19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/8 Nasreddîn Hoca heykelî KO.NYA (a.a.) Nasreddin Hoca'nın Prof. Tankut öktem tarafından 50 milyon lira harcanarak yapılan 8.5 metre yüksekliğindekı tunç heykeli, Akşehir ilçesinde Nasreddin Hoca Meydanı'na dıkildı. Nasreddin Hoca ŞenJiklerinin dünkü bölumünde "Nasreddin Hoca'nın Hayatı ve Fıkralan" konulu bilimsel bir toplantı yapıldı. Japon bilim adamı Prof. Masao Mori, toplamıda yaptığı konuşmada, Nasreddin Hoca'run fıkralarmın Japonya'da da bilindiğini ve beğenildiğıni bildirdi. Mori, "Nasreddin Hoca ile ilgili kitaplann sayısı giderek anmaktadır. llkokullarda bile Nasreddin Hoca'nın fıkralan anlatılmakta, halk arasında bu fıkralar konuşulmaktadır, Ben de 500 fıkranın yer aldığı "Nasreddin Hoca Fıkraîarı' adlı bir kitap yazdım" dedi. İsviçre'ye din ve anaokulu öğretmeni tstanbul Haber Servisi jstanbul'da toplanan Türkiye İsviçre 2. Karma Eğitim Komisyonu protokolü dün imzalandı. Protokole göre Türkiye, Isviçre'ye anaokulu öğretmenleri ile din ve ahlâk kültürü öğretmenleri gönderecek. İsviçre'deki Türk çocuklarını eğitecek olan öğretmenlerin tamamının Türkiye'den gönderilmesini hükme bağlayan protokolde, ayrıca, öğretmenlerin İsviçre'ye atandıktan sonra bir yıl süreyle ücretsiz yabancı dil kursu gormeleri de öngörüldü. İsviçre'deki Türk çocuklarına verilenTürkçe ve Türk Kültürü dersi, haftada 2 saatten 4 saate çıkarıldı. MUSTAFA EKMEKÇt AJNKARA NOTLARI Alrnan Profesörün Doğramacı'ya Mektubu... 9 TEMMUZ 1987 Yanlış yazan gazeteci ihraç edilsin lenlenen "Avrupo Parlamentosu'nun Son Karan ve Türkiye Üzertnde Esktmeyen Emeüer" konulu açtkoturumda, A vrupa Parlamentom 'nun Türkiye üe ilgüi aldığı son karar kmandı. Prof. Dr. Nevzat Yalçtntaf konuşmasmda Ankara 'daki bazt yabana gazetecüertn yanhs ve kasıth haberler yazdıklannı söyİnti; bu durumda gazetecbtin üç yadaaltıay gibi sürelerle Türkiye 'den ihraç edHebileceğini, ama bu sürenbı bttimtnde yeniden dönebüeeektertni beUrtti. Açıkoturumda Doç. Dr. Mbn Kemal öke, yurttbfmdaki Ermeni etkinliklerine değirUrken Tercüman Gazetesi yazan Ergun Göze de ' 'Hukuk ve fetıefl açtdan konseyle olan münasebetlerimiz " üzerlnde durdu ve "A vrupa 'nın ideali ve ahlakı kalmamiftv. A vrupa'nm adalete thtiyacı vardv. Adalet duygusu ise tarihte yainız Müslüman Türklerde varthr" dedi. (Fotoğraf: TARIK ERSOY) f Genel HABERLERİN DEVAMI Süper emeklilik hakkında soru yağmuru Emekliler SSKNd bastı Süper Emeklilik Yasasına ilişkin sorularma yanıt arayan emekli işçiler SSK'nin açtığı danışma bürolannı adeta işgal ederlerken bir yandan da yasayı eleştirdiler ve "Zenginlerin kanunu" dediler. danışma bürosu kurmuştu. Çalışma saatleri arasında işçi ve emeklilerin süper emekliliğe ilişkin sorularını yanıtlayacak bu büroda olası kalabalık dikkate alınmadan, sadece üç kişi görevlendirilmişti. Sabahın erken saatlerinden^tibaren işçiler ve emekliler, SSK Genel Müdürlüğü'ne "baskın" yaptılar. Süper emeklilik konusunda bilgi verilmesi için de genel müdürlükte bir oda tahsis edilmişti. Işçiler ve emekliler, sorularına bu odada görevlendirilen kişilerden yanıt alabileceklerdi. Işçilerin ve emeklilerin en merak ettiği sorular ise şunlardı: "Kaçıncı kademenin kaçıncı derecesinde olanlar süper eraeklilikten yararianabilecek? Yararlanmak için hemen başvurmak gerekiyor mu? Ne zaman başvurulması gerekiyor?" "Dur durak bilmeden" odaya dalan işçiler ve emekliler, sorulan yamtlafnakla görevlendirilen kişiye bu soruları yöneltiyorlardı. Görevlinin verdiği yamtlardan tatmin olmayanlar ise, gidermiş gibi yapıp, dışarı çıktıktan hemen birkaç dakika sonra, sanki yeni gelmiş gibi aynı soruları yeniden yöneltiyorlardı. Birinci derecenin dokuzuncu kademesinden emekli olup olmadığını merak eden işçi emeklileri, emekli cüzdanlannı görevli memura uzatıyorlar. Bu sorularına olumsuz yanıt alanlar ise J ANKARA (Cumhuriyet Büroso) "Amma da saçma sapan bir kaounrauş" ya da "Bu kınundan ancak zenginler yanuianuiar." SSK Genel Müdürlüğü'ne Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından da onaylanan süper emeklilik konusundaki sorularına yanıt bulmak üzere gelen emekliler böyle konuşuyorlardı. SSK Genel Müdürlüğü, süper emeklilik konusunda, işçiler ve emekliler tarafından yapılacak olan "soru yagmuru baskınından" sanki daha önceden haberleri olmuşçasına bir Bir gelinin dranıı... NECATİ AYGIN İZMİR Başlangıçta her şey güzeldı. Komşusunun oğlu Muhittin ile anlaşarak ev'enen Belgin Sümbül, Almanya dönüşü aradığı mutluluğu bulrauştu. Geçim sıkıntısı nedeniyle kayınpederi ve kayınvalidesi ile bir arada oturmasına karşın yine de yaşamından hoşnuttu. Kısa bir zaman dilimi içinde anne babasının ölümu ile yasamında ilk büvük acıyı tatmasına karşın, eşinin kendisine olan sevgi ve şefkati onu yaşama bağlamaya yetiyordu. Bilgen Sümbül, yaşıtlarının lise ikinci sınıfa gittığı sırada, 16'sında evlenmişli. Ama yadırgamadı evliliği. Ailenin tek geçim kaynağı olan taksiyi, gece kocası gündüz de kayınpederi çalıştırryor, Belgin de hem e\i toparlıyor hem de kayınvalidesine bakıyordu. Bu "mutlu" tablo bir yıl sürdü. Ta ki, kayınpeder Hüseyin Sumbul, soğuk bir kış gecesi kocası işte olduğu sırada mutfakta yemek yapan Belgın'in yanına gelip "Brnimle yatacaksın" diyene kadar... Şaşırnustı Belgin, nasıl olurdu, nasıl "babam" dediği kişi kendisinden böyle bir şeyi isteyebÜirdi? Kaytnpederiran elinde bıçağı görünce isin şakası olmadığını anladı. Çaresizdi, geceyi kayınpederi ile geçirdi. Anık bu kâbusu haftada 34 gece yaşamaya başladı Belgin. Dunımu kocasma açamazdı. Nasıl anlatırdı. Öz babasının kendısi ile cinsel ilişki kurduğunu. Bu, kocasını, kendi çektiği acıdan daha çok yaralardı. Sonunda kocasına "Evden tasınaüm, ikimiz ayn bir evde oturalım" deme cesaretini gösterdi. Ne var ki eşi Muhittin buna çok sinirlendi. Onu geçimsizJikle suçladı. Üstelik Muhittin1 in işi yoktu ve babasının hem evinde kalıyor hem de ona ait taksiden para kazanıyordu. Ayn bir evi hangi para ile kurarlardı. Belgin bunu kabul edemez. Sonunda durumu kocasına açar ve her şeyi anlatır. Ne var ki, yine inandıramaz. Ancak içine kurt düşen Muhittin bir doktora gidip kısır olduğunu ve çocuk yapmasmın mumkün olmadığını ögrenince tum olanlara inanır. İlk işi karısını boşamak olur. Boşanma gerçekJeştikten sonra evi terk eden Belgin'in gidebileceği tek yer Balçova'daki ablasımn evidir. Ama ablası "a«b çıkmış" bir kadınla aynı evde oturmayı kabul etmeyince yine geriye, eski kocasının evine döner. Hâkimi bile şaşırtan bu dönüşün nedeni "çaresizliktir". Kayınpederi ile ilişki kurmamaya da kararlıdır, ama ne mümkün. Kayınpederi kendisi ile yine birlikte olmak isteyince sıfırı tüketen Belgin, yatağımn altma sakladığı av tüfeği ile kayınpederini vurur. Ağır yaralı kayınpederi devlet hastanesîne kaldırılırken Belgin demir parmaklıklann arkasında karnında beş ayük çocuğu ile baş başa kalır. Tüm olanlara karşın Hüseyin Sümbül'ü "babam" deyip bağrına basan Muhittin lüm hastane masraflarını ustlenir. Bir aylık tedaviden îonra hastaneden taburcu olma zamanı gelir. Ana oğul, devlet hastanesinin önüne ozel araçlarım getirip Hüseyin Sümbül'ü çıkarırlar ve evin volunu tutarlar. Ancak baba sağlığına tekrar kavuşmanın şaşkınhğı içinde, oğluna hakaret dolu sözler söylemeye başiar. "Sen bovnuzu takmışsın", "Gil kannı geneleve sat" bunların en hafindir. Bunlara dayanamayan Muhittin teda\i ettirdiği babasını evin onune geldiğinde takside bekletir, evden tüfeği getirir ve tetiği çeker. Muhiıtin anık baba katilidir... Idam istemi ile yargıç karşısına çıkacağı günü beklemektedir... Televizyon dizilerine taş çıkaran bu olaylann ardından Belgin Sümbül geçen gunlerde karnı burnunda yargıç karşısına çıktı ve mahkeme tutanaklarına da geçen, yukarıda anlattığımız olayları sıraladı. Suçu: Adam oldürmeye tam teşebbüs. İstenen ceza: 24 yıl hapis. Belgin hâkıme; "Çocuğumu dışanda doğurup cezamı daha sonra çekebilir miyim" dedi. Yanıt olumsuzdu. Çunkü Belgin "firar edebüir" ve 'k*yıplanı kansabilir"di. "Amma da saçraa sapan bir kanunmuş" diyerek feryadı b'asıyorlardı. İşçilerin ve emeklilerin o kadar çok soracak soruları vardı ki, karşılarında sabırlı bir görevli bulmanın verdiği güvenle süper emeklilik dışı soruları da yöneltiyorlardı. Soruların ardı arkası bir türlü kesilmek bümiyordu. Ayaktaki görevli ise, ayru sorulan birkaç dakika ara ile kendisine yönelten işçi emeklilerine aynı bilgileri vermekten sıkılmıyordu. SSK Genel Müdürlüğü'ne sorularma yanıt bulmak amacıyla gelen işçi ve emekliler, genel müdürlükten ayrılırken ise yasayı şöyle değerlendiriyorlardı: "Bu yasa zenginlerin yasası. Ben bu kadar prim ödeyebildikten sonra ne hacel süper emekliliğe." HALEFOĞLUTHATCHERDtşişUri Bakaru Vahit HaUfoğlu, lngiltere Başbakanı Margaret Thatcher tarajmdan Downing Leddesi 10 numarada kabul edüdi. (Fotoğraf: APJ Halefoğlu, Thatcheria (Baştarafı 1. Sayfada) fingte. "Ermeni soykınmı karanna tngiliz hukumetinin de katılmadıgını ve tenzih etmderini istedik" demişti. Bu sözleri soylemesinin ardından ise tngiliz Dışişleri Bakanjığı Sözcüsü John Grant, sadece aa.'ya şu açıklamayı yaptı: "Sir Ğeoffrej Hone ile Türk Dışişleri Bakanı arasında yapılan göriişmede, Avrupa Parlamenlosu'nun ATye üye devletler adına konuşamayacagı ve üye ülke hükumetlerinin, meclLsle ifade edilen göriişlerden sonımlu tululamayacagı Sayın Halefoğlu'na ilelilmistir. Hukumelimiz mecliste kabul edilen karın hoş karşılamamıştır." Ingiliz Dışişleri'nin bir sozcüsü de aynı yonde bilgi verirken, "Majestelerinin hukumetinin, bagımsız seçilmis bir organ olan Avrupa Parlamenlosu'nun aldığı kararlaria bir ilgisi voktur. Geçmişle de hükümetimiz tarafından benzer kararlann hoş karşılanmadıgı örnekler vardır" dedi. İkili görüşmeler sırasında Halefoğlu'nun ısrarla üzerinde durduğu "lenzih" açıklamasının görüşmelerden sonra bu şekilde yapılması garip karşılandı. Bazı diplomatik kaynaklar, İngiliz Dışişleri Sözcüsü'nün açıklamasında "Bu hususlar Sayın Halefoglu'na da görüşmelerde iletildi" deyışinin kullanıldığını hatırlatarak, konu üzerinde hassasiyetle duran Halefoğlu'nun basın brifınginde bundan söz etmemesine dikkat çektiler. Dışişleri Bakanı Halefoğlu, dün sabah Sanayi Bakanı I.ord Young ile bir araya gelerek bir saat süren bir goruşme yaptı. Görüşmede iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi üzerinde durulduğu bildirildi. Daha sonra Basbakanlık konutunda İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher tarafından kabui edilen Halefoğlu, oğle yemeğinde de Ingiliz Kraliyet Dış Poütika Enstitüsunde, dış politika uzmanlarıyla görüştü. Enstitüde davetlilere hitaben "Türkiye'nin Avrupa'ya entegrasyonu" başlıklı bir konuşma yapan Halefoğlu, daha sonra dinleyicilerin çeşitli konulardaki sorularını yanıtladı. Öğleden sonra da Türkiye Büyükelçiliği rezidansında çok sayıda yerli ve yabancı basm mensubunun katıldığı bir basın toplantısı düzenleyen Halefoğlu, 3 günlük Londra ziyaretinin çok olumlu ve başanlı geçtiğini, her alandaki ikili ilişkilerin gelişmesini memnunlukla görduklerini anlattı. Basın toplantısmda Kıbns, AT uyeliği, Bulgaristan'daki Türkler, Türklngiliz Savunma Sanayii işbirliği konularındaki çeşitli sorulan da yarutlayan Halefoğlu, "İran ile Irak arasındaki savaşı sona erdirmek için BM Guvenlik Konseyi daimi üyelerince çeşitli vaponmlar içeren bir karar lasansı hazırlandıgı ve Türkiye'nin boyie bir durumda tavnnın ne olacağı" yolundaki bir soruya şu yanıtı verdi: "Eğer silah ambargosu söz konusu olacaksa, biz iki tarafa da silah satmıyoruz. Bunu satanlar dtışÜDsün. Ama bildiğim kadanyla BM Guvenlik Konseyi'nin İngiltere hariç diğer 4 üyesi de bu ulkelere silab satıyor. Biz her zaman, komşumuz olan iki ülke ile ikili siyasi ve ekonomik ilişkilerimizi iyi tutmaya ve banşa hizmet edecek çabalar gösterdik ve buna devam edecegiz." Bertin özgür Üniversitesi'nin (FU) en tanınmış öğretim üyelerinden Akaderni ödülü sahibi, Prof. Dr. Gerhard Bauer, VÖK Başkanı Prof. ihsan Doğramacı'ya bir mektup gönderdi. Prof. Bauer, belli ki, dürtyada olup bitenlerte, bu arada Türkiye'deki gelişmelerte de çok yakırv dan ilgili bir sosyal bilimci. Dunyamn her ulkesinde üniversitele toplumlannın genel gelişme düzeylerinin üstundedirter. Hernalde, bugünku Türkiye üniversrteleri, bu noktada ilginç bir ayncalık oluşturuyorlar. işkence sorunu çozulmemışken, YDK'ün vartığı da sürerken, YÛK de gerçekte bir "işkance kunmu" iztenimi venyor. YÛK'ten uzaklaştınlanlardan pasaport alabilenler, yurtdışında, çeşitli ünıversrteterde hocalık ediyorlar. Alman Prof. Gerhard Bauer'in Ooğramacrya mektubunu yaytmlamak istedim. Şöyle diyor Bauer: "Sayın Başkan, Bilimsel mücadeleye, yabancı küttürfeıie karşılaşmaya ve onlardan birşeyleröğrenmejre son derece ilgi duyan bir kimse olarak, ulkeniz ünA W ^ b ş i ^ k y( t ( o tç e m ) şb i y * 1^ l ^ ü ) g ) ^ Her şeyöen önce, altı yıfdır uygulanmakta olan, YOkseköğrsUm Ynsası, devlet gdaOmi ve mudahelesine oianak veten Bnstrümanlanyte, daha çok demokrasi, daha çok ekonomik, teknik ve sosyal Uerteme yolunda yurumek İsteyen bir ülke için bu noktada getBkli olan özgur, kandi sorumluluğunun bilincinde ve yenlHMen yana zengin bir bilim faaJlyettni güvence altma alacak gibi görünmüyor. Söz konusu yasanın özelllkfe ilk dört yıllık uygulamalan, kendlni universıteye venrıiş ve bilimsel açıdan en yetenekll meslektaşlann universiteden atümastna yoi açmısOr. Bunlann bir oöiumu simdi yurtdistnda yasryor. Bu durumda bizlet, bu siyasal ntteliktBkl işten çıkarmalann, Türk OntversitBlerine nasıl buyük zaıartar vet&ğini doğrudan aniayabByoruz. İşten ctkarmalam sayısı konusunda, Türidye oUsmda İlan edilenlerden çok daha dusük rakamlar verdiğinizı biliyorum. Ne var ki, işten atılan 1100 değil de 'yalnızca' 6a öğretim üyesi, bunun birkaç katı araştrma görevlisi ve yardımcı doçent bile olsa, tek bir bilimclnin bile bilim dışı nedenlene yerinden edilmesi, yani elinden etkili olma olanaklanmn alınması ve kendisini bilimsel bir kurulus içinde geliştlrmesinin olanaksız kıtınması, bizce bilimsel gizilgücun (potansiyelin) zayflaması demektir ve hiçbir siyasal ya da milH eğltimle ilgili bir hedede bunu savunmak olanağı yoktur. Bugunlerde (mayıs ayında) pom öğrend tBmatlcâği konusunda, MHet MecTısi'ne sunulan yasa tasansı da bence geriye etfnvş bir başka admdtr. Avrupa Topluluğu ulkelerinde, Turkiye'de gerçekieştirilmesi sabtrsızlıkia beklenen bilim özgünuğüne yönelik değHdk. Butün öğrancHerin beHi demeklere zorla üye olmaJan, şımdiye dek hiçbir yerde gerçek bir kazanç getinvedi. Aynca butün üyelerin yansının topJanttiarda ve kararlarda hazır bulunma koşulu, en azından büyük üntversltBterde uygulamayı olanaksız kılacakbr. Boyie kutu ve zarariı bir madde, ciddl birpolltik yönetime yakışmamaktadır. Son göaterHerin ve açlık grevlertntn gösterdiği gibi, bu duzenleme, unlversltelerdeki atmosferi iyileştirmeyecokttr. Protesto eden öğrencilem nasıl davranıldığı konusunda Türkiye'den gelen haberlere bakılırsa, olanlar, yerieşmeye çalışan demokrasiden çok, uzun süredir kaidınlmış olan sıkryöneüm düzenine uymaktadır, polis dayağı artmakta, ünlversitelerde ve sokaklarda insanlar tutuklanmakta, evterinden götunjlmekte, öğrencilerin kryafet, saçı, sakab kontrol odtim&kte ve en sonunda, tututöanan öğrencUer işkBnce görmektedlr. Biliyorum ki genç Türkiye ve ozeUfkie Turk kamuoyv, karanlık geçmişin surmesine ve işkencelere butun gucuyie karşı koymaktadır. Sayın Başkan, sizden, öğrencilerin uğradığı işkenceierle HgUt her haberin üzerine gltmenlzi, suçlu memuhann cezalandınlmasmı istemenizi ve böyle işkence oiaylannın olduğu her tutukgvtnden butun tutuklu öğrencilerin salıverilmesini sağlamanızı bekllyorum. Butün bunlann yanında, ikinci endişemden de söz etmek istiyorum. Guçlenen dinsei 'fanatik' (bağnaz) akımlar, terörierini giderekartan bir biçimde üniversitelere de sokmuşlardır. Varfda, 'Yüzüncü Yıl Üniversitesi 'ndenbköğrendnin, oruç tutmadığt genkpeatyle, 'Islamın Behçileri' tarafından btçak ve taşlaria ölduruknesi, aynca yedi öğrenclnln yaralanması, bu 'dindarların' neler yapabileceğini, laik bir topiumun hangi tehüketenn tehdidi attmde olduğunu göstamektedr. Kononm ki, yasaktar ve yönetimsel önlemlene, bu aydınianma duşmanı güçlerin önune geçilemeyecek, onlann glzll duşmanhğı daha da artacakbr. Başı bağlı öğrenciler, polis gücüyle universiteden uzaklaşbnlryorsa, bu davranış öğrenme özgüriüğune ters düşer ve özgur bir universite öğrenimini kurtarmaz. Daha gerekli olanı; universiteleroe. kamuoyunda ve tüm toplumda, kurtuluşu radikailikte arayan, ama bu topiumun uyeleri olan insanlarta tartşılmahdır. Ancak, bunun İçin de, çogunlukJa aydmlanmadan yana olan OğrencHerin politika ve yaym yapma hakkuı kısrimak bir yana, daha da guçlendihlmelidir. Bu beyinteri yıkanmış bağnazlara (fanatiklere), üntversitedeki bir devlet komiseri ya da polisten çok, bizzat öğrencilerin ulaşma sansı daha çoktur. Son 20 yılın Bat Alman ünlversitBİennde, son derece akHf ve potttik bUnç taşryan öğrencterie çok çeşitli deneyimlerimiz oldu. Bugun bizim öğrendierim'ain de siyasal haklar ve çalışma olanaklanndan sonuna dek yarartandıklan söylenemezse bile, saptadığım odur kJ, öğrencilerin bu ylrmi yıl içinde çok çeşitli birbirinet ztt çabalan, toplumumuzu buyük Mçude demokratlkjeatlnvlş, azınlıklar v» farklı düşünceier konusunda daha hoşgörulü kılmış, faşizmden sonra canlılığını yitinvemiş olan bağnazltğı azaltmış ve ekonomik duzen gibi, topiumun kabuklaşmış yapılannı en azından yumusatmışttr. Ülkenizin öğrencileri ve meslektaşlar, Türkiye'deki öğrenknin çokpahaiı, burslann çok az olduğundan yakmıyortar. Bu durum, ister istemez, yalnızca ekonomik bakımdan guçlü bir 'seçkin' tabakanm yukseköğrenim olanaklanndan yarananmasına yol açmaktadır. Vabuda bilim dışı bir Ölçudur. Burada şlkâyet konusu, var olan naksızhk değH, aynı zamanda geleceğe dönük bir batoş açısımn dariığidu da. Geleceğin siyasal ve ekonomik niteliği, büyük ötçude bilim tarafından ve uluslararası rekabet ve işbiriiği içinde beJinenecekse, bir utkenin, kendi bMmcUerini yalnızca variıklı küçuk bir kesimden değil, aynı zamanda (henuz açtğa çıkmamış birçok yetenekteri ve ögeterfyle) halkın tüm potansiyeUnden seçmesi; yani köylü ve işçi çocuklan için (geriye ödenmesi gerekmeyen) burslar sağlanması, öğrenim harçlannı düşunvesi ve gtderak tamamen kaJdınvası çok önemlidir. Mantjk, biHm ve insanhk aöna, Saym Başkan, sizden, sadece bt gedş dönemi uygulaması olarak duşünulmüş bulunan şkndikl basha YOK Vasası'nın Türkiye'nin gereken demokratikleşmesi anlamında değiştirilmesini, poUUk öğrend örgütleriyie ilgili 'duzenleme'mn geriye alınmasını, öğrencUerm politik göruş bildirme özgüriuğünün, akademik özyönetime olduğu kadar, öğretim ve araştmva ıçeriklerinm belirtenmosine de katılmalannın sağlanmasını, olaylar sırasında tutukjanan öğrencilerin sakverilmesini ve polisin universiteden uza/daştmlmasını istjyorum. Derin saygılanmı sunuyorum. Prof. Dr. Gerhard Bauer" Doğal gaz (Baştarafı 1. Sayfada) dolar ile en yüksek bedeli öneren konsorsiyum oldu. Istanbul Anakent Belediyesi'nin, doğal gaz dağıtım şebekesini yapacak şirketi belirlemek için açtığı ihaleye Federal Alman, halyan ve Fransa firmalarıyla konsorsiyum oluşturan Doğuş, Enka, Alarko, Tekfen. Eltes ve Kutlutaş gibi büyük holdinglerle Türk ortak almayan İtalyan Grasetto firması katılmıştı. Anakent Belediyesi meclis salonunda dün saat 11.00'de noter huzurunda açılan teküf mektuplarından sonra bir konuşma yapan Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, fiyat vermenin işin ilk etabı olduğunu belirterek, "Kimse diişük fiyat verdim diye işi çantada keklik gormesin. Firmalar. şu andan itibaren düşiik faizli ve uzun vadeli ynbancı devlet kredileri bulmak için yanşmaya başlasın. Önlerinde bir ay var. Bayramdan sonra kredi tekliflerini görüşecegjz" şeklinde konuştu. Ankara'nın açıklaması Öıe yandan Ankara'da da Dışişleri Bakanhğı, İngiltere Dışişleri Bakanlığı'nın, Avrupa Parlamentosunun Ermenilerle ilgili karanna katılmadıgı hususunda güvence verdiğini bildirdi. Bakanlıkça dün yapılan açıklamada şöyle denildi: "İngiltere Dışişleri Bakanı. Avrupa Parlamentosu'nun Ermenilerie ilgili karanna İngiltere hükumelinin katılmadıgı hususunda Sayın Halefoğlu'na güvence venniştir. Bakan, seçilmiş kişilerden oluşan ve bağımgz bir organ olan Avrupa Parlamenlosu'nun Avrupa Topluluğu'na üye devletler adına konuşmadığına ve üye devletlerin Avrupa Parlamentosu'nca ifade edilen göriişlerden dolayı bir sorumluluğu buiunmadığına işaret etmiştir. Avrupa Parlamentosu, daha önce de İngillere hükümeti tarafından olumlu karşüanmayan kararlar almıştı." Süper emeklilik yürürlükte (Baştarafi 1. Sayfada) 1400 artı 5 bine uzanan super emeklilik üst gösterge tablosu uyannca bu işçiler ağustos ayından başlayarak süper emeklilik primi ödeyecekler. Şu anda bu işçiler 18 bin 480 lira sigorta primi ödüyorlar. Ancak Super Emeklilik Yasası uyannca kapsama giren işçiler, yeni gösterge tablosu uyarınca daha fazla prim odemeye başlayacaklar. Örneğin 140 bin lira maaşı olan bir işçi 19 bin 600 lira prim öderken, süper emeklilik gösterge tablosunun en üst tavaıu olan 448 bin ve bunun üzerinde ucret alan işçiler ise 62 bin 720 lira prim ödeyecekler. Bu işçiler süper emekli olurken son 5 ytllık ücret ortalaması göz önune alınacak ve bu ücret ortalaması süper emeklilik göstergesinin hangi kademesine rastlıyorsa o prime esas ücret kademesinden emekli olacaklar. Örneğin 5 yıllık ücret onalaması 448 bin lira olan bir işçi, yasa uyannca aylık bağlama oraru yüzde 50 olduğu içifı 224 bin lira emekli maaşı alabilecek. Şu anda emekliliğine birkaç yıl kalmış olan ve 132 bin lira üzerinden maaş alan bir işçinin durumu ise ayn hesaplanacak. Örnegin, emekliliğine iki yıl. kalmış bir işçi iki yıl süper emeklilik primi ödeyecek. Emeklilikte 5 yıllık ücret onalaması göz önune ahndığı için diğer uç yılın hesaplamasında da normal emeklilik göstergesinden ödediği prime esas kazanç göz önüne alınacak. Dolayısıyla 5 yılın ortalaması super emeklilik göstergesinde hangi kademeye rastlıyorsa, işçi o kademeden emekli olacak. Ancak emekliliğine iki yıl kalan işçi, üç yıl daha çaiışıp super emeklilik primi öderse o zaman normal göstergeden ödediği prime esas kazanç miktarı 5 yıllık ortalamada dikkate alınmış olmayacak. 2. 1440 gösterge üzerinden emekli olmuş işçiler: Süper emeklilikten şu anda 1400 gösterge üzerinden emekli maaşı almakta olan işçi emeklileri "istege baglı" olarak yararlanabüecekler. I400göstergenin altındaki bir kademeden emekli olmuşlar için yasa herhangi bir hak tanımıyor. 1400 gösterge üzerinden emekli olan bir işçi emeklisi yasa yurürlüğe girdikten sonra 6 ay içerisinde SSK'ye başvurarak süper emeklilikten yararlanmak istediğini bildirebilecek. Bu başvurusunda işçi, emeklisi 1400 artı 5 bin, 1400 artı 50 arasında değişen gösterge tablosundaki prime esas kazanç tutar kademelerinden birini seçecek ve bu puan üzerinden yıizde 20 oramnda prim ödeyecek. Örneğin söz konusu gösterge tablosunun tavanı olan 448 bin lira üzerinden prim ödeyerek süper emeklilikten yararlanmak isteyen bir işçi emeklisi 5 yıl boyunca ayda 70 bin lira prim ödeyecek ve 5 yıl sonra super emekli olabileoek. Eğer bir işçi emeklisi basvurduğu tarihte 5 yıllık prim borçlannın tutan olan 4 milyon 200 bin lirayı toptan ödediği takdirde borcunu ödediği ayı takip eden aydan itibaren, almakta olduğu malullük, yaşlılık veya ölüm aylığı bağlama oranı dikkate alınarak prime esas kazanç olan 448 bin lira üzerinden hesaplanacak süper emekli maaşını almaya başlayacak. Bu noktada bazı işçi emeklilerinin eleştirileri bulunuyor. Yaşlan ilerlemiş olan işçi emeklileri 5 yıl boyunca prim ödeyemeyeceklerini, dolayısıyla bunun bir haksızlık olduğunu dile getiriyorlar. 3. 1400 gösterge üzerinde emekliliğe hak kazannuş olan işçiler: 1400 gösterge üzerinden emekliliğe hak kazanmış olan işçilerin, süper emeklilikten hiçbir hak kaybı olmadan yararlanmaları, son başvuru tarihi yasa bugun Resmi Gazete'de yayımladığı için dün sona erdi. Ancak 30 temmuz tarihli SSK genelgesi emekli aylığı bağlanmaya hak kazanmış olup da, henuz tahsis talebinde bulunmayanlar için 10 temmuz tarihine değin süre tarumıştı. Ancak Cumhurbaşkanı Evren tarafından dnaylanan yasa bugün Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe gireceği için, bu durumdakiler bugunden itibaren işçi emeklilerine tanınan olanaktan yararlanamayacaklar. Yasanın yürurlüğe girmesinden önce (yani düne kadar) emeklilik için bpşvurmuş işçiler, aynı işçi emeklileri gibi super emeklilik tablosundaki derece ve kademelerden borçlanarak yüzde 20 oramnda prim ödeyecekler. Bu kapsamdaki işçi emeklilerine uygulanan süper emeklilik yönteminde olduğu gibi aylık 70 bin lirayı 5 yıl süre ile ödedıkten sonra, 5 yıl sonra süper emeklilikten yararlanabilecekler, ya da 5 yıllık prim borcu olan 4 milyon 200 bin lirayı toptan ödeyerek, hemen super emeklilik maaşından yararlanabilecekler. Yurürlükten önce başvuramayan (yani bugunden itibaren) emekliler için super emeklilik uygulaması, şu anda emekliliğine birkaç yıl kalmış olan bir işçininkinin aynısı olacak. 1400 gösterge üzerinden emekli olanlar super emeklilik primlerini süresi içinde ödemedikleri takdirde. primi ödenmeyen ilk aydan itibaren borçlanma hakkı duşecek, yeniden borçlanma yapamayacaklar. SSK genelgesi SSK'nin 30 haziran tarihinde yayımladığı genelge ile 1987 yıh içinde emeklilik talebinde . bulunacaklara bâğlanacak aylıklann hesaplanmasında ortaya çıkabilecek soru işaretIerine açıklık getirildı. Genelgede konuya ilişkin şöyle denildi: "1987 yıh içinde tahsis talebinde bulunacaklara bâğlanacak aylıklann hesaplanmasında nazara aknması gereken, 1982. 1983, 1984, 1985 ve 1986 yıllan prime esas kazançlann ızami olması ve her jıl için 360 gün prim odenmiş bulunması halinde, gösterge 1400 olmakta, söz konusu yıllarda geçerli olan prime esas azami günluk kazançlara göre. 1982 ocak ayında 18 gün, vejra 1982 şubat ayında 17 gün, veya 1.3.198231.12.1982 süresinde 14 gün veya 1 1.198331.12.1983 süresinde 10 gün veya 1. 1.198431.12.1984 süresinde 7 gün veya 1 1.198531.12.1985 süresinde 5 gün, vtya 1.1.198631.12.1986 süresinde 4 güne kadar primi odenmemiş, süresi olanlann gostergesi de 1400ün altına duşmemekiedir. Örnek vermek gerekirse, aylık hesabına esas alınacak son 5 yılda (ocak 1982 ayı nariç) her yıl 360 gün üzerinden ve lavandan prim odeyen, ancak ocak 1982 avında 19 gün primi odenmemiş suresi bulunan sigortaünın gostergesi 1395 olmakta ve bu sigortalı borçlanma hakkından >ararlanamamaktadır. Birinci derecenin dokuzuncu kademesinden emekli olup olmayacağının tespiti için müracaat edenlerin durumlannın süratle tespiti için yukanda sureler itibanyla belirtilen ve göslergeyi 1400'un altma düşürmeyen primi odenmemiş azami gün sayılannın dikkate alınması kolaylık saglayacaklır." Kayınvalidenin ihbarı Bir süredir evdeki garipliklerden şüphelenen Belgin'in kayınvalidesi Nazife Sümbül ise "gece nöbetlerine" baslamıştı. dunımu anlamakta gecikmedi. 60 yıllık ömründe böyle bir şeye tanık olmayan Hanife Sümbül soluğu karakolda aldı. Kayınvalidesinin ve eşinin durumu öğrenmesinden sonra dünyası iyice karardı Belginin. "Ziaa" suçundan tutuklu kaldığı günler değil, kocasının içine düştüğü durum yıkar Belgin'i. Ama kocası hâlâ annesinin sozlerine inanmaz, inanamaz. Evini, işini, yasamını paylaştığı öz babası kendisine bunu nasıl yapardı ki? Komşuların da ısrarı üzerine anne Nazife Sümbül şikâyetinden vazgeçer ve zina davası düşer. Ama evde yaşam, yine eski hamam, eski tas... İLAN KADIKÖY İKİNCİ SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 987/37 Halen Kadıköy Moralı Ibrahimpaşa Sokak 34/2 sayıh adreste ikamet eden MEHMET ZİYA CÖMER. rahatsızhğı nedeni ile hacir alüna alınmış olup, kendisine aynı adreste ikamet eden eşi ŞERİFE ÜLVİYE CÖMER vasi tayin edilmiştir. Keyfiyet ilan olunur. Basm: 7051 EPSON Where anything is possible n. Bilgi işlemde 17 yıllık deneyimle ^ • program ve servis kalitesi flfiKMflN sunuyoruz. tLAN İSTANBUL 1. SULH HUKUK HÂKTMLİCt'NDEN Mahkememizden verilen 29.6.1987 tarihli karar geregince hastalığı sebebiyle Feride Ekebay'a kızı Sabriye Kandur'un vasi tayinine karar verilmiştir. ilan olunur. 29.6.1987 Basın: 6829 EPSON PC AX • 80286 Mıkroprosesor (6MHz. 8MHz. 10MHz seçeneğı) • 640 KB RAM (Max 15.5 MB) • 1 2 MB FDD ve 20 veya 40 MB HDD • MS DOS 320 işletım sıstemı • Endustn Standardına uygun • Monokrom. Renkli Grafık, Enhanced Renkli Grafık. MGA Multı Mode Grafık adaptor seçeneklen Önce doğur, sonra öldurelim Belgin bir türlü kocasına babasının yaptıklannı inandıramaz. Ama bir gün hamile olduğunu anlayınca işler iyice kanşır. Belgin dunımu ister istemez kayınpederine açar. Çocuğu aldıracak Belgin, başka çaresi yok. Ama kayınpederi yine şaşırtır kendisini. "Hayır çocugu doguracaksın sonra bogup öldureceiiz" der. Marmara Üniversitesi Dişhekimliği kimliğımı kaybettim. Hükümsüzdür. HATtCE KEYHAN 42758 nolu ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. SEVtL BAŞTÜRK MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI'NDAN MALİYE MÜFETTİŞ YARDIMCILIĞI GİRİŞ SINAVI Maliye ve Gümrük Bakanlıgı Teftiş Kunılu Başkanlığı'nca 5 Ekim 1987 pazanesi günü saat 09.00'da Ankara ve lstanbul'da Maliye Müfettiş Yajdımcıhğı Giriş Sınavı açüacakur. , SINAVA KATILABİLMEK ÎÇİN a) Devlet Memurlan Kanunu'nun 48'inci maddesinde yazılı niteliklere sahip olmak, b) 1.1.1987 tarihi itibariyle 30 yaşıru doldurmamış bulunmak, c) Siyasal Bilgiler, Iktisat, Hukuk, lktisadi ve tdari Bilimler Fakültelerinden, lktisadi ve Ticari tlimler Akademilerinden, (veya eşitleri olan yurtdışı fakülte veya Yüksek Okullardan) birinden mezun olmak gerekmektedir. Sınavlara giriş şartlarını ve sınav konulannı gösteren kıtapçık ile başvum fonnu yukarıda belirtilen eğitim kunımlaruıdan, Ankara'da Teftiş Kunılu Başkanlığı'ndan, tstanbul ve Izmir Defterdarbklannda Maliye Müfettişlerinden sağlanabilır. îsteklilerin gerekli belgelerle birlikte en geç 25 Ey'ül 1987 cuma günü çalışma saati bitimine kadar Teftiş Kunılu Başkanhğı'na bizzat veya posta üe başvunnaları (postada vaki gecikmelcr dikkate alınmayacaktır) gerekmektedir. tlan olunur. (Basm: 22369) Bilgi İşlem Müşavirlik Mümessillik ve Eğitim Merkezi 2. Taşocağı Cad Damla Sok. Damla Han No.3 Kat 1 Mecıdiyeköy İstanbul TeL 172 22 47 167 23 56 ROMAR Yetkili Satıctsı İLAN KADIKÖY 2. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Kadıköy, Feneryohı, Saffet Rona Sokak, Ali özoful Apartmanı No: 12/1 adıcsinde ikamet eden Mahcure Hülya Türkmen'in hacri ile kendisine aynı adreste ikamet eden babası Aydın Türkmen vasi tayin edilmiştir. Keyfiyet ilan olunur. 26.6.1987 Basın: 6802
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle