Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 ŞUBAT 1988 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR tsvAtı. <;ILGEK CUMHURİYET/5 Mehmet Güleryüz "Portreler"de 38 yapıtını sergiliyor Güleryüz gibi tema zenginliği olan bir ressamın insan portresinde yoğunlaşmasının anlamı ne? Bu sorunun yanıtı, Güleryüz'ün ustalığının teslimiyetidir. Hayatm tüm unsurlarmı, sevinci, acıyı, korkuyu, sorgulamayı ve sorgulanmayı biz şimdi çevrevle birlikte değil, insanın kendi tipikliği içinde algıhyoruz. Damıtılmış, derinleştirilmiş, yoğunlaştırılmış bir resim bu. Tabii bir de resmin olanaklan ile girişilmiş bir hesaplaşmamn sonucu. HASAN BÜLENT KAHRAMAN Iıısan sertiveninin serüvencisi olarak alıp insanı bunun içine oturtan desenler değil; gundelik yaşantıda karşılaşılmasına belki de olanak bulunmayan bir dizi "eytem", ışte sirkler, oyunlar, açık bir cinseUik, desenlerin, dolayısıyla da bunlann odağına oturmuş insanın çıkış noktasıdır ve nedeni açıktır. Buyük daha büyuk, geniş daha da geniş bir perspektif içinde insanı ve onun bitmez tükenmez macerasını kuşatmak. Izleyiciye, bu anlamda da olsa, garip geldiği bclh olan bir nokta daha var: Güleryüz'ün resmindeki insanın "başkalıgı." Daha sıradan bir deyişle "insaaa benzemeyen insamn" insan olarak resmedilişi. Bunun nedeni açık: Guleryuz resim yaparken uca gitmekten korkmayan birisi. Resim ıse sanatsal bir üretım ve her sanatsal üretimin gelip dayandığı bir nokta var: Doğal ve çıplak gerçeklik değildir sanatm kuşattığı. Gerçeğin dönüştürüldükten sonra imgeler araeıUğıyla verilmesidir. tşte o "gmrip"liğın ardmda yatan budur. Kendi gerçeği ıçındeki insanın o gerçeğinin "anlatımı". yanı simgelenmesidır geliştırilen ve verilen. Nitekim şimdilerde Ankara Galeri Nev'de görülebilen ve "Portreler" baslığını (aşıyan, 38 portreden olusan serginin anlamı ve amacı da bu: Kendi bıreysel \e eNTensel var oluşunun trajiğini yasayan insanın donuştürülerek, yeniden Oretilmesi. Şu sorulabilir: Güleryüz gibi tema zenginliği olan bir ressamın insan portresinde yoğunlaşmasının anlamı ne? Bu sonınun yanıtı Güleryüz'ün ustalığının teslimiyetidir. Güleryüz resminin zengin içeriğini oluşturan tematik çokluğu ve o çokluk içinde yer alan insan gerçeğini bu kez her şeyden yalıtarak salt bir insanın yüzüne kazınmış izlerde ve oraya yüklenmiş anlamda anyor ve veriyor. Hayatm tüm unsurlannı, sevinci, acıyı, korkuyu, sorgulamayı ve sorgulanmayı biz şımdi "çevreyle" birlikte değil, insanın kendi tipikliği içinde algılıyoruz. Damıtılmış, derinleştirilmiş, yoğunlaştırılmış bir resim bu. Tabii bir de resmin olanaklan ile girişilmiş bir hesaplaşmamn sonucu. Boyanın, espasın, fıgürün, desenin, tümünün uçlara taşındığı, tümünün "o" insanın, resmedilmiş "o" gerçeğini yerli yenne otunmak içın akıl almaz bir devinimle birleşlırildiği bir sınama bu. Sonuç mu? Sonuç insan serüveninın seruvencisi olan bir ressamın bıçağın sırtında çıktığı bir yolculuktur; hem kendisi için yapıyor bu yolculuğu, hem ızleyeni ıçin. tzleyenin yolculuğu ise sergide ve kendi hayatın da başlıyor ve tabii bitmiyor. P İ K N İ K PtYALE MADRA Mehmet Güleryüz Türk rcsminin şimdilerde en çok tartışılan ressamlanndan biri. Resroi salt resim yapmakla bağlı saymaması, bu tartışmanın odağında yer almasını sağlayan en önemli neden. Güleryüz,resmıyaşayan ve yaşanan bir etkinlik olarak göriiyor ve değerlendiriyor. Bu nedenle de ders vermek, dergi yayımlamak, sergi açmak gibi etkinliklerle yalruz resmini değil, hayatm tümunü de kuşatıyor. Resminin yeryuzünde bugün yapılmakta olan resimle sürekli ve karşıhkh b\r etkileşim içinde bulunması, tekniğinin, üslup ve anlam / anlatım özelliklerinin nitelik boyutu da gene Güleryüz'ün bir tartışma odağı olarak kalmasına yol açıyor. Gerçekten de 1963 yılında açtığı ilk sergisinden başlayarak günümüze kadar gelen çizgj içinde ele alınıp değerlendirıldıği zaman görülüyor ki Mehmet Güleryüz sürekli olarak bir "arayısın"ressamıolarak var olmuş. Bu arayış kesinlikle ne yapacağını bilememenin arayışı değil. Aksine, Güleryüz'ün bir sanatçt olarak hayatm bütününü kuşatma çabası içinde gerçeği dönüştürebilmenin en etkili yolunu arayışının bir sonucu. tlk yülanndan başlayarak geliştirdiği çizgı ızlendıği zaman, gene tespit edilebilen ikınci bir nokta, Güleryüz'ün hetnen her dönemde figürden yana olması. 1970 yılında Taksım Sanat Galerisi'nde Neşe Erdok, Neşet Günal, Alaattin Aksoy'un da katılımıyla açtıgı sergi, Türk resminde bugün bir kuşak hareketınin başlangıç yıh ve sergisi olarak degerlendiriliyor. HIZLI GAZETECİ \KCÜET ŞE 1 6ea.İAWlti0AH SONgâ ÛY 0ATıfilCA PENİ2>ti vZetZtNi ÜRKÛTÛCÜ, KOİV BİR KAf?AN G'ıRİCEKSfN /SRKA * âgMiPStr/ UERKlS iYÛRETrNE 6UAtJNARSM Y& MÇAtM S M T M M BİR TOLCULUK Mehmet GOIeryuz'ün "Portreler" sergisi. insan seruvenınin serüvenctsı olan bir ressamın bıçajm sırtında çıktıiı bir yotculuk Hem kendısı ıçin yapıyor bu yolculuğu, hem ızleyeni ıçın. Mehmet Güleryüz'ün sürekli olarak figürden yana olmasını açıklayan nedenleri, resimlerini bir bütün olarak değerlendirdiğimiz zaman görebiliyoruz; sergilerini dolaşnğvmız zaman algılayabıliyoruz: Güleryüz, figürü elbette insanın içinde yer aldığı doğal çevrenin ve ilişki içinde bulunduğu nesnelerin tümü olarak tanımlıyor. Ama gene de Güleryüz resmi içinde fıgür dendiği zaman ilk elde göze çarpan "insan" fıgurudür. Güleryüz'ün, insanı, duruk, dingin bir insan olarak kendi figur gerçeği içinde "resroettigini" düşunmek olanak dışı. Aksine Güleryüz'ün figürü, yani insanı, sürekli olarak arayan, sorgulayan, devinen ama bu arada sorgulanan, sınanan bir insan. Dolayısıyla denebilir ki, bu resimlerde yer alan insan, hayatı meydana getiren unsurlann tümünü yaşayan/yaşamış ve bunlann sonuçlannı süzüp denemiş bir insan. O nedenle de Güleryüz'ün resimlerinde, yola birlikte çıktığı ressamlar da dahil, Türk resminin çok büyük bir bolümünde karşılaşılan kısırlığın ötesinde alabildiğine büyük bir lema zenginliği söz konusudur. Hayatı meydana getiren oluşumlann (ümü, gorünür ve görünmez yönleriyle bu resimlerde yer alırlar. Gorünmez >1lzeyini şu anlamda kullanmak gerekir: Güleryüz boyalannm yanı sıra Türk resminin belki de en önemli desen ustasıdır. Bu desenler, orneğin Galeri Nev tarafından yayımlanan "Gunce" adlı kitabı incelenerek değerlendirilirse görülur ki, salt gundelik hayatı çerçeve ÇİZGİLİK KİMİl. \IAS4R4< > Cannes Şentiği Mehmet Basutçu Knltor Servisi önümüzdekı Cannes Film Şenliği'nin "Heştinnenlerin Haftası" adlı yan bölümune seçilecek yedi filmi belirleyecek olan seçicı kurul belli oldu. Fransız Sınema Eleştirmenleri Sendikası Yönetim Kunılu tarafından saptanan seçicı kurul, sendika üyesi olan Fransız ya da yabancı film eleştirmenlerinden oluşuyor. tlk ya da ıkincı Pılmlerini gerçekleştiren yönetmenlerin yapıtlarının katılabildiği "Eleştinnenler Haftası" yan bölumünün bu yvlki seçıci kurulunda François Chemssu, Aurelien Fercnczi, JeanPierre Garcia, Khemais Khayati, David Overbey, Jeân Ro> ve gazetemiz sinema yazarlanndan Mehmet Basutçn yer alıyor. "Eieştirmenlerin HafUsı" bölumüne kaulmak için başvuru süresi 1 Mart 1988 gttnü sona eriyor. Yapıtlarıyla bu bölüme katılmak isteyen yönetmenler, "Syndkat Français de la Critique de Cincma, 90, Rue d'Amsterdam, 75009 Paris, Fransa" adresine başvurabilecekler. AĞAÇ YAŞKEN EĞÎLİR KEMAL GÖKHAN TARİHTE BUGÜN MCMTAZ ARIKA> 16 Şubat "KORSE'N/N ÖYKÜSÜ.. 19O1" Oe 8U6ÜN BıK tUGiLİZ DEf>6tSİNC>£, KOeSE SAVŞ LARlNufi YAPtLAN FiyAT lUDİRİMtYLB İLGİU g/£ İL/W X4YlMü4NA4/şn. ÖZŞUJKLS KADrNLAetN, ELgl'SE /ÇtNE 6ı 1 "f •"" w •*•••»• « * w " w w ı i j amatfjr tjyatro lopluluğu var Kenttekı Tıyatro Tutkunlan Demefiı'nın uye sayısı ıse yaklaşık 7 bın Bu rakamın, kent nüfusunun yuzde bın olduju belırtiliyor Sendaı'dekı topluluklardan bıri de Rokumenza Tıyatrosu Toplulujun 30 yaşındakı yönetmeni Konno Mutsue 'Ahşılagelmış, hazır oyutlarda oynamatoan sıkılmıştım Yalnızca bizım gerçekleştirebiteceğımız bir oyunda duygulanmı dtle getırmek istıyordum Işte Rokumenza Tıyatrosu boyle dojjdu" diyor T l V f l t f f ) k P l i t l S P I I f l S l î Japonya'nm Sendaı kentınde gösterilerinı aralıksız sürdüren 30'dan faz Insana bakaıı insan başları Merih Sezen'in 71 insan başından oluşan sergisi, son bir buçuk yılın ürünü. Peki, neden hep insan başı? "Çok düşündüm bunu" diyor Sezen. 'Doğanın tanımlanması insanla. İnsanın kendisi de doğanın bir parçası. însanın en önemli tarafı başı, beyni, gözü. Duyguların içinde biriktiği en önemli makine baş olduğuna göre, insan başı adeta doğayla uğraşır gibi çekti beni: ANNA TURAY Başlangıçta bir çamur yığını vardır yalnızca. Yumuşacıktır. Sonra heykeitıraş parmaklarıyla dokunur ona. Avuçlanmn arasında tutar. Gördüklerini ve göremediklerini, düşlerini ve gerçeklerini yeniden yaratır o çamurda. Kendini de... Soğuk, sekilsiz çamurdan tanıdık bir insan yuzü şekillenir. Bazen kocaman açılmış gözler ön plana çıkar, bazen dudaklann kıvnmı, bazen de alnın çıkıntısı. Merih Sezen'in yaptığı insan başlarının ortak özelliği insana bakmalandır. Merih Sezen'in bir zamanlar merakla baktığı insanlar, ellerinin arasında biçimlenip merakla Merih Sezen'e bakarlar. Merih Sezen şiradı bir beykeltıraş. Haftanın 45 gunü çalışma odasmdaki halıları kıvırıp kaldırıyor, yere naylonlan senp önlüğünü takıyor ve heykel yapmaya koyuluyor. Ama heykellerden önce pek çok uğraşı oldu Sezen'in. Deniz Harp Okulu'ndan aynldıktan sonra Hukuk Fakültesi'nde öğrencilik, Fransa'da denız hukuku alanında ihtisas, Hazine'de avukatlık, Galatasaray Lisesi'nde ticaret hukuku öğretmenliği yaptı. En sonunda Taıbiki Guzel Sanatlar Yüksek Okulu'nda Server TaniUi'den boşalan yere gelerek uygarlık tarıhi dersleri vermeye başladı. Uygarlık tarihi yalnızca işi değil, aynı zamanda hobisi, en büyuk tutkusu olmuştu Merih Sezen'in. Avukatlık da dahil her şeyi bıraktı ve 5 yıl süreyle öğrencileriyle birlikte bır hayli eşeledi uygarlık tarihini. Sonra YÖK geldi; bırdenbire kendini işsız buldu Merih Sezen. Asiında YÖK olmasaydı Merih Sezen de heykdle uğrasıvor olmayacaktı. "Okuldan a>nlmak zorunda kaldtğunda avukatlıga yeniden başlamayı hiç istemedim. Bir ara şiir de yazımşüm, ama beni sürekli Ugilendiren şey resimdi. Böylece resme stvandım" diyor Sezen "Ancak Beyaz tuvalin karşısına öyle bir yukle oturdnm ki elimdeki teknik bilginin adığı beni korkuttu ve pek bir şey aktaramadım tuvale." Heykeitıraş Gıirdal Dnyar yolda ne zaman Merih Beyi görse "Sen heykel >ap hoca" dermiş. Bir gun yanına bir parça çamur alıp eve gelmiş ve Merih beyin eşinin heykelini yapacağını söylemiş. îşte Menh beye bu heykel se\dası Gürdal Duyar"ın evde kalan artık çamurlanndan bulaşmış. Böylece çamurla oynamaya başlamiş ve bir süre sonra da oynadığı çamurdan bir seylerin çıktığını hayretle görmüş. "Bir gün Gürdal'ın atelyesine gittim. Biraz çamur aldım ve Od kiiçücuk hejkekik yaptım, gösterdim. Bana 'Hoca, giy ceketinı meyhaneye gıdıyoruz. Sen heykeltıraş olmuşsun" dedi. Merih Sezen'in şu stralar Ankara'da Turkuvaz Sanat Galerisi'nde sundngu, yakında İstanbul'a da taşıyacağı "Kişilerden Bir Kesit" sergisi işte böyle doğmuş. 71 parçadan oluşan bu sergi son 1.5 yılın urünü. Peki ama, neden hep insan başı? "Çok dnşöndum bunu. Biz olmasak da olan bir doga var. Ama biz olmasak doğayı bilebiiir miyiz? doğanın tanımlanması insanla ve insanın kendisi de doğanın bir parçası. tnsanın en önemli tarafı başı, beyni, gözu. Duyguların içinde biriktiği en önemli makine baş olduğuna göre. insan başı beni adeta doğayla uğraşır gibi çekti. Ben teknigini bilmeden muthiş bir cesaretlc heykel yapmaya başladun. Hâlâ da bUmiyonım ve ögrenmek de islemiyorum." Neden hep erkek başları sorusunu, "Neden kahvelerde yalruz erkekler var?", "Neden sokaklarda kadınlardan çok erkekler var?" sorulanyla yamtlıyor Merih Sezen. "Vapurda, dolmuşta, sokakta gnıp halinde dolaşan, geniş bir kitle olan erkek yiızlerinin etkisinde kalmışım herhalde. Belki başka turlu bakmışım. Hem kadıniar yuierindeki çizgileri hep saklariar. Heykelde ise içtenlikli çizgileri yakalamak gerekiyor." Modelle calışmaktan da hoşlanmıyor Sezen, "O, insanı adamakıllı sınırlıyor. Artık sınırlanmak istemrvorum. Sokakta, unhersitede ozgur değilim. Bari çamnrta oynarken ozgur olayım". "Kişilerden Bir Kesit "i henüz tamamlayaraamış Merih Sezen. Tamamladıktan sonra başka malzemeler kullanmayagirışecek: "Şimdilik parmaklanmı kullanıyonım, bir de kuçuk kalem. Ama taşı oyarak içinden heykel çıkarmak daha zor, daha tutkulu bir şey herhalde. Mermeri de kullanmak isterun. Toprağı biçimlendirmek, ellerinizle okşamak çok guzel. Her gün kendinizi yeniden yaratıyorsunuz." "Neolitik çagdan beri he>kd yapılıyor" diyor Merih Sezen. "Benim heykelleriın, Anadolu heykekiklerinden Mısır'dakilere, Mezopotamya'daki orneklerine pek çok etki taşıyabiiir. İnsanlar da zalen bu gu^. ı elkileşim içerisinde 21. yüzyıta dogru gitmiyorlar mı?" Merih Sezen'in "Kişilerden Bir Kesit"i Türkuvaz'da Bu 8>/e C/A/S ÇAMAŞfeLA, isreNEN vücur UYPUHLA/ZI HERMESÇE CA, GÖĞÜSTEN KALÇAVA OEĞlU ICORSENİU, VÜCUCHI ÇOK StJÜHASI İ I'Ç OOSAUiAtZHA Ve KSÇeŞiTU RAHArsrZLJlOARA NEDEH OL&UĞU OA GE/ZÇEICTİ*. AUr/K ÇAĞPAM ££&' KUUANtLblĞt KAUITLAUAN KOfZSG, O&TAÇAĞOA yAyG'MLAŞMAYA BAÇLAMfŞ, METAL. MODELLe/^/ Çft: ş . Jrı/ff. yüzyaoAA/ sou/e/i iss, BATfDA cotc INCB BELLİ OUMANIM MODA HALifüB İ SOM DE/S£Ce /4&AGTTU SİÇİMLERJE 50 YIL ÖNCE CumhurİYet 16 Şubat 1938 Payas caddesi denilecektir. Hafriyat kısmına diişen eski bir medrese ile bir sebil de, evkaf idaresi tarafından müze namına istimlâk edilerek yıktırılacak ve hafriyatın devamı temin olunacaktır. Vilâyet umumî meclisi azasından bir grup da valinin riyasetinde olarak hafriyat mahalline gitmiş ve malumat almıstı. Hafriyata vilâyet bütçesinden de yardım edilecektir. 19381988 Rumen caddesinin de hafrine baslanacaktır. En eski tzmir hastanesile Catinos'un okuduğu tıb ocağı da burada bulunmaktadır. A lâkadarlar, fuara kadar bu işin başanlmasında mutabık İzmir CHususî) Belediye, şehir dahilindeki eski eserlerin kalmışlardır. Eski su, Kadifekaledeki turistik bakımdan raşıdıklan kıymeti ve getirebilecekleri kaynaklarla birleşüriterek faydalan düşünerek, bu parka akıtılacaktır. Lâzım mevzudatizerindeçalışmağa gelen keşif, derhal başlamıştır. başlamıştır. Reisin de Namazgâhta yapılan eski iştirakile Müze, Evkaf İzmir hafriyatı, bazı lâğım direktörleri, Halkevi bozuntularından kurtarılacak mumessilleri, mimarlardan ve ve buradan, Kadifekaleye fert adamlarmdan mürekkeb doğru hafriyata devam ile eski bir gnıp, dun bir içtima cadde açılacaktır. Bu caddeye yaparak bu hususta belediyenin tahsisat vermesini kararlaştırmıştır. Belediye de bunu kabul etmiştir. Esasen, Kadifekale, imar plâmnda büyuk bir ağaçlık, bir eğlence yeri halini almaktadır. Hatta burada, kazino bile imar edilecektir. Kumbara sahipleri! Heyet, burada hafriyatın devamını ve eserlerin tamamımn meydana çıkarılmasım kararlaşttrmışttr. 5OOO lira mükâfattı Keza, eski Izmırın Altın caddesinin (Viyo Boro'nun) bir parçası olan ve şimdi TURKIYEISBANKASI Malderesi uzerine duşen cski nıpt kc fa» OİMUIT. Iznürde yapdacak hafriyut İJniversüede verilen mühim konferans Tuluz Üniversiıesi Hukuku Medeniye Pmfesörü Gabhyel Marki tarafından, dün akşam saat 17 de Üniversitede, "Yüksek nıahkeınenin, mahkeme içtihadlannın tevhidinde oynadığı rol" ınevzuu etrafında, hukuk mütehassıslarım ehemmiyem *ure''< alÛKJÛar cden bır konferans verilmıştir. Hukuk Fakültesi Dekanı ile fakülte profesörleri, tanmmış hukukçular, konferansta bulunmuşlardır. Burgos İ5 Havas: Nasyonalistler Estramadure cephesinde dun gece saat 23 te nihayet bulan parlak bir zafer kazanmışlardır. Beş hat üzerine tesis olunmuş diışman siperlerinin dördünu pek kanlı bir muharebeden sonra güneş batarken zaptetmişler, beşincisini de geceleyin müşterek topçu ve piyade ateşinin müzaheretüe ele geçirmişlerdır. tspanyada Franko ordusu ilerüyor \ 21. YÛ7YILA DOĞRU "Kişilerden BK Kesıt" adlı heykel sergısım. Ankara Turkuvaz'da gerçekleşüren Merth Sezen, '©enım tıeykellenm" diyor, "Anadolu heykelcıklermden Mtsır'datcSere Mezopotamya'daN ömekleme kadar pek çok etkı tasryabılır İnsanlar da zaten bu jiıze! etkileşim ıçmde 21 yuryıia doğru grtmıyortar mı'" ANBA TUR ÇEŞME, KUŞADASI, BODRUM, MARMARİS MERKEZLERİ VE OTOBÜS TURLARI İÇİN PROFESYONEL (İNGİLİZCE) TURİST REHBERİ ARANIYOR 1 Mayıs31 Ekim tarihleri arasında, kontratlı olarak, dolgun ücret ve ek gelirle çalıştırılacak olan elemanlara kalacak yer Anba Tur'ca sağlanacaktır. Lütfen aşağıdaki telefon numaraları kanalıyla ilişki kurumız. Izmir (5!) 144900 Kuşadası (6361) 12603 MİMAR ALINACAKTIR Yapı malzemesı temsılcılığı danışmanlığı yapan fırmamızda calışmak ısteyen ve yapı malzemesı konusunda deneyımiı / bu alanda çalışmaya heveslı mimarılar; aranmaktadır Istekblerde ıyı derecede Almanca ve ' veya Ingılızce bılmelerı şartı aranacaktır Başvurulann şahsen fırmamıza yapılması nca olunur ANKARA ' 32 49 MNG MİPAŞ