeşitli biçimlerde gündeme gelmeye başladı. IMF ve OECD'nin sıkıştırmalan arttı. Tekellerin devlet içindeki etkili temsilcilerinin (sözgelimi bazı generallerin!) dayatmalanna başvunıldu; işadamlan 'muhtıra' verdi; 'bağımsız bakanlar' aracılığıyla hükümetin düşürülmesi tehdidi ortaya sürüldü. Ecevit'in Maliye Bakanı'nın tsviçre'de IMF ile anlaşmaya imza attığı sırada Ankara'da 6 bağımsız bakan Ecoit'e muhtıra verdi ve bunu basına açıkladı. Bu olayla da tekellerin Ecevit'ten vazgeçtik Ecevit'i sıkıstırdı' lerini ve ekonominin dişli kesiralerinden olan Tahtakale çevrelerinin Ecevit'e savaş açmış olduklannı gösteriyordu." Hükümetin bu sıkıştırma operasyonları karşısında kendisınden istenilenleri elinden geldiğince yerine getirmeye çahştığMa yer verilen savunmada, şöyle denildi: "Sıkıyönetimin uzanlması gündeme geldiğinde, sıkıyönetimin gerekçelerinin ve kapsamının genişletilmesi, aşamalı olarak bütün ülke sathına yayılması gibi istekleri en küçük bir itiraz ileri sürmeden benimsedi ve uygulamaya koydu." "Cumhurbaşkanı Korutürk'ün ve Genelkurmay Başkanı Evrenin TRT'de yayımlanan konuşmalannın, seçimlerden sonra böyle bir ara rejimin gündeme getirilmesine yönelik olduğu şeklindeki görüşlerin yaygınlaştığına" dikkat çekilerek, şöyle devam edildi: "Cumhurbaşkanı 30 Ağustos mesajında 'Genç Harbiyelilerin sesine dikkat ediniz' demişti. Genelkurmay Başkanı, 'TSK, icabında bunları bir ay içinde temizler' derken. 6 Eylül 1979'da Deniz Kuvvetleri Komutanı Bulent Ulusu ise Cüneyt Arcayürek'e daha açık konuşmuş, 'Başka çare yok, memleket elden gidiyor. Eğer bunlar el ele vermezse biz müdahale ederiz' demişti. Ordu müdahalesinin kokusunu alan Faruk Sükan 19 eylulde hükümetten istifa etti. Ordu ise daha temmuz 1979'da yönetime el koymaya hazırlanmış, tarih de saptanmıştı: 29 Eylül 1979." Ortak savunmada, işte böyle bir ortam içerisinde 1979 sonbahannda Türkiye'nin kısmi seçimlere gittiği, egemen çevrelerin hükümeti çoktan gözden çıkardığı ve ordunun müdahale için çoktan karannı verdiği de kaydedilerek, "Sonradan sıkıyönetimin olaylan niçin durdurmadığı çok tartışılmış, olaylann durdurulamadığı mı, yoksa kasten (müdahale ortamını olgunlaştirmak için!) durdurulmadığı mı sorulan sorulmuştur" denildi. Süha BaykaVın adayhğı tZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Konak Belediye Başkanı Süha BaykaVın "tzmir'i yönetmeğe talibim" başlıklt broşürler bastırıp "SHP'den aday gösterilmemesinin ANAP'ın ekmeğine yağ sürmek" olacağını öne sürmesi, partide tartışmalara neden oldu. tl Başkanı Kemal Karutaş, "Bu bireysel çalışmadır. Benim gündemimde şimdi referandum var. Bir tek kahverengi oy daha fazla nasıl çıkartırım diye bakıyorum" dedi. 'lhrı başkanlık denemesi mi'/" ANKARA (ANKA) DYP Hatay Milletvekili Murat Sökmenoğlu, Başbakan Turgut özal'a, "336 sayılı kanun hükmündeki kararnameyle yetkililerin biı mercide toplanması, yarı başkanlık sisteminin bir denemesi midir?" diye sordu. Gülersoy: Aday değilim İSTANBUL (AA) Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Başkanı Çelik Gülersoy, yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için herhangi bir partiden aday olmadığını açıkladı. Gülersoy dün yaptığı yazılt açıklamada, yerel seçimlerin yaklaşması dolayısıyla, bazı partilerden aday olacağı şeklinde haberler çıktığını bildirerek şunları kaydetti. "Yerel yönetimler seçimlerinin yaklaşması dolayısıyla basında, tstanbui'dan DYP adayı olduğuma dair değişik haberler çıkmaktadır. Geçen seçimde ANAP'tan aldığım teklif gibi, bu defa da SHP'den gelen tekliflere karşı, özür dilemiş bulunuyorum. Ülkeye, şehre ve şahsıma ait nedenlerle, aday değilim. " Çelik Gülersoy açıklamasmda kendisine gösıerilen ilgiye de teşekkür ettiğini belırıti. TÂYADlıların gösterisi İSTANBUL (AA) Yeni cezaevi. yönetmeliğini protesto eden, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TAYADl üvesi bir grup kadın, vilayet önünde gösteri yaptı. Adalet Bakanlığt tarafından, 1 ağustostan itibaren uygulamaya konan cezaevi yönetmeliğinin, kabul edilemeyeceğini çeşitli makamlara bildirdiklerini anlatan kadınlar, ancak bu başvurularına bir cevap alamadıklannı ileri sürdüler. TA YAD üveieri, yetkililerin dikkaüni çekmek için böyle bir yola başvurduklannı söylediler. Daha sonra olaya müdahale eden siyasi polis, kadınların elindeki "Cezaevlerinde insanca yaşam ve onura evet, tek üp elbise kaldırılmahdır" yazılı pankartı aldı ve bildirileri toplayarak. göstericileri dağıttı. BAKAN HAVALANOIRMA AVLUSUNOA Adalet Bakanı Mehmet Topaç. Paşakapısı Cezaevi'nın havalandırma avlusunda toplanan tutuklularla görüşerek sorunlannın olup olmadığını sordu. Bahrı Koç adlı mahkumun landarma yokluğu nedenıyle 6 aydır duruşmalara çıkamadığını söylemesı üzerine Topaç, "Bana ılk defa ıntikal eden bir durum. Bakanlığa bu konuda bir muracaat olmadı" dedi. (Fotoğraf. Alı Tevfik Berber) Paşakapısı Cezaevi'ni gezen BaKan Topaç'a mahkum isteği 'Bakanım affı Çoğulcu demokrasi Sargın, şöyle devam etti: "'Çoğulcu demokrasi anlayış ve gerekleriyle taban tabana zıt' dedim. Örneğin, 'milli menfaatler' kavramım ele alalım. Çoğulcu bir demokraside, genel olarak iktidar ve muhalefetin, özd olarak da çoğulcu demokrasinin aynlmaz parcasıru oluşturan ve 1961 Anayasası'nın, 82 Anayasası'na da geçen deyimiyle 'Demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları' olan partilerin her birinin, milli menfaatler bakımından birbirinden farklı, hatta karşıt düşünce ve verilere sahip olması hem doğaldır hem de böyle olması özellikle gereklidir. Bu farkiılığa, karşıtlığa dayanarak programlannı oluştururlar ve bu programları gerçekleştirmek için halktan oy talep ederier. Çoğulcu demokrasi budur." Sargın. savunmasında devamla şunları belirtti: "Bir diğer kavram ve unsur 'devletin itibar ve nüfuzunu kıracak şekilde' asılsız 'havadis veya haberler' neşretmek... İstanbul Haber Servisi Adalet Bakanı Mehmet Topaç, dün Üsküdar Paşakapısı Cezaev i'ndeki incelemeleri sırasında, bakan lığın yeni ceza yasa tasansı üzerindeki incelemelerini eylül sonunda tamamlayacağını bildirdi. Cezaevindeki tutukluların af ve tek tip elbise konusundaki sorulannı yanıtlayan Topaç, afla ilgili hükümetin politikasının belirli olduğunu, Infaz Yasası uzerinde durduklarını belirtirken, cezaevlerınde tekrar uygulamaya sokulan tek tip elbise giyme zorunluluğu hakkında ise "Bu konuda ri Üsküdar Paşakapısı Cezaevi'ndeki tutukluların af ve uygulamaları anlattı. Adli perso ğini büdirmesi üzerine Adalet Banelin ekonomik sorunlarının kı kanı her tutuklunun kendi duruştek tip elbise konusunda sorulannı yamllayan sa sürede giderileceğini, hâkim ve masına gitmesinın en doğal hakkı Adalet Bakanı Mehmet Topaç, hükümetin afla ilgili savcüara telefon tahsis edileceğini olduğunu belirterek "Bana ilk depolitikasının belirli olduğunu söyledi. Bir belirten Topaç, "Bu meslek cazip fa intikal eden bir durum. Bamahkumun, 'Bakanım affımza sığınıyoruz. Bizlere hale gelmistir" dedi. kanlığa bu konuda herhangi bir Üsküdar Adliyesi'ndeki incele müracaat olmadı" dedi. Bu arabir defaya ınahsus babalık yapın. Hepimiz pişmanız. melerinden sonra Paşakapısı Ce da bir tutuklu ise "Bakanım afBir yasa çıkarın' demesi üzerine Bakan Topaç, zaevi'ne gelen Topaç, burada ce fımza sığınıyoruz. Bizlere bir de"Bunlar Meclisin verebileceği kararlar. Bizler zaevi müdürü Fehmi Demir tara faya mabsus babalık yapın. Hebakanlık olarak teknik düzeyde çalışıyoruz" dedi. fından karşılandı. Topaç'a, ceza pimiz pişmanız. Bir yasa çıkann" sadece tatbik edilirse şu şekilde endişemiz var, edilmezse şu şekilde endişemiz vaf gibi sözler alıyoruz. Bugüne kadarki tatbik edilen sistemde herhangi bir değişiklik şu ana kadar yapılmadı" dedi. Adalet Bakanı Topaç, dün de Beykoz, Üsküdar, Kadıköy ve Kartal adliyeleri ile Üsküdar Paşakapısı Cezaevi'nde incelemelerini sürdürdü. Topaç, adliyelerdeki incelemeleri sırasında savcı ve hâkimlerden sorunları hakkında bilgi aldı ve adalet hizmetlerinin iyileştirilmesi için gerçekleştirilen evi koğuşlarındaki incelemeleri . sırasında İlker Algan adlı bir tutuklu, yeniden uygulanmasına başlanan tek tip elbise giyme zorunluğu nedeniyle morallerinin biraz bozuk olduğunu söyledi. Mehmet Topaç daha sonra havalandırma avlusunda toplanan tutuklularla görüştü ve sorunları olup olmadığını sordu. Mahkumlarsa yine tek tip elbise, af ve yeni ceza taslağıyla ilgili sorular sordu. Bahri Koç adlı bir tutuklunun 6 aydır duruşmalara çıkanlmadığım, gerekçe olarak da jandarma yokluğunun gösterildi sığınıyoruz ğ Basamakh kur sistemi Anadolu liseleri ve kolejler kapsam dışı Emek Dümnsı toplatıldı İstanbul Haber Servisi Aylık İşçi Gazetesi Emek Dunyası "nın Ağustos 1988 tarihli 8. sayısı İstanbul DGM'ce toplatıldı. DGM'nin toplatma kararında "Kürt Ulusu ve Emperyalizmın Planlar1" başlıklı yazıda milli duyguları yok etmeye ve zayıflatmaya yönelik propaganda yapıldığı ileri sürüldü. Emek Dünyası 'ndan yapılan yazılı açıklamada, gazetenin şimdiye kadar yayımlanmış 8 sayısmdan 4'ü, 4 özel sayısından da 3'unün toplatıldığı, gazete yazarları hakkında 100 yılı aşan hapis cezası istemiyle davalar açıldığı belirtildi. Açıklamada, "Bütün bu baskılar ne Emek Dünyası'nı, ne de diğer devrimci yayın organlarını susturamayacaktır" denildi. diye bağırdı. Tutukluların sorulannı yanıtiarkcn bakanlıklarına geçen ay sunulan ceza yasası taslağıyla ilgili incelemelerin ay sonunda tamamlanacağını bildiren Topaç, yas>a taslağının bir an once Meclise gitmesini istediklerini vurguladı. Af konusunda da hukümetlerinin tutumunun daha önce açıklandığını kaydeden Mehmet Topaç, yalnız İnfaz Yasası uzerinde durduklarını söyledi. Topaç, "Bunlar Meclisin verebileceği kararlar. Bizler bakaniık olarak teknik düzeyde çalışıyonız" şeklinde konuştu. OZGUN MÜZIĞI USTASINDAN DİNLEYİN!... ; ve • ÖZGÜRLÜKVE DEMOKRASİYİ ÇİZMEK Yönetmen: Sezer Baöcan MAJÖR PLAKÇILIK W 512 M 3 ı« 2 ANKARA (Cumhuriyel Bürosu)Ortaöğretimde uygulamaya konulan yabancı dilde basamakh kur sistemi, Anadolu liseleriyle yabancı dille eğitim veren kolej ve liseler için geçerli olmayacak. Anadolu liseleri ve kolejler, yabancı dille eğitim veren kurum olduğu için "basamakh kur" kapsamı dışında tutuldu. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığf ndan edinilen bilgiye göre Anadolu liseleri yada yabancı dille eğitim yapan kurumlarda okuyan öğrenciler, tngüizce ve yardımcı olarak seçtikleri yabancı dillerden de muaf tutulmayacaklar ve sınav lara zorunlu olarak girecekler. Sadece normal ortaöğretim kurumlarında onumüzdeki yıldan itibaren uygulamaya konulacak yabancı dilde basamakh kur sisteminde, öğrencilerin yabancı dil öğrenmeleri kendi isteğine bırakıhyor. Basamakh kur sisteminde sınıfta kalma kalkarkenönümüzdeki eğitim yılından itibaren uygulamaya konulacak sisteme öğrenciler istedikleri an katılabilecek ya da ayrılabilecekler. Basamakh kur6basamaktan oluşuyor. Orta birinci sınıftan itibaren öğrenciler ortaoğretimin sonuna kadar istedikleri kura giripçıkabüecekler, yıl sonunda aldıkları notlar sınıf geçip kalmalarını etkilemeyecek. i Oduncüiyu öldüreni biliyoruz9 GAZİANTEP }AA) Veli Can Oduncu'nun öldürülmesiyle sonuçlanan olayın duruşması, sanıklar can güvenliği nedeniyle başka cezaevine nakledildiklerinden, 12 Ekim 1988 tarihine ertelendi. Gaziantep J. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tanık olarak gelen ülkücü hükümlüler (soldan sağa: Lütfu Karayel, Gürol Taşkın Vardar, thsan Barutçu, Ferhat Tüysüz ve Mustafa Dülger), "Biz Veli Can kardeşimizi katleden egemen güçleri çok iyi biliyoruz" dediler. (Fotoğraf: A A)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle