18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 MAYIS 1987 • * * • HABERIFRIN DEVAM1 CUMHURİYET/13 Rlrizmcînin taştarafı 1. Sayfada) dr'den bildirdiği habere göre ESAD aşkanı Doç. Dr. Ergun Göksan, her lkenın turizmini kendi parası üe paarladığına dikkat çekerek, Türkiye1 e döviz karşılığı fiyat istemenin yanş olduğunu bildirdi. Göksan, Ege ölgesinin Antalya'ya oranla daha az atak kapasitesine sahip olduğunu lelirterek, uEge"dt isteyen, istedigi pli kaoklıyor" dedi. Göksan, otellerleki fahiş fiyat uygulamasından çok ayıda yabancı turistin yakındığını da öyleyerek şöyle konuştu: "Turisti memnun göndermenin jneraini hâlâ tam ksvramıs degiliz. tslında butun mesele burada. Turisı kazıklandıgmı hissederse, bir daha Draya gelmez. Bu bir olokontrol sorunu. Örnegin tspanyı ve Yunanistan'da oteldeki içkinin fiyatı bakkal fiyatının en çok iki katıdır. Oysa, geçenlerde bir Alman gazeteci dostumdan meklup aldım. Otelde ictiği şarabın fiyatını pahalı bulmuş. dışan çıkngında bir bakkala sormuş ve arada tam 12 kat fark olduğunu öğrenmiş. Bu olay, bizim şımardığımıa gösteriyor. Adam buraya geldi nas.il olsa içki içer' diyerek istediğimiz îiyatı koyuyoruz." CONEYT ARCftYOMK yaz,yor yasaklan kaldmrken geleceği ipoıek alıına almaya hazırlanan zihnıyeti keşfedip buna göre önlem almak, hatta yasaklarla ilgili direnmelerden vazgeçme pahasına 175. maddeyi Özal'm amaçlarına uygun biçimde deldirmemek. Özal'dan önerinin metnini görme isteği ise, DYP'mn ANAP liderine olan inançsızlığmm ilk göstergesi. SHP, bildiği yolda direniyor, direnecek. Erdal İnönü, yasak rüşvetini kapmış değil. Bildiği yolda. 175. maddeyi yasaklar örtüsüne saklayarak dilediği biçime getirmeye çahşan özal'ın bu yeni manevrasmı yutmamışgörünuyor. DYP'nin 175. maddeyi seçim sonrast uygulamaya bırakmayı koşul gören davranışına SHP'nin yatkın olmadığı anlaşılıyor. İnönü, yasaklarla 175. maddenin birleştinlmesini isterken doğru bildiği yolda ilertiyor. ASAP, bir başka hesap içinde. Bir iki ay içinde yapılmasını istediği halkoylamast, erken seçim için bir ölçü olacak. Durum cnada. Yasaklarla ilgili halkoylamasmda Özal'm beklediğinin tersine oiumlu oylar çok yüksek oranda çıkarsa ne olacak? Daha şimdiden halkoylamast, yasaklarm kalkması olayı olmaktan çıkıyor, bir çeşiı ikıidan halkın ne ölçude ' •desteklediğini'' göstermeye yöneliyor. Genel seçimden önce, halkoylamasıyla bir hesaplaşma olacak. tki kere ikinin dörı etmesi kadar gerçek bu. Halkoylamasmda oiumlu oylar yükseldikçe ANAP'a yol göründuğü anlasılacak. Ya da tersi olacak. Özal, erken seçime gıtmeye hazırlanırken, kuskunuz olmasın halkoylamasını bir ölçu olarak alacak. Seçim kararmı etkileyecek bir oylama göruntüsü şimdiden sindi çevreye. Bu yaz eğer halkoylaması gerçekleşirse kimi siyasai yazgılarm nereye varacağını göreceğiz. Yasaklılar VÖ siyasai alana girecek, ya da ANAP pılısını pırtısmı toplamaya hazırlanacak. Geniş boyutlarıyla gelecek gunlere bu açıdan bakmak gerekiyor. Türkiye'nin (Baştarafi 14. Sayfada) Anadolu'daki Mrliklerle birlikte 12 dolayında. Türkiye, Doğu Anadolu'da Sovyetler Biriiği'ne karşı kullanabileceği 100 tank ve bin 800 top bataryasına sahip. Ankara, bu dengesizliğin ışığında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin modernizasyonunun orta menzilli füzelere ilişkin bir anlaşmanın imzalanmasından sonra daha ivedi bir nitelik kazanacağına, Türkiye'nin stratejik öneminin artacağına inantyor. Ankara'nın beklentisi, bu durumda Batı'nın Türk ordusunun modernizasyonunu sağlamak amacıyla kollannı sıvayarak Türkiye'ye geniş çaph bir yardım kampanyası başlatacağı yolunda. Ancak, Batı'nın nasıl davranacağı konusunda Ankara'da farklı değerlendirmelere de rastlamak mümkün. Bazı gözlemciler Batı'nın bu açığı kapamak amacıyla yüksek maliyetli bir yardım kampanyası yerine Türkiye'ye kısa menzilli taktik nükleer silahlar yerleştirmeyi önererek daha ucuz ve daha pratik bir çözüme yönelebileceği endişesini taşıyorlar. Silahsızlanma sürecinin.Ankara'ya dönük bir diğer yansıması da, Viyana'da 12 NATO ülkesi ile 7 Varşova Paktı üyesi arasında yürütülen "karşılıklı ve dengeli güç indirimi" (MBFR) görüşmelerinde Türkiye'nin konvansiyonel gucunün pazarlık konusu yapılacak olması. Hatırlanacağ^ gibi, 1973 yıhndan bu yana yürütülen MBFR görüşmeleri NATO ülkeleri ile Varşova Paktı'nın konvansiyonel silah ve asker sayısının merkezi Avrupa'da karşılıklı olarak belirli tavanlarda sınırlandınlmasını konu almaktaydı. Ancak, MBFR görüşmelerinin gündeminde yapılan bir değişiklikle, indirimlere sahne olacak bölge merkezi Avrupa'dan "Atlantik'ten Urallara" kadar olan geniş bir alana yayıldı. Dolayısıyla yakın bir tarihe kadar MBFR görüşmelennde gündeme gelmeyen Türkiye, görüşmelerin bundan sonraki etabında Varşova Paktı ile karşılaşurmals bir şekilde müzakere masasına gelecek. Bu dunım, Türkiye ile Bulgaristan ve Sovyetler Birliği arasında konvansiyonel alanda daha düşük düzeyde bir denge arayışına yol açacak. Konvansiyonel denge her iki sınırda da Varşova Paktı lehine olduğundan, müzakereler sonunda gerçek bir eşitlik sağlaınası Türkiye'yi gerek Bulgaristan, gerek Sovyetler Birliği karşısında rahatlatabilir. Ânadolu (Baştarafi 1. Sayfada) hatalı sorular bulunması halinde sadece o soruyu değerlendirme dışı bırakabüeceklerini, ancak şimdiye kadar hatalı bir soruya rastlanmadığını soyledi. Ertuğrul Çeıiner, "Sorulanmıza güveniyoruz" dedi. Kamuoyunda sınavda, endüstri raeslek lisesi sınavı ve üniversite seçme sınavlannda çıkan sorular bulunduğunun söylendiğini hatırlatan Çetiner. "Sorular tamamen mufredal içerlsindcn sorjhnuşlur, müfredal dışı sonı yok. Seviyenin üstünde kesinlikle değil. ögrenciyi düşündüren sorulardır. Biz daha yelenekli, zihinsel gücünü daha iyi kullanan ögrencileri seçrneyi amaçlıyoruz" dedi. Bilgi İslem Dairesi Başkanı Ertuğrul Çetiner, sınavda testin ikinci bölümündeki baz\ sorulann üniversite soruları olduğu söylendiğini, antak bü sorulann ilkokul fen bilgisi S. sınıf kitabının 104105 ve 107. sayfalarında, 34. sorunun yine aynı kitabın 212223. sayfalannda, çimlenme ile ilgili sorunun da fen bilgisi 4. sınıf kitabtnm 190. sayfasmda bulunduğunu kaydederek şöyle konuştu: "Geçmiş yıllarda sorulan sorulann sorulmavaeagı diye bir kural yok, sorulabilir. Bu sorular üniversite veya başka bir sınavda sorulmaz diye bir kural da yok. Aynı konu ilkokulda, ortaokulda ve lisede de devam eder. Ama tabii biraz seviye farkı vardır. Üniversitede sorulmuş olabilir, onu bilemeyiz. Ama kitaplarınıızda var." Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanı Metin Emiroglu, merkezi sistemle yapılan okullara giriş sınavlarındaki sorulann yanıt anahtarlarının sınavlardan hemen sonra açıklanması konusunu araştıracaklannı bildirdi. ları, halka gitmekten çok geiecek se(Baştarafi 1. Sayfada) çimde kimin iktidar çıkacağı hesabımeyen Ozal, eline öyle bir mekanizna bağlı. Özal özveride bulunmadı. ma geçirecek ki, günü gelecek halkonutta elektronik araçlarma, kimi koylaması yoluyla kişisel yükselişiarkt dişlarma damşarak önüne geni ya da siyasai yaşamımızda pekilen verileri deüerlendirdi. şip kalmasım sağlayacak her türlü Özal\r mantığı açık: Muhalefet oyuna girebilecek. üçte bir oiumlu oyla yasaklarm kalkOzal, bilinmeyen amaçlanm yamasma direndi, sekiz milyon oy busaklann arkasına saklıyor. özelliklunamayacağmı gerekçe olarak öne le D YP'ye, bir ölçüde DSP'ye bu kosürdü. Kaldır barajı, zorlayıcı hünuda "siyasai riisvet" veriyor. Yarıdan birfazla oiumlu oy çıkarsa hal kUmler geıir, buyoldan katıiımı çok yükseklere tırmandır ve bu toplamm koylamasında, yasaklann kalkacağıyandan bir fazlasıyla yasaklarm kalnı söylüyor. Bu manlığı kabul etmeyecekleri "halk kaçağı" ilan edece " kabileceğini ilan et. Böyle düsündü. Çünkü Özal, kaıılım yükseldikçe halğini bildiriyor. Göriinüşle, özal'm kın "sağduyusunun"yasaklar lehimanlığı sağlam birgörüntü veriyor. ne çalışmayacağjnı, hele, bulacağı göAma sorun sadece yasaklınn rülmemiş yonıemlerle karşı oyları kalkması değil. Asıl sorun yasaktarı yükseltebileceğini hesaplıyor. Hatta bir nimel gibi ortaya atan Özal'm gemuhalefetin bulduğu son yöntemi lecekteki planlannın yannki lezgâhkabui edeceğine inanarak, aslında larının önüne geçmek. katılımı ilkformülden daha yüksekÖzal'm tütuf buyurduğu gibi yalere tırmandırdığına inamyor. Muhasaklann halkaylamasına barajsızsislefetle bir açıdan dalga geçiyor. temle sunulmasına karşı çıkacak siÖnceki gece Başbakanhk Konu 'yasetçi yok. Öyle, ama Özal'm buntunda barajsız sistem karanna varırdan böyle yapılacak her anayasa deken öne sürdüğü varsayımlar bunlarğişikliğini, eimdeki yayın organlarıd\. Mantığınm doğru olan yanı, esnın üstün desteğiyle dilediği gibi yaki siyasetçilerin, onlar gibi düşünen pabileceği kuşkusu, hatta kaygısıpek siyasai partilerin barajsız halkoylaçok çevreye egemen. masından kaçamayacağı. Halkoylaözal'm attıği adımı azımsamak, masmda saç öne duşecek. Her şey kuşkusuz olanaksız. Ne çare Özal'gorulecek. Eski siyasetçiler de dem yann 175. madde ile başımıza hanmokratik ayıp diye niıeledikleri sogi siyasai çorapları öreceğini bilemenucu kabul etmeyip ne yapacaklar? mekten doğan yargılar, iyiniyeı gösYa da ince uzun siyaset yolunda yüterisini golgeliyor. riiyecekler. Eski siyasetçiler yol ayLaiklikten, cumhurbaşkanının rımında. Dogrusu da bu. Halkın kahalk tarafmdan seçimine dek,, Türkirarıyla ya giderler ya kahrlar. ye'yi hem siyaset hem de sosyal yaBuraya kadar karşı çtkılmayacak pısıyla yerinden oynaıacak bugünkü noktadayız. Sorun, 175. maddenin kargaşayı giderek boyutlandıracak aielacele, yasaklar ruşvetiyle biçilmeyeni girişimler yapıp yapmayacağısıne gelince. "Duryolcu, bilerek gelip m kim bilebilir? Ya da herhangi bir bastığm bu noktada pek çok gizli niiktidarm 175. maddeyi dilediği gibi yetler var" diyenler haklı. kullanmayacağı guvencesi nerede? D YP'nin Özal'm yeni önerisini heözal yasaklar konusunda •nardığı men kapıp basma koyacağı sanılmanokıayı, 175. maddeden ayırmadıkmalı. Cindoruk dün özal açıklamaça, halktan kaçan insanlardan söz etlarmı bitirdiği sırada DYP grubunmesi, ilk başlarda siyasai polemiğe da "baraj kalkarsa olaya daha sıcak yatkın görünebilir, Ancak kafalarda bakacaklarını" söylüyor, ama artık yargıya dönüşen kimi betinileri "Özal'm sözünü ettiği yeni öneri silip atamaz. Cumhurbaşkamnm yemetninin partüer arası görüsmeye di yıl daha görevde kalmayı istediaçılmadan karar vermeyecekterini" ğine yönelik bugün başlayan irdeleekliyordu. Bu kapalı anlatımm altınmelere Çankaya susuyor. özal bunda başka öyküler olabilir. Örneğın ları "hamam dedikodusu"diye niÖzal'm siyasai rüşvetini kuruluş telendiriyor. Se \ar ki Cumhurbaşamacıno uygvn görebilir DYP, fakat kanı dün "Beni siyaset içine 175. maddenin palamarlannı henıen çekmeyin"diyor, her konuda büyiık çözüp Başbakan 'm boynuna alılacak duyarlık gösteren Çankaya bu önemmı? Soru bu. li sorunda artık konuşmuyor. Yasaklar baraja çarpmadan halSütten ağzı yanan DYP, eğeryokoylamasma giımeli. 175. mcdde giğurdu üfleyerek yemezse. gelecek bi siyasai yasamımızı bulanıklığa süiçin çok ağır sorumluluğun altma girükleyecek, sorunları boyullandırarebilir. Bu ülkenm tek ve gerçek socak madde üzerinde de özal daha runu yasaklar değil. Bu dönemde özverili olmalı. Özal'm son davranıskalksa da olur kalkmasa da. Sorun, GOZLEM UGURMUMCU (Baştarafi 1. Sayfada) lap Tarihi" ile ne gibi ilgileri olduğunu sormuştuk. Önceki gün, Silahlı Kuvvetter'in doruğunda görevli bir üst düzey komutan ile bu konuları enine boyuna görüştük. Sayın komutan, kendi bilgi ve denetimleri altında okutulan "Atatürkçülük ve inkılap Taribi" derslerindeki ana amacın "milli biıiik ruhu"nu yerleştirmek olduğunu, bu amaçla çeşitli yörelerden gelen asker ve subayların aynı ulus kaynağından geldiklerini antatmak için "Türk Milli Bütunlüğü içerisinde Doğu Anadolu" adlı kitabın bazı bölümlerinin "Ataturkçülük ve İnkılap Tarihi "derslerinde okutulduğunu, sorulann da bu kitaptan seçildiğini anlattı. Ve ekledi: Türklslam sentezi göruşü, Türk Silahlı KuvvBtferi'ne giremez; merak etmeyin. Bizler, Ataturk llkeleri dtşında hiçbir göruşe ve ideolojiye yer vermeyiz. Ben de, dilim döndüğü kadar, bu gibi konulann, cuma günkü yazıda belirtildiği gibi örneğin "Türk Kultürü" adı altında bir ba$ka derste okutulabileceğini; Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü'nde "Türkİslam sentezi göruşü" doğrultusundaki kadrolaşmayı ve örgütlenmeleri anlatarak, Kara Harp Okulu'nda "Atatürkçülük ve İnkılap Tarihi" derslerinin aynı kadro tara<ından genç subayları yönlendirme amacı ile kullanılabileceği kuşkusunu taşıdığımı anlattım. Sayın komutan, Silahlı Kuvvetler'in iç siyasete kanşmadığını, bundan sonra da kanşmamakta karartı olduğunu belirterek, 'İnkılap Tarihi EnsOtusü" konusunda yazılan vazılan dikkatle izlediğini; her gün biraz daha büyüyen ve her gün önemini biraz daha kanrtlayan Atatürk ve Atatürkçülük konusunda herkesin özenli ve duyarlı davranması gerektiğini soyledi. Bugün "irtica" adı verilen gericilik, devlet içinde kök salmaya başlamıştır. Devlet bürokrasisi, "islamcı kadrolar'' eliyle yönlendirilmektedir. Köse başları, "Türkİslam sentezi" \6eolojisine bağlı militanlar tarafmdan tutulmuştur. Bu ideolojinin ana karargâhı, "Aydınlar Ocağı"ö\r. Bakanlar Kurulu üyeleri, müsteşarlar, genel müdürler ve daire başkanları bu derneğe üyedirler. Bu dernekten "vize" almayanın devlet bürokrasisinde yükselme şansı yoktur. TÛBDER'i, POLDER'i, MEMDER'i, TÜMDER'i, "dernekler sultası" diye suçlamalarta kapatanlar, "Aydıntar Ocağ/"na yeşil ışık yakmışlardır. Birçok dekan ve rektör, Aydınlar Ocağı üyesidirter. Kamu kesiminde dernek kurmak suç ise bu suç yalnızca TÖBDER için mi geçerlidir? Değitee TÖBDER niçin suçlanıp kapanmıştır? Kamu kesiminde çalısanlann dernek kurmalan yasaksa o zaman niçin Aydınlar Ocağı, bakanları, müsteşarlan, genel müdürleri, dekan ve rektörieri ile devlet kamu kesiminde bu kadar rahat ve bu kadar kolay örgütlenmektedir? Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, "Türkİslam sentezi" ideolojisine sahip öğretim üyelerince yönetilmektedir. Üniversite yönetimlerini ele geçiren bu kadro, acaba bu gibi dersler ve sorular ile Kara Harp Okulu'nda da yönlendimne çalışmalarına girişmiş olamaz mtydt? Sayın komutana bu kuşkumu anlattım. Komutan, bu gibi yazıların kendilerince birer "uyan" olarak değertendirildiğini soyleyerek, askeri okullarda gen'ci örgütlenmeler ve la'ıklik ilkesine aykın yönlendirme çabalanna karşı Silahlı Kuvvetler'in dikkatli davrandığını anlatarak, bu konuda örnekler de verdl. Komutana teşekkür ederek, yanından aynldım. Transfer (Baştarafi 1. Sayfada) görüşülmesi sırasında "ret" oyu vereceğjni de sözlerine ekledi. Bıyıklı, ANAP'ın gerçek oy oranının yüzde 12 olduğunu da öne sürdü. Başbakan Turgut Özal, Bıyıklı'mn istifası hakkında sorulan bir soruyu yaıutlarken, "İstifa rtsin bakalım, ne yapalım" dedi. DYP'YE 2 KATII.MA Konya Bağımsız Milletvekili Vecihi Akın ile Adıyaman Bağımsız Milletvekili Arif Atalay. dün DYP'ye girdiler. Akın ile Atalay, 6 Kasım seçimlerinde Milliyetçi Demokrasi Partisi'nden parlamentoya girmiş, bu partinin feshiyle birlikte HDP kuruculan arasında yer almışlardı. Enflasyon (Baştarafi 1. Sayfada) . batlar grubu izliyorlar. Gıda maddeleri grubunda yer alan zahire ve hububat endeksinde yüzde 1.2, hayvani gıda maddelerinde yüzde 3.4 oranında artış olurken kuru meyvelerde binde 4, keyif vçrici maddeler grubunda binde 7 oranında azalma görüldü. Gıda maddeleri grubunda yer alan ve fiyatlarında artış izlenen maddeler şunlar: Buğday, rrusır, pirinç, un, fasulye, bakla, patates ve koyun eti. (Baştarafi I. Sayfada) timlerine devam edebilmeleri için formül arıyor. Standartlara uygun üretim yapmadığı için savcılığa verilen firmaların Cihan Elektronik (Grunding), Meta (ITT), Philips, Vestel, Altron (Blaupunkt), Beko (Beko Hitachi), Telra (Sony ve Telra), Akustik Elektronik (Dahili TV anteni, oto radyoteyp), Zer Şirketler Grubu (TV yedek parçası "zer paten'" jeneratörü) olduğu belirlendi. Radyo ve televizyon üreticisi firmalar karan şaşkınlıkla karşıladı. Bu olayın bakanlık, fırmalar ve Televizyon Yüksek Kurulu arasındaki kırtasiyecilikten doğan anlaşmazlıktan kaynaklanabileceğini belirten üretici firma yetkilileri, hatanın kısa zamanda düzeltilebikceği inancındalar. Bu arada tüm radyo ve televizyon üreticilerini bünyesinde banndıran Elektronik Cihaz tmalatçılan Demeği (ECİD) bugün bir deklarasyon yayımlayarak kamuoyuna olayla ilgili aynntılı bilgi verecek. Savcılığa verilen 9 fırma arasında bulunan Vestel Elektronik Fabrikası Genel Müdürü Feyyaz Zambakoğlu, "Karan şaşkınlıkla karşıladık. Konu bize iletildi, ama endişemi2 yok. Bir kanşıklık olduğunu sanıyonız" dedi. 9TV Cannes'a iki gencin (Baştarafi 14. Sayfada) dini... Bu zcriama senaryonun zayıflığına karşırı sevimli, sıcak bir film "Rastlann." "Eleştirmenrerin Haftasrna seçtigimiz yedi filınin her birı, bir gün boyunca tam beş kez gösteriliyor. Açılışı, daha önce de sözünü ettiğimiz genç Rus yönetmeni Lopouchanski'nın "Ölü Bir Adamın Mektuplan" yapıyor. tşte yüzünüze şiddetli bir tokat atan özgün bir sinema örneği. İçeri|i, biçimi ve diliyle özgün bir yapıt imzalamış, nükleer bir savaş sonrasında insanlığın yaşamı yeniden nasıl kurmaya çabalayacağını, aa geçimişi nasıl irdeleyeceğini konu ediniyor "Ölü bir Adamın Mektuplan". "Alün Kamera" odulunun adayı Lopouchanski, aklmı kurcalayan, yüreğini daıaltan aşın nükleer silahlanma konusunda bir bildiri getirmeyi amaçlıyor. Bu bildiri yer yer pek yeni sayılmayabilir, ama sinemanın daha önemli olduğunu, başlı başına etkili bir sanat olduğunu da unutmuyor. "Semaine de la Critkjae"in ikinci fılmi, Lopouchanski'den çok çok farklı kaygıları olan biri Alman diğeri Isviçreli iki gencin taptaze bir soluk getiren, kişisel bir ton tutturan, özgün bir rnizah geliştiren ilk filmleri "Peki Ya Ben?" (Du Mich Auch). Anja Franke ile Dani Levj öz>laşamlanndan yola çıkarak bir senaryo oluşturmuşlar. Genç olduklan, belirli bir tiyatro ya da sinema eğitimleri olmadığı için kendilerini ciddiye alacak bir yapımcı bulmalan tam beş yıllanm almış. Yılmamışlar. Aşktan, ölümden, aile ilişkilerinden söz eden fimlerini gerçekleştirmişler, kendilerini kutlamak gerek. Film alkışlarla karşılanıyor, özellikle genç kuşağın ilgisini çejcen kendine özgün mizahı, siyahbeyaz çekimi, konusuna yaklaşırrundaki özgünlük ile tanınmış yetenekli isimleri çağrıştınyor: VVoody Allen'den. Jim Jarmushtan, JeanLuc Godar'dan söz edenler oluyor. "Du Mich Aueh" ilk günlerin hızını ve tutkusunu yitiren iki genç sevgilinin öyküsü. Çevrelerinden, toplumdan, Berlin'den kurtulmak, bunahmdan kaçn^ak istiyorlar. Tüm duvarları aşarak uçmayı düşlüyorlar. Ancak ilk anda farkına varamadıkları olgu, en yüksek, en sağlam ve aşılması en güç duvarları, kendi aralarında yükselen yanlış anlamaların, iletişim eksikliğinin tuğlalarından ördükleri, bencüliğin harcıyla sağlamlaştırdıklan duvarlar oiduğu... •'Yönetmenlerin Onbeş Günü" yan bölümü, eski Şenlik Şarayı'na yerlestiğinden bu yana "Bir Kuçük Şenlik" olup çıkjverdi ortaya. Bu bölümün kapüan sokaktakı sınemaseverlere de açık. Bir Kanada füminin sunuktuğu ilk akşam 1300 kişilik Saray tıklım tıklım doldu. Ertesi gece, yine dopdolu olan bu salonda Erden Kıral'ın son filnıi "Düan"ı izliyoruz. "Ajna" ile başladığı yeni bir dil arama çabasını bir basaraak daha ileriye götüren Kıral, aynca doğrudan ses kaydıyla çekilen bir filmin nasıl daha inandıncı ve datıa etkili olduğunu da kanıtlayarak, Türk sinemasma yeni ve önemli bir teknik katkıda bulunuyor. Sebze (Baştarafı 1. Sayfada) teri kadar tuz ve biber ile yapılan rnevsimlik türlünün maliyeti i bin 100 lirayı bulüyor. Aym şekilde 300 gram kıyma, 1 kilokabak, 150gram domates, 100 gram soğan, 50 gram sadeyağ, 100 gram pirinç, 1 demet maydanoz, 1 demet dereotu, 1 demet nane ve yeterince tuz ile yapılan kabak dolması da 2750 liraya çıkıyor. EkremUsta'nın 1.5 kilo ayşekadm fasulye, 150 gram soğan, 15 cl zeytinyağı, 200 gram domates, yeterince karbonat, şeker ve tuzdan oluşan zeytinyağh fasulye yemeği de 3 bin 500 liraya yapılabiliyor. Şu sıralarda ancak "çok öıel" siparişlerlebulunabilen bamyanın yemeğini yapmak ise pek bütçelere uygun değil. Çünkü bamya şu sıralarda eğer bulunabilirse 8 bin liradan ahnabiliyor. O zaman da yarım kilo bamya, 250 gram et, 150 gram soğan, 50 gram sadeyağ, salça, un ve tuzdan oluşan bamya yemeğinin faturası 5 bin 350 lirayı buluyor. Van'da 17 (Baştarafi 1. Sayfada) Özdemir hakkında da gıyabi tutuklama karan verildi. 10 gün önce pazar günü İskele Caddesi'ndeki rektörlük binasının altında bulunan, oruç tutmayan öğrencilerin oturduğu bir kafeteryaya baskın düzenleyen dinci öğrenciler, Mehtnet Şirin Tckin ile 7 arkadaşını bıçak ve sopalarla yaralamışlardı. Mebmet Şirin Tekin adlı öğrenci kaldırıldığı Van Devlet Hastanesi'nde )raşarnını yitirmişti. Görgü taruklannın ifadeleriyle saptananlar, polisce gözalüna alınarak soruşturmaya başlanmıştı. Bu arada olayın birinci derecede samklan olduğu belirlenen Adnan Sayın ile Menmet Ali Özdemir de kaçmışlardı. Olaydan sonraki günlerde gözaltına alınan 17 öğrenci, önceki gün akşam savcıhğa gönderildi. Yapılan ilk sorgulamadan sonra Asliye Ceza Mahkemesi'ne sevk edilen Vedat AJkgül. Muzaffer Ajdın, Mehmet Aslan, Veli Ka>a, Salüı Üstündağ, Fer"• Bostancı, Naim Aslan Mirza, N hammed Veysel Top. Mehmet Fc Polat, Muslafa Bağla, Saffet Bak Arif Şener, Lütfü Ilbay, Metin Öztiirk, Mehmet Metin Dagdeviren, Muhittin Çubuk ve Mehmet Erkan Kaval, siyasi görüş ayrılığı nedeniyle adam öldürmek, öldürmeye tam teşebbüs etmek ve iştirak etmek, suçlarından mahkemece tutuklanarak Van Cezaevi'ne konuldular. Öte yandan YÖK Soruşturma Komisyonu, 100. Yıl Üniversitesi öğrencisi Mehmet Şirin Tekin'in öldttrülmesi olayı ile ilgili olduklan ileri sürülen 4 öğretim görevlisinin savunmalarını aldı. SHP Tunceli Milletvekili Ali Rıdvan Yıldınra, Meclis Genel Kurulu'nda yapuğı gündetn dışı konuşmada, Tunceli ve Van'da meydana gelen olayları meclise getirdi. Içişleri Bakanı Yıldınm Akbolut da yanıt konuşmasında olayların izlendiğini ve hiçbir zaman laiİt Cumhuriyet Kanunlarına karşı yapılan hareketleri tasvip etmediklerini soyledi. Akbu.ut, suç işleyenleri kim olursa olsun takip edeceklerini, hiçbir kesime suç işlemesi için müsaade edilmeyeceğini sözlerine ekledi. Ankara: Tüm füzeler • S A F A R I L I N E (Baştarafi 14. Sayfada) Norveç şehrinde, bütün askeri ve diplomatik gözlemcilerin birleştiği nokta, Sovyetler Birliği ile ABD arasında her tip orta meazilli füzeler konusunda yapılacak anlaşmanın mahiyeıi ne olursa olsun, SNF'lerin NATO açısmdan son derece önem kazanacağı. Türkiye t o p r a k l a n n d a mevcut nükleer silahlann tümü ise SNF tipinde. Bunlar, çok kısa menzilli obüs bataryaları ile F104 uçaklarına yerleştirilen atom silahlan. Oysa, 1983 yıhnda NATO bakanlarının Kanada'nın Montebello şehrinde onayladıkları "nükleer modernUasyon" planına göre. Türkiye'nin teorik olarak daha çok atom silahı alması gerekiyor. Bunlar da, 115 km. menzilli "Lance" füzeleri ve F16'lara monte edilebilecek başlıklar. (Jstelik. Montebello kararlarının diğer yönünü oluşturan "mükellerıyetlerin dağıtılması" konusunda da, Ankara hiçbir ad\m atrrnş degil. Yani, Federal Almanya'da stoklanmış nükleer mühimmat ve başlıklann bir bölümünün, aralarında Türkiye'nin de dahil olduğu "kanat ülkelerc" kaydırım işlemi gerçekleşememiş durumda. Türkiye'nin bu konuda "vurdumduymaz" davranmasının nedeni ise, hem Sovyetler Birliği'ni gücendirecek "yeni nükleer miikellefiyetlerden" kaçınmak istemek, hem de ABD'nin "verdiginden daha fazla istemesinc" göz yummamak. Nitekim, çok üst düzeyde bir hükümet yetkilisinin bu konuyu Cumhurbaşkanı kenan Evren'le görüştüğu ve bizzat Evren'in Türkiye'nin yeni nükleer silah edinmesine karşı çıktığı ahnan bilgiler arasında. Fakat. yabancı askeri göziemcilere göre, Ankara'nm bu tutumunda bir çelişki mevcut. Bunun nedeni de, Avrupa'daki nükleer NATO maymlannın kaldırılmasj kararında, Türk Genelkurmayı'nın Doğu Anadolu'daki mayınların sökülmesine karşı çıkan tek ittifak mercii olması. Bu askeri göziemcilere göre. Türkiye'nin önce bir nükleer silahsızlanmaya karşı çıkması. sonra da. hemen hemen aynı işlevi gören diğer tip silahlan reddetmesi "oldukça çelişkili." Ancak. "isteyenin bir yüzü kara" ilkesinden hareket edecek olan NATO Başkomutanı General Rogers'in, yannki toplamı sırasında. Montebello kararlarının gerçekleşme oranına ilişkin raporunu sunarken, isim zikretmeden, "bazı iiye ülkelerin mukellefiyetlerini yerine getirmekte tereddül ettiği" şeklinde bir yaklaşım içine gireceği vu bunların gerçekleşmesini isteyeceği hemen hemen kesin. Burada, Yavuztürk'ün "sükul altındır" ilkesinden mi hareket edeceği, yoksa bir cevap mı vereceği ortada. Her halukârda. StavangeT toplantısında Türkiye'ye bir "nabız yoklaması" ya da "teîkin" yapılıp yapılmayacağı şimdilik belli değil. Fakal. göziemcilere göre, ••Nükleer Planlama Grubu' nun kararı ne doğruituda olursa olsun, Ankara'dan ergeç "yeni y ükümlülükler" isteyeceği kesin. Yine göziemcilere göre, Türk hükümetinin ilk cevabının "hayır" olacağı da kesin. Bundan sonraki geUşmeter ise, hem genel DoğuBau ilişkileri hem de BatıBatı ıliskikrindeki Türkiye'nin yerini tayin edecek. YADGICI Y
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle