Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER jik nedenlerle insan yaşamı, insan onuru o kertede ayaklar altına alındı ki, savaş sona erince oluşturulan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 10 Aralık 1948'de, Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi'ni kabul ve ilan etti. Ondan sonra da bu konuda devletler arasında birçok antlaşma daha yapıldı. Bu bildirgeyi imzalayan devletler arasında Türkiye de vardır. Çağdaş hukuk devleti sözcükleriyle nitelediğimiz devlet tipi, bu insan hakları kavramının neredeyse somutlaştırılıp belgelenmesiyle birlikte doğdu. Zihinlerde pek haklı olarak şöyle bir soru belirebilir: "Daha önce hukuk düzeni yok muydu devletlerde? Yasalarda kişi haklarını koruyucu kurallar yer almamış mıydı? Örneğin bizim ülkemizde, Yurttaşlar Yasası'nın (Medeni Kanun'un) 23 ve 24., Borçlar Yasası'nın da 49. maddeleri yaşam da içinde olmak üzere bütün kişilik haklannı koruyucu kurallar içermiyor muydu? Ceza Yasası'nda insan yaşamıyla ilgili bölümde yer alan bütün maddeler, yaşamı korumuyor muydu? Öteki uygar ülkelerin de böyle yasaları yok muydu? Bunların hepsi 'hukuk devleti'nin göstergeleri değil miydi ki, şimdi İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra 'hukuk devleti', 'hukukun üstünlüğü ilkesi' diye yeni kavramlar oluştu ve yenî kurallar geliştirildi?" İstanbul Hukuk Fakültesi'nde görevli bulunduğum >ıllarda hukuk öğrenimine yeni başlayan gençlere, hukukun niteliğini ve önemini somut olarak anlatabilmek için ünlü Fransız hukukçularından Prof. Gaston May tarafından, yine bir hukukçu olan Piero Calamanderi'nin "Eloge des Juges" (Vargıçlara Övgii) kitabından alıntılanmış olan şu sözlerini yazdırırdım: "Hukuk, kimse tarafından bulandırılmadığı ve bozulmadığı siirece, tıpkı soluduğumuz hava gibi görünmez ve tutulmaz bir biçimde yöremizi kaplar; o, ancak yitirdiğimiz zaman degerinin aynmına vardıgımız sağlık gibi, sezilmez bir şeydir." Gerçekten de hukukun varlık ve gerekliliğini, haksızlığa uğrayan, kişiliğine veya malına saldırılan insan, ne denli bilgisiz olursa olsun, hemen görür; tıpkı sağlığının varlık ve değerini hasta olunca anlayan insanlar gibi. Ancak nasıl ki sağlığın değeri daha önce bilinmekle birçok hastahğın önü alırarsa, hukukun değeri ve gerekliliği de toplumun bütün bireylerince önceden bilinip değerlendirilmekle birçok düzensizliklerin önü alınır. Ne var ki bütün bunlar, hukukun gerekliliği doğrultusunda söylenen iyi ve güzel sözler, dilekler, toplumsal ve sosyal gerçeklerdir. Kendine göre bir hukuk düzeni olmayan toplum, elbette yoktur. Eğer bu düzenin kuralları herkese ayrım gözetilmeksizin, eşit olarak uygulanıyorsa ki böyle uygulanması esastır o toplumda, bir bakıma adalet egemenliği de var demektir. Ama bu yazdıklarım, yukarıki soruya, yani "madem durum böyleydi ve yasaların egemenliği her zaman vardı, o haİde İkinci. Dünya Savaşı'ndan sonra insanlar ve devletler niçin 'hukuk devleti' ve 'hukukun üstünlüğü ilkesi' gibi yeni ilkelerı ortaya atma ve oluşturma gereğini duydular?" sorusuna yanıt getirmiyor. Yanıt şu: Çağımızda hukuk devleti ve insan haklan kavramlannın oluşum nedeni, başlarda vurguladığım gibi, insan haklarının, türlü ülkelerde, doğrudan doğruya devletin yasaları ve organları tarafından sürekli olarak çiğnenmiş olmasıdır. O halde aksayan bir şey, bir çelişki var: Bir ülkede hem, yasalar herkese eşit olarak uygulanıyor diye 'adalet var' denecek hem de o ülke 'hukuk devleti' niteliğini taşımayacak. İşte önemli olan nokta zaten bu. Bu sorunu çözmek için, yasaların kimier tarafından, kimlerin yararına yapıldığını araştırmak gerekir. Bir ilçede kaymakam, yurttaşlardan birine haber gönderip, onu makamına çağırtır, o yurttaş ne için çağrıldığını sorduğu halde kendisine yanıt verilmediği için gitmezse ve sonra kaymakam bir jandarma gönderip o yurttaşı zorla getirtirse; ya da bir yasa çıkanlarak herhangi bir makama devlet görevlilerini sorgusuz sualsiz görevden atma yetkisi verilir ve bu yetki kullanıldığında ilgilinin kendisini savunması için mahkemeye başvurma hakkı tanınmazsa, o ülkede insan haklanndan ve hukuka bağlı devletten söz ediiemez. Ne yazık ki, biz böyle dönemleri yaşadık ve hâlâ da yaşıyoruz. Sa>in Halit ÇeJenk'in, "Hukuksuz Demokrasi" kitabını okursanız bu acı durumun örnek ve nedenlerini görürsünüz. "Sağ kanadın şimdi hukuk devleti havarisi geçinen demokrasi şeyhleri iktidannda da yaşamış ve görmüştük bunlan!.. Demokrasi Şeyhleri ve Hukuk Devleti HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU Çok partili demokratik yaşama geçtiğimizden beri, politika yelpazesinin sağ kanadında, "partigenel başkanı", "başkan vekili", "lider", "başbuğ", "beyefendi" unvanlarıyla birtakım demokrasi şeyhleri türedi. Bunlardan her biri, ister iktidarda, ister muhalefette, ister boşta gezer durumunda olsunlar, "değişmez genel başkan" etkinliğini sürdürüyorlar ve ülkede seçim zamanı olsun olmasın bir yere gittiklerinde, yüzlerce araba, otobüs ve minibüsten oluşan uzun konvoylarla karşılanıyorlar; salonlarda dinleyiciler, kent alanlarında ise kalabalıklar tarafından, sesleri duyulsun duyulmasın ve söyledikleri anlaşılsın anlaşılmasın, bol bol alkış topluyorlar. Tarikat müridi nasıl şeyhini beller ve ona taparcasına bağlanırsa, halkımızın bir bölümü de bir kez "siyasal şeyhine" bağlanınca, şeyh efendi, demokratik yaşamda ne gibi falsolar yapmış olursa olsun, ondan kolay kolay kopmuyor. Sağ kanattaki bu olgu, lidere bağlılığın, düşünce, plan ve programdan dolayı değil, doğrudan doğruya liderin kişiliğinden kaynaklandığını, yani bu bağlılığın çoğunlukla düşünsel olmayıp, kişisel olduğunu gösteriyor. Partinin "şeyh"leri de bunu bildiği için, her vesile ile halka görünmeye, topluluklar arasına kanşmaya, gazetelerde eğer yasaklı değillerse radyo ve televizyonda kendilerinden söz ettirmeye çahşıyorlar. Demokrasi gemisinin kaptanlığını yaptığı sırada gemiyi birkaç kez karaya oturtmuş ve demokrasi>i kesintiye uğratmış olsalar, ya da izledikleri ideolojinin çağdaş demokrasi ile hiç ilgisi bulunmasa bile, halkın karşısına, "demokrasi savaşımcısı" gibi çıkabiliyorlar; az önce dediğim gibi bir kısım halk da, her ne olursa olsun, onların söylediklerini " a y n ı keramet" olarak kabul ediyor. Böyle olunca tarikat şeyhlerinden ne aynmı kalıyor bu sağcı demokrasi liderlerinin?... yöneükn'r; çünkü Türkiye'de hukuk devleti ve çağdaş demokrasi nin gerçekleşmesi, bu bilincin yaygınlaşmasına bağlıdır. *•* PENCERE Çap. 8 MART 1987 Politika yelpazesinin sol kanadında durum pek böyle değil. Gerçi şimdilerde bizim sol kanadımızın üst katı bir bunalım geçiriyor, ama "alt kattakiler" liderlere körü körüne inanan takımından görünmüyorlar; "Şeyhimiz ne derse, ne eylerse doğrudur, bir kez seçelim, o, bizim için de düşünür" biçiminde bir kafa tembelliğine kaptırmıyorlar kendilerini. "Demokrasi", "hukuk devleti" kavramlannın bilinci içindeler çoğunlukla. Benim dilegim ve biitiin çabam, bu gibi bilinçii yurttaşlanmızın henüz bu bilince varmamış olanlan aydınlatıp uyarmalanna Hukuk devleti, 20. yüzyılın ikinci yansında doğmuş bir kavramdır; birinci yansı, diktatörlükler dönemiydi: Rusya'da komünist, ltalya'da faşist, Almanya'da Nazist dikta egemendi. Bunlar 1914'ten 1918'e kadar dört yıl süren Birinci Dünya Savaşı'nın eylemli ürüDİeriydi. "Eylemli" dedim, çünkü kuram olarak, kuram ve ideoloji olarak hepsi de, şu veya bu ölçüde, daha 19. yüzyılın başlangıcından beri türlü ülkelerde düşünürler tarafından ortaya atılmış bulunuyordu. Birinci Dünya Savaşı'nın hazırladığı siyasal, sosyal ve ekonomik ortam, kimi devletlerin yaşamında bu kuramların (teorilerin) eylemli ve somut olarak gerçekleşmesini sağladı. Yüzyılımızın ilk çeyreğindeki dikta rejimlerinin, Birinci Dünya Savaşı'nın eylemli ürünleri olması bundandır. "Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkesi" de, 1939'dan 1945'e kadar süren İkinci Dünya Savaşı'nın eylemli ürünleridir. Dikta rejimlerinde, özellikle bu İkinci Dünya Savaşı sırasında, insan hakları o kertede çiğnendi, türlü siyasal ve ideolo 0KT4Y AKBAL /HAYIR 500 Bin İşçinin Hakları... Merter'deki DİSK Genel Mertezi: 20 milvar. Balıkesir'deki Gönen tesisleri: 100 mityar Burhaniye'deki Oren tesisleri ve öteki yapılar: 160 milyar. Gıdaiş'in binaları, 40 milyar. Öteki sendikalara alt yener: 40 milyar.. DİSK üyesi sendikaların tapulu mallanydı bunlar!.. Daha nice yerler var Bütün bunlar, DİSK üyesi işçilerin parasıyla sağlanmıştı. Beş yüz bin DİSK üyesinin ödentileriyle... Ama bugün bu milyaharca lira degerindeki mal kimin elinde? Atanmış kayyımlann! 12 Eyiül'ün ilk günlerinde DİSK ve DİSK üyesi bütün sendikalar kapatıldı, yöneticileri tırtuklandı, 1980'den bu yana DİSK davası sürüp gidiyor. Dört yılı aşkın bir tutukluluktan sonra DİSK yöneticileri ki idam hükmüyle yargılanıyortardı özgüriüğe kavuştular. Askeri mahkeme, DISK'in kapatılmasına ve yöneticilerinin cezalandınlmalanna karar verdi, ama Askeri Yargrtay son sözü henüz söyiemedi. DİSK yöneticileri, birtakım konularda suçlandılar. Kendilerini savundular. Bu savunmalann ikisi krtap halinde çıktı. Abdutlah Baştürk'ün ve Fehmı Işıklar'ınki... Okursanız bu savunmalan, DİSK olayını anlayabilirsiniz, suçlamaların neler olduğunu, DİSK yöneticilerinin bunlara karşı kendilerini nasıl savurv duklarını... Bu ayrı bir konu. Benim üzerinde durmak istediğim, daha önceki yazılarımda da durduğum sorun başka... DİSK Genel Başkanı "Pariamentoyu göreve davet ediyorum. Sendikalar Yasası değiştirilsin. DİSK'in halen kayyımlarca yönetilen, bugünkü değeri 350 milyar dolayındaki mal variığı geri verilsin" diyoc DİSK tek basına değil bu alanda, CHP'nin de AP'nin de bütün mal varitğına el konulmuş. Üstelik bu partilerie ilgili ne bir suçlama var, ne bu partiler adalet önüne götürülerek suçlanmış, ne de herhangi bir yargı organında bir karar alınmış. Böyleyken, Atatürk'ün kurduğu 60 yıllık CHP'nin nesi var nesi yoksa elinden alınmış, altmış yıllık tarihsel belgeler bile! En acısı da Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda en büyük etkinliği göstermiş bir partinin tarihsel belgelerinin SEKA'ya gönderilip yok edilmesi... AP Genel Başkanı Demirel "Adalet PartisTnin mallarına kimsahip çıkacak" diypr. Parti "hükmi şahsiyet" olarak yok kil CHP de öyle!.. Ama DİSK için durum farklı. Mahkeme DİSK'i kapatmış, mallanna el konulmuş, yöneticiler hapse mahkum edilmiş, ama bütün bunlar kesinlik kazanmamış. Öyleyse seçimle işbaşına gelmiş DİSK yöneticileri haklarını arayabilirler, yasal yollara başvurarak haksızlığın düzeltilmesini isteyebilirler. Bir sendikanın, bir partinin, bir derneğin yönetiminde bulunanlar, diyelim ki ağır bir suç işlediler, cezalandırıldılar; peki o sendikanın, o derneğin, o partinin yüz binlerce üyesi niye cezalandınlsın? Emekçinin ödentisiyle yaptırılan o yapılara, o dinlenme tesislerine ne diye el konulsun? İşçinin malını işçinin elinden almak, inandırıcı bir gerekçeye dayanmadan almak, korkunç bir adaletsizlik değil midir? Suç varsa, kanıtlanmışsa, bunu işleyenlerdir cezalandırılacak olan, yoksa o partinin o sendikanın, o derneğin üyeleri değil, onları parasıyla yapılmış, alınmış yapılar, taşıtlar, tesisler değil!. Abdullah Baştürk diyor ki: "Meclis, yasanın beşinci maddesJni kaidırsa DİSK'in mal variığı yönetidlerine devredilebilir. Çunkü 12 Eylül'den sonra, DİSK'in faaliyetleri durdurulduktan sonra, mallann yönetimi kayyıma bırakılmışttr. Vfen/ Konsey, sendikal faaliyeti yasaklamış, DISK'in mali faaliyetlerinin yürütülmesinde kayyımları görevlendirmiştir Şimdi DİSK yöneticileri serbest okiuğuna göre paıiamentoya düşen görev, sendikalar yasasını değiştirip mal variıklannı gerçek sahiplerine devretmesJdir. Ben varken, kayyim neden benim mallanmı idare etsin." DİSK Genel Başkanı, benim de birçok yazımda ileri sürdüğüm şu görüşü ileri sürüyor: "Yargılanmakta olan DİSKyöneticiieridir yani bizleriz. Oysa bu mallar DİSK üyesi işçilerindir. Ben şimdi 500 bin DİSK üyesi için bu hakkı talep ediyorum. Pariamento görevini yapmalıdır." Baştürk, parlamento bu görevi yerine getirmezse, DİSK üyelerinin gerekirse Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'na başvuracağını da belirtiyor: "Silah zorvyla, yasadışı olarak elimizden alınan milyaharca liralık mallarımızı geri istiyoruz." CHP'nin, AP'nin onlar gibi başka parti ve derneklerin, en başta da DISK'in malları parlamentonun kararı ile sahiplerine geri verilmelidir. Beş kişinin kararıyla gerçekleştirilen bu işlerin yanlışlığı zamanla iyice ortaya çıkmıştır. Pariamentoyu bu konuda uyarmak, karar almaya götürmek Meclis'teki muhalefet partilerine, yani SHP, DYP ve DSP'ye düşüyor. Muhalefet partilerinin bu haksızlığı düzeltmek için gereken davranışları yerine getirmesi, yarım milyon işçinin alın teri ile kurulan, yapılan tesisleri gerçek sahiplerine vermek, yurt görevi sayılmalıdır. Alanya, Avsallar köyü, Çamlıçukur mevkii bir yani 2 devlet yolu diğer yani deniz 10831 m ISLAM'DA CINSELLIK Hicrî 1407 yılının cinsel dünyasından görüntüler, İslam'da 14 asırdır değişmeyen yatak odasının mübahlan ve günahlan. Erkek sevişmeye başlarken ve boşalırken nasıl dua etmeli? Hangi durumda melekler utanıp odayı terk eder? Mastürbasyonun haram, helal ve vacip biçimleri nelerdir? ^ Hangi durumda şeytan yatakta cirit atmaya başlar? Din psikolojisi profesörü Dr. Recep Dok$at:"Dindar ailelerden gelen hanımlarda frijiditeye sıkça rastlıyoruz." Vaiz Mehmet A k y ü z : "Kadına bakmayı sevap sayarım/' Ali Rıza Demircan: "İslam'da zinacı erkekle, zinacı kadın arasında ayrım yoktur." pÜZCTDE YİNE DEHŞET BEBEKLERİ Ölümle sonuçlanan bebek sakatlıkları 20'ye ulaştı. Bebekler vücutlarının bazı yerlerinde içi sıvı dolu yumrularla doğuyor, kiminin alnı yok, kiminin kafası gelişmemiş. Suçiu radyasyon mu? # SHP'de "öltimatom" tartışması.İlke birliği mi, yeni hizip mi? % Ertuğrul Kürkçü 12 Mart'ı anlatıyor. 0 Dört ay önce Adana'da ölen Üsteğmen Haluk'un davacı annesi soruyor: "Otopsi ve trafik raporları neden gerçekleri yansıtmıyor?" # Müzehher VâNu'nun unutamadıkları: Nâzım Hikmet'li Sertel'li, Yahya Kemal'li günler... Kapitalizmin Balkanlardaki mutlu yillannda Istanbul'dan Bükreş'e gidip gelenler, sözleşmişler gibi hep aynı gözlemi dile getirirlerdi: Küçük çapta bir Paris... Bir gün sordum: Diyelim Bükreş'in çapını büyüttük, Paris'le eşitledik, sonuç ne olur? Matematikteki çap ile sözcüğün öteki anlamları arasında bir ayrım yapmak zorunludur. Çemberin çapı büyürse ortaya yine bir çember çıkar. Çünkü çember soyutlamanın dönencesinde çizgileşmiştir. Ama şu minik kediye bak! Dışarıda kar, kıyamet tipi savururken yastığın üstünde mınl mırıl keyif çatıyor. Kedinin çapını büyütsek, kaplanlaşır mı? Çapı küçüldüğünde timsah kertenkele mi olacak? Saçmalık bu ya, çevremizdeki yaratıklann büyüyüp küçülebildiklerini düşünebiliriz. Holivud filmlerinde bu tür oyunlar yapılıyor. Dev karıncaların, azman farelerin, canavar kuşların varsayımlan üzerine senaryolar oluşturuluyor. Okulda bir arkadaşımız vardı, Eşek Hayri diye anılırdı; bir yerde adı geçtiğinde özellikle vurgulanırdı: Hangi Hayri? Eşek Hayri.. Hayri, çeşitli resmi görevler üstlendi, şef oldu, müdür oldu, genel müdür oldu, müsteşar oldu, bakan oldu; ama eşeklikten kurtulamadı. Bir çemberin çapını ne kadar büyütürsen büyüt, yine çember oluyor; makamı ne kadar büyürse büyüsün eşek yine eşek kaiıyor. * Köse başında "Bul karoyu al parayı" diye şemsiye açan kumarbazı polis kovalar, mahalle kahvesinde kumar oynatıp mano toplayanın başı beladan kuriulmaz. Ama işin çapını büyütüp de lüks bir kumarhane açan kişi, el üstünde tutulur. Şık fedailer, afılli krupyeler, mini etekli sigara satıcılan, eğitimli personel, sosyeteden güzeller, ünlü işadamlanyla yanarsöner geceler dillerde destanlaşır; kimi zaman böyle kumarhaneler devletin desteği ve koruması altında işletilir; kumarhane sahibi de toplumda saygınlaşır; herifin elinde her kapıyı açan altından bir maymuncuk vardır. Köyde. kasabada, mezrada karı oynatmak, oturak âlemi yapmak. felekten bir gece çalmak kolay mı? Candarma bastığında Allah yarattı demez. Oysa kentte ya da turistik tatil köylerinde bu gibi işler güvence altındadır Çap büyüdü mü işin rengi değişiyor. Gecekondu mahallesinde aşna fişnenin sonu kötüdür; boylesine uygunsuz girişimlere geçen kadıncağız kendisini karakoldaki aynanın karşısında bulur ama kentin paralı pullu, apartmanlı gökdelenli, lüks gazinolu turistik otelli kesimlerinde fuhuş pazarlamasını yapan arabulucunun adını kimi gazeteler nasıl anıyorlar; Beyefendi... Ya hanımefendi hayat kadınları da ne kadar çoğaldı? Aralarında yıldızlar da var. Cinayetin çapını büyüttün mü ortaya savaş çıkar; hırsızlığın, soygunun, dolandırıcılığın çaplısı da "memlekete hizmet" diye anılabilir. İktidar partisi şimdi piyasada şirket kurtarma siyasetine yöneldi. Acaba kimi kurtaracak? Orta halli işadamı küçük çapta dolandırıcılık yaparsa canına okunur; hırsızlık, soygun, dolandırıcılık büyük çapta olacak ki siyasal ikttdarın desteginde saygınlaşsın. Toplumun ortalık yerine ardamarını catlatarak çıkacaksın, banka batıracaksın, şirket iflas ettireceksin, halkın paralarını iç edeceksin, deveyi hamuduyta yutacaksın, iş bitireceksin, çalacaksın, çırpacaksm; ama, çapı büyük olacak... Çaplı kaçakçı, çaplı soyguncu, çaplı üçkagrtçı, çaplı dolandırıcı sözde liberal iktidarda ortak sayılır. TOPLU KONUT VE KAMU ORTAKLIĞI İDARESİ BAŞKANLIĞFNDAN İstanbul 1. Boğaziçi Köprüsü ve Keban Barajı gelir ortaklıgı senetlerinin "A" ve " B " tertiplerine ait gelir payı ödemelerinin başlayacağına dair ilan metni. 2983 sayüı tasarruflann teşviki ve kamu yatınmlanrun hızlandınlrnası hakkında kanunun verdiği yetkiye istinaden Başbakarüık Toplu Konut ve Kamu Ortakhğı tdaresi Başkanlığı tarafından ihraç edilen İstanbul 1. Boğaziçi Köprüsü ve Keban Barajı "A" tertibi gelir ortaklıgı senetlerinin ikinci dönem, " B " tertibi gelir ortaklıgı senetlerinin ise birinci dönem gelir payı ödemelerine 9 Mart 1987 pazartesi gününden itibaren ba^lanacaktır. İstanbul 1. Boğaziçi Köprüsü ve Keban Barajı "A" tertibi gelir ortaklıgı senetlerinin ikinci altı aybk gelir paylannın ödenmesine 9 Mart 1987 tarihinden itibaren T.C Ziraat Bankası, Yapı Kredi Bankası ve T.Vakıflaı Bankasırun bütün Şubelennde başianacak olup senet hamillerine 12.546.180.000 lira gelir payı ödenecektir. İstanbul 1. Boğaziçi Köprüsü ve Keban Barajı "A" tertibi gelir ortaklıgı senetlerinin ikinci altı aylık döneme ait gelir paylanrun senet kupürlerine göre miktarlan aşağıdaki gıbidir. (TL) 50.000 100.000 500.000 1.000.000 20.910 20.910 20.910 20.910 MiktanfTL) 10.455 20.910 104.550 209.100 ÇERÇEVE Büyük boy ve yoğun içeriğiyle bosfor turizm ISTANBULBERLIN Bütün Avrupa şehirleriyle bağlantılı muntazam otobüs seferleri. İstanbul: Mete Caüdesı No. u TaksımTel: 143 25 25 Ankara: Adern Yavuz Sokak No. 3/1 Kızılay Tel: 34 47 40 YEPYENİ BİR DERGİ Mart sayısında Bu m i dayacak mısn?, Hulki Aktnnf. • 12 Mart'lan 12 Eylül'e Türk romanı ve sıyasaihk, Ztki C o f k u • 12 Man vc 12 Eyittl romanları için nc dedıler1. Akac< Oklıy. Maral Bdgt, Enufnıl Kark(«. FjiJml Öl. F l n u u , P ı n r Ktr. Mrtmcl Erotlı • "Ziverbey KöşkO1 üslüne, llhiD Stkçuk'la kor.usma. V anUfSİ Erkoa • Givnı Tnru'ın yeni kıtabı YaJnız mısın? üstüne Ömer fmrmk • Alıjfl Göktürfc'Un kitabı: "Çevıri Dillerin Dili" üstüne Prof Dr B«Ua Akınu • Yazının Kolay Olanı. Güç Olanı, MeBh Cerdcl Aadıy • Ceval Çapan'ın kitabı: "Dön Güvercin Dön" üstüne, Nesrin Btnu • Yalnızca I basımı yapılan bir Aıiz Nesiıı romanı 'Saçkıran', tbrahim YıMırun • Çelik Giüenoyla kitapları üstüne, Kemal Kıçak • Milslehceniik usıune. Alillt Özkinmlı • •'Yazarlan da Vururlar" • Kanlı bir knstai: Kara mızatı. tsaKt Berkan • Dünyada kitaplar: Yunanistan. Sldyo Bcrbtrakiı. • ABD, Tınjn A k m o n • F Almanya, Giner YnrekUk • Fransa. Nfdin G a n d • Emrt KoBgır'ın kitabı: "Yasarnın Arüaını" üstüne, Astan Kıysardıt • Carlo C«ssol« üstüne. Giil lsık • Kitap Kulübü'den haberler • Viınndeki Kitaplar • "Alice Harikalar Dıyarında1', Fılin E r d o t u • Çizgiler: " T u Oral. Mehnut Sönmez, Femıfe D o t u . TTPHAFIASI ERTELEME DUYURUSU Hava muhalefeti nedeniyle 8 MART 1987 Pazar saat 20.00'de ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ Büyük Salon'da yapılacak AYLA ERDURAN RESİTALİ ve 13 MART 1987 Cuma günü saat 18.00'de Interhol Gösteri Merkezi'nde yapılacak " G l . Yüdn Cıbırojlu, KımU MunKi A Şubat sayıstnda A istanbul I. Boğaziçi Köprüsü ve Keban Barajı " B " tertibi gelir ortaklıgı senetlerinin birinci altı aybk gelir paylarımn ödenmesine 9 Mart 1987 tarihinden itibaren T.C. Ziraat Bankası, T. tş Bankası, Yapı ve Kredi Bankası, T. Halk Bankası, Pamukbank, tktisat Bankası ve T. Vakıflar Bankası'mn bütün şubelerinde baslanacak olup, senet hamillerine 19.517.330.136 lira gelir payı ödenecektir. istanbul 1. Boğaziçi Köprüsü ve Keban Barajı " B " tertibi gelir ortaklığı senetlerinin birinci altı aylık döneme ait gelir paylannın senet kupürlerine göre miktarları aşağıdaki gibidir. KupnriifTL) 100.000 500.000 1.000.000 19.517 19.517 19.517 Miktan (TL) 19.517 97.585 195.170 Karen Blilen, Ajse Bagra • Çoğulcu Çizgi, T u Onl • Yazarlarımız 86'nın kıtaplannı secjjler • B.Bncal'in "Tiyatro Şiirleri • YazarsLZ (,ocuk Kitaplan, Facik E r d o t u • Salranç Kitaplan, Llot Nalko • Penguin Yayınlan, ScBİa SökiMa • Evdeki KUıüphane, Merml Alpay • tki Caz Kitabı, Burak EWe» • Kitaplar. Düşünceler, M e U Cerdet Aıaay • Pozitıust FeUcfe. Afda D«akel • "Yfln Hareketi'nın yazarı lUkBMt Özfeaür'le soyieşi, JnlMe G u ü o ı • Hikjnet Çttinkay* ile Kubilay Olayı ve Tarikaı Kamplan üstüne söyleşı, H n d u Şenkökea • San Yaprakh Kiuplar. Ibrahiaı VıMınm • tmzalı Kitaplann Serüvenleri, Halki Aktaac. • Ü;yüz Yılltk Sinerna, MehBMt Banılcıı (Paris) • Paris'tcn, Ntdiaı G ü n d • Bnlkselden Hadi UhMagia • Batı Berlin'den Güncf Yüreklik • Bulmaca, Ercaa AllazJı • Çizgiler: Sdçak Deounl. T u Oral, Yıldu Clblrotla. TIP ŞÖLENt daha ileri bir tarihe ertelenmiştir. İstanbul Tabip Odası İstanbul Diş Hekimleri Odası Çerçeve Cumhuriyet Kitap Kulübu Uyeleri içm parasızdır. ^ 7 vanlı. Şiz Başanlı Bir Insansınız!.. Why Where When Cumhuriyet Kitap Kulübü Çünkü Bir Yabancı Dil ve özellikle fngilizce Konuşmanın Dnemini Biliyorsunuz ve öğrenmek Istiyorsunuz Çünkü Uluslararası Ekonomik, Ticari ve Sosyal llişkılerde Ingılizce Ortak Dil Olarak Kabul edılmış ve Kullanılmaktadır Ingiltere'de Çünkü Ingılizce En İyi Ingiltere'de öğretihr ve vlır Tursem'in Temsil Ettiği Tanınmış ve Uzman Okullarda Yaz. Kış veya Bütün Yıl Bütün senet hamillerine duyurulur. Basın: 13879 Sergi Salonu Cumhuriyst Kitap Kulübü ülkemizin önde gelen yayinevMrinin tiım Idtapkınnı görensfc,,' irKMeyerek edınebilme olanağı saglıyor. fcf. Cumhunyer Gazetes, Türkocağı Cad. 3941 Coğotoğhıistonbu/ BURDUR TAPULAMA MAHKEMESİ 1983/4 SAYILI DOSYASINDA YARGI DUYURUSUDUR Davacılar Burdur Çeltikçi bucağında Süleyman Inal tarafından Burdur Merkez Çeltikçi bucağının Beyliktarla mevkiinde bulunan 2019 parsel sayüı taşınmazların adına tapu siciline tesciline karar verümesi ıstenilmekle. bu davanın yapılan yargılaroası sırasında, davacı Ahmet Ramazan oğlu 1937 doğumlu Süleyman lnal'ın tüm ararr.alara rağmen bulunmadığından davacıya gazete ile duvuru yapılmasına karar verilmiştir. Davacının 766 S. Y.nın 62. maddesi gereği duruşmanın atılı olduğu 30.4.1987 günü saat 09.00'da yapılacak duruşmada hazır olması veya vekil göndermesi gelmedigi takdirde duruşmanm gıyabınızda devam edeceği davetiye yerine geçer olmak üzere ilan yoluyla tebliğ olunur. Basın: 13842 TURİSTİK OTEL ARSASI 3 Nisan 1987 günü AJanya lcra Dairesi tarafından satılacaktır. lcra no: 86/4, imar durumu: Devlet yolundan 30 m., diğer komşulardan 5 m., 5 kat °/t 90 aşmayan otel inşaatı, biçilen değer 324.930.000. TL. Fazta bü$i için tel: Ankara 67 45 62 986/2052 Alacakh: Akbank TAŞ Tarsus Şb. Vekili Av. Aydın COŞAR Adana. Borçlu: Yusuf Kaplan, Tarsus Borç miktan: 1.000.000 TL. masrafları hariç. Alacakh tarafından aleyhinize açılan icra takibi sırasında admıza çıkartılan ödeme emrinin bila tebliğ iade olunması üzerine emniyet tahkikatı yaptınlmış adresiniz emniyetçe de tespit edilememiştir. Ödeme emrinin ilanen tebliğine karar verilmiştir. tlanın yayın tarihinden itibaren kanuni 5 günlük itiraz süresine 20 gün ilave edilerek 25 gün içinde itiraz etmeniz veya 10 günlük kanuni ödeme süresine 20 gün ilave edilerek 30 gün içinde borcu ödemeniz aksi takdirde hakkınızda cebri icraya devam olunacağı ve işbu ilanın ödeme emri yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. ÖDEME EMRİNİN İLANEN TEBLİĞİ TARSUS İKİNCİ İCRA MEMURLUĞU'NDAN Ingiltere'de lisan eğitimi iie ilgili her türlü bilgi için" • Ingıltereve en uygun uçak ucretlen ve rezervasyonu. (Londra Uçak gıdışdonuş 199 000 TL.) • (Kurslanmız Britısh Councıl tarafından onanmıştır. ÂrelsFelco BTA uyesıdır j • İngıltere'nın onde gelen hsan okullan ve eğıtırn sıstemlerı, (Bir haftast okul. konaklama. yemekler dahtl 86 £ dan itibaren fıatlanmaktadır, B | Z E rjANIŞIN" İngiliz Lisan Okullan Danışma Merkezi CLTinunyet Cad 173 1 Efnadag 80230isla'iöui H Ion Otel K a r s ı s ı " ' Tel 143 39 77148 ?9 43 Tlx 27498 tusm ı tursem