25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER dan Enver Ziya Karal: Ataturk'ün Ilkeleri, Mehmet Karahasan: Günümüzü Nasıl Değerlendirelim? Pertey Naili Boratav: Fblklor Urünlerinin Derlenmesi hakkında konferanslar verdiler. Konferanslar bizim için çok yararh oldu. Bir ara derlediğimiz masallan Pertev Hoca'ya yolladık. Ali özcan'ın "Üselek, Bekir Semerci'nin "Cazı Kız", Hasan Serinken'in "Yanm Horoz"unu beğenmiş, Az Gittik Uz Gittik kitabına koymuş. Eyuboğlu, bir başka gün de Heykelüraş Nusret Suman'la Hasanoğlan'a geldiler. Tonguç, daha önceden Güzel Sanatlar Akademisi'nden birçok yontu kahplan getirtmişti. Yapı Kolu öğrencüeri Nusret Suman'ın yanında görevlendirüdik. Nusret Bey bizünle yontu kalıplanrun kopyalarım kısa bir zamanda çıkardı. Bunlann yerlerine verleştirilmes* için Hakkı Tonguç, Rauf tnan, Hürrem Arman, Sabahattin Eyuboğlu, Nusret Suman enstitünün çevresini gezdiler. Verdikleri karar gereğince Fatih, Barbaros, Münar Sinan, Mithat Paşa, Namık Kemal, Atatürk ve înönü'nün büstleri Güzel Sanatlar Kolu'nda çalışan arkadaşlanmız tarafından yapüan kaidelerin üzerine yerleştirildi. Efebos heykeli Yüksek Köy Enstitüsü binasının önüne, Venüs heykeli de konuk odasının önüne dikildi. Tohum Atan Köylü heykeüni Nusret Suman betondan yaptı. tstasyon Meydanı'na dikilen bu heykel 17 metre yükseklikte idi. Tohum atan köylünün davranışı görükneye doyuhnazdı. Bu yazüan bilim ve sanat adamlanna yazdırtıyorlar, çocuklann adıyla yayınlıyorlar..!' diyorlardı. Ne yazık ki böyle haksız eleştirilere hedef olmuştuk. Eyuboğlu, Tonguç, Hasan Ali Yücel ise Köy Enstitüleri dergisi ile övünüyorlardı. "Köy cocuklan ve köylü öğretmenkr yaâlannda memleket sorunlanna sahip çıktılar. Bu tutum köy kalkınması için çok önemli bir sorundur" diyorlardı. O günlerde enstitumüze Ankara Üniversitesi oğretim üyeIerinden Fransız asılh bir profesör gddi. Kendisiyle görüştük. Dergimizi beğendiğmi, dünya öğrenci dergileri içinde en iyilerinden biri olduğunu söyledi. Bizimkilerse bize çelme takıyorlardı. 1946 bahannda Eyuboğlu, Cahit Sıtkı, Mehmet Kemal, Cahit Külebi, Melih Cevdet, Yaşar Kemal ve Necati Cumah'dan oluşan ozan arkadaşlanyla enstitumüze geldiler. Akşam, Yapı Kolu salonunda toplandık. Eyuboğlu, ozanlan bir bir tanıttı. Ozanlar şiirlerini okudular. Şiirler çok güzeldi. Şimdiye kadar böyle güzel bir sanat şöleni görmemiştik. Hepsini coşkuyla alkışladık. Bizim arkadaşlardan Mehmet Başaran, Turan Aydoğan, Talip Apaydın, Cesarettin Ateş birer şiir okuduk. Onlar da bizi alkışladılar. Köy Enstitüleri'nin köy kalkınmasındaki yeri üzerine konuştular. Sabahattin Eyuboğlu ve K6y Sabahattin Eyuboğlu, Yüksek Köy Enstitüsü'nde Batı edebiyatı dersimize geliyordu. Eski Yunan, Rönesans, humanizm ve modern çağ yazarlarının kitaplanndan aldığı metinleri, öğrenci sayısı kadar çoğaltarak bir hafta önceden dağıtırdı. Metinlere hazırlamrdik. Derse girince okuturdu. Metinler çok okkalıydı. Kaldıraçla taş söken işçiler gibi tümcelerin anlamlanm bir bir sökerek kavramaya çalışırdık. tşlediğimiz her konu bizlere başka bir ufku açıyordu. Sabahattin Eyuboghı'nu 15 yıl önce bugUn, 13 Ocak 1973'ün karb bir gününde yitirdik. O geniş görüşluydü. Her türlü aşırılığın ve dikta yöneümlerinin karşısındaydı. Çeviri ve yazma altmış beş kitaba sahipti. Cevirilerinin çoğu devlet tiyatrolannda oynarîırdı. 12 Mart iktidannca tutuklandı, mahkemece aklandı. Oysa o, 7011076*11111 kfiltttr yapısına taş koyan düşün ustalanndan biriydi. Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü'nde öğretmenimizken köylerimiz ve kentlerimizin k»llrınına«ı için kfiltur imeceleri duzenkrdi. Biz onun köy alanındaki kültttr imecekrine katıldık. Şimdi kultur imeceleriyle yaptığı etkinliklcri anlatarak onu analım. Sabahattin Eyuboğlu, YCksek Köy Enstitüsü'nde Batı edebiyatı dersimize geliyordu. Eski Yunan, Rönesans, humanizm ve modern çağ yazarlannın kitaplanndan aldığı metinleri, öğrenci sayısı kadar çoğaltarak bir hafta önceden dağıürdı. Metinlere hazırlanırdık. Derse girince okuturdu. Metinler çok okkalıydı. Kaldıraçla taş söken işçiler gibi tümcelerin anlamlanm bir bir sökerek kavramaya çahşırdık. tşlediğimiz her konu bizlere başka bir düşün ufku açıyordu. Derste kimseye kınnazdı, düşuncelerimizi dinlerdi. Konuda aranan duşünü bulamazsak kendisi açıklardı. O yıllarda Tklim Terbiye uyesiydi, Tercüme Burosu'nun da şefiydi. Ülkemizin unlü çevirmenleriyle kurduğu imeceyle beş yiızü aşkın "dünya klasiğini" Türk kitaplığına kazandırmışlardı. Enstitümüzden Suleyman Adıyaman, Rıza Donmez de klasik çevirileriyle bu imeceye katılmışlardı. Klasikler hanl harıl okunuyordu. Ama anlaması güçtü. Biz bunları Çifteler Köy Enstitüsü'nde okumaya başlamıştık. Başlangıçta anlayamıyorduk. Bir PENCERE 13 OCAK 1988 Tahtakale'ler Ölmez... Gokkuşağı dergisi, 2'nci sayısınm 18 sayfasını Tahtakale olayına ayırmış. Hakan Feyyat, Meliha Okur, Yasemin Oztürk'ün yazılan ve Ha run Karakuş'un fotoğraflarıyla istanbul'un en ilginç semti Tahtakale, Kapalıçarşı'yla birlikte büyütecin altına yatırılmış. Türkiye'nin dününde ve bugününde, Tahtakaie, hasta ekonominin simgesidir; ama bir zorunluktan doğduğu da açıktiı Ülkenin dışalımsatım açığı Amerikan Doiarı'na talebi sürekli zorlarsa, aranan mal (döviz) elbet meşru ya da gayri meşru piyasasını yaratacaktır. Tahtakale ve Kapalıcarşı her tür döviz ve altın ticaretinin aracılannı milyarlara kavuşturan bir borsa... 1980'e kadar süren "Ithal ikamesi"dönem\nde de Tahtakale vardı, şimdi de var; "dışa açılma" neredeyse bir patlama yaratmıştır Tahtakale ile Kapalıçarşı'da; havadan kazanılan paraların sünnet düğünlerinde, Jaguar'larda, yatlarda, yalılarda, gösterişte harcanması; banknotlann hovardalık bayramlannda dansözlerin göbeğine, kıçına yapıştırılması; gazetelerin fotoğraflanyia birinci sayfalarda bekjelenen bir tatlı hayatı pompalıyor. Döviz trafîğinde devietten daha eikili Tahtakale, enflasyon durmadıkça, dtş ticaret açığı kapanmadıkça saltanatını sürdürecek; sermaye sınrfının palazJanmasında en sıcak bolgeyi o)uşturacak... • Gokkuşağı yazıyor: "Kapalıçarşı'da iki önemli 'havale merkezi' bulunuyor. Sistemi yönetenlehe bu merkezlerin 'aboneleri' arasında yapöğımız soruşturma, kara para akımınm yönünü, buyüklüğünü ve dönüş hızını ortaya çıkardı. Buna göre, şu anda yurtdışındaki çeşitli hesaplarda Türkiye kaynaklı 1012 milyar dolahık bir kara para spekülatif işlerde kullanılmak üzere yöneiecek hedef anyor. Hattriatmaya gerek yok, bu miktar 11 trilyon liralık Türkiye1 ye bütçesinden daha büyük, tüm borçlanmızın üçte biri kadar" Peki, bu "kara para" nasıl dönüyor? 1980'den önce yurtdışına alabildiğine kaçırıldı sermaye; ister altın olsun, ister banknot, sınır dışına varlığmı çıkarmak isteyen, Kapalıçarşrdan ve Tahtakale'den iyi turnike mi bulacaktı? Dışanya kaçan Hıristiyan kökenliler, Türkiye'de uyuşturucu ve silah ticareti yapanlar, anarşi ve terorden korkarak kapağı yurtdışına atmak isteyenler, dışarda paravan şirket kurarak Türkiye'yi emmebasma tulumbayla somürenlerin yanı sıra, yabancı ülkelerde çalışan işçılerimizin de birikimleri yok mu? 1983 yılından bu yana diyelim sen işadamı oldun, ihracat yapacaksın, dışanya çer çop yolladın, dısardaki ortağın çer çöpün karşılığını Amerikan Dolan olarak gönderdi. Sen de Türki ye'deki bankalardan birinde döviz hesabına dolarlannı yatırdın. Dünyanın her yerinden daha yüksek faiz alırsın; bir... Bu dövizi yatırdığın bankaya teminat göstererek yüzde 50 faizl* kredi alabilirsin; */... GÖzün karaysa, aldığın krediyi daha yü. sek faiz vermeye hazır bir başka bankaya pazariıkla yatırıp, durup durduk yerde para kazanırsın; üç... Ama aldığın krediyle dışanya yine toz toprak ihraç ederek devietten vergi iadesi almak istersen keyfine kimse kanşmaz; dört... Hayali ihracat karşılığında dışardan gelecek dolarları Türkiye'deki bankana yeniden yatırırsan, parayı katlarsın; beş... * İş bilenin, kılıç kuşananın... "Tahtakale'ler ölmez!.." "hhal ikamesi" modelinde dışalım yaptıkça devlet eliyle zenginleşen sermaye sınıfıdır; "dışa açılma" modelinde dışsatım vaptıkça devlet eliyle zengin edilen yine sermaye sınıfıdır; ama Özal yonetimi daha baskın çıktı, Türkiye'nin ekonomisini "göze tilen yirmi aile $irketi"n\r\ tekeline vermek için gözükara gidiyor... Gokkuşağı dergisi aylıktır, biraz pahalı; ama okunmaya değer. Babıâli'nin tekelleşme sürecinde, bağımsız birdergiye verilen para helâldir. BEKİR SEMERCt Emekli öğretmen gun müdürümüz Rauf Inan'a: "Bu kitapların neresi unlu ki? Okuyorum okuyorum anlayamıyorum" dedim. O: "Bu kitaplar çelik leblebi gibidir. Okudukça dişiniz ezecek" dedi. Sanat dnnyasını tanıdık Hasan Ali Yücel enstitumüze gehnişti. Bize 'klasikleri okuyup anlıyor musunuz?' dedi. Anhyoruz dedik. Bana "Okuduğun bir kitabı a n l a t " demesin mi? Köylülüğün verdiği utangaçhkla Euripides'in Hekabe adlı kitabuu anlattım. Hoşuna mı gitti bilmem "Dava kazanılnustır" dedi. Eyuboğlu, güzel sanatlann her daundan anlıyordu. Tonguç, onun kültüründen ve çevresinden Köy Enstitüleri'nde yararlandı. Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nde imece ile yapürdığı açık hava tiyatrosunda Eyuboğlu'nun Güzel Sanatlar Kolumuzun tiyatro dersi öğretmeni Ulvi Uraz'la yaptığı işbirliği sonunda Müfettiş, Kral Oidipus, Cimri... gibi bir kısım oyunlar sahneye kondu. Arkadaşlanmız bu oyunlan başanyla oynadılar. Köy Enstitüleri 1 nin kuruluş günü olan 17 nisanlarda oynanan oyunlanmızı, verdiğimiz konserleri Cumhurbaşkanı Inönü, TBMM Başkam, bakanlar, milletvekilleri, yazarlar, üniversiteliler, Hasanoğlan köylüleri izlerlerdi. Tbnguç'un ve Eyuboğlu'nun girişimleriyle Devlet Tiyatrosu oyunculan da açık hava tiyatromuzda "Bizim Şehir"i oynadılar. Bizler "eşeğin, öküzün... ardından kopup gelen köylü cocuklan" idik. Devlet Tiyatrosu oyunculanmn tiyatromuzdaki etkinJikleri onlarla kendimizi karşılaştırmak bakımından büyük bir fırsat olmuştu. Eyuboğlu'nun sanat ve bilim adamlanndan yana da çevresi genişti. Tonguç'la yaptıklan bir program gereğince enstitumüze getirdiği arkadaşlann Selam olsun!» Eyuboğlu'nun Yüksek Köy Enstitüsü'ndeki kültür etkirüikleri öğrencileri için iyi bir sanat yönlendirmesiydi. Bunlarla bizlere şöyle sesleniyordu: "Köy denen yer kapalı bir kutudur. GeUşen dünya ile bir düşün bağlantısı yoktur. Köylü balansı gibi kendi uğraşısım kendisi bilir. Oysa balansının karşısında san anlar, eşek anlan da vardır. Sizler bu yapının çocuklarısınız. Her türlü düşün ve sanat akımlannı okuyan kentli okumuşlar gibi eğitilirseniz sizler de onlar gibi yazar, yapar ve oynarsınız" diyordu. Selam olsun köy çocuklanna Eflatun, Aristophanes, Plautus, Sophokles, Eutes, Rousseau, Diderot, Shakespeare, Montaigne, Rabclais, Erasmus, Servantes, Descartes, Rousseau, Diderot, Balzac ve Mouerderi okutan Sabahattin Eyuboğlu'na. Selam olsun Tbnguç'un lş Eğitimi Imeceleri'nden kültür imeceleri düzenleyen Eyuboğlu'na. öğrettiğin dostlukla, insan sevgisiyle sdamhyoruz seni. Ananlann çok olsun. (1) Geçen yaz HasaaoJUn'» gittim. 1950'den sonn gekn ejjümciler Ismn tnöoü'nOn bujtdnO Efebos ve Venüs heykelini kaldırmış. Ijusyooda Ibbum Atan KflylO beykdi ise batyozlarla parçalattınlmış. Açık Hava Tiyatrom'Dda otlar bitmıs, îçıne yumnık gibi taşlar aıılmıs. Yalnız eski durumunu bUcnleri sevindirecek bir olay var Çevresine ftilrtigımi7 çam fidanlan kocanum çam otauş. Yemyesil dalUnn gölgelen, rOz«ârdâ çüuudıjı utultular karsüıyor ziyarrtçileri. Kafaya bakın! Hasanoğlan yotunu ve enstitümüzü susledik diye seviniyorduk. Bu kadar büst ve heykel azımsanamazdı. Enstitumüze gelen konuklar, Cumhurbaşkanı Inönü ve köylüler de bu yapıtlan çok beğeniyorlardı. Ilk olumsuz eleştiri öğretmenimiz Sıtkı Ulay'dan geldi. Efebos heykeli için: "Ne pis pis düşünüyor bu adam!.. Venüs heykeli için de: "Kaldırtn bu fahişeyi buradan!.. Gevşeklik veriyor insana!.." diyordu < n Eyuboğlu'nun başkanlığında Köy Enstitüleri Dergisi'ni çıkanyorduk. Yazarlanmız ve okuyuculanmız yirmi Köy Enstitüsü'nün öğretmen ve öğrencileriydi. Arkadaşlanmızın bize yolladığı şiir, öykü, inceleme ve araştırma yazüannı okuyor, yararh bulduklanmızı dergimizde yayınlıyorduk. Eyuboğlu, yanlanmızı kartpostala benzetiyordu. Yazılannıza biraz içerik kazandınn, olaylan nitelendirin... diyordu. Dergimizde çıkan yazılar enstitülü arkadaşlanmıza birer örnek olmuştu. Oyle çok nitelikli yazılar gelmeye başladı ki yazı kadromuz birdenbire çoğaldı. Ama o günün gerçekçi ohnayan basım ise ateş püskürmeye başlamıştı: "Bu yazüan öküz güden, eşek güden köylü cocuklan yazamaz. Onlar konuşmasını bile bilemezler. EVET/HAYIR OKIAS AKBAL Lümpenleşmiş Bir Türkıy^ye Doğnı!.. "Bir ulkede düşünün ki son yıllarda fiyatiar genel düzeyi 40 mislinden fazla artmış, 1977 yılında 585 olan toptan eşya fiyat endeksi, 1987 yılı sonlannda 25 bine yaklaşmış, böyle bir ülkenin ekonomik gündeminde enflasyonun ilk sırada yer alması son derece doğaldır. Endekster son 10 yılda Türktye'de ortalama yıllık enHasyon hızmm yuzde 45 dolayrnda olduğunu vurgulamaktadır? İtginç ve yararlı bir soruşturma: "7968 Yümda Türkiya'nin Ekonomik Gündemi Ne Otabilk?.." "MülkiyeJiler Biriiği Dergisi" son sayısınm önemli bölümünü bu konuya ayırmış. Birçok ünlü iktisatçımıza bu soruyu sormuş. Bu kişilerin yanıilarını okurken ülkemizin, dolayısıyla halkımızın içine düşürüldüğü çıkmazı, batağı çok daha iyi görüp anlayabiliyoruz. Bu yanıtları iktidar başındakilerin de dikkatle okumalarını isterdim. Bol vaatlerle, uyutma sözlerle halkımızı aldatmaktan vazgeçerler mi bilemem, ama içlerinde bir sızı, bir acı duyaıiar! Oztin Akgüç, yazımın başına aldığım kesin teşhisi koyduktan sonra, 1980'den sonra izlenen politikalaria sürekli zam ve paranın değerini düşürterek, geniş kitlelerin tüketimini kısarak, enflasyonun hızını kesmenin amaçlandığını, ama yüzde 45'i bulan, şımdi ise yüzde 50 yi geçen enflasyonun yine de durdurulmadığını söylüyor. Basansızlık nereden kaynaklanıyor? Bu soruya Akgüç'ün verdiği yanıtlar özetle şöyle: Geniş bir kestmin tüketim harcamalan kısılırken varlıklı kesimlerin harcamalan arttınlmıstır. Vergi gelirleri düşerken kamu harcamalan disiplin altına alınmamıştır. Merkez Bankası kredileri dolayısıyla emisyon artışı denetim altında tutulmamıştır. Dış borçlanma ile sağlanan kaynaklar üretim artışı için kullanılmamıştır. Dış borçlanma üretimi arttırmak için değil, cari ticaret açıklannı kapatmak, vitrinleri Ithal malları ile doldurmak için yapılmıştır... Akgüç şu sonuca varıyor: "Son yıllarda izlenen politikalaria Türkiye ağır ağır batağa gömülmektedir. Yapılacak iş bu politikalan değiştirmektir. Son yıllarda uygulanan acı reçeteler geniş kitlelere ağır yukler getirdiği hakte, Türk ekonomisine gelecek için bir sey katmamıştır." "Mulkjyeliler Biriiği DergisT'mn soruşturmasına Sadun Aren, Fikret Başkaya, Taner Berksoy, İÇen Börtücene, Tevfik Çavdar, Nuri Karacan, Bilsay Kuruç, Oğuz Oyan, Tunç Tayanç, Zafer Üskül gibi tanınmış uzmanlar ilginç ve gerçekçi yanıtlar vermişler. Bütün bu değeriendirmeleri okursanız Türkiye'nin son yedi yılda, özellikle Ozal'ın iktisadi yaşamın dümenini eline geçirmesinden bu yana, tam bir çöküntü içinde olduğunu zaten kendi yaşantınızdan biliyorsunuz! uzman iktisatçıların teşhisleri ve yorumlarıyla anlayacaksınız. Prof. Nuri Karacan, 24 Ocak kararlarıyla bozulan gelir dağılımının son dört yılda daha da çok bozulduğunu, Türkiye'nin gelir dağılımı en bozuk on ülkeden biri olduğunu soylüyor, diyorki: "ANAP hukümeti ücret ve maaş sorununa şöyle bakmaktadır: Gelecek yıl enflasyon yüzde 20 olacak, ben ücret ve maaşları yuzde 30 arttınyorum. Yıl sonunda enflasyon yüzde 50 olmakta ve ANAP hukümeti yıl sonunda yine şöyle demektedir: Gelecek yıl enflasyon yüzde 15 olacak, ben yüzde 25 veriyorum. Yıl sonunda enflasyon yüzde 55 olmakta!.. işçi, memur, emekli gibi, köylü ve küçük esnaf da fakiheşen katmanlar arasmdadır. Gelir dağdımmın 1988'de düzeleceğini gösteren bir işaret yoktur!' Karacan, işsizliğin çok geniş ölçülere vardığını, pek çok yurttaşın işsiz kalmaktansa düşük ücretle çalışmayı yeğlediğini, işsizler ordusunun Avrupa ortalarından Arabistan çöllerine kadar iş bulmak için aktığım söyledikten sonra, sözü dış borçlara getiriyor, diyor ki: "1988'de ödenecek dış borçlar, 1988'de ekte ediiecek ihracat gettrinin yaklaştk yüzde 50'sine eşittir. 1988'de ödenecek dış borç faizleh, bu yıl da yabancı ülkelerdeki çalışan Türklerin Türkiye'ye gönderdikleri tasanvflanndan daha büyüktutf' "Mülkiyeliler Biriiği De/g/s/"ndeki yazıları bütün bilinçli yurttaşlanmızın okumalannı isterdim. İktidar başındakilerin her şeyi toz pembe gösterme çabalarının ne kadar gerçek dışı olduğu bilimsel bakışlar, ciddi ve tutarlı saptamalarla nasıl çırılçıplak ortaya çıktığını anlamaları için... Dergi, belirli bir okur çevresini asamayacağı için bu yanıtlardan çoğunu bu sütuna almak iyi olurdu. Son olarak Tevfik Çavdar'ın şu kesin yorumunu da aynen katıldtğımı belirterek sizlere sunmakta yarar görüyorum: "Sosyal ve siyasal gündemde Türkiye'yi daha gerilere göturecek gelismeler yer almaktadır. Eğitimin ve sağlık hizmetlerinin metalaştınlması ve insan yaşamında ikinci derecedeki tercihler haline getirilmesi gayretten sürnektedir. Siyasal alanda biçimsel demokrasinin güçlendirilmesi, bunun sonucu politikanm pariamento duvarlan içerisine hapsedilmesi gayretleri de bu yüm gündeminde yer aiacakbr. Sonuçta yoksullasmış ve lümpenleştirilmiş bir Türkiye'ye doğru hızla yol alınması için tüm gayretler gene 1988'in gündeminde görülebilecektir." ışte AYLIK PAZARLAMA İLETİSİMİ DERGiSi EDYA Ç I K T I Sayi: 3 Cilt kapaklan satışa sunuldu Cumhuriyet BİLÎM TEKNİK dergisi birinci cildinin kapaklan hazırlanmıştır. Yaldız baskılı özel cilt kapaklan 2000 TL karşüığında, Cumhuriyet Gazetesi bürolanndan, Cumhuriyet Kitap Kulübü temsilcillklerinden edinilebilir. Cumhuriyet gazete bürosu veya Kitap Kulübü temsücüiklerinin bulunmadığı kentlerden gelecek talepleri posta ile karşılayacağız. Bu okurlanmızın 2000 TL'yi adresimize posta havalesi ile göndermeleri gerekmektedir. Adres: Cumhuriyet Matbaacılık Gazetecilik T.A.Ş. Cumhuriyet Bilim Teknik Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu/tstanbul İUMÎEKNİK Içindekiler • Bir Reklam Aıansını iktıdara Getırmek Guntaç ÖZLER • 1987 de Gazetelerın Reklâm Harcamalan • Elveda Global Kampanyalar Çev Veysel BATMAZ • Sektor Raporu DayaniKİı Ev Eşyaları E Ahmet TONAK • Tanıtım Fotoğrafçılığ1 Dosyası • Hareket Eden Resımler Duran Harflere Karşı Serdar ERENER • SozGazetesıNıçınAraştırmayaihtıyaçDuymadı 9 Guntaç ÖZLER • ReKlâm Fotoğrafındakı DarDoğaz Nereden Kaynaklanıyor Derieyen Hakkı ALACAKAPTAN ' • Once Frıjder Vardı Gokhan AKÇURA • Bır Kampanya Artema Fusun GENÇSU • Bır Muşterı Temsılcısının Yaratıcılık FonKsıyonu Konusunda Bılmesı Gerekenler Çev Hakan KENİ • Platform Dışı Derleme Alper UYGUR • Ve Dığer Yazı Ve Çevırıler NIUST AFA EKMEKÇ MEDYA DÖRDÜNCÜ SAYIDAN İTİBAREN YALNIZ ABONELERE GÖNDERİLECEKTİR. • BAYİLFRDE BULAMAYACAĞINIZ BU DERGİ SADECE ABONELERE GÖNDERİLECEKTİR. • YILLIK ABONE ÜCRETİ 30.000.TL. • ALTI AYLIK ABONE ÜCRETİ 15.000.TL. • ABONE UCRETLERİNİ YAPI KREDİ BANKASI Bomontı 0113704 MEDYA hesabına yatırıp, dekontu gonderinız. MEDYA Abidei Hürriyet Caddesi, İzzetpaşa Sokak No: 51/4, OsmanbeyİSTANBUL Tel: 147 79 07148 31 86 UYANIN HEEEY.., TAN ORALMN CİZGİLERİYLE 15 Ocak 1988 Cuma günü (1519 arası) Nişantaşı Akademi Kitabevi'nde Bir dönem geçer. o oönemin adlı yanlışlıklan, baskılan, haksızlıklan bır bır ortaya oökülmeye başlar; uykülerde, türkülorde dile gelir. O zaman susturulan diller açılır. Işkenceteri yapanlar ortalıtta gozukmez olur. MUSTAFA EKMEKÇİ ve TAN ORAL imza günü YEKTA KARA ALİ TAYGUN HAYDAR CAN 21.1988 sunar MfldBRÖZGÜN MÜZİK YAPIM S£lPA 5AĞCAM SUN AR DESTE CUNAYDIN Olayı Müzlk Oünyasında TEKİN YAY1NEVİ CANIMI YOLUNA KOYDUĞUM Tüm Plakçılarda Studyo Deği$im Tonmetsrer SEZER BAĞCAN Arşivlik bir kaset daha.. I M Ç 6 Blok 6506 Unkapanılst Tel: 512 58 32 ~ "Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği" yazarı \IIIA\ Kl\l)ER\ yeni kitabı BAŞBAKANLIK TOPLU KONUT VE KAMU ORTAKLIĞI İDARESt BAŞKANLIĞI'NDAN Istanbul 1. Boğaziçi Köprüsü Gelir Ortaklığı Senetlerinin gelir payı ödemeleri hakkında duyuru (*) Boğaziçi Köprüsü " A " tertibi Gelir Ortaklığı Senetleri anapara ödemesi ile " A " ve " B " tertiplerinin altına altı aybk gelir paylarının odenmesine 13 Ocak 1988 tarihinden itibaren Türkiye İş Bankası'nın bütün şubelerinde başlanacaktır. Alüna alü ayda " A " tertibi senet sahiplerine 3.037.091.093 lira " B " tertibi senet sahiplerine 2.699.636.527. lira olmak üzere toplam 5.736.727.620. lira gelir payı ödenecektir. Böylece altıncı altı ayda " A " tertibi senet hamilleri, net yüzde 60,74 ve " B " tertibi senet hamilleri ise net yüzde 53,99 oranında gelir payı almış olacaktır. Buna göre, bir önceki altı aybk dönemde dağıtdan gelir payları ile birlikte Boğaz Köprüsü A tertibi senetler için yıllık yüzde 107,87 ve B tertibi senetler için yüzde 95,88 oranmda net gelir vermektedir. 1. Boğaziçi Köprüsü Gelir Ortaklığı Senetlerinin 6. dönem gelir payı ödemeleri, tertip ve küpürleri itibariyle aşağıdaki gibidir. A TERTİBİ B TERTİBİ Gelir Payı Gelir Payı Kupürü (TL) Miktarı (TL) Kupürü (TL) Miktarı (TL) 26.995 30.370 50.000 50.00 53.990 60.740 100.000 100.000 269.950 303.700 500.000 500.000 607.400 1.000.000 539.900 1.000.000 (*) 12 ve 13 Ocak 1988 tarihlerinde yayımlanacaktır. SATILIK İŞYERİ Üç kath 1000 m2 mağaza ve her türlü işyeri için. Tel: 579 53 68 BILSAK'TA BUGÜN 10.00 CafeFoyer Yerli basın, çay, kahve, hafif içkiler. 17.00 CafeBar 18.00 BİLSAK RESTAURANT EROL PEKCAN FATİH ERKOÇERGUN ÜÇLÜSÜ BİLSAK Sıraselviler Caddesi, Soğancı Sokak 7, CİHANGİR. 143 28 79143 28 99 1727 yaşlarında bayanlar Ingıltere'de çocuğa bak, karşılığında Ingilızce oğren. 158 53 42 Bayanlar, çocuk bakarak lngılızceyi öğrenmeyı ancak Aupairlik yaparak gerçekleşıirebilirsinız. 158 53 42 YERDE pHICTjF ^^* Uetişim yaymarndan ç | K | Y 0 R , tletİŞİm Yayinlari Klodfarer Caddesıjletışım Han Cağaloğlu/IST.Tel:520 14 53520 14 54
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle