23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 ŞUBAT 1988 * * * * Suçsuz 'terörist'ler (Bajtam/ı 1. Sayfada) ne cıkanldı Aynı yasanın maddesı üzennde 7 11 1980 tarihinde yapılan ikıncı degışıklıkle, gözalunda tutuJ ma süresi 90 gflne çıkarıldı 3Eylüj 1981 tarih ve 2515 sayılı >asa>la bu madde üçuncu kez değıştırıldı ve gözaltı süresi 45 güne duşuruldu öngörulen bu surelenn genellıkle sonunda, siyası pohs ve>a asayış pohsı tarafından yapılan basın açıklamalarında. gözaltında tutulanlar henuz yargılanmadan kesın bır dılle suçlu ılan ediliyorlardı Bü arada yuzlerce ışkence savı ortaya çıktı, bır bölümu kanıtlandı ve mahkemelerce çok sayıda emnıyet görevlısıne ceza verıldı. Eldekı bu sayılara karşın, suçiu ılan edıldıkten sonra kovuşturmaya \eya tutuklanmaya yer olmadığı kararlan sonucu serbest kalan kışılerın sayısı büınemıyor ve bu konuda bır tahmın yıirütulemıyor Suçlu ılan edılmekten dolayı mağdur olan, hır daha onanlamaz bıçımde onurlan kınlan kışıler konusunda ceza avukat.arının verdiklen yarutlar da genellıkle, "Benim mavekkillerimin >ıudc 70M'i bu durnmda" bıçımınde oluyor leyerek şu göruşu savunuyordu "Şimdi bu yasal ve anayasal duzenlemeye gore fiili durum nedir? Açıkça beyan edelim ki. yurutme organının en başından, bu organa baglı olan emniyet teşkilatına kadarkı gorevtiler bu hukumleri nedense yok sayıyorlar. Yasalann kaynağı olan Mecliste daha yeni başlamıs ceza soruşturmalan ıçin goruşler sunulabiliyor. Bunu Cumhurbaşkanımız ve Başbakammız muteaddil defalar yaptı. Oysa bunun anayasada verinin olmadığı açık ve net bir şekilde biliniyor. Tabü en yetkilı organlar anayasanın 138. maddesini yok sayarlarsa, emniyet teşkilatı da Basın Yasaa'nın ve anayasanın bu hukmunu ihlal etmekte hıçbır sakınca duvmaz. 1980 şılından ben TV 'nın 20.00 habeıien ortada: ...polisin yapogı bir scri operasvon netıcesı şu kadar mılitan silahlan ve kitaplanyla bıriikte d e gecti... Süahlan ve kitaplanyla buiikte ele geçen mililanlara daha sonra bır bakıyonız ki; ya takipsizlik karan alarak haklannda dava bile açılmamış ya da savcınk veya hâkımlıktekı Uk beyanlan sonucu tahüye olmuşlar veya son soruşturma sonucunda beraat etmişltr. Tabiı tahlıye veya beraatler aynı TV'den yayımlanmıvor. Olan masum insanlann, çevreknnin husumetine manız bırakılması oluyor, işierinden olması oluyor; bazen de o gece TV başında bulunan yargıcın TV goruntusunden etkilenmesi oluyor." Ergın Cınmen, gerek anayasanın, gerekse Basın Yasası'nın böylesı yayınlan yargıçlara tavsıye ve telkın olarak görduğunu de belırtıvordfı \vukat Nebi Barlas. "Benim muvekiHerimin yuzde 7080'i basın ve televizyon yoluyla teşhir edildi. SabveriMikten, beraat ettıkten veya atılan suçlann sadece bir bolumunden hukum givip tahlıye olduktan sonra hiçbin hakkında yeni durumla ilgıli yeni yayın yapılmadı" dıyerek başlıyor teşhırle ılgılı tepkılennı dıle getırmeye Şöyle surduruyordu Barlas "Haklannda hiçbir kesinleşmış hukum yokken onlan teşhir elmek insanlann şeref, meslek, onur ve gelecekleri ile oynamak açısından sakıncalı bir durum. tddianamelerde bUe yer almayan suçlar polis tarafından basına anlatıldı Ornegin \krep Nalan dıye tanıtılan ISalan Gurateş, polisin basına verdigi bilgilere gore 36 cinayetten sorumlu tutuluyordu. Boyk tanıtıldı. boyle teşhir edildi. Oysa Nalan Gurateş'le iigilı ıddıanamede hiçbir ejlem yok. Tek bır eylem büe... Nalan, 168/2'den yargılandı. Dosyada olmayan bir ıddiadan." Avukat Turgut Kazan da, polisin gözaltına aldığı kışılerı suçlu d,\e teşhir etmesını görevı kotuye kullanma olarak yorumluyordu Teşhırı kışıhk haklarına saldırı sayan Turgut Kazan şunları soyluyordu "Birtakun operasy onlarda ek geçmiş insanlann basın ve televizyon aracüıgıyla teşhir edilmelerı kışilık haklanna saldın sayılır. Toplumumuz bu tur davramşlan ber gun yaşıyor. Soruşturmayı yunıten guvenİik guçleri (kendı takdırierine gore) gazete ve TV muhabirlerini çagınp açıklamalar yapıyor. Yakalanan sanıklann resimleri ve filmleri çekilıyor. bepsi insafsızca suçlu ilan edıliyor. Bu davramş açtkça hukuka aykındır ve insanlann haklannı korumakla gorevli kolluk guçlennce yapılması çok acıdır. Bir yandan, biz kişi onurunu korumak amacıyla yalan haber tasansı hazırtıyonız diyoıiar, ote yandan devlel eliyle kişi onurunu hiçe sayıyorlar." Önde 'suç? aletleri, arkada 'militanlar (Baştarafı 1. Sayfada) ne dızılen çeşıtlı "suç aletleri" arkasındakı bır grup ınsanla karşılaşıyorlar Bu arada polıs tarafından ha zırlanan "basın notlan" dağıtılıyor Basın notları, uzerınde hıçbır resmı başhk, yazı, muhur, kaşe ve ımza bulunmayan kağıt uzerıne, salondakı kışılenn ışledıgı öne sürulen suçlann yazılmasıyla oîuşturulmuş yazılar bıçımınde hazırlanıyor Basın notlannda, gözaltına abnan kışıler ıçın "mılitan", "örgut uyesi" gıbı nıtelemeler yer alırken, bu kışılerın ışledıklen ıddıa edılen suçlar da sıralanıyor Bu bılgıler verılırken "militanlar yakalandı". "... eylemlerini gerçekieştirdikleri tespit edildi" gıbı kesın bır dıl kullanılıyor Kamuoyunda "Kozyalagı operasyonu" veya ' DevSol operasyonu" olarak bılınen ve gazetelerın 14 Mart 1987 tanhlı sayılarında yer alan olayla ılgılı olarak polisin hazırladığı basın notu şoyleydı "Son gunlerde ilunizde meydana gelen gasp ve soygun olaylannın aydınlatılabılmesı ıçın. vasadışı vıkıcı bir orgutle ılgilı olarak 26.2 1987 tarihinde operasyona başlanılmıştır. Yapılan operasvon sırasında: 1 Vezir Ertm (kapıcı). 2 Sabri Erem (kapıcı), 3 Ertugnıl Mavioglu (Ahmel Akpolat sahte kimlikli), 4 Ahmel Zeogin, S Nihat Aslanturk (L'mil Bulşen sahte kimlikli), 6 Hakkı Akça ısımli orgut nulitanlan ele geçirilmiştır." GözalUndakılenn "örgut militam" olarak rutelendınldığı bu bolumden sonra, bu kışılerın evınde veya uzerlerınde vakalandığı ıddia edılen suç aletlerının de bır dokumu yapı lıyor ve basın notu şöyle suruyor "Yapılan tahkikat sonucu, ele geçirilen sanıklann: 1 25.8.1986 tanhınde Kadıko) ANAP Uçe mcrkezinin basılıp kundaklanması, 2 4.8.1986 tarihinde ODAK Elektronik şirkelınin soyulması, 3 6.2.1987 tarihinde İlyas Karataş'a ail doviz alım satım burosunun soyulması Eylemlenni ve muhtelif larihlerde (24> adet PANKART asdması ile £L İLANI atılması eylemlerini gerçekleştirdikleri tespit edUmişlir." Ancak, tum bu kesın suçlamalara karşın, kendılennden orgut mılıtanı dıye söz edılen V ezir Erem, Sabri Erem, Ahmet Zengin ve Hakkı Akça, çıkanldıklan DGM savcılığı nın tasarrufuyla serbest bırakılmışlardı Polıs tarafından yapılan basın açıklamaları sırasında, gazetecılenn, kendılenne suçlu dıye gosterılen kışılere soru sormalan, polıs tarafından "guvenlik" veya "operasyonal kaygı" gerekçelenyle yasaklanıyor. gözaltındakılerın yuzlennı örtme çabalan polıs tarafından "... yaparken de yuzunu ortuyor muydun?" gıbı sözler kullanılarak engellenıyordu Polisin basın açıklamalarında gorulen bır başka ozelhk ıse tanıtılan gruptakı kadınların on plana çıkarılmalarıydı Bunun nedenı de, kadın unsunj olan fotoğrafların basında değerlendınlme şansmın daha yuksek olmasıydı Aynca, polısler gazetecılere, gozaltındakılenn bırbırlerıne kod adla n taktıklannı söyleyerek 'Kıal Avukat", "Dişi Kurye". "Akrep Nalan", "Nataşa .\siye". "Ahtapol Filiz". "Orgulun Celladı". "Kasap" gıbı kod adlannın gözaltındakı hangı kışiye aıt olduğunu söyluyorlar Basın açıklamalan sırasında, gozaltındakılenn onune suç aletı olarak çeşıtlı eşya ve yayınlar dızılebılıyor Renklı televızyondan daktıloya, bır çok ev eşyası suç aletı olarak kabul edılırken, Aziz Nesin, Hasan Huseyin Korkmazgil, Nazım Hikmet gıbı yazar ve ozanların eserlerı, Karl Marx'ın Kapital'ınden Nikitin'ın Ekonomi Politikıne dek kıtapçılarda serbestçe satılan kıtaplar yasa dışı yayın dıye teşhir edılıyor lrfan Özaydınlı'nın tçışlen Bakanlıgı yap nğı dönemde valılıkler aracılığı ıle bu konuda uyanlan pohs orgutu, 12 Eylul 1980'den sonrakı uygulamalannda bu uyarıya çoğu kez aykırı davranıyordu "Suç aletleri"nın dızıldıgı masaların arkasındakı duvarda "Vurt sevgısi ona hızmetle olçulur" gıbı sloganlar bulunuyor Kımı basın açıklamalarında, "basın notıT'nda yer almayan bılgıler, gozaltmdakıler açıklama salonundan goturuldukten sonra pohs şeflen tarafından gazeıecılere aktarüıyor Gazetecılerle polıs arasındakı aynntılarla ılgılı dıyaloglann konusu "militanlann hangı orgutlen olduklan", "yaptnayı olanladıklan başka eylemlennin olup olmadığı", "raılıtanlardan herhangi bır kadınla herhangı bir erkegin dost hayatı yaşayıp yaşamadıklan" noktalannda yoğunlaşabılıyor. Polıs şeflen, ayrıntılara ılışkın dıyaloglar sırasında kendılenne yöneltılen aykırı sorulan tersleyerek gazetecılere "Seni TKP'li seni", "Sen de mi kızılsın yoksa" gıbı sozlerle yarı şakayarı cıddı takılabılıyorlar 9 Teshire karşı bir dava Unıversıte öğrencısı Yaksd Donmez, 8 Mayıs 1986 sabahı polısler tarafından, kaldığı yurttan alınarak göturüldu Alu gun sonra, 14 Mayıs 1986 günu TVde 20 30 haberlerını ızleyen raılyonlarca kışı Dönmez'ı "süahb çete uyesi" olarak tanıdı Yıne raıl>onlarca kışı ertesı gun gazetelerde Yuksel Dönmez'ı "lerorist" olarak gördu. Dönrnez, ekranda görunmesınden ıkı gun sonra DGM Savcılığı'na çıkıyor ve serbest bırakıhyordu Yuksel Dönmez hakkında 30 Hazıran 1986 gun ve 1986/45 sayılı takıpsızlık kararı verıldı Yuksel Sönmez, kendısıne yapılanları sıneye çekmedı Avukal Husnu Ondul'e gıttı Ankara Asbye Hukuk Mahkemesı'ne 3 Temmuz 1986 tarihlı dılekçe ıle başvurdu \e TRT aleyhıne dava açarak manevı tazmınat talebınde bulundu Davaya karşı TRT kurumu adına Avukat Zeliha Suzan Arat yanıt verdı Yanıtta, Yuksel Dönmez'ın göruntusunun ekrandan verılmesıne karşın adının okunmadığı yer alıyor, daha sonra şoyle denıhyordu '•TRT Haber MerVezi, bu taaberleri >a Gcnelkunna> Başkanlığı Sıluyonetim Koordinasyon Daıresı'ndcn gonderilen açıklamalar olarak ya da sıkıyonetım uygulanmayan illerde valiler veya emnıvel muduriuklerinin açıklamalanna dayanarak ya)imlamaktadır. Devletin resmi kurumlan olan valilik ve emniyet mudurinkJerinin bu tur açıklamalannı aynca haberin dofnılugu vonunden tetkik elme>e gerek duyulmamaktadır." Bu göruşu, Dönmez'ın avukatı Husnu öndul şöyle değerlendınyordu "Davalı kunım sık sık valilik ve emniyet muduriuğunun açıklamalannı vayımladıklannı savunarak sorumluiuktan kurtulmaya çalısınaktadır. Dîyonız ki: Turkiye padişahlık •Ikesi degildir. Diyoruz kı; degil valilik ve emnıyet mudurlugu. Cumhurbaşkanı da dahil hiç kımse hıç kimseyı kesinleşmiş mahkcme hukmu olmadıkça suçlu savamaz, iian edemez. Anayasa bukmudur bu ve berkes uymakla yukumludur." Dava, ıdare mahkemesı yenne aslıye hukuk mahkemesıne açıldığı ıçın görev yönünden reddedılrruştı. Boylece sonuç almarun zorluğunu, çekıngenhğı, yenıden gözaltına alınma korkusunu yenemeyen bınlerce kışı arasından dava açabılen bır kışı de davasından sonuç alamıyordu Bu tur haberlerın goruntulerınde TRT Televızyonu bır suredır ya sadece suç aletı olarak teşhır edılen malzemenin göruntusunu venyor, >a da göruntuye gıren kışılerın yuzlerı çeşıtlı teknıklerle kapatılıyor Buuygulamayla ılgılı olarak arkadaşımız Gunscli Onal. TRT Haber Dauesı Baskanı Cafer Demiral ıle konuştu Demiral'ın Önal'a verdığı yanıt şöyle: "tkj senedir bu uygulamayı yapıyonız. Yakaiandıklannda beauz sorgu aşamasında olduklan içın yuzlerinı venniyonız. Polis geleneksel olarak yakaladık diye açıklıyor bunlan. Ama sonra cumhuriyet savcılığına gidiyortar, bazılan serbest bırakılıyor. Eger yuderini ve kimliklennı açıklarsak, sonra da haben surdurmek lazım. Ama tabü kı bu mumkun degil. Reocıde etmemek ıçın yuzlerinı vermemek lazım. tki yıl once kızın biri şikâyetçi olmuştu. tki gun sonra serbest bırakılmış galiba, ama ailesi. kendısi muşkul dunımda kalmıs. } akalananlann arasında goruldugu için herkes TV'de gordu. Tuhaf bir durum bu. O zaman biz de yuzlerini gostermeyelim dedik." Yıllarca suren uygulama, Yuksel Dönmez'ın yanlış mahkemeye açtı ğı \ e görev yonunden reddedılen davası sayesınde 1987 yıhndan ıtıbaren böylece son buluyordu Gazetelerde durum Polisin gözaltına aldıgı kışılerı teşhir etme uygulamalan sırasında, kı mı gazetelerın yayın polıtıkalan gereğı, kımı gazetelerınse farkına varmadan teşhir olayında ver aldıkları gozlenıyor Bazı gazetelerde ıse bu tur açıklamalar "orgut uyesi olduklan polis tarafından iddia edılen" bı çımınde sozlerle \er alıyor Ancak yakalanan kışılerle ılgılı haberlerden sazgeçılemıyor Gazete yo netıcılen, "Kozyalagı Operasyonn" gıbı yanhşlığın lyıce ortaya çıktığı olaylarda "Devlelin polisi bize yanlış bilgi vermiş demek ki. Polıse de guvenemezsek ne yapalım" bıçımınde açıklamalar yapıyorlar Bu olaylar unutulduktan sonra aynı uygulama tekrarlanıyor Kozyatağı operasyonu olayından sonra salıverılen dört kışiye ılışkın "Ne oluyor?" bıı^ımınde başhk atan bazı gazetelerde, bır ıkı ay sonra " . . . militanlan yakalandı" başlıklan göze çarpıvor 9 Ocak 1988 tanhlı gazetelerde "Dişi teroristlerin yakalandıgına" ılışkın yazı ve fotoğraflar göruluyor. Geçen yılın kasım ayının sonunda gazetelerde THKPC Acılcıler örgutunun 26 mılıtanının yakalandıgı belırtılıyor, bu kışılerın fotoğraflan sayfalarda yer alıyordu Mılıtan dıye fotoğrafı basılan 26 kışıden sadece altısının tutuklandığı, dığer 20 kışının serbest kaldığı ve bunlann bır bölumünun tazmınat davası açacaklan ıse sadece bır dergıde ver bulabildı 14 Mayıs 1987 gunu bır gazetede "Nataşa Asiye'nin orgntu yakalandı" başlığı ıle verılen bır haber, bır başka gazetede " 2 orgut çokertildi" ve "Dişi militanlar', "Kendilerine aile susu vennişler" başhklanyla yer alıyordu Kandıra'dakı 197 Pıyade Alayı baskınının ardmdan polıs, Bektaş Türk ve Kâzım Yuksel'ın fotoğraflarını "Suçlulan saptadık" dıyerek gazetelere dağıtıyordu Kocaelı Valılığı bu fotoğraflan dağıtırken ayru gun Terorle Mucadele Istıhbarat ve Harekât Daıresı Başkanlığı'nın bır yetkılısı, gazetelerde yer alan tum ad ve fotoğrafların olaya ılgısız kışıler olduklannı, olayla ılgısı olduğu saptanabılen tek kışının Kâzım Yuksel olduğunu uzerıne basa basa soyluvordu \ncak Bektaş Turk Fransa'da ortaya çıktı Kâzım Yuksel de bır gazete aracılığıyla savahğa teshm oldu \e ertesı gun serbest bırakıldı Polısın teşhir yontemı ıle gazeteler arasındakı haber yarışı, ılgınç sonuçlara ulaşabılıyordu Kandıra olayıyla ılgısı olduğu belırtılen ve Sefaköy'de çatışma sonucu öldurulduğu açıklanan Manuel Demir'ın yenne, trafık kazasında olen ılgısız bır kışının fotoğrafı bırkaç gazetede bınncı sayfalara gırebılıyordu Bır değışık başhk, 3 Şubat 1988 çarşamba gunu bır gazetede yer aldı. Ankara Emnıyet Mudurlugu Sıyası Şube Mudurlugu tarafından DevYol orgutu uyesi olduklan basına açıklanan sekız kışı savcılık taratından kanıt yetersızlığı nedenıyle serbesı bırakılınca, gazete "Olur boyle vakalar! Ankara'da polisin teronsl diye yakaladıgı 8 kışi suçsuz bulunup serbest bırakıldı" başlıklarını kullanmıştı GELDL DAR MUTFAGA BİLE SIGAN BAYMAK/mım BU1ASIK MAKINESİ Asiye, durduk yerde nasıl 'Nataşa' oldu? (Baştarafı 1. Sayfada) dırı dağıtmadığını, kımseye emir vermedığını ortaya koyuyordu Polisin gazetelere verdağı bılgıde Asiye Sarptunah'nın bıldıri dağıtırken yakalandıgı yer alıyor, ancak dava kararında "Safiye Şahia ve Asiye Oztoprak'ın (Sarptunalı)isc bildın dağıtma eyleminde bulunduklan mevcut tanık beyanı ve muhtelif aşamalarda ileri surdukleri bevanlan ile yeteri derecede aydınlıga kavuşmamıştır" uenılıvordu DGM karannda Asiye Sarptunah'nın "Nataşa Asiye" dıye bır kımlığı olduğuna ılışkın de bır karar veya vorum bulunmuyordu Orgut uyelığı ve yönetıahğı, bildın dağıtmak suçlamalanyla gazetelerde yer alan Sarptunalı, DGM savcılığı tarafından tutuklanmıyor, 3 12 1987 tarihlı kararla da beraat edıyordu Gözaltına alındığı sırada Orsa adlı şırkette çalışan Asiye Sarptunalı. 18 gun gözaltında tutulduğu ıçın ışe gı demıvordu Gazetede yayımlanan fo toğraflı haber nedenıvle, serbest kal dıkıan sonra ışyerındekı amırı ken dısını çağırarak. "Bu dunımda bu ışyerinde kalamayacağını, aynlması gerektiğini" soyluvor, ışınden oluyor du Çevresındekı insanlann kendısi ne "suçlu" gozuvle baktıklarını soyleyen Asiye Sarptunalı, "Onlann yuzlerinden, 'Bu kadın suçlu, o halde nıye serbest, ruye cezasıru çekmedı' dije duşunduklerini okuyabiliyordum. Benim cezalandınlmam gerektıgıne ınanıyoriardı" dıyordu Ikı ay ış aramakla geçıyor, bır trı ko mağazasında ış buluyordu Gazetecılenn kendısınden değıl, tumuyle pohsten bügı almalan nedenıyle boyle haber çıktığmı duşunuyordu Psı kolojık olarak ıçınde bulunduğu ra hatsızhktan soz edıyor ve "Ben Nataşa degılım" dıvordu odasına göndenldığmı anlatmıştı Sözü edılen bıldırıde Ahmet Altan ın Sudaki tz adlı kıtabı, DevSol ımzasıyla edebıyat açısından eleştınlı yordu Bu bıldırının dışında, çeşıtlı bildın dağıtma ve pankart asma olaylan konusunda bılgılen olup olmadığı soruluyor, gozaltmdakıler de ılgılerı olmadığıru soyluyorlardı Bır gun, uzennde "Yurt sevgisi ona hizmetle olçulur" yazan duvann onu ne, uzerınde 1 daktılo, poşet ıçınde edebı eleştınyı ıçeren bildın ve el ya asıyla tutulmuş bazı notlann bulun duğu masanın arkasında gazetecilerle karşılaşıyorlardı. Ne gazetecıler on lara bır şey sorabılıyor, ne de onlar gazetecılere olavı anlatabılıyorlardı Turan Dolu ve arkadaşları 30 Kasım 1986 tarihinde DGM kararıyla beraat edeceklerdı 27 Şubat 1987 tanhlı Istanbul ga zetelerı, polisin Kozyatağı'na yaptı ğı baskın sonunda, çeşıtlı tanhlerde Istanbul'da gerçekleştırılen gasp ve sovgun olaylannın faıllennın yaka landığmı vazıyordu Kadıkoy ^ N \ P bınasına baskın vapan kışılerın de ya kalananlar arasında olduğu belırtıle rek, Ahmet Zengin. Ertuğrul Mavioglu ve Nihal Aslanturk'un adlan sı ralanıyordu Telefon edıp "Ne oldu" dıye soran gazetecılere polıs bu bılgılen vermıştı Sonra sorgulamalar yapıldı. 14 Mart 1987 gunu de Istanbul Emnı yet Sıyası Şube Mudurlugu "'basın açıklaması için" gazetecılen Sıyası Şube'ye çağırdı Basın notu dağıtıldı, b<*ş kışının fotoğraflan çektırıldı Daha' sonra kımı gazetelere "ozel" foıoğraflar da çekunldı. Bu fotoğraflarda, gözaltındakı kışılerden Vezır Erem, çelık yeleklı, kasklı polıslerın arasında görunuyordu Oysa Cumhunyet gazetesı Ahmet Zengin ve Ertuğrul Mavioğlu'nun Kozyatağı'ndakı operasyon sırasında değıl, operasyondan en az uçdort saat once kuşku uzerıne ev lerınden goturulduklerını yayımlamıştı. Ahmet Zengin, Vezir Erem, Sabri Erem, Hakkı Akça adlı kışıler 17 Mart 1987 gunu Istanbul DGM Sa\ cılığı'na getırıldıler Ifadelen alındı \e olayla ılgılennı kanıtlayacak delıller bulunmadığından serbest bırakıldılar Polisin verdığı bilgilere gore, bu kışıler kımı ışadamlarına . DGM ve MIT elemanlarına suıkast yapacaklardı DGM'nın serbest bırakma karan uzerıne tartışmalar başladı Bu kışılerı televizyon da "teroristlcr yakalandı" dıye teşhir etmıştı Ahmet Zengin vavımcıvdı Bır gozu ve bır elı, daha once ehnde pat layan bır bombadan dolayıyoktu Bu olayla ılgılı olarak yargılanırken ıah lıye olduktan sonra bır yayınevı kur muştu Ertuğrul Mavıoğlu gazetecıydı Bır sure Hurri>et gazetesınde çahşmı>, daha sonra Yeni Çozum dergısınm yazı ışlerı mudurluğunu ustlenmıştı Dergıyle ılgılı bır davadan dolayı DGM tarafından tutuklandığı bılını yordu Bazı haberlere gore Mavıoğlu, dergısuun burosunda yakalanmıştı, ama resmı kayıtlara evınden alı narak goturulduğu geçıyordu Operasyon yapılan evden kaçma ya çalışırken belı kırılan Nihal Aslanlurk ıse, polisin kendısını sorguladı ğını, ancak baskınla, sovgun ve gasp olaylan ıle ılgılı olarak kendısını so rumlu tutmadıklarını soyluyordu Sordukları tek şey. "Bunları yapanlan tanıyor musun?" olmuştu Gazetecıler, pohs mudurlerıne, adalet bakanına, ıçışlen bakanına sorular soruyorlardı Istanbul Emnıyet Muduru Unal Erkan, sorulara "Biz DGM karanna saygılıyız. ama henu/ operasyonumuz bitmedi" dıvor, da ha sonra da "Peki, silahlar var, bu silahlar goklen zembdle mi indi?" dıye konuşuyordu Içışlen Bakanı Yıldınm Akbulul, serbest bırakılmalar ıçın "Benim poNsHn yanlış yapmaz" dıyerek şunları soyluyordu "Öyle degil. Ortada fol yok yumurta yokken bu adamlar mahkemeye getirilmediler heriialde. Belli bir takip sonucu yakalandılar. Mahkeme lutuklamaya gerek gormedi demek lazım." Adalet Bakanı Necat Eldem ıse savcının her sanığı tutuklamak zorunda olmadığını belırtıyordu Yayıncı Ahmet Zengin, salıven!dıkten ıkı gun sonra Cumhunyet muhabırıyle yaptığı soyleşıde, basın ve televızyonda teşhınnı şaşkınlık ve kızgınlıkla karşıladığıru belırterek duygularını şoyle anlatmıştı "Haberten okuyunca çok şaşırdım ve kızdım. Gazetelerde Kozyatagı'nda yakalandıgım yazılmış, evimde silah bulunduğu yazılmış. Gazeteler bunu nasıl yazdılar? Onlara kım boyle şeyler soyledı? Gazelecilerin onune çıkanldıgımızda oaumuze dizilen silah ve diger malzemelerie hiçbir ilgim olmadığı, yazılan olaylara ilışkin hiçbir soruya muhatap olmadıgım halde televizyonda ve basında kendimle ilgısı olmayan bir kişi olarak gosterildim. Neden?" Zengin, olayın tican ıtıbannı zedeledığını de söyleyerek devam edıyordu "Hayali bir kişi olarak tanıtıldım. Adli makamlar, bu hayali kişiligi ortadan kaldırdı, yenne vıne ben kaldım. Savcı haklı olarak hayalı kişiyi gozonune almadı ve beni tahlıye ettı. Benim bir geçmışim var ve bunu hiçbir zaman sakiamadım. Geçmisım hiç kimseye beni haksız yere gözaltına alma hakkını vermez." DGM savcısının 1015 gun sonra vereceğı karara uygun yonde haber yazan muhabırımız, "Kozyatağı operasyonunda kuşku" başlığım kullan dığı ıçın bır polıs mudurunun şu sozlerıyle karşılaşmıştı "Sen polisin çalışmasını sabote ediyorsun. Birazdan DGM savcılıgına giderek seni şikâyel edecegim." Gazetelerde gunlerce suren teşhırın ardmdan, savcılıkça serbest bırakılan, onurlan, kışılıklerı, tıcarı ıtıbarlan kınlmış dorl kışı kalmıştı genye. Y arın: Polis ne diyor? Ttirk toprağı (Bafiarafı 1. Sayfada) olmadı, ama silahlan ve malzemderi modenuze edildi. Bıına karşüık Turk larafında ise Lçuncu Ordu ve jandarma, Dogu Anadolu'da saldırgan aleybine oian cografik ozellikierden de yararlanarak konvansıyonel harekât yapacak. Ancak eski silah ve sistemleri Turklerin Sovyetler'e direnme yeteneginı giderek zayıflatacak. Eğer Sovyetler, Turk birlikleri arasındakı teması kesmezse NATOnun destek kıtabın yetişene kadar savunma butunlugunu konıyabilir. En iyimser bır senary o ıle dahı Turk savunmasının zaman ile topragı degiş tokuş edecegım tahmın ediyoruz." Amerıkan Dışışlerı, bır Kongre uvesımn, "Turklerin neden Kon>a ussunde F16'lann uçuşuna guçluk çıkardıgım" sorması uzerıne, "Turklerle yapılan goruşmelerde Konya'nın kullamlmasına Uişkın sonıalann bir bolumu çozuldu. Şu anda bır sonınumuz yok" ka'şılığmı venrken, Yunanıstan'dakj Amenkan uslermın fonksıyonlarının bır başka ulkeye aktarılmasının soz konusu olup olmadığı sorusunu şovle ce vapladı "Halen Yunanistan'da yunıtulen gorev, başka yerierden de yurutulur. Ama bu, ek masraflara yol açar. Çeşitli aitematifler içm tahmini masraflan çıkarma aşamasındavız, ancak bu uzun ve çok çaba istıyor." Oışişleri Bakanlıgı, Yunanistan Başbakanı Papandreu'nun 'Tur kiye'yi ana tehdit" ılan etmesınden sonrakı sılahlanma çabalarına ılışkın bır soruya da şoyle karşılık verdı "Yunanistan'ın kuzey batısında. Turk ve Bulgar sınırlanna çok yakın olan bolgede hâlâ agır bir bııiik yogunlaşması var. Ege adalannda da suren bir süahlanma artışı var. Aynca adalarda milis kuvvetlen tesis edildi." Dışışlerı "Yunanistan, askerı birliklerini kuzey sınınndan dogu sınınna kaydırdı mı?" sorusuna ıse, "Gizlilik kaydı koymadan bu konuda açık bir yorum yapmak mumkun degil. Ancak Yunanistan'ın kuzey sınınnda, Turkiye'ye çok yakın bu askeri yogunlaşma var" yarutım verdı Turk birlikleri Yunanıstan'a saldıracaklan ızlenimi uyandıracak şekilde Yunanistan'ın karşısında mı konuşlandınlmış? Yanıt Turk birlikleri, genel olarak Turkıye NATO'ya Varşova Pak tı'ndan gelebılecek saldırılara karşı koyacak şekilde Trakya ve Doğu Anadolu'da konuşlandınlmış Turk bırlıklerının pozısyonlarından bunlann Yunanıstan'a saldırı amaçlı ola rak konuşlandırıldıklarına manmak ıçın bır neden yok rs* » a • • a i "Militan muhendisler" Istanbul Teknık Umversıtesı Elektronık Fakultesı Bılgısavar Muhendıslığı Bolumu ogTencısı Turan Dolu, mımar İbrahim Ozkan, ınşaat muhendısı Ali Şenışık, ÎTU Eîektronık Bolumu oğrenası Ertan Buke, Maden Fakultesı oğrenası Veysd Kukul, 26 Mayıs 1986 tarihinde Istanbul Sıyası Şube Mudurluğu'ne çağ rılan gazetecılere "Pankart astılar, bildıri dağıttüar, duvariara yazı yazdılar. Militan muhendisler bunlar" dıve tanıtıldılar \\ ru gun TV haber lerınde "Pankart asmak, yazı yazmak ve bildin dağıtmak eylemlerini gerçekleştiren orgut uyesi beş militan yakalandı" tözlen, beş genan goruntulerıyle bırlıkte mılvonlarca kışının gozlenne \e kulaklanna hıtap edıyor du 27 Mayıs 1986 tanhlı gazeteler, bu gençlerın fotoğraflarını aynı nıtelemelerle bırlıkte kullannorlardı Turan Dolu. Ibrahım Ozkan, Alı Şenışık, Ertan Buke ve Vevsel Kukul, ıkı gun sonra Istanbul DGM'ye çıkarılıyorlar ve ^lı Şenışık dışındakıler salıverılıyordu Olayın gerçek yuzu şoyle çıkıyordu ortaya. O gunlerde Istanbul'un çeşıtlı semtlennde ve bazı fakultelennde bıldınler dağıtılmış, pankartlar asılmış, bunun uzerıne polıs, beş kışıden dor dunu evlennden. bınnı de ışıne gıderken yoldan alarak sıyası şubeye go turmuştu Turan Dolu'nun evıne gelen polısler, Yaşar Kemal. Fikret Otyam, Ismaii Cem ve Ilva Ehrenburg'un kılaplannı da suç unsuru dıye toplayıp göturuyorlardı. Yapılan sorgulamada Alı Şenışık'ın uzennde bulunan bır bıldn üzennde dunıluyordu Şenışık da kendısının ınşaat muhendısı olduğuıiu, bu bıldırınııı postayla meslek BAYMAK/MİNİ BU.LAŞIK MAKİNESİ TAM 6 KİSİLİK YEMEKTAKIMINI BÜTÜN PARÇALARIYLA PIRIL PIRIL YIKAR. EN DAR MUTFAKLARA BİLE SIĞAR. YATLARDA, KARAVANLARDA, YAZLIK EVLERDE, SNACKBÂRLARDA RAHATLIKLA KULLANIUR. MUTFAK LAVABOŞUNUN YANINA, DOLAP İÇİNE YERLEŞTİRİLEBİLİR. ÇOK KOLAY ÇALIŞTIRILIR. KENDİ KÜÇÜK, MARİFETLERİ BÜYÜK BAYMAK/MİNİ BULAŞIK MAKİNESİ'Nİ HANIMLAR ÇOK SEVECEKLER... • AĞIRLIĞI 17 KG. • ÇOK AMAÇLI BEŞ PROGRAM.' • AZ SU, AZ ELEKTRİK TÜKETIMİ. • HER GÜN KULLANILABİLİR. • BİR DEFADA 18 TABAK, 20 BARDAK YIKAR. • PAHALI TESİSAT GEREKTİRMEZ. Hukukçular ne diyor? Uzun bır geçmışı olan "teşhir"e hukuk ve hukukçular nasıl bakıyor lar7 Polıs, hukuken ne yapması gerekirken ne yapıyor? Avukat Fikret tlkiz, anayasanın, "Kişilerin suçlulugu hukmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz" hukmunu anımsatarak şunları sovluvordu "Polis Vazife ve Seiahiyetleri Yasası, şahıs masunıyetinin korunmasmı yasal bır gorev olarak polis* yuktemiştir. Işlenmış bır suç hakkında Ceza Muhakemeleri Lsulu Yasası ve diger kanunlardaki jazılı gorevlerı yapmak da polisin gorevıdir. Ancak yasalar hiç bir organ veya kışiye, suçlulugu hukmen sabit olmadan bir kişinin kamuoyuna 'suçlu' olarak taDitılmasını yasal bir yelki veya gorev olarak tammamıştır. Tam aksine. boyle bir durum karşısında, yasal olarak şahıs masuniyetini korumakla yukumlu olanlar kişi hak ve hurriyetlerini ihlal etmiş olurlar." Avukat Ergın Cınmen de teşhire karşı çıkıyordu Anayasanın 138 '2 ve 3 maddelerının, "Hiçbir makam, merci veya kışi yargı yetkisının kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emır ve talımat veremez; gendge gonderemez, tavsıye ve lelkinde bulunamaz" hukmunu ıçerdığım belırten Cınmen, yasal durumu ozet StRECEK Uğur îgne ile (Bafiarafı Sporda) man zaman rizikolu oy naraasına rağmen hıç hala yapmadı. Kalede Hayrettin. şu anda Turkiye'nin en iyi kalecisi. Ancak maç tecrubesi çok az. Bu da onun bır dezavantajı. Bu eksiklik giderüdigı zaman çok daha iyi olacak. Onunde Simoviç gibi bir de dev var. O da bunun bilincinde." Dervvall maç sonrası Ankara ya gıderken kendısıne yoneltılen "Şampiyonluk için ne diyorsunuz" sorusuna ıse şovle cevap verdı "Hayır. Aramızdakı puan farkı henuz yeterlı degil. Bu, kapanmayacak bir fark degil. Beşiklaş çok iyi bir lakım. Biz de bir ara duşuş ıçine girdik ve Beşiklaş bize 5 puan fark attı. Ancak birkaç hafta sonra bu fark kapandı. Bu nedenle bu konuda iddialı konuşmak islemiyonım." SarıKırmızılı teknık sorumlular, Sımovıc'in sakatlığı nedenıyle Hayrettın'e yedek olarak lstanbul'dan genç takım kalecısi Levent'i getırttıler. baymak Makine Sanayi ve Ticaret A.Ş. SATiş Necattbev Cad No 44 80030 Karakoy • ıstanbul Tel. 145 40 38/39145 38 05 145 63 32
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle