19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Karşı Düşünee... Toplumumuzun demokratik dengesi, eğitim, bilim, kültür ve yayın kurumlarına giren kara ve kaba kuvvetlerin, bu kurumlardaki "karşı" düşünceleri susturup sindirmesi, etkisiz ve işlevsiz bırakmasıyla bozuldu. Yaratılan düşünce boşluğu karşı görüşten mücahitlerle doldunıldu. unee ve Prof. Dr. BOZKURT GÜVENÇ "Düşünce her zaman her yerde hürdür" der, Bayet. Sorun, ifade (yayın) özgurlüğünden ya da onun yokluğundan kaynaklanır. Şu yazdıklanm aynen yayımlanıp tartışılabilirse düşunce ozzürlüğü elbette vardır. Öyleyse Jüşuncenin varlık koşulu, İcendisi değil, karşı duşüncelerdir. Düşuncenin varlığı yetmez, karşı düşuncelerin de ozgür olması gerekir. Karşıtına var olma hakkı tanımayan duşünce nice guçlü olsa da ozgur sayılamaz. Ortaçağlarda inançlar öylesine güçlenmiş ki, inanmamak özgürlüğü kalmamış! Akıl (kuşku) çağının karşı düşüncesi, yöneten güçlerin baskısı altında konuşamamış. Dünyaya ders olsun, kimseyi kendine özendirmesin diye karşı düşünce zaman zaman tutuklanmış, zincire vurulmuş. İnsanoğlunun bu karanhklardan kurtulup aydınlığa çıkması yüzyıllar almış. önce din kurumlarına sığınmış sanatçılar dünya ve insan ile ilgilenmeye başlamış. Sonra sanırım insanoğlu olup bitenleri aklın ışığında araşürıp açıklamalamada beklenmedik sorunlarla ya başlayınca ortalık birden aykarşılaşmış: Eğitim alanı, din ile dınlanıvermiş. Güçlenen akıl, bilim kurumlan arasında nasıl inanç egemenliğine belki son vebölüşülecek? Bolünmekten dorememiş ama ikinci bir seçenek ğan ikilikler, birleştirilmekten oluşturmuş. Mythoş'cu insan, etdoğan çatışmalar nasıl onlenehos'tan logos'a geçmiş. cek? Laik bir eğitim ve yönetim düzeninde, politika bilimi, bilim İnsanla yaşıt politika, bilimin politikası, eğitim ve din felsefesi ortaya çıkardığı yeni güçlerden gibi ideolojik »orunlara kim sayararlanarak, dinlerin kurduğu egemenliğe ortak olmuş. Din ile hip çıkacak? Eğitim ve kultür politikalarını kim yapacak, kimdevlet güçleri yetkileri birbirinden ayrılmış; kamu yönetimi la ler uygulayacak? Devlefîn varlığını oluşturan. geleceğini belirleikleştirilmiş. Devlet okullarında yen kurumlar arasındaki diyalog laik eğitime başlanmış. Yonetim nasıl sağlanacak? tumuyle karşı (pozitif) düşüncenin tekeline geçer gibi olunca da AYDINLAR OCAĞI'NIN politika ile bilim, "ozerklik" ya GÖRÜŞÜNİ ONAYİADILAR da "özgürlük" ilkesinde uzlaşmışlar. Birbirini gözlemleyip deYakın çağJarın ulusçuluk akınetlemekle birlikte, ötekinin gomı, kuşkucu (karşı) düşünceye rev alanına girmemeye soz ver karşı inanç özgürlüğünü; tutucu mişler. Din politika çekişmesiyduşunceye karşı da sorma sole bilim politika surtüşmesi, ruşturma özgürlüğünü savunböylece, laiklik ve ozerklik adı rauş. Burada özetlenen senaryo, verilen barışçı çözümlere bağ , f.'Batı yakası" (Danıl Harb)'nın, lanmış. Dğuda söylenen öykusudür. Çağdaş devlet, düşünce ile karşı düşüncenin değişen dengeleri üzerine kurulmuş ama u; arül İslamda 1 an farklı bir ; nrı buy ~ '"•' 'Batıemiş. JK men İs lam dini, kısa zamanda Islam devletine ve İslam medeniyetine dönüşmüş. Boylece İslam, hem semavi kitabi bir din hem bir devlet hem de e\ rensel bir kültür kahbından oluşan bir bütünlük ve bofünmezlik kazanmış. İslan bölünmemiş, çunkü dinin devletten bağımsız bir örgutü, devletin de Kuran'dan gayn bir anayasası, felsefesi ve bilimi olmamış. Kitap ilim imiş; tum ilim de bu kitapta varmış. İslam, kendini destekleyen düşünceye olur demiş, ama karşı düşünceye ruhsat vermemiş. Devlet dya, Batı rönesansını besleyen llitsı düşünceye (İbn Rüşdyie, bn Haldun'lara) mamış. İ İmam Gazali' ladığı kıuş kalmış sır do'ngu içi (1) leri, iki ! ba en sonm Y Dfepılfünun'a ozerk vönefi"TTie demokrasivı getıro şunceye de ojmırluk , gınhk ka/Mdpılı. Ne var > • gür (karçİKaaşâhcenin h^ atılımından inar landı ve daha g > cıktı. Ülkenin çozümlenemeyen >apısal sorunlarından "laik" devlet ile "özerk" bilim sorumlu tutuldu. Inançlı ve inandınlmış k a ^ j â n , böylece, yönetimde söz s a H B B i a y a başladı. A>dmlar ( H k Görüşu (1973), laik d e v i n P m U i kültür politikası (1983) olarak onaylandı ve uygulartiaya konuldu. (2) Butün bu hizmetler, resmi ve meşru zeminlerde, yasalara ve planlara uygun olarak icra edildiğine göre, hekimi ya da hâkimi ügilendirecek vakaları "irtica" diye abartmanm, gericilik diye telaşe vermenin gereği var mıydı? Atı alan Üsküdar'ı geçmiş, yoluna koyulmuştu: "Laiklik dine, dindara saygılı olmayı gerektiriyordu;' "Vatandaş, dininde imanında hürdü." İrtica ile uğraşılırsa, irtica gelebilirdi de." "Bu işler, ornek aldığımız Batıda da boyleydi." "Kurslara ve yayınlara (uygulamaya) devam olunacaktı!' Kimir.e inandırıcı, kimine yanıltıcı gelen "Kararlılık Gösterisi 1986" uygulaması, bilinen gerçeklerin kabaca yansını yansıtıyeft. Batı denîoVrasilerinde sadece inSnc. ihade! \e hasenat (vakif k rluğu değil, aynı za ıimanıa^.'kuşkusunu soruşturma; kısaca. karşı ı, karşı düşüame özgürlüğu Jrdı. Bii ozgürlükten dolayı, : okuluna zorunlu din derI namaz, vatandaşlar ibadenamaz; de\le"n eğitim «e z> büj kükuı \e ya> n kurun'.]propagandasaıa aleı Urı ^ ^ let bilimsel araştırma geliştırme faaliyetleriıif<destejder ama akademik özgur' luğe üişemez, onun dayandığı karşıdüşünceyi kı^ amaya kalkışmazdı. Son günlerde kamuoyuna duyurulan gericilîk oiayları, inanç ve ibadet özgürlü|ünün sınırlan masıyla uzaktan yakından ilişkili değil! Olay daha çok laikliğe inanmayan bir din dünya duşuncesindeki İslam Devleti'ne donuş planının uygulamaya konması gibi görünüyor. İslam Devleti'ne dönuş özlerni "var" dendiği için var olmadığı gibi "yok" demekle de ortadan kalkmıyor. Bu "bir varmış bir yokmuş" öyküsü değil, nicelik sonınudur. İslam Devleti'ne dönüş özlemi içinde olanlar nerelerde ve ne kadar güçlu ya da etkilidirler? Bu tür sorunlan sormak irticaya davetiye çıkarmak değil, jCumhuriyet'e sahip çıkmak, vflandaşlık «örevıni yerjae ..gOİrmek ça"oasıdır. SONUÇ Y CUMHUR t YET TE/V OKURLARİ... OKAY GÖNEISSİN Güven Toplumumuzun gemokratik dengesi, eğitim, 1bipî, kültür ve yayın kurıımlamij^iren kara ve kaba 1 o^ • ı kurumlardaki • . jj^•celeri susturup sıı^^^MN^Kiz ve işlevsiz bırakn^^^^HHdu. Yaratılan düşün^^^^HFkarşı görüşten mücaJ^^^^Biuruldu. İslam, izerk bilime ve özgür düşüi^H sahip çıkma gi7İIgucunu j ^ Hcz daha ortaya ko>muş, g d ^ Hkanıtlamış bulunuyur. M^^Hkunceyi etkisiz d u r u m ^ d ^ ^ H Kaik" güçlerin, laikliğe ^^M •mamış inanç cephesind^^^ltendi varlığını nasıl ne İ ^ ^ ^ Hpanyla savunacağını heH^PIte izleyeceğiz. (I) ZELVLRT. R. OsmanU'da k.rşı Dy şünce.. tdam Edücaler, (1986), (2) Aydınlır Ocagı Gorifii (1973); DPT, Milli Kııllur (1983) 0K1KY AKBAL EVET/HAYIR OKURLARDAN EGO'dan bir \y arasında L'lus \k çalıştınlan iye otobüsleri 'si ve ki kitleyi Llus ve ulaştırmak amacıyla lir. Bu hafta ekspres belediye tegül 7 hareheı 7 yolcB <ada y , D200 SSK İşçi 'a \dan hareket 'a ve bağlantılı gı ^ Otobüsleıml İ ghlerken Çiftlik kavfü 'aonerek İstanbul yı sonraki L Muayene da dunrtı gerekçe Muayene îstt oturan sakinlerin iki otobüslerden haklart uıuu^u halde yeterince yararlanamamasını gösteriyoruz. Otobüslerin bu durakta durmaması nedeniyle 500700 hanelik kitlenin belli sayıda ferdi her gün 500600 Politika, Politika... Böytedir, durur durur birden alevienir otaylar. Yıllar geçer kin se ağzını açmaz, kimse karşı çıkmaz, daha doğrusu kimsenin aklına gelmez. Ama biri birden gerçekleri yüzümüze çarpıverir. Uyanır mıyız? Bilmem. Sarsılırız, başlarız düşünmeye, sormaya, arastırmaya... Yetkililer, kurullar toplar, danışmanlara başvururtar. Once yadsırlar o gerçeği, 'hayır, derler, öyie şey olmaz.' Ama olur öyle şeyler. bal gibi olur! Bir süre sonra yetkililer de benimserler o gerçeği. Bu kez suçu başkalarında ararlar. Yine aradan sıyrılmaya bakarlar!.. Şu deterjan konusu, radyasyon konusu!.. önce hepsi yadsıdı, ama bir süre sonra 'doğruymuş, bu çaylar. fındıklar zararlıymış, bulaşıklarda kullanılan deterjanlar zehirliymiş. öldürücüymüş' dıye kabullendiler. Peki bu adamlar ülkemizin yönetiminden sorumlu değiller miydi? Neyi bekliyortardı? Neydi hesaplan? ANAP'lı bakanlara bakın, bir süre önce hayır hayır' diye karşı çıktıkları gerçekler karşısında yenik düşmüş durumda! Yine de hiçbir sıkıntı duymadan koltuklarında oturup, sozüm ona gorey yapıyorlar. Gecende DİSK kokteylinde Sayın Erdal İnönü'ye de soyledim: "Eşiniz, koskoca partilerin yapamadığını başardı, deterjan konusunu birkaç sözle çözümledi". Sonra, "Siz benim yerimi alacak bir çok arkadaş var' diyorsunuz, bence en uygunu, sayın eşiniz" diye ekledim. İnönü güldü, "Ama siz bayan başkanlardan hoşlanmıyorsunuz" dedi. Bayan Rahşan Ecevit'i belirtmek isiiyordu sanırım. Oysa ben 'bayan başkanlara' karşı değilim, eşinin gölgesinde görev yapan, eşinin yazıp eline tutuşturduğu yazıları bile güçlükle okuyan Bayan Başkan1 lara karşıyım. Yoksa kadın olsun, erkek olsun, siyasada her bilinçli birey yerini almalıdır; gerekirse en ön yerlerde görev yapabilmelidir. Sayın Sevinç Inönü'nün böyle bir savı ve hevesi yok, ama bilinçli bir yurttaş olarak iki üç sözle deterjan olayını kamuoyu önünde çözümleyiverdi. Doğrusu'ya budur öncülük, budur politika üretmek... • Kıyametler kopartılıyor. SHP program hazırlıyor; SHP yeni kurultay topluyor; SHP'de yeni bir yönetim düzeni kuruluyor; 40 kişilik eski parti meclisine benzer bir Merkez Karar Kurulu ve 20 kişilik bir Merkez Yönetim Kurulu oluşturulacak... Bu kurultayda seçimler yapılsın mı, yapılmasın mı? Genel sekreterlik nasıl oluşturulsun? Başkan yardımcılıkları kaldınlsın mı? Genel başkana bir şey diyen yok, ama genel sekreter kim olacak? Sağlar mı, Güven mi? Aralık kurultayından sonra yasakları kaldırılmış bir başka eski CHP'li mi? Akla türlü adlar geliyor: Ali topuz var, Necdet Uğur var, Hasan Fehmi Güneş var, Hasan Işık var, Ahmet İsvan var, Ali Dinçer var, Deniz Baykal var, Aytekin Kotil var, daha nice eski CHP'li politikacı var genel sekreterlik görevini üstlenebilecek ya da merkez yönetiminde ön yerlerı alabilecek... Onların yanı sıra SODEP'ten Halkçı Partiden gelen yeni politikacılar da var, güven veren işçi liderleri var. Kısacası, bir sosyal demokrat partinin yönetiminde başarıyla görev yapabilecek değerli insanlarımızın sayısı hiç de az değil... Ama!.. Ama önemli olan bütün bu değerleri uyumlu bir uzlaşma içinde bir araya toplayabilmek. . Bı uyumlu birlikteliği sağlayabilecek, sürdürebilecek kişı K.m ise, bulup ortaya çıkarmak ve o kişiyi sonuna kadar desteklemek... Bir partide genel başkan kadar genel sekreter de önemlidir. Bildiğim kadanyla, sosyalist eğilimdeki partilerde genel başkanlık görevi yoktur. Fransız Sosyalist Partisi'nde, İtalyan sosyalist ve komünist partilerinde parti lideri genel sekreterdir. Kiminde bir başkan varsa bile onun görevi ikinci derecededir. Yani, genel sekreter seçilecek kişinin genel başkan kadar toplumda sevilen, sayılan, etkileh olabilen bir politikacı olması gereklidir. SHP'nin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu'nda oluşturulan bir kurulun hazırladığı program taslağının kimi bölümlerini okuduk, öğrendik. Şimdi bu taslak MKYK'de tartışılacak, örgütlerden geien önerilerle yeni bir nitelik kazanacak ve sonunda kesinleşecek. Bu program, yalnızca partinin tutacağı yolu değil, gelecekte bir SHP iktidarının neler yapacağını da belirieyen bir ilkeler bütünüdür. Okuduğum, bildiğim kadarıyla ileri sürülen istekler, özlemler, vaatler olmayacak, yapılmayacak şeyler de değildir SHP'nin bir bütünlük içinde bu erekleri gerçekleştırmek çabası gostermesi, birlikteliğini sürdürmesi baş koşuldur. Bilmem bu olacak mı? Yoksa kısır çekişmeler ön plana geçerek sosyal demokrat oluşumu baltalayacak mı? Şimdilik SHP konusunda daha çok konuşmak istemiyorum. Gereksiz de ondan... Şu mayıs kurultayını yaşayalım, yeni parti programını görelim, altmış kişilik yönetim kadrosu kimlerden oluşacak, anlayalım. Daha sonra bu konuiarda daha güvenle konuşmak, tartışmak olasıdır... metre uzaktaki SSK İşçi Blokları durağına yürümek zorunda kalıyor. Qysa Taşıt Muayene tstasyonu durağı bu sakinlert.SO150 metre uzaküktadır. Eğer "L" çizerek her iki duraktan da geçen ancak birinde durşn otobüsler, İsterıen ikinci Surakta da dursular, bu durak civarmda oturan saküüer bu hizmetten yararlanmak için yağmurda, karda, çamurda fazladan 400 metre kadar yol yürümeK zorunda kalmayacaktır. FCO yöneticilerinden bu yönde bir karar alarak hemen uygulamaya koyrnasıru, devlet ' izmetlerinden yararlanma ıımıza da\ sağlamak gibi, önlemlere ', başvurma gayreti göze •. çarpmaktadtr. Şurası bir gerçek ki, gerek koruyucu sağlık hizmetleri, gerek se iyileştirici sağlık hizmetleri bir ekip hizmetidir. Bu ekibin içerisinde hekim, hemşire, röntgen, bUMtBtuvar, diş, narkoz, <•*» sağhğı . teknisyeni, ebe ve sağlık memurundan tutun diğer görev alan personele kadar bir bütün olusturur. Hal bö\ie iken,Sağlık Bakanlığt 9 Fy'lul 1986 gün ve 14145 sayılı gentlge ile 1455 ebe, 21 Kasım 1986 gün ve 6028 sayılı genelge ile 1370 çevre sağhğı teknisyeni, 20 Kasım 1986 gün ve 6000 sayılı genelge ile 144 röngten teknisyeni, 21 Kasım 1986 gün ve 6020 sayılı genelge ile 380 laboratuvar teknisfeni, yine bir başka genelge ile yüzlerce sağlık manuru alımı için lise, ı.namhaup lisesi ve endOstri meslek lisesi çıkşşUara 6 ay teorik ve pratikjkuntan sonra, baka$jıkta çalıstırmak üzere karar İt^uşnr. metlerinde yukanda ^\anlarla hivnet verebimtfk için ortaokuldan sonra ¥ yıl süreli sağlık meslek It'selerini bitirmek gerekmektedir. Aksi durum 1219 sayılı sağlık jgrsonelinin yetki ve sorumhılaıJarını Eğer ülkemizde bu personele duyvlan açık: kapatüacaksa, geçmiştetyu okuüann bir kısmı niç, kapatıldı? Ya da var ı gereksinme mevcut ı üzerindeki sağ'.ık liselerinde öğrenci kapÇsitesi artınlarak giderileme? mi? 6 ayda yetiştirilen personele halkın sağhğı emanet edilecekse o zaman bu okullara ne gerek var. Bugünkü kçsullarda kimsenin işe abnmasma kurşı olunmaz, :, ancak devletin açtığı okullara,' sınavia girip, buradan diploma alarak hak kazanılmış bir.' unvanın. derme çatma tertipUnfcn bir kursla başkağıçna verilmesine karşı olun&j>Bu düşünce ile sağlık hiznmleri alanmda istediğiniz kadar yeni organizelere gidilsin, hiçbir iyilesririci . • sonuç alınrnaz Sağlık Bakanlığı'nın amaçladığı, sağlık teşkilatına kaliteli sağlık personeli yetiştirihnesi ygrine, sağ görüşlü personel doldurmayı planiadığı görülmektedir. 1. ADİL GVZELIS a BOYA Sdğhk BahanhgCnın çelişkisi Toplumumuzun en acil hizmet taleplerinden biri olan sağuk konusunda son zamanlaMa Sağlık Bakanhğ] çelişkili bir ^ tutum sergilemektedir. Tıp fakültelerinde hekim kalitesini yükseltmek için buralara alınacak ö£renci sayısım azaltmak, t:p fakültelerine geniş ••lanakıar / MALİYE HESAP UZMANLARI DERNEĞİ YAYINLARI Şiz Başanlı Bir İnsansınızL Why Where When bevanname düzenleme kılavuzu Gelir ve kurumlar vergisi, vergi iadesi uygulaması ile ilgili açıklamalar, yeni eklenen fonlar ve finansal kiralama konulan ve 1987 yılında kullanılacak en son beyanname örnekleri ile temel başvuru kaynağı. Çünkü Bir Yabancı Dil ve özeltikle fngılizce Konuşmanın önemini Biliyorsunuz ve öğrenmek Istiyorsunuz Çunku U/usfararası Ekonotnık, Tıcan ve Sosyal llışkılerde Ingılızce Ortak Dıl Olarak Kabul edılmış ve Kullanılmaktadır Ingıltere de Çunkü Ingılızce En lyı Ingıltere'de Oğretılır ve Oğrenılır Tursem'ın Temsıl Ettığı Tanınmış ve Uzman Okullarda Yaz K/ş veya Butün Yıl vergi y Sayı 66/Şubat'87 ^ Vergisel sorunlarınıza çözüm getiren aylık dergi. Beyanname düzenleme kılavuzu 1987 kıtabını edınmek ya da Vergi Dünyası'na abone olmak isteyenlerin aşağıdaki formu doldurarak; "Maliye Hesap Uzmanlan Derneği Beyaz Karanfıl Sk. No: 27 Levent/İstanbul" adresine göndermeleri yeterlidir. "Ingiltere'de lisan eğitimi ile ilgili her türlü bilgi için" • Ingıltere ye en uygun uçak ucretlen ve rezervasyonu l^Londra Uçak gıdışdonuş 199 000 TL 1 (Kurslanmız Bntısh Councıl taralından onanmıştır ArelsFelco BTA uyesıdır ) • Ingıltere nın onde gelen hsan okutlan ve eğitim sıstemlen. jBır haftası okui. konaklama yemekler dahıl 86 £ dan ıtıbaren Uatlanmaktadn , " B | Z E DANIŞIN" İngiliz LJsan Okullan Danışma Merkezi ^ T ^ ı Cumıu yet Cad 1 7 3 1 EimadaJ 80c30 IsîanDu . iıitor O'elı Karşısı | * M I * % < ? H 1 { T e u 8 39 T 7 146 7 9 43 Tix 2^498üsm ı| 1 • Beyanname Duzenlenne Kılavuzu 1987 ıçn 7 5OC TL • Vergi Dun/ası nın bır y 1lık abone'ığı ıçın 12 000 TL Deneğf nızın T Ij BanKası Nışantaşı Şubesınaek 2035 noıu nesabma navale eaılmış olup'dekontu ekteOır Scz konusu /avnı/a/ınlann aşağıaakı adresrre gonderılmesırn rıca eder m Ao SovaU ya da Unvanı GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI ANKARA YENİMAHALLE 2. İCRA MEMURLUĞUNDAN Dosya No: 1983/129 Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi, kıymeti, adeti, evsafı: Yenimahalle Ballıkuyumcu köyti, Kargabedir 2 mevkiinde tapunun 615 parselinde 19500 m olarak kayıtlı g.menkul satılacaktır. Köye gelmeden tahminen 1,5 km mesafede olan bu g.menkul kıraç ve meyilli bir tarladır. Bilirkişice metre karesi 100. TL'den tamamına 1.950.000. TL kıymet takdir edilmiştir. SATIŞ ŞARTLARI: 1 Şatış 27/3/1987 günü saat 14.00'ten 14.15'e kadar Icra Dairesi'nde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin *lol5'm ve rüçhanlı alacakhlar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartiyle 6/4/1987 günü aynı yerde saat 14.0014.15'te ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artumada da rüçhanlı alacakulann alacağını ve satış masraflannı geçmesi şartiyle en çok artırana ihale olunur. 2Şartname, ilân tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği taktirde isteyen alıcıya bir örrıeği gönderilebilir. 3Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacaklan, baskaca bilgi almak isteyenlerin 83/129 T. sayılı dosya numarasiyle memurluğumuza başvurmaları ilân olunur. 17/2/1987 Basın: 13069 Imza KEŞAN ASLİYE İKİNCİ HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1986/260 Davacı Havva KaragüUe tarafından davalılar Süleyman Oğuz, Ali Fuat Oğuz, Mustafa oğlu Drama vs. aleyhine açtıjı tapu iptali tescil ve tapuda soyadı tashihi davasının yapılan açık duruşmasında verilen ara kararı gereğince: Davalılardan Mustafa oğlu Drama'nın duruşma gününde hazır bulunraası için adına çıkanlan davetiyenin bilinmedığınden bahısle bila teblig iade edıldiginden ve yapılan tahkikattan Keşan Maltepe köyOnde Drama adlı şahıs olmadığı ve sabit ikâmetgahı tespit edilemedigınden, davalıya, dava dilekçesınin ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verildiğinden, davaL Mustafa oğlu Drama hakkmda açılan davanın duruşması 10.4.198T günü saat 10.00'a talik edilmiş olup, duruşma günü davalıya davetiye yerine kaim olmak uzere ilanen tebhğ olunur. 10.2.1987 Basın: 12841 TAKRİBEN 5463 KG. CİVATA, SOMUN, RONDELA VE PUL İMAL ETTİRİLECEKTİR 1 Denizli Çimento Fabrikamız ihtiyacı için takriben 5.463 kg. civata, somun, rondela ve pul imal ettirilecektir. Bu konudaki detaylı bilgi ihale şartnamesinde mevcuttur. 2 Kapalı zarfla verilecek tekliflerin, en geç 5.3.1987 günü saat 17.30'a kadar Genel Müdürlüğümüz Haberleşme Servisi'nde bulundurulması gerekmektedir. Bu tarih ve saatten sonra gelecek teklifler ve postadaki gecıkmeler dikkate alınmayacaktır. 3 thale şartnamesi, Eskişehir Yolu 7. km. Ankara adresindeki Genel Müdürlüğümüzden ve Meclisi Mebusan cad. Dursun Han Kat 4 SalıpazarıİSTANBUL adresindeki Isıanbul Alım ve Satım Müdürlüğü'nden 10.000 TL. mukabilinde temin edilebilir. 4 Teşekkülumüz 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na tabi olmadığından ihaleyi yapıp yapmamakta ve işi dilediğine vermekte serbesııir. T. ÇtMENTO VE TOPRAK SANAYtl TA.Ş. GENEL MÜDÜRLÜCÜ Basın: 13142 am karariannın gazetalerin sorumlulannı ne kadar kıvrandırdığmı, ne mıde ağnlanna yol açtığını söyleme\ gerek var mı? Bu kez de aynı şeyler tekrariandı. Hesaplar yapıldı. Tekrar hesaplar yapıtdı. Tekrar yapıldı. Ve zam kan alındı. Evet, Cumhuriyet okuriarının, bu kararı almak zorunda kalanlara olan güvenini, bu kararın zorunluluğunu en az karan alanlar kadar bildiğini herkes biliyor. Ama yin de böyle tatsız bir karar yine bir pazar sabahı okurlanmıziı önüne gitti. Her zamda olduğu gibi, çok sayıda okunımuz, yine "Açıklamaya ne gerek var, zorunlu olduğu için yaptığınızı biliyoruz" deöiklerini, yazdıklanm şu anda duya mektuplannı görür gibi oluyoruz. Elbette, "Günde 30 liranı ne önemi var" diyenler de olacak, "Ama ayda 900 lira ediyor." diyenler de... Cumhuriyefin güvencesi okurudur. Tartışan, yanlışlan acımasızca eteştiren, doğruları sonuna kadar destekleyen, Cumhuriyefe güvenen ve hep gelişmesini isteyen okuru... * Gazetemizin haber yapısınm temel birimlerinden olan Ankara büromuzdaki en ağır görevlerden biri de İstihbarat Şefliğidir. Her gün Ankara'nın sıyasal havasını yansjtan gündemi oluşturmak, İstanbul'dan Haber Merkezi ve Yfezı Işleri'nin art arda yağan ısteklerini karşılayacak düzenlemgleri hızla oluşturmak günlük çalışma içinde İstihbarat Şefinin omuzlarındadır. Uzun süredir bu görevi yüruten Işık Kansu arkadaşımız, artık masa başında oturmaktan yorulduğunu ve muhabirlik günlerini aradığını belirterek, hepimizi sıçrattığında kendisinehak vermezlik c edemedik. En çok hak veren de Ankara Temsilcimiz Yalçıı Doğan oldu ve Işık Kansu'yu özlediği işçhsendika haberleriyle baş basa bıraktı. Bu haftadan itibaren Ankara Büromuzun İstihbarat Şefi Ahmet Tan. Gerçi Ahmet Tan, Ankara Büromuzdaki ve Londra'dakı muhabirlik dönemleriyle okuyucularımızın yabancısı değil. Vfefa Lisesi ve Ankara SBF diplomalarından sonra Hürriyet, Anka Ajansı ve Politika gazetesinde çalışan ve Cumhuriyefe gelen Ahmet Tan, uzun Londra yasamında hem Londra City Üniversitesi'nden gazetecilik ve kitle iletişimi dalında sertii aldı hem de SBF'de başladığı ve uluslararası haber akışır, konu alan doktora tezini tamamlayarak, jürinin değerlendirmesine sundu. ABD'deki son bir yılında da "İstanbul, Evvel Zaman İçinde" ve "Bu Amerika" adlı kitaplannı basırna hazırlayan Ahmet Tan, Devlet Opera ve Balesi'nin oynadığı, koregrafisini Duygu Aykal'ın yaptığı "insan... insan" balesinin librettosunu ve koro metnini de yazdı. Ahmet Tan, bu hafta Ankara İstihbarat Şefliği <l görevine başlıyor. Kısa bir ısınmanın ardından da 'Ankara Taşı" köşesinin yerini alacak yeni bir köşenin sorumluluğı da üstlenecek. * Önceki gunğk sayısım okurfanmıza sunduğumuz BilimTtknik eklnm, geniş bir ilgiyle karşılandı. Cumhuriyet Bilir Ibknik, buSUandaki boşluğu kapatma amacında. Ama biı yândan h%r kesimden okurun meraklannı giderme çabası içinde olacak, bir taraftan dünyadaki her tür bilimsel gelişmeyi aktaracak, bir yandan da ülkemizdeki bilimsel faaliyetleri, Türk bilim adamlannın çalışmalannı yansıtacaı Bu tür yayın azlığından genellikle yakınılan ülkemizde, bilı adamlarımızın Cumhuriyet BilimTeknik ekine katkılannı ' artbrmaya da çalışacağız. Cumhuriyet BilimTeknik ekini yöneten arkadaşımız Orhan Bursalı da ailemize yeni katıh Vefa bsesi'ni bitirdikten sonra, Almanya'da siyasal bilgiler öğrenimi gören Orhan Bursalı, gazeteciliğe 1974'te Günaydın'da başladı. Dış haberler servisi şefliği, yayın konseyi üyeliği görevlerinden 1986'da Güneş gazetesine geçen Orhan Bursalı, burada kısa bir çalışma döneminin ardından Cumhuriyefe geldi ve BilimTeknik ekinin sorumluluğunu üstlendi. Orhan Bursalı, iç ve dış konuiarda çok sayıda araştırma ve dizi yayımladı. • Cumhuriyefin yine ilgiyle karşılanan bir kardeş yayını da yeni biçim ve içeriğiyle Cumhuriyet Kitap Kulübü üyelerin gönderilen "Çerçeve" dergisi oldu. Çerçeve, uzun süredi kulüp üyelerinin mütevazı bir haberleşme bülteni niteliğiy, önemli bir gereksınimi karşılıyordu. Ancak Çerçeve'yi dah da geliştirmemiz, içeriğini dolgunlaştırmamız yönünde eç, dilek alıyorduk. Nihayet bu ay yeni Çerçeve'yi Cumhuriyeı Kitap Kulübü üyelerine ulaştırabildik. Kimi okurlanmız da Çerçeve'yi aynca edinmek istediklerini bildirerek, gazeten başvurdular. Ancak şu anda onlara verebildiğimiz yanıtı yineleyelim, ne yazık ki Çerçeve'yi bu aşamada yalnızca Kulüp üyeleri edinebilecek. • Geçen hafta politikacıbasın ilişkileri açısından politikacılt puan kaybettiren önemli bir olay Cumhuriyeften başlayar gazetelerin manşetlerinde önemli yer tuttu. Haber, öncek hafta sonuna doğru Ankara Büromuzca oluşturulmaya başlanmıştı: Tunceli'nin 234 köyü Ege ve Akdeniz'e göç ettirilecekti. Haber önemliydi. Ancak e/de ed/7en bilgiler, olayın boyutlarını tam olarak aydınlatamıyordu. Olayın ön dolayısıyla Cumhuriyet, geçen pazar haberi eldeki unsurianyla verdi. O gün yurdun dört bir yamndan Cumhuriyet Haber Merkezi'ne bilgi yağmaya başladı, uygulama, Tunceli ile kısıtlı değildi. Ne oluyordu? Göç planının boyutları hâlâ belirsizdi, göç edecek insanlar, nerelere yerleştirilecekti, uygulamada gönüllülük ne ölçüı geçerliydi? Sorular havada kalıyordu. Uçüncü gün Yalçın Doğan'ın sorulannı yanıtiayan Tanm Orman ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Doğan, olayı hafiften alıyor, ama pek som bilgi vermiyordu. Nihayet dördüncü gün hükümet yanındt tatmin edici açıklamalar gelmeye başlıyordu. Onbinlerce insanın yaşamını etkileyecek bir girişim hakkmda kamuoyunu bılgilendirmek 4 gün almıştı. Böylesıne önen ve ağır soru işaretleri taşıyan bir haber, yarım yarım gelişmiş, kamuoyu, ancak 4 günde tam bilgilenebilmiş, geleceğe yönelik soru işaretleri, bir ölçüde billurlaşmıştı. iletişim zaafından sonunda kim zarariı çıktı, kamuoyunu aydınlatmaya çalışan gazeteciler mi, ara rejim alışkanlıklı bilinçlibilinçsiz sürdüren politikacılar mı? • Ocak 198Tde günlük gazetelerin ortalama günlük net satışlan ve Aralık 1986'ya göre artışeksilişleri şöyle oldu 120 liralık gazete Cumhuriyet 116.808 + 502 100 lirahk gazeteler Z Hürriyet Sabah Milliyet Günaydın Tercüman Türkiye Güneş Yeni Asır 80 lirahk gazete Bulvar 70 lirahk gazete Tan 714.793 542.461 285.859 267.088 190.210 170.514 165.463 86.912 105.005 270.923 4.030 15.467 + 42.401 + 12592 + 24.685 1.520 2.691 439 37.070 35.952
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle