18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER törlüg'ünden başka bir şey olagirişimciliğe dönuş asla değil. Bay Gorbaçov'un önayak ol ' maz." Bu diktatörlük, iktidan duğu bu iyileştirme, düzeltme bırakmak istemeyen anamalcı sıatıhmına kimler karşı koyabilir nıfa karşıdır. Ancak burada sadece, ya da karşı koymak isteyebilir? Durumlarından memnun olduk "diktatörlük" sözü üzerinde ları için, düzende en ufak bir de durmak kimi anlaşmazlıklara, ğişikliği bile hoş görmeyen kimi başka bir deyişle, sorunun iç yuyöneticiler ve teknokratlar elbet. zünü ortaya çıkarmakta kimi Bay Gorbaçov bunları tembel güçlüklere yol açmıştır. Marksçı likle suçluyor. Dünyanın ilk sos teori, "burjuva demokrasisi"nin yalist denemesinin sırtından ge de gerçekte bir "burjuva çinmeyi iş edinmiş bu asalakla diktatörlüğü" olduğu tezini içera, sadece tembel deyip geçmek rir. yeterli olmasa gerektir. Fakat Öyle ise buna uyarak, "dikBay Gorbaçov'un ihtiyath ko tatörlük" sözünden vazgeçilebinuşması, onun bu tür engelleri, lir mi? olası engellemeleri ciddiye almaSosyalizmin bu tezini eleştiren dığındandır belki. Çalışan sınıf Batılı yorumcular, burjuva detır sosyalist devletin sahibi olan mokrasisinde işçi sınıfını temsil ve Bay Gorbaçov, doğrudan eden partilere de siyasal hak taonun desteğini aramaktadır. nındığını ileri sürmüşlerdir. NiBurada konu, ister istemez tekim bugun komünist partisi olSovyetler Birliği'nde "demokra mayan ülkelere, "demokrat" nisi"nin ne anlamda kullanıldığı temi verilemiyor. Batılıların bu na geliyor. Bilindiği gibi, Batı biçimdeki eleştirilerine karşılık demokrasileri, Sovyetler Birliği' Lenin, "Bu onların öğretilerinni bir diktatörlUk olarak nitele de (doctrine) var, bizimse öğremektedirler. Bundahakh olduk timizde burjuva sınıfı partüerilarını da, "işçi sınıfı ne hak tanımak diye bir şey diktatörlüğü" biçimindeki sos yok" demişti. öyle ise Sovyetler yalist tezden çıkarmaktadıtlar. Birliği'nde, "demokratikleşOysa bu deyim, emekçi smıfının, me"den söz edilmesi ne anlama köylüler ve öteki emekçilerle bir gelmektedir. Kuşkusuz, üreticilik kurarak toplumu yönetmesi lerin, merkezsel yönetime karşı, anlamına gelir. Marks'ın bir yer kendi kendilerini yönetme hakde söylediği söz şudur: "Ana kına daha çok sahip olmalan anmalcı toplumdan, toplumcu top lamına. Bu süreç bir yandan üreluma dönuşüm, siyasal bir geçiş timde önemli artışları sağlarken, dönemini gerekürir. Bu da bir yandan da siyasal, toplumsal emekçi smıfının devrimci dikta kimi yeniliklere yol açacaktır; kendini yönetmeye ahşan işçi, ülkenin yönetimi ile de içtenlikle ilgilenecektir. Eleştiri, eskiden olduğu gibi, yukan katın kullandığı bir "özeleştiri" olmaktan çıkacak, aşağıdan yukan işleyecektir. 1917 Devrimi, yukandan aşağı sanayileşme sürecini gerçekleştirmişti, Bay Gorbaçov'un önayak olduğu reformlar ise, ülkeyi aşağıdan yukan sosyalistleştirecektir. Bu ise sosyalizmin demokrasisi anlamma gelecektir. Bugün başlatılan reformların varağı nedir? Ilerisi için tasarlanan görünumü şimdıden kestirebilir miyiz? Seçimlerde uygulanan yeni düzenlemeleri göz onüne alacak olursak ve Bay Gorbaçov'un, "Sorunumuz her şeyden önce siyasaldır" sozünu değerlendirirsek, bu geleceğin, çok sosyalist partili bir sosyalist toplum olabileceğini söylemeye kalkışabiliriz. "Her ülke, kendi sosyalizmini bulur" ilkesi, Sovyetler Birliği'nde de sosyalizmi yorumlama özgürlüğüne elbette ki yol açacaktır. Bu ise sosyalizmin tarihinde büyük bir yenilik anlamına gelecektir. Belki de "işçi sınıfı diktatörlüğü"sözü, yerini "işçi sınıfı demokrasisi"ne bırakacaktır. Bay Gorbaçov'un halktan ve özellikle gençlerden büyük destek gorduğu söyleniyor. Yukan katlardaki memnuniyetsizlik ise daha çok pasif davranış biçiminde gözükmektedir. 22 MAYIS 1987 Yukamdan Aşağı ve Aşağıdan Yukarı MEIİH CEVDET ANDAY Bay Gorbaçov'un Genel Sekreterliğe gelmesinden (getirilmesinden) sonra, Sovyetler Birliği'nde ortaya çıkan siyasal, toplumsal ve kultürel olaylar bütün dunyada şaşkmhkla karışık bir ilgi uyandırdı. Sovyetler Birliği her zaman için ilgi çekici idi, bu kez ise içe ve dışa donük beklenmedik girişimler şaşkınlık yaratıyordu. Üretimdeki kimi sırurh serbestlikler, basında sansürun gevşetilmesi, kimi sürgünlerin özgür bırakılması, kimi yazarlara yeniden itibarlarının kazandırılması, dünya barışı için birbiri arkasına gelişen ciddi girişimler, yeni genel sekreterin damgasını taşımaktadır. Bu bakımdan Bay Gorbaçov'un yetişme yolu ve başa geçme biçimi her türlü meraka değer bir olaydır. Sovyetler Birliği nomenklaturası, yönetim ciddi sıkışıklıklarla karşı karşıya geldiği için mi bu genç adamın reform önerilerine razı oldu, yoksa parti içindeki bir guç (daha çok gençlere dayanan bir guç) mü onu destekledi? Brejnev döneminden geçegelen başarısızlıklann büyük rolü yadsınamazsa da, ikinci olasılık, daha çok sağduyu anlarrunda, bu seçime olanak tanımış olabilir. Anlaşıldığına göre Bay Gorbaçov, Sovyet halkmdan buyük destek görmüş ve görmektedir. Bu ise görmezlikten gelinecek bir faktör oknadığı gibi, kolayca silinebilecek bir etki de sayılamaz. "Altematif' adb ünlü yapıtın yazan Polonyalı Rudolf Bahro, İkibin'e Doğrudergisinin Frankfurt muhabirine verdiği demeçte şöyle diyor: "Şimdi Bay Gorbaçov'un nomcnklaturaya karşın, hem de onun içinden sıynlarak Sovyetler Birliği'nde en ytıksek mevkiye gelmesi, ancak Lenin'in partisinden bir şeylerin hâlâ yaşamakta oluşu ile açıklanabilir." Burada, reformdan amacın ne olduğu sorusu ortaya çıkıyor ister istemez. Reform, daha iyi bir duruma getirmek için yapılan değişiklik, iyileştirme, düzeltme anlamlanna geldiğine göre, örneğimizde girişilen iş, ekonomik temeli mi amaçlayacaktır, yoksa yukarı katı mı? İşletmelere, ekonomik birimlere daha fazla özgürlük (özerklik) tanınması istendiğine göre, ekonomik temeli; merkezi planlama ile özerklik arasında belli bir denge kurulması istendiğine göre ise yukarı katı. Bay Gorbaçov, "Sorunumuz siyasaldır" demiştir. Ama bu siyasal somn, Marksçı teori açısından bir tartışmayı da ortaya çıkarmaktadır. Üretim güçlerinin üretim ilişkilerini ve böylece üstyapıyı değiştireceği konusu yeniden ele alınıyor demektir. Bunun kendiliğinden gerçekleşmediği anlaşılmıştır. 1917 Devrimi ile yukarıdan aşağı yürütülen sanayileşme ve kolektifleştirme olayını bu kez, aşağıdan yukan doğru demokratikleşme süreci izlemektedir. Başka bir deyişle, kamu mulkiyetini daha etkili bir biçimde kullanarak, üretim birimleri, ekonomik planlarını kendileri yapacaklardır. Unutulmaması gereken şudur ki, kamu mülkiyeti varlığını korumaktadır. Kimi Batılı yorumculann sandıklan gibi, sistemde bir değişiklik söz konusu değildir. Tıkanan yönetim, üretim hızmı engeller durumdan çıkanlacaktır. Bu da Sovyet birimlerinin demokratikleşmesi anlamına gelmektedir. Seçimlerde fazla aday gösterilmesi bunun kanıtıdır. Amaç kolektif mülkiyetin sağlamlaştırılmasıdır, özel PENCERE Tam Müslüman?.. Cemalettin Hoca, Timurtaş Hoca, filanca ya da falanca hocanın söylediklerine kulak veriniz!.. Ne diyorlar? Bu sorunun yanıtı Beykoz Çavuşpaşa Camii imamlarından Timurtaş Hoca'nın bir tek tümcesinde özetleniyor: Yfe islamın tamamına, ya hiçbir şeye..." Doğruya doğru demek, gerçeğe saygı demektir. Timurtaş Hoca doğru söylüyor. islam, saltçıdır. Yemeden içmeye, giyimden kuşama, evlenmekten sevişmeye, boşanmaktan mirasa, faizden ticarete, zinadan cinayete, çocuk emzirmekten aybaşı'durumuna, borçlanmadan hırşızlığa, savaştan devlet düzenine kadar her şeyi düzenleyen İslamın tamamını benimsemeyen de hocanın gozünde kâfirdir. • Din ile iman politikaya bir kez bulastı mı sonu yoktur. "Ataturk'ö sevmek ibadettir" diyen Celâl Bayar'ın iktidarında ilk çıkarılan yasa, Türkçe söylenen ezanın Arapçalaştınlmasına ilişkindi. Bu iki yüzlü yönetimin iki başı da İslamın tamamına uymadıkları için Timurtaş Hoca'nın gözünde kâfirdirler. Süleyman, Necmettin, Turgut Bey'ler de ne kadar seçim namazı kılsalar da, oy sandığı uğruna iftar yemeöi verseler de, münafık sayılmaktan kurtulamayacaklardır.iftaryemeğındeYÖK işlerini göruşen profesörler, dekanlar, rektörler ise papaz cübbeleriyle küfrün simgelerini oluştururlar. Her ortaokula, liseye, fakülteye, fabhkaya, devlet kuruluşuna, bakanlığa cami yaptırmak yetmez; bütün devlet görevtilerinin günde beş vakit namazını kılması gerekir tam Müslüman sayılmaları için... Okumayazma bilen kişi, Kuran'ın çevirisini okur, peygamberin hadislerini, şeriatın koşullannı ögrenir, tam Müslümanlığın nasıl yerine getirileceğini anlar. Siyasal parti ne demek? Parti, Frenkçe bir sözcük, gâvur icadı, adı üstünde "tırka" değil mi? Oysa İslamda "tefrik" (ayrılık) yok; "teyhid" (birlik) var. İslamın partisi mi olurmuş? Devleti ye bireyi İslamın inancında ve kurallannda bir bütün sayan kişi tam Müslümandır. Doğru Yol ya da ANAP'tan politikacı, Anadolu'ya çıkacak, seçim namazı kılacak, iftar sofrasına oturacak, sonra partisi ne oy isteyecek ha?.. Bre kâfir, nerede senin Müslümanlığın?.. Şeriat düzenine tam tamına uyacak mısın? Timurtaş Hoca konuşuyor: ' Bakıyorsun Müslüman, beş vakrt namazında, sakal da btrakmış, Beytullah'a da gıtmiş, terîemiz. Bir de evine gkSiyorsun kikjz çınlçıplak, oğlan züppe. Rezil etmişler Müslümanlan... Kafir Avrupa..." Doğru söylüyor Timurtaş Hoca, şeriatın has diliyle konuşuyor, tam Müslüman böyle olur. • Timurtaş Hoca, Cemalettin Hoca ye yandaşlan, çok partili rejimden bu yana seçim sandığında İslamın komisyonculuğunu yaparak ıktidar koltuğunda oturan, sonra da devlet gücünü kullanarak "menfaat ticareti"ne yönelen bütün politikacılann oiuşturdukları tarlada boy atmışlardır. Şeriatın yandaşlan, artık bir başka aşamayı yaşıyorlar. "Yobaz" diye hor görülen yoksul, gelişti; profesörleriyle, doçentleriyle, işadamlarıyla, şirkBtleriyle, bankalanyla, gazeteleriyle, dergileriyle var oldu. Bunlar, iktidaria kendi araianndaki komisyonculan istemiyortar; doğrudan siyasete giriyoıiar. Çare? Çıkış yolu, özgürlük ve demokraside aranabilir. Devlet bütün kurumlarıyla anayasaya uymalı, laikliğin gereklerinl yerine getirmeli; ama, siyasal yaşamda fikirler serbest olmalı, "şehatçı" seçim sandığında yanşmalı... Toplum uzgürlük ortamında laikliği koruyabilecekse, demokrasi vardır. Ya da yoktur. Timurtaş, Cemalettin veya benzerlerini kovuşturup, Kececiler'e devleti emanet etmek; en tehlikeli aldatmacadır. ARADA BBR Doç. Dr. İL HAN ÖZAY İst. Üni.Huk.Fak. OKURLARDAN Gaziosmanpaşa 'nın Belediyesine ve Zabıta Müdürluğü'nün trafik uluşım sorunu bolumune ilettik. Bize 15 gun Bizler Gaziosmanpaşa ilçesinin içinde dilekçemize cevap Yıldıztabya Mahallesinde vereceklerini söylediler, fakat oturan insanianz. Son birkaç vermediler. Bir ay sonra yıl içinde ulaşım konusunda dilekçemizin cevabını biz büyük zorluklar içindeyiz. öğrenmeye gittiğimizde Ulaşımtn büyük bir kısmınm nedenleri çok ilginçti. Istanbul sağlandığı minibüsler fazla Büyük Şehir Belediyesi, kâr amacıyla Yıldıztabyaulaştırma birimlerinin yeni Beyaztt veya Aksaray hattını taşmdığını bu yüzden sabah saat 07.0008.45 arası ilgilenemediklerini söylediler. Yıldıztabya Taşhtarla, Zabıta Müdürlüğü 'nde trafik TaşlıtarlaEdirnekapı, bölümunde araçlarınuı EdirnekapıBeyazıt veya anzalandığını onun için Aksaray şeklinde üç parçaya kontrole çıkamadıklanm bölerek katediyorlar. Aynı söylediler. Ve her iki yerde olay aksam saat 16.0020.30 tekrar 15 gün içinde arası aksi istikamette, yani dilekçemize cevap Beyazıt Yıldıztabya arasında vereceklerini söylediler, fakat devam ediyor. Bu durumda aradan 2 aydan fazla zaman 110 liraya gitmemiz gereken geçti, henüz hiçbir cevap yok. yere 240 TL 'ye gidiyoruz. CAZİOSMANPAŞAU Böylece günlük yol VATANDAŞLAR masrafımız 480 TL 'ye geliyor. Semtimizin işçi semti Âlanyu yanhş yolda olduğunu ve insanlann çoğunun asgari ücretle Alanya daha beş altı yıl çauştığını göz önünde öncesine kadar ülkenin en buuındurursak karşılaştığımız güzel kıyı şehirlerinden maddi zorluk daha iyi anlaşıltr. Bu konuda şofö'rlerle biriydi, güzel kumsallar üzerinde Alâeddin kavgalara varan Keykubat'ın Kalesi bulunan tartışmalanmız oldu. Fakat yeşil bir yanmadast, ardından bir değişiklik olmayınca Gaziosmanpaşa ilçesinde imza da Toros sıra dağlarıyla seyrine doyum oanuyordu. topiayıp tstanbul Büyükşehir Her yan Akdeniz'e özgü rengârenk çiçekler ve nefis ağaçlarla doluydu. Alanya her yıl biraz daha tanınmaz hale geldi. Her yana kocaman binalar yapıldı Ağaçlar kesildi, yenileri dikilmedi. Şimdi de deniz kıyılarına, kumsallara el attılar. Alanya şantiyeye dönüştü. Şehrin kanalizasyonu yok, elektrikler ve sulan sık sık kesilir. Alanya'nm yanlış yolda yürüdüğüne inamyorum. Sırf yatak sayısını arttırmak için doğayı harcamakla hiçbir sonuca vanlamaz. Kısa vadede kârlı çıküabilir, ancak sonuç ne olur? Her yani taş kesilmiş, kıyüarı kapanmış, kumsaîlan kirli bir kasabaya hangi aklı başında turistler gelir? SABİHA KURAL ALANYA Büro diye bir yer var, oradan vize işlerimizi yapmaya ve takip etmeye hazır oilduklarını söyluyorlar. Tabii ki beltrli bir ücret karşılığı. Bizler dışarıda sıra beklerken GörseVin memuru elinde 1015 vize formuyla giriyor ve işlemlerini yapıp gidiyor. Torpilli olanlar da hiç beklemeden girip işlerini yaptırıyorlar. Biz güneş altında beklerken oturabileceğimiz bir sıra bile yok. Bazı yaşlt amcalar ve teyzeler, hamile kadınlar fenalık geçiriyorlar. Üç gündür kapıya ulaşmayı başarabilmiş değilim. Üç gündür de okula gitmiyorunu Bu gidişle de kapıdan içeri girerek vize formunu teslim edebileceğimi zannetmiyorum. Tüm bunlara karşın kimse bir şey diyemiyor. Şikâyet edecek bir kurum da yok. Almanya'da yetişen birisi için çok garip geliyor bunlar. Pek çok yere başvurdum kimse beni dinlemedi. Belki çok basit bir şeyden söz ediyorum, ama bu basit işlerin düzensizliği çözülmedikçe hiçbir şeyin olmayacağı düşuncesindeyim. Bu mektubu belki ilgililer okur da bir çözüm bulurlar diye yazıyorum. BİR ÖĞRENCİ Amerikan Anayasasının "Eşsiz'HiğL. Amerikan Anayasasının 200. yıldönümü dünyanın birçok yerinde yapılan ve yıl boyunca sürecek olan toplantılarla anılıp kutlanıyor Bu toplantıiardan biri de geçen nisan ayında IzmirÇeşme'de yapılan ve adı da "Anayasanın Doğuşu ve Dayandığı Temeller" olan idi. Buna katılan Amerikalı bilim adamı ve araştırmacılannın biri dışında tümü tarihçi, buna karşılık Türklerin çoğunluğunun üniversite öğretim üyesi kamu hukukçusu, hukukçu kökenli diplomat ve siyaset adamları ile anayasal konulann uzmanı ünlü basın mensuplannın olduğu bu sempozyumun açılış konuşması "Amerikan Anayasası'nın Benzersizliği" başlığını taşıyor, bu ana konuyu işliyordu. Zaten bu başlık ve görüş, toplantının "resmi ideolojisi" idi ve öyle de oldu denebilir. Kendisinin bir 18. yüzyıl tarihçisi olduğunu vurgulayan ilk konuşmacının böyle bir değerlendirme yapması tarihsel bir gerçek olarak ne kadar doğru ve yerindeyse, aynı anayasanın günümüzdeki kapsam ve etkileri, daha doğrusu anlamını yorumlayan bazı Türk bılım adamlarının, "kısa'Mık, "genel"lik gibi niteliklerin iki yüz yıldan beri değişmemiş ve gelişmemiş olduğunu vurgulamaları da o denli şaşırtıcı olmuştur. Oysa bu noktada ister istemez çağnşımtara neden olan 1961 ve 1962 Anayasalarımızın "uzun"luğu ve "ayrıntı"ları bile düzenlemesi, tıpkı bazı istatistikler gibi yanıltıcı ve gerçek dışı olabilir. İki yüz yıl önce yapılmış bulunan bir anayasa etki ve geçerliliğinı halen koruyabiliyor ise, bunun nedeni kurumlar arasında karşılıklı saygı ve, değil "eşitler arastnda önde gelme" gibi ılımlı bir niteleme, Amerıkan düzeninde her zaman son sözü söylediği tartışmasız kabul edilen yargı gücünün katkısıdır. Bu iki durumu, yani Amerikanca deyişleriyle "chesks and balances" denilen kurumlar ve organlar arasında karşılıklı saygı ve yargınm demokratik hukuk devletine katkısı olarak özetlenebilecek olguyu örnekleriyle gördüğümüzde, günümüzde anayasanın kendisinin değil, bu durumların Amerikan anayasal düzenini "eşsiz" kıldığını daha kolay anlanz. Yapıldığında gerçekten "kısa" ve "genel" ilkeleri içeren Amerikan Anayasası 1946'da çıkarılan Yönetsel Yöntem Yasası ve bunu izleyen 1966 tarihli "Bilgi Edinme Özgürlüğü" ve 1976'da bunlara eklenen "Günışığında Yönetim" yasaları ile tamamlanmış ve o günlere kadar yargı yerlerinin kararları ile örülmüş bulunan hukuk devleti kavramında her kurum yerli yerine oturmuştur. Nitekim anayasadasadece bir yöntem sorunu olarak öngörülen "due process" ilkesi yargısal kararlarla yaşam, özgürlük ve mülkiyet haklarıntn tümünü kapsayan bir boyuta kavuşturulmuştur. İşte Yönetsel Yöntem Yasası bu boyutun çerçeve ve içeriğini kurallaştıran bir "anayasal metin" olmuş, yönetimın karar alma sürecini, tıpkı yargısal kararlarda olduğu gibi yargı benzeri bir yönteme kavuşturmuştur. Arkadan gelen ve ortak ad olarak Günışığında Yönetim Yasaları diyebileceğimiz düzenlemeler de yönetim butünunde yer alan federal hükümet ve askeri idare dışındakı tüm kuruluşların kararlarını, ilgi duyan herkesm katılıp, görüşünü açıklayabileceğı "aleni" toplantılarda almalannı öngörmekle kamu yönetimini kapalı kapılar arkasından günışığına çıkarmıştır. Bu yasal metinler anayasa kadar önemli olup Amerika'da hiçbir yasama organının bunları değiştirme ya da kaldırma oiasılık ve gücü yoktur. Kaldı ki, yasama organı, değil demokratik hukuk devletinin güvencesi olan bu yasaları değiştirmek, düzende herhangi bir boşluk ortaya çıkar da bu yüksek mahkemenin bir kararı ile doldurulursa. bu kararı da yasal düzenleme ile kural haline getirmek yönünde çaba harcamaktadır. Başlangıçta yönetimin yargısal denetiminin, eğer herhangi bir yasada buna ilişkin bir hüküm varsa mümkün olabileceği sanılıyordu. Ne var ki Yüksek Mahkeme yasal düzenlemeler öngörmemtş bulunsa bile yargısal denetimin olasılığmı vurgulayan kararlar verdi. Bunlar içinde en önemlilerinden biri yabancıların sınırdışı edilmesine ilişkin kararlardı. Federal Göçmenler Yasası yargısal denetimi öngörmediği halde Pedreiro adlı bir yabancı konusunda Yüksek Mahkeme yargısal denetimde bulundu. Ancak Yüksek Mahkeme'nin bu karannın hemen ardından Kongre anılan yasada bir değişiklik yaparak yargısal denetimi yasallaştırdı. Bu örnek Anayasa Mahkemesı, iptal kararı, bu kararı izleyen ve eskisini tıpatıp yineleyen düzenlemeler konusunda bizdeki örneklerle bazı çağnşımlar yapabılir. Evet 1777'de "kısa" ve "genel" olan ve "benzersiz" bulunan Amerikan Anayasası 198Tde "uzun", "ayrıntılı" ve elhak "eşsiz"dir, ama yukarıda anlatılanlara benzeyen birçok örneğin yansıttığı demokrasi ve hukukun üstünlüğüne inancı özümseyen bir toplumsal düşünüş nedeniyle! Üniversitede öğrenciyim. Ailem Aananya'da. Okul biter bitmez ailemin yanına gideceğim. F. Almanya Konsolosluğu 'ndan vize almam lazun. Üç gündür sabah gidiyorum Alman Konsolosluğu'na ve kapıya gelene kadar saat 16.30 oluyor, kapatıyorlar. Hemen konsolosluğun yanında Görsel Vize almak sorun oldu Cam Ambalajda OMUR şimdi daha sağlıklı... BÜTÜN ÖNEMLİ BAKKAL VE MARKETLERDE DEPOZİTO 200.TL TEŞEKKÜR Hastalığımın taru ve tedavisini başanyla gerçekleştiren Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden, SELDA YÜRÜYORUM DIKENLERIN ÜSTÜNDE İLAN BURSA 3. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya: 1986/859 Münir lmir tarafından Golcük, Değirmendere Aıatürk Caddesı 10 adresinde ikamet eden davalılar Sureyya Kahraman ve Metin Kahraman aleyhlerine açılan alacak da\ası sebebı ile; Yukarıda beHrtilen adreste iken oradan ayrüan ve adresi tespit edilemeyen davaklann 4.6.1987 gunu saat 09.00'da mahkememizde haar bulunmaları ve>ra bir vekille kendilerini temsil ettirmeleri, aksi takdirde yargılamaya yokluklarında devam edilecegi ve hükum verileceği, bir daha adlarına davetiye çıkarılamayacağı hususu davetiye yerine geçerli olmak uzere Sureyya Kahraman ve Meıin Kahraman'a ilanen tebüğ olunur. Basın: 20349 Yapügi bir seri ameliyatlarla beni yeniden yasama kavu$turan Validebağ ÖgTetmenler Hastanesi Cerrahı dejerü insan Sayın TEŞEKKÜR Yakın Ugisiai esirgemeyen Bashekim Sayın Oprt. Dr. VEDAT ÖZKOÇA Prof. Dr. DİNÇER UÇAK Doç. Dr. SEDAT TAVŞANOĞLU Uz. Dr. VURAL ALİ Uı. Dr. ZEKİ ÖNGEN Dr. SELÇUK ÜLGENER ve Cerrahpaşa 1\p Faktlltesi Hastanesi Kardiyoloji Servisi hemşire ve personeline yürekten teşekkür ederim. İZMİR 8. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN Dosya: 1987/112 Davacı tsmet özenç vekili Av. Hikmet Ayken larafmdan davalı Mürüvvet özenç aleyhine acdan ve şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma istegini taşıyan davada: Davalı Vilayet Cad. Hayat 3 Ap. K. 2 No:04 Yenişehir Diyarbakır adresinde bulunamamış, zabıtaca da adresi tespit edilernemiş olmakla ilanen tebligat yapılroasına karar verilmiştir. Davalı Mürüvvet özenç'in 13/7/1987 günü saat 9.30'da mahkememizde hazır bulunmaa, duruşmaya gelmedigi takdirde tahlukat ve yargvlamanın yokluğunda yapılıp hüküra kurulacagı dava dilekçesı ve davetiye tebligi yerine geçmek üzere ilan olunur. Basın: 20678 Oprt. Dr. METİN KAYA ERGÜVEN'E Anested Uzmanlan Dr. AYHAN PAZARU ve Dr. NEJAT tLHAN'A Ameliyat ekiplerine, servis hemşirelcrine ve tüm hastane personeline şükranlarunı sunanm. HATtCE COŞKUN . AZtZ ÇAKIR KİRALIK YAZLIK Bodrum Aktur'da (Bitez'de) deniz üstünde kirahk yazhk Tel: 961431265 Merve*nin dogumunu tüm dost ve akrabalara duyururuz. ERCANEMİrVE TABAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle