18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 ARALIK 1988 CUMHURİYET/15 Köprü bugün zamlı Haber Merkezi İstanbul'da Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprulerinin geçiş ücretlerine zamlı uygulama bugün başlıyor. İki köprüden 1.500 lira olan otomobil, minibus, küçuk otobus, belediye ve halk otobüslerinin geçiş ücretleri 2.000 liraya cıktı. Büyük otobüsler ve kamyotlann geçiş ücretleri ise 6.000 liralan 8.000 liraya yükseltildi. 37 ak>lı treylerlerin geçiş ücreıleri de 3* bin liraiken 50 bin lira olarak elirlendi. En son Boğaz Köprusi geçiş ücretleri geçen yıl 6 aralıl günü yeniden ayarlanmıştı. Faüh Köprüsu ise 3 temmuzda hıznete girmiş, geçiş tarifesi Boğaz Köpriisü'yle aynı tutulmuştu. Verilen bilgiye göre otomobil, minibüs ve küçük otobüsler gibi köprülerden en çok yararlanan araçlar için zam oranı yuzde 33'ü buldu. Nobel Stockholm'de ödül töreni STOCKHOLM (AA) Nobel edebiyat ve bilirn ödülleri, dün Stockholm'de, İsveç Kralı 16'ncı Carl Gustav tarafından sahiplerine verildi. Nobel Edebiyat Ödülü sahibi 77 yaşındaki Mısırlı yazar Necip Mahfuz, sağlık nedeniyle ödul törenine gelemediği için, ödülunu kızları aldılar. Fizyoloji ve tıp dalındaki Nobel bilim ödülleri, farmakolojı alanında yaptıkları araştırrnalardan dolayı Amerikalı Gertrude Elion, Georgr Hitchings ve İngiliz Sir James Black'e verildi. Nobel Fizik Ödülü Leon Lederman, Melvin Schvrarlz ve Jack Sldnderger adlı üç Amerikalı arasında paylaştınldı. Nobel Ekonomi Ödülü ise, Fransız Maurice Allais'e verildi. UGLR MUMCU GOZLEM M o u l o n o o n ı l ı u n r Büyük Türk düşünuru ve Şairi Mevlana m e v i d l l d d l l l l i y U I CelakeddinI Rumi'nin ölümunün 715. yıldönümü dolayısıyla duzenlenen anma törenleri, dun Konya'da başladı. Anma töreninde, Istanbul Türk Klasık ve Tasavvuf Musikisı Topluluğu1nca tasavvuf musikisınden örnekler sunuldu. Konsere, solist olarak, Ahmet Ûztıan katıldı. Törenler, Kuranı Kerim okunması ve dua ile sona erdı. Mevlana'yı anma törenleri, 3 ü gündüz oimak Cızere 11 kez yınelenecek. Törenler, 17 aralık gecesı Şebı Arusla sona erecek. luna baglayan OikmenTanyeri geçitli kavşağı dün Başbakan Turgut Özal tarafından hızmete açıldı. Lıseterarası aitetizm yanşması. MazharFuat uzkanın konseri ve halkoyunlan gösterisinden sonra kavşağı hizmete açan Ûzal, Ankara'nın büyük bir değişim içinde olduğunu, kavşaklann birbiri ardına hizmete açıldtğtnı söyledi. Özal, "Ûnümüzdeki yıl da Ankara metrosunun temelini atacağız" dedi. Başbakan Ûzal daha sonra beledıyeye ait üstü açık bır arabayla bir bölumi tamamlanmayan kavşakta tur attı. Bu arada baa ANAP milletvekilleri ve propaganda danışmanı Erkan Zenger de toplanan çocuMara gofret attılar. (Fotoğraf: AA) Once konser, sonra açılış ; ; ; HABERLERIN DEVAMI \ardım (Baştarafı I. Sayfada) Neden? insanimız ve içinde yaşayageldiğimiz toplum ve devlet düzeni göz önünde tutulunca, bu özlemin nedeni apaçık ortaya çıkmıyor mu? • Devlet ve toplum düzeninde hoşgörüyü egemen kılmak, insanları dogmalann, tabuların tutsaklığından kurtarabilmek. her şeyden önce bir zihniyet degişikliğini gerektirir. Bu hedefe yalnızca yasaları degiştirmekle varılamayacağı açiktır. Ekonomik büyüme ve refah da olayın sadece bir boyutudur. Hoşgörünün geçerli olduğu bir toplumun özlemini duyanlar, bu amaca varmanın en temel boyutunun bir "kültür işi" olduğunu bilmelidirler. Aile reislnln dediği dedik olan bir aile yapısı... Kafalan tartışmaya kapalı tutan, sorgulamayı değil, ezberlemeyi, zoraki kabullenmeyi temel alan, tartışa tartışa doğrulara yönelmeyi yasaklayan bir eğitim ve öğretim sistemi... Adamsendeciliği, vurdumduymazlığı, köşe dönücülüğü aşılayan yozlaşmış bir kültürel çevre... Böylesi bir ortamda hoşgörü çiçeklerinin açması herhalde kolay olmaz. Bunun için yapılması gereken ilk iş, ilk ve ortaöğretimden başlayarak çocuklarımıza düşünmeyi, sorgulamayı ve tartışmayı öğretebilmektir. Oysa biz, bu alanda gerilemeyi sürdürüyoruz. Örneğin geçen yıllarda felsefe öğrenimini hem ortaöğretimde hem üniversitede güdükleştirmenin adımlarını ne yazık ki attık; bugün de atmaya devam ediyoruz. • Geçen salı günü Cumhuriyet'in yedinci sayfasında şu haber vardı: "Ortaöğretimde din dersi öğretmenlerinin sayı»j teisefe dersi öğretmenlerinin sayısının 6 katma ulastı. LJseierde sosyal bilimler ve edebiyat kolunda haftada 6 saat, fen bilimleri kolunda ise 'zorunlu seçmeli ders' olarak 2 saaf okutuian felsefe derslerinin Türkiye genelindeki öğretmen sayısı 1728. LJseierde haftada 1 saat okutuian din dersi öğretmenlerinin sayısı ise 10 bin 109. Okullarda verilen felsefe eğitiminin, din ağıriıklı olarak gerçekleştirildiği, bazı okullarda felsefe derslerine edebiyat ve din dersi öğretmenlerinin girdiği belirtiliyor. Okullarda din dersi öğretmenlerinin sayısının çok bulunmasının bir başka nedeni de din dersi öğretmenlennın idareci olarak görevlendirilmesi göstehliyor. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafmdan 1988 atama döneminde felsefe grubu derslere 25 yenı öğretmenin alımı gerçekleştirilirken din dersi öğretmeni olarak 750 yeni öğretmenin tayini yapıtdı. Felsefe öğretmenleri okullarda bakanlıkça önehlen kitaplar ve uyulması zorunlu mufredat gereğınce 'teotoji' ağıriıkiı eğitim verdijflerini dile getiriyoriar." Haberde, Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç.Dr. Zeynep Davran'ın eleştirisi yer alıyor, şöyle: "Felsefe eğitimi verilmezse bağnaz dusünen, sorgu, sual etmeyen insan tipi oluşur. Ona paralel olarak da hiçbir dünya görüşü olmayan teknokratlar ortaya çıkar. Felsefe eğitimi verilmezse cehalet artar." • Düşünceye kapalı, düşunmesini bilmeyen insanlarla ülkemiz ilerleyebilir mi? Böyle bir toplumda bilim üretilebilir mi, çağ yakalanabilir mi? Demokrasinin bir yaşam tarzı olarak hem kafalara hem de toplum ve devlet düzenine damgasını vurabilmesi mümkün olabilir mi? Hayır. Okullarında düşünmek nedir öğretilmeyen, sorgulamayı, tartışmayı bilmeyen, değişik düşüncelere kapalı çocuklann yetiştirildiği bir ülkede, "Tekyol İslam!", "Tekyol devrim.'" sloganları zihinlerde çok daha kolay iz bırakır. Yakın geçmişte bunun örneklerini yaşamadık mı? Feisefeye ve düşünceye boş vermek, bir yerde özgür ve demokratik birtopluma boş vermekle eş anlam taşır. "Medrese kafası"na karşı gerçek savasımın böyle bir kültürel bağlamda verilmesinin ülkemizde yaşamsal bir anlamı vardır. Bu anlam kavranmaksızın, yalnızca kılık kıyafetle, saç sakalla uğraşmak, okulların ve üniversitelerin zamanla medreseye dönüşmelerini önleyemez. • Birbirlerine tahammül edebilen, karşıt görüşlere saygılı bireylerden oluşan bir toplumda yaşamak ve insanların insan olmalarından kaynaklanan haklarına ve özgürlüklerine değer veren bir devlet düzenine sahip olmak... Bugün ne yazık ki bu noktadan uzağız. Hoşgörü, ne toplum ne de devlet katında henüz yerleşebilmiştir. Oysa BM insan Hakları Evrensel Bildirisi'nin kabul edilişinin 40. yılını yaşıyoruz. Ama ne acıdır ki kırk yıldır hâlâ hoşgörüyü toplum ve devlet düzenimizde geçerli kılamadık. İnsanlık suçu olan işkence, hâlâ gündemden çıkarılabilmiş değil. Fikirlerinden, siyasal düşüncelerinden ötürü birçok insanımız hâlâ hapishanelerde, birçoğu da hâlâ yurtdışında sürgünde yaşıyorlar. Çok partili yaşamımız 40 yıldır hâlâ demokrasiye aykırı yasaklardan kurtulabilmiş değil. Ne yazık! • İnsanca, uygarca yaşayabllmenin yolunu hiç kuşkusuz bulacağız. Hoşgörü de gün gelecek yaşamın gerçek ekseni olacaktır bu ülkede de. Bu konuda sahip olduğumuz tecrübe birikimi küçümsenemez. Ancak unutmayalım: Bu hedefe yalnız ekonomik büyümeyle, fabrikalar kurmak, yollar yapmakla, yalnız siyasal özgürlükleri kısıtlayan yasaları degiştirmekle varılamaz. En az bunlar kadar, hatta bunlardan çok daha yaşamsal olanı, kafaları değiştirmektir; bunun için de kültürel alanda büyük bir seferberliğe girişmekten başka bir çare yoktur. Bu ülkenin ve insanının iyiliğini düşünen herkes, bir kültürel rönesans gereğinde birleşmelidir. Başka türlü, çağı yakalamak da hoşgörüyü toplum ve devlet düzeninde egemen kılmak da uzak bir düş olarak kalmaya devam edecektir. (Baştarafı 1. Sayfada) dolayında olduğunu söylemesine karşılık, Dışişleri bakan yardımalanndan Valentin Nikiforov dun yaptığı açıklamada ölü sayısının 4045.000 arasında olduğunu belirtti. Nikiforov Moskova'da düzenlediği basın toplantısında, 12 bin kişinin yaralanaığı depremde 500 binden fazla kişinin de evsiz kaldığını söyledi. Sovyetler Birliği, deprem için ABD'den gelen yardım önerisini kabul etti. AA ajansı, Sovyetler Birliği'nin ilk kez ABD'den gelen bir yardım önerisini kabul ettiğini belirtiyor. Çernobil felaketinde, Moskova sadece ABD'li kemik uzmanı doktorun yardımını kabul etmişti. SSCB'nin VVashington Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamada, Amerikan hükümeti özel kuruluş ve kişilerden gelen her türlü yardımın kabul edileceği belirtildi. Büyükelçi Yardımcısı Y'evgeni Kutovoy, düzenlediği basın toplantısında ilaç ve diğer tıbbi malzemenin yanı sıra enkaz aUıııda kalanlan kurtarmada uzman kişilere de ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Ermenistan'daki deprem felaketi nedeni ile dün tüm Sovyetler Birliği'nde yas tutuldu. TASS ajansının haberine gore, Komü Gorbaçm deprem bölgesinde Sovyet lideri Gorbaçov, eşi Raisa ile birlikte yörede mcelemelerde bulunuyor. nist Partisi Merkez Konıitesi, Yüksek So\7et Prezid\Timu ve hükümet tarafından ilan edilen yas nedeni ile tum ulkede bayraklar yanya indirildi ve gösterilerle spor karşılaşmalan ertelendi TASS, depremden en çok zarar gören kentlerin, Kirovakan, Stepanavan, Gümrü ve Spitak olduğunu bildirdi. 250 bin nüfuslu Gümrü'de evlerin ve sanayi tesislerinin % 80'inin yıkıldığı, tekstil fabrikası ile bisiklet fabrikasının enkaz haline geldiği bildiriliyor. Kirovakan ve Stepanavan kentlerinde de yüzlerce apartımanın yerle bir olduğu, gelen haberler arasında. demeçte, "Budeprem 1986yılındaki Çernobil felaketinden de kötü" dedi. Cha20v, enkaz altında kalanlan canlı olarak kurtarabilmek için sürenin giderek azaldığıru açıkladı. Chazov, "Geçen her saat yıkıntılar altında kalan binlerce kişiden 20'sinin daha ölmesi anlamına geliyor" dedi. SSCB Sağlık Bakanı Yardımcısı Igor Denisov da daha fazla kana ihtiyaçları olduğunu açıkladı. Denisov, yaralıların sayısının giderek arttığını kaydederek halkı kan vermeye çağırdı. Ermenistan haber ajansı Armanpress'in Yazı lşleri Müdüru Leon Aznıyan da, başkent Erivan'da yaptığı açıklamada, "Binlerce kişi kan vermek için sırava girmiş durumda" dedi. İzvestia Gazetesi dunkü sayısının ilk sayfasını tümden depreme ayırdı. Sovyet Televizyonu akşam üzeri yayımlanan haber bülteninde kurtarma çalışmalannı ve enkaz altından kurtarılanlara ilişkin görüntüleri yayımladı. Televizyonda, Erivan Havaalanı'nda yığılmış durumdaki çadırlar, battaniyeler ve giyecek eşyasının görüntüleri yer aldı. Necatigil Şiir Ödülü Cemal Sürey a nın Kültür Servisî Behçet Necatigil Şiir Ödülu Cemal Süreya'ya verildi. 1980 yüından bu yana her yıl Behçet Necatigil'in ölüm yıldönümü olan 13 aralıkta verilen Necatigil Şiir Ödülü'nün Adalet Ağaoğlu, Rauf Mutluay, Fethi Naci, Tahsin Yücel, Hilmi Yavuz. Doğan Hızlan ve tlhan Berk'ten oluşan seçici kuruiu "Sıcak Nal" ile "Güz Bitiği" adh kitaplarından dolayı ödülü bu yıl Cemal Süreya'ya vermeyi kararlaştırdı. 1931 Erzincan doğumlu olan Cemal Süreya, Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdikten sonra 195558 yıllan arasında Maliye Bakanlığı'nda müfettiş yardımcılığı ve müfetüşlik yaptı. Daha sonra görevinden ayrılıp "Papinis" Dergisi'ni çıkardı. Lise sırasında şiir yazmaya başlayan Süreya ilk şiirlerini "Mülkiye" Dergisi'nde yayımladı. Daha sonra "Yeditepe", Şairier Yaprağı". "Evrim", "Pazar Postası" gibi dergilerde şiirleri ve denemeleri yayıtnlandı. Şürin yanı sıra şiiri de konu alan denemeleriyle tanınan Sureya'nın şiir kitaplarının yanı sıra "Mülkiyeli Şairier" ve "100 Aşk Şiiri" adlı antolojileri bulunuyor. Olağanüstü işbirliği AP Ermenistan Cumhuriyeti'ndeki deprem felaketzedelerine yardım etmek için dünya ülkeleri arasında olağanüstü bir işbirliğinin yapıldığını bildiriyor. ABD'den, Avrupa ve Asya'ya kadar birçok ülke Sovyetler Birliği'ne kendi çapında yardım edebilmek için kollannı sıvamış durumda. Cuma günü Batı Avrupa'dan gelen ilk yardım uçağı Sovyetler Birliği'ne indi. Gönderilen yardımlar arasında enkaz altında kalanlan bulmak için özel yetiştirilmiş köpekler, ilaç ve doktorlar bulunuyor. Ankara'dan yardım Sedat Simavi Vakfı ödülleri dağıtıldı (Baitarafı 1. Sayfada) vurguladı. Törende daha sonra ise odül dağıtımına geçildi. Sedat Simavi Vakfı Fen Bilimleri Ödulü bu yıl Prof. Dr. Ali Ülgerin "tki Banach Cibrenin Projektif Tansör Çarpımının Arens RegiUertiği" konulu çalışmasıyla, Doç. DT. Ali Alpar ile Prof. Dr. Hakkı Ögelman'ın "Nölron Yıldızı Sahnımı ve Yıldızın İçindeki Lstiin Akışkanın Dinaraiği" çalışmalarına verildi. Doç. Dr. Hakkı Ögelman, törende yaptığı konuşmada halen Almanya'da bulunan Doç. DT. Ali Alpar1 ın Türkiye ve dünyada konusunun tek uzmanı olduğunt vurgulayarak, "Ne yazık ki tek sayılabilecek bilim adamlan ülkemizde geçim derdi yüzunden bilim yapmaya vakit bulamıyor" diye konuştu. Sağlık bilimleri dalında ise ödüî "İnsan ve Hayvanda Sağlaklık Solaklık ve Ambideksterite, Nöral Mckanizmaları ve Bilişsel Fonksiyonlaria tlişkisi" adlı çalışmasıyla Prof. Dr. L'ner Tan'a verildi. Ödülünü Prof. Dr. Muzaffer Aksoy'un elinden alan Prof. Dr. Üner Tan, Aksoy'un genç bilim adamlarına örnek bir bilim adamı olduğunu belirterek, "Sedat Simavi Vakfı'da üstiin beyin gücünün yetişmesine kalkılarda bulunuyor. Kendime gelince ince, u/un, guzel ve doğru yolda bulunduğumu zannediyorum"dedi. Sedat Simavi Vakfı Jürisi Görsel Sanatlar'da da "Küe Sanat Gaierisi Sergisi" nedeniyle Nuri İyem'i ödüle layık gördü. Nuri İyem Görsel Sanatlar Jurisi Başkanı Ziihtii Miıridoğiu'nun elinden ödülünü aldıktan sonra yaptığı konuşmaüa, bu ödülu hakketmiş bir sanatçı olduğunu vurguladı. Sedat Simavi Vakfı Edebiyat ödülü ise bu yıl ikiye bölündu. Edebiyat Ödülünü "Giizel Irmak" adlı eseriyle tlhan Berk kazanırken, törene Anadolu Üniversitesi'ndeki konferansı nedeniyle katılamayan Ferit Edgü ise "Eyhilun Gölgesinde Bir Yazdı" adlı eseriyle ödüle layık görüldü. Ödülünü Sabahattin Kudret Aksal'ın elinden alanünlü şair Ilhan Berk, "Ben her kitap şairin kefeni derim. Bu kitap da böyle bir şey" diyerek büyuk alkış topladı. Ferid Edgü'nün ödülünü ise eleştirmen Doğan Hıdan aldı. Doğan Hızlan kendi deyimiyle "vekâleten" yaptığı konuşmada, "Türk edebiyatının böylesine değerli anlatı kitaplanna ihtiyacı bulunduğunu" belinti. Jüri, spor dalında ise ödülü "Halterde Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu" olması nedeniyle Naim Süleymanoğlu'na verdi. Spor ödülünü ABD'de bulunan Naim Süleymanoğlu yerine babası Süleyman Süleymanoğlu aldı. Gazetecilik dalında ise bu yıl odül, kamuoyunda "Apo Röportajı" olarak bilinen "Yol Kavşagı" adlı röportajla Mehmet Ali Birand ile "İşte Suikastm Yapıldığı An" adlı fotoğrafı ile Osman Aydoğan arasında paylaştınldı. Ödülünü Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nezih Demirkent'ten alan Mehmet Ali Birand, sık sık alkışla kesilen konumasnjda bu röportajın kedisi için özel bir anlamı olduğunu vurgulayarak şuııları söyledi: "Bn ödül bir yerde Türk basınının sansur kabul etmediğinin biı işaretidir. Herkes bilmelidir ki biz de bu ülkeyi en az hâkimlerimiz, saveılarımız, başbakanlannıız ve bakanlanmız kadar seviyonız. Hiç kimseye de toprak dağıtma gibi bir düşüncemiz yok. Ne >azık ki jüri, bu ödüle beni layık göriirken ben ve Eren Güvener'in röportaj nedeniyle 715 yıl hapse girme olasılığımız var. Ve guzel anlamlı olan diğer yön ise bütün basının "Biz bu muameieyi kabul etmiyoruz" demesi". Osman Aydoğan da ödülünü aldıktan sonra yaptığı konuşmada ödülü Mehmet Ali Birand gibi değerli bir gazeteciyle paylaşmaktan onur duyduğunu belirterek jüri üyelerine teşekkür etti. Radyo Televizyon dalında ise ödül bu yıl ikiye paylaştınldı. Ertuğrul Karslıoğlu, "Suyla Gelen Kültür" adlı TV programıyla ödül alırken ödülü simgeleyen heykel TRT Genel Müdüru Cem Duna'ya verildi. Radyo Televizyon dalında bu yıl ödülün ikinci sahibi ise "Maarif" adh TV çizgi filmiyle Yrd. Doç. Kânm Sezgin oldu. Kâzım Sezgin de konuşmasında köylü çocuğu olarak böyle toplantılarda heyecan duyduğunu söyledi ve yazdıklarını okuyacağını belirterek, "Eğitim hayatım başansız olduğu için çocukluk yıllarımda yakın ve uzak eevremi gözleyip durdum. Ancak sonuçta Maarif, eğitim sistemimizin eksikliklerinden ortaya çıktı" dedi. Bu dalda odülü simgeleyen heykel ise Kâzım Sezgin'e çahşmalarında imkân sağlayan Anadolu Üniversitesi Rektöü Prof. Dr. Yılmaz Büyiikerşen'e verildi. Büyükerşen küçük yaşlarda karikatüre merak sardığıra ve kendisinin o dönemde yazdığı bir yazıya el yazısıyla cevap veren Sedat Simavi'ye çok şey borçlu olduğunu belirterek, " O mektubu uzun yıllar sakladım. Ancak kayboldu. Bu ödül. teşvik mektubunun bir sembolu olarak üniversitemizde kalaeak" dedi. Erol Simavi Özel ödülü ise milli güreşçi, olimpiyat ikincisi Necmi Gençalp ile yine milli gureşçi ve olimpiyat dorduncüsü Ahmet Ak'a verildi. Ermenistan'daki depremden zarar görenlere yardım etmek isteyenlerin artması üzerine Sovyetler Birliği Büyükelçiliği tarafından bir yardım fonu oluşturuldu. Felaketzedelere mali yardımda bulunmak isteyenlerin havalelerini şu hesaba yatırmaları istendi: Vneshekonom Bank, Kopievsky Line, Moskva. 103009, USSR ve CableVnesbank, Moscow, Tele\: 411174, Hesap No: HP 70000412. Kızılay, Sovyetler Birliği'nden yanıt beklemeden depremden zdrar gören Ermenistan'a "bir an evvel ulaşmak" amacıyla yardım harekâtına başladı. Bu sabah karayoluyla Sarp sınır kapısına 6 TIR yardım malzemesi gonderiliyor. TIR'ların Sovyet topraklanÇernobiPden kötü na giriş izni almalarından sonra Sovyetler Biriiği Sağlık Bakanı battaniye, gıda ve ilaçtan oluşan Yevgeni Chazov, hükümetin or yardım malzemelerı Erivan'a ganı İrvestia Gazetesi'ne verdiği ulaştırılacak. Komünist Partisi organı Pravda Gazetesi, Moskova'da yetkililerin, anne babalannı kaybetmiş 10 bin Ermeni çocuğunu baruıdırmak için önlemler aldıklarını bildirdi. Gazete, biıçok Moskovalı ailenin öksüz kalmış Ermeni çocuklarını evlat edinmek için başvurduğunu da bildirdi. Sovyet yetkilileri, felaket bölgesine bol miktarda ilaç gönderildiğini, fakat yaralı sayısının çokluğundan ilaçlann hızla~tükenmekte olduğunu belirtiyorlar. Yetkililer bu nedenle yabancı ülkelerden gelecek ilaç yardımlarının çok yararlı olacağını kaydettiler. ojfo. GOÇEK BALIKÇtSl D1Y0R Kl: Tarbşınal: "Truvcılılcor atcnnız, Homeroş hemşerimiz oluı". Başbakan Tuıgut Özal, Fransa'da çıkan kitabında Haükamas Bcdıicçısı ile aynı tarih tezini savunuyor. Demitel, İnönü, Keçeciler, Şıvgın, Doç. Tunçay. Doç. Ortayli,Bulaç, Özel, Buğra.Ptof. Akurgal ve diğerleri Özal'ın tezuü taıbştı. TEMPO'nun ödüllü tartışmaşma mutlaka katılın Trafifc Bir gelen bir daha geliyor. Kimi avukat. ünıi mületvekili, Idmi sendikacı, larnı müzisyen, bu yabancılcm artık kanıksadık. Ama sayüan azalacağma artıyor. Türkiye'yi bir insan haklan laboratuvan olarak gezen turistlerin öykÜBÜ... Ahlım: Ahmet Kaçmaz, TSİPTBKP birleşme sÖTecini anlatü. Başkaldın: Hor gönne tabibil Doktorlar sokağa döküluyor... Portr>: Muhammed'in fazı, Said'in anaesi lsabelle Yasmine Ad)cmi: Bir mudze, biı büyücü... DTami Milyonlarca çocuk, saplan seks pazannın en ucuz metası... Entrita: Engin Ardıç, SHP'de sağ kanat operasyonu üzerine kalemini tutamadı!... Hu«ran: Cicciolina HasankeyflUeri hayal lankhğına uğratb. S f t ; Fransızlar Artvin'de ayüaıumzı y A l l A l d vuruyor... Almanlar Antalya'da T Trophy yapıyor. İNSAN HAKLARI TURİZMİ (Baştarafı 1. Sayfada) için "guç biriiği" yapamazlar mı? Bedrettin Da/an, Istanbul'un şu andaki "rakipsiz adayı"ö\r. DYP, istanbul'da zayıttır; SHP de tek başına Dalan'ı yenecek bir oy toplayamaz. Gerçekei olalım; bugünkü görünüş böyledir. Öyleyse ne yapmalı? Yapılacak iş bellidir: Muhalefetin ortak aday çıkarması.. SHP listesinden aday olabilecek saygın bir ad, DYP ve DSP tarafından da desteklenebilirse. Da/an, yenilgiye uğrayabilir. Böyle saygın bir aday var mı? Olabilir mi? Olsa bile DYP, SHP ve DSP böyle bir adayı desteklerler mi? Bu sorulara net ve açtk yanıt vermek bugün için belki olanaksızdır. Ancak, istanbul belediye seçimlerini kazanmanın da başka yolu yoktur Eğer böyle bir aday bulunabilir ve muhalefet partilerinin desteği sağlanırsa, Dalan yenilgiye uğrayabilir. Dalan'm yenilgiye uğraması, ANAP'm ülke genelindeki oy oranını düşürür. ANAP'ın oy oranının düşmesi, "erken seçim" konusunu gündeme getirir. Ve böylece Türkiye'nin yazgısı değişir. Tersini düşünelim: Dalan, seçimi büyük farkla kazanır. DYP oyları çok düşük düzeyde kalır. SHP, kendi içindeki çatışmalan da göz önüne alırsanız, umduğu oyun çok altında oy toplar. Bu sonuç, SHP'de yeni çalkantılar doğurur. Böyle bir sonuç, Ozal'a Çankaya yolunu açar. Özal, cumhurbaşkanı olursa, devletın modeli değışır. "Başkancı sıstem" uygulanmaya başlar. Tarikatlar, siyasete büsbütün egemen olur ve bu gerilim yeni yeni sancılara yol acar. Oyleyse akıl yolu bırdir. İstanbul Belediye Başkanhğı seçımlenne muhalefet partileri ya ayrı ayrı girip büyük yenilgi alacaklar ya "güç birliği" yapıp Dalari\ yenecekler. Diyeceksiniz ki: SHP, DYP ve DSP'nin, üzerinde anlaşacakları bır aday nasıl bulunur? Arayınca bulunur.. Yeter kı aransın.. • * • Ajan babandır: Marksist dönek Çetin Altan'm holding şarlatanı liberal tosunu, £ro/S/mav/'nın gazetssi Hürriyet'te kendisine aynlan köşede yine yalan ve sövgü salyalarını akıtmaya devam ediyor. Liberal tosun, daha önce babasının sanldığı bir yalanı "be/ge" diye sunup, benim "a/an" olduğumu ıleri sürüyor. Neye dayanarak? Sovyet gazetecı Andranov'a dayanarak! Andrancv'a ben, "poliste dostlarım" olduğunu söylemişim. Ee? Bundan ajan olduğum sonucu çıkarmış. Hem ben, Cumhuriyet Gazetesi'nde ılerici yazılar yazdıktan sonra bir yıl hapis yatmışım, sonra da cezaevinden ruhsal cöküntüyle çıkmışım ve başlamışım ajanlığa! Sovyet gazetecı Andranov, Papa suikastı olayı ile görüşmek için bana gelmişti. Andranov, bana, "bu belgeleh nereden buluyorsunuz?" diye sormuş. ben de "Hepsi dava dosyalanndan alınmıstır, hiçbiri gizli değildir" yanıtını vermiş. sonra da Bulgar Kintex Şirketi ile ilgili dava dosyasını anlatıp sormuştum: Bir sosyalist ülkeye kaçakçılık yapmak yakısıyor mu? Andranov, önce "\brum yok'' demiş, daha sonra da bana hak verdiğini söylemiş, "ama" demişti, "ben bunları yazamam!" 1971 ve 72 yıllarında hapis yattım . O tarıhte, Ankara Hukuk Fakültesi'nde asistandım, 1971 öncesinde. Çetin Altan ile birlikte Doğan Avcıoğlu'nur, yönetimindeki Devrim Gazetesi'nde de yazılar yazıyordum Profesyonel olarak "gazetecı" değildim Bu anlamda gazeteciliğe. 1974 yıhnda Yeni Ortam Gaze(esı'nde başladım. 12 Mart döneminde bir yılı aşkın süre cezaevinde kaldım. daha sonra yedeksubaylık görevimi, MİT raporları sonucu bir ceza yaptırımı olarak "er" statüsü ile tamamladım. Bütün bu olaylardai sonra. Yargıtay karan ile aklandım, er çıkartma ışlemi de Askeri Yüksek idare Mahkemesi'nce ıptal edildi. Askerlik görevim biter bitmez, fakültedeki görevimden çekilerek "gazeteciliğe" başladım.. Baslar başlamaz dava dosyalarını inceleyerek MİT'in öğrenci eylemleri ve devrimci kuruluşlara soktuğu "kışkırtıcı ajanlar"\n listesini yayımladım. Gerek bu ajanlar, gerek "cunfa öyküleri" ile ilgili yazılar nedeniyle Çetin A/ten'dan kaç kez övgüler dinledim. Kimın cezaevinden "ruhsal cöküntüyle" çıktığı, kimlerin o günden bu güne, MİT raporlan, güvenlik soruşturmaları. cuntalar, işkenceler ve sürgünlerle savaştığı bellidir. Kaçakçılık olayları ile ilgili belgeler, dava dosyalanndadır. Hiçbiri gizli değildir. Arayan bulur. Papa suikastı nedeniyle önce Tercüman Gazefes/'nde, sonra da Çetin Altan'm yazdığı Güne? Gazefes/'nde yayınlar yapan Pau! Henze'n'm "ÇIA Ankara istssyon şefi olduğu'', ilk kez bu köşede yayımlandı. Henze'nin '•Tfte Pbt To Kill The Pope" aalı kitabında. benım, Sovyetler'den kaynaklanan 'sahfeöe/ge/ere"dayalı yayın yaptığım ve "Sovyet yanltsı" olduğum yazıldı (S 101 ve 188). Papa suikastı konusunda o günlerde CIA ve KGB dünya çapında bir propaganda yarışına girmişlerdi. Bu "propaganda yansı"nm amacı belliydi: Ya CİA ya KGB doğrultusunda yayın yapılacaktı. Bunların yerine, özgür ve bağımsız bir araştırmacı olursanız, her iki yandan da saldırıya uğrardınız. Andranov ve Henzeye o günlerde belgelere ve olgulara dayalı yanıtlar verdim Bu yanıtlar, önce gazetemizde, sonra da kitaplarımda yayımlandı. Ben, bağımsız. özgür ve devrimci bir yazarım. Gelelim Marksist dönek Çetin Altan'a.. Çetin Altan, Türkiye'de yıllarca Marksizmin bayraktarlığını yaptıktan sonra 12 Mart döneminde bır süre hapis yattı. Hapisten Başbakan Nihat Erim'e haberler yollayarak Erim'in kendisini kurtarmasını istedi. Yalvardı, yakardı. Sonra, hapisten "sahte bır göz raporu" alarak, Cumhurbaşkanı Korutürk'ün affına sığındı. Daha sonra da iki liberal tosun oğluyla birlikte arabesk liberalizmin alafranga sözcülüğüne soyundu. Geiecek kuşaklar, herhalde. Çetin Altan'ın, TİP'in Üçüncü Kongresi'nde Kongre Başkanı olarak yaptığı "Hiçbir siyasipartinin, hiçbir kongresinde, bu ölçude btr seviyeli, bu ölçüde bilimsellik yapılmamıştır. Bunu, Türkiye işçı Partisi, Türk tarihine armağan ettıği için gelecek kuşaklar bu armağanın kıvancını duyacaklardır" dedıkten sonra (TİP Tarıht, 3, BOS Yay. S: 279) hemen ertesi gün partısıne niçin ve nasıl ihanet ettiğini araştıracaklardır. Ajanlık, bu ihanette, bu döneklikte ve bu inanç dolandıncılığında aranmalıdır. Çetin Altan'\n o Marksist yazılarını okuyanlar. hapis yattı lar. süründüler, idam edildiler, öldürüldüler. Ve Çetin Altan, iki liberal tosun oğluyla birlikte, içinde en küçük bir sızı duymadan, bır vicdan azabı çekmeden. şu arabesk liberalizme avukatlık yapıyor. televizyona çıkıyor; geçmişte ne yazdıysa. bunların tersini yazıyor ve yapıyor. Ajan babandır! Ajan diye, yıllarca zinde kuvvetlerden.. Atatürkçülükten.. işçi sınıfından.. Marksizmden söz eden yazılar yazdıktan sonra bugun. devlet destekli yayınlar yapana ve böyle yaşayana derler! Marksist dönek Çetin Altan ve liberal tosun oğlu, Hürriyet patronu Erol Simavi'ye; Erol Simavi de Marksist dönek Çetin Altan'a ve oğluna mübarek olsun! AINMA AHMED DURAKOĞLU'nu aramızdan ayrılışımn 5. yıhnda (11.12.1988) özlem ve saygıyla anıyoruz. EŞİ VE ÇOCl'KLARI Mman. Avusiurva M. İsunbul Liselilerc \lniani:; . Fen Bilai^ı ui: StS 5S :? Ç.\\ OCAGlNA Garşon aranıvor. Tel: 512 05 05 YENI YILA YENILIKLERLE HAZıRLANıYOR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle