25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 MAYIS 1988 HABERLER CUMHURtYET/13 Ipi GENEL KURULU '88 Türkiye'de yeniden darbe olur mu? Haber Merkezi Uluslararası Basm Enstilusü'nün (IPI) İstanbulda sürmekte olan 37. Genel Kurul Toplantısı'nda Sosyaldetnokrat Halkçı Parti (SHP) Genel Başkanı Erdal İnönü ve Doğru Yol Partisi (DYP) Genei Başkanı Süle>man Demirel, Türkiye'de bir daha askeri darbe olup olmayacağını tartıştılar. Bu konuda Erdal İnönü, 'kesinlikle olraaz" derken Demirel, "Kesinlikle olmayacak diyemem, umanm bir daha olmaz diyebilirim" dedi. İnonu, IPI'da yaptığı konuşmada Türkiye'de basının ekonomik ve siyasi baskı altında olduğunu söyledi. Başbakan Turgut Özal'ın önceki gün IPI'da yaptığı konuşmadaki "Demokrasiye geçiş tamamlanmışür" şeklindeki sozlerine karşılık "Gerçek bir demokrasi için anayasa değiştirilmeli" dedi. Aynı panelde konuşan Süleyman Demirel ise Türkiye'de "Hür basının boğazlanma noktasında olduğunu" söyledi. İnönü: Kesinlikle olmaz Demirel: Umarım olmaz başarılı olması ve bu sureci başarı ile noktalamak için anayasanın değiştirilmesi gerektiğini vurguladı. Demokratik kurallan ihlal etraeyi sürdüren iktidann, kamuoyunun baskısı ile Avrupa insan Hakları Sözleşmesi'ni imzalamasını, Avrupa Konseyi İnsan Haklan Komisyonu'na kişisel başvuruyu kabul etmesi gibi gelişmeleri olumlu, ancak aldatıcı bulduklanm ifade eden İnönü, "İktidarın anlayışı, her türlü önceliği ekonomik kalkınmaya vermektir. Oysa demokrasi ve ekonomik kalkınma el ele yiirümelidir" dedi. JVOTLAR Granma'nın tirajı tSMET BERKAN Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Genel Kurulu'nda paneller oldukça eğlenceli geçiyor. Konuşmacılar, ağır konulan esprileriyle süslüyorlar. örneğin önceki gün yapılan "GfaKBOStvn Sonuçtan"konulu oturumda, hemen hemen bütün konuşmacılar dinleyicileri esprilertyle kınp geçirdiler. Oturumu yöneten Sadrettin Aga Hsuı, konuşmacılara yöneltilen her soru için, "Ah keşke konusmacı olsara da ben cevaplasam" dedi. Konuşmacıiardan trlandaü eski parlamenter, diplomat ve gazeteci CoBor Cruise O'Brien ise konuşmasıru sık sık fıkralarla süstedi. Glasnostu antatmak için Türkiye'ye gelen Novoe Vremie Dergisi'nin Genei Yayın MüdürQ Aleksandır Pumpyanksy, bir Türk gazetecinin "Glasnost ve HASM CBML YÖKTTİ IPI 37. Genel Kurulu çerçevesinde düzenlenen Demokrasiye Geçiş' konulu panelde konuşan SHP Genel Başkanı Erdal İnönü ile DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel birer konuşma yaptılar. Gazetemiz Genel rasinin bulunduğunu iddia etmenin mümkun olmadığmı vurgulayan Demirel, vatandaşların doğruyu bilmemeleri halinde demokrasiyi işletmenin mumkün olmayacağını söyledi. Demirel, şöyle devam etti: "Doğruyu bilmeyen milletlerin delalete dttşmesi kaçınılmazdır. Doğrnyu bilme hakkının gereklerini yerine getirme bahsinde demokratik kurallara riayel, rejimin en belirgin özelliklerinden birini leşkil eder. Şuphesiz vatandaşın düşunce ve tcpkilerine önem alfetmeyen güdumlü rejimlerdeki uygulama hoyral bir şekilde bu hakkın tanınmaması şeklinde tecelli eder. Yavgın enformasyon kaynaklan devlet tekelinde ise kısa bir zaman sonra yanıltma gayretlerinin semeresini görmemek mümkun değildir. tktidar bir muddet için bunun nimetlerinden faydalanır, şahıslar şöhret sahibi olur. Devlet tekelindeki haberieşrae aracı mnesseseleri yuceltmeye veya küçültmeye, onlan yerine oturtmaya veya çerçevesinden çıkartmaya kadirdir. Demokrasi için zaruri olsa da güdüm niyetlerine uygun olmayan müesseseler batırılırken, şahıs veya zumre hâkimiyetinin zanıret duyduğu başka muesseseler göklere çıkanlabilir." Gerçek ile TV'de yayımlanan haber arasındaki açığın, bilerek hilelere başvurulduğu zaman 510 katına çıkacağını, kuçük ekranın bir yalan aleti haline geleceğini vurgulayan Demirel, doğrulann bilinmediği bir ulkedc tercihlerin isabetsiz, kararlann yanlış olacağını söyledi. Demirel, demokratik kurumlan istiskale uğratıcı yayın politikasının benimsenmesi durumunda demokrasiyi tesis etmenin, rejimi ve müesseselerini kalıcı bir niteliğe kavuşturmanın imkânsız haie geleceğini de sozlerine ekledi. ne devam edecekler kuşkusuz. Ama bunun önemli bir faktör olduğunu sanmıyorum. DEMİREL Radikal Islam diye bir tehlikenin Türkiye'de bulunduğuna inanmıyonım. Türk ulusunun yüzde 99.9'u Müslüman. Tabii ki içinde böyle azınlık gruplan olabilir. Bunun çoğunluk için tehlike oluşturacağını sanmıyorum. Cumhurbaşkanı Evren, "Tehlike olursa ulkeyi kurtaracak kuvvet silahh kuvvetlerdir" dedi. Askeri darbeleri nasıl önleyeceksiniz? tNÖNÜ Sanıyorum, demokratik ilkeler konusunda SHP ile DYP aynı fikirde. Tabii seçimde kıyasıya mucadele edeceğiz. Bence eski askeri darbeleri unutmalıyız. Bunlar, demokrasimizin anormallikleri ve hastalıklanydı. Zaman içinde bunları nasıl tedavi edeceğimizi öğreridik. Bundan sonra kesin olarak askeri darbe olmayacak. Politikacılar ve halk kendi sorumluluklarırun bilincinuvardı. Herkes eski darbelerden dersini aldı. DEMİREL Askeri darbeler bir gelenek meselesi. Tekrar edebitir. Bu bir güç üstünlüğü meselesi. Halk mı üstün, ordu mu? 1960'daki darbenin nedeni, hüküdemokrasiden Sovyetler ne aalıyor?" şeklindeki sorusuna '"Demokraa soran Titrk meslekda^ım içia soylnyonım, demokrasi büiyorsunuz Yonanca bir kelirnedii'" dedi. Aynı Pumpyanksy, bir Finlandiyah gazetecinin "Lenin ne zaman hata ve sevaplanyla tartısılacak?" sorusuna ise "Lenin'in tartışıtmayan karariarından biri de Finlandija'ya bağtmsizlık karandır" karşılığını verdi. Dün Şili ve Kiiba konusunda konuşan ünlü Arjantinli gazeteci Jacobo Timerman, Küba'nın resmi gazetesi Graura için Fidel Castro'nun söyledigi iddia edilen şu sözleri anlattı. "Granma'run tirajı iki nedenie artar. Birincisi hava yagmurlnysa, halk başını örtmtk için kullanır; ikincisi ahşveriş yapılıp saüa aiman şeyieri laşımak için." metın anayasayı ihlal ettiğiydi, ama yeni gelen yönetim eski anayasayı bir kenara attı, yenisini yaptı. 1971'de gerekçe durumun kötüye gitmesiydi, ama Türkiye'de bugünkü yüzde 8 büyüme hızı vardı. 1973 yılında durum daha da kötü oldu. Diyeceğim, eğer ordu darbe yapmak isterse bin neden bulur. Ama ordu kendisini müdahaleye yönlendirenlerden ayrı tutulmalıdır. Askerler darbe bittiğinde barakalarına geri dönerler, ama orduyu darbeye yönlendirenler darbe sonrasının yeni poliükacıları olurlar. Biz daha 80 sonrasını tartışabilecek kadar özgür değiliz. Bunun da günü gelecek. Şu görüldü ki, Türkiye'de darbeler problemleri çözmüyor, arttırıyor. Bu bence ulkeyi yönetme hakkı sorunu. Eğer bu hak halka aitse, ordu sivil güçlerin emrinde olur, eğer değilse demokrasi olmaz. Bütün darbeler demokrasi getireceğiz dendi, ama aslında iktidara geçmek için yapıldı. Ben, Türkiye'de bir daha askeri darbe olmaz diyemem, darbe yapılmayacağını umanm diyebilirim. Eğer darbe başlarsa nasıl engellersiniz? Üstelik, geçmişteki darbelerde entelektüeller, bu ülkenin entelektüelleri darbeye alkış tuttular. Demirel'in konuşması DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, Uluslararası Basın Enstitüsü'nun (IPI) Istanbul'da duzenlediği panelde yaptığı konuşmada, siyasi iktidarın hur basın üzerinde çeşitli baskılar yaptığını söyledi. Demirel, iktidarın aşırı alıngan olduğunu belirterek hür basından ve her çeşit eleştiriden rahatsız olduğunu, radyo ve televizyonu istediği gibi kullandıgını savundu. Bunu Türk demokrasisınin büyük engeli saydığını kaydeden Demirel, kâğıt fıyatlanyla Uan mekanizması üzerindeki tasarrufların hur basını boğazlama noktasma geldiği görüşünü öne surdu. Demirel, "Ülke yönetiminin alınganlıklara kapıiacağı yerde, haber tekelini elinden bırakması. TRTyi iktidann videosu olmaktan çıkarması. basına çeşitli baskılar uygulamaktan vazgeçmesi daha doğru olur" dedi. Sözlerinin başında yıllarca IPI Yönetim Kurulu üyeliği yapmış olan değerli yazar ve gazeteci Abdi Ipekçi'yi rahmetle andığını belirten Demirel, 9 Nisan 1987'de Galliner ile Hasan Cemal'in bu toplantıya katılmasını istediklerini belirterek panele gelme olanağı bulduğu için bahtiyar olduğunu söyledi. DYP lideri "Benim eylül 1987'deki hiiviyetim ile bugünkü hüviyetim arasındaki fark, Türkiye'deki gelişmelerin de bir ifadesidir. O gunkü hüviyetimle beni davet etme nezaketini gösterdikleri için Galliner'e ve Hasan Cemal'e huzurlannızda teşekkür ederim" dedi. Serbestçe haber alma imkânlanndan mahrurn, serbestçe düşünce ve kanaatlerin oluşmasına imkân vermeyen bir ortamda demok İnönü'nün konuşması SHP Genel Başkanı Erdal İnönü de, dün IPI Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, "Basın, raali ve politik baskı altında tutuluyor" dedi. 1982 Anayasası'nın değiştirilmesi gerektiğini söyleyen SHP Genel Başkanı İnönü, Türkiye'nin gereksinim duyduğu yeni anayasanın temel hak ve özgürluklere daha geniş yer tanıması gerekliliğini vurguladı. Anayasa değişikliğinin kaçınılmaz olduğunu söyleyen İnönü, "Önemli olan, bu değişikliğin nasıl ve ne zaman yapılacağıdır" dedi. Demokrasiye geçiş surecinin yaşanmakta olduğuna isaret eden Erdal İnönü, "Geçiş sürecinde basının demokrasiyi acık biçimde savunduğunu" söyledi ve bu nedenle "basına müteşekkir olduklannı" bildirdi. Demokrasiye geçiş sürecine işlerlik kazandıran basına karşı ANAP iktidannın tutumunun, baskıcı önlemlerle biçimlendiğini söyledi. İnönü, anayasa ve yasalanmızın düşünce ve eylem arasındaki ayrımm kesin çizgisini belirleyemediğini söyleyerek, "Anayasanın öyle maddeleri var ki bunlarla demokrasiyi snvunmak olanaksız" dedi. İnönü, demokrasiye geçiş surecinin Yayın Mudüru Hasan Cemal'in yörtettiği panelde İnönü 1982 Anayasası'nın de ğiştirilmesi gerektiğini belirtirken, Demirel siyasi iktidann hür basın üzerinde çeşitli baskılar uyguladığını söyledi. (Fötoğraf: Uğur Saner) tilen sorular ve yanıtlar şöyle: Başbakan Özal, "Türkiye'de gerçek muhalefet basın" dedi. Siz bunun için ne diyeceksiniz? İNÖNÜ Sayın Özal böyle demeçleriyle tanınır. özal'ın bu tur demeçlerinin amacı, zihinleri karıştırmak. Acaba basından nefret ettiğini mi söylemek istiyor, muhalefeti kuçük mü görüyor? Özal'ın bu tür sözlerinin üzerinde fazla düşünme ve yorum yapma gereği duymuyorum. Televizyonun özelteştirilmesi yolunda geleceğe yönelik bir programınız var mı? İNÖNÜ Halen geçerli olan anayasa, televizyonu iktidann tekeline bırakmış durumda. Bence zamanı geldiğinde Türkiye de özel TV'ye sahip olmahdır. Türkiye"deki devlet TV'sinin ciddi bir rakibe ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. DEMİREL Sorun, özel TV sorunu değil, TV'yi kullanma sorunu. Türkiye'de TV olmadan halka ulaşmak mümkun değil. Türkiytfde 20 yıldır TRT tartışüıyor. Kim iktidar olursa olsun tarttşma bu. Türkiye'nin özel TV'ye hazır ok'p olmadığından ise emin değilim. Demokrasiyi teşvik için ne tür önlemler düşünuyorsunuz? İNÖNÜ Anayasa ve kanunlarda değişiklik şart. Ama demokrasiye geçişte hükümetlerin davraruşlan temel faktör olacak. Bu faktör demokrasi ortamını yaratabilir. DEMİREL 1983 yılında halk seçime itildi. tstediğini değil gösterileni seçti. Tabii anayasa ve yasalarda değişiklik gerekiyor. Ama bunu da seçimle gelmiş bir parlamento, adil seçimle gelmiş bir parlamento yapmalı. Bu seçimdcn önce de gerçek bir adalet ve özgürlük ortamı hazırlanmalı. Aşın dinci gnıplar Türkiye1 de bir tehlike yaratabilir mi? İNÖNÜ Türkiye'de aşın dinci gnıplar hep mevcuttu ve bunlar birer azınlık olarak mevcudiyetleri Soru ve cevaplar Panelde daha sonra sorucevap bölümüne gecildi. Liderlere yönel "Müslüman ülkelerde gazetecilik'paneli Haberciükte çifte staııdart Haber Merkezi Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Genel Kurulu'nun, dün sabahki oturumlarında, Şili ve Küba'da basının durumu ile Müslüman ülkelerde gazetecilik konulan ele alındı. Şili ve Küba'da basının durumu konusunda, kısa bir süre önce bu ülkeleri ziyaret eden ünlü Arjantinli gazeteci ve yazar Jacobo Timerman, gözlemlerini ve deneyimlerini anlattı. Timerman, Şiİi'de gazetecilerin Pinochet yönetiminin kısa bir süre sonra yapılacak referandumda, iktidardan düşmesi için kamuoyunu oluşturmak yönünde yeni bir sorumluluk ustlendiğini bildirdi. Timerman, Şiİi'de halkın büyük bölümünün askeri yönetimi istemediğini, Pinochet rejiminin dürüst davranması durumunda, referandumda basının başarıya ulaşacağını söyledi. Timerman, Küba'da hür basının olmadığmı ve gazetelerdeki haberlerin halkın enformasyon ihtiyacını karşılamadığını belirtti. Yunanistan Kültiir Bakanı Mercourü İslam ülkeleri Müslüman ülkelerde gazeteciliğin tartışıldığı panelde ise konuşmacıların büyük bir bölümü, İslam ülkelerinde haber kaynaklanna ulaşmanın güçlüğünden ve Batı ile İslarn dünyası arasındaki kültürel farklardan söz ettiler. Ayrıca, bazı konuşmacılar, Müslüman olmayan gazetecilerin İslam dünyasındaki gelişmeleri çarpıtarak yansıttığını ya da İslami haberlere çifte standart uyguladığını söyledi. Panele katılan konuşmacılar özetle şunları söylediler: Prof. Elie Kedouri (London School of Economics): tslam dün yasından haber almak zor, bunun birkaç nedeni var. Birincisi, düzenli olarak yapılan istatistik çalışması yok. İkinci olarak haberi kaynağından alma ve iletme ile ilgili koşuüar hâlâ geçen yüzyıldaki Kırım Savaşı düzeyinde. İslam ülkelerinde okuma yazma oranındaki duşükluk ve başka siyasi nedenlerle gazeteler büyük kitlelere değil de küçük elit gruplara hitap ediyorlar. Dolayısıyla, büyük kitlelere hitap eden medyalar, televizyon ve radyo. David Lamb (Amerikalı gazeteci, Los Angeles Times): Biz ABD'de tslam hakkında pek az şey biliyoruz. ABD'de Müslüman kelimesi Arap kelimesiyle, fanatiklikle ve antiAmerikan olmakla aynı anlamda kullanılıyor. Yaratılan imaj bu. Örneğin Humeyni'nin İran'da yaptıklan. Oysa Hıristiyanlar, çok daha kötü şeyler yaptılar ve yapıyorlar. Bu yanlış imajı kırmak lazım. Bu imaj da ancak Batılı muhabirlerin, küçük bir fanatik azınlığı değil, sokakta yaşayan ve insani değerlere sahip büyük çoğunluğu haberlerinde yansıtmasıyla kırılabilir. Onlan anlamaya çalışmalı ve bunu yansıtmalıyız. Cengiz Çandar (Hürriyet): Avrupa İslam a kendi gözüyle baktı. Dolayısıyla, İslamla ilgili haberlerde uluslararası bazı gazetecilik normlan feda edildi. Muhabirlerin bilgisizliği ve başka nedenlerden İslam kelimesi ile terorizm eş anlamlı hale geldi ve bu insanlann bilinçaltlanna kadar işledi. Avrupa merkezli bu bakış açısı sönunda büyük bir çifte standart oluştu. Örneğin, Türk diplomatlarına yönelik Ermeni terorizmi için bunu söyleyebiliriz. Aynı şekilde, Lübnan'da Batılıların rehine aluunasının yansıtılması bu çifte standardın bir başka örneği. IPI'da öğleden sonra da, "Hukuk ve MedyaÖzel Hayatın Korunması" konulu bir panel yapıldı. Panelde sunuş konuşmasını Kraliyet Mahkemesi İkinci Yargıcı Sir Nicolas BrowneWilkinson yaptı. Panelde aynca ABD'den Floyd Abrams, İspanyol Diario, 16 dergisinden Pedro Ramirez ve Turkiye'den de Prof. Dr. Cetin Özek konuştular. İngiliz gazeteleri, Uluslararası Basın Enstitüsü'nün İstanbul'daki yıllık genel kurul toplantısında Türkiye'de cezaevindeki gazetecilerin serbest bırakılması çağrısını Başbakan Turgut Özal'ın cevaplamaktan kaçındığını yazdılar. IPI'nın 37. genel kuruluna konuk konuşmacı olarak katılan Mitterrand'ın danışmanı Regis Debray, Fransa'daki cumhurbaşkanlığı seçimleri hakkında bilgi verdi. Kıbrıs'taki askerleri APye üye olmak için engel Haber Merkezi Yunanistan Kultür Bakanı Melina Mercouri dün IPI Gene! Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Kıbrıs'taki Türk askerlerini Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na tam üyeliğine giden yola başlıca engellerden biri olarak niteledi ve adadan asker çekilmesinin iki Ulke arasındaki diyalog ortamına da olumlu katkıda bulunacağını belirtti. Mercouri, bir soru uzerine de Davos ruhunun iki ülke arasındaki sorunlann çözümlenmesine yardımcı olacağı konusunda iyimserliğini dile getirdi. Yunanistan'da PASOK'un iktidara geldiği, 1981 yılından beri Kültür Bakanlığı görevini sürdüren yıllann eskitemediği ünlü aktrist Melina Mercouri kürsüye Türk ve Yunanlı gazetecilerin patlayan flaşlan arasında geldi. Melina Mercouri konusmasına şöyle başladı: "Ök kez Istanbura eyvah az daha Konstantinapol diyordum. Topkapı Sarayı'ndan zümnit çalmaya gelmiştira." Mercouri'nin bu sozlen salonda bulunan yabancı ve Türk gazeteciler arasında gülüşmelere neden oldu. Mercouri gülüşmelere aldırmadan devam etti: "Ama itiraf etmeliyim ki Peter Lstinov ve Maximillian Schell bana y^rdım etmişlerdi. Şimdi eğer bu değerli zümrtitü nasıl çaldıgım konusunda kuşkuları olan varsa, Istanbul^ da zevkle çektiğimiz Topkapı filmini izletebilirim." Mercouri'nin bu gjriş konuşması alkışlarla kesildi. Melina Mercouri daha sonra Yunanistan'da Albaylar Cuntası döneminde askeri yönetime karşı çıktığı için vatandaşlıktan çıkarıldığını ve vatanı Yunanistan'a yakın olmak amacıyla Kuşadası'na gittiğini anlattı. Mercouri, Kuşadası'nda kaldığı süre içersinde Türklerle yakın dostluk kurduğunu ve bundan buyük zevk aldığım söyledi. Yunanistan Kültür Bakanı olarak Istanbul'da yapılan IPI Genel Kurulu'na katılmaktan onur duyduğunu belirten Mercouri, Türk hükümetinin kendisine yaptığı resmi daveti de kabul edeceğini ve Ankara'da Başbakan Özal ile gorüşeceğini söyledi. Mercouri, Başbakan Turgut Özal ile Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu arasında Davos'ta iki ülkenin çözümlenmesi gereken sorunlanmn, savaşla çözülünemeyeceği görüşüne varılan Davos toplantısının Türk ve Yunanlı gazeteciler tarafından olumlu biçimde yansıtıldığım ve dünya basınaıın da bunu iyi karşıladığım anlattı. Mercouri aynca Başbakan Özal'ın haziran aymda Atina'ya yapacağı ziyareti "tarihi bir olay" olarak niteledi. Daha sonra soruları yanıtlayan Melina Mercouri, Tercüman Gazetesi'nden Zafer Atay'ın "Ben bir Türk gazetecisi olarak Yunanistan'a gitmek istedim. Ama vize verraediler. Bunu izah eder raisiniz?" yolundaki sorusuna karşılık gözlerini kısarak "Öyle mi nasıl olur? Sen bana adını ver" yamtını verdi. Salondaki gülüşmelere rağmen, Zafer Atay, sorusunu bir kez daha yineleyince, salonda bulunan Ahkara'daki Yunanistan Büyükelçiliği Müsteşarı Calojeropolos oturduğu yerden mudahale etti ve "Yanltş bilgi veriliyor. O pasaportla Kuzey Kıbns'a gittiğini gosteren damga >ardı. Bu yüzden vize verilmedi. Gazeteci olduğu için değil. Biz bu kuralı herkese uyguluyornz." dedi. Arjantinli ünlü gazeteci ve yazar Timerman: Gelmemeyi çok düştindüm Haber Merkezi Unlü Arjantinli gazeteci ve yazar Jacobo Timerman Türkiye'de basın özgürluğünun tam olarak uygulanmadığını ve bu nedenie de, İstanbul'da düzenlenen IPI Genel Kurul toplantısına istemeye istemeye katıldığını söyledi. Arjantin'de askeri yönetim döneminde, gazetesinde İcaybolan kişilerin isimlerini yayımladığı için tutuklanan ve bir yıl süreyle hücreye kapatılan Timerman, serbest bırakıldıktan sonra ABD'ye sığınmıştı. Jacobo Timerman, askeri yönetim döneminde basından geçenleri "A Prisoner VVİthout A Name, A Cell VVİthout a Number" (İsimsiz Bir Mahkum, Numarasız Bir Hücre) adlı kitabında yazarak dunya çapında ün yapmış ve bu kitabı aym isimle bir filme de konu olmuştu. Timerraan, son dönernde yazdığı kitaplanndan "Longest War"da (En Uzun Savaş) İsrail'in Lübnan'ı işgalini anlatıyor. Ünlü Arjantinli yazar ve gazeteci, dün IPI Genel Kurul toplantısında, Şili ve Küba'da basının durumunu anlatan bir konuşma yaptı. Timerman, daha sonra Cumnuriyet'e verdiği demeçte, Arjantin'de ve İsrail'de basının bugünkü durumu konusunda bilgi verdi ve Türkiye'de basın özgürlüğünün tam olarak uygulanmamasından dolayı rahatsızlık duyduğunu söyledi. Arjantin'de askeri dönemde, basına karşı uygulanan tum baskılann geride kaldığını belirten Timerman, 1983 seçimlerinden sonra ülkesinde demokrasiye tam olarak dönüldüğünü ve artık basının özgttr bir biçimde işlediğini beUrtti. Timerman, "Arjantin'de yakın gelecekte askert darbe ihtimali var mı?" yolundaki sorumuzu "Kesinlikle hayır" diye yanıtlarken, buna neden olarak, Arjantîn'in artık sivil toplum olmayı beTAimsediğini ve askeri yönetimlere tepki duyduğunu söyledi. Timerman, "Sizin Arjantin'de askeri yönetime karşı verdiğiniz mücadeleyi biz Cumhuriyet olarak yakından izlemiştik. Sizin Türk basınının askeri yönetim döneminde karşılaştığı baskılar hakkında bilginiz var mı?" yolundaki soruya şu karşılığı verdi: "Dış basından izleyebildiğim kadanyla biliyorum. Elirndeki >abancı kaynaklar, ülkenizde düşünce özgürlüğünün büvük olçude kısıtlandığını ve basın mensuplanna baskı uygulandığını gösteriyor. Zaten ben de bu nedenie IPI'nın Istanbuldaki genel kurul toplantısına istemeye istemeye katıldım. Gelmeden önce inanın çok duşündüm. Toplantıdan hemen önce İsrail'e gitmek zorundaydım. Donüşte de, tstanbul'a ugradım." Ünlü Arjantinli gazeteci, konuşmasmda İsrail'deki deneyimlerinden de söz ederek İsrail devletinin Filistinlilere karşı totaliter bir rejim uyguladığını ve Filistinli gazetecilere baskı uyguladığını söyledi. Timerman, "Bazı Batılı çevrelerde, tsrail, Ortadoğu bölgesindeki tek demokratik güç olarak nileleniyor. Bu göruşe katılıyor musunuz?" şeklindeki soruya karşılık, "Bu göriişe asla kaalmıyorum. İsrail Filistinli halka karşı şiddete başvuruyor. Şiddete basvuran rejimlerde demokrasiden söz edilemez" dedi. BU KEZ BAKAN Melina Mercouri Türkiye'ye ilk kez 1963'te sinema sanatçısı olarak gelmişti. 1973'te Albaylar Cuntasf ndan kaçarak Kuşadası'na gelen Mercouri, bu kez Türkiye'ye Yunanistan Kültüf Bakanı olarak geldi ve ılk unce Patrikhane'yi ziyaret edip dua etti. (Fotoğraf İdris Akyüz) General Mellado, parlamento baskınında askerlere karşı çıkmışt ı Ispanyada ordu ardk kışlasında 1981 yılında Ispanya Parlamentosu'nun askerlerce basılmasını, muhtemel askeri darbeleri önlemeye yönelik bir aşı olarak niteleyen emekli general Mellado, ülkesinin 1976 sonrası demokrasiye geçiş dönemindeki başarısında en büyük payın Kral Juan Carlos'a ait olduğunu söylüyor. NİLAY KARMAN İspanya Parlamentosu'nun 23 Şubat 1981'de Yarbay Terrejo liderliğindeki bir grup asker tarafından basılması sırasında askerlere karşı çıkan Franco döneminin ünlü generali Manuel Gutierrez Mellado, İspanya'da bir daha askeri darbe olasıhğı bulunmadığını, çünkü parlamentonun 198 l'de basılması olayının ispanya'da bir aşı işlevi gördüğünü söyledi. İspanya'da, halen Devlet Konseyi uyeliği görevini sürdüren Adolfo Suarez hükümetinde başkan yardımcıhğı ve savunma bakanlığı yapmış olan 76 yaşındaki emekli General Mellado, İstanbul'da yapılan Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) toplantısına katılan önemli konuklar arasında. General Mellado'ya yönelttiğjmiz sorular ve yanıtları şöyle: 1981'de İspanya'da parlamentonun basılraası sırasında siz oradaydınız ve askerlere karşı koymuştunuz. Bize, olanlan anlatır mısınız? MELLADO İspanya için çok kötü bir geceydi. Olay 23 şubat akşamı meydana geldi. Biz tam 24 saat süreyle parlamentoda kalmıştık. Tabii ki ilk tepkim şaşkınlık olmuştu. Ama artık bu kötü olayı hatırlamak istemiyorum. Ne yazık ki tarihimize kötü bir anı olarak geçti. Sizce İspanya'da yeni bir askeri darbe olasıhğı soz konusu mu? MELLADO Kesinlikle hayır, artık böyle bir olasıhk söz konusu değil. Neden? Nasıl oldu da İspanya'da uzun yıllar siyasetle iç içe yaşayan ordn, siyasetle uğraşmaktan vazgeçti? MELLADO İspanya'da ordu kışlasında ve artık yalnızca uzerine düşen görevi yapıyor. Tatbikatlar düzenliyor. Manevralara katılıyor. Sanırım 1981'de Jspanya'da parlamentonun bir grup asker tarafından basılması, yani darbe girişimi, toplumun tüm kesimlerinde bir aşı işlevi gördü. Bu aşı İspanya'yı muhtemel askeri darbelere karşı koruyor. Ordu, Türkiye'de hâlâ çok güçlü. Şu anda Türkiye'de de bir geçiş dönemi yasanıyor. Siz de İspanya'da bir geçiş dönemi yaşadınız. Bu deneyimlerinizi anlatır mısınız? MELLADO Türkiye'ye ilk kez geliyorum. Ama sizin de demokrasiye geçiş dönemi yaşadığınızı biliyorum. Tıpkı İspanya Kralı Juan Carios'un 1976 yılında ülkeye dönmesinden sonra yaşanan dönem gibi. IPI Genel Kurulu'nda yapacağım konuşmada bu deneyimlerimi anlatacağım. Sizce İspanya'nın geçiş dönemini başanlı bir biçimde gerçekleşüımesinin ardında hangi nedenler vardı? MELLADO En başta Kral Juan Carlos. Çok kritik günler yaşıyorduk ve kral bu görevin altından başarıyla kalktı. İkinci önemli Eörev İspanyol halkına düşüyordu. Onlar da üzerlerine düşeni yaptılar ve çok hoşgörülü, anlayışlı davrandılar. Üçüncüsü de, basındı tabii. Basın, demokrasiye geçiş döneminde çok ılımlı davrandı. Ispanya'nın sivilleşmesi açısından Sosyalist Başbakan Felipe Gonzales'in rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? MELLADO Ulkeyi gayet başanlı bir biçimde yönetiyor. Ancak şunu belinmek istiyorum: İspanya'da ordu politize değildir. Ordu mensupları hiçbir siyasi partinin taraftarı olamaz. Peki, siz Franco döneminde orduda görev yaparken nasıl oldu da politikaya girdiniz? MELLADO Generalken ordudan emekli oldum. Demokrasiye geçiş döneminde Adolfo Suarez'in hükümetinde başkan yardıması olarak görev aldım. 1977 haziranında da Savunma Bakanlığına getirildim. tspanya İç Savaşı sırasında hangi safta çarpıştımz? MELLADO O günler çok çok kötüydü. Ben o zaman 24 yaşında bir teğmendim ve Franco'nun safında çarpıştım. Ama şimdi iç savaş çok çok gerilerde kaldı. İç savaş sonrası ordudaki gorevime devam ettim .
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle