Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 KASIM 1988 *••• CUMHURİYET/13 Herberta'nın 317 kg ağırlığındaki domuzt Jeffrey, para cezasına çarptırıldı Evcil hayvan statüsüne kavuşamayan Jeffrey ya kent dışına çıkarılacak ya da 200 dolar ceza ödeyecek (Fotoğraf: AP) j e n r e y c e r a ı ı M W n ie r i n d e n vıctoria İ p f f r P U f*P7S|||ABD'nin Houston kenti ANKARA (ANKA) ögrenci Yerleştirme ve Seçme Merkezi1 nin (ÖSYM) hazırladığı universite giriş sınavlarına başvuracak adaylar, öğrenci seçme ve öğrenci yerleştirme kılavuzu için 1350 lira, smav içinse toplam 24 bin lira ödeyecekler. ÖSYM'den alınan bilgiye göre, sınavlara başvuracak adaylar ilk basamak öğrenci seçme sınavı için 12 bin, ikinci basamak sınavı için de 12 bin lira olmak üzere toplam 24 bin lira ödeyecek. Yetkililer, smav kılavuzlan ile sınav ücretlerinden ÖSYMnin eline 20 milyar liranın geçeceğini belirttiler. Yetkililer, başvuru için 800 bin adet form bastırdıklannı, öğrencilere formların yetmemesi durumunda yenilerini bastıracaklarını kaydettiler. Üniversite sınavma giriş 24 bin lira Görünmez uçak £ 1 1 m a i l l l l U l I d l i.gocm. boyundakıMahmutNazlı ile boyu 90 cm. olan 21.5 kilo ağırlığındaki Mahmut Keskin'in devlet hastanesınde kurduğu dostluk, hastalara büyük moral kaynağı oluyor. Devlet hastanesı personelinin "Zıt Mahmutlar' adını verdiği iki Unyeli arkadaş, sempatjk davranışlarıyia, herkesin ılgısini çekiyor. Mahmut Nazh (45), mide rahatsızlığı, Mahmut Keskin (54) ise prostat hastalığından tedavi göruyor. " 7 l t M a h m i l f l S i r " Samsun da 260 kılo ağırlığında, WASHI\GTON (AA) ABD, radarlar tarafından tespit edilmesi son derece guç olduğu için kamuoyunda "görünmez uçak" olarak tanınan Stealth bombardıman uçağını basına tanıttı. ABD Savunma Bakanlığı, onceki gün >aptığı açıklamada, F117A Stealth 'jçağının ilk uçuşunu 1981'de yaptığını ve Nevadadaki gizli bir usse yerleştirdikleri 52 adel Stealth uçağının 1983'ten bu yana geceleri deneme uçuşu yaptığını bildirdi. ABD Savunma Bakanlığı, ilk kez Stealth ile ilgili bilgi vermesine rağmen, uçağı basın mensuplarına gostermek yerine, sadece bir fotoğrafını dağıtmayı tercih etti. Sadece iki kanattan olusan "V" harfi şeklinde, bir lek pilot koltuğu \e iki motoru bulunan Stealth uçakları, Lockheed firması tarafından "Kara Program" kod adlı program altında uretılıvor 89'un şapkaları 1989 yılı yaz modası şapkalara büyük değışiklık getıriyor Amerikalı modacı Patrick Kelly'nın koleksiyonunda yer alan dört katlı hasır şapka Paris'te sergilendı. (Fotoğraf: AP) HABERLERİN DEVAMI Bilim ve Teknoloji Müzesi (Baştarafı 1. Sayfada) olsa, halk üniversitelerinde bir meslek edinme, bir başka konuda uzmanlaşma veya genel kültür düzeyini yükseltme olanağı vardır. En azından, yaşamını, düşünce dünyasını zenginleştirme olanağından rahatlıkla bahsedebiliriz. • Birçok ülkede böyle kurumların yanı sıra geniş kitleleri çoktemel konularda "yeniden eğiten" bilimteknolojiendüstri müzeleri kurulmuştur. Aslında buraları, müze sözcüğünün Türkçede çağrıştırdığının tersine, yaşayan bilim merkezleridir. Bu müzebilim merkezlerinde, "dokunmak serbesttir". Bir düğmeye basarak elektromanyetik alan oluşturabilir, bu alanda saçlarınızı uçuşturabilirsiniz. Bir özel bisiklet üzerinde pedal çevirerek, bir kahve pişirmeye yetecek miktarda enerji üretip üretemediğinizi görebilir, bu konuda bir elektrikli cezve ile yarışabilirsiniz. Gökyüzünü bütün gerçekliği ve aynntılarıyla çok yakından izleyebilir, insanın yaşam macerasını döllenme aşamasından itibaren gözlemleyebilir, bir jetin kokpitinde tepeleri yalarcasına uçabilir, bir başka bölümde ise sahibine Nobel Ödülü kazandıran buluş ve araştırmalara katılabilirsiniz. İsterseniz, bir maden ocağının tıpkısında gezinti yapın; kömür ve diğer madenleri bütün katmanlarıyla inceleyin; nasıl ve hangi teknolojiyle çıkartıldığını öğrenin. Veya boşlukta oluşturulan holografi fotoğraflarını seyredin. Bir dev insanın içine girip kalbini inceleyin. Bir yumurtanın iki ucundan bastırarak kolay kıramayacağınızı görün ve nedenlerini öğrenin. Bir bilim adamıyla laboratuvarda deneylere katılın... • Gelişmiş ülkelerde çağdaş müzecilik anlâyışı yüzyılın başından berı yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığımız görseleğitsel niteliğe ulaşmıştır. Bilimin deneye dayalı olduğu ve bilginin ancak yaparakgörerekduyarak en iyi şekilde iletilebileceği gerçeğinden hareket edilmekte, birey salt izleyici konumdan katılımcı konuma getirilmektedir. Bilim müzelerınde ziyaretçı, araştırma yapma bilinci edinir. Okulda ezbere edındiği ve kafasında bölük pörçük kalmış bilgileri somutlaştırır ve tamamlar. Bu bilgilerin evrimini kavrar. Müzede kendisine sunulan konferans, film gösterileri vs. ile bilgilerini genişletir ve pekiştirir. Merak ettiği konularda kafasındaki sorulara, kendisine sunulan deney olanaklarını kullanarak yanıtlar arar, bulur. Yeni ve canlı bilgiler edinir. Amerika'da, Almanya'da, İngiltere'de, Fransa'da, Kanada'da, hatta Bangkok'ta gerçek birer gösteri merkezi niteliğindeki bilim müzeleri, ziyaretçi patlamaları yaşamaktadır. Fransa'da iki yıl önce açılmış olmasına rağmen, La Villette bilim müzesi, ziyaretçiyi büyüleyen ve bilimi eğlenceli hale getiren olanakları sayesinde Louvre Müzesi'ni bile gölgede bırakmıştır. • Ülkemiz insanı niçin böyle bir bilim müzesinden yoksun kalsın? Öğrenciler, okullarda ezbere edindikleri bilgileri, bilim müzesınde niçin temellendirmesınler? Niçin eğlenceli oyunlu bir kitlesel bilim eğitimi gerçekleştirilmesin? Bilim çevreleri, ülkemizin böyle bir müzeye kavuşmasının özlemi içindeler. Türkiye'de de böyle bir müze kurulabilır. Bunun potansiyeli vardır. Daha fazla gecikmeden, bir bilim teknoloji müzesinin kuruluş çalışmalarına hemen başlanılması gerektiği görüşündeyiz. CUNEYT ARCAYUREK yazıyor (Baştarafı I. Sayfada) "Idari taksimatta" değişiklik. her seçimde Özal'ın büyük silahlarından biri. Halkoylamasında başladı; verin evet oyunu, il ya da ilçe olmaya hak kazanın, dedi. Örneğin hayır oyu fazla çıktığı için Tarsus'un "şansını yitirdiğini" Tarsuslunun gözüne baka baka söyledi. özal'ın "devletin doğal görevini" oy sömürüsüne dönüştürmesine daha önce yayımlanan haberlere bakarak söylüyoruz Cumhurbaşkanı'nın karşı çıktığını gösteren izlenimler alınıyordu. Son Bolu gezisinde Evren'in tutumunda bir değişiklik göze çarptı. Cumhurbaşkanı da örneğin Karabük'te gelişmiş ilçelerin il olmasına yanlı göründüğünü vurguladı. TV'den zaman dilimleri arasında gelip geçen haberlere toplu olarak bakılınca. haftalık "mutat Çankaya görüşmelerinde" artık fikirbirliğine vanldığı anlaşılıyor. Evren belkı sosyal yapının gereğınden hareket ediyordu. Ne var ki Özal'ın yöreleri ayırırken devlet adamı güdüsüyle değil, partıcilik anlayışı ile hareket etmesine ses çıkarmıyor. Tarihe meraklı olan Evren, her Elektrige (Baştarafı 1. Sayfada) Bu arada tstanbul'da taksi, dolmuş, minibüs ve ekmek fiyatlarına da zam geliyor. Fırıncılar Derneği Başkanı Mustafa Özaydın, belediyeye yaptıklan 50 liralık zam talebinin makul karşılandığını bildirdi. Belediyenin onaylaması halinde 400 gram ekmek 18 kasımdan itibaren 250 liradan satılacak. IMF yol gösterdî (Baştarafı 1. Sayfada) 3 yıl içinde yuzde 20'lere kadar düşürülmesinm onemini vurguluyorlar. 4 Yeni vergi takibine ilişkin yasalarda yapılacak değişikliklere ilişkin paketin mümkün olan en kısa sürede (tabii yerel seçimlerin çok yakında oluşunu anlayışla karşüayarak) açılmasını istiyorlar. Kaçakçılann iyi takip edilmesinin altını çiziyorlar. Lüks tüketim mallannın seçilmiş olanlarına vergi uygulanması, enflasyon nedeniyle fiyatları fırlayan gayrimenkullere enflasyonla orantılı miktarda vergi uygulanması da istekler arasında. Genel olarak vergi kaçakçılarını caydırıcı sert cezalar getirilmesi ile yüksek gelir gruplanmn KDV kapsamından çıkarılması konusu da ele alınan paketin bir parçası. 5 KİT urünlerinin fiyatlarının enflasyon oranı ile uyumlu bir şekilde arttırılmaya devam edilmesi, masraflann kısılması, kamu yatınmlannda özellikle seçime doğnı açılmamaya dikkat edilmesi, gündeme gelen konular arasında. KtT'lerde verilen ücretlerin küçük ölçekli özel işletmelerde verilenlerin üstunde olmaması da dileklerden birisi. nın, gelecek yıl, hükümetin tahminleri doğrultusunda gerçekleşeceğine inandıklannı söyledi. Dünya Bankası yetkilileri de gelirlerde artış sağlanmasının, ekonominin yaranna olacağını belirttiler. Devlet Bakanı Özal, hükümet olarak vergi gelirlerinin arttınlmasımn ne sonuç vereceğini kendilerinin de merak ettiklerini, vergi toplamadaki verimliliğin arttırüması konusunun üzerine gideceklerini ifade etti. Özal, bu genel değerlendirmeden sonra, Dünya Bankası yöneticilerinin üzerinde en fazla durduğu enflasyonun düşürülmesi konusuna yöneldi. Döviz değerlerinde meydana gelen artış ile daha sonra faizlerin serbest bırakılması sonucu dövizin düşmesi, buna mukabil faizlerin yüzde 85 gibi yüksek rakamlara çıkmasının, ekim ayında enflasyonun artmasına neden olduğunu, referandumun da bu sonuca etki yaptığına işaret etti. Bu baskıların, sürekli enflasyonist baskı oluşturmayıp, geçici fîyat artışına neden olduğunu anlatan Özal, alınan önlemler sayesinde gelecek aylarda enflasyonun aşağılara inmesini beklediklerini tekrarladı. Türkiye'nin 1989 mali yılında Dünya Bankası'ndan talep ettiği yaklaşık 1 milyar dolar tutanndaki çeşitli krediler çerçevesinde tanmda verimliliği arttırmak için çiftçilere sağlanacak 250 milyon dolarlık tarım kredisi de gündeme geldi. Dünya Bankası yetkilileri, kredi anlaşmasında yer aldığı gibi hükümetin tarım kredilerine reel faiz uygulanmasmı istediler. Devlet Bakam Yusuf Özal ile Tanm, Orman ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Doğan dünkü temasları sırasında ABD Ticaret Bakanı YVilliam Verity ve Başkan Reagan'ın ticaret temsilcisi yardımcısı Büyukelçi Allen Holmer'le de görüştüler. Bu görüşmelerde, Montreal'de yapılacak gumriık tarifeleri ve ticaret genel anlaşması (GATT) toplantılarında ele alınacak konular üzerinde görüş alışverişinde bulunuldu. TurkAmerikan ikili ticaret ilişkileri ele alınırken, ikili ticarette dengenin Turkiye aleyhine olduğunu hatırlatan bakanlar, ABD'nin Türkiye'den ithal edilen mallara uyguladığı himayecilik tedbirlerini azaltarak, daha fazla ihracat olanağı sağlanmasını istediler^ ."degeriendinne seminerieri" çerçevesinde olduğu bildirilen bu toplantıya, Türk yetkilileri davet edilmedi. Toplantıya katılan ekonomi uzmanları. Türkiye'nin uzun vadeli dış borçlarını, aldığı kısa vadeli borçlarla ödemesi sonucu oldukça yüklü faiz kaybına uğradığını kaydederek bu konudaki endişelerini dile getirdiler. Türkiye'nin aslında Güney Amerika'daki bazı ülkelerden daha az borçlu durumda bulunmasına karşııı, borç ödemede uyguladığı bu yöntem nedeniyle, onlardan daha fazla faiz yükü altında bulunduğunu, ulusal gelirinın yuzde 7'sinin borç taksitlerine gittiğini öne sürdüler. Bu eğilimin enflasyon artışlanna yol açtığına değinen uzmanlar, yeniden borç ertelemesi isteğinde bulunmasının gerçekçi yöntem olacağını, ancak AT'ye tam üyelik başvurusu üzerine yapacağı olumsuz etki nedeniyle Türk hükümetinin bu konuda istekli davranacağını sanmadıklannı kaydettiler. Yusuf Özal, dün Washingtondaki temaslarına ilişkin bilgi verirken de Dünya Bankası ve IMF1 nin, "Enflasyon daha artar mı" diye bir endişeleıi bulunduğunu açıkladı ve bu endişeyi giderici bir konuşma yaptığını söyledi. Yusuf Özal temasları sırasında Amerikan Tarım Bakanı ile süt inekleri satın alınması konusunun goruşüldüğunü, bunun yanı sıra tanmsal sanayi konusu üzerinde de durulduğunu bildirdi. (Baştanfı I. Sayfada) ki kapısından çıkarak, Yenimahalle Güzelevler Sokağı'nda halen yapımı devam etmekte olan camide oğle namazını kıldı. Özal, cami çıkışında basın mensuplannın, Cem Duna'nın görevden alınıp alınmayacağına ilişkin sorularına "Kim uyduruvor bu laflan?" yanıtını verdi. "Cenı Duna'nın Atina veya Japonya büviikelçiliklerinden birine atanacağı söylentileri var. Doğru mu?" şeklindeki bir soruya da "Alina bü)ükelçisi belli" karşıhğın. verdi. "Buyükelçi Gündü'z Aktan mı?" diye soran bir gazeteciye de "Evet" dedi. Devlet Bakanı Adnan Kahveci de "Cem Duna daha on yıl görevinin başında" dedi. Kahveci, Duna hakkında ortaya atılan söylentilerin asılsız olduğunu belirtti. Ozal Vize (Baştarafı 1. Sayfada) re bir sınav hakkı daha tanıyan tasannın, yükseköğretimde zorunlu ara smav sayısım her yanyıl için bire indirdiği belirtildi. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Müsteşarı ve YÖK uyesi İhsan Sezal, en az bire indirilen ara sınavların da baraj olmaktan çıkarıldığını açıkladı. Müsteşar Sezal, "Bakanlığımızın YÖK ile vardığı mutabakat sonucu vizelerin baraj olmaktan çıkanlmasına karar verildi. Fakat vize notunun dönem ya da \ıl sonu başan notuna katkısı yüzde 30 oraıunda olacak" dedi. Sezal, konuyla ilgili yonetmelik değişikliğinin, üniversiteoğrencilerine yeni smav hakkı tanıyan tasarı yasalaştığında YÖK tarafından gerçekleştirileceğini belirtti. Söz konusu yonetmelik değişikliği yapıldıktan sonra üniversite öğrencilerinin her ders için dönem ya da yıl sonu başarı notu, ara sınavlardan aldıklan notların yuzde 30'u ile final sınavından aldıkları notun yuzde 70'inin toplamından oluşacak. Yukseköğretimde halen dönem ya da yıl sonu başan notu, her ders için baraj niteliğinde olan ve her yarıyılda en az iki kez yapılan ara sınavlarından alınan notlann yüzde 4O'ı ile fınal sınavı notunun yüzde 60'ının toplamından oluşuyor. Nufus cuzdanımı ve Tabipler Birliği kimliğimi kaybettim. Hükumsüzdür. Dr. S..NOYAN ERALP Turkiye Iş Bankası A.Ş. Basisen kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdur. TAYFUN SİLAHTAROĞLU halde yakın geçmişte kentlerın halkın oylarına göre cezalandırı (Baştarafı 1. Sayfada) lıp ödüllendirildiği dönemleri bi ki biraz daha soğuk bir kasım akliyor olmalı. Geçmış yıllarda Kır şamıydı. Ama elli yıldır suregelen şehir, siyasal tercihine kurban 10 Kasım'lardan yine de değişikolan ildi, ilçeye dönüştürüldü. ti. Gerçi sabah saat dokuzu beş Bugun ise bir iki yöre değil, tü geçe yine sırenler çalmış, herkes müyle ülke, verilen oylara bakı saygı duruşunda bulunmuştu, larak ödüllendiriliyor ya da Özal gerçi yine bayraklar yarıya inmişın anlatımıyla ANAP'a oy verece ti. Ama 10 Kasım 1988 Perşemğı güne değin cezalandırılıyor. be akşamı, genel yas yoktu. SıneKuşkusuz Cumhurbaşkanı malar, meyhaneler, tiyatrolar nın, partizan davranışlara göz açıktı. yumarken ileride savunusunu Sabah gozlerimi açtığımda, sağlayacak gerekçesi olabilır, ne Tan Oral'ın o insanın yüreğini sadir. şimdilık bilinmiyor. ran çizgileriyle sevgi dolu yapıtıDün, Duna'nın alınması ile il nı görmüştüm. Bir adam kadehigili yazının Köşk'e çıktığı haber ni gülumseyerek bakan Atatürk'e lerı üzerine Alı Baransel, "Bize doğru kaldırmış "şerefe" dıyorhükümetten böyle bir kararname du. gelmedi" dedi. Zaten haberlerSevgi yalnız çatık kaşla belirtilde "teknık bir hata" söz konusuy miyordu demek ki. du. Duna, ancak yasanın gösterGecenin ayazında Çiçek Arif'e diği koşullarda TRT Yüksek Kurulu'nun saptaması ile hükümet girdiğimizde, herkesi yerli yerinçe görevinden alınabilirdi. "Dev de bulduk. Her zaman masalan let bütünlüğünü bozma" suçla yeğleyenler yine orada, tezgâhçımaları bugün için geçersız oldu lar barın başındaydılar... Ve duğuna göre yeni bir TRT Genel varda yeşil dallarla çerçevelenmiş Müdürü arayışı ancak Duna'nın bir Atatürk portresi. "kendi isteği ile çekildiği an" baş Bugün pazartesi değil, çarlayabilırdi. şantba da cuma da.. baba ne arıDuna ayrılmayı isterse hükü yorsun sen burada? Turgul Boralı o her zaman gümet yeni bir göreve atanmasını sağlayacak kararnameyi Çanka lümseyen babacan tavrıyla yanıtya'ya gönderebilirdi. Oysa böyle ladı soruyu: bir belirti dün sabah yoktu Du Ataturk günii, onun için gelna dış geziden dönmüş, çalışma dim bu gece. Yanında Mazlum.. bir oyku arkadaşlarıyta toplantılar yapıyordu. Bu arada inanılır kaynaklar, anlatıyor: "Kumkapı'daydık, dinledikçe eleştiriler yoğunlaştığında Özalın "Duna'nın görevi taşıyamaz anlamaya başladım. Yaşlı Karahale geldiğine" karar verdiğinı denizli tekne yapıyormuş. Surasöylüyorlar. TRT Genel Müdürü1 tından duşen bin parça.. rakısınnü değiştirme girtşimine başla dan bir yudum alıyor, sonra üzyacağı sırada, DYP'nin kurumla gün uzgün soyleniyormuş. Oglum tekneyi su>a indirdik ilgili gensorusunun Meclise geldiğini, Başbakan'ın "Demirel'in düpediiz yan yatıyordu. Çarpıkizinde görünmemek için kararı mış. ertelediğinden" söz ediyorlar. Bizdekı siyasal üslupta iktıdarlartn muhalefetın kuyruğuna takılmayayım diye inatlaşmalara (Baştarafı 14. Sayfada) girdiklerini gösteren yüzlerce ör litikası izlenmeli? nek var. TRT örneğinde Özal'ın LINDGREN Gelişmekte tutumu Demirel'in işıne yarıyor. olan ülkelerin gelişmişlere göre DYP lideri, TRT konusunun iktı büyük bir avantajı var. Ne yapdar içinde kapanmayan yaraya mamak gerektiğini bizden öğredönüşmesini istiyor. Özal nasıl nebilirsiniz. tkinci Dünya Savaoluyor da bu gerçeği gözden ka şı'ndan bu yana İsveç'te neler olçırıyor? duğuna bir bakalım: Zehirlenmiş TRT'de dün sabahkı toplantı denizler, kirlenmiş hava ve topda Cem Duna arkadaşlarına, rak, giderek yayılan ölümcül has"yeni radyo ve TV kanalları aç talıklar... Bizim düştüğümüz hamaya çalışan genel müdür üze taları tekrarlamamak gerekir. rindeki 'spekülatif yayınların ku Doğaya uyumlu bir şekilde yaşarumu zedelediğini" söylüyor. mak için mevcut kultur mirasının Özal'ın "bugünlerde kesin kara muhafaza edilmesi, bu bilgilerra varacağı" söylentilerine karşın den yararlanılması gerekir. NükDuna ekibi, herhangi bir kaygı ta leer enerjiden sakınmak, güneş şımıyor. Duna, "ne ayrılmayı is enerjisinden daha çok yararlanmak, tanmda kimyasal maddeteyecek ne de Özal'dan kuşku lerden kaçınmak... bizden alınalu.'' Bir tek olasılığa değiniyor Du cak başlıca dersler. na ekibi: "TRT konusunda gru İsveç, gelişmekte olan ülkeba egemen olamazsa Özal, Duna'nın kapısınt çalar." "Başba lerdeki çevre hareketleri için bir kan'dan gelen isteğe karşın Du örnek oluşturuyor. Bu hareketleri na. kılıç çekip savaşacak değil" desteklemeye yöndik bir dayanışma politikanız var mı? diye ekliyorlar. Farklı bir 10 jKasım Karşısındaki çocuk başka hul tık son tektekçisi Panayot'a giryalara dalmış teselli ediyormuş: diğimizde fotoğraf makinamıza ülmaz babacığım, olmaz.. ters ters bakıyorlar. Yine de kimse Biz hepimiz seni bilmez miyiz.. se ses etmiyor.. koca koca fıçıların nin yaptığın tekne çarpık olmaz. önünde Atatürk resimleri, her Nasıl olmaz jahu, diye dı yerde gormeye alıştığımız büstlerretiyor yaşlı Karadenizli, yan ya den biri ve hemen altında "veresiye verilmez" yazısı. tıyordu hilafsız. O Tanju'da iş var, Rıdvan'Delikanlı düşunmuş sonra gözdan da iyi, diyor biri. leri parlamış birden: Hadi be düdük! diye atılıyor Baba be, senin tekne değildir çarpık olan, deniz çarpıkUr de öburu, Tanju, Rıdvan'ın tırnağı olamaz. niz..." Barın başında öyküler ve AtaMasalarda evsiz barksız görütürk ile ilgili yorumlar birbirine nen saçı sakalına karışmış bir karışıyordu. Duvann dibinde adam, kendine benzeyen arkadaAtaturk resminin altında Jack şına: Kamhi (O Jak Kamhi değil, arka Bu kış çok soğuk geçecek. daşlanmn kimse karıştırmasın di donacağız, diyor. ye "Yoksul Jak" diye çağırdıklan 1500 liravı bastınp yalnızca dubızim Jack Kamhi) oturuyordu. daklanmızı ıslatıp bırakacağımız Çiçek Pasajı'nda bizim yoku şişeyi alıp bir masaya geçerken; şun emektarlanndan Samim Bey' Aldırma, diyorum, zamlann in himmetiyle, Sevİç birahanesi ateşi içini bir yakar ki, üşüdüğünin bütun camlanna Ataturk fo nü bile duymazsın. toğrafları, Birleşmiş Milletler'in Fotoğraf çekmek istediğimizde Ataturk ile ilgili belgeleri asıimış biraz bozuluyorlar.. tı. Kapının tam ustünde de çerçe Önce karşı çıkıyorlar.. Üsteleveli bir portre. miyoruz, biraz hoşbeşten sonra Samim Bey: anlatıyoruz, bir 10 Kasım gecesi O resim babama imzalan ni fotoğraflamak istediğimizi. mıştı, diyor ve ekliyor: Peki, diyor biri ve ekliyor: Biliyor musunuz, burası Şu gordüğunuz Birleşmiş Milletler'in Atatürk ile ilgili ka 1895te kurulmuş, şimdi Balat'tarannın bende bulunan Turkçe ori ki tamirde olduğuna, Tanaş ve Diamandi de kapandığına göre, jinali. Sigara dumanmın sis gibi her burası artık tek koltuk meyhaneyanı kapladığı birahanede insan si, kimbilir belki gençliğinde bir lar, bizim insanlarımız, daha doğ gun buraya Atatürk de gelrusu bizim insanlarımızın nufus miştir!.. kâğıdında erkek yazanlannın bir Tanju'dan, Galatasaray'dan, bölümü, içiyorlar, tartışıyorlar, Rıdvan'dan konuşulur ve Atabirbirlerine takılıyorlardı. türk'ün gençliğinde oraya gidip Ve biz dışardan, camlann ar gitmediği tartışıhrken, tepedeki dmdan onları bir sıra Atatürk res tetevizyonda biri Atatürk'ü anlatıyor, ama kimse kendi yorumunminin altından izliyorduk. Koşede, sobanın başında biri dan başım kaldırıp ona bakmıyor tek başına oturmuş, kimseyle ko bile.. nuşmuyor, öyle kendi kendine Ataturk'un, gençliğinde Panadalmış duruyor muydu? Hayır, o yot'a gidip gitmediğini bilmiyoorada değil, Oktay Akbal'ın Sait ruz, ama Pera Palas'ın salonlannFaik ile ilgili bir yazısındaydı \e da \ e belki de barında oturduğu gerçekte bin dokuz yüz ellilerde kesin. bir gün, Anadoluhisarı'nda, ya 10 Kasım 1988'de Pera Palas'zarlann vapurla geçerken içini ta bara tuneyenlerin ve rahat kolgordükleri iskele kahvesinde otu tuklanna gömulüp içkilerini yuruyordu. dumlayanların çoğu 10 Kasım'ın Samim Bey anlatmayı sürduru farkında bile değiller, Pera Palas'ın turist akınına uğramış bayordu kapının onunde: (jç gün kalacaklar bunlar rında her dilden konuşuluyor, biz burada, bir de haber göndermiş de garsona soru sorarak bu dil ler, ona, yumurta atacağız diye. cumbuşune Turkçeyi katıyoruz: Kime di\e soruyorum. İyi mi oldu vasın kalkması? Bana diyor. İyi oldu. Hem abi, bir şev Kimler? söyleveyim mi? Onların yasları Kimler olacak, o yuraurta ve zaten içten değil, suniydi. Atatürk domates kafalılar var ya, işte on diyorlar, bildiklerini okuyorlardı!.. lar.. Bir yandan da eliyle başına saEce Bar'a varıp Ece'ye istedirık işareti yapıyor ve sonra diki ğimizi anlattığımızda, liyor birden. Neden öğlen gelmediniz? di Ben buradayım, beklivo yor. rum. gelip atsınlar bakalım kolay Ne vardı ki öglen? sa.. Bir kuartet vardı, Mozart ve Çiçek Pasajı'na gelmeden ön Bach çaldı ve Ataturk'un çok sevce uğradığımız Aşmalımescit'teki diği sıcak pilaki pişirdik. Özel bir Yakup'ta Çetin Özbavrak'ı soru 10 Kasım yemeği yaparak andık onu. yorum. Yakup bir kahkaha patlatıyor: Bayraklar yine yarıya inmişti. Bugün perşembe, onun ga Sabah saat dokuzu beş geçe yine sirenler çalmış, herkes saygı duzetede toplantısı var, gelmez.. Ama diyorum, ilk kez bir 10 ruşunda bulunmuştu. Ama 10 Kasım akşamı vas yok. Bu fırsatı Kasım 1988 gecesi yas yoktu ve kaçırmaz. Sen ne düşünüvorsun kadehlerinin başlarında duran adamlar televizyondaki resmi de10 Kasım için? meçleri kulak arkası edip kendi Ben, diyor dün gece Çetin'e bildikleri Mustafa Kemal'den, de sovledim. Şoyle 10 koli rakı kendilerince vorumladıkları Ataalavım.. bol da leblebi, Taksim turk'ten soz ediyorlardı. de gelen geçene dağıtavım dedim. Ve orada burada, hapishaneler Eeee? de gencecik insanlar, işkenceye, 'Olmaz' dedi Çetin. sana baskıya ve zulme karşı açlık grevTaksim'de masa kurdurmazlar, lerinin 20 küsuruncu günlerini bir de gösteri vapıyor dive içeri sürduruvorlardı.. alıriar, derdini anlatana kadar akDışarda yaşam, vıcık vıcık bir la karavı seçersin... ha\ada; çamurlu, sisli bir ortamGalatasara\'da Sait Faik'in da kendince suruyordu.. yalnız \e mutsuz bir gecenin sısli 10 Kasım 1988 gecesi sabahında duj bahv"esi sandığı In Beyoğlu'nda vüzde 100 enflasyon, giliz Konsolosluğu'nun kaışısın zam ve baskı ortamında daki koşeye dü^en tstanbul'uıı ar "manzarai umumiye" buydu. Ifeşillerin Göriişmeler Washington'da bulunan Devlet Bakanı Yusuf Özal başkanlığındaki ekonomik heyet, Uluslararası Para Fonu'ndan sonra, perşembe gunu de Dünya Bankası yöneticileriyle Türk ekonomisinde alınan son önlemleri değerlendirdi. Tanm, Orman ve Köyişleri Bakanı Hüsnu Doğan ile Dünya Bankası Başkanı Barber Conable, Başkan Yardımcısı Mueen Qureshi, Türkiye'nin yer aldığı bölgenin sorumlu başkanı \Vilfried Thalvvitz ve Turkiye Masası Sorumlusu Eberhart Köpp'ün katıldığı göriişmeler bütün gün devam etti. Özal ve Doğan, önceki gün ayrıca ABD Ticaret Bakanı ile Başkan Reagan'ın ticaret temsilcisi yardımcısıyla da görüşerek, ticaret imkânımn arttınlmasını istediler. Devlet Bakanı Yusuf Özal, Dünya Bankası yöneticilerine, son alınan ekonomik kararlar hakkında bilgi verdi. Devlet Bakanı, Dünya Bankası yöneticilerine, bütçe açıklarının kapatılması konusunda alınan tasarruf onlemlerinin uygun sonuç vermeye başladığını aktardı, ancak temmuz ayı itibanyla gelirlerde duşme goruldüğünü bildirdi. Temmuz ayında gelirlerin arttınlması için onlemler alınarak, denetim elemanlannın aktif biçimde devreye sokulması ile gelirlerde ağustos ve eylul aylarında artış gözlendiğini anlattı. Gelirlerdeki artışın fazlalaşacağı tahmininde bulunan Özal, gelir tahsilatının sıkı takipçisi olacaklarım, sonuçta bütçe açıkları Binbaşıya suikast 2 zanlı yakalandı Adana Emniyet Müdürlüğü yetkilileri binbaşıyı öldüren 2 kişinin yakalandığım açıklarken İstanbul Emniyet Müdürü Ardalı, 'Onlar katil değil' dedi. ADANA/İSTANBUL (AA) Istanbul'da halk otobusü içinde tabancayla vurularak oldürulen Binbaşı Esat Oktay Yıldıran'ın katili oldukları iddia edilen iki kişinin bir dizi operasyon sonucu Adana'nın Yurt mahallesinde bir hücre evinde yakalandığı bildirildi. Nizamettin Boztoprak ve Se>feftin Riizgâr adlı kişilerin eylemi yonetenler olduğu öne sürüldü. Ancak İstanbul Emniyet Mudürü Haradi Ardalı, Adana'da yakalanan iki kişi için "Bunlar Binbaşı Yıldıran'ı öldürenler değil" dedi. Ardalı şunları söyledi. "Adana'da yakalanan Seyfettin Rüzgâr ile Nizamettin Boztoprak olayla ilgili olarak ifadelerini alacağımız kişilerden. Fakal bunlar gibi 30 kişi var elimizde. Bunlar binbaşıyı öldürenler Tabii, doğası biiinen Özal'ın olayı kaygan zemine sürmemesi gerekiyor. Duna'yı rahatlatacak güvenceyi ikili görüşmelerde bir kez daha vermesı de yeterli değil. Grupta, TRT'de ve dışarıda "spekülatif" haberlerin önüne geçmeyi istiyorsa, ciddıyet arayanlara göre şu ya da bu yoldaki kararını kamuoyu önünde söylemesi gerekiyor. Hiç değilse bu konuda Özal, tavşana kaç tazıya tut politikasından vazgeçmelı. LINDGREN Çevre Partisi "dört dayanışma"yı savunuyor: Insanlarla, hayvanlarla, doğayla ve gelecek kuşaklarla dayamşma. Şimdiden uluslararası bir işbirliği komitesi bulunuyor. Yılda birkaç kez toplanan bu komiteye on ülkenin temsilcileri katılıyor. Geçen yıl Stockholm'de Uluslararası Yeşil Kongre toplandı: 20 ulkeden 300 temsilci geldi. Alternatif Nobel adını verdiğimiz bir odul var. Her aralık ayında bu ödülün dağıtılması dolayısıyla uluslararası bir toplantı düzenliyoruz. Dünya Bankası değerlendirmesi Öte yandan, Turk ekonomisinde son aylarda gözlenen gelişmeler, geçen hafta Dünya Bankası'nda yapılan toplantıda uzmanlarca değerlendirildi. A. A. muhabirinin edindiği bilgiye göre, bankanın, zaman zaman değişik ülkeler için yaptığı (Baştarafı 1. Sayfaaa) "şok" etkisi yaratmıştı. Jenninger, Hitler doneminin ilk yıllarını "parlak başanlarla" dolu yıllar olarak nitelemiş ve bu yıllarda Alman halkının "sefaletten refaha çıktığını" one surmüştu. Jenninger, büyük tepki uyandıran konuşmasında şunları soylemişti: "Hitler bize Kaizer'in (Wilhelm 2) söz verdiği parlak zaferleri gerçekleştirmedi mi? Hitler halk tarafından seçilmedi mi? Böylesi bir Fuhrer toplumlara bin vılda bir gelmez." Hitler'in basarılarının, suç ve hatalarından daha fazla olduğunu da one süren Jenninger, konuşmasını yaparken parlamentoda özellikle Yeşillerin başını çektiği üyelerin yoğun protestosuyla karşılaşmıştı. Yeşiller, Sosyal Demokratlar ve hükümet koalisyonunda yer alan Bağımsız Demokratlar salonu terk etmişlerdi. Olay üzerine Jenninger'e "derhal istifa elmesi" çağnsı yapılmıştı. Hitler'i öven BİLSAK'TA BUGÜIV 12 Kasım Cumartesi: 11.00 Çocuklar İçin: Orhan KURT Karagöz ve Kukla 12.00 Sanatçılarla Sohbet: Hilmi Yavuz Şiir Üstune 19.00 Yazı Kurullanyta Tanışma, Sohbet: Gençlik Dünyası: Yaşar YİĞİT, Bülent UYGUNER, Hikmet UÇAK, Mehmet SALİM. 10.00 CAFEFOYER Yerli basınçay, kahve, hafıf içkiler 17.00 CAFEBAR GitarVokal: UTKAN 19.00 RESTAURANTBAR Ayten ALPMAN KlavyeAşkın Arsunan DavulCengiz Teoman BassAykut Gürel BILSAK, Sıraselviler Cad. Soğancı Sok. 7 CİHANGtR 143 28 79143 28 99 PENCERE (Baştarafı 2. Sayfada) "Yuvsma dönmem buyük sevinç olacak. Ama sağ bacak paramparça oldu ve dız altından kesıldi. Sol bacak da oyluktan itibaren alındı. Duvar kenarında Breslaulu bir asker yatıyor. Bir kolu ve burnu yok. Bana artık mendile gereksinmesi kalmadığını söyledi. Ağlamak zorunda kalırsa mendilsiz ne yapacağını sorduğumda şoyle yanıt verdi: 'Buradakilerin hepsi, sen ve ben de ağlamaya fırsat bulamayacağız. Yakında bizim için başkalan ağlayacak." Bir pışmanhk mektubu: "Uç geceden beri katilı olduğum Rus tankçısı için ağlryorum. Geceleri çocuk gibi durmadan ağlıyorum. Yazılacak çok şey olabilırdi, sonsuz çok, ama bu kadar çok olduğu için anlayışlı olmalı ve kalemi bırakmak için en uygun zamanı seçmeli. Benim şımdı hayatımı bıraktığım gibi." •k Hayatın ne kadar edebıyat. edebiyatın ne kadar hayat olduğunu insan "Stahngrad'dan Son Mektuplar" ı okurken anlıyor.