25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 EKİM 1988 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 ÎSMAÎL GÜLGEÇ PAPAGAht ; 64N4 TANCTıZ SİNEMA ATİLLÂ DORSAY HAYVANLAR Gençlere yönelik îki film İlk Dans, İlk Aşh (Dirty Dancing) / Yönetmen: Emile Ardolino / Oyuncular: Patrick Swayze, Jennifer Grey, Cynthia Rhodes, Jerry Orbach / Bir Vestron Films yapımı (Emek, Reks). Uçarcastna (Flying) / Yönetmen: Paul Lynch / Oyuncular: Olivia d'Abo, Rita Tushingham / Bir FOXfılmi (Site, Kadıköy, Şafak, Nilgül). "Genctik filmkri"ni sinemanın genel ölçüüenyle eie alıp değerlendirmek kolay mı, giderek mümkün mü? 195758'lerde îstanbuTda "Rock Arouod tbe d o c k " filminin gösterimini anımsıyonım... Adas Sineması'nın koltuk bölümü (şimdi "Knyumcnlar Çarşısı!") her seansta sanki bır gençlik partisine dönüşüyor, gençler BiD Haley'in müziğine dayanamayıp boşluklarda dans etrneye koyuluyorlardı... Hvis'in ilk filmleri de benzer bir olay yaratmıştı. Evet, gençlik filmlen belki her zaman iyi, önemli sinetna örnekleri değildir. Ama bu fılmler, çağlanna tanıklık eden toplumsal, sosyolojik birer olaydırlar... Ve bu tür bir yaklaşunla ele alınmalan gerekir. Ük Dans, Ük Aşk", tüm dünyada büyük ilgı görmılş bir film... Bir yaz kampındaki bir avuç genç insanın öyküsü bu... Barbra Streisand'ın gençlik yuzünü taşıyan bir "iyi aile kızı", anababasıyla geldigi bu kampta, yaşamm öbür yüzünü de keşfedıyor... Parlak gösterileriyle konuklan büyüleyen bir çiftin, biri jigololukla gecinen, öbürü babasının kabul etmediği bir bebek bekleyen mutsuz insaıılar olduğunu, geceleri "konuklara yasak" bölgede, kampta çaJışanlarm kendi aralanndaki "dirty dancing", yani "seksi dans" numaralanru keşfediyor... Sokaktan gelmış, alabildiğine yakışıklı, ama yoksul ve sorunlu genç dansçı, iyi aile kızının gönlünü çalıveriyor. Ona yalmzca iyi dansetmeyi değil, cinsellik ve aşkla birlikte yaşamın gerçek yüzünü de öğretiyor... Sonuç, elbette "happy end "... "Ök Dans, Ök Aşk", sık sık devamlılığı kesılen, anlatımı bütünlenememış, pek başarılı olmayan bir ilk film denemesi... Ne var ki filmin kimi sahnelerinin dayanılmaz bir çekiciliği olduğu da yadsınamaz... "Mızmu" gençlik ve aile müzikallerini bir ölçüde aşan, kişilerini daha gercekçi gözlemlere dayandıran, nerdeyse sımfsal bir yaklaşımı olan bir film bu... Yer yer melodrama yaklaşır gibi olurken hemen geri çark eden, sonunda iyimserliğini baskın tutan... Ve de özellikle dans sahnelerine John Travolta'nın fılmlerinden beri pek görülmemış ve onunkileri de bastıran bir cinsellik katan... İnsan I94050'lerin cinselliği tümüyle bilmezden gelen, yaşamı görkemli bir estetik tülün ardından görmeye kararlı müzikallerini anımsıyor da, nerden nereye geldiğimizi anhyor!.. "Ök Dans, Ük Aşk", gerçekten de "kirli" bir film değil, ama... Patrick Swayze çok genç kızın, Jennifer Grey ve özellikle Cynthia Rhodes, çok delikanlının düşlerine girecek... Ama bu filmin esinlediği ve özellikle tüm fınalde etkili olan temel duygu, insanı kımıldamaya, dönmeye, dans etmeye çağırması... Bir gençlik müzikali için bundan güzel bir işlev olabilir mi? "Uçarcasına" ise gözlcmini genç jimnastikçilere yöneltiyor. özellikle 1983'ün "Flashdance" filminden beri pek moda olan bir temayı yineliyor film: Çaiışan kesimden gelen, ailesi yoksul bir gencin, bedensel bir başanyı gerçekleştirerek paraya (dolayısıyla mutluluğa) kavuşması ve olasüıkia "sınıf aüaması"... "Flashdance" te Jennifer Beals'ın gunduzleri kaynakçıhk yapan, geceleri ise dans eden genç kızı, bu filmde, bir genç jimnastikçiler takımına girerek "altın madalya" almayı amaçJayan Olivia d'Abo'sudur... Gerçek bir jimnastikçi olan lastik bedenli d'Abo, Doris Day'i anımsatan yüzuyle pek açık vermeyen bir oyuncu da aynı zamanda... Çesitli aksiliklerden sonra amacına erecek, bu arada (ba tür filmlerde hep olduğu gibi), tatlısını çifte kaymaklı olarak yiyecek, yani aşkta da mutlu olacaktır... "Uçarcasına", "Dirty Dandng" kadar ilginç değil... Yine belli bir modemlik, cinselliğe gereğince yer verme çabası içeriyor. Ama yatağa giren genç bir çiftin, arkada "First Timetlk Kez" adlı sulugözlü bir şarkı eşliğinde seviştirilmeleri gibi sahneler, doğrusu ya, gençleri etkılese bile, bize oldukça grotesk gözüküyor. "Uçarcasma"nın tek ilginç ve olumlu yanı, genç seyircisini jimnastik denen ve bizde ne yazık ki çok az meraklısı olan güzel spora yureklendirmesi... Bireyselleşme aşamasındakı toplumumuzda, bir gençlik filminde dansın yerini bu güzel bıreysel sporun alması, yarar açısından olumlu karşılanabilir... İlk Dans, tlkAşk'ile 'Uçarcasına' KtM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK GERÇEK JİMNASTİKÇİ Genç jımnastıkçılen ele alan "Uçarcasına"nın başrolünöe gerçek bır jımnastıkçı olan Olıvıa d'Abo oynuyor Lastık bedenlı Olıvıa d'Abo, Dons Day'ı anımsatan yüzüyle pek acık vemneyen bır oyuncu Bu hafta, seyırcılerini kesin bır Doğnısu bir genç bana bu sonıtavırla gençlerden seçmiş iki filın lan soracak olursa, ne yanıt veva» karşımızda... Öylesine "genc receğimi bilemiyorum. Ama biz işi" filmler ki bunlar, biz (orta) gelin yine de gençlerin gözüyle yaşlılann bu filmlerde işi ne, gi bakraaya ve onlann yanında olderek "ukalalık" edip bunları maya da çaba göstererek bu filmeleştirmeye hakkımız da var mı? ler uzerine yazalım... P İ K N Î K PtYALE MADRA f BANA PA KARA AOADAKİ EVİNDE Antonıo Skarmetanın "Ateşlı Sabır" adlı romanma ve fîlmıne konu olan unlü Şilılı ozan Pablo Neruda, Kara Ada'dakı evınde Neruda, Salvador Allende'nın secımle ışbaşına gelen yönetımını deviren Pınochet darbesınden kısa bır süre sonra bu evde ölmüştü UER M 6ı KIRIKLI&INA UA7IR Küçük, ama özgün ve güçlü bir film Ç İ Z G Ü İ K KÂMtL MASARACI Neruda ile postacısı Ateşli Sabtr (Mit Brennender Geduld / Yönetmen: Antonio Skarmeta / Oyuncular: Oscar Castro, Roberto Parada, Marcela Osorio / Bir Alman yapımı (Moda) Şilili buyük ozan Pablo Neruda'ya dünyanın dört bir yanından gelen mektuplan taşıyan postacı Mario Jimenez, güzel Beatriz'e âşıktır... Ama kız ona yüz vermez... Mario, bunun üzerine ozandan yardım ister, onun kitaplannı okur, oradan dızeler aşırır... Sanki "Cyrano de Berjerac"ın yakışıklı, ama kuş beyinli şövalyesidir o; Neruda da Cyrano'dur... Beatriz'in gönlü Nenıda'nın dizelerine, benzetmelerine, metaforlanna dayanamaz... Ancak kızın kuşkulu ve de eli tnaşalı bir anası vardır... şey göstermeksizin!.. Ama Nernda gibi bır ozanı denız kıyısındaki evinde "izole etraek", dunyayla ilişkisini kesmek, onu belki gerçekten de onulmaz bir hastalığın kaçınılmaz biçimde getirdiği ölume sanki gonüllü olarak itelemek de az korkunç şey mi? Son saatlerinde gizüce yanına gelen postacı Marıo'ya soruyor koca Neruda: Yoksa denizi de mi alıp göturduler diye... O Neruda ki, Paris'teki buyukelçiliğı sırasında, Mario1 dan, gönderdiği küçük teybe, ulkesinin sesini, dalgaların uğultusunu, ruzgârın çığlıklarını, çarşıpazar yerinın gurültulenni saptaO, şair sözünün "kızın kıçı masını istemiştir... Tıpkı Yılmaz nı elleyip geçen bir sarhoştan da Güney'ın de cezaevlerinden Doğuha tehlikeli" olduğunun bilincindedir... Ancak Mario'nun Beatriz'e kavuşması, yine de, Şili'nin demokrasiye kavuşmasından daha kolay olacaktır. Neruda, beklediği Nobel Ödülü'nü alacak, ulkesinin onuru bir buyuk Zaman Gazetesi'nden genç bir ozan olarak dünyaya adını duyuarkadaş, bir sure önce benimle racak, ancak yakın dostu, arkadagazetesi adına bir konuşma şı Salvador Allende'nin seçimle yapmak istedı. Yaptık. Bir geldiği iktidardan kanlı bir darsaati aşan uzun bir konuşma beyle düşurülmesmden ve ülkede oldu. Ancak haftalar faşist Pinocbet yönetıminin kurulgeçmesine karşın bildiğim masından sonra, çok yaşamayakadarıyla gazetede caktır... yayımlanmadı. Bu arada Zaman'ın sinema "Ateşli Sabır", tam anlamıyla festivallerinde sansürun küçük, alçakgönüllü, ama insanı kaldınlmasına ve videolardaki yüreğinden vuran bir film... An"zararlı filmler"e karşı açtığı tonio Skarmeta'nın aynı adlı kenkampanya sırasında, benim bir di romanından uyarladığı, profesresmim, altında da gtıya bana yonel sinema normlanmn dışında ait birkaç söz... "Ben kalan, sanki tumüyle bir amatör sansunin kaldırümasına işi gıbi duran film, hem anlattıktaraftar degUim. O zaman ne lannın hem de onları anlatış biolacak? Piyasada seviyeli çiminin içtenliğiyle insanı derinseviyesiz. ne olduğu belirsiz den etkiliyor. Şili'nin yer yer (ne furyalar olacak. Bir nebze yazık ki yeterince olmayan bicimsansur kurulu bunu de) saptanmış ınsanlan, köy kahönkyebiliyor." Nokta Dergisi velerindeki bıyıklı adamlanyla, de mal bulmuş mağribi gibi, kayıp küçük köylerindeki yoksulhemen bu sözlerin üzerine lukla, insan ilişkilerindeki sıcakatlayarak, "tnsanlar" lıkla ne denli bize benziyor!.. Tek köşesinde yayımlamaz mı? temel fark, orada kadının toplum Böylece 20 küsur yıldır içinde çok daha özgür biçimde yesansure karşı yazıp çizmiş bir rini almış olması... Ve belki de Şili AtiUfi Dorsay rezil oldu mu? halkmın bır sosyalist lideri seçimle Uraanm ki olmadı. işba$ına getirecek denli siyasal bıOkurlanmın artık beni bu linc« sahip bır halk olması.. Ne konuda yeterince tanıdığına var kı halkın seçimi değil her şeinanmak isterim. Bir kez, yi yönlendiren... Filmin, sonlara yukarıdaki ifade benim değil. dogju "şairce konıışmalar"dan si"Fnrya" sözcüğünü çoğul yasa. bildırılere doğru kayan nabkullanan, "bir nebze sansür zı, bıze Pinochet darbesinin acısını ve hüznunü getiriyor. Hem de knrulo" diyebilen bir Türkçe, bu carbeye ilişkin hemen hiçbir nun seslerinı teybe kaydettirip dinlediği gibi... Ama hayır, Nerndanın korkusu boşunadır. Deniz oradadır. Mario'nun ondan saklamak islediği, faşist yönetimin kapının önüne getirip koyduğu ambulansın hüzünlü görünümüdur sadece... Denizi, doğayı, yaşamı ise Pinochet faşizmi bile yok edemez... "Ateşli Sabır", küçük, ama özgun ve güçlü bir film... Nernda'yı oynayan Roberto Parada'nın ozana şaşılası benzerliğı, sonra kullanılan Nenıda'nın gerçek Nobel söylevıni gösteren belgesel, filmin dokusuna ustaca yerleştirilmış Neruda deyışleri... Bunlar ve başka şeyler, bu filmin gorülmesmı oldukça zevkli hale getiriyor... Filmin adını, bir başka buyük ozanın, Arthur Rimbaud'nun bir şiirinden almış olduğunu da anımsatalım. AĞAÇ YAŞKEN EĞİLÎR KEMAL GÖKHAN GÜRSES Bir bardak sudakifirtma bana ait olamaz. Zaman'la yaptığım uzun konuşmanın bir yerinde belki de daha önce de ifade ettiğim şu duşuncemi yinelemiş olabilirim: Gerekli önlemler alınmadan (sinema salonlannın >urt çapında yeterli ölçüde arttınlması, porno filmlerin Batıdaki gibi ayn ve daha ağır bir vergiye tabi tutulması vs.) porno filmlerin tümuyle serbest bırakılmasına taraftar değilim. Yoksa sansure yandaş olmam mumkun mü? Sansur çağdışı bir kurumdur, kalkması gerekir. Ancak gerçek, has sinemayı, hele bizim gibi cinsel sorunlarla boğuşan bir ülkede porno sinemasının saldınsından konımak ve 197576'larda yaşanan yozlaşmayı yeniden yaşamamak için, bu konuda en azından Batı ülkelerinin almış olduğu önlemleri almak gereklidir diyorum... Zaman Gazetesi'ni ise benimle yaptıklan ve herhalde meşreplerine uygun düşmediği için yayımlamadıkları konuşmayı, teypteki metne sadık kalarak yayımlama cesaretini göstermeye çağınyorum. TARİBTE BUGÜN IUÜMTAZ ARIKAN 28 Ekim ÇEKOSLOVAKYA'N/N BAĞ1MS/ZLIGİ.. 191B'DE8UGUN,ÇEKOSU)VAKya BAStMSIZUĞlNI ILANBTTI. ruZYtUAg BOW,AVUSTVIft* VEMACARlSTAH'lNEGEM£NUİI ALTINDA KALAU BU ULKE,UA8S8URGLAR'IU YOCILIÇ/YLA KIMU6INE Ptl. DAHA 1B4& OEVKIMINOE OllTAyA ATILAN ÇEK SLOVAK HALKJLARININ BlBUSl FK£I, UULU FILOZOF VE DEVLETADAMl TVMASMASARYtC TABAFIHOAH YENtOEM ELE AUNIYORPU. I. PUHYA SAVAŞl SOA/UfJM, SALIP BATtU ULX£L£RlN D£ DESTEĞIYLE, MASAZYK, BAS/MS/Zİ./K DEXLARA£YONUNU ıMZALAPt(SOLOA'). BUNU, TOMAS MASAgyiC 'IN PErLET SAÇtCAHU ĞIMA SEÇILMESl IZLEDİ. UULU DEI/LET ADAMl, ISZO'PE, 1327 DE l/E '334'7T PEVLET 8AŞKAMLIĞ1NA SEÇlL£C£JCTİR.. Ûtkjtnuı Simgesi 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet 28 Ekim 1938 muhtelif semtlerinde halka mahsus olmak üzere yüz tane çeşme yaptınlmış ve suları da akıtılmıştır. Bundan başka on altı çeşmenin daha inşaatı bitmış olup bunlann da suları yakında temin edilecektir. Ayrıca bir kısım camilere terkos suyu verilmek suretile de yedi çeşme yaptınlmıştır. Yeni avukothk kanunu Yeni avukatlar kanunu bir ay sonra mer'iyete girecektir. Bu kanun bütün barolarda olduğu gibi tstanbul Barosunda da bazı hazırlıklar yapdmasım âmirdir. Bu husus hakkında kendısüe görüşen bir arkadaşırmza tstanbul Barosu reisi Hasan Hayri Tan, muhtelif mevzular hakkında aşağıdaki beyanatta bulunmuştur. " Yeni kanun, avukatlarm murakabesini daha ziyade temin etmektedir. Avukatlık mesleğine aykın hareket lası opı ve bır ylan edef fUm laçdon Atilla Dorsay dedi ki: gümyat AtiUa Donay yopnğ, oçtkhımajo ı m f r t n kaUxnhiH~\ da hay. sııun sanat ağıriıkbfiHmUrOzrnnde otmrnn etUlrr ya , pacağm, sOyled, HaUu, rğinm sertyat** *& <**tı*e ' lem duy Ugbıhay zeOBder. Migkor, (i. Son n b edenlerın ve temas ve faaliyetleri itibarile bu mesleğe yaramıyanlann isimlerinin baro levhasmdan silinmesine dısiplin meclisi karar vereceği gibi, bu kararlar haysiyet divamnca da tasdik olunmakla tekemmül edecektir. Biliyorsunuz ki yeni kanun 1 kânunuevvelden itibaren mer'iyete girecektir. b ZAMAN / 1 7 EKİM 1988 PAZARTESI ıkı unvan altında faalıyette bulunacaktır. Kanun, bir takım haztrlıklan emretmektedir. Meselâ asgari ucret tanfesi, mevcud avukatlarm levha meselesi ve saire gibi şeyler de yeni seçilecek idare heyeti tarafından yapacaktır. Hâlen Baroda mevcud azanın yekunu sekizi kadın olmak uzere 661 dir. 928 senesi bu Kanun mer'iyete girer girmez, yekun 476 idi. Son bes sene mevcud avukatlarm 460 sayılı zarfında tstanbul Barosu 166 kanun mucibince defteri aza kazanmıştır." yapüacak ve yeni disiplin meclisi seçilecektir. Idare meclisi ceza islerine baktığı zaman disiplin meclisi, idarı işlere baktığı Terkos ıdaresı tarafından zaman da idare meclisi olarak geçen bir sene zarfında şehrin Yeni yupılan çeşmeler
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle