27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 MART 1988+ HABERLERİN DEVAMI î CUMHURİYET/13 Washington dan (Baştarafı 1. Sayfada) ği hiç kuşkusuz sürmektedir. Ekonomi ve dış politikada izlediği ana çizginin bu konuda beürleyıci olduğu söylenebilir Ancak ANAP iktidarının grafığınin sokaktaki adamın nezdinde ınişe geçtiğinin de gayet iyi farkındadır Washington. Beş: Iktidar partisi olarak ANAP, liderinin "kalp atışlan"na kadar, yakın takiptedir Partideki jslamcı eğilimler. Nakşilık, ilgiyle izlenmektedir. "Özal olmazsa, ne olur?" Bu soaınun gündemdeki yerı de bir sır değildir. Bu çerçevede örneğin bir "Bedrettin Dalan" adının, "Batıdan yana ve gerçekten laik bir kişi" olarak telaffuz edildiğine bıle tanık olunuyor İşte böyle. VVashington ve Nevv York'ta Türk ve Amerikan çevreleri ile yaptığımız 34 günlük söyleşilerin bizde bıraktığı izlenimleri satır başlanyla özetlemek gerekirse; 1) Amerikan yönetimi Ankara'nın bazı istek ve beklentilerini karşılıkstz bırakmış, ancak buna rağmen Özal hükümeti, TürkAmerikan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması'nı (SEİA) uzatan ek mektubu askıdan indirmek durumunda kalmıştır VVashington Büyükelçiliğimızin sonradan haberdar olduğu bu onay işleminde, Özal hükümetinin dış borç çıkmazı ile dış kredi arayışının belirleyici rol oynadığı bilinmektedir. 2) Böylece Ankara'nın, VVashıngton'a karşı önemli bir karttan yoksun kaldığı soylenebılir. "Ek mek1up"ta, incirlik Üssü'ndeki F16'ların arttırılması, Konya atış alanından Amerikan savaş uçaklarının yararlanmaları, bazı üs ve tesıstenn yenilenme ve modernleştirilmelerı öngörülmektedir İspanya'dakı üslerin kapatılması ile bırlıkte oradaki F16 uçakları ne olacaktır? Malta'ya mı, italya'ya mı, yoksa Adana'daki incirlik Üssü'ne mi geleceklerdir? Üçüncu olasılığın yabana alılmaması gerekir. İncirhk'tekı F16 sayısının 24'ten 48'e çıkması, zamanlada 72'ye yukselmesi, neden olmasın... 3) Ek mektubun bir yıl süreyle askıda tutulmasının Amerikan Kongresı'ndeki Turkiye yanlılarının elıni güçlendirmediği belirtiliyor. "Kongre'de Türkiye'nin güçlenmesı neye bağlıdır?" Bu soruya bir Amerikan kaynağından şu karşılığı aldık: "Örneğin Türk topraklarında radyo istasyonlarının kurulmasına izin verilmesi... Sovyetler'dekı Müslümanlara yayın yapmak üzere... Propagandaya gerek yok. Yalnız Türk dilinin, Türk kültürünün ve Türkiye diye bir ulkenin varlığını onlara anlatacak yayınlar Hepsi o kadar Ama Ankara bir türlü yanaşmıyor buna. ikinci olarak, İsraıl ile büyükelçi düzeyinde ılişkılerin kurulması ve bu ülke ile tam anlamı ile işbirliği yapılması Türkiye'yı Kongre'de güçlendirebilecektir Ancak Ankara, son dört yıl içinde İsrail ile ilişkilerinın ıçerığini dolgunlıştırmakla birlikte, bu konuda da isteksiz davranmaktadır." 4) Washington'un Ortadoğu'da "TürkiyeisrailMısır üçgenı" istediği öteden beri biliniyor Doğu Akdeniz'de yapılacağı açıklanan TürkMısır oıtak tatbikatı bu çerçevede değerlendirilebilir mi? Olabilir. Ancak Ankara'nın bu konuda bazı "sembolik jestler" yapsa da bölgeye dönük dış politikasındaki duyarlı dengeleri bozabilecek değişikliklere yönelmesi beklenmıyor. Türkiye'nin Ortadoğu'da "maceraya girmeyeceğı, bu konuda yeterlı bilinç birikimine sahip olduğu" belirtiliyor. 5) Benzer bir bilinç birikimine Ankara'nın nükleer alanda sahip olduğu soylenebılir mi? Bu sorunun karşılığı. Ankara'nın ek nükleer yükümlülüge karşı otduğunu birçok kez açıklamasına karşın, hâlâ tartışmalıdır. Türkiye'nin ek nükleer yükümlülük alrnası ıçın VVashington kaynakh ıstekler yakın dönemde gündemdeki ağırlıklanm gittikçe daha çok hissettırecektır. Bu alanda Türk dış polıtikasmı oluşturan odaklarda farklı göruşler dikkati çekiyor. Kimi, ek nükleer yükümlülüge tamamen karşıdır. Kimi, nükleer bir çatışmayı Türk topraklarında lokalize edebilecek. örneğin "Lance" gibi kısa menzillı nükleer füzelerin alınmasına karşıyken, çifte yetenekli F16'lara tarattar gözükmektedir. "Ek nükleer yükümlülük", Türkiye'nin kapısını, öyle anlaşılıyor ki, yakın gelecekte sık sık çalacaktır. Acaba bu konuda yeterli ve geniş ufuklu tartışma ve çalışmalara Ankara'da başlanabıldi mi? 6) "Bence, 1979'a benzeyen bir durum. Borç ertelemeye doğru gidiyor bu iş..." VVashington'da Türk ekonomısiyie ilgili olarak hiç de iyimser olmayan bu tür görüşleri de dinledik Dış borcun yapısı. kısa vadeli dış borç oranımn yüksekliğı haklı olarak kaygıyla karşılanmaktadır. Dış borçlarla birlikte iç borçların ve finans sisteminin, yanı bankaların içinde bulunduğu durumu. ekonominin temelınde tik tak işleyen saatli bombalara benzetenler vardır. Kamu harcamalarının, bütçenin ve tabii tonların mutlaka denetim altına alınması gerekli görülmektedir. Vtergi gelirlerinin arttırılmast ve bütçe açığının kapatılması, üzerinde durulan bir başka konudur Aksi halde enflasyonun lyıce zıvanadan çıkacağı belirtilmektedir. Gelir dağılımındaki aşırı bozulma, issizlik, gercek ücretlerdeki aşınma, özel sektördeki üretken yatırımların yetersizliği ve ihracatın yapısındakı bozukluklar, Dünya Bankası çevrelennde altı çızilen konuları oluşturmaktadır Özal hükümetinin uyguladığı modelin başarısı ile kendi başarılarını bir bakıma özdeşleştirmış olan Dürrya Bankası ve IMF, ister istemez Başbakan Özal'm üstüne titremeye devam etmektedır Kaygılannı ise açığa vurmaktan, ne kadar devam eder bilemiyoruz, ama "şımdilik" kaçınmaktadır. Turgut Özal'ın "ekonomik mısyonu "nu doldurduğuna inananlar olduğu gıbi, durumu yenıden denetim altına alıp düzeltebileceğı görüşünde olanlar da vardır 7) Bır Amerikan kaynağına göre, Başbakan Özal'ın çevresı, sokaktaki adamın nabzını tutmakta pek başarılı değıldir. Sadece rakamlar düzeyinde gelışmelen değerlendırenlenn, sokaktaki adamın duygularında olumsuza doğru değişen havanın farkmda olmadıklarını bu Amerikan kaynağı belırtmiştir. 8) Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın İnsan Hakları '87 raporunda "Kürt azınlığf'ndan söz edilmesi. Bu dosyayı, bu uslupla hangi eller, neden açtı? Bir rastlantı mı? Yalnızca "insan hakları" aşkı mı'> Avrupa Topluluğu'na tam üyelik başvurusu yapan, Bulgarıstan'dakt soydaşları ile haklı olarak ilgilenen Türkıye'ye bu çerçevede bir hatırlatma mı? Başka alanlarda Ankara ya istedığini yaptırabılmek için bır gözdağı mı? Geçıcı değıl de, süreklilık kazanacak bir polıtika, bir yaklaşım hazırlığı mı? Bu sorulara VVashington'da net yamtlar alabıldiğımizı soyleyemiyoruz, ancak bu bakış açısının pek öyle geçici olduğu izlenimıni edinmedık Ankara'nın buna göre uzun vadeli, kapsamlı ve gerçekçi bir strateji oluşturmasının gerektiğı ve bunun zamanının çoktan geldiği kanısındayız. VVashington'da durum satır başlanyla böylece ozetlenebılır TürkAmerikan ilişkilerinın oturmuş olduğu yörünge öyle görünüyor ki, gerilım ve sorun yaratmaya devam edecektır Ankara da dış politikayı 1 oluşturan odakların, ek mektupta yapıldığı gibı, "günübirlik " kararlar yerine, daha uzun vadeli bir bakış açısını, bir stratejıyi VVashington ile ılişkilerde geçerli kılmalıdırlar. VVashington1 un ıse, dış borç kapanındakı Özal hükümetinı dış polıtikada sıkıştırmaya dönük yönelişlerıni surdüreceğı anlaşılmaktadır. Bekteyelim, gorelim Sonları göründti (Baştarafı 1. Sayfada) keyfinde" gibi pankartlar altında konuşan Demirel, 7 ay önce de Nevşehir'e geldiklerini hatırlatarak, 7 ay önce Türkiye'de yasaklar olduğunu, ülkeye hizmet etmiş insanlarla birlikte miiletin seçim hakkırun kısıtlandığını söyledi. Demirel, "Devlete ra|men millet o duvan deidi, açtı, şimdi miiletin başı daha dik" diye konuştu. Her 100 vatandaştan 64'ünün bu iktidara "hayır" dediğini kaydeden Demirel, "Ama miiletin önünde tnzaklar vardı. Elini kaptırdı, kolunu kurtaramadı. Fakat pes etmek yok. Bu iilkede siz misafir ya da kiracı defttsiniz.Ba ülke sizindir" dedi. Meydanda Demirel'i dinleyen halkın "memleketin tıafi niee?" sorusuna "Af kaidık aç" diye yarut verdiği duyuldu. Demirel, hayat pahalılığını anlatırken, kalabalığın Başbakan özal için "Sapıttı Özal" diye slogan attıkları duyuldu. Demirel bunun uzerine, "Ülkeyi yönetenlerin keyfi yerindedir. Onlann sizlerie Bgisi, meselesi yok" diye konuştu. Demirel, konuşmasında, Özal'ın vaatlerle işbaşına geldiğini belirterek, "Devleti yöneliriz diye iş başına geldiler. Neler yaptıklan ortada. Basın ve mubalefet bunlan dile getirince. susturma eylemine geçiyortar, ama susturamayacaklanhr" dedi. Mitinge katılan köylüler.n, "Sayın Demirel evimize, traktöriimüze haciz gddi" sözleri uzerine de, "Köyliimüz kendi karnını doyunnadan oncc dolete verecegi vergi ve faizi düşünmektedir. Yapmayın be>ler, üzmeyin köyliimüzü. Tıirkiyc Cumfauriyeti larihinde birçok iktidariar işbaşına geldi. Bugün bir CHP'den, AP'den millele ne zarar gddi? Soruyornm sizlere" dedi. Vatândaşların parası olmadığı için devlet hastanelerine alınmadığına da işaret eden Demirel, "Bu nasıl iştir? Devlet, devlet olduğunu millete nasıl ispat edecektir?" diye konuştu. Demire!, otobüste de gazetecilerin çeşitli sorulannı yanıtladı. Türkiye: nin büyük bir şikayet denizı haline geldiğini belirterek, "Seçimde zalen miiletin aocak yüzde 36'sının oy unu almış bir iktidann, her ay yüzde 10 zam >»pan bir iktidann popülarilesinin olması akılla izah edilecek şey degildir" dedi. Demirel, Keçecilerin "Muhalcfetin kafasına vura vura kanunlan çıkaracagız" sözlerinin hatırlatılması uzerine de. "Kanunlar insanlann kafasına vura vura cıkanlmaz, demokratik sistemde oyle bir usul yok" dedi. Demirel, Özal'ın "Zamlar ekonominin geregi" sözlerini de şöyle değerlendirdi: "Bu iktidar bugün iş başına getmiş degildir. Beşinci yıhnı dotduruyor. Üçıincü yıldan itibaren bir mazeretleri kalmamıştır. Beşinci yılda yüzde 60 enflasyon, bunun izahı yoklur. Durun baka>ım, duzeltiyoruz demek durumunda değillerdir. Bu işi yapamamışlardır. Ağızlanna, gozlerine bulaştırmışlardır." Demirel. Özal'ın "Cindonık bizim için daha tehlikeli idi" biçimindeki sözlerini de şöyle yanıtladı: "Herkes kendi işine baksın. DYP •e yapacsgım nükümetten veya başka bir makamdan ögrenecek degildir. DYP müsaade ile kurulmuş bir parti degildir. Veya 12 F.ylül himayesine sığınmış bir parti degildir. Müsaade ile kurulmuş, 12 Eylül himayesine sığınmış bir parti o sayede iktidar olmuş bir partinin başkanı başka partinin işini tanzime kalkarsa hadsizlik yapmış olur. Böyle laflan haddini bilmemek olarak nitelendiriyorum. Herkes işine baksın. Kendi partisi yetmiyor nu? Ne kendi partisi yetiyor, ne kendi üikesi yetiyor yonelmeye. Iran'> Irak'ı da yönetraeye kalkışmıştı bir ara, ne hale geldigi ortada." Demirel, basuıa geürilecek yeni kısıtlamalarla ilgili bir soruyu yanıtlarken de, demokratik rejimlerde hür parlamento, hür basın, hür üniversite olması gerektiğini ifade ederek, "Bir iktidar bunlardan rahalsız olmaya başladıysa zeval yakındır. Sonlan gelmiştir" diye konuştu. Demirel, Bal Mahmut'un bir fıkrasını da anlatarak, kendisıni kavak ağacına, Özal'ı da kabağa benzetıi. Demirel'in Bal Mahmut'tan anlattığı fıkra şöyle: "Kavak ağacının dibine bir kabak çekirdigi duşmüş. Bahar gelince kavak yapraklanmış, kabak da buyüyüp kavagın etrafına sanlmış, tepesine çıkmış. Kavak ağacı kabağa bozulmuş. 'Biz otuz senede bu hale geldik' diyerek şaşırmış. Fakat kar yağınca kabak bir gnnde solmuş, kavağın dibine düşmüş. Kavak, 'Seni bu hale getiren soğuk bizim sırtımızda lavanta gibidir' demtş." Demirel, Nevşehir"deki konuşmasından sonra Ankara'ya döndü. Hesap soramz (Baftarafi 1. Sayfada) şılandı. Miting alanında, "Halk perişan", "Mutfakta yangın var", "İş bitiriciler işimizi bitirdi", "Çağ atlıyoraz, mercimekle şiş yapıyoruz", "Özal bizden degildir, ne bilsin halimizi" pankartları dikkati çekti. Konukların tarutılmasından sonra Erdal Inönü, Genel Sekreter Fikri Sağlar'la birlikte otobüsün uzerine çıktı. Eski spikerlerden Mesul Mertcan'ın "Türki>e°de demokrasinin miman, halkı seven lider" diye tanıttığı İnönu, konuşmasına "Zamlara artık yeter, cammıza yetti demek için meydanlara döküldük" sözleriyle başladı. lnönü, Türkiye'de yurttaşların "silindir gibi" ezUıiigini belirterek şunları söyledi: "Ben seçimden önce de Özal'a oy vermeyin dedim, ancak yeteri kadar anlatamadık. Özal bizi limon gibi sıkmaya devam ediyor. O da yetmiyor. Silindir gibi eziyor. Artık meydanlarda Özal'a yeter diyeceksiniz. Yeni vergi yasalan geliyor. Sizi kandırmak için milii egitime, sağhga para ayıracağız diyorlar. Şimdi siz sormaz mısınız, yahu siz bütçeyi yaptınız. Bütçeyi yaparken. en önemli sorunlann saglık ve eğitim olduğunu bilmiyor muydunuz? Bu halkla alay etmektir. BüKtyi vaparken aklınız neredeydi Sayın Özal? Hukumel eger vergi toplamak islerse, 7 trilyonluk bir ek kaynak sağlanabilir. Ancak bu bir avuç insanın işine gelmez. Onun için halka yükleniyorlar." Inönü'nün konuşması sık sık "Özal istifa", "Başbakan lnönü" sloganlarıyla kesildi. lnönü, özal'a seslenerek " Böyle devlet yonetilmez Sayın Özal, bizi ne zannediyorsunuz ? İşte meydanlara geldik. Sesimizi duyuruyoruz" dedi. İnönü.kendisini dinleyenlere "Bu zamlar yetmedi mi?" diye sorunca, dinleyen kalabaiıktan "Yetti" sesleri yükseldi. Kalabalık, "Zamlara tahammülümüz kaldı mı?" sorusuna da "Hayır" karşılığını. verdi. lnönü bunun uzerine, "Ey Özal, bunlan duy da aklını başına al" dedi. İnönü Başbakan Turgut Özal'ın "Kentler Savaşı"nı durdurdum diye "fıyaka" yaptığını belirterek, "Boş yere övündü. Elinden geliyorsa, bu fiyatlann füze gibi yukselmesini durdur. Bırak başkalannın fuzelerini. Kime fîyaka yapıyorsun? Kendi ülkene bak. Bir defa ayıptır, insan bir iyilik yaplıysa dunyaya ilan etmez. Sen kim oluyorsun da, Turkiye'yi dünyaya karşı gülünç duruma düşüriıyorsun?" diye konuştu. Mitingi izleyen halk, sık sık çekim yapan TRT kameramanma da "Yuh" çekti. İnönu, hükümetin sağlık politikasını eleştirirken de, "Özal hasta oluyor. Allah şifa versin Amerika'ya gidiyor. Sonra dönünce orada gördüklerini uygulamaya çalışıyor. Hastane ücretlerine, Uaçlara her gün zam geliyor" dedi. İnönü, Başbakan özal'a, "Sen biziınlc alay mı ediyorsun?" diye seslendi. büyük bir sorumluluktur. Böyle giderse muhalefet görevimizi anayasal sımriar içinde parlamento dışına taşınz. Halkımızı bu iktidara karşı uyannak ve konımak görevimizden asla vazgecmeyeceğiz. Ne TRTnin iktidar yanlısı yayııdan, ne basının baskı altına alınması girişimleri bizi engelleyebilir. Biz halkla, sıkınOyı çekenlerie omuz omuza aynı saftayız" dedi. lnönü göstermelik ücret ve maaş artışlarırun da değerini yitirdiğine dikkat çekti. Yıllardır içte ve dışta borçlanarak ayakta duran Özal hükümetinin bu borçlann faturasını emekçi halka ödetmek istediğini belin ti. lnönü, Türkiye'nin en önemli sorununun Başbakan özal'ın keyfi yönetimi olduğunu belirterek, "Aklınıa başınıza alın, halkı böyle ezemezsiniz. Bu yönetimi degiştirmek gerek. Özal ülkeyi çiftligi gibi yönetmek istiyor" dedi. înönü, partilerinin bugün birinci parti durumuna geldiğini savunarak, yerel secimlerde belediyelerin SHP'li olacağını, ardından iktidar olacaklannı sözlerine ekledi. Miting sırasında sivil polislerin video çekimi yaptığını gören lnönü, "Çekimi durdunın. Vatandaşın paralannın nereye gittiği belli oluyor. Niye çekiyorsunuz. Yazık değil mi bu paralara. Polisle vatandaşın arasını bozmayın" dedi. Bu sözler uzerine yurttaşlar "yuh" çekerken, video çekimi de durduruldu. lnönü konuşması sırasında sık sık, "Özal'a dünyanın kaç bucak olduğunu göstereceğiz" dedi. Inönü'nün konuşmasından sonra yurttaşlar uzun süre kendisi ne sevgi gösterilerinde bulundular. "Muhalefeti parlamento dışına taşınz" lnönü, konuşmasında ANAP'ın parlamentodaki tutumunu eleştirerek, "ANAP pariamentoyu göstermelik bir demokrasi dekoru olarak kullanmak istiyor. Bu demokrasiye karşı 1790 kişinin fişi iptal (Baştarafı 1. Sayfada) ın "acele da> ranmasından" yakınan Kalemlı. "Turizm polisini kurarken. standartlan i> i tespil elmeliy iz. Bu polisin dil bilmesi. silahsu gezmesi lazım. ^oksa polişin içinden bazılarını veçip gore>lendirmekleişbilmi>or. Zaman içinde istediklerimi? olacak" dı\e konuştu. Turizm polisi adının konulmasına rağmen, henüz bu gücün oluşturulmadığını kaydeden Kalemli'ye, yöneltilen sorular ile yanıtlan şöyle: Vatandaşlar polisle ilgili şikayetleri iletecegi bir makam bulamamaktan yakımyoriar. Ne dersiniz? KALEMLİ Şikâyet mercii arandığı görüntüsünü lanse edemeyiz. Meseleyi böyle koymak yanlıştır. Bu olaylann çözüm şeklini ortaya koyan kanuni düzenlemeler yapılmıştır. Adli, idari merciler vardır. Polisle vatandaşın ilişkilerinin kuna olduğu değerlendirmeleri yıUarın getirdiği yanlış bir kanıdır. Bakınız karakol ismi bile hoş değil, başında kara sözcüğu var. Asayiş hizmetinde çekingenlik faktörü olmalıdır. Yoksa otorite boşluğu doğar. Ama bu vatandaş veya polis istedığini yapar demek degildir. İskence sözleşmesinin imzalanmasından sonra bakanlık olarak yeni bir girişimde bulunacak mısınız? KALEMLİ Her kanunu polis teşkilatına ayrı ayrı duyurmuyoruz. Her kanun, Meclisten geçen her sözleşme tatbik edilir. Bu iddiaları getirenler mahçup olacaklar. Bütçe görüşmeleri sırasında da muhalefet bunu gündeme yine getirecek biliyorum. Ama mahçup olacaklar. Ben somut örneklerle bizim iktidanmız zamanında bize gelen suçlamalann hepsini mahkemeye intikal ettirdiğimizi anlatacağım. Tamamıyla asılsız çıkan iddia daha fazla, birkaç tane doğru çıkan da var. Fişli vatandaş sayısının 1.7 milyon oldngu belirtiliyor. Sizin fışlerin ayıklanması genelgenizin sonucu ne oldu? KALEMLİ Hayır, abartmışsınız. O rakam biraz abartılmış. Bakın benım gönderdiği genelge sonucu Isparta'da 750, Kırklareli'nde II, Bursa'da 23 ve Malatya'da 1006 kişinin fişleri iptal edilmiş. İlk gelen bilgiler bunlar. Diğer illerden de bilgi istedim. Aynca pasaport kanununda da değişiklik yapıyoruz. Tasarı Başbakanlığa sevkedildi. Bunu daha sonra açıklarız. Dogu ve Giineydogu'daki olaylann azalmasındaki ıeden sizce nedir? KALEMLİ Alınan tedbirlerin bir sonucu olarak azalma var. Kış ayları nedenlerden birisi olabilir. Ama her görevli uzerine düşeni yerine getirmektedir. Bu arada Başbakan Turgut Özal, Güvenlik Soruşturmaları Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikleri açıklamak üzere bugün basın toplantısı yapacak. Başbakanlık Basın Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre, Özal, Başbakanlıkta bugün yapacağı basın toplantısında, Güvenlik Soruşturmalan Yönetmeliği değiştirilerek öngörülen "iyileştirmeler"le ilgili bilgi verecek. TURGUTLU'dan HİKMET ÇETİNKAYA (Baştarafı 1. Sayfada) ceki geceki yemekte daha iyi gördü. İl Başkanı Kemal Karataş. Merkez İlçe Belediye Başkanı Süha Baykai'ın ögle yemeğinde, inönü 1 ye uzak düştüğü için bozuldu. Bu yüzden masada oturduğu halde yemek yemedi. Akşam, Göl Gazinosu'ndaki yemekte ise İl Başkanı Karataş, konuklara Süha Baykai'ın adını anons etmedi. Masalarda bir dalgalanma başladı bunun uzerine. Sonra korkunç bir uğultu. İnönü, donup kaldı bu yüzden. Demek ki SHP'de insanlar nelerle uğraşıyor. Birbirlerini harcamak için hangi ayak oyunlarına giriyor. Belki kendi kendine şöyle de demiş olabilir: Ne güzel çekip gitmiştim. Geriye dönmem neyi değiştirecek? Biz iktidara birbirini yiyip bitiren kadrolarla mı gidecegiz? Kozapazan'natraktörlerle, minibüslerle gelen kasketlilerle konuşuyorduk. Onlar SHP'nin anatomisini değil, nasıl muhafefet yapacağını merak ediyorlardı. O gelmiş, şu gitmiş değil; gübre, tohum, taban fiyatı ve tarım kredilerinin ne getirip ne götüreceğini öğrenmek istiyorlardı İnönü, anlatıyordu. Onlar dinliyordu. Yaşlı bir köylü kadm sokuldu yanıma. Sonra bir şeyler söyledi. Elinde bir kâğıt parçası vardı. Nedir o, dedim. Uzattı kâğıt parçasını. Aldım okudum: Tütüncünün hali perişan. Bizi kim kurtaracak? O sırada Erdal İnönü, "Türkiye'de yasamak yasaklanıyor" diyordu. ANAP iktidarına verip veriştiriyordu: Bu yıl bütçenin hali perişandır. Cumhuriyet tarihinde hiçbir zaman bütçe açığı bu yılki kadar büyük olmamıştır. Bütçenin yarısı borç ödemeye ayrılmıştır ve 8 trilyon liralık kaynak açığı vardır. Hükümet para bulma peşıne düşmüştür. Zamlarm, yeni yeni uydurma vergilerin ve zorunlu tasarruf kandırmacasının asiı hükümetin ıçıne düştüğü borç tuzağıdır. Dış borç 40 milyar doları aşmıştır. Özal, Türkiye'yı, dtş borç verebilecek yabancı ülkelerin insafına terk etmiştır. Kasketliler can kulağıyla izliyordu İnönü'nün konuşmasını. Tutunacak bir dal arıyorlardı sanki. içlerinden bjrisine, "Siz nererJen geldiniz" dedim. Önce umursamadı. Bir kez daha sordum: Yakın bir köyden mi geldiniz?.. Niye soruyorsun, geldik işte. Hiç, merak ettim de... Nasıl buluyorsunuz İnönü'nün konuşmasını? Dinliyoruz. Hiç dinlememiştim. Güzel konuşuyor mu İnönü? Sizin sorunlarınızadeğinıyor mu? Anlatıyor işte. Biz ölmüşüz. Ortada seçimmeçım de yok. Her şey ateş pahası. Belki moral buluruz diye geldik. Dinliyoruz. Dedim ya, ölüyü nasıl kurtarsın bu adam? Secimlere dört yıl var daha... Bir başka köylü şöyle diyordu: Sesimizi kime duyuracağız? Yunt Dağrfcöyierinde su yok. Su, arazözlerle geliyor köylere. Seçim öncesi ANAP'lılar söz vermişti su işi tamam diye. Hâlâ bekliyoruz. Diğeri sözünü kesiyordu: Tüccar tütün borcunu ödemedi. Kime şikâyet edeceğimizı bilmiyoruz. Çoluk çocuk tefeci eline düştük Kimlere dert anlatacağız? Kozapeızan'nda konuşmasını bitirmek üzereydi İnönü. Karşı binadan polis kamerayla topluluğu filme alıyordu. İnönü bunun farkına varınca bir süre durdu. Sonra polislere seslendi: Niye çekiyorsunuz, ne gereği var? Vatandaşın paralarının nereye gittiği belli oluyor. Çekimi durdurun. Polisin görevi toplumun güvenliğini sağlamaktır. Evet, dört yıl vardı secimlere. Ama dün Turgutlu'da Kozapazarı'nda kasketlilerin çoğunlukta olması kırsal kesimrte belli bir kıpırdanışın habercisiydi. Ya da bize öyle geldi... Beşiktaş, Sarıyer*e az daha iBaştarafı Sporda) cuyla dalga geçmektir. Bu futbolcu beş dakika içinde ne yapabilir? Zaten Sinan ısınmadan tnaç bitiyor. Takımın kurtancısı Sinan şimdi takımın "«ssolist"i olmuş. Milne ne yapmak istiyor acaba? Sinan'ı yemek mi, yoksa kazanmak mı?.. Bu kadar kötü oynayan Beşiktaş takımında daha ikinci yarı başlarken iki adam değişikliği yapılması şarttı. Ama her zaman olduğu gibi İngiliz yine gerek görmedi!.. Kısacası td tel dökülen bir Beşiktaş izledik dün. Giydikleri Beşiktaş forması dun hiçbirine yakışms dı.Henüz 5. dakikaydı. Fikret, Erdal'a derinlemesine bir top attı. Erdal da kafayla Osman'ı gördü. Top Osman'ın önilne düştüğünde karşısında bir tek kaleci Zalad vardı, sert vurdu Yugoslav kaleciden döndu, Selçuk geldi o sırada, Beşiktaş savıınması ise henuz yerini alamamı^u. Kafasını kaldırdı, Tekın top istiyordu ve çok da musaitti. Selçuk yerden çıkardı Tekin de plaseledi. lÖ. Gol Beşiktaş'ta şok yapmıştı. Araa aradan fazla geçmeden AJi, Cem'in ortasını iyi izleyerek skoru eşit yaptı: 11. llk yarı karşılıklı gollerle sona erdi. tkinci yannın başmda Osman'ın Ulvi tarafından düşüriilmesine hakem Özcan Oal "oyna" işareti yaptı. Yanıbaşımızda Ertuğml Dilek bulunuyordu. O da f>ozisyon içın "k«srt yok" dedi. 62. dakikada top Metin ile Erdem'in arasında kaldı. Hakem Oal, "Elle oynama var" diyerek beyaz noktayı gösıerdi. Atışı kullanan Ali, durumu 21 yaptı. Golden sonra Erdal iki kez topu tribünlere gönderdi ve karşılığmda kırmızı kan gördü. Beş dakika sonra ise bu kez Selçuk topsuz alanda Turan'a vurmak istedi o da yaptığı hareketin karşılığında kırmızı kanta cezalandınldı. Maçın geri kalan bölumunu Sanyer 9 kişi oynadı, ancak Beşiktaş her nedense rakibinin uzerine gitmek istemedi. SPOR TOTO 1. Fenerbahçe Galatasaray :2 2. Rarşıyaka Bursaspor :0 3. Trabzonspor Ankaragücü : 1 4. Adana D.Spor Denizlispor : 1 5. Boluspor Malalyaspor :2 6. Beşiktaş Sanyer : l 7. Eskişehirspor Samsunspor : 2 8. Gençlerbirliği Zonguldak : 1 9. Sakaryaspor Kocaelispor : 0 10. Altay Rizespor :1 11. Kayserispor Adanaspor :0 12. Erzincanspor Niğdespor : 1 13. Diyarbakırspor Orduspor : 1 14. Muşspor Bingölspor :0 15. Tuncelispor B.Belediyespor: 2 M I H LOTO 812132123242728 Erdal (Baştarafı Spor'da) haklı olarak dışarıya attı. Selçuk, O'da şımarıklıkta Erdal'ı aratmıyor. Kendini kanıtlamak için bir yıldır savaşıyor. Hatta son günlerde ulusal takıma bile seçilmişti. Ne var ki, O'da Fenerbahçe'de oynadığı yıllardan birçok şeyler kaybetmiş. öncelikle futbolunu, sonra da futbol ahlakını. Turan'a kasti olarak atuğı tekmeden sonra, hakem onu da haklı olarak saha dışı etti. İşin en :1ginç yönü de Selçuk'un ilk yarıda da Beşiktaş maçında sert harekeıinden dolayı kırmızı kart görmüş olması. ELTOPU Erfcekkr (PU>Off): VefaEti Bisku\ileri: 2131, Beşiktaş Arçelik: 2324, Halk Bankası I.T.Ü.: 2823. Erkekler (Klasman): Ankaragücü S.K.G.: 2826, T.Yalıspor K.Toprakspor: 2934, T.25 Şubat Çukobilik: 2424. Ba>anlar: Penevniyal Eti Bisküvilerı: 2023. VOLEYBOL Eczacıbaşı Arçelik: 30 Güneş Sig. Galatasaray: 03 Eczacıbaşı P.Ofısi: 30 (E) Beşiktaş, Sanyer ve de (Baftarafı Spor'da) terdi. lkisinde de haklıydı. Selçuk'un iki ayakla çift daldığı Turan ya sakatlansaydı, ya futbol yaşantısı bitseydı... Sakatlanıp aylarca sahalardan uzak kalan Selçuk, bunu nasıl yaptı peki? Selçuk gibi bir klasa yakışır mıydı o çirkinlik? Ya Erdal'ın penaltıya sinirlenip topu tribünlere atması, aynı şeyi hakemin görmezlikten gelmesi üzerine bir kez daha yapması maçı çığnndan çıkaracak bir kışkırtıcı davranış sayılmaz mı? Hakem penaltıyı haksız vermiş olabilir, ama ille de fmbolculann tekme ile, terbiyesizlikle hakemi pro. testo etmeleri gerekir mi? Bu nasıl protesto biçimidir bilemeyiz, ama şu yüzde yuz gerçektir ki, bir takım hakemle oynarsa sonunda kaybeden her zaman kendisi olur. *** Beşiktaş dün lidere yakışmayacak bir görünum içindeydi. Rıza'sız bir Beşiktaş'ın orta sahasından top çıkmadığına bir kez daha tanık olduk. Gökhan, Zeki ve Cem'den oluşan orta sahaya Metin de katıldı zaman zaman. Ancak son birkaç aydır Gordon Milne'nin sahada özgür futbol olanağı tanıdığı Metin dün çok özgür (!) oynadı. Feyyaz'ın çekingenliği hâlâ sürduğüne göre, gol kala kala Ali'ye kalıyordu. Ama Ali de dünkü maçta Zoran'ın öylesine tekmeleri ile karşılaştı ki, Beşiktaş'ın golcüsü zaman zaman sinmek zorunda kaldı. Beşiktaş'ın orta sahasımn pazar tatili yapuğını belirtip defansa geçelim. Lig şampiyonluğunda büyük iddia sahibi olan Beşiktaş'ın bu defansı ne yazık ki lider bir takıma yakışmıyor. İki kanattan ataklara katılacak oyuncuları yok. Kadir bazen yapardı bu görevi, dün o da yoktu. Beşiktaş'ın dünkü oyunu gelecek hafta oynayacaklan Galatasaray maçı için düşündünlcü bir konudur. Sanyer, hakemi ve tekmeyi bıraktığı dakikalarda Beşiktaş'tan daha olumlu gözüktü. Beşiktaş'ın üstüne gitseydi maçı kazanan taraf olurdu. Ne var ki, bazı futbolculannın kompleksleri ile ligde istediği yere oturamayan Sanyer, antifutbol oynamayı kendisine daha uygun görmüş olmalı ki, kazanacağı, kazanması gereken maçlan çirkinliklerle yitiriyor. Bu çirkinlikler de ya bazen kendisinöen bazen de hakemlerden kaynaklanıyor. Sarıyer'in hakem kurbanı olduğu bilmem kaçıncı maç bu. Keskin sirke olmaktan vazgeçmediği surece de daha kimbilir kaç maç yitirecek. Şöhretler takımının şöhreti giderek siliniyor, bilmem farkındalar mı? Sular 4'er saat kesiliyor Uğur mutluluktan (Baftarafı Spor'da) ettiler ve 'Ugnr bu golü atmasaydı içine kapamk fu bolunu sttrdürccekti" dediler. Galatasarayiı futbolcular Fenerbahçe galibiyetini Mecidiyeköy Gunay Restaurant'ta kutladılar. Ismail. Ertıan, Muharamet, Savaş, Tanju, Hayrettin ve Ugur'un katıldığı gecede hep maç konuşuldu. Uğur, attığı golü herkese anlatırken sakat sakat oynayan Savaş, çok acı çektiğini, ancak galibiyetin buna değdiğini söylüyordu. Geceye katılan yönetici Ergun Gürsoy ise, eşi Ayşe Gürsoy'un yaş gününün böylesine mutlu bir geceye denk gelmesinin kendileri için buyük bir şans olduğunu söyledi. Ayşe Gursoy ise, tüm ısrarlara karşın kaç yaşına girdiğini bir türiü açıklamadı. Omerlfdeki bakıııı 15 gün sürecek İstanbul Haber Senisi Ömerlı Barajı'ndaki pompa istasyonunda yapılacak bakım ve temizlik nedeniyle bugunden itibaren 15 gün süreyle lstanbul'un büyük bir bölümüne 4 saat süruyle su verilemeyecek. 4 nisana kadar 08.0012.00 saatleri arasında sulan kesilecek semtler şöyle: Anadolu yakası: Koşuyolu, Acıbadem, Hasanpaşa, Reşitpaşa, Osmanağa, Caferağa, Zühtüpaşa. Moda. Feneryo'u, Fenerbahçe, Fikirtepe, Dumlupınar, Esatpaşa Mahallesi, Merdivenköy, Suadiye, Caddebostan, Bostancı, Göztepe. Küçukyalı, Küplüce, Emniyet Mahallesi, Polisesleri, Ferah Mahallesi, Bulgurlu, Ümraniye, Çiçekçi, Selimiye, Bağlarbaşı, Çatmacılar, Üsküdar, Belediye civarı, Doğancılar, Zeynep Kâmil, Mustafa Kemal Mahallesi, Kurtköy, Şıhlı, Pendik, Maltepe, Tuzla, Bayramoğu ile Kocaeli'ye bağlı Danca ve Gebze. Avrupa yakaa: Eminönü, Sirkeci, Tahtakale, Gülhane Parkı, Sultanahmet, Cankurtaran, Kumkapı, Yenikapı, Kemalpaşa, Yedikule, Namık Kemal Caddesi, Aksaray Meydanı, Cerrahpaşa, Haseki Kızılelma, Vezir Caddesi, Fındıkzade, Millet Caddesi'nin bir bölümu, Vatan Caddesi, Laleli, Beyazıt, Nuruosmaniye, Horhor, İtfaiye civan, Silivrikapı, Mevlanakapı, Topkapı, Zeytinburnu, Gümüşsuvu. Bakırköy, Merter, Bahçeliev ler. Kocasinan, Yenibosna, Gungören, kuçukçeknıecc ve Avcılar. Sarıyer'e yazık (Baştarafı Spor'da) ler hem de 2 iyi oyuncularını. 9 kişiyle mücadele etmek zorunda kalan, maçı tamamlayan Sarıyerlilerin çabalarmı ve bu dakikadan sonra kötü oynayan kendi takımlannı ıslıklan ile protesto eden Beşiktaş taraftarlarını futbol adına kutluyoruz. Takımlannın kendilerine en çok ihtiyacı olduğu şu devrelerde Avrupa görmüş Erdal ve Selçuk'un sorumsuzluklarmı Sanyer sanırız çok ağır ödeyecektir. Zira 3 gün sonra iddialı olabilecekleri bir kupa maçlan var. Bir çift sozümuz de Beşiktaşu Metin'e olacak. Futbolumuzdakı az sayıdaki üniversitelilerden olan Metin'in zekâ seviyesinden hiç kimsenin şüphesi yoktur. Ancak nedendir bilinmez ben hâlâ güçlü fiziği ile zekâsını birleştirdiğine onu uzun süredir izleyen biri olarak daha rastlamadım. Metin ancak zekâsı ile fiziğini birleştirdiği zaman futbolumuzdaki iyi futbolcular sınıfına dahil olacaktır. Aksi takdirde vasat bir futbolcu olarak futbol yaşamını noktalayacaktır. f N I a ı ORIENT S A A T L E R I J A P O N Y A (EÇ)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle