19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyef MESUT YILMAZ'IN BM MARATONU Sahibı Cumhuriyet Matbaacilık ve Gazetecılık Turk Anonım Şrrketi adma N»diı N«di • Genel Yayın Mudurü H«5»n Craul, Mılessese Muduru: Enriat Lşakljgil. Yazı Işlcri Muduru Ok»> Gonensiu. 9 Haber Merkczi Müduru Yalcıa Btytr, Sayfa Duzenı Yönetmcnı Ali Atw, 0 Temsılcıter ANKARA. Yalcın Dot»n. IZMİR Hiknet Çelinkaya. ADANA Cd«l Bx$tangıc. Islanbul Haberlerı: Erinı Akyıldu, D15 Haberlcr. Erg«« Bakı, Ekonomı: Ounn Ulmg«j, Kultur Cetal Csttr, Spor Danışmanı Abdulktdir YacdnM. Duzelıme. Refik Durbaş. BılımEgıtim: Şakia Alp»j, lşSendıka Şukran Krtenci. Yurl Habtrlen: Necdrt Do*«n, Dızı Yazılar: Kerem ÇmlrçkM. • Koordınatör: Abmtl KoruLsın. • Malı Işter: Erol Erky(, • Muhasebe. Bdfcnt Vc«r # BulçcPlanlama: Stvgi Ann • Rcklam Ayşc Toran. Ek Yayınlar. Hnljn Akyol 0 Idare Huieyi» Gınr, Işletme. Önder ÇHik, Bılgılşlem: V«U t » l . &M/I >» >4xın Cum hunyn MalbaacıUk vc G»meaUk TA.S. Türk 00»* CJd J4334 Isl PK: 246lsunbul Tel 512 05 05 (20 h»'). Wcx. 2224« F«x. (I) S26 «0 72 # ««rotor Aafcan: Zıy» Gokılp Blv Inkılap S No 19/4. T«l. 133 11 4141. Tck» 42344 FM: (4) 133 11 41/428 • İMür H Zıya Blv 1352 S.2/3. Td 13 12 30. Tde*: 5235» F«: (31) 13 12 30 • Adan: lnonü Cıd 119 S No 1 K* I. Ttl. 114550119731. Tdeı: 62153. Fac (71) 328 0M TAKVİM: 8 EKİM 1988 lmsak: 4.36 Güneş: 6.00 öğle: 11.57 Ikındi: 15.08 Akşam: 17.43 Yatsı: 19.02 Oncetikli konu: AT üyeliği Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz'm BM Genel Kurulu sırasında 25 ülke dışişleri bakanı ile yaptığı görüşmede ağırlık noktası Türkiye'nin AT üyeliğiydi. ŞEBNEM ATİYAS ~ NEW YORK BM 43. Ge nel Kurulu nedeniyle Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz, on günü aşan süredir New York'ta sürdürdüğü temaslannı önceki gün tamamladı. Yirmi beş ülke dışişleri bakanıyla yaptığı görüşmeler, Türk dış politikasında önceükJi konunun Avrapa Topluluğu'na üyelik olduğunu bir kez daha gösterdi. Bunun yanı sıra Türkiye'de insan haklan, tranIrak savaşında Türkiye'nin tarafsız tutuınu ve Ortadoğudaki yeni gelişmelere uygun politika değişiklikleri Yılmaz'm temaslanndaki başlıca konuları oluşturdu. AT geçici başkanlığıru sürdüren Yunanistan'ın Dışişleri Bakanı Karolos Papulias, Mesut Yümaz'ın New York'ta görüştüğü ilk dışişleri bakanlanndandı. Papulias, AT dışişleri bakanlan ile yaptığı temaslarda ve basın toplantılannda Türkiye'nin AT üyeliğinin TürkYunan diyaloğu ve Türkiye'nin Kıbns'a yönelik tutumu ile ilişkili olarak değerlendirüınesi gerektiği görüşünü gündeme getirdi. Aynı şekilde Kıbns Rum Dışişleri Bakanı Yakovu ve Cumhurbaşkanı Vasiliu da yaptıkları görüşmelerde bu görüşü desteklediler. Mesut Yılraaz'ın AT dışişleri bakanlarıyla yaptığı görüşmelerde ise Türkiye'nin üyeliği konusu Kıbns ve TürkYunan ilişkileri gündeminde ele alındı. Yılmaz, AT dışişleri bakanlarına Türkiye'nin üyeliği ile TürkYunan ve Kıbns diyaloğu arasında bağlantı kurulraasına karşı olduğunu söyledi. Eco'nun sım, sarkaçta gizli Kültür S t n i s i 40. Frankfurt Kitap Fuarı'nın ağırhklı konusu "tüüya". ttalya'nın şu andaki en ünlü yazarı ise kuşkusuz "Gülün Adı" ile adını bütün dünyaya duyuran 56 yaşındaki semıotik profesörü Umberto Eco. Ortaçağ'da bir Benedikten manastınnda geçen olaylan polisiye bir tarzda, çağın felsefi akımlan, dinsel ve toplumsal tartışmaları çerçevesinde veren Eco, "Gülün Adı" için "Bagün yaşanan mantık dışı olaylan anlamak istiyorsak, bunoo geçmişteki köklerini ortaya çıkannalıyız" demışti. Umberto Eco'nun 8 yıl sonra Frankfurt Fuan'ndan iki gün önce ilk kez Italya'da yayımlanan ve önümüzdeki günlerde bir cok ülkede basılacak olan yeni kitabımn adı ise "Foucault'nun Sarkaa". Eco, bu romanında günümüzde hâlâ sürüp giden gizli dinler, gizli tarikatlar, yeminli küçük topluluklar (Okkultizm) ile uğraşıyor, kökü yine Ortacağ'a uzanan "çağdaş büyü"leri konu alıyor. Günümüzde geçen roman yine poiisiye tarzda, çünkü Eco bu tarzı "çagın tarihsel psikoznnu ve gerilimini yansıttıgı için" kullandığım söylüyor. Okuyuculanmıza F. Almanya'da yayımlanan "Der Spîegel" Dergisi'nin Frankfurt Fuarı'ndan önce Umberto Eco ile yaptığı edebiyat, politika, felsefe konulannı işleyen ilginç bir söyleşiyi sunuyoruz: Profesör Eco, bütün dünyada bestseller olan "Gülün Adı" romanmdan S yıl sonra ikinci romanınız "Foucault'nun Sarkacı" ttalyanca olarak yayımlanıyor. Memnun musunnz, değil misiniz? ECOYıllarım bir esere veren herkes, sonunda bunun fos çıkmasmdan korkar samrım. Siz semiotik profesörüsünüz, yani harf bilimiişaretler ne söylüyor? "Gülün Adı"nın yazan Umberto Eco, 2. romanı "Foucault'nun Sarkacı"nda çağdaş gizli tarikatlan anlatıyor Sovyetler'de seks filmi MOSKOVA (AA) İçinde seks sahnelerinin buiunduğu ilk Sovyet filmi Moskova'da büyük olay yaratınca, kent merkezindeki sinemalarda gösterimi yasaklandı. Tipik Sovyet taşra yaşamına eleştirel bir bakışla yaklaşılan "Malenkaya Vera" (Küçük Vera) isimli fîlmde yaklaşık yanm milyon izleyiciyi verilen sosyal mesaj değil, gösterilen seks sahneleri etkiledi. 50 yaşlarmda bir Sovyet kadın, Batılı izleyiciler için gerçek bir seks unsunından söz edilemeyeceğifilmleilgili izlenimlerini, "Seks sahneleri insanı şoke ediyor. Biz daha önce buna benzer hiçbir şey görmedik' 'şeklinde ifade etti. ECO Modem çağın köklerini artyor. "Foucault'nun Sarkacı" hangi tutkunun eseri? ECOKafamda iki resim vardı. Birisi, Leon Foucault'nun 1851'de Paris Pantheon'da dünyanın kendi çevresinde dönüşünü kanıtladığı sarkaç, bu sarkaç şimdi Paris'te "Cooservatoire des Arts et Metiers"de bulunuyor: Bu, romanda bütün sembolik anlamlan yüklediğim çok tutkulu bir resim. Ve bir mezarlıkta trompet üfleyen genç bir oğlanın resrai, bunu da 13 yaşındayken bizzat ben yaşadım. Son ansiklopedistlerden biri olarak tanımlanmanızdan herhalde rahatsız değiisiniz. ECOEğer bununla 18. yüzyüın ansiklopedistlerini, Diderot, Voltaire gibi 18. yüzyıl ansiklopedistlerini kastediyorsanız bu beni sevindirir. Diderot, ansiklopediler, erotik romanlar, estetik üzerine denemeler yazdı. "Gülün Adı"na laribsel, ruhsal, dinsel akınılar hakkındaki bilgi yüküyle 14. yüzyıl ortaçağına ilişkin bir ansiklopedi diyebilir miyiz? ECOBir anlamda denebilir. Peki, "Foucault'nun Sarkacf'nda; gizli lopluluklar, büyü, kabbala, simya, bağlılık yeminleri üzerine derin bilgüerle dolu bir kitapta, hep yaşamını surdüren okkultizmin (gizli dinler bilimi) bir ansiklopedisini mi göruyoruz? ECOAslında evet. Ya da başka türlü söylersek: "Gülün Adı" ortaçağın daha iyi yanımn ansiklopedisi idi, "Foucault'nun Sarkaa" ise 20. yüzyılın en kötü yanlannın ansiklopedisi. Okkultist de rasyonalist semiotikçi gibi. işarctleri, harfleri, işaretleri, izleri araştınp çözüyor. ECOEvet, ama o hep yanlış bir yöne bakıyor. UMBERTO ECO^DAN Bir sırnnız varsa, güce sahip olursunuz, sır açığa çıkarsa gücünüz yiter. Bir sırrın güç vermesi ve açığa çıkmaması için boş olması gerekir. Bütün bunlar politik yaşamın birçok boyutuyla yakından ilgilidir. Hönesans filozofları ve Newton'ın da büyü ile uğraştığını bilmek gerek. Modem düşüncenin bir ayağı orada, bir ayağı buradadır. Büyü miti, doğaya egemen olma düşüdür. AT öğrencilerinin dolaşımını sağlayacak proje ile onbinlerce karmaşık evlilik ve gerçek Avrupalı bir Avrupa eliti meydana gelecek. bölümlenmiş biçimiyle kitabınızin öyküsünü anlalmak zor. Bize yardım edebilir misiniz? ECOHayır, içeriği anlatılamaz. Size bir örnek vereyim. Mösyö Flaubert'le karşılaşıyorsunuz ve ona yeni romanınız "Madame Bovary"nin öyküsü ne diye soruyorsunuz, Flaubert size şöyle diyecektir: Bu kırda yaşayan, bir doktorla evli olup canı sıkılan ve ona ihanet eden, sonra da intihar eden bir kadının öyküsüdür. Ama sonra Mösyö Flaubert ile tekrar karşılaşıp yeni kitabınız "Bouvard ve Pecuchef'nin içeriği nedir diye sorsanız, size bunu anlatamaz ve belki der: iki emekli var, kırsal bölgelere gidiyorlar ve her türlü hayvanlığı yapıyorlar. Yani içeriği anlatılabilecek ve anlatılamayacak kitaplar vardır; ama bu biri ötekinden daha güzel demek değildir. Yine de bir deneseniz Mösyö Eco? ECOPeki; benim kitabımda, tutkulu bir biçimde gizemli işler ve gizli tarikatlarla uğraşan üç yayınevi redaktörü anlatılıyor. Bunlar entelektüel bir oyun oynarken, dış dünyadan soyutlanmış yeni bir tarikat topluluğu yaratıyorlar ve bu arada böyle yeminler icat edilmemesi gerektiğini, çünkü insanlann bunu ciddiye aldıklannı öğreniyorlar. Öykü bu. Ruhsal bir kanserin hastalannın öyküsü. ECOEvet, romandaki tıplerden biri de kanserden ölüyor ve bu arada hücrelerinin tam da kendi davranış yöntemini uyguladığını görüyor: Yani gizli bir harf oyunundaki gibi çok fazla yer değiştiriyorlar. Bütün bunlan niçin polisiye bir tarzda yazıyorsunuz? ECOÖykü, çağımızın uza>ıp giden, yeraltın deniz insanının birçok işi aym anda yapabildiği söylenir. ECOBu, Goethe'den sonra hiçbir Almanın uymaması gereken bir genelleme. Peki bu polikron profesör, çalışma zevkini nasıl ayakta tutoyor? ECOAh, bu konuda yanılmaz bir metodum var: Her zaman o anda zorlanmadığım şeyi yaparım, bunu da tabii zevkle yaparım. Siz şimdi bir üniversitenin kunıcu babası ve öğrencileri arasındaki yeni bir gezginciliğin destekçisi olarak ortaya çıktınız. ECOSan Marino Cumhuriyeti'nde yeni bir üniversitenin kuruluşu için kollan sıvayan 4 konsülden biriyim; ve Bologna Üniversitesi'nin benim alma materimin (ana kucağımın) kuruluşunun 900. yıldönümü nedeniyle, "Erasmus" projesini yaptık. Bu proje henüz başlangıç aşamasında, ama tam ahlamıyla yürürluğe girdiği zaman, her Avrupa Topluiuğu (AT) öğrencisinin bir yılını ülkesi dışında öğrenim görerek geçirmesini sağlayacağız. Binlerce öğrencinin böyle gezmesi sırasında on binlerce kanşık evlilik meydana gelecek ve 30 yıl içinde Avrupa eliti tam anlamıyla Avrupalı oiacak. Eşiniz de Alman, Alman kültür yasamını nasıl göriiyorsunuz. Yılın modacısı LONDRA (Cumhuriyet) tngiltere'de yaşayan Türk modacı Rıfat Özbek yılın modacısı seçildi. "îngiltere Moda Konseyi" tarafından seçilen Özbek, Odülünü Başbakan Margaret Thatcher'ın resmi ikametgâhında düzenlenen bir törenle kendisinden ' aldı. özbek'in sade kesimli ancak süslü giysileri başta Prenses Diana olmak üzere yüksek sosyetede çok tutuluyor. Üç yıl önce konfeksiyona da girisen özbek'in jarse bir ceketi 30 sterlinden (yaklaşık 90 bin ' lira), bir elbisesi de 50 sterlinden (150 bin TL) satılıyor. Ancak modayı etkileyecek tür giysilerin fıyatlarıen az 4katına çıkıyor^ Dünyadaki büyük dönüşüm ECODunyada buyük bir dönuşüm göruyorum: Fransızlar, Alman gibi konuşuyor, Almanlar Anglosakson ve Anglosaksonlar da Fransız gibi. örneğin; bütün soyutlamalarıyla karmaşık Alman felsefi konuşması giderek Fransız felsefi konuşmasına dönüşüyor, Almanlar ise birçok dalda ve disiplinde, tipik Anglosakson teknikbilimsel bir konuşma tara kullanıyorlar. Bir Almanın aklına ttalyan plakası görünce, hemen güneş, kum ve spagelti gelir, semiotikçi Eco, Alman plakası " D " y i görünce aklına ne geliyor? ECOSert buğdaylı spagetti yerine Aünanlann şimdi satmaya çalıştıkları yumuşak buğdaylı spagetti geliyor. Yani çok yumuşak, pismiş spagetti yiyen 80 milyon mutsuz insan. "Gülün Adı" ile semiotikçi Eco, dünya ünlüleri arasına katıldı, roman şimdi Rusya'da çıkıyor ve Japoncaya da çevrildi. Ecoeffektinin üstesinden nasıl geldiniz? ECOBen asıl, akademik çevrelerde olumsuz tepkiden korkuyordum. Bunun yerine dünyanın 6 üniversitesinden onur doktoru unvanı aldım; akademik dünyanın, romammı ciddiye aldığı rahatlıkla söylenebAİT. Buna karşılık benim üniversitem Bologna'da, şimdiye dek yaşadığım en güzel olgulardan biri meydana geidi: Öğrencilerimden hiçbiri kitabın adını anmadı, ben de hiç söz etmedim yani hiçbir şey olmamış gibi oldu. Bir araşürmanm iddia ettiği gibi, 'Gülün Adı'nı satın alanlann ancak yüzde 37'sinin kitabı sonuna kadar okudugu sizcr doğru mo? ECO^Umanm öyledir, çünkü başkalarj, bestseller olduğu ve kolay tüketilebildiği için kitabı herkesin sonuna kadar okuduğunu söylüyorlaı. Eğer, gerçekten az kişinin okuduğunu bilme zevkine kavuşsaydım, tıpkı eski gelenekten bir Alman profesör gibi memnun olurdum. Bu yalmzca Proust'un ve diğer birkaç kişinin bildiği bir memnuniyettir. Bo, başandan korkluğunaz anlamına mı geliyor? ECODaha çocukken, bize çok kişinin hoşuna giden seyin çirkin olduğunu öğrettiler. Bir şey güzelse, mutlaka çok pahalı da olmahydı, tıpkı şampanya ve havyar gibi ki bunlan az kişi tadabilsin diye. Üstün lezzetü mezeler, afrodizyak. Salam, kesinlikle afrodizyak değildir. Mortadella da değildir. ECO Mortadella, hiç değil. Daha Heraklit çağında bu korku vardır Kitlenin sevdiği şey mutlaka kötüdür. Bunu ciddi mi söylüyorsunuz? ECOHajir, ama Hegel'in sözünu ettiği iyi ruhlarla iyi ilişkiler içinde olmak gerekir. " G ü l " romanı neredeyse tamamen kadınlardan annmış bir dünyayı anlatıyordu. Şimdi size "Foucault'nun Sarkacı" romanının da tamamen bir erkek entelektüel macera olduğu suçlaması yöneltilecek. Eco, maçodur, denecek. Bundan alınıyor musunuz? Az satarsa memnun olurom ECOEğer kitabım hakkındaki eleştiriler, olumlu olur ve zor bir kitap olduğu söylenirse ve kitap, satışta büyük bir başan kazanmazsa, memnun olurum. Buna karşılık eğer eleştiriler olumsuz olur ve buna rağmen çok satarsa, bunu bir başansızhk olarak görürüm. "Gül"ün milyonlarca saünası size yük mü oidu? ECOBir tür şantaj gibiydi. "Giil"ü yazarken, herhangi bir problemim yoktu, istediğim gibi yazıyordum, kimse beni kontrol etmiyordu. Ama örneğin uzun atlamada bir rekor kırarsanız, hep daha iyisini yapmak istersiniz. Herhalde "Saf Mantıgın Eleştirisi"ni yazdıktan sonra Kant da bu hırsı hissetmişti, "Pratik Mantıgın Eleştirisi"ni yazarak rahatladı. "Sarioıç"ı hemen "Gül"den sonra yazmaya başladım ve her şey çok farklıydı. "Foucault'nun Sarkaa" a n çekmiş bir kitaptır. Çok yavaş ilerleyebildim. Neden acı cektiniz? ECOBazı bölümleri tam on kere yeniden yazdım. Yalmzca attığım materyal d ö n büyük sandık doldurur. Kitabı nasıl bitireceğimi bilemiyordum. Sonuna ne koyacağımı büiyordum, ama bir süre olayların karmaşıklığındaki uzun, dar Macellan Caddesi'nde sonunu nasıl bağlayacağım] bilemiyordum. Çok sık değiştirdim ve hiç kimseye asla bir şey göstermedim. Siz ve yayıneviniz Bompiani "Foacanlt'ııun Sarkacı"nı son ana kadar top secret (çok gizli) tutmak istiyordunuz, ama sarkaç daba önce sallandı: Gazeteier yayına ve spekülasyona başladılar. Bu nasıl oldu? ECO Bir kitap yayınevine teslim edildiği andan itibaren, öraekler bir düzine insanm elinde dolaşmaya başlar. Aynca psikolojik bir gereklilik olarak 56 arkadaşıma okumalan için verdim. Onun için yayıncı, gazetelere, kitap piyasaya çıkana kadar bu konuda yazmamalannı rica etti, ama kim kime nasıl sızdırdı bilemiyorum. Umberto Eco ve yayıncının, gazetelerin kitap çıkana kadar sessiz kalacagmı sanmalan, safuk mı, hesap hatası mı? ECOSaflığımıza gelmiş olabilir. lletişim araçları uzmanı olarak böyle bir saflığa kapıldığım için sonradan kendime çok kızdım. Tabii, bunda ilgiyi köriiklemek için izlenen bir stratejinin payı yoktn, degil mi? 'Emeğin Bayrağı 'toplatıldı İSTANBUL (AA) Emeğin Bayrağı Dergisi'nin ekim sayısı, Istanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından toplatıldı. tstanbul DGM Savcılığı 'ndan edinilen bilgiye göre, derginin ekim sayısında, Ali Sahan imzalı "însanlığın altın çağını müjdeleyen büyük ekim devrimi" adlı yazıda komünizm propagandası yapıldığı gerekçesiyle toplatma kararı alındı. r WASHINGTON Bulgaristan Türk göçtine izin nıi verecek? VVASHINGTON (Cumhuriyet) ABD Dışişleri Bakan Vekili John VVhitehead'ın 9 ekimde başlayacak Doğu Avrupa gezisi dolayısıyla verilen brifinglerde Buİgaristan'ın Türk göcüne izin vereceği yolunda bazı açıklamalar yaptığı ileri sürüldü. ÂBD Dışişleri Bakan Vekili Whitehead, Romanya, Polonya, Çekoslovakya ve Macaristan'ı kapsayan gezisi sırasında Sofya'ya da uğra>rarak ABD'nin bu ülkeye "ticarette en ziyade miisaadeye mazhar ülke" statüsü tanıması konusunu da görüşecek. VVhitehead'ın ziyareti konusunda sorulan yanıtlayan bir üst düzey Dışişleri yetkilisi, ABD Dışişleri Bakan Vekili'nin Bulgar Devlet Başkanı Jivkov ile görüşmesinde Türklere eziyet edilmesi konusunu acacağını söyledi. Aynı yetkili Whitehead'ın bundan bir yıl önceki Bulgaristan ziyaretinde Jivkov*un Türklere yapılan eziyeti toptan reddettiğini, oysa şimdi bu kadar katı olmadığını belirtti ve Jivkov'un "Türkhe ile ciddi miizakereler yapacaklannı" söylediğini kaydetti. Aynı yetkili, Bulgaristan'da durumun eskisine nazaran îyileştiğini ve Bulgar yetkililerin Türk göçüne izin vermekten bahsettiğini söyledi. Sendikacılara beraat tstanbul Haber Servisi Petrollş Genel Yönetim Sekreteri Mustafa Çavdar, Deritş Genel Sekreteri Nevzat Yazgan, OtomobilIş Genel Baskan Yardımcıst Mehmet Çapar, Banks Mali Sekreteri Mehmet Ali Evcit ve Tümtis Teşkilat Sekreteri Sabri Topçu "1 Mayıs'ı kutlayacağız" başlıklı bildiri dağıtarak Dernekler Yasası ve Olağanüstü Hal Kanunu'a aykırı davrandıkları gerekçesiyle yargılandıklan davadan beraat ettiler. EROTİK KURTARtŞ"Gülün Adı'fyminden bir sahne. Manastır'dakj tek kc, sinemada erotiznii kurtanyordu. Skandala ihtiyaç yok ECO"Foucault'nun Sarkacı" okunmak için skandala gereksinim duyan bir kitap değil. Buna rağmen, bazılan benim ve yayınevimin gazetelere sen şu gün, sen ertesi gün bas diyebileceğimizi düşünüyor. Bunu sağlayabilsem, Italya'nın en güçlü adamı olurdum ve hepsini işten atardım. GazetecUcrden nefret mi ediyorsunuz? ECOHepsinden ve her zaman değil. Frankfurt Kitap Fuan'nda bu yıl ağırlık "ftalya"da. Sizin kitabınız da herhalde odak noktası oiacak. ECOFrankfurt'ta benim kitabım üzerine konuşulmasına gerek yok, çünkü kitap, fuar başlamadan önce ftalya'da yayımlanmış oiacak. Ama ancak iki gün önce yayımlanıyor. ECOYabancı basımcılara da kitap gitti, böylece Frankfurt bir satış veya sunuş noktası olmaktan çıktı. Frankfurt'a diğer Italyan yazarların kitaplan üzerine konuşmaya geliyorum, kendi kitabım üzerine değil. "Sarkaç"m Frankfurt'tan önce yayımlanmasını ben istedim, çünkü bu ağustosta ttalya'da olanların tekrarlanmasını istemiyordum. Yani spekülasyonlar, çarpıtmalar, yanlış anlamalar... ECOÖnceden üzerinde çok fazla konuşulraasından endişe duyuyordum. Niye? tnsanlar gazetede bir kitap üzerine yazı okuyor, kitapçıya gidiyor ve henüz yayımlanmadı, yanıtını alıyor. Tabii ikisi de kızıyor. Butün bu laklakamn, kitabı bir ticari meta haline çevinnesinden de endişeliydim, sonunda kitap çıkınca eleştirmenler, "Yeter, bu konuda çok şey söylendi" diyebilirlerdi. İlk romanınız "Gülün A d f n ı yazmanızda "bir papazı zehirlemek" konusunda duydugunuz korkunç tutkuann rolö olduğunu soylemiştiniz, Eco Gülün Adı'nın "kadınsız roman" olduğu eleştirisine "Ortaçağda kadın zaten aşağılanırdı, manastırda kadmlara yer yoktu, ben de onu dilsiz kıldım" yanıtını veriyor. Yeni romandaki olumlu tipi ise bu kez bir kadın... Bence o işaretlerden yanlış bir ders alıyor. örneğin "Gülün Adı"nda William von Baskerville kara bakarken... ...Papaz lulığındaki dedektif ve semiotikçi olarak... ECO...Izler görür ve bunun ne tip bir ata ait olduğunu anlar. Okkultist izlere yanlış bir anlam verir ve böylece sotouza dek devam edip gider, yanlış yönde hücreler yeniden gelişir, ruhsal bir kaııser; kontrolsüz yorumların kanseri gibi. Sizin gibi rasy onalisti, okkultizme çeken nedir? ECOŞeytanoloji, kabbala ve gizli bilimler üzerine güzel bir antika kitap koleksiyonum var; bu sorun beni hep ilgilendirmiştir, ama insan Afrikalı olmadan da Afrika'ya ilgi duyabilir. Okkultizm deyimi, özellikle 19. yüzyıldaki aşırı anlamıyla olumsuz bir değer kazanmıştır, ama Rönesans'ın büyük filozoflannın ya da Nevvton gibi adamların da büyü ile uğraştıklannı bilmek gerekir: Modem düşüncenin büyük bir bölümünün bir ayağı orada, bir ayağı buradadır; büyü miti aynı zamanda, doğaya egemen olma düşüdür. Büyüler, sır olmadan yapılamaz... ECO...Ve sırlar da yeminsiz olmaz. Ruhsal kanser, sır ve yemin; işte benim kitabımın mesajı bu, bunlan anlatıyor. Çünkü eğer bir sırnnız varnuş gibi yaparsanız, bir güce sahip olursunuz; ama eğer bu sır bir rastlantı sonucu açığa çıkarsa, her tflrlü gücü kaybedersiniz. Bir sırnn güç vermesi ve açığa çıkmaması için boş bir sır olması gerekir. Bütün bunlar aynı zamanda politik yaşamın birçok boyutuyla da yakından ilgilidir. Mesaj açık, ama kutu kutu içinde ve zamanla daki kültür akımlarını izliyor. Polisiye boyutu yaşam korkumuzu, çağımızın huzursuzluğunu yansıtıyor. Kitapta polisiye boyutu yalmzca eylemlerin biçimlendirilmesi değil, tarihsel psikozun, doğanın, toplumun, bilinmeyenin dünyasının bu "yeminli yorumlannın" da bir sonucu. Okuyucudan çok fazla şey beklediğinizi düşünmüyor musunuz? ECOYeni bir bestseller olmayacak, hatta bu yönde bir girişimde bile bulunamayacak bir konu ile uğraşmak istiyordum. Aynca okuyucunun zor şeyler de okuması, önüne her zaman rahatça yiyebileceği şeyler konmaması gerektiği kanısındayım. Kitabımzın 120 bölümünün her birinin başına tam bilginler dünyasının uyguladığı larzda okkultizm edebiyatından birer alıntı konmuş hava olsun diye mi, yoksa bir anlamı mı var? ECOBu ahntüann bir gerçeklik effekti var. Kitabımdaki kişilerin söyledikleri hiçbir şey, ne kadar inamlmaz gelirse gelsin uydurulmamıştır; alıntılar bunlan gerçekten birilerinin söyledikleriui ispatlıyorlar. Kitaptaki her şey yaratıya dayandığı halde bu bölümler gerçektir. Devasa bir materyal ve bilim çalışması. Bunu nasıl başardımz? ECOGazetecilerle daha az söyleşi yaparak. Siz yiiriiyen bir tekel gibisiniz. Bologna ve dünyanın her yerinde dersler veriyorsunuz. semiotik kongrelerinin yıldızısınız, romanlar ve büimsel eserler, tann \e dunya üzerine denemeler yazıyorsunuz. Antropologlar, monokron ve polikron beyinlerden söz eder: Örneğin Almanlar, ancak bir işi bitirdikten sonra diğerine geçebilirler, buna karşılık Ak Üzgünflm, ama kadın yoktu ECOKesinlikle hayır. "Gulün Adı"nda yalmzca tek bir kız olsa da. Bu ortaçağdaki bir manastırda geçiyor ve üzgünüm, ama orada kadın yoktu. Aynca ortaçağın kadına karşı resmi tutumu da aşağılayıcı ve alaycıydı. Ben de bu dünyayı sergiledim ve kadını dilsiz yaptım, çünkü zaten konuşmaya hakkı yoktu. Geçen ay kadmlann sokulmadığı Athos Dağı'nı ziyaret ettim. Eğer bu dağ üzerine bir roman yazsam, kadınlardan söz edemezdim. Eğer erkek cezaevinde geçen bir öykü varsa, erkek cezaevinden söz edilir. "Foucault'nun Sarkaa" romanında hiç degilse üç kadın var... ECO...Ve bunlardan birisi romanın tek olumlu tipi ve doğal bir bilgelikle konuşuyor. Ama belki kadmlann yalmzca aşk yaptığı romanlara alışkın okuyucuya göre çok fazla konuşuyor. Bay profesör Eco, Eco motorunu yürüten he? ECOBunun yanıtım Aristoteles "Metafizik" kitabımn birinci cildinde veriyor: Insanlar felsefeye, şaşırdıklan için başlarlar. Merak mı demek istiyorsunuz? ECOŞaşırmak, meraktan fazla bir şeydir. Merak "Bu nedir?" diye sorar. Şaşırmak ise, "Bu niye böyle?" der. New York'ta yaşayan İtalyan fızikçi Mario Salvadori "Binalar niye ayakta dunıyor?" adlı çok güzel bir kitap yazdı. Niye piramitler çökmüyor, niye Eyfel ayakta, niye Petersdom yıkılmıyor? Hiç kimsenin hayret etmediği şeylere şaşınyor. Aristoteles şaşırmak derken, bunu kastediyordu ve bu her bilimsel çalışmaya hız verir. Peki, yeni romanımzın sonunda olduğu gibi sır açığa çıkınca, sırnn gücü de kaybolacak mı ECOBenim sırrım boş bir sır değil, 500 sayfalık t>ır sır. Ingitiz heyeti ANKARA (ANKA) Kraliçe Elizabeth'in kuzeni Glouscester Dükü, tngiliz Danışmanlar Bürosu 'na bağlı çeşitli fırmalann 24 üst düzey yetkilisinden oluşan bir heyetle birlikte bugün Türkiye'ye geliyor. 914 ekim tarihleri arasında Ankara, Istanbul ve tzmir'de temas ve incelemelerde bulunacak 44 yaşındaki Glouscester Dükü, hükümet üyeleri, çeşitli kuruluşlarm yöneticileri ve Ozel sektör yetkilileri ile bir araya gelecek. Ankara'da kullanılıyor 70 İsveçli sigortacıya ödill tstanbul Haber Servisi İsveç'in en büyük sigorta şirketlerinden birisi olan WASA 'ntn düzenlediği yarışmanm "büyük ödülü" olan "4 günlük tstanbul gezisi"ni kazanan 70 sigortacı bugün tstanbul'a geliyor. fVASA'nın yöneticilerinden Thamos • Bjorkman tstanbul'a gelmeyi hak kazanan 70 kişinin bölgelerinde şirket adma güzel bir çalışma gösterdikleri için ödüllendirdiklerini belirttL Doğalgaz önce mutfakta ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sovyetler Birliği'nden getirilen doğalgazın Yenimahalle ilçesi Gayret Mahallesi'nde kullanılmasma başlandı. Doğalgaz şebekesinin hizmete girraesiyle yann Başbakan Turgnt Özal'ın da katılacağı bir tören düzenlenecek. Ankara Buyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Albnsoy doğalgazın Gayret Mahallesi'ndeki 500 hanede kullanılmasma başiandığını belirterek,doğalgaz sobalannın yerleştirilmesine önümüzdeki günlerde başlanacağını, kaloriferli evlerde 1989 nisan ayından sonra dönüşütn işlemine başlanacağını söyledi. Altınsoy, doğalgazın havagazından daha kuvvetli yandığını belirterek "Fiyaü fueloilden ncuz, kömürden biraz pahalı oiacak. Biz kömür fiyatına çekmeye çalışıyoruz" diye konuştu. Frankfurt^ta çağdaş kitap borsası PİLEK ZAPTÇIOĞLU FRANKFURT F. Almanya'nm finans merkezi Frankfurt, Zürih ve Paris'ten sonra Avrupa'da üçüncü sırayı alıyor. Kentte yerleşik olan veya şube bulunduran 400'e yakın bankanın 245'i yabancı; bunların arasında Türkiye Iş Bankası da var. 618 bin nüfusun 530 bini çalışıyor; 50 bin kişi geçimini bankacılıktan sağlıyor. Bütün bu sayılar Frankfurt Fuarıyla, dolayısıyla her yıl sonbaharda bir haftalığına kurulan kitap fuarıyla da yakından ilgili. Kitap fuarı, kendilerine üs olarak seçtikleri kentlerden zekâları ve paralanyla dünyayı, daha doğrusu yayıncılık dünyasını yöneten ve yönlendirenleri buluşturuyor. Yayıncının parası, ilişkileri, promosyon olanaklan ve zekâsı olmadan yazann kâğıda döktüklerinin pek bir işe yaramayacağını en somut haliyle Frankfurt'ta göruyoruz. Fuarın işte bu açık karakterinden olsa gerek, pek çok yazar Frankfurt Kitap Fuan'na gelmek istemiyor ve burayı bir "borsa" olarak aşağılıyor. Türk yazarlar, okurlar ve yayıncılar ise Frankfurt'ta faaliyet gösteren Dağyeli Verlag'tn yanı sıra Cumhuriyet Kitap Kulübü'nün standında buluşuyorlar. Fuarın Uçüncü gününde hâlâ konuşulan konulardan biri de Umberto Eco'nun geçen gün Frankfurt Belediye Sarayı salonlarında katıldığı top olan anlatıyı dinlerken Eco, önce yazar, sonra oyuncu ve en son da profelantıydı. Eco'nun takdimi oldukça ilginçti. sör kimliğini seyircilerine gösterdi. Ferucci'yi överek utandırdı, daha Önce mikrofona gelen Frankfurt Üniversitesi Profesörü Klaus Reichert, sonra "birkaç soru" cevaplandırmaEco'yu işaret ederek, "Siz bu adamın yı zar zor kabul etti. Yeni romanı "FoEco olduğunu düşünüyorsunuz, ama ucault'nun Strkacı" hakkında tek bir belki o şu anda Bologna Üniversite soru cevaplandırmayan Eco, tavnnı si'nde ders veriyor ya da Milano'da ya şöyle açıklıyordu: "Bir konu hakkınyıneviyle görüşmede bulunuyordur" da 500 sayfa yazdıktan sonra insan ardiye söze başladı. ük nc söyleyecegini bilmiyor." Üstadın keniisi kitaptan "Dahiyane bir ürünün maliyeü nedir?" adlı bir pasaj seçmişti. Bir yazann dahiyane bir ürün verebilmek için, anlattığı olaylan kesinlikle kendisinin yaşaması gerektiği varsayımı üzerine kurulu Evet, "dünya kitap borsası" Frankfurt Kitap Fuan'mn uçüncü günü de geride kaldı. Bugün ve yarın yazarlarımız İlhan Selçuk ve Ugur Mumcu CKK standında kitaplannı imzalayacak, okurlanyla sohbet edecekler. Sahte pasaport şebekesi LONDRA (AA) Scotland Yard polis teşkilatı, Türklerin • yönettiği sahte pasaport J şebekesinin üyesi olduğu iddia edilen beş Türkü daha tutuklandı. Polisin, tngiltere'de "Son yıllarm en büyük sahtekârhk şebekesi" olarak '• nitelendiren olayla ilgili gözaltına alman Türklerin sayısı da böylece dokuza vükseldi. :
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle