19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
' ÇUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER dukça büyük sayılabilecek gösterilerle karşıladılar. Cindoruk'u getiren seçim otobüsü köy alanına girdiğinde, DYP'liler otobüsün çevresini aldılar. Başka partilerden olanlar ve partisizler biraz daha geride durdular. Böylece Cindoruk'u ilk kez dinlemiş oldum. Bizde "meydan hatibi" diye bir söz vardır, işte Cindoruk da başarılı bir meydan hatibi kitnliğinde göründü bana. Konuşmasına hiç ara vermiyordu, dinleyenleri coşturmasını biliyordu. Konuşmasında yalnızca ANAP iktidarına çattı, öteki muhalefet partilerine dokunmadı. Hemen her tümcesinde "Allah izin verirse" örneğinde olduğu gibi "Allah" adını geçirdiğine dikkat ettim. Dahası, aynlırken Doğru Yol'un Arapçasını (Sıraıı müstakım) söyleyerek dinleyicilerden bu adı unutmamalarını istedi. Başbakan'ın yazhkta olduğunu, hükümetin başsız bulunduğunu belirtti ve Özalın artık bütün bütün tatile çıkma zamanının yaklaştığını söyledi. Sık sık Menderes'in, Demirel'in adını andı, onlarla birlikte çahşmış olmaktan şeref duyduğunu belirtti. Saym İnönü'yü de seçim konuşmacısı olarak ertesi gün aynı yerde ve ilk kez dinledim. Fakat durum bir gün öncekinden çok başkaydı. O kadar kalabalığın küçük bir köyden nasıl çıkabildiği beni şaşırtt'. Ortalık ana baba günü idi. Bölgenin CHP kaynakh olduğunu gözlerimle görüyordum. Dinleyiciler büyük bir coşkunluk içinde idiler. Erdal înönü "meydan hatibi" değildi. Ele aldığı konuları gerektiği kadar ve sakin bir sesle işliyordu. Buracıkta söyleyiverevim: Erdal İnönü'nün iyi bir konuşmacı olmadığına ilişkin söylentilerin hiçbirine katılmıyorum. Çok güzel konuşuyordu, halka yakınlığını duyurmasını biliyor ve "meydan hatipliği"nin modası geçmiş olduğunu, geçmiş olması gerektiğini gözler önüne seriyordu. Onun çok sevilen bir lider olduğunu gözlerimle gördüm. Dinleyiciler içinde ağlayanlar da vardı. Seçim otobüsü hava kararırken köyden ayrıldı. Köylüler, bu kalabahğı bir kez İsmet Paşa, bir kez de Ecevit geldiğinde gördüklerini söylüyorlardı. Ören bayram yerine dönmüştü, bu görünüşe bakılırsa belediye başkanlığmı SHP'nin alacağı kesinlik kazanmış gibi idi. Ertesi gün yapılan ANAP toplantısı hiç de parlak geçmemişti. Buna karşın seçimi ANAP aldı ve bu sonuç köyde büyük bir şaşkınlık yarattı. işte konumuzun bam teline geldik. Bu seçimi ANAP ne yaptı da kazandı? Şimdi bu konudaki söylentileri gözden geçirelim. Deniyor ki, seçim günü öğleden sonra DYP, kazanamayacağını anlayınca yandaşlarına oylarını ANAP'a vermelerini söylemişti. En yaygın söylenti bu. Anlamı nedir bunun? "Bana gelmeyen oylar bari sola gitmesin!" İnandırıcı bir söylenti. ANAP ile DYP arasındaki iktidar savaşının bir dünya görüşü ayrılığına dayanmadığmı biliyoruz. DYP'ninki, olsa olsa "Biz bu işi onlardan daha iyi yapanz" savıdır. Dahası, bu iki partinin yasaklar kalktıkfan sonra birleşebilecekleri bile söylenebilir. Ama böylesi küçük yerlerde belediye başkan adayının kişiliği büyük rol oynar. Yoksa ideolojilerin etkisi burada sıfıra yakındır, demek istiyorum. Köylüye para dağıtıldığı, çeşitli yollardan baskılar yapıldığı da dedikodular arasındadır. Seçmene para nasıl verilir? Oy "gizli" değil mi? Buna bir türlü aklım ermemiştir. Ama şunu hemen söyleyeyim ki, böyle küçük yerlerde kimin hangi partiye oy vereceği önceden kesinkes bilinmektedir. Gizli oy, sadece laftır. Demek kime ne yoldan yanaşılacağı da kolayca kestirilebilir. Kime doğrudan para verilir, kimin tarlası sürülür, kime çeşitli vaatlerde bulunulur? Toplumsal durum da, insan öğesi de ortada. Önemli etmenlerden birinin de, gün boyu sandığa gitmeyip kahvede bekleyen beş on kişiden kaynaklandığını şaşarak öğrendim. Akşama doğru, sandıktaki denge artık anlaşılmıştır, bu beş on kişi elde edilirse sonuç ona göre belirecekür. Saatler geçtikçe kahvede oturanların değeri artmaktadır. SHP'nin seçimi on dokuz oyla yitirdiğini düşünürseniz bu etmenin gücü iyice anlaşılır. Şunu düşünüyorum: "Tek dereceli seçim", "Gizli oy açık tasnif" gibi temel kurumlar, demokrasinin yerleşmesi için bizde yeterli olamıyor. Dahası var; köylünün bir partiyi ötekine yeğlemesindeki ölçü bambaşka nedenlere dayanmaktadır. Bugün köylümüz sevmediği bir partiyi de oyu ile destekleyebilir. O günkü sonuç Ören'deki SHP'li köylüyü kızdırdı. Kime karşı? Gene köylüye karşı. "Biz adam olmayız!" sözü dolaştı ortalıkta. Ama kimin kimi ne için istediği de gereğince ortaya çıkmadı. Yalı'dan köye indiğim o günler, ikindi vakti Ören camisinden, başları örtülü küçük kızların çıktığını gördüm. Kuran kursundan geliyorlardı. Bu çocuklardan birinin annesi bana, "Bakarsın ilerde işlerine yarar" dedi. Işe yarayacağı düşünülen, Arap yazısı idi. Demek köylüye "gelecek" böyle görünüyordu. Kimdi ona bu umudu veren? Seçimlerin anahtannı orada görür gibi oldum. 19 HAZİRAN 1987 Köyde Seçim MELİH CEVDET ANDAY Yerel seçimler sırasında, Milas'a bağlı (eski yol yaklaşık kırlrbeş kilometre) Ören (antik adı Keramos) kdfünün, Gökoya (Cova) körfezi üzerindeki Yalı MahaUesi'nde\'(«Ski adı£amaltı) idim, yazlığa'îgeimişr.irrfc AnadoK?da birço^ ören vardır. Bilindiğigrbî, bu sözcük Farsça "virarT'dan bozmadiK Eîenkçe karşıİığı "ruine"dir. Bizim örenlerin türfcürieR; tarihsel yıkıklar, kalıntılar bulunur. Burada da eski Keramos kentinden kalma duvarlar, süturilar, kabartmalar, yonut başlıkları var. ören'e eskiden Kemerdere, daha eskiden Gereme denirdi. Bu spn adın Keramos'tan bozma olduğu akla yakın geliyof. Başbakan'ın şimdi Gökova'da Türkevleri köyü yakırunda yapılmakta olan yeni enerji santrahna neden "Kemer Köyü Santrah" adını taktıgı belli değil. Köylünün dediğine göre, Başbakan, Gökova adını unutturmak için bu yola başvurmuştur. Yalı Mahallesi'nde deniz, tekneler için güvenli, büyük bir koy oluşturmuştur; yerli yabancı gezgin gemileri sık sık bu koya uğrar ve demir atarlar. Ama arkeoloji merakhları dışmda karaya ayak basan pek olmaz. Karayolu da daha bitmediği için, bu güzel doğa parçasın? dışarıdan görmeye gelen pez azdır; kısacası çok güzel ve çok tenha bir yer. Benim aradığım gibi. Ören bu yıla kadar muhtarlıkn, bu yıl belediye oldu. Ören ve Yalı Mahallesi haikı 9 haziran pazar günü sandık başına gitti. Sonuçlar akşam geç vakit öğrenildi. Belediye başkanlığmı ANAP adayı kazanmıştı. Bu seçim dolayısiyle parti toplantılannda neler konuşuidu, ANAP ne vaat etti, muhalefet partileri hangi görüşleri ileri sürdüler, ne gibi eleştirilerde bulundular? Bunlan yakından görüp öğrenmek fırsatını bulmuştum. Gerçi küçük bir yer, ama ülkenin siyasal durumuna ilişkin bir ölçü veriyor gene de. Buradaki belediye seçimine, ANAP dışında iki muhalefet partisi, SHP ile Doğnı Yol katıldı. Unutmadan söyleyeyim, bu bölgede CHP'li olma geleneği sürüp gitmektedir. İki muhalefet partisi sözcüleri de Kemer Enerji Santrah konusuna el attılar, dünyanın bu eşşiz körfezinin santraldan zarar göreceğini belirttiler, ama "yapılmasaydı" deme ye kadar vardırmadılar işi. Özellikle DYP Başkaru Hüsamettin Cindoruk "Yapümasın demiyonız" diyerek bunun altını çizdi, "Başka uygun bir yer bulunabilirdi" demekle yetindi. SHP Başkanı ErdaJ tnönü ise, bölgenin gelecekteki turizm geliri üzerinde durdu. Örenliler (köyü üç yıldır tanıyorum) eskiden çoğunlukJa santrala karşı idiler; ama bu gidişimde bu düşüncenin köylülerce pek dile getirilmediğine dikkat ettim. Gerçi Yatağan Santrah'ndan ötürü oradaki mahsulün bozulduğu bir gerçektir; ama saruyorum, yeni santral yapımında iş bulmalan ve sigorta edilmeleri susmalarının başlıca nedenidir. Oren'de büyük tarlalan olanlar, işçi bulamadıklarından yakınıyorlar, toprak işlerinin güçleştiğini söylüyorlar. Buna karşın, zenginler hükümet partisine oy vermektedirler. Oldukça tuhaf bir durum! Ya yoksul köylüden hükümet partisine oy çıkmasını nasıl açıklamalı? Aşağıda bunu araştırmaya çalışacağım, elimden geldiğince. Hükümet, seçimlere doğnı, su ve yol işine el attı. Ören ile Yalı arasındaki iki kilometrelik yola zift dökmeye başladı. Köylüler buna gülüyorlardı. ANAP'lıların taktiği ise şu idi: "İşte yol ve su işine başladık, bize oy verirseniz bitiririz bu işi. Bu kez bize oy verin, suyunuzu getirelim, yolunuzu yapalım, bir dahaki seçimlerde hangi partiyi isterseniz seçin, razıyız!" Bu tutum da gülmelere yol açıyordu. SHP Başkanı Erdal Inönü, seçimden iki gün önce geldiği Ören'deki konuşmasında bu konudan güzel yararlandı: "Şimdiye kadar neden yapmadılar da şimdi sizden oy istiyorlar?" dedi. DYP Başkanı Cindoruk ise darn ileri giderek, seçimi kazanırlarsa ANAP'lılann grayderleri, silindirleri başka yere götüreceklerini, bütün işi yarıda bırakacaklarını, kendisinin milletvekili seçildiği Samsun genel seçimlerinde bunun bir benzeri ile karşılaştığını söyledi. Su işine gelince, su yolu yapunı yüzünden köy, özellikle Yah, bugün susuzluk çekmektedir, işin ne zaman biteceği de belli değil. Yol ve su işindeki bu hamaratlığa takılan bir köylu, "Seçimler daha sık olsa bize epey iyiliği dokunacak" dedi. Ören'e belediye başkanı seçimi için parti liderlerinden ikisi, SHP Başkanı Erdal İnönü ile DYP Başkanı Hüsamettin Cindoruk köye geldi. Bununla ilgili olarak düzenlenen açık hava toplantılarında bulundum. DYP Başkanı Hüsamettin Cindoruk'u (köylü ona Cin Tonik adını takmış) yandaşları ol PENCERE SHP'ye İlişkin Gelişigüzel Notlar. Ülkemizde laf ibadullah!.. Gazetelerimize baktığımızda btrinci sayfalar "dedimdedi" üzerine. Yorum pek bol; ama haberlerin nitelik ve niceliği nasıl? Sözgelimi bir partinin genel kongresi bizde nasıl izlenir? Çoğunlukla kongrede alınan kararlara ya da toplantının anlamına ilişkin merak yok gibidir; kulis dedikodusu ise gazete sayfalarına tepeleme yığılır; kişisel tepişmeler her şeyin üzerine çıkarılır; konuşan politikacılar da en keskin en çarpıcı en içeriksiz lafları söylemeye bayılır. Bakalım SHP'nin daha şimdiden dumanı tüten kurultayı, kamuoyuna nasıl yansıyacak? • Parti, Batı icadıdır; 19'uncu yüzyılda ortaya çıkmıştır; Türkiye'ye ithal edilmiştir. Kapitalizmin sanayileşmesi ve parlamentarizmin oluşuyla doğmuştur siyasal parti; zaman ve mekân içinde çeşitli biçimler, renkler, nitelikler kazanmıştır. SHP'nin geçmişten geleceğe uzanan bir değişimi vardır; kökü Kuvayı Milliye'ye kadar uzar; Mütareke'de yabancı kumpanyalara karşı direnişe dönüşen işçi grevlerine dayanır; Batıda sosyal demokrat partilerin gelişiminden esinlenir; "artı ok"un ilkelerini gözetir; Anadolu'da CHP'nin tabanına yaslanır; daha köktenci solun katılımıyla yeni sürgünlerini de verir. Parti, kâğıt üzerinde bir kalıp değıldir; yapısında sınıflar, katmanlar, gruplar, insanlar kımıl kımıl, cıvıl cıvıldır; kitle partisinde bu görüntüler doğal sayılmalı, canlılık ve güç göstergesi dıye yorumlanmalıdır. Ne var ki Türkiye'nin hızlı değişiminde ve 12 Eylül'den sonra kurulup yapılanan bir partide optima noktalarını, temel koordinatları saptayıp kerterızi ona göre almak da bir siyasal sezgi işidir; her şeyi kitap yazmaz, program düzenleyemez. • SHP'de "çok hızlı" çevrelerin de yer aldığı biliniyor; toplumu birden bire değiştirmek isteklerinin genç kuşaklarda ağırlıklı itici gücü oluşturduğu izleniyor. Bir partinin toplumda atılım yaratabilmesi güzeldir; ama çok hızlı koşan bir örgüt, seçim sandığından uzaklaşabilir. 1954 yılı genel seçimlerinde İsmet inönü şöyle konuşuyordu: "Biz bu memleketi sokakta hazır bulmadık. Biz bu memleketi bir avuç harabe halinde aldık. Yabancı e/tere kaptırmayacağız. Bugün Afrika kabileleri kendi topraklannı işleten yabancılara karşı ayaklanmışlardir. (...) Yabancı sermaye girdikten sonra çıkarılması başbelasıdır, üç yüz senede zorla çıkardık." Böylesine köktenci konuşan inönü, seçimi kaybetti. Çünkü karşısında komprador, mütegallibe ile Amerikan ittifakı vardı; din sömürücüleri köy köy dolaşmak olanaklarına büyük paralarla sahiptiler; sağ alabildiğine örgütlüydü; sol bilinçlenmemişti. Kürsüde söylenen her ilericı, laik, sol, ulusal ve antiemperyalist sözün, oy toplanada etkisinin ne olacağı ayn bir hesap kitap ve siyaset işid'r SHP'li iyiniyetli genç kuşakların deneyimlilere kulak vermesinde yarar var. • 12 Eylül, solun her çeşidinin canına okumak için, kökü dışarda sermayenin sıkı düzeninde yürüriüğe konmuş baskı siyasetinin seferberliğidir. Solun belini doğrultabilmesi, bu nedenle bir süreç sorunudur. Hiçbir liderin elinde sihirli değnek yoktur. Geçmişte yaşanan deneyimler acıdır; en parlak ideolojileri parti programlanna yerleştiren sosyalist liderler birbirlerine düşmüşlerdir; ağzı en çok laf yapan sol liderler uygulamada başarısızlığın çukuruna kaymışlardır. SHP ne birden bire yükselir ne birden bire çöker. 12 Eylül, Türkiye'de tutanacak dal bırakmamıştır; ama en köklü ağacın gövdesini devirememiş; kokünü kazıyamamıştır. Her solcu bu ağaçta yeni bir sürgün, taze bir dal bir yaprak olabilir. Kendisini o ağacın gövdesi sanmak yanılgısına düşenlerin de aşağıdan yukarıya doğru uyarılması gecikmeyecektir. ARADA BİR NAİM KILIÇ İktisatçı OKURLARDAN Başbakaııa açık mektııp Saym Özal, tngiliz uyrukluyum ve 1977 yılından beri Türkiye'de ikamet etmekteyim. Bu süre zarfında Kayseri T.E.D. Koleji, tzmir Özel Türk Lisesi, tzmir Ege Lisan Merkezi ve en son eşimin sahibi bulunduğu Kayseri Erciyes Lisan Merkezi'nde çalışttm. Bildiğim kadanyla çalışmam hakkmda hiçbir şikâyet söz konusu olmamışttr. Eşim Türktür ve iki küçük çocuğumuz bulunmaktadır. Türkiye'de kalmaya karar verdiğimden ve ülkenize olan sevgimden dolayı geçen yıl Türk vatandaşlığma müracaat ettim. Sonuç olarak; 1986 ekiminde çalışmam yasaklandı. Içişleri Bakanlığı Yabancılar Şubesi'ne başvurarak Şube Müdürü Osman Özbek ile görüştüm. Kendileri soruşturma tamamlamncaya kadar çahsnnlmayacağırm söylediler. Kimse bunun ne zaman lamamlanacağı konusunda da beni aydınlatmadı. Bu konudan biraz aynlarak size sormak istediğim birkaç soru var. tlk olarak; bu yıl içerisinde Gaziantep Beslenspor'dan basketbol oyunculanna benden çok daha az süre Türkiye'de ikamet etmelerine rağmen basketbol oynamaları durdurulmadan nasıl vatandaslık verildi? Aynı zamanda ifin içinde bir de gelir sorunu var. Bana Türkiye'de kalmamın yasaklanmadığı söylendi ama bu durumda çalışmadan kendimi ve ailemi nasıl geçindirebilirim ? Başka merak ettiğim bir husus da yeryüzünde kaç ülke vardır vatandaşlığa müracaat eden kişinin isinden elini çektiren? Ben olabileceğini düşünmüyorum. Bilmem siz ne düşünüyorsunuz? Türk vatandaşlığma geçmek istemek suç mudur? Eğer bir suçum varsa neden adalet önüne çıkarılmam yahut da smırdışı edilmem? Daha genel olarak ben ve benim durumumda olanlara bu hakkı vermek taraftarı olmak istemezken Türk işçilerinin AT ülkelerinde serbest dolaşımdan yararlanmalarını nasıl umut edersiniz? Bunun da ötesinde Türkiye'de bu tür olavlara hükümetiniz seyirci kalırken AT'ye başvurunuzun başarılı olacağı kanaatinde misiniz? Bir Türk ile evli olan ve Türkiye'de ikamet hakkma sahip bir kişinin yasaklanması AT'nin demokrasi ve kanun anlayışma sığmaz. Bu arada, Türk vatandaşhğı işlemleri içi, • herhangi bir şey yapmanız dileğinde bulunmadığımı dikkate almız. Beni ilgilendirdiği kadanyla bitti. Burada çalıştırılmamamdan dolayı Portekiz'de teklif edilen işi eşim ve ben kabul ettik. Ben ve ailem yaz sonuna doğru Türkiye'den ayrıhyoruz. Türkiye iyi bir öğretmenini ve mmimi bir dostunu kaybetti. KEİTH SOEL DEARN MÎMAR StNAS MAHALLESt / KAYSERİ Plan mı, Pilav mı? SHP'nin kurultay öncesi başlattığı tüzük ve program çalışmaları, plan mı. pilav mı sorusunu, yeniden ülkemiz gündemine getirmiştir. Elbette ki plan .. Ama niçin? Tarımsal planlama yapılmış olsaydı, Yunanistan'dan patates ithal ettiğimizin ertesi yılı, patates üreten çiftçimizin ürünü tarlada çürümeye terk edilmezdi. Sanayi yatırımlarında ciddi bir planlama uygulansaydı. sanayimizin dışa bağımlılığı bu derecede yüksek olmazdı. Ara ve yatırım mallarına öncelik veren bir sanayi planlaması, dışa bağımlı olan sanayicimizin sıkıntılarını gidermekten öte ulusal bağımsızlığımızın bir güvencesi olacak ve hatta demokrasimizin temel taşını oluşturacaktı. Küçük ve orta boy sanayicimiz ise, vermekte olduğu ölüm kalım savaşından, devletçe desteklenen bir planlama ile kurtulabilecektir. Yine plansız ekonomi politikaları, tarımıyla, sanayisiyle Türk t "ihsanmın, uzun zaman. Bufgaristan'ın vereceği elektriğe muhtaç hale getirmiştir. Oysa Devlet Planlama Taşkilatı'nın kuruluşunda öngördüğü enerji politikaları uygulansaydı, öz kaynakiarımızdan sağlayacağımız enerji bugünkünün birkaç katı ola,caktı. '. Madencilik sektöründe durum aynıdır. Sadece toprağını yıI kayıp ihraç ettiğimiz krom cevherine karşılık. bugün ancak bir, kaç kilo zenginleştirilmiş metal krom ithal edebilmekteyiz. Acı, ama gerçek. Ulaşım alanında toplu taşımacılığtn ihmal edilerek plansız . bir yapılaşmaya meydanın boş bırakılması, karayolu taşımacı.lığını pompalamış, yolcu taşımacılığı ilkel tröstlerin eline geçmiş, yük taşımacılığı ise kıyasıya rekabet sonucunda, kamyonların trafik anarşisinde baş etken olmasına neden olmuştur. Bu akıl almaz plansızlık, küçük tasarrufları ile kamyon ve otobüs sahibi olmaya çalışan yüz binlerce insanımızı. vade farkı adı ' altında ömürboyu faiz ödemek üzere tefeciye tutsak etmiştir. Tüm öbür iş ve hizmet sektörlerinde görülen çarpıklıklar, planlamadan yoksun bir yönetimin başarılı icraatı imiş gibi gösterilmeye çalışılmakta ve halkımız aldatılmaktadır. Sosyal politikalarda durum daha da acıdır. Yaşamındaki bu • çarpıklıkları görüp düzeltebilmesi için bilimsel eğitimle aydın' latılması gereken halkımız. Türkİslam sentezi adı altında sinsi bir politika ile, daha da kör karanlığa gömülmek istenmek• tedir. En yüce değer olması gereken emeğimiz, ucuz emek cenneti yaratılarak zengin ülkelerin sömürüsüne peşkeş çekilmektedir. Şimdi, soracak olursak... Hiçbir patates üreticisi, devlet bana akıl öğretmesin, ben patatesçiyim, ister satılsın ister çürüsün demez. Küçük ve orta boy sanayicimiz, üretim planlamasmdan fi\ nansman kolaylıklarına, çalıştıracağı işçinin ağır vergi ve sigorta yükümlülüklerine bir plan dahilinde devtet yardım etmesin, demez. Hatta hiçbir büyük sanayicimiz, büyük çapta dışa bağımlı olmadığını iddia edemez. Zira, dış ticaretimizde meydana gelecek en küçük tıkanıklığın korkulu rüyasını her an görmektedir. O halde, kamu kuruluşları için zorunlu, özel kesim için özendirici planlamaya kimsenin itirazı olamaz. Tersine, ulusal çıkarları göz ardı eden, sırf kâra yönelik bireysel ih+iraslar olur. Devletin görevi ulusal çıkarlara aykırı, her türlü girişimi, korumak değil, önlemektir. Biz inanıyoruz ki, üst kademesindeki iyi yetişmiş beyin gücü ile SHP, kâğıt üzerinde mükemmel bir plan yapacaktır. Ancak, burada önemli olan, planın birkaç büyük iş sahibine kabul ettirilmesi değil, halka anlatılıp benimsetilmesidir. Bu ise, bir örgütlenme sorunudur. SHP, en küçük yerleşim birimine kadar uzanan, bilinçlendirilmiş ve aydınlatılmış halkiiderlerini yetiştirmek ve onları gerekli belgelerle donatmak zorundadır. Pİanlamanın erdemlerini halkımıza anlatıp benimsetebilecek lider ve yönetici kadrolar, demokrasimizin ve ülkemizin geleceğini kuracak ve kurtaracak tek çözümdür. Tabandan somut ve gerçekçi politikalar üretebilmenin başka yolu olmadığı gibi katılımcı ve çoğulcu demokrasiyi savunan bir partinin de, aksi halde. bu savı boşlukta kalır. Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, laiklik ve halkçılık amaçlanna ulaşabilmek için SHP'nin elinde iki güçlü aracı vardır: Devrimcilik ve devletçilik. SHP devletin tüm gücünü kullanacağını söylemekten çekinmemelidir. ; Kapitalist âlemin bir üyesi olarak, özel girişimciliğin bazı faydalı yanlarını inkâr etmeden, ulusal çıkarlara hizmet ettikleri sürece devletin tüm desteğini onlardan esirgemeden diyebiliriz ki: SHP devletçilik ilkesini, Batılı dostlarına ilişkin bir dış politika ile kabul ettirebileceği en yüksek düzeyde tutmak zorundadır Sosyal ve ekonomik politikaların üretilmesinde, ülkemiz için planlı devletçilik ilkesinin tek ve doğru çözüm olduğu halkımıza benimsetilmeli ve onun umudu haline getirilmelidir. Böylece, şu veya bu nedenlerle geçmişte kazandığı karizmatik kişiliğinden dolayı bireylerin, halkın umudu olamayacağı açıkça anlaşılsın!.. Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. ALİ DAYAS ANKETÖRLER aranıyor. 51! 45 97 BAYAN Büro yöneticisi aranıyor. 511 45 97 elegan turizm sunar AVRUPANIN SAYILI OTEL İŞLETMECİLİĞİ PalmiyeViIlage YÖNETİMİN DE KEMER 235.000.TL. 7 GECE TAM PANSİYON Her odası sıcak, soğuk duşlu özel WC ve balkonlu. Çocuklarınız için kreş özel çocuk havuzu ve oyun sahaları. Ayrıca özel hocalar eşliğinde 7 tenis kortu: voleybol, ping pong. hertürlü su sporu. diskotek. 1000 kişilik özel restaurant ile 150 kişilik alakart restaurantı, Türk kahvesi, yüzme havuzu, 1 km'lik özel plajı, barları. anfi tiyatro, kuaför ve dükkanları ile arzulad:ğınız tatili yapabileceğiniz tatil beldesidir. İLAN BURSA ASLİYE 4. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 1987/107 Davacı Semiha Çabalar vekili Avukat Kemal Anıl tarafından Bursa. Yeşilyayla Mah. Güneş Sok. No: 6 veya İstanbul Gayreıtepe, Büyükdere Caddesi, Ne\ıron İşhanı, tntes A.Ş.'de çalışan kardeşi Çetın Çabalar'ın yamnda mukim davalı Çetin Çabalar aleyhine açılan boşanma davasının duruşmasına esas olmak üzere; Davalı, bütün araştırmalara rağmen bir türlü bulunamamış \ e dava diiekçesi de tebliğ edilememiştir. 'Adı geçen davalı Çetin Çabalar aleyhine açılan boşanma davasının duruşması 15.7.1987 günü saat 9.30'da yapılacaktır. Belli gün ve saatte bizzat mahkemede hazır bulunması veya tutacağı bir avukat marifetiyle temsil ettirmesi keyfiyeti dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 12.6.1987 Basın: 22933 İLAN ARAPKİR ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Sayı: 1987/5 Esas Arapkir ilçesi Onar köyü nüfusuna kavıtlı davacı Hüseyin Kaygusuz vekili. müvekkilinin eşinin Istanbul'a giderek orada gayriresmi olarak evlendiğinin ve iki çocuğunun bu evlilikten olduğunu, Arapkir'de bulunan müvekkilinin evine dönmediğini ve çok uzun zamandır birbirlerinden ayn yaşadıklarıru, taraflann bir araya gelerek evülik hayatlarını idame ettirmelerinin mümkün olmadığını belirterek davalı Hayriye Kaygusuz aleyhine terk nedeniyle boşanma davası açmış olup, davanın duruşması 7.7.1987 günü saat 09'a talik edilmiştir. Mahkememizce verilen ara kararı gereğince; davalının belli edilen gün ve saatte mahkemede hazır bulunması veya bir vekil tarafından temsil edılmemesi halinde tahkikat ve yargılamaya yokluğunda devam edilecegi ve hüküm verileceğini dava dilekçesi tebliğine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 27.5.1987 Basın: 22037 ISTER BIZIMLE, ISTER ACENTANIZLA TEMAS KURUN GENEL SATIŞ ACENTASI elegan turizm Telex : 27163 uak tr. Valikonağı Cad. Başaranlar Apt. 111/6 A Nişantası Tel. : 147 9 3 6 7 1 4 8 93 0 0 1 4 6 93 84 ÖDEME KOLAYLIĞI İLE BAŞLAYAN ELEGAN BERABERLİĞİ ve 6 AY'A KADAR TAKSİTLE KIBRIS GEZİLERİ DOME CELEBRITY sssoo SALAMİS 53000 BODRUM GÖLKÖY GÜNIŞİĞI MOTEL PEŞİN: 125.500.(T.P.) TAKSİTLE: 34.700. Peşin x 3 ay Özel plajı. diskoleği. Restaurani'ı devamli sıcak suyu olan banyolu odaları ve ozei olobüs servisimiz ile elegan lurizm ozenı PALH HEACH KAKMONTE S3S00 5O3D0 DENİZK1ZI 49(00 ANTIOUE 33 IW • 3J, PEŞİNAT • < 57 50057SO0 » 3jy 46 000 46 00C KLAI < z 3 S ui h TAKSİT PEŞİNAT TAKSİT 55 5M . i > , 53ÛOC U4C0 > 3«y S3500 • 3*. 50 300 . J«v 4*(Q0 > Uy 33100 Turizm Valikonağı Cad. Başaranlar Apt 111/6 A Nisnııtoşı 42 200 « 4«y 4? »00 42 «00 «0 300 39 800 21500 < • « Y 44 4TO • i a r 42 200 37 000 « *«y 40300 « 4*y 39 800 x 4 i , 26SO0 . 4a, 22100 100 » r*y 11900 > &ay X UJ I 3 st O n o PEŞİNAT TAKStT PEŞİNAT 3(300 M3O0 »200 36TO0 35 700 33 600 33 200 M Sa,22 147 93 67 148 93 00 146 93 84 » Uy 37 0OO « i»i 35 2OC > if 31 700»200 « i ( y 33600 « Say 3X200 12 90032 900 30(00 n(oo 2BS00 m TAKSİT « t t y 31 700 • Ui 30200 > tey 30 «00 > tay 2* (00 « tf 2» 500 . t*t 11(00 İLAN SİLİVRİ ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1986/29 Davacı Hüseyin Sarısakal ve Ali Sansakal vekili A\. Selma Göknar tarafından davalı Hüsmeı. Emiroğlu aleyhine açılan satış vaadi senedinin ipıali davasının yapılan açık yargılaınası ionunda verilen 13.5.198" tarih 1986/29 Es. 19S7/170 K. sayılı ilamıyla sabit görül. meyen iş bu davanın reddine karar verilmiş olup, davalının adresı tespiı edilemediğinden; karar teblişi yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 12.6.987 Basın: 6326 26 HAZİRAN'A KADAR DEVAM EDECEK KAMPANYAM1ZDAN YARARLANIN (Yukandaki fiyatlara uçakla gidışdönüş, yarım pansiyon 1 hafta konaklama, transferier dahildır.) Turizm \~s eleean Tel: 147 93 67 148 93 00 . 146 93 84 Valikonağı Cad. Başaranlar Apt. 111/6A Nlşantaşı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle