28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 AĞUSTOS 1987 CUMHURİYET/13 Şenlikte skandal Hac £aturası, 119milyar ANKARA (UBA) Bu yıl kutsal topraklara giderek hacı olan 81 bin Türk vatandaşının yaklaşık olarak 119 milyar 482 milyon lira harcadığı biİdirildi. Hacca giden 80 bin 749 kişiden S bin 258'i havayolunu terdh etti. Havayoluyla gidenler 1 milyon 37 bin lira harcarken karayoluyla hacca gidenler de 572 bin 500 lira ödediler. Aynca hacı adaylannın yönetmelik geregince bin dolar karşılığı döviz aldığı da belirtildi. Hacılar, ödemeleri Diyanet Işleri Başkanlığına yaptılar. Diyanet Işleri Başkanbğına ödenen paralarla yol, toprakbastı, ev kirası, Arafat ve Mina'da çadır masraflan ve hacılann kılık kıyafet giderlerini karşıladığı biİdirildi. Hacılann yeme içcne ve oradaki diğer masraflan ise bozdurduklan dövizlerle karşılanıyor. Christopher Kennedy evlendi Demokrat Parti'nin seçim kampanyast sırasında Ürdünlü bir öğrenci tarafından vurularak öldürülen Robert Kennedy'nin oihı Cnristopher Kennedy, önceki gün ABD'nin IUinois eyaletinin Winnetka kentmde, hukuk fakültesi öğrencisi Sheila Berner Ue evlendi. (Fotoğraf: Kızılay'dan 556 milyon ANKARA OJBA) Kmlay'ın 1986'da başta Somali olmak üzere çeşitli ülkelere 556 milyon 393 bin liralık yardım yaptığı belirtildi. Kızılay yetkililerinden alman bilgilere göre, açlık çeken ülkelere yapılması planlanan yardım cerçevsinde Somali'ye gönderilmek üzere 558 milyon lira ödenek aynldı. Bu paranın 76 milyon lirası kullanılmayarak bankaya yatınldı. Geri kalan miktardan ise çeşitli harcamalar çıkUktan sonra net olarak 321 milyon 551 bin 500 lirası Somali'ye ayni ve nakti yardım şeklinde gönderildi. Ote yandan deprem, kuraklık, sel ve diğer doğal afetler dolayısıyla Pakistan, Arjantin, Sudan, Jamaika, Sri Lanka, Lübnan, Tunus, Nepal ve El Salvador'a da yardım yapıldı. Bu ülkelere yapılan yardımların giyim, gıda, çadır, battaniye ve kan malzemeleri şeklinde olduğu kaydedildi. ÇANAKKALE (Cmmhariyet) Çanakkale Belediye Başkanı Orhan Lğnr Ue Vali Erdiaç Bayükakalın Bayramiç ilçesinin KazdagYnda düzenlenen güzdlik yanşmasında skandal yaratu. Bir sttre önce aynldıgı eşi Oya Amaa'ı protokol masasuıda görünce büyük tepki gösteren Belediye Başkanı Uğur, şcnliği terk etti. Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyesi Sedat Cdasmı'un da bulunduğu masaya otunnayı reddeden Uğur, Vali Erdinç Büyükakahn'a "B« Vuuhs burada ne anyor. Sizuı yapüftau çok ayıpür ve ninasetetıizttktir. Bu protokol adabına yalojmaz" dedi. Yüzlerce kişinin gözleri önünde cereyan eden olaydan sonra yanşma aJanını terk edeD Uğur, Vali Büyükakalın'ı suçlayarak, "Vali, aynidıgun efimi bana nlsbet obnn diye sorekl yaamda tapyor. Bura kasten yapıyor" dedi. Belediye başkanı Ue valinin sünüşmesi, Çanakkale milletvekillerinin çekişmesinden kaynaklanıyor. Güney Kore'de çatoşma GüneyKore'dehükümetinABDüeouınyoiuniiişkileriniprotesto eden yüzlerce ifçi, KangwonDo eyaletinde Jkaback tren yoiu üzerinde bir istasyonueiegeçirince, toplumpoasiyleçatısmayagirdi. Dongwon kömür madeninde çauşan isçüer, hükümetin tutumunu kınamak için yaklaşık 5 gündür protesto eylemlerini sürdürüyorlar. (Fotoğraf: AP) I I 250 yoksul çocuğa stinnet GEBZE (CamhurryeO Türkİs'e baglı Türk Metal Sendikası Gebze Şubesi, 25 milyon lira harcayarak 70'i yoksul toplam 250 çocuğu sünnet ettirdi. Şube Başkanı Süleyman Kodk, sendikalann toplusözleşmeye imza atmaktan başka görevleri de olduğunu belirterek, işçilere yönelik çeşitli sosyal faaliyetlerde bulunduklannı bildirdi. Dün akşam Oanca Belediyesi'ne ait Sahil Gazinosu'nda sünnet nedeniyle düzenlenen konseri, yaklaşık 15 bin kişi izledi. HABERLERtN DEVAMI Dört Yüzyıl Önce, Dort Yuzyıl Sonra... (Bajtamfı 1. Sayfada) okuryazanar bir yandan dunyanm, bir yandan da Yünan ve Latirüerin daha iyi tanmmasıyia insanoğtunun turlü turiu duşünmesinin mömkun olduğunu öğrenmiş, yer yer, zaman zaman hooodan Izinsiz duşunme denemeierine başiamışiardı. Fakat butun hayabnı bu denemeiete hasraden, kendisini serbest duşüncenin deney tahtası hattne getken Hk adam Montaigne otdu." (Denemeler, Cem Ybyınevi; Ûnsöz III; S. 10). Montaigne, "Denemeler"ini 1572'de yazmaya başlamış, 1591'e, yani ölümüne kadar da hiç ara vermemiş. Denemeterin bir bölümunde cinsellik de var. Şöyle diyor bir yerinde: "Büyuk Peru krailığında kadmlar, betterinden aşağtsma onü yvtmaçiı bir kumaş sararlar; öyte dardır ki bu etek, ne kadar edepll olmak da isteseler, her adım aüşiannda edep yerleri gözukur. (...) Lakedemonyalı kadmlar, her gün şehkierinin delikanlriannı çtplak güreşir, yanştrken göruyoriardı; kendileri de yurürkan bacaMannı kapamaya pek önem vermiyoriardı; çünkü, Ptatorfun dediği gibi, namuslan, uzun eteksiz yeterince örtuyordu onlan." "Cinsei gerçeğkı erkenden öğretilmesi, daha Iffetli ve daha verimU olmasmı sağlar, yoksa herkes onu hayal gucunun keyfine ve ateşine göre bulmaya kalkar" diyen Montaigne, "yasa koyucular"\n bu konuda "geroğini düşünmeierinr istedikten sonra şöyle devam eder: "rtafcjo bunlan duşunmemiş rridk, kadtn erkek, yaşiı genç herkasin dmnastik yaparken bhbirinl çtplak göımesini isterken?" * Montaigne, cinsellik ve çıplaklık konusunda o denli serbest düşüncetere dalmış ki, onlan olduğu gibi köşemize tasımaktan, "Muztr VbsasTnın pek sayın koruyuculannı tahrik etmemek için, vazgeçtik... Onattıncı yüzyılın son çeyreğinden bu yana tam dört yüzyıl geçti, ama cinsellik ve çıplaklığın güncelliği henüz geçmedi. Bugün birinci sayfamızda yer alan haberde bunun ilginç ve aynntılı bir örneğini okuyabilirsiniz. Milli Eğitim Bakanlığı'nın, Istanbul Bayrampaşa'da açtığı 2 bin kışilık "Gençlik ve Kültür Merkezi"nin "kjhk ve kıyafet" taJimatndan: "Bayan uyeter için: Makyaj yaprimayacak. Kültürel ve muziksel faallyebete pantoton, dar etek ve mlni etekie gellnmeyecek. Dekotte sayılacak kadar kolsuz, askılt ve buna benzer kıyafetierle faaliyettere katriamayacaldar..." Muhabirimiztn bu konudaki sorusuna ise "Küftur MerkezT'nm Müdürü şu yanıt vermiş: "Kalann askılı, koisuz kıyafetierle gelmeierine izin veımiyoruz. Çünkü ilgi çeldyortar. //gi çekince de eğitim bozuluyor..." •k Fakirlîge 6evet' demeyin (Boştorafı 1. Sayfada) Evrea, vazgeçmeyiz DemiıcTden", "Gerçek baba sensin, obür babalar yalan" sloganlan attılar. Mavi tişönlu gençler slogan atarken, bir yandan da DYP ve Demırel Ue ilgili şarkılar söylediler. Beraberınde tbsan Sabri Çaglayangil, Saadeltin BUgiç ve DYP tnilletvekilleri bulunan Demirel, E5 Karayolu üzerinde ilk olarak Belediye Başkanı DYP'li olan Kumburgaz'da konuştu, "Yasakh bir ulkeyi Avrupa'yı nasıl kabnl ettirecekler" diye sordu. Demirel ve konvoyu trafık ekiplennin müdahak etmemesi nedeniyle E5 Karayolu üzerinde yoğun bir kargaşa yarattı. Selimpaşa'da mavi pankart, tişört ve balonlarla karşılanan Demirel, Silivri'de bir tur "attı. Yol boyunca Demirel'in konvoyuna bir heukopter eşlik ederken, sürekli "evel" bildırileri kalabahklara atıldı. Yeşilköy'den Çorlu'ya 4.5 saatte ulaşabilen eski Başbakan'ın bulunduğu Mercedes'e kişneyen bir kır at iki kez çarptı. Ön ayaklan, daha Adıyaman'da çaüamış olan arabanın camını patlattı. Bir ay önce Başbakan özal'ın konuştuğu alanda coşkulu bir topluluğa hitap eden Demirel, şunları söyledı: "Biz, sizi korkıdardan kurtarmak istiyoruz. Allah'tan başka Itimseden korkmayin. Bu mendeket bizimdir, sataip olun. Koluluge evet demeyia. Derseniz, kötu günler sizi bulur. Znlrae ve baksızhga da evet demeyia. Şimdi memleketi ele geçirenler, ke$ke ulkeyi iyi idare etseler de şu soylediklerimi değü de başka ş«>ler söyleseydim. Ama buralara geiip, radyo ve TV'je çıkıp diyecekler ki, köylıi «Hın devrini >aşı>or. Hayab yaşayan sizaniz. Eger alün devri yaşıyorsamz ugraştırmayın bizi... Yaşayın altın devriaizi. Ama manzara bu degil. Milletin ynzde 80'inden şik&yetler abyoruz. Herkes rol japıyor degil ya... Aradan geçen bunca yildan sonra hanginiz kendinize, çoluk çocugunuza bir lakun >eni dbise, ayakkabı alabildiniz? Temel insan halüan mevcot degilse, o alkede maddi refah da olmaz" diyen Demirel, "tktidar'da kalsaydık yapacağımız 30 barajla Trakya'yı babçe haline getinntş olacakhk" biçimınde konuştu. Demirel, daha sonra şunlan söyledi: "1987 Turiuycsi'nde railvonlar fakirieştirilmiştir. Devlet sosyal devlet olnaktan çıkmıştır. Gelir dagılımı dun>ada 126 uike içerisinde en kölu olan 10 ülkrden birisi Turkiye'dir. 1987 Türkiyesi'nin beşte biri, yani nufusun 10 milyonu Habeşistan sevtyesisdedir. Amıpa'nın en fakir ülkesiyiz. Avrupa'da adam başına vasali gelir. 810 bin dolar. Turkiye'de bin dolardır. Türkiye'de 40 milyon insan, bin dolann altında yılbk gelire sahiptir. Fakir daha fakir olmuş, orta halli vatandaş fakir olmuştur. Ulkeyi yonetenlerin, 'yokluğu ortadan kaldırdık' diye ovunmesi bir aldalmacadan ibtretör. Bnnlar, iste vitrinlerde her sey var, diye övünürler. Acaba vitrinlerde olan her şeyi kac kişi alabUiyor? Şayet vitrinlerdeki herşeyi 510 milyon insan alabiliyor ve geri kalan 4045 milyon insan bu vitrinlerin semlinden geçemiyorsa, iilkeyi 510 milyon insanın memleketi, devleti onun hizmetinde devlet yapmıssınızdır ki, bundan daha büyuk kotuluk duşunulemez. Turkiye bogun yoksulluga sunıklenmiştir." Demirel, Turıcıye'de bugün memurun, ısçınin aylık kazançları ile kaç gün geçinebildiklerini sordu ve konuşmasını şöyle sürdürdü: "10 sene evvel 14 dakika çaltşıp, bir ekmek alabflen işçinin, bugtin a>m ekmegi alabilmesi için 42 dakika çalısmasının gerekügi biliniyor. Keza 3 saat 50 dakika çalışarak bir kilo et alabilen işçinin. bugnn aynı eti alabilmesi için 6 saal 34 dakika calışması genkiyor. Keza, 57 dakika çalışarak alabildigi bir kilo margarin için bugun 2 saat 50 dakika, 27 dakika çakşarak alabildigi bir kilo toz şeker için bugun işçinin 53 dakika çalışması gerekiyor. 10 sene içerisinde ekmek, şeker, et fiyatlan 30 defa, asgari ücret ise 10 defa artmıştır." Seçimin, rejimin ve geçimin birbirinden ayrılamayacağmı söyleyen Demirel, "Ulkeyi yonetenler6 Eytul sandıgını milletin öniiDe kendileri koymuşlardır. Hem hakim bem savcı dunımuna geçmiş, seneterce milletin icinden çıkardığı kadrolan kotulejerek, onlan bizzal millete ezdirmeye çalışmaktadırtar. 1980 öncesinde olup bitenleri bu kadrolann iıstune yıkmaya kalkmak ve onlan cezalandırmaya kalkmak, hem hakim, hem savcı olmak degüdir de nedir?.." dedi. Zaman zaman çiseleyen yağmur altında konuşan Demirel, iktidann her gün devlet imkânlannı, araçlanru, radyo ve televizyonunu, ulkeyi ikıye bolmek için kullandıklannı belirterek, "Bunlara gereken dersin verilmesini, evet denilip kurtulunulmasım" istedi. Demirel, ANAP ıktıdannı, milleti haksızlıga, adaletsizlığe, eşıısizliğe, evetçi hayırcılığa bölmeye, bölünmeye teşvik eden ilk ve son iktidar olarak nitelendirdi. Demirel ve konvoyu daha sonra Tekirdag'a gddi. Saganak yağmur altında şemsıye tutturmadan konuşan Demirel, "İnsan hata yapmak için yaratdnusor. Ne yapOysak memleketin iytligi için yaptık. Siz hiç hata ympmaduuz mı?" diye sordu. "Biz şerefsiz insanlardan degiliz" dedi. 100 liranın 4 liraya ındiguıi, geçen sene 85 liraya satılan buğdayın bu yıl aynı fîyattan değer bulduğunu anlatan Demirel, "Hayır, öyle degil diyen çıksın meydana alnını kanşlayacagjm, alnını" dedi Demrel, "12 Eylul'e dönulecekmiş. Sebebini soyletnezlerse namertlikle itbam ederim. Ingilizce yazı yazılı fanilalarla halkın karşıstna çütıyoriar. Suçsuz ceza otnr mu? Bizim en ufak kusunımuz yok. Hırstzbgın içindeter, bunlann hesabım soracagız. Hayır lafını korktuklan için soyluyoriar" dedi. Hâkimın işinın, vatandaşa yaptınlmak istendiğini öne suren Demirel, Vendisini dinleyenlere, "Geçici 4. madde kalkarsa anarşi olurmuş. Ankara'da evet de şimdi ise hayır de. Bu ikiyüzlülüktür" dedi. " Demirel, Tekirdağ'dan Lüleburgaz'a geçerken basm mensuplarını taşıyan otobüse bindi ve gazetecilerle bir süre sohbet etti. Turk toplumunun korkudan sıyrılamadıgını ve devletin baskısı altında olduğunu savunan Demirel, şunlan söyledi: "Bugtin devleti yonetenler nalkoylamasımn demokratik bir muessese olduğunu soyluyoriar. Demokratik bir muessesedir. Ama ne maksatla kallanıldıgına baglı. Demokrasiyi tahrip için kuUanıyortarsa halkoylaması demokratik bir muessese olur mu? Bu bir aidatmacadır. lşte, 6 eylül gdecek, saç kesür, berkesin öoune dıişer, herkes de rengini goriır." tktidan yasaklann arkasına sığınmakla suçlayan Demirel, şu göruşlere yer verdi: "Gtçiçi 4. madde yasaklüardan oncetaukumeledenler açısından kaldınlmalıdır. Bir haksızlıgın üzerine otararak buküjnet etaıek gurnr verid bir sey degüdir. Türkiye, 1950 yılından 1982'ye kadar peşinden koştngtı bütüD siyasi kadrolan, idari kadrolan tahrip etmiştir. Peki, uç senedir hizmet göturen bu kadrolan tahrip etmeyecegi ae malmndıır? Bu yoi kapanmalıdır." Çorlu ve Tekırdağ'm ardından Babaeski'de konuşan Demirel, daha sonra Lüleburgaz'da köylünün iyice soyulduğunu belirterek 60 kilo pancarla bir paket Marlboro alınabildigini ifade etti ve "Memleketin hali dtıman" deai. Demirel, sözlenne devam ederken, "Refenndum masaa bunlann elini yakmah. Meclisten kanun çıkardılar. Şimdi niye evet hayıra getiriyorlar. Bu id ynztühıkrar," biçiminde konuştu. Demirel akşam saatlerinde Kırklareli'ne geldi. Çarşı Meydanı'ndaki geniş bir alan tamarnen mavi evet bayraklan ile donatümıştı. Demirel, coşkulu kalabalıgı görünce keyiflendi. "Trakya bizi muhabbet denizinin içinde karsıbuiı" ıfadesinı kullandı. lsim vermeden Özai'a çatarken "Sizın adamlarınız diye onlara oy verdiniz. Bize yakındır diye oy verdiniz. Onlan biz yetiştirmedik, arkasına düşün demedik. Onların diktiği düğmedir. Elbiseye dıkmış gibi öğunuyorlar" diye konuştu. "6 Eylul gunun bir ibadet var. Evet'e muhur bas, milleti kurtar", "Kemerieri sıkın diyor Özal sultan, kendi göbegine yetişmez urgan" afışlen altında konuşan Demirel, 28 Eylül'de (geçen yılki ara seçimler) testi çatladı. Çatlayan testi su tutmaz, bilirsiniz, çatlayan testiyi kırarlar. İşteböyte. Dort yuzyıl önce, dört yözyıl sonra... Denemeterinin bir yerinde, "An zavaUüar, aevinçlerini suç sayaruar" diyor Montaigne... CONEYT ARCAYÖREK yazıyor (Baftarafi 1. Sayfada) ^. . . Kahramanmaraş ve Adıyaman gezilerine değin halkın evet ve hayır kamplanna aynldığım öne siiren savlara fazia önem vermiyorduk. Fakat son gezide her iki sözcüğün insanlan istenilmeyen bir bölünmeye doğru ittiğini gördük. Evet ve hayırla gelen heyecan fırtınası şimdilik halk eğilimlerinin coşkuya dunıişmesi gibi değerlendiriliyor. Ama sandıktan hayır çıkarsa bugun baş edilmez. önüne geçilmez biçimde tek adamlığım sürdüren özal'ın işaretiyle ANAP iktidarmın neler yapacağını kestirmek giderek zorlaşıyor. Evet oylarından sonra siyasal alanda olabilecekler üç aşağı beş yukarı belli. Demirel, DYP'nin başına geçecek, Ecevıt belki gene perde arkası liderliğini sürdurecek. Ne var ki özal iistün bir hırsla bugünleri aratacak "akıbeti meçhul" girisimlerde bulunacak, politikalar uygulayacak. Hayır oylarından sonra gelecek dönemden sadece muhalefet çevreleri kaygılanmıyor. Giderek kulislere sinmeye başlayan bu kaygı, özal'ın bakanlannı, hükümete bağlı üst düzey bürokratlarını yavaş yavaş sarıyor. "özal'dan büyük yok"sloganı bir miting esprisi olmaktan çıkmış, özal'dan başka doğruyu duşünen, yerinde kararlara varan kimse olmadığmı içeren kimi uygulamalar Başbakanlık Konutundan devletin her kademesine akıyor. ıster inansın Başbakan, ister inanmasın. Anlatıldığına göre, yaşadıklan örnek olaylarla soluğu kesilen, Başbakanın kimi kararlarındaki olumsuz yönleri masum direnmelerle önlemeye çalışan bürokratları, hatta bakanları, özal elinin tersiyle geriye itiyor. Bakanlar aylarca özal'ı göremediklerinden yakınıyor. Bakanlar Kurulu Başbakanlık Konutunda alınan kararlann onaylandığı olağan bir kuruma dönüşmüş. Hükümet üyeleri kararnamelerin altını imzalayarak bir formaliteyi yerine getiren bireyler olmanın sıkıntısı içinde. öte yandan eski siyasetçisi yeni liderleriyle muhalefet Özal'ın tutumunu şimdilik ana ilkelerle silkelemeye çalışıyor. Ancak 6 Eylül'de çıkacak sonuçtan sonra Özal'ın olası akıl almaz yöntemlerle ulkeyi tek başına, tek buyrukla yöneteceğinden kuşkulanıyorlar. lşte o zaman ülkenin geriye dönülmesi zor bir döneme gireceğini irdeliyorlar. 6 Eylül'de evet çıkarsa sağ duyuyu temsil eden etken odaklar özal'ın devletin her kademesine akıtacağı htrçın suları bir ölçüde durdurmaya çalışabilir. Hayır sonucu siyasal ekonomik alanda özal'ı önüne geçilmez eylemlere, kararlara sürükleyebilir. özal'daki olağanüstü değisimin nedenlerini araştırırken iktidar ve muhalefetten gelen seslerin aynı fioktadatopJandığını gördük. Insancıl bir sorundan söz etmeyi istemezdik, ama ameliyat sonrası ruhsal değişimler olabileceği yolundaki bilimsel saptamalar bugün hemen her çevrede özenle dile getiriliyor. Gece yarısına doğru uçak Gaziantep'ten havalandığında kalabalıklardaki coşkunun 6 Eylülden sonra hangi kanallara akacağım aramızda konuşuyorduk. Demirel'e gösterilen sevginin bir yerde bağlılığın özal'da ne gibi etkiler yapacağını hesaplayamıyorduk. Başbakandaki o sakin durağan görunuşün altında ne lürfırtınaların estiğini, eseceğini elbet bilemiyorduk. Bırkaç gün sonra "çevre" Başbakandan esen sert rüzgârları kulise taşıyabilirdi. Beklemeliydik. Demirel ise seçimle halkoylamasını bağdaştıran bir üslup içinde hemen her yerde rakamlarla özal'ı deviriyor, ardından yasaklar konusunda Başbakanın garipsenen tutumunu mantıklı vurgulamalarla çürütüyordu. Uğur Mumcu ile söyleşirken Demirel yanımıza geliyor, bize "Satımda beş bıçak var, hele bunun birisini çıkarayım, ondan sonra.." diyordu. Demirel'in sırtmdaki bıçakların biri yasaklardı. Uğur Mumcu'nun sözunü ettiği öteki yasaklar ise en başta demokrasilerde sadece bugün tartışüan yasaklann değil, sosyalist partilerin kurulmasını önleyen katılaşmış çağdışı hükümlerin kaldırılmasıyla ilgiliydı. Mumcu'nun elinde inançlarını günü birlik etkilerle hiçbir zaman yozlaştırmamış Mehmet Ati Aybar'ın "Neden sosyalizm" adlı kitabı vardı. Türkiye'ye özgü bir sosyalizmin nasıl var olabileceğini irdeleyen bu kitabı Demirel henüz görmemişti. Uğur'un Türk sosyalizmine kapılan kapalı tutan yasaklardan söz etmesi üzerine Demirel "beş bıçaktan" söz etmişti Bu tür yasaklann kalkmasına karşı çıkan kesin bir tutum sergilemiyor, ancak kaldırtlması gerektiğini özenle vurgulayan bir açıklama da yapmıyordu. Demirel, Mumcu'nun dirençli bastırmalarından sonra siyasal yasaklarla ilgili btçağtn sırtından çıkmasıyla "sırtımızdaki öteki bıçaklan" tartışmaya söz vehyordu. Bu örnek bile 6 Eylül'ün önemini gösteriyor. Demokrasinin geleceği konusunda ilginç bir ipucu bu konuşma. 6 Eylül, Özal'ın benimsediği gibi ANAP iktidarmın sürgite dönüşmesi için basit bir araç değildi. 7 yıldır kavgası verilen kimi önemli sorunlar, bu anayasa, oteki yasaklar artık tartışma ortamma gelecekti. Aydın çevrelerde hayır ve evetin varacağı noktada başlayan bugünkü tartışmalar sonuçtan sonra halka daha başka yanlanyla yansıyacak, dahaşimdiden önemli işaretler veren "ben ben yapartm" anlayışıyla çözümü olanaksız yaptırımlar başlayacaktı. Kaygı, korku bu noktadaydı. Asıl irdelenmesi gereken şuydw 6 Eylül ile Demirel siyasi haklarına kavuşursa son 7 yılda kendini yenileyen bir insan mı olacak, yoksa Özal anlayışını daha yumuşak yöntemlerle sürdürmeyi mi yeğleyecekti? öteki önemli soru buydu. Parlak ışıklar altında sahnede iki insan siyasal yaşamlannın geleceği için vuruşuyor. 6 Eylül'de çıkacak evet, ülkeye olumlu yeni açılışlar getirebilir. Ne yazık ki görünen köy kılavuz istemez örneği evet ya da hayır özal'da olumsuz uygulamalartn başlangıcı olabilir. Evet oyları ilk işaretlerini veren tehlikeli gıdişe, olası uygulamalara "dur" diyebilir. Bu nedenle "demokrasi için evet" sloganı yaşamsal bir değer taştyor. Gençlîğe (Bastarafı 1. Sayfada) yapılrnadığını söyledi. Soydan, "merkezde aksamadan yiirüyen tek dalın karate oldoğunu" öne sürdü. Husamettin Soydan, sorunlanyia ilgilenilmediğinı behnerek, "Bizim istediğimiz, gençler için açılan boyle bir merkezde, ilgUilerin bize, sevgiy. le, hoşgoruyle yakiaşmalan, bizim dertlerimize ortak olmalandır" diye konuştu. Fahreltin Gundogdu da, merkeze girebilmek için bıynğını kestığini kaydederek, "Merkezde bir kız arkadaşımızla konuşsak. bize ne konuştngumuz, niye konuştugumuz sonılayor. Bizler için açılan bir yerde baskı ile karşılaşmamahyız" dedi. Bayrampaşa Gençlik ve Kültur Merkezı Müduru Mehmet Latif Demir, merkeze 571 kız, bin 364 erkek olmak uzere 1935 kışinin kayıtlı bulunduğunu belirterek, gençlere en iyi hizmeti vermek için uğraştıklannı söyledi. Merkezde, gençler arasında birlik ve bareberliğin sağlanmasına uğraştıklannı anlatan Demir, "Gençleri kaynaşünnak, gnıplaşmayı onlemek için kılık kıyafete dikkat ediyonız. Malum! Bıyık, sakaldan mana çıkartanlar var. Biz, bu yüzden üyelerimizin normal kılık ve klyafetle gelmelerini istiyoruz" şeklinde konuştu. Kılık kıyafet konusunda bir genelge bulunduğunu söyleyen Demir, şöyle devam etti: "Kızlann askıh, koisuz kıyafetierle gelmelerine, pantolon giymderiııe izin vermiyonız. Çünku ilgi çekiyor. İlgi çekince de eğitim bozuluyor. İsçi kesiminden gelenler de yaglı, pasaklı, sakalh uzun geüyoriar. Biz onlara. yagınızı, kirinizi temizleyeceksiniz diyoruz ve gerçekten de onlar okullu çocuklardan bile daha temiz gelmeye baslıvorlar." Gençlik ve Kultür Merkezı talimatında, buradan yararlananlann kılık kıyafetleri ile ilgili bir açıklama bulunmadığı için, Eyup Ilçe Millı Eğitim Gençlik ve Spor Müdurü Yahya Yüdız tarafından yazılan bir yazı, Eyüp kaymakamı tarafından onaylanmış. Yazıda, "Temiz, düzenli ve yetenekli gençler yenstirmek için 10 esasa uyulması gerektigi" belirtılerek, "erkek oğrencüerin saçlanmn kulaklar açık kalmayacak ve ensede gomlek yakasına taşmayacak şekilde kesilip taranmış olacağı, pantolon, gomlek ve kra>atla gelineceği, ayakkabılann temiz ve ökçesine basdmamış olmaa gerektigi" belırtıiiyor. Aynca, "Kız oğrencilerin de makyaj yapamayacağı, panlolon, dar etek ve mini etekle merkeac gelemeyecekleri" kaydediliyor. Gençlik ve Kultur Merkezi Mudürü Latif Demir, merkezin talımat doğnıltusunda, haftanın her günü saat 9.00'dan 18.00'e kadar açık bulundurulduğunu, ortaokul ve lise öğrencileri için çeşitli kurslar açıldığını, masa tenisi, basketbol, karate, voleybol, vücut geliştirme, halk oyunlan, atletizm, Turk sanat müziği, Türk halk müziği, tiyatro gibi dallarda faaliyetler düzenlendiğini anlattı. Demir, merkez için bakanUktan ilk dılimde yaklaşık 4 milyon lira ödenek aldıklannı belirterek, Koruma Derneği'nin büyük yardımları olduğunu söyledi. Demir, oğrencilere bağış konusunda baskı yapılmadığını ıfade etti. "ÇORLUDA TAMAM" 600araçtm otuşan konvoyla İstanbul'dan Çorlu'ya 4,5 saatte ulaşabilen Demirel, Çorlu 'daki kaiabalıği gördükten sonra "Çorht da tamam " dedi. Suçsuz ceza olamayacağmı söyleyen Demirel, ANAP iktidarmı püsküüu yalanlar üretmekle suçladı. (Fotoğraf: YALÇIN ÇAKIR) Çorlu'da evetçilerle hayırcıların afiş kavgası ÇORLU (Cumhuriyet) Demirel'in Trakya gezisi öncesinde DYP'liler ve ANAP'hlar "evet" ve "hayır" afişlemesinde karşı karşıya kalarak birbirlerini tehdit ettiler. Çorlu ANAP örgütunden bir grup E5 karayolu üzerine buyük boyda "hayır" yazdılar ve imzasız "Tnrkiye'de huzur ortamının devamı için 6 eylülde referanduma hayır" yazılı afişler dağıttılar. DYP'lilerin izinli "evet" yazılı afişleri üzerine, gece "hayır" afişlerini yapıştıran bir grubun DYP ilçe başkanı Kâmil İnan'ı araba ile ezmek istedikleri biİdirildi. Olayı bir dilekçe ile savcılığa bildiren Înan, "Bnndan sonra nıyalarında kâbus göreceklerdir" dedi. Demirel'in gezisinin ilk durağı olan Çorlu'da DYP'liler geniş bir mavüi "evet" kampanyası başlattılar. Ancak, belediyenin merdivenince gundüzden asılan bez afislerin, gece aşın ölçüde yuklenen saman balyası taşıyan bir kamyon tarafından kopartıldığı gözlendi. DYP'lilerin afişlemesınin ardından gece yarısı başta ANAP Tekirdağ Milletvekili A. Rıfkı Atasever, Ereğlı Belediye Başkanı ile ilçe yöneticileri olmak üzere "evef'lerin üzerine "hayır" afişlerinı yapıştırdıkları göruldü. Karşı afışlemeyi ve yola yazım işlemini öğrenen DYP ilçe başkanı Kâmil Înan, arkadaşları ile kontrole çıktıgında ANAP'h bir grubun saldırısı ile karşı karşıya kaldığını bildirerek şunlan söyledi: "Atatürk meydanında direkleri koatrol ediyordum. Yolun karşı tarafmda duran bir beyaz Mercedesdekiler, yola büyük boyda hayır jazıyorlardı. Mudahale edince kaçblar. tkinci bir grup gelerek niye mudahale ediyorsunuz diye adeta hesap sordu. Bizim afişlerimiz yasal, onlannki jasadışıydı. Sen gorursun deliler. 23 dakika gectikten sonra farian sonük bir otomobilin suratle uzerimizc geldigioi gördum. Yanımdakiler beni adeta kaldınma iterek ezilmekten kurtardılar. Açıkçası beni ezmek istiyorlardı. Amaçlanmn ne olduğunu kenditerine sormak gerekir. Durumu savcılığa bildirdik. Savcımn cesareti varsa gerekeni yapar" Başka bir hayırcı grubun gece avcı kıyafeti ve tufekleriyle avdan dönme izlenimi vererek, ANAP'lılara muhafızlık yaptığı da öne suruldü. TEKİRDAĞ'dan HİKMET ÇETİMKAYA (Bastarafı 1. Sayfada) şöyle diyordu: "8 yıllık aradan sonra yine geldim. Bu süre içinde rejimin tekerleği patlarnıstı da." Bir coşku seli çiseleyen yağmur altında cılız bir ırmağa dönüştu nedense. Çünkü, belirii bir topluluk alkışlıyor, geridekiler ise susmayı yeğliyorlardı. Acaba neden? Çorlu'ya 30 kilometre uzaklıktaki Kınalı kavşağında Süleyman Demirel'i bekleyenlerin çoğunluğu mavi giysiler içindeydiler. Hemen hemen tümünün yakalannda "evet"yazılı rozetler vardı. Aralarında dolaşırken şöyle konuşmalara tanık olduk. Konu buğday alımlanydı ve üreticilerin bu yıl yine emeğinin karşılığını alamadıklan yolundaydı. Çorlu Cumhuriyet Alanı'nda da aynı konuşmaları dinledik. Ahmet Sözer adlı bir üretici, "Geçen yıl 80 liradan, bu yıl 90 liradan sattun buğdayı" diye dert yanıyordu, Gübrenin, mazotun fıyatının alım gücünü aştığını söylüyordu. Sordum üreticıye: Hükümeün alım politikasından memnun değilsiniz herhalde? Başını salladı, yüzünü ekşitti ve gözlerini kalabalığa dikti: Çoğunuığu üretici bu kaJabalığın, sor bakalım tek tek, ne diyecekler? Tek tek sormadım, ama yaklaşık 15 kişi ile konuştum. Tümü aynı şeyleri söylüyordu hemen hemen. Ama içlerinden bir tanesi şöyle dedi: Ben geçen yıl 70 liradan sattınrbuğdayımı, bu yıl ise 57 liradan... Nasıl oluyor bu iş? Onu Özal'a sormalı, üretici ne bilsin. 6 Eylül 'de evet mi, hayır mı diyeceksiniz? Yanıtı ilginçti: Henüz karanmı vermedim. Daha 6 Eylül'e çok var... Süleyman Demirel'i dinleyen suskun toplulukta böyle düşünenler çoğunluktaydı. Ya da geçmiş yıllarda olduğu gibi insanlar miting alanlarında tepkisini fazla göstermiyordu. Ne bileyim, belki... Çorlu'da Yeniçiftlikköyünde bir gece önce dinlediklerimiz ANAP gücünün yörede ne denli ağır bastığı yolundaydı. Belediyeler ANAP yönetimindeydi bu yörede. Kendilerini eleştirenlerin imarlı arsaları yeşil alana çevriliyor, yeşil alanlar imara açılıyor, kıyı şeridinde yolsuzluk dedikoduları Tekirdağ'a dek uzanıyordu. Elbet bunların tümü çeşitli iddialar. Ama insanlar üzerindeki ANAP iktidarmın ağırlığı, devletin belli kademeleri ile birlikte işliyordu. Çorlu Tekirdağ yolunda ANAP'lılar bir gece önce hayır kampanyasmı yollara yazı yazarak başlatmışlardı. ANAP Ilçe Başkanı Nadir Ayazma, Kadır Çelik, Kemal Alkış, Çetin Yeloğlu, Bahattin Zaptiye ve Marmara Ereğlisi Belediye Başkanı Enis Sülün "hayır" kampanyasının gece yarısı kurmaylanydılar. Çorlu Atatürk Alanı'nda gece yarısı DYP Ilçe Başkanı Kâmil înan 'ın üzerine araba sürülmüş, Cumhuriyet Savalığı'na verilen şikâyet dilekçesine göre, ezilerek öldürülmek istenmişti. Elbet bunlar da bir iddia. Yollara "hayır" yazısı yazan ANAP'lılara bölge trafik ekipleri araçlannın farlarını yakarak yardımcı olmuştu. Bu kişilehn bir kısmı avcı giysiteri ıçindeydıler ve ellerinde tüfekleri vardı. Elbette bunlar da bir iddia. Süleyman Demirel, çiseleyen yağmur altında Cumhuriyet Alanı'nda konuşurken biz bunları düşünüyorduk. Halkın yılgınlığının, boşvermişliğinin altında yatan gizli bir hırçınlığın görüntüsüydü, belki kendisini suskun dinleyenler. Ya da bize öyle geldi... Sanıyorum, her siyasi partiden insanlan görmek olasıydı alanda. O yüzden Süleyman Demirel, "Evet demek size konulan seçme yasağını kaldırmak içindir" diyor ve devam ediyordu: "Demokrasinin tam yüriimesi için evet diyeceksiniz. Demirel'in, Ecevit'in, Erbakan'm, Türkes 'in, Boran 'm, Perinçek 'in yasağımn kalkması için evet demeyeceksiniz Bunu söyleyenler yalancıdır hem de kuyruklu yalancı." Yağmur çiseliyordu. Bu mevsim toprak suya hasrettir Trakya'da. Demirel böyle bir gunde Çorlu'dan Tekirdağ'a oradan Lüleburgaz ve Kırklareli'ne geçiyordu. Her yerde aynı pankartlar göze çarpıyordu: "Yasaksız Türkiye." Bupankartı okuyunca hapishaneler geçti gözlerimizin önünden. Ve kafalara konulmak istenen tüm duşünce yasakları. Gönüllü koruculuğıı (Bastarafı 1. Sayfada) haber örgütünde çalışmalan için öneride bulunuldu. Kabul etmeyince üçünü de sıra dayağından geçirdikten sonra havuza batınp çıkannaya başladılar. Köylüler, defalarca işlerinde guçlerinde çalışmak istediklerini söyledikleri halde dinletemediler. Suçsuz yere dayak yivip işkence gorduler. Bu hukuk dışı davranış partimiz tarafından sürekli olarak idenecektir. Yurttaşın siyasi eğilimi ne olursa olsun bu tür davranışlara daima karşı çıkacagız.Ya bu vatandaşlar suçlu olsaJardı acaba halleri ne olurdu? Yetkililerin ve özeUikle ANAP iktidannın dikkatini çekiyoruz." Daha sonra konuşan Diyarbakır Milletvekili Kadir Narin, konuyu Meclis'e getireceğini söyledikten sonra, "Yetkililer terörist anyoriarsa, Üstegmen Murat, teröristin ta kendisi. Bunlarla uğraşsınlar, ondan sonra huzuru getirivoruz desinlcr. Bekir usteğrnen koylulere yaptığı oneri kabul edilmeyince kendilerine, 'Bundan sonra duşmanımızsınız, sizi ezeceğiz' demiş. Biz düşman degiliz, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız, ama bunu diyen kişinin damarlarındaki asil Türk kanından şüphe ederiz. tçişleri Bakanı'nı göreve çağırıyorunı" dedi. Diğer milletvekili Şehmuz Bahçeci de, "Burada bölgeciliği kendileri yaratıyorlar. Yoksa herkes devletine saygılı, ekmeğinin peşindedir" biçiminde konuştu. Daha sonra SHP ll Başkanı Mehmet Kahraman, işkenceye uğradığı öne sürulen Mustafa Çelik'in soyularak dövüldüğü ve işkence sonucu moraran yerlerini basın mensuplanna göstermesini istedi. Mustafa Çelik de soyundu ve tüm vucudunun morartılar içerisinde olduğu görüldü. SHP heyeti.daha sonra Vali Vekili ve Vali Yardımcısı Kemal Karadağ'a giderek durumu iletti. Karadağ, kendisinin yetkili olmadığmı söyleyince bir dilekçe bırakarak aynldılar. SHP ll Sekreteri Haşim Özkoyuncu, Cumhuriyet Savcılığı'na basvurarak dayak ve işkenceye uğrayanların adlı tıbba sevk edılmelerini istedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle