13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET / 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER luğu açlık, dinlenmeyi yorgunluk." "Tammadıkları herkese havlar köpekler." "Aptal her sözünde telaşlanır." ' însanın karakteri kaderidir." Bu sözlerin çoğu bana şür tadı verdi, dayandıklan mantığın alışılmamış olmasından ve bu yüzden bizi şaşırtmasından mı, kesin bir şey söyleyemem, belki de açık seçik anlaşılmamalanndandır. Anladığım sözler öylesine bıktırmışor ki beni! Bu yüzden olacak, en çok müzik dinlemekten hoşlanıyorum. Sokrates'in "Yansını anlamadım" demesini ben çok bilgece buldum, "Her şeyin tiimünü anlamaya kalkmayın, anlaşılmaz" demek istiyor sanki bize. t 1973'ün martmda gene burada yazmıştım, Demokritos gülerek çıkarmış her sabah evinden, bu yüzden ona "Gülen filosor' derlenniş. Herakleitos ise ağlayarak başlannış gününe, ona da bu yüzden "Ağlayan filosof" adını takmışlar. Montaigne, "Elbette gülmek ağlamaktan y^dir" diyor, ama burada işin tersine döndüğünü de söylüyor. tlk bakışta gülen insanı iyimser, ağlayanı karamsar saymak doğnı gibi görünüyorsa da, yukanda adı geçen "Gülen filosor' gerçekte karamsar bir filosoftu. Insandan, üısanhktan umudunu kesmişti, bu yüzden de işi gülmeye vurmuştu, böylece, "Siz insanoğluna güvenin bakalım, insanlığın ilerleyecejini söyleyin durmadan, gülüp geçiyorum sizin bu iyimserliğinize" demek istiyordu. Herakleitos ise insan ve toplum konusunda iyimser oldugu için, "Neden hâlâ bu kötülük, bu gerilik, bu dar kafahlık!" dermişçesine ağlıyordu, inandığı değişimin geciktiğine üzülüyordu anlasılan. Ey okur, Demokritos'tan yana mısın, yoksa Herakleitos'tan yana mı? Yukanya aldığım sözlerden beni en çok düşündüreni "İnsanın karakteri kaderidir" sözii oldu. Böyle bir iüşki, karakterle kader arasındaki ilişki, olsa olsa "kalıtsal ıralar" (caracteres hereditairs) için söz konusu edilebilir, onunsa, kaçınılmaz oldugu için, üzerinde fazlaca durulmasından bir yere vanlamaz; ama eğer karakterin temelinde "özgürlük" gibi, "seçme" gibi bireyi sorumlu kılabilecek öznitelikler varsa, durum büsbütün değişir. Buraya gelindiğinde, "özgürlük" ve "seçme"nin yazgıya bağlanması, onlann "özgürlük" ve "seçme" olarak niteliklerini tümden siler. Ya da yazgı bu niteliklerin başka bir adı olur çıkar. Başka bir deyişle, biz özgür olduğumuz inancı ile kandınlmış duruma düşeriz. Yok, bu sözle, "Insanın kaderini belirleyen karakteridir" denmek isteniyorsa, o zaman her şey tümden değişmiş olur, çünkü yazgı gene elimize geçcr, istencimizin buyruğuna girer. Samnm fılosofun söylemek istediği buydu. "Doğa gizlemeyi sever" sözü de düşündürücülük bakımmdan hiç de ötekinden aşağı kalmamaktadır. E.. Herakleitos'a boşuna takmamışlar "bulanık" nitemini! Bu görünümü açısından onu yalvaçlara (peygamberlere) benzetebiliriz; kapah, anlaşılmaz (hermetique) ırasını sürdürüyor. bizse onun sözlerinden ancak kimi ipuçlan, imler çıkarabiliyoruz. Söylemek yerinde ise, Herakleitos kendini doğa ile bir tutmaktadır, doğa gibi ne saklıyor ne açıklıyor, hatta ne de söylüyor. Doğanın söyleyecek bir sözü olamaz ki! Ama eğer "YaJnız o varsa yok demektir" (Böyle yazmıştım bir şiirimde). Gene de doğanın sakladığına, gizlediğine ilişkin olan görüş hoşuma gitti: Bir bilmece gibi duruyor karşımızda ve belki de biz bu bilmeceyi söktiiğümüz gün yok oluverecek ya da başka bir kılığa giriverecek. Ne demiş Herakleitos, "Tiim şeyler bir alaş durnmn içindediıier, panta rei." Ama Copleston'a göre onun en önemli felsefi görüşü, "Biriik içinde çoktuk, çokluk içinde biriik" biçiminde anlatılabilen görüştür. Yoksa Baudelaire'in dediği gibi, simge ormanları içinden mi geçiyoruz? 18 MART 1988 Ira ile Yazgı MELtH CEVDET ANDAY lyilik ve kötülük üzerine deneme biçeminde yazılmış bir yaamı, yalnız kötülerin defil, iyilerin de bulunmadığı bir toplumda yaşamak istediğimi söyleyerek bitirmiştim. Kötülerin ortadan kalktığı bir toplumda iyüere gerek kalmayacağından mı? Orası da doğrudur, düşünülebilir, araa ben iyilikten de korkanm; kötülük yıkıcı ise, iyilik ezicidir. Kimsenin iyiliğine gerekseme duymadan yaşamaktır en iyisi. öyle ise iyüeri kapı dışan mı edelim? Copleston (İDEA), Felsefe Tarihi'nin I. cildinde, Herakleitos'u anlattığı bölümün bir yerinde, Herakleitos'un şunlan söylediğini belirtiyor: "EfesliJerin tüm yetişkin erkekleri kendilerini asmak ve kenti sakalsız delikanhlara bırakmakla oldukça iyi bir iş yapmış olacaklar; çünkü 'Aramızda en iyi olacak kimseyi istemiyoruz; eger böyle biri varsa, bırakıo başka bir yerde ve başkalan arasında böyle olsun' diyerek aralanndaki en iyi insanı, Hermodoros'u kovdular." Bu sözün en şaşutıa olan yanı, gene de iyi insana inamldığını göstermesidir, iyi insan vardır, ama kovulmuştur, o başka iş... Vardır ya. Herakleitos başka bir yerde de "İnsanlann çoğo kötüdür" demekle bu inancını ortaya koyar. Hadi diyelim iyileri toplumumuzdan kovduk, fakat iyüiğin kökünü nasıl kazıyacağız? Yetiştireceğimiz çocuklar iyiliği de, kötülüğü de bilecekler, fakat ikisine de kaptırmayacaklar kendilerini... Güç bir eğitim olsa gerek! Ne kalmış Herakleitos'tan? Bölük pörçük birkaç söz. Adam Sanat dergisinin son (mart) sayısında Erdal Alova, bu büyük düşünürden kimi seçme tümceler derlemiş, onları okurken yeniden \ dilşündüm Herakleitos'u, ne garip bir adam, insanlardan kaçmış hep, onlara hiç güvenmemiş, (sonunda tapmağa kapanır), yan anlaşılır yan anlaşılmaz şeyler yazmış, bu yüzden ona Bulanık (o skoteinos) adını takmışlar. Nerde okumuştum, Şimdi bulamayacağım, Sokrates şöyle demiş onun için, "Herakleitos'u okudum, yansını anlayabildim, ancak bayran oldum, eger otekı yansı da onun gibryse büyük bir yapıt demekdr kuşkusuz." İyi etmiş Erdal Alova, bu büyük düşünürden kimi sözler çevirmekle. Birkaçına birlikte gözatalım: "Beklenmeyeni bekJemezsen bulamazsın; çetin ve güçtür çünkü aranıp bulunmak." "Altın arayanlar çok kazıp az bulurlar." "Doğa gizlemeyi sever." "Güneş her gün yenidir." "Ruhlar kokar Hades'te." "Zıt olandır bizim için iyi." "İyi ve hasta birdir." Çok tuhaf, yanmızın başına dönüverdik birden, lyi'yi Hasta saydık. Yoksa burada İyi olana acıdığıîu mı belirtmek istiyor Herakleitos? Şu da olabilir, iyiliği doğaya aykırı bulduğu için "hasta" sayıyor. GeJ de Sokrates'i anma! Sürdürelim okumayı: "ölümlüler ölümsüzdür, ölümsüzler ölümlü, birbirlerinin ölümlerini yaşarlar, yaşamlaruu ölürler." "Yokuş yukan ve aşağı bir ve aynıdır." "Kuru bir ruhtur en bilge, en iyi." Göriiyor musunuz gene "iyi" çıktı karşımıza, daha çıkacak. "Her istediğini elde etmesi iyi değildir insanın. Hastabktır sagliğı hoş kılan; iyiliği kötülük, bol PENCERE Kadro?.. Attmışlı yıllardaydık... "Computer" üzerine dünya egemenliği kurrnuş dev bir Amerikan tekölinin İstanbul'daki işyerinde çalışan genç mühendisler gazeteye gelmişlerdi. Hepsi de pırıl pırıl çocuktardı. Dertlerini dile getirdiler: Işyerindeki işçiler greve gitmek istiyortardı; dayanışma içindeydiler, ama Amerikalı yöneticiler yasadışı engeller çıkarıyorlardı. Sordum: Kaç işçi var? Yetmiş... Laf lafı açtı. Kompüter (o dönemde bilgisayar ve bilişim gibi sözcükler türetilmemişti) çağı filizleniyor, bilimsel ve teknoiojik devrim patlamasının uzaktan gümbürtüten duyuluyordu. Gelişmelerin Türkiye'ye yansıması nasıl olacaktı? Aydın uzmanlar sorunu düşünüyorlar mıydı? Ülkemizde nasıl bir program hazırlanabilirdi? İse üniversitelerden mi başlanmalıydı? Yanıtsız kalan soruların sonunda bir genç mühendisin söylediğini hiç unutmadım: İşçi sınıfımız dedijktidannı kurar; bu sorunlann çözümünü bulur. •k MAHMUT YAĞMUR Emekli öğretmen ARADA BİR KAYBIMIZ Lamia Bilgin'in kıyrnetli eşi; Göknan, Rezzan, tbrahim, Hayyam, Reyyan, Emrah, Veysel'in sevgili babalan, Meryem ve Ayser'in kayınpederi, Baran ile Burak'ın biricik dedeleri, değerli aile büyüğümüz. Gögiis Hastahklan Mütehassısı TEŞEKKÜR Kızımız ECE TEMELKURAN'ı yaptığı önemli ve basanlı ameliyatla sağlığına kavuşturan, Dokuz Eylül Üniversitesi Ortopedi Servisi'nden "Kadıtf dergisl 1932 yılında çıktı. Şevkei Süreyya Aydemir, İsmail Hüsrev, Yakup Kadri, Vedat Nedim, Burhan Belge'den otuşan kadrocular, Kemalist devrim kapsamında Türiciye'nin sorunlarını çözmeye yönelmişlerdi; sosyalist soldan da kapitalist sağdan da büyük tepki gördüler; kadroculuk tu kaka oldu. 1960'larda yayımlanan Yön dergisi de kimi çevrelerde Kadro1 nun bir başka biçimde devamı sayıldı. Ydn'e karşı tepkilerinde yararlı yanlan olsa bile, zararları daha aşağı kalır türijen değildi. Çünkü soyut "işçi sınıfı" ya da soyut "halk" kavramına sığınılarak, somut sorunlarda çözüm üretilemez. Çağımızın karmaşık deviet ve toplum yapısında, sol iktkJarın, yalınkat sınıfsallıkla veya halkçılıkla kurulamayacağını ve sorunlan çözemeyeceğini çeşitli deneyimler ortaya koymuştur. Sol partinin yapısına büyüteçle baktığımızda neler görmeliyiz? Temelde işçi sınıfı, emekçi halk, çok boyutlu bir parti örgutü, yerel önderler, yöneticiler, aydınlar, gençler, yan kuruluşlar, yandaş dernekler, uzman kadrolar, merkez yoneticileri, liderier kadrosu ve lider... Kadrosuz parti olur mu? Bir lider kadrosuz ne yapabilir? Tek adamın çevresinde kat kat donanımlı uzmanlar, aydınlar, bilim adamları, deneyimli yöneticiler olmazsa, hangi sorun karşısında ne karar vereceğini nasıf bilecek? Tarihte büyük liderlerin çevresinde hep kadrolar oluşmuştur. Kadrodan kimileri partinin resmi organlarında görev alabilirler, kimileri danışmandırlar, kimileri araştırma kurumlarında işlevlerini sürdürürler, kimileri yakındadır, kimileri daha uzaktadır. Bunlar partinin emekçi halktan sağladığı itici gücü, bilimin ve bilincin ışığında somut siyasete dönüştürmekte yaratıcıdırlar. • Türkiye solu iki şeye karşıdır: Tepeden inmeciliğe... Kadroculuğa... Ne var ki sağ 12 Eyful'de tepeden inme gelmiş, kadrolarını oluşturmuş, solu etkisizleştirmiştir. Çoğu solcu da işçi sınıfının ya da emekçi halkın büyülü edebiyatına kendini kaptırdığından; gerçekten aydın, uzman, yönetici, bilim adamı niteliklerine sahip değerli insanlara karşı kuşku ve tepkiyi solculuk saymaktadır Oysa öyle görünüyor ki yüzde 30 yerieşik sol oyun tabanda sağlamlığına karşın; lider, önder, deneyimli yönetici, uzman kadro eksikliğinden, sosyal demokrat hareket ağıriığını siyasete yeterince koyamıyor. Devrimcilere Ağlamak Yakışmaz Yazıma, herkesin bildiği bir gerçeği yineleyerek başlıyorum: Zaman, çağtl çağıl akan bir ırmaktır. Yaşam, bütün değerleri uretenlerle, hiçbir değer üretmeden yaşamak isteyen asalaklar arasında sürüp giden bir savaştır Tarih ise, toplumların yenilgilerini ve yengilerini dosdoğru değerlendiren bir yargıçtır. Bu ulu yargıç, emek sömürüsünün kökünü kurutmak ve özgürlükleri yaygınlaştırmak için savaşmış olanlara, ölümsüz yapıtında çok geniş bir yer ayıracaktır. Adlarının önüne, "Uluslarının dağınık gücünü bir araya toplamış ve devinime geçirmiş önderler" tümcesini yazacaktır. Evrim ve devrim yasalarının önüne takoz koyanları ve sömürücüierin kirli çıkarlartna bekçilik yapanlan da kınayacaktır Şimdi, dumanı üstünde tüten ve çoğulcu demokrasiye özlem çekenleri üzüntüye boğan bir konuya dönüyorum: Ülkemizde, kuralları egemen güçlerce saptanan bir seçim yapıldı. Seçim, deyrimcilerin yenilgısıyle sonuçlandı. Bu acı sonucu, yakınarak, ilenerek ve gözyaşı dökerek değiştirmek olanaksızdır. Yakınmak, ifenmek ve gözyaşı dökmek devrimcilere yakışmayacak davranışlardır. Devrimcilere iki önemli gerçeği anımsatmak istiyorum: Siyasa, yaşam boyunca sürecek bir yarıştır. Sona eren her yarış, yeni bir yarışın başlangıcıdır. Devrimcilere düşen görev ise, duygularına gem vurarak yeni yarışlara hazırlanmakiır. Bu hazırlığı aksatacak eylemlerde bulunmak düpedüz aymazlıktır. Usa köstek vurmaktır. Öfkenin tutsağı olmaktır. Kabuk bağlamaya yüz tutan yaraiarı kaşımaktır. Kısır çekışmelere çanak tutmaktır. Kördüğüm olmuş toplumsal sorunları çözmek için kullanılacak zamanı sorumsuzca savurmaktır Çağımız örgütlenme çağıdır. Bireysel çabalaria, egemen güçlerin boyunduruğundan kurtulmak olanaksızdır. İnsan onuruna yakışan bir düzen kurmak isteyen devrimciler özverili olmalıdırlar. Ün ve çıkar peşinde koşmamalıdırlar. Hiç zaman yitirmeden, emeği en üstün değer sayan ve ozgürlükleri savunanlar el ele vererek. "böl ve yönet kuramı"nı ustaca uygulayanlarla savaşmalıdırlar. Anadolu'yu adım adım dolaşarak, aşağıya sıraladığım gerçekleri halkımıza anlatmalıdırlar Yıllardan beri uygulanan ekonomik siyasa, toplumsal yapımızda çok derin yaralar açtı. Milyonlarca köylüyü topraktan kopardı. Milyonlarca işçiyi el kapılarına kul yaptı. Nice aile ocağını dağıttı. Sayısız çocuğu babasız ve anasız bıraktı. Tarihin derinliğinden süzülüp gelen geleneklerimızi ve törelerimizi yozlaştırdf. Saygı, sevgi, hoşgörü ve erdem gibi insanca değerlerin köklerini kuruttu. Kısacası, tensel ve tinsel sayrılıkların pençesinde kıvranan bir toplum yarattı. Şu yıkımlar da söz konusu ekonomik siyasadan kaynaklandı: Kentlerın*!'7in çevresi, altyapısı olmayan gecekondularla sarıldı. Dogurgan topraklarımızın üzerine, dışa bağımlı olan, iç tüketimi kamçılayan ve bacalarından ağu kusan fabrikalar kuruldu. Irmaklarımızın, göllerimizin ve denizlerimizin suları mikrop saçan pisliklere bulandı. Binbir emekle yetiştirilen zeytin, mandalin, limon, portakal... ağaçları acımasızca doğrandı. Bağlar ve bahçeler bozuldu. Otlaklar tarla yapıldı. Ormanlar cayır cayır yakıldı. Uzun sözün kısası, "doğa ana"nın dölyaıakları dağlandı. Bu evrelerden sonra neler oldu? Tarımsal ve hayvansal ürünlerimiz yıldan yıla azaldı. İç pazarı sömürmek amacıyla kurulan fabrikalar birer birer kapandı. İş ve ekmek dıye çığlık atanlar çoğaldı. Pahalılık, bir canavar gibi ümüğümüzü sıkmaya başladı. Aylık ücretler bir haftada kanatlanıp uctu. Devlet çarkını döndürmek için, masal kahramanı Deli Dumrul'un sık sık anılmasına neden olan vergiler kondu. KİT'lerin ürettiği mallann ederleri aralıksız arttırıldı. Banknot Basımevi'nin yuvakları (merdaneleri), karşılıksız para basmaktan aşındı. Yüksek üremle (faizle) alınan dış borçlar trilyonlarca liraya ulaştı... Beynim zonklayarak ve yüreğım burkularak yaptığım açıklamalardan çıkan sonuç şudur: "Türkiye'ye çağ atlattık (!)" diye övünmek, koskoca bir aldatmacadır. Yoksullukla boğuşan halkımızj, gülmece yazarlarına konuk olacak bir savla avutmaya ve uyutmaya kalkışmaktır. Çarpık ekonomik düzenin varsıllaştırdığı tefecileri, aracıları, vurguncuları... savunmaktır. Yazımı, Atatürk devrimcilerine seslenerek bağlıyorum: Devrimcilere ağlamak yakışmaz! Ülkemizı bunalımdan kurtarmak istiyorsanız, bir araya toplanmız. insan onuruna yakışan bir düzen kurmak için el ele ve gönül gönüle vererek savaşmaya başlayınız. Atatürk'ün ve tarihin buyruğu budur... Dr. SELAHATTÎN BİLGİN 17.3.1988 günü hakkın rahmetine kavuşmuştur. 18.3.1988 günü Üsküdar Selimiye Camii'nde kılınacak ikindi namazını müteakip toprağa verilecektir. DOÇ. DR. EMtN ALICI AST. DR. ERHAN SERİN AST. DR. NURİ EREL ANEZTEZİST YRD. DOÇ. DR. ATALAY ARKAN ANEZTEZİST DR. ÇİMEN ATAÇ AST. DR. SERDAR PEDOKÇOŞKUN ve Cerrahi Servisi yüksek hemşireleri özgül Kök, Hmcer Bozkurt, Fund» Keskia, Dcniz Agan, » r g i s Ergöl, Nuray Karakaya ile aynca Dokuz Eylül Üniversitesi hastanesi ilgili personeline teşekkur ederiz. EŞt VE ÇOCUKLARI LALEEROL TEMELKURAN A(J KAYBIMIZ Bilgin ailesinin değerli evladı, kardeşimiz Göğüs Hastalıklan Mütehassısı Dr. SELAHATTİN BÎLGİIV'i KARDEŞLERİ BURHANEDDtN, MEHMET, GIYASEDDİN, BİLGİN kaybettik. Anısmı saygı ile anacağız. İLAN DENİZLt 2. tCRA MEMURLUĞU BİR EMEK AŞ İFLAS İDARESİ MEMURLUĞU Dosya No: 1986/5650 Müflis Bir Emek Elektrik Elektronik A.ŞInin iflas masasına olan borcu nedeniyle Denizli ili Depremevleri 148 kütük, M 122 a, 158 parselde 20085 m2 arsası, 8400 m' fabrika sahası, 964 m idare binası, 278 birim elektronik ölçme aleti ve malzeme, 69 birim makıne aksamı serigrafı atelyesiyle topıan satılıktır. Muhammen bedeli 1.992.964.455? ilk satış 23.5.1988 saat 16.30, ikinci satış 2.6.1988 saat 16.30'da özel İdare (shanı Kat 2 No: 228 Denizli adresinde yapılacaktır. Bilgj almak için tlf: 14569 (Denizli) 16.3.1988 İflas ldaresi Memurlan Av. Turgut Çakmak Av.Jsmail Akbaba Av. Adil Giray Çelik tmza Imza lmza BAŞSAĞLIĞI Şirketimiz Genel Mudürü Sayın BÜLENT GÖNÇ'ün değerli anneanneleri Ben NEYİR ER Hanımefendi'nin vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhumeye Tanndan rahmeı, kcderli aiiesine başsağlığı ve sabırlar dileriz. T.C. ADANA 5. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ KARAR Esas No: 1987/540 Karar No: 1988/96 C.Sav. Esas No: 1987/7221 HÂKİM: EYÜP KARATAŞ 19695 C. SAV. YARD.; ALİ PARLAR 26114 KÂTİP: MEHMET ŞAHİN DAVACI: K.H. MÜŞTEKİ: Adana BOyüksehir Belediyesi Zabıta Müdürlüğü. SANIK; ERTUĞRUL HÜSEYİN ÇELİK, ömer ve Leman oglu 1957 d.lu, Adana ili Seyhan ilçesi Resatbey Mah. H: 229 C: 038/03 S: 35'te nüf. kyt. halen Adana Toros Caddesi Deniz Apt. C Blok 2/5'te ikamet eder, evli, 1 çocuklu, okur yazar T.C. Islam, sabıkasız, fınncılık yapar. SUÇ: Eksik vezinli ekmek imal etmek suretiyle ticarete hile kanştırmak. SUÇTARİHİ; 7.7.1987 Yukarıda açık kimliği ve isnat edilen suçu yazılı sanık hakkında Adana Cumhuriyet Savcılığı'nın 5.10.1987 tarih ve 1987/1251872213283 hz. esas ve karar sayılı iddianamesi ile mahkememize açılan kamu davasırun yapılan açık yargılaması sonunda; GEREGİ DÜŞÜNÜLDÜ: Olay tarihinde sanık ERTUĞRUL HÜSEYİN ÇELÎK'in işletmekte oldugu Mücahitler Caddesi Kurttepe yolu üzerinde bulunan Çelik Ekmek Fınru'nda belediye zabıta görevlileri tarafından yapılan kontrol sırasında tartılan ekmeklerin her birinin belediye raicine göre 40 gram noksan geldiği, fire hesaba katılsa dahi ekmeklerde noksanhk bulunduğu, iddia, saruğın tevil yollu ikran, belediye zabıta görevlilerince tutulan tutanak, belediye encümeninin karan, belediye başkanlığının fırıncılar derneğine yazmış oldugu ekmeğin gramaj ve fiatını bildiren yazısı ve tekmil dosya münderecatından anlaşılmış olmakla; Sanık ERTUĞRUL HÜSEYİN ÇELlK'in noksan gramajü ekmek imal edip satışa arz etmekten eylemine uyan TCK.'mn 363/1. maddesi gereğince takdiren ALTI AY HAPİS VE ON BİN LİRA AĞIR PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, sanıga verilen hapis cezasının bir gün karsıhğı 647 sayılı yasanın 4. maddesi gereğince takdiren 300 lira kabul edilerek ve para cezasına çevrilerek ELLİ DÖRT BİN LİRA AĞIR PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, TCK.'mn 72. maddesi gereğince sanıga verilen para cezaları içtima ettirilerek saruğın neticeten ALTMIŞ DÖRT BİN LİRA AĞIR PARA CEZASI İLE CEZ.\LANDIRILMASINA, TCK'nın 402/2. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde karar özcti C. Savcüığj'na bildirümek suretiyle masrafı bilahara hükümlüden alınmak üzere Ankara, tstanbul, lzmir'de yayımlanan ve tirajı yüzbinin üzerinde bulunan bir gazetede ve ayn suç yeri itibariyle Adana'da yayımlanan mahalli bir gazete de derhal ilan edilmesine, saıuğa verilen para cezasının miktar ve nevine nazaran CMUK.'mn 305/1. maddesi gereğince KESİN ve talebe uygun olarak verilen karar C. Savcı Yrd.'sımn huzuru ile sanığın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 22.2.1988 Basm: 14571 SİNEM KIRIMLIOĞLU (Yumoş) 1 yaşıma bastığımı tüm sevenlerime müjdelerim. KOÇUNİSYS İLAN^ ÇUBUK KADASTRO HÂKİMLİĞİNDEN Dosya No: 954/7134 Çubuk ilçesinin Kuruçay köyüne ait 1694 parsel sayılı Armut Bahçesinin davalı Ahmet mirasçılan adına tespitine, Çubuk Or. Işl. Böl. Şefliğinin iliraa üzerine yapılan duruşması sonunda: Nizalı parselin 23.10.943 tarihli Or. Tahdit zaptı ve buna istinaden tanzim edilmiş haritası içersinde kaldığından tescilin iptaline ve Devlet Ormanı olarak tescilıne dair 19.9.960 tarih ve 824 sayılı mahkememiz karan, davalı Ahmet mirasçüarının adresleri zabıtaca tespit olunamadığından, mahkememiz karan tebliğ edilmemiş olup, hüküm özetinin Basın İlan Kurumu kanalı ile Çubukta tevzü olunan gazetelerden birinde ilanen tebliğıne karar verüdiğinden 7201 sayılı kanunun 28 ve müteakip maddeleri ve H.U.M.K.nun 432. maddesi gereğince adı geçenlere ilanen tebliğine ve ilanı tarihinden itibaren 15 gun sonra llgililere tebliğ edilmiş sayılacağı ve süresi içersinde temyiz yoluna başvurmadıkları takdirde kararın kesinleşeceği tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 13893 VEFAT Eski hâkımlerden, mute^effa Hayri Hukümen ile. Zahide Hammın kızı gazetecı, muteveffa Orhan Şıpka'nın eşı, mute^effa Em. Md Se\gı Guler'ın annesı, Cumhuriyet Gazetesi mensuplarından, mute^effa Selâhattin Guler'in kayınvalidesi, a\nı gazeıe çalışanlarından Yıldıran Özçelik'in teyzesi, Yeşim Guler'in anneannesi, yargıç Süheyl Deliorman ile, gazeteci Altan Deliormanin yengeleri, Prof. Dr. Sabih ve Y. Mimar Samim'in yeğenleri, İLAN ÇUBUK KADASTRO HÂKİMLİĞİNDEN Do!>>a No: 952 1420 Çubuk ilçesinin Sırkeli nahyesınc ait 2106 parsel sajılı larlaınn da\alı Hu^nu Demirelı;i adına tespitine. faıma Demır'ın nıra/ı u/erine >apılan durusması sonucunda: Nizalı parselın tespıt gibi da\ah Hüinü Demirelçi adına lescilinc dair 30.1.1957 tarih \e 60 sa>ılı mahkememiz karan. da\aa Fatm.t Demır \eresesinden Halıme Apuk. Munewer Demir. Mustata Dcmir. Fatma Demir. kemal Demir'ın adre>leri zabıtaca tcspit olunamadığından mahkememız karan icblığ edilmemi> olup. hukum ozetınm Basin İlan Kurumu kanalı ile Çubuk'ta ı>.*\zii olunan gazetelerden birinde ılanen tebliğine karar \erildiğindcn 7201 sa>ılı kanunun 28 \e muteakıp maddeleri \c H.L M.K 'nun 432'incı madde^ı gereğince adı gecenlere ilanen ıebli|ıııe \c ilanı tarihinden uıburcn 15 gun sonra llgililere leblig edilmi^ sa> ıLıcuğı \c suresı ıcerısınde ıcnı\iz \oluna bd^\urmadıkları lakdırde kardiııı kc^inlcşcccğı leblifi \erıne kaını olmak u/erc ilan olunur. Basın: 13865 H. MUAZZEZ ŞIPKA 17.3.1988 gunu Tann'mn \asi rahmetine kavuşmuşıur. Cenazesi 18.3.1988 gunu, oğle namazını müteakip, Fatıh Camiı'nden kaldırılarak, ebedı istirahatgâhına tevdi edilecektir. Selah rahmet e>1esin. AİLESİ BURDUR KADASTRO MAHKEMESİ 1981/186 ESAS SAYILI DOSYASINDA YARGI DUYURUSUDUR Burdur Merkez Çeltikçi bucagı Inönü mevkiinde bulunan 6106 parsel sayılı taşınraazm tapulama dışı bırakılması istemi ile mahkememize açılan davanın yargjlanmasında Nuri kuı, 1944 doğumlu, EMlNE ÇANKAYA'nın tüm aramalara ragmen adresi saptanamadığmdan gazete ile duyuru yapılmasına karar verilmişür. Yukarıda yazılı adı geçenin 3402 sayıh Kadastro Ya&ası'nın 28. maddesine göre duruşmanın yapıtacağı 28.4.1988 gününe kadar dava sebep ve delillerini bildirmesi veya duruşmaya gelmesi, aksi takdirde yargılanıanın yoklugunda yapılacagı, çağrı kâğıdı tebliğ cdilmiş gibi geçerli olmak üzere açıkça duyurulur. Basın: 14413 L İLAN ÇUBUK KADASTRO HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 952/1332 Çubuk ilçesinin Sirkeli Nahiyesine ait 1114 parsel sayılı tarlanın davalı Immehan Yavuz adına tespitine, Hasan îşık'ın itirazı Üzerine yapılan duruşması sonucunda: Nizalı parselin tespit gibi davalı tmmehan Yavuz adma tesciline dair 21.1.1958 tarih ve 43 sayılı mahkememiz karan, davacı Hasan Işık veresesinden evlatları Cemile ve Barfiye îşık'ın adresleri zabıtaca tespit olunamadığından, mahkememiz karan tebliğ edilmemiş olup, hüküm özetinin Basm tlan Kurumu kanalı ile Çubuk'ta tevzi olunan gazetelerden birinde ilanen tebliğine karar verildjğinden 7201 sayılı kanunun 28 ve müteakip maddeleri ve H.U.M.K.'nunun 432'nci maddesi gereğince adı geçenlere ilanen tebliğine ve ilanı tarihinden itibaren 15 gün sonra ilgililere tebliğ edilmiş sayılacağı ve süresiiçersinde temyiz yoluna başvurmadıkları takdirde kararın kesinleşeceği tebliğ yerine kaim olmak uzere ilan olunur. Basın: 13900 İLAN ÇUBUK KADASTRO HÂKİMLİĞİNDEN Dosya No: 954/6487 Çubuk ilçesinin M. Oğlan köyüne ait 782 parsel sayılı tarlanın davalılar Satı Safi, Cemal Yanık v.s. adına tespitine, Or. İşl. Böl. Şefliği ve Hüseyin Keski'nin itirazı iizerine yapılan duruşması sonucunda: Nizalı parselin, tespitin iptali ile kesinleşmiş Orman Tahdit Zaptınm içersinde kaldığından Deviet Ormanı olarak tesciline dair 21.8.963 tarih ve 556 sayıJı mahkememiz karan, davacı ve davalı Hüseyin Keski veresesinden Ali Keski'nin adresi zabıtaca tespit olunamadığından mahkememiz kararı tebliğ edilmemiş olup, hüküm özetinin Basın İlan Kurumu kanalı ile Çubukta tevzü olunan gazetelerden birinde ilanen tebliğine karar verildiğinden 7201 sayılı kanunun 28 ve müteakip maddeleri ve H.U.M.K.nun 432. maddesi gereğince adı geçene ilanen tebliğine ve ilanı tarihinden itibaren 15 gün sonra ilgililere tebliğ edilmiş sayılacağı ve süresi içersinde temyiz yoluna başvurmadıklan takdirde karann kesinleşeceği tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 13889 1 Etkilidtr. Herpes I ve II. influenza A2, poüo I ve II. coxsackie B1, HepaötB ve AIDS (HTL Vlll) gibi virusleri, aynca bakterileh, patojenik manürian. spor'ları öldürur. 2 Ekonomiktr. Normal suya sterilizasyon için 1/16 ölçusünde, dezenfekte için 1/32 ötçüsOnde katıhr. AkUve edillnce 30 gun, edilmedikçe 3 yıldan uzun ömüriüdür. 3 Batırma yapılamayan aletter veya surulemeyen yerler için kullanıma haar spray tpi vardıt. SANMAL AŞ 14582 23 151 07 81 144 34 16 Telex: 25249SalpTr Velı Alemdar Han 428, Karaköy. Istanbul Hastahanelere ve Dlşçllere! Soğuk sterilbasyon solusyonu SPORICIDIN İLAN KONKORDATO KOMÎSERLİĞİNDEN Kınkkale, Güzeltepe Mahallesi Ankara Caddesi Baykal ljhaıu No: 12 adresinde ticaretle iştigal eden Saim Doğanay'a verilen konkordato raehli Kırıkkale Icra Tetkik Mercii Hâkimliği'nin 4.3.1988 tarih ve 1988/16 esas, 1988/1 karar No'lu ilamı gereğince iki ay daha uzatılmıştır. llgililere ilanen duyurulur. Basın: 14537 FERHAT TUNÇ Konseri 18 MarlCuma21. o : > Beyoğlu EMEK 144 84 39 Yalnız birer konser Annara 25 Mart Derya Sıneması Eskışehır 27 Mart An Sıneması Bıletler Satısa Sunulmuştur ORG HEDEF
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle