Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER bu ayın sonlarına doğnı da Ozellikle ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilerde, ülkeler arasmda sıcak köprüler kuran Ferraboschiler, Hollanda için veda ediyorlar. Geçen haftalar içerisinde tstanbul'daki tarihi Venezzia Sarayı'mn, 28 kişilik görkemli masasında, Victorio Venetto gemisi komutam Amiral Alfıo Battelli onuruna Ferraboschilerin verdiği yemekte, anlamh bir görev devirteslimine de tanık olduk. ltalyanlann bu ünlü gemisinin komutan değişikliği, son üç yü içerisinde daima Istanbul ziyaretlerinde yapılıyormuş. ltalyanlann kendine özgü lezzeti olan kuzey şaraplanyla yoğunlaşan söyleşilerimiz, yüzyülann gensine de kaydı. Taş devri uygarlığının pek az girdiği tarih öncesi ttalyası'nda, cilah taş devri ve bakır devrinde ölülerini gftmen halklann, Hint istilalarından sonra başlayan gerilik akımı içerisinde onları yakışları, istilacıların nasıl bir çağın gerisinden geldiklerinin örnekleriydi. Söz, hümanizmin öncüleri Boccacio ve Petrarca'ya da intikal etti. Italya'da Hınstiyan geleneğine karşı bir tepki ya da Yunan ve Latin eserlerinin birden bire keşfedilmesi değil, fakat canlılığım hiç yitirmemiş bir eğilimin gelişmesiydi hümanizma... Bir cağın akışı üzerinde dolaştığımız söyleşide Türk amiralleri de söylesiyi yönlendiren etkili bir bilgi birikimi taşıyorlardı. Eski Yunan ve Latin yazarlanna dayanılarak, bilgeligin kaynaklanna vanldığı sanılan, aklın yüceltildiği, Tann'mn geniş boyutlu ifadesini daha iyi anlayabilmek için, doğanın bütün yönleriyle incelendiği, bilimin henüz din ve sanattan aynunadığı bir dönemdi konuştuklanmız. Hümanist akım, Floransa'da 15. yüzyüda başanya ulaşmıştı. Lex>nardo da Vinci, sanatçı ideali olduğu kadar, bilimsel arastınnalara da doyamayan evrensel bir düşünurdü. Leon Battista Alberti ise inceleme yazılannda, kusursuz bir hümanistin hayat idealini çizmişti. Bilgmlerle, büyük senyör ya da aydın burjuvalann bir arada okuduğu, birer kültür merkezi olan akademiler kurulmuştu. Ve Roma'ya kadar uzanan Bizans'ın kapladığı alanın merkezi, Venedik'te de gezindik o akşam. San Marco'nun Istanbul'dan getirilen plan uygulanarak, hüküm sürmekte devam eden eski Hıristiyanhk eserleri havasma göre yeniden yapüışı, 1094'te de törenk açıhşı, bana 1%2'nin kötü bir kjşını anımsattı. Venedik'ten kalkacak vapunın gelişini beklerken, nezle olmusa gözlerimi, aa soğuktan konımak için, San Marco Katedrali'nin içinde geçirdiğim uzun saatleri düsledim. Burası müziğin de beşiğiydi... Roma'da Grogeryen besteleri doğmustu. Milano'da Aziz Ambrossio Antiphona bestelerini yaratmıştı. 13. yüzyüda da halk işi Laudiler önem kazanmışu. 14. yüzyüda, kiliselerin etkisindeki din işi müzik, ilk değişikliğini kuzey Italya'da, lirik nitelikteki olağanüstü gelişme ile gösteriyordu. Ve ltalya denilince akla gelen müzik, yuzyıllara göre şu aşamalardan geçiyordu: 15. yüzyü boyunca çok sesli muzikteki büyük gelişme... 16. yüzyüda çalgı müziğindeki patlama ve gözde çalgı olan lavta için, halk danslanndan esinlenerek yapılan besteler. 17. yüzyüda keman ve yayh çalgı müziğinde doruk noktaya ulaşma... Konuyu işleyen uzmanlar, her ttalyan kentinin kendi müzik geleneği vardn derler. Ancak, o yüzyılın yüdız kenti, Bologna olmuştu. Konçerto bu kentte doğdu ve gelişti. 18. yüzyüda ise keman ve çalgı mttziği her yerde önem kazamyordu... 5 ARALIK 1987 ÇizmeMe Demo!u*asi, Müzîk ve Sanat Yıllardır çeşitli hükümet buwlı)htarhile kucak kucağa yaşayan Italya'da, ne politik huzursuzlukların vene de kimi zaman doruk noktasına ulaşan anarşinin becerebildiğibir&gyvar: "Askeri müdahale..." Kurumlann iyi oturması, demokrysinift etkili güyencesi. On giin içerisinde aşılan son siyasal bunalım daJ^'Demokrasilerde çare tükenmez" felsefesinin küçük bir örneği idi... PENCERE l'nın Üstündeki Nokta!.. Geçen pazar günü (29 kasım) sabehı bu köşede yayımlanan yazımı okurken birden çarpıkJım: Eyvah.. dedim. "yazar, yazı muduru, dlzgici, duzettmerf bağtamında bir yazı dört kez denetimden geçer; yazann yaptığı yanlışlan bazan bu arkadaşter duzerrJrter, kimi kez de onlar yanlış yapabilirler. Çoğu zaman bu ilişkiler arasında kimin yanlış yaptiğı gargaraya gelir; yazann yaptoğı yanhşlığın vebalini bu işlerin kahnnı çeken düzeltmenin sineye çektiği de gorulmustur. Peki, bu kez ne otmuçtu? Transistor sozcOğu iki kez transistör diye dlzilmişti; artık telefonla ve mektupia duzettmeler başlayacakt. Köşe yazannın en etkili eteştirmeni, tltiz okurlardır; kimisinde bu niteiik denetçlllk dOzeyine yukseiir. NHekim geçenterde bu köşede tirbuşon sözcOğünOn tkbuaon diye dizilmesi yOzunden uyan mektuptan almıştım. Ne yapalım ki çoğu yabancı sozcuk, Türkçede ses uyumu çabasıyla değiştiriliyor; taroriat, tsrörfste dönuşOyor; sHuet de »OOet oluyor. En iytsi bilgiçliği bir yana bırakıp sözcOflün Turkçesini kuttanmak değil ml? Olmuyor tştel Yabancı aozcukJer dilimize yerleşiyor, yanlış söytenip okundukça da yanlış yaygmlaşryor; eski deyimle "gaiaU meşhur" niteliği kazanıyor ve ünlü gerekçesini de yaratıyor Galatt meşhur, galatı meşrudur. Televizyon artık foHdor'u fotidör yaptı; ama bu da ses uyumu yuzOnden değil ki... FEYYAZ TOKAR 1952 yıhnın aralık başlanydı. Binkrce kilometre uzunhığundalri Alp yayımn ltalya sınırlan içerisindeki lasımlannda, günlerdir yağan kar, yavaş yavaş yamaçlardan aşağıya dognı serpmeyc başlamıştı. Roma'dan bindiğim tren, Piyemonte Alpleri'nin şiftli yamaçlanndan ve Aosta vadisinden geçerek, lsviçre'ye doğru yol alıyordu. Dördüncü zaman buzullannın insanlara yarduna olarak aşmdırdığı, hırçın dağlann eteklerindelri, o dönemden kalma, Magiore, Lugano, Garda ve Como gölleri arasından tavnlarak Chiasso'ya doğnı uzanıyorduk. Cumhuriyet için, "Avrupa Polisi Nasıl Çalışıyor?" konulu bir röportaj hazırlamak üzere Hamburg'a gidiyordum. Ilk görüşmemi, Roma'da ttalyan Uluslararası Polis Teşkilatı Sorumlusu, Guiseppe Dozzi adlı, polis şefinden daha çok, keyfıne düşkün bir çiftlik sahibini andıran, sevimli bir mOdttrle yapmjştıra. Tıkırtısının bana uyku verici bir melodi gibi geldigi ve yolcuhığunu daima yeğledigun trende, kuzeye doğnı yaklastıkça kalorifer, giderek etkisini azaltıyordu. Üzerime ikinci battaniyeyi de çektim. Günün ilk ışıklarından sonra daha net bir aydınlığın oluştuğu saatlerde, kulağımı yumuşak bir şekilde, "O Sole Mio" ezgileri yalamaya başladı. Tren dunnuştu. Cama yaklaştım ve perdeyi kaldırdım. Buz tutmuş canilan sıcak suyla temizleyen bir demiryolu işçisiyle, göz göze geldik. Şarkıyı söyleyen oydu. Gulümsedi ve devam etti. O hırçın doğa yapısı içerisinde sabahın köründe, her nedense daima sokaklara göre çok daha soguk olan istasyonda, yapüğı ağır işi lanetkme duygusundan eser yoktu yüzünde. Trenin buzlanmış camından, yüzünü bölum bolüm seçebildiğim demiryolu işçisinin, gülen çehresini hâlâ anımsanm. , Bellegune yerleşmiş bu resimleri, önümde canlandıran taze olaylar zincirini, geçen haftalann Roma'daki kısa süreli bir hükümet buhram ile, Adriyatik'e uzanan çizmenin Türkiye'deki zarif temsilcisinin, görev süresini tamamlayarak, aynhş ziyaretierine baslaması oluşturuyor... Yıllardır çeşitli hükümet bunahmlan ile kucak kucağa yaşayan ttalya'da, ne politik huzursuzluklann ve ne de kimi zaman donık noktasına ulaşan anarşinin, beceremediği bir şey var: "Askeri müdahale..." Kurumlann iyi oturması, demokrasinin etkili güvencesi. On gün içerisinde aşılan son siyasal bunalım da, "Demokrasilerde çare tükenmez" felsefesinin küçük bir örneği idi... atüım... Sinemada ise Roberto Rosselini'nin, "Roma Açık Şehir"i, Visconti'nin "Tutku" adlı fümiyfc, moda olmasına katkıda bulunduğu, "yeni gerçekçiliği", başhca akım durumuna geldi... önemi ve etkisi dünya sinemasının gelişmesinde büyük rol oynayan bu akım, o güne kadar burjuva dramı, göz kamaştıncı tarihi canlandırmalar ya da ozellikle, 19. yüzyüın edebi eserlerini uyarlamaya uğraşan, geleneksel Italyan sinemacüığıyla bütün bağlan kopardı. Faşizmin yıkümasının ardındaki ilk yıllarda siyasi, sosyal ve iktisadi koşuUar, yeni sinemacüara özgürlük ve gerçeğe dönüş tutkusu kazandırdı. Yeni sinemacılar, meslekten olmayan oyunculan, meslekten oyuncularla bir arada kullanarak, daha doğnı bir içtenlik uğruna, biçimsel kanşıklıklan bırakarak, gerek konu seçiminde, gerekse sahneye koyuş biçeminde (Uslubunda), içinde yaşadıklan dünyamn gerçeğini süslemeden verdiler. Alplerin eteğindeki demiryolu işçisinin şarkısından, Venedik Sarayı'ndaki görkemli sofraya ve demokrasisinden, müzigine ve sinemasına dek, ttalya'ya dönük amlan ve yorumlan noktalayarak, geldiğimiz Tomtom sokağma çıkıyorduk. Istanbul'un eski ve görkemli binalan, kentin bu yöresinin adamakılb ıssızlaştığı saatlerde, ilginç bir çeüşkinin çarpıcüığı içerisindeydi. Tophane'nin sokaktaki yüzüne karanlıkla çöken yaşlılık, kenarlara yığümış çöp varilleri ile birlikte uyuyordu. Fransız demiş ki: l'lerin ustundeki noktalan toyunl.. Biz l'nın üstüne de nokta koyuyoruz. Söz gelimi /ntatep sözcOğünü çoğu zaman yanlış yazıp soylemiyor muyuz? Inkılap "kalbetmek" değiştirmek, dönuşturmekten geliyor; ama sözcOkteki l'nın üstüne nokta koydun mu, anlam değişiyor; Osmanlıca'da uydurulan inktiap, kelpten türetilmlş; kelp, köpek demek... InkHap da kupeMeşmtfyi vurguluyor. Nitekim l'nın üzerine noktayi koyduğumuzda inkılabı, inkilaba çeviririz; daha açıkçası Ataturk devrimini kökünden değiştirip köpekleşmeye dönuştürürüz. Peki, köpekliği yaşamın felsefesine dönOştOrenlerin ideotojisine inkilap sözcüğü daha çok yakışmryor mu? • Fransız "l'lerin uzerine noktalan kayurf demiş ya, biz vur deyioce öldürürüz, l'lara da nokta koyanz, hatta bu da yetmez, O'lerin, Ü'lerin üzerindeki çift noktalar da yetmez, O'lara, U' laradaroktakoyaru.Terori8titefOrist,tirbuşonuuVt)uşon sistoru transistor, folkioru foHdör yapmamıza kimse alınmasın. insanoğlu hayatın çeşitli olaylan karşısında değişik sesler çıkanr. Oil, böyle doğmuş, gelişmiştir. Her ses bir nesnenin, davranışın, ya da duygunun göstergesi olarak dışavurunca, yavaş yavaş anlam yuktenmeye başlamış, sözcOklere dönOşmOştur. Ama 2i'inci yuzyıla yaMaşırken bile kimi zaman seslere başvurduğumuz olmuyor mu? 2 triryonluk zam paketi gündeme girince ki beklenmedik bir şey degildi trilyonerier dışında kalan kesimlerden olmadık sesler yükselmeye başladı: Oooooooooooo... Uuuuuuuuuuuu... Yazıyı bitirirken dOşOnuyorum; Yazı İşleri MOdOrO Okay Gönensin'den başlayarak, dizgici ve düzeltmen arkadaşlanm, beHd o'lann ve u'larıp üzerine noktalar konmasını daha anlamh, daha yerii yerinde bulacaklardır: tstanboTdaki devirteslim... Hamur işine olan düşkünlüğümüzden başlayarak, zaaflanmıza ve espri anlayışımıza dek, genelde kolay kaynaşınz ttalyanlarla. Megalomanisiyle, Italyanlann pek çok Avrupa ülkesiyle olan düzgün Uişkisini iteklemiş, Mussolmi'nin, tutarsız davranışlanndan sonra da Türkiye ile ltalya arasında dengeli, sıcak bir dostluk ilişkisi süregelmiştir. Taraflar birbirlerine deneyimli diplomatlannı büyükelçi olarak göndermişler, karşılıklı olarak onemli kentlerde temsil edilen başkonsolosluklannda da aynı özeni göstermişlerdir. Dört yü kadar önce Ankara'da güzel çizgiler bırakarak Tokyo'ya giden Attalico çiftinden sonra. • * OKEOf AKBAL EVET/HAYIR Hasaıfla Hasancık! Genel seçim sonuçlarının açıklandığı bu günlerde ülkemizin beş yıllık geleceğini yöntendirecek kadrolar belirlendi. Iktidara kimin geldiği belli okju... Ama size bambaşka bir konudan söz edecegim. Bir okurun adı bende saklı? ama konuyu iyi bilen bir değerti kişinin bana gönderdiği bir yazıyı size sunacağım. Yorumunu siz yapın. İlgili çevreler ve kisiler de ibretle okusun: "Hasan Ali Yucel üstüne bilgi edinmek isteyen bir Türk genci, ulkemlzde yayimlanmış ansiklopediterin pek çogurtda ve Behçet Necatigil'in Edebfyaturmda Isimlor Sözluğu gibi biyografik yaprtlarda onun yaşamını özetleyen, yaprtlannı veren maddeler bulabilir Yakın tarihimizin bu önemli kultur adamı Ozerine Batı üniversitelerinde tezler bile yapılmıştır. Türkiye'de onu tanıtan derti toplu bir çalışma yapılmamıssa da Hasan Ali Yücel'in adını duymamış aydın herhakJe duşünüiemez. Etkinlikleriyle ülkemizin eğitiminde ve kültür yasamında öyiesine derin izter bırakmış bir kişidir ki, adına gazete yazılannda bugün de sık stk rastlanır. Kimdir Hasan Ali YOcel? Türk yazan, eğitimcisi ve siyaset adamı' diye başlar ansiklopedi maddeleri. Sıradan bir yazar mı? Şair olarak kalsa, edebiyat tarihinde herhalde bir yer almazdı. Ama makaletori, inceleme ve denemeleriyte, ozellikle de eski edebiyata yeni bir bakış açısı getiren, edebiyat tarihi uzerine yazdığı yaprtianyta, \^kup Kadri Ozerine monografisiyie ansiktopedilerde yer almaya hak kazanmış bir yazardır. Sıradan bir eğitimci mi? 1940'tan bu yana Kuy Enstituleri üzerine yazılmış binlerce yazıyı, bu enstitülerden yetişenlerin Türk eğitim ve kültüründe oynadıklan rotu göz önüne almak bile onun sıradan bir eğitimci olmadığını göstermeye yeter. Sıradan bir siyaset adamı mı? Hasan Ali adı çevresinde kopartılmış fırtınalar, açılan davalar, aleyhinde yayımlanan kitapçıklar, yapılan sakjınlar, onun sıradan bir siyaset adamı olmadığını kanrtlamaz mı? Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Hasan Âli Yücel, 'sıradan bir kişi' sayılıp bir ansiktopediye alınmazsa, geriye ansiktopediye girecek kaç kişi kalır? Mttheadis ve Mimariann Ekonomik Demokratİk mtcadelelerise gönöl vcrenlerdea, mtttevazı ve yalışkan insan arkada$unu, TMMOB eski denetçiai Etektrik Yttksek Mttkeadtoi SELDA ;'BAHCEUEVLER T Ozgurluk ve demokrasıyı çızmek Resitali LÜTFÜ AKKAN'ı Yitirdik. Acımız ve Kaybunız Büyük ABUZER KARAKOÇ ARIF KEMAL HALUK OZKAN 5 Aahk CUMARTESI saal 20 00 ce UNVERDI S I N E M A S I MD' TMMOB YÖNETtM KURULU SELDA B A Ğ C A N 5754593 TUM SİYASAL TUTUKLU VE HÜKÜMLÜLERE ÖZGÜRLÜK daha fazla cezaevi değil evlatlarımızı istiyoruz v öööööööööööö... Üüuüüuüüüüüü... SUÇLJU OLAN ADÜ : / ^ M A H KUMLAR DEĞİL D f ^ J Z E N D İ R insanlık düşmanı f r ^ ^ j ş i s t l e r ve işkencecilere *O ceza! YönetmenDüzenleme : Sezer BAĞCAN Vokal : Selda BAĞCAN Stüdyo : Değişim HALKIN BUI /^JÜNMADIĞI YAR Gl KESİNLr ^ Ş M İ Ş DEĞİLDİR zindanlar ' y V o o ş a l s ı n işkencec ; ^X/«ler cezalandırılsın ÇAĞRI İNSAN HAKLARI DERNEĞt'nin "Genel Afve tdam Cezalannın Kaldınlması îçin" YÜRÜYÜŞ VE MİTİNGİNE Tüm okuyuoılanmızı, devrimci ve demokratlan çağırıyoruz. ^ y Z VERKİ, DEMİR / ^ P I AÇILSIN «cT, DAMLA LTD. ŞTİ. l a n K Ksna Cad 51 AJsaay ' tST 524 96 ^9 524 99 32 Da5*rr. DE&ŞİM PtAKÇHJK MÇ 6 3 « * 6506 JnuparalST 512 58 32 Hasan Âli Yücel'in pek bilinmeyen, biyografik yaprtlarda da sözü edilmeyen bir etkinliği de onun Türk Ansiklopedisi'nin (baslangtçtaki adıyla 'İnönü Ansiklopedisi'nin), kurucusu oiduğudur. Bu ansiklopedinin yayımlanması düşüncesi, onun Milli Eğitim Bakanlığı sırasında 15 Mayıs 1939'da Ankara'da toplanan Birinci Nesriyat Kongresi'nde ortaya çıkmış, ansiklopedi bürosu bakanlıkta 1941'de kurulmuş ve ilk fasikül cumhuriyetin 20. yıldonümünde Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel'in bir sunuş yazısıyta yayımlanmıştı. Hasan Âli Yücel üstüne bilgi edinmek isteyen bir Türk genci, onun kurduğu Türk Ansitdopedisi'nde onun hakkında tek bir satır bile bulamaz. Çünkü bu ansiklopedinin 1984'te yayımlanmış olan 33, cildinde Yücel, Hasan Ali maddesi yoktur. Türk gençi bu ansiklopedinin aynı cildinde birçok Bulgar ve Macar şairi, tarihçisi, bilim adamı uzerine bikjiler bulabilir, Wcuc ile Me/cuc üzerine yaklaşık 5 sütunluk, sahabeden Utbe bin Gazvan üzerine iki sütunluk, peygamberin eşi Had/ce'nin amcası oğlu Vâraka bin Nevfel bin Esed bin Abdüluzza bin Kusay etKumşîelEsadi üzerine bir buçuk sütunluk bikji edinebilir. IMnci Abdulhamkfin pek güvendiği kisiler olan Üryanizade Cem9 Mdla ve Üryanizade Ahmed Esat Efendi elbette Türk Ansiktopedisi'nin dışında bırakılamazdı, onlar hakkında, Pater Us0nw, Roger Vadim ve daha niceleri hakkında Türk Ansiklopedisi'nde yeterince bilgi bulunur. Elbette Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) ve onun yaratıcılanndan 12 Eylül dönemi Basbakanı Bülend Ulusu fbtoğrafıyla birfikte ansikJopediye girmeye hak kazanmışlardır. Çünkü Türk Milli Eğitimi'ne katkılan eşsizdirl Hasan Ali Yücel'in kurduğu Türk Ansiklopedisi'nin baş redakUriüğünde 12 Eyiül döneminde bir başka Hasan bulunmaktadır, Yucel, Hasan Ali'nin adının anılmadığı 33. cilt de onun döneminde yayımlanmıştır. Bu Hasan, Atatürk'un vasiyeti çiğnenerek devtet eliyle gasp edilen Türk Dil Kurumu'nun da başına oturtulan Prof. Hasan Eren'dir. Hani 27 Mayts öncesinde £rrwn BHghfle birlikte Adnan Mondems'e bağlılık tetgrah çeken, Vatan Cephesi'ne giren Hasan ErenL YıHar yılı TDrCda kol başkanhğı, sözlük denetçiliği yaptıktan sonra Atatürk'un kullandığı 'devrim' sozcuğune kara damga basan, SİSAv* seminerlerinde, TercOman' sutunlannda boy gösteren, 12 Eylül başbakanıyia Macaristan'a giden, 12 Eylül nimetlerinden bol bol nasiptenen Hasan Erenl Liseyi Bulgaristan'da, üniversiteyi Macaristan'da okuduğu için Türk Ansiklopedisi'ni Bukjar ve Macar yazarianndan, bilim adamlanndan yoksun bırakmaya gönlü elvermeyen, ama Türk Ansiklopedisi'nin kurucusu, Koy Enstitulerinin kurucusu, Dünya Klasikleri dizisinin kurucusu, Türkiye'de en uzun süre Milli Eğitim Bakanlığı yapmış (19381946), türtu konularda en az 14 kitap yayımlamış Hasan Ali Yücel'e ansiktopedkJe yer vermeyen Hasan Eren!.. işte bu Hasan Eren, aynı ansiklopedinin 1968'de yayımla nan 15. cildinde o zaman başredaktör yardımcısı imiş kend hakkında bir sütunluk bilgi vermiş, bir fotoğrafını da yayımla mışl Birkaç sayfalık yazılannı bile 'belli başlı çalışmaları1 diyc sıralamış. En sonunda da Türk Dilinin Etymotogique Sozlüğü adlı eseri (Türkce ve tagilizce olarak) yayinlanmak üzeredir' diye eklemiş. 1968'de yayımlanmak üzere olan bu etymotogique sözlük ne hikmetse 19 yıkjır bir türiü yayımlanmamış. Artık bir yayımlansa da görsek, acaba İçinde Hasancık sözcüğu de var mı?" BAYRAMPAŞA MEYDANI 6 ARALIK 1987 Saat; 13.00 17.00 MtTtNGE ÇAGRI HALKIMIZA TÜM SİYASAL TUTUKLU VE HÜKÜMLÜLERE ÖZGÜRLÜK ' * O ' y a s a l tutuklu ve hükümlülerin özgürlüğü için omuz omuza KADIKÖY YOĞURTÇU PARKI Saat: 13 ALINTERt DEMOKRAT ARKADAŞ, GELENEK, GÖRÜŞ, tLK ADIM, tŞÇİLER rt TOPLUM, YARIN, YENİ AŞAMA, YENİ ÖNCÜ. VEFAT VE BAŞSAĞUĞI Odamızın eski Yönetim Kurulu Oyesi ve Denetleme Kurulu üyesi, T.M.M.O.B. Denetleme Kurulu Üyeligini yapmış, 1936 dogumlu, 1962 t.T.Ü. Teknik Okulu mezunu DUYURU Kara Kuvvetleri Komutanlığı adına askeri ögrenci olarak okutulmak üzere öftrenci alınacaktır. 1. Anlcara ve tstanbul'da bulunan Oniversitelerin çeşitli fakultelerinden subay yeti$tirilmek üzere ajağjda belirtilen branşlarda, 2 ve 3. sınıf öjrencileri arasından mülakat, fıziki kontrol ve beden ejitimi testi ile askeri öğrenci alınacaktır. Ahnacsk braaşlar: a. Saglık bilimleri branşlan: Di$çi, eczacı, sağlık ve veteriner. b. ö^etmen branjlan: Tarih, lngilizce, Arapça, inşaat, elektrik ifleri, dektronik işleri, malcine, makine ressamlı&ı ve beden eğitimi. c. Mühendislik branşlan: tnşaat, maden ve NfTÜ, elektrik, makine, işletme. Mühendislik branşlanna Bogaziçi, ODTÜ ve lsunbul Teknik Üniversitesi öğrencileri alınacaktır. 2. GENEL GtRİŞ ŞARTLARI: a. Erkek ve Türk vatandaşı olmak, b. Askeri ve sivil okullardan çıkanlmamış olmak, askerlik görevini yapmamış olmak, yoklama kaçağı, bakaya gibi nedenlerle askerlikle ilişigi bulunmamak, c. Evli veya dul olmamak, yahut berhangi bir kadınla birlikte nikâhsız yaşamamak, d. Yaptınlacak güvenlik soruşturmasından olumlu sonuç almak, e. Türk Silahlı Kuvvetleri Sağhk Yeteneği Yönetmeüği'nde belirtilen sağhk şartlaruu taşımak. 3. ÖZEL GtRİŞ ŞARTLARI: a. Fakülte ve yüksekokullarda önceki sınıf ve sömestrelerde verilmesi gerekli vizelerini, sınavlanm başarmış ve sene kaybetmemis olmak, notlanmn ortalaması 100 üzerinden en az 65 puan olmak, b. Fakülteye giriş tarihinden itibaren halen bulunduğu sınıfa kadar geçen süredeki ögrenim durumuna ait belge (transcript) ile herhangj bir suçtan cezalandınlmadıklanna dair dekanlıktan belge almak, c. 2. sınıfta okuyanlar için 21 yaşında, 3. sınıfta okuyanlar için 22 yaşında olmak, (hazıruk sınıfı olcumuşlar için bir yaş ilave ediUr.) d. Yapılacak fıziki kontrol, mülakat ve beden egıtimi testinde başanlı olmak. 4. tSTENtLEN BELGELER: İstenecek belgelere ilişkin aynntılı bilgi Ankara Cebeci, tstanbul Saraybumu'nda bulunan fakülte ve yuksekokullar askeri öğrenci komutanlıklanndan temin edilecektir. 5. MÜRACAAT TARİHLERİ: Istekli öğrenciler, müracaatlannı öğrenim yapüğı fakoltenin bulunduğu şehre göre Ankara veya tstanbul fakülte ve yuksekokullar askeri oğrenri komutanlığına 23 Kasım 30 Aralık 1987 çarşamba günü mesai bitimine kadar bizzat yapacaklardır. 6. MÜLAKAT / SINAV TARİHLERİ: Mttracaat eden öğrenciler fızıki kontrol, mülakat ve beden eğitimi testine tabi tutulmak üzere başvurduklan Ankara'daki fakülte ve yOksekokullar askeri öğrenci komutanhğında 11 Ocak 1988 tarihinde, tstanbul'daki fakülte ve yüksekokullar askeri öğrenci komutanhğında 14 Ocak 1988 tarihinde cağn beklemeden hazır bulunacaklardır. Basın: 35572 LÜTFÜAKKAN 4 Aralık 1987 gunu vefat etmi$tir, cenazesi 5 Aralık 1987 gunü ikindi nam»7inı müteakip Fatih Camfl*nden kaldınlıp, Edirnekapı mezarhgında toprağa verilecektir. Değerli üyemizi saygı ile anar, kederli ailesine ve T.M.M.O.B. üyelerine başsaglıgı dileriz. daha fazla cezaevi değil evlatlarımızı istiyoruz! SUÇLU OLAN A D Ü MAHKUMLAR DEĞİL DÜZENDİR ELEKTRtK MÜHENDLSLERİ ODASI insanlık duşmanı faşistler ve işkencecilere ceza! OZ(,l R l l k KIJ KRIMİ/.DIDIR..! HALKIN BULUNMADIĞI YARGI KESİNLEŞMİŞ DEĞİLDİR zindanlar boşalsın. işkenceciler cezalandırılsın! OMUZ VER Kİ DEMİR KAPI AÇILSIN siyasal tutuklu ve hukumlulerin ozgurluğü için omuz. omuza! Eski Beyoğlu Şimdi Çatı'da Yaşanıyor. Özgün yemekleri... içkisi... geniş salonu... ve öğlen yemeklerinde Lidya'nın piyanosu, akşam Antonyo'nun müziği eşliğinde... özlediğiniz Beyoğlu keyfıni Çatı'da yaşayın. TAYAD IN "TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK" MİTİNGİNE KATIL. Yer: BAYRAMPAŞA 6 Aralık 1987 Saat: 13.0017.00 Yeni ÇÖZÜM TUTSAKLARA ÖZ6ÜRLÜK MİTİNGİHİN KONUŞMACILARI 1 TAYAD Bşk. MUSTAFA ERYÜKSEL Üye PAKİZE ASMA Üye Songul Gölell Avukat Osman Ergln Demokratİk Mücadele Kadın Derneği Bşk. AYTEN CAN Yazar Rıfat llgaz Sanatçı Bllgesu Erenus Yeni Çözüm Y. işleri Mudurü Çelik Malkoç Restaurant CafeBar İstikJal Cad. Pıremeci Sokak. Baro Han No: 20 Kat 7 Beyoğlu. Tunelhtanbul Tel: 145 16 56 151 16 42 GÎTI