22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı: Cumhurı>eı Matbaacılık ve Gazeıecılık Turk Anonim Şırkeıi adına \»dir N»di 0 Genel Ya>ın Muduru: Has»n Cemal, Muessese Muduru Emine l'şakhgil, Yazı Işlen Muduru. Oka> Gonmsin, # Haber Merkezı Muduru Yalçıı Bayer. Sayfa Duzeni Yonelmenı. Ali Acar. • Temsılaler ANKARA Valfiıı Dotan. IZMIR Hikmrl Çelinka?a. ADANA Crial Btşlangif. Uıanbul Habeılerı Ertıan \k>ıW«. Dış Haberler Ergun Balcı, Ekonomı Osmsın L'laga>. Kullur Celal Lsltr, Spor Damşmam: Abdulkadir Yucrlman, Duzelıme. Refik Durbaş, Bılım r ğıtım Şahin Alpa>, IşSendıka: Şukran Kelenci. Yurı Habcrlerı Nttdct Dogan, Dızı Yazılar. Kertm Çalışkan. Bursa Lcvtnl Gcnçelli, # Koordınaıor Ahmel Konılsan, 0 Malı U\çı: Erol Erkal, 9 Reklam A>şt Toron. Ek Ya>ınlar. Hulya Ak>ol • Idare Hıısoin Gurrr, Uleımc Önder Çtlik. Bılgılslenr Nail Inal. Basan ve Yayan 34334 Isl Buıolar • PK \nk«r. Cumhurıyeı Maıbaacılık . e G ı t e t e a l t k T A Ş Turk Oca& Cad 39/41 Cafftloğlu 246lsıanbul Ttl 512 0 5 05 (20 hatl, Teicx 19/4, Tcl 22246 Fax ( I ) 526 6 0 72 % Zıya G o k a l p Bl<. Inkılap S N o 119 S S o IKatl.Ttl 133 11 4147. T e k x 52359 F u 42344 F u (51) 13 12 3 0 (4) 133 82 64 • l ı m ı r : H Zı>a Bl% 1352 S 2 / 3 . T t l . 13 I 2 Î 0 , Ttle» 114550119731 A 4 . n « : InOnuCad T c k x 3 6 2 1 5 5 . F u (711) 328 056 TAKVİM 25 ARAL1K 1987 lmsak: 5.47 Güneş: 7.19 öğle: 12.08 Ikindi: 14.27 Akşam: 16.47 Yatsı: 18.14 Bir Akdenîz çocuğu: Noel Baba KEREM ÇALIŞKAN Bakmayın siz Noel Baba'nın bu aralar Batı'da boy gösterdiğine, Avrupa'nın, Amerika'nın, Asya'nın birçok kentinde sutında kırmızı cübbesi, beyaz sakallanyla minik gönülleri fethederek gezinip durduğuna... Aslında özbe öz Anadolu çocuğu... Likyalı. Hani şu Romalüara karşı yülarca direnen özgurlüğüne duşkün Akdeniz ulkesinden. Fethiye'den Antalya'ya uzanan Teke yarımadasında, dağları ardına, denızi onıine alarak yıllarca başına buyruk bir yaşamı seçen ınavi ülkenin çocuğu Noel Baba ya da diğer adıyla (Saint) Aziz Nikolas. Başka hangi azizin adı, onun kadar çok efsaneye karışmış, başka hangi aziz, ülkeleri, sınırları, dinleri aşarak dunyanın her yanında banş, iyilik ve sevecenliği gizli bir hediye gibi dağıtmıştır?.. Evet bu şeref Anadolu "baba"sı St. Nikolas'a ait. Onun esirgeyici kanatlanna sığınan o kadar çok insan var ki; çocuklar, genç kızlar, tutuklu ve mahkumlar, gemicıler, gezginler, emanetçiler, tüccarlar, parfümcüler hatta hırsız ve yankesiciler... St. Nikolas hepsınin sembolik koruyuculuğunu üstlenmtş. Yaşamı antik çağın sisleriyle örtulü. Doğum yeri Patara. Kaş'a giderken Akdeniz'in en uzun en guzel kumsalının bir ucuna kurulmuş olan kent. Likya'nın başkenti sanlı Xsantos'un doğal limaru. Gunümuzde eş Kutbu'nda Ülkeleri, kıtalan, dinleri aşarak bütün dünyaya barış ve sevecenlik dağıtan "Aziz"in kökü Anadolu toprağındaKuzeydeliği ozon BREMERHA VEN (AA) Antarktika'dan sonra Kuzey Kutbu'nun üzerindeki ozon tabakasında da büyük bir delik oluştuğu belirlendi. Federal Almanya 'daki Alfred Wegener Enstitüsü Meteoroloji profesörlerinden Ernst Augstein, Kuzey Kutbu 'ndaki atmosfer üzerinde yürüttükleri araştırmalar sonucunda, bölgedeki ozon miktarmm daha önceki yıllara göre büyük düşüş kaydettiğinin belirlendiğini bildirdi. MAVİLER OLKESİNOE Kırmızı cubbeli, beyaz sakallı Noel babalar, aralık ayı boyunca dunyanın her yanında görülürler. Ama bir deniz çocuğu olan St. Nikolas1 ın gelenejjine en uygun ortamı bu Noel Baba bulmuşa benziyor siz amfiteatnnı kumların örttüğu, antik limanını sazhklann kapladığı, Mettius kemerlerinde keçilerin otladığı Apollon'un kışlağı efsanevi belde. St. Nikolas İ.S. 3. yüzyılın sonlarında îşte burada doğuyor. Romalılar bölgeye egemen, ancak dönemin en demokratik kurumlanndan Likya Kentler Birliği varlığmı koruyor. Nikolas'ın günümüze dek uzanan "gizli annagan" dağıtma ozelliği Patara patentli bir öyküye dayanıyor. Patara'da soylu bir adamın üç kızı varmış. Yoksul duşen adam, kızlarını evlendirecek parayı bulamadığı için onlan fahişerahibeler arasına göndermeye karar vermiş (Artemis tapınaklannda çok eski bir kültürün uzantısı olan uygulama). Bunu duyan Nikolas çok üzülmüş ve bir gece evin bahçesine (kimine göre bacasından) bir kese altın atmış. Yoksul adam sevinç içinde büyük kızını evlendirmiş. Daba sonra Nikolas bir ke NOEL BÂBA'NIN GERÇEK YAŞAMÖYKÜSÜ Doğum yeri Patara. Tarih ÎS 3. yüzyıhn sonlan. Patara'da yoksul bir adamın evine gizlice altın dolu keseler atarak günümüze dek uzanan Noel de "gizli hediyeler" verme geleneğine esin kaynağı oluyor. Roma'y a karşı *"•*>] savaşan ilk ,L ı K v A ıiS«hıyt <$ Hıristiyanlar'ın öncülerinden. Demre Ounn (*I«J Fnta (Myra) piskoposu olduğu sırada Roma V / l İmparatoru Diokletian /S 3 p Sl. MkoM'ın tonunOt tarafından tutuklanıp )«P«* Sl NttolM m işkence görüyor, hapse I bvndt&duAKDfNİZ atıhyor. ölüm tarihi İS 342. Ama çocukların, güçsüzlerin, gezginlerin, gemicilerin, tüccarların koruyucusu olarak kuşaktan kusajia bir efsane haiine geliyor. Gemicıler sembollerini asıyorlar. se altın daha atmış, ortanca kız da evlenmiş. Sıra kuçuk kıza gelince, ev sahibi bir yere gizlenerek bu iyilik perisini beklemiş ve üçüncü altın dolu keseyle gelen Nikolas'ın ellerine gözyaşlan içinde sanlmıs. Nikolas'ın tek isteği adının gizli kalması olmuş. lşte Hıristiyan dünyasında günümüze dek gelen çocuklara Noel'de gizlice hediyeler verme (kimi zaman pabucunun içine, kimi zaman bulabileceği gizli bir yere bırakma) geleneği Pataralı Nikolas'ın bu sevecen davranısından esınleniyor. Ama Nikolas, asıl ününe Myra'da kavuşmuş. Yani bugünkü Demre'de. Genç Nikolas'ın, Myra'ya nasıl piskopos olduğu da bir başka söylencenin renkleriyle suslü. Eski prskopos ölünce, yaşlı papazjar ertesi gün kiliseye gelecek ilk yabancı papazı "piskopos" seçmeye karar veriyorlar. Ve o sabah kapıdan genç Nikolas gıriyor... Tabii bu öyküde, yörenin en eski soylencelennden Bellaraphontes'in izleri de seziliyor. Nikolas, Myra'ya piskopos oluyor, ama o dönemde Hıristiyan olmak hiç de kolay değil. Roma tmparatorluğu henüz İsa'nın öğretilerine şeytan görmuş gibi bakıyor. Hıristıyanlar "aslanın agzına layık" durumda. tlk Hıristiyanlar Akdeniz'in sarp ve mavi kıyılarında büyuk bir inanç kavgası veriyor. Nikolas, bu kavganın öncülerinden. Roma İmparatoru Deokletian döneminde tutuklanıyor, işkence görüyor ve hapse atılıyor. (Ölü Di niz'den motor turuyla Aya Nikola adasma gidenler, ilk Hıristiyan askerpapazların nasıl tetik üstunde çetin bir yaşam surdüklerini daha iyi anlayabilirler.) Roma egemenliğine direnen Likya geleneği bu kez Hıristiyanlığı kendine kalkan yapıyor. Conslantın, Roma tahuna oturunca, tutukluları serbest bırakıyor ve Hıristiyanhğa yeşil ışık yakıyor. Myra'ya dönen Nikolas artık yöresınde ezilenleri, güçsüzleri koruyan, hak%\z yere tutuklananlan serbest bıraktıran, inançlannı ve dogru bildiklerini korkusuzca savunan bir "baba" kimliğine bürünüyor. Efsaneler birbirini izliyor: Bir keresinde haydutların kesip tuzlu bir çuvala koyduğu Uç küçük çocuğu, yaşama döndürüp, haydutları oracıkta öldürüyor. Deniz faciasının nedeni alkol mü? MANİLA (AA) Filipinler'de yaklasık iki bin kişinin ölümüyle sonuçlanan deniz faciası sırasında, Dona Paz adlı feribotun, stajyer öğrencinin komutasmda olduğu ileri sürüldu. Dona Paz 'ın, açık ve görüş mesafesinin son derece iyi olduğu bir havada bir tankerle çarpışarak sulara gömutdüğü kazadan kurtulan bir yolcu, kaza Oncesinde, kaptanın "fılm izlemekte" olduğunu, öteki iki görevlininse "içki şişelerini devirmekle" meşgul bulunduklannı söyledi. Kaçuı, gürültü geliyor Ege Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre aşırı gürültü, çalışmaya karşı isteksizlik yaratıyor; uykusuzluk, yorgunluk, tansiyon yüksekliği, ülser ve âdet bozukluklarına yol açıyor. HAKAN KARA İZMİR "Giinün birinde insanlar, tıpkı kolera ve veba gibi gürültü ile de şiddetle mücadele etmek zorunda kalacaklardır." Tüberküloz mikrobunu bulan Robert Koch, daha 1910 yılında söylediği bu sözle, gürültü sorununa dikkat çekiyordu. Aradan geçen 77 yılda sorunun giderek daha önemli boyutlara ulaştığını vurgulayan bilim adamları ise artık gürültüyü, 20. yüzyıl kentlerinde yaşa>ran insanlar için mücadele edilmesi gereken bir sorun olarak gösteriyorlar. tngiliz, Amerikan ve Isveç standaı tlarına gore kabul edilebilen gürültü sınırlarının Turkiye'nin üç büyük kentinde aşıldığını belirten Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Dr. Eren Akçiçek, "Ingiliz, Amerikan ve tsveç ken doğum gibi çeşitli etkileri de var. Türkiye'de kaç kişinin bu nedenle hastanelere başvurduğu henuz saptanmış degil. Ancak araştınlırsa. sayının pek az olmadığı ortaya çıkacmktır." Dokuz Eylül Üniversitesi Psikiyatri Bölümü'nden Dr. Nuray Yıldınm ise, gurültünün stres yaratıcı faktörlerin başında yer aldığını vurguladı. Gürültülü yerlerde yaşayan insanlarda, gürültüye karşı bir korunma mekanizması gelişüğini belirten Yıldınm, "Bu mekanizma, insanın gürültüyü daha az algılarnasına yol açıyor. Ancak bu.kişiyi gurültünün zararlanndan korumuyor" dedi. Ege Üniversitesi Hastanesi'nde Doç. Dr. Ahmet Çelikkol da, gürultunün insanda ruhsal bozukluklara değin uzanabilen sorunlara yol açtığını vurgularken, Dokuz Eylül Üniversitesi lktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü'nden Doç. Dr. Hulusi Dernir, yapılan araştırmalar sonucunda özellikle işyerlerindeki gurültünün verim düşüklüğüne yol açtığına dikkat çekti. Rahat bir ortam için kabul edilebilir en yüksek gurültünün 40 desibel olduğunu belirten Doç. Dr. Dr. Demir, "Büroda bir yan masadan gelen daktilo sesinin şiddeti ise 65 desibeldir" dedi. Mithat Giyim 50. yuşında İstanbul Haber Servisi Mithat Gürsoy tarafından kurulan Mithat Giyim Sanayii 50. yılını Hilton 'da bir davetle kutladı. özellikle erkek giyimindeki uzmanhğıyla tanınan Mithat Giyim, son olarak Kadıköy Altıyol'da açılan mağazasıyla, mağaza sayısını yedîye ulastırdı. İlk hazır giyim dışsatımını 1967'de ABD'ye gerçekleştiren fırmanm 1987 "deki dışsatımt 6 milyon dolara ulaştı. 1930'larda Ankara'da bürokratlara giysiler diken Mithat Gürsoy, 1937'de Londra Tailor and Gutter Terzilik Akademisi'nden mezun oldu. Firmayı halen, Mithat Gürsoy'un oğullan Tahir, Fahir ve Sahir Gürsoy yönetiyor. Robin Hood gibi Bir başka sefer Mısır'dan Bizans'a buğday götürürken Myra'da demirleyen ticaret fılosunun her gemisinden (kaptanlann direnmesine ragmen) 10 çuval buğday alıp halka dağıtıyor. Myra halkı bu buğdayla iki yıl bolluk içinde yaşryor. Efsane, Nikolas'ın durumunu kurtarmak için "denize açılan kaptanlar hayretlc bngday çuvallannın eksiksiz olarak ambarda durdugıınu gorduler" diye bitiriyor... Ancak bu soylencelerde Nikolas'ın, korsan bir halk olan Likya geleneklerini daha yumuşak biçimde surdürdüğunü görmek de mumkun. Efsaneler, dınsel temalarla örtıilü bir Akdeniz "Robin Hood"unu anlatır gibi... Otemicilerin artık yıldızı sönen Poseidon'un uğurlu sembolleri yerine St. Nikolas'ın tasvirlerini asması da boşuna değil. Nikolas kâh hırçın denizde sarp kıyılara suruklenen bir tekneyi kurtarıyor, kâh akıntıda yol kaybedtnlere sakin suları gösteriyor. En önemli özelliklerinden biri de yörede "haksız" tutuklananlan serbest bıraktırması. Hatta Imparator Constantin'in duşune girerek tutuklanan üç unlu Roma subayını da kurtarıyor ve bu uç subay, Constantin'in Nikolas'tan "biitun dıinyaya banş dilemesini" isteyen mektubuyla Myra piskoposu önunde diz çöküyorlar. inançlannı savunmakıa ne kadar kararlı olduğunu bir başka efsaneden izliyoruz: İ.S. 325 yılında Nikea'da (Iznik) toplanan Kilise Konseyi Tanntsa ve anası arasındaki ilişkileri tartışıyor. Isa'ya daha dunyevi bir rot tanıyan ve "heretik" olarak adlandınlan Arius'a karşı tannsal birliğin en keskin savunucusu yine St. Nikolas. Hatta Akdeniz'in bu hırçın çocuğunun toplantıda Arius'u tokatladığı bunun üzerine piskoposluk unvanının sokulüp hapse atıldıgı, ancak tartışmalarda Arius ağır basmaya başlayınca zindandan çıkanlıp Konscş'e geri almdığı bile söyleniyor. Bu tarihi konseyde Ariusçuluk nıahkum ediliyor. Artık tam bir efsane bulutuna bürünen Nikolas'ın ölüm tarihi t.S. 342 yılı dolaylarında. Ama bu Anadolu azizinin asıl heyecanlı macerası ölümünden sonra başlıyor. Hıristiyanlığın hızla yayıldığı Rusya'da geleneksel Rus mistiğine karışarak ezilenlerin, güçsüzlerin koruyucusu "bir numaralı »ziz" durumuna geliyor. Sayısız kilisenin yanı sıra Çarlara bile adını veriyor. 1905 ayaklanmasında St. Nikolas tasvirlerinin günümüz Polonyası'nda "Bakire Meryem" kadar isyancı bir kimliği var. 6ÛRÛLT0 BA$A1VSIZLIK FAKTflRÛ llkokul öğrencılerimn gürultusuz ortamda daha başarıh olduktan saptandı. (Foto|raf: Haian Kara) standartlanna göre sokak güriiltüleri için 4050 desibel, ev gürültüleri için 30 desibel, işyerlerinde ise maksimum 8090 desibel, sınır olarak kabul edilmektedir. Oysa Türkiye'de yapılan araştırmalar sonunda tzmir, tstanbul ve Ankara gibi büyük kentlerde sokak gürültülerinin 8590 desibel arasında olduğu ve son \illarda 510 desibel oranında arttığını gostermektedir" dedi. Eşinin gürültü nedeniyle erken doğum yaptığını ve bebeğin bu yüzden 3 ay süreyle yoğun bakımda kaldığını dile getiren Dr. Eren Akçiçek, gurültünün insan sağlığına etkileri konusunda şunlan söyledi: "Çevre Koruma Ajansı (EPA) uzmanlannın >*aptığı incelemeler sonunda, Amerika ve İngiltere1 de milyonlarca kişinin gürültüden hasta olduğu ve binlerce kişinin akıl hastanelerine yattığı ortaya çıklı. Gürultunün zararı yalnız ağır işitme değil, çalışmaya karşı isteksizlik, verim düşükİuğü, uykusuzluk, yorgunluk, tansiyon yüksekliği, ülser, âdet bozukluklan. düsük tehdidi, er VİZE KUYRttfiU istanbul'da F.Almanya Konsolosluğu önünde vize için bekleyen Turk yurttaşları. Vize almak başlıbaşma bir sorun. 'Göç sürdükçe vize kalkmaz' İstanbul Haber Servisi Bir süre önce Türkiye'ye gelerek Türklerin Federal Alman konsolosluklarında karşılaştıklan sorunlarla ilgili olarak Federal Almanya Dışişleri Bakanı Hans Dietrkh Genscher'e bir "şikâyet mektubu" yazan Federal Alman Dr. Peter Noll'a bakanlıkdan yanıt geldi. Bakanlığın yanıtında, TUrklerin sığınma hakkı isteyen ülke yurttaşları arasında ikinci sırada yer aldığı belirtilerek, "Vize zorunluluğunun kaldınlması durumunda yeni bir artış beklemek ve bundan korkmak zorundayız" dendi. Federal Almanya Dışişleri Bakanhğı'nın Dr. Noll'a gönderdiği yanıt gazetemize ve Federal Almanya'da yayımlanan "Fnuıkfurter Ailgemeine" gazetesine de yollanaı. Dışişlerinin mektubunda, Dr. Noll'un Türklere uygulanmakta olan vize zorunluluğunun hâlâ anlamlı ve Federal Alman çıkarlan için gerekli olup olmadığı sorusu, çeşitli yıllara ait istatistiksel rakamlar verilerek, vize zorunluluğunun hâlâ gerekli olduğu biçiminde yanıtlanmaya çalışılıyor. Dr. Noll'un da mektubunda değinmiş olduğu Federal Alman konsolosluğuna vize işlemlerinde yardımcı olmak amacıyla kunılmuş olan Büro Göksel ile Büro Şapmaz arasındaki çatışmavla ilgili olarak, "Türkiye'deki temsilciliklerimiz onündeki hoşnutsuz dnrumlar, Dışişleri tarafından biliniyor" deniyor. Her iki büro arasındaki çatışmanın giderek tırmanmasından rahatsızlık duyan tstanbul'daki Federal Alman Konsolosluğu yetkilileri ise bir süre önce bu yüzden konsolosluğu kapattıklannı açıklamışlardı. Konsolosluk yetkilileri, olaylar üzerine kendiİeri tarafından tarunmayan Büro Sapmaz'ı mafyacılıkla suçlamışlar ve onları her türlü zorbaca yolu deneyerek Büro Göksel'in çalışmalarını engellemekle suçlamışlardı. Federal Almanya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mattes imzalı mektup, konsolosluk görevlilerinin vize başvurusunda bulunanlara arkadaşça davrandıklan ve yardımcı olmaya çahştıkları şöyle öne sürülüyor: "Türkiye'den Almanya yönüne olan göç akını sürüyor. Ankara'daki Federal Alman Elçiligine Almanja'daki Vabancılar Daireleri'nden, Almanya'>a turist olarak geldiği halde orada ailesiyle kalmak isteyen kişiler hakkında. şikâyetler geli>or. Temsilciliklerdeki personelin vize işlemlerini canlı ve bürokratik olmayan bir biçimde gerçekleştirmek için ber şeyi yaptıklarına inanabilirsiniz." F.ALMAN DI§1§LERİNDEN YANIT Küçük "Puddin" zayıflamalı Haber Merkezi Avustralya'r.ın Sidney kentinde yaşayan küçük "Puddin"in büyük bir sorunu var. Genellikle ağaçlarda yaşayan ve yavrularınt karnında taşıyan bir memeli türü "Opposum"lardan olan Puddin, son günlerde çok fazla yemeye başlayınca, normal kilosu olan 40 gramdan, 60 grama çıktı. Küçük "Puddin"yeniden eski kilosuna dönüp sağlığına kavuşması için Sidney'in Taronga Hayvanat Bahçesi'nde bulunan hayvan hastanesine kaldırıldı. Dünya falcıları yeni yıl için kehanet yağdırmaya başladı Gorbaçov âşık olacak sarışın bir hostese âşık olup Raisa'yı terkedecek. Papandreu düşecek, Charles ve Diana ayrılacak. Caroline dördüz doğuracak. Sinatra bahçesinde petrol bulacak. PARİS (AA) Dünya 1987yi geride bırakmaya hazırlanırken, insanoğlunun en buyük meraklarından olan "geleceğe ilişkin tahminler" de kahinleri yine gündeme getirdi. Amerikalı falcı Duncan Sargent'e göre, 17 martta meydana gelecek güneş tutulması sırasında, dünyada "koricunç" cinayetler işlenecek ve uyuşturucu ve alkol sorunlan önemli boyutlara ulaşacak. Sargent, güneş tutulmasını izleyen günlerin ardından "kanlı" darbelerin patlak vereceği şeklinde bir kehanette bulunarak, SSCB ve ABD'deki "ekili arazilerin" verimsiz bir dönem geçireceğini söylüyor. Horoscope dergisi, Yunan hükümetinin, "geçmişi özleyen kralcılar" yüzünden düşeceğini tahmin ediyor. Bu dergiye göre, 1988 yıhnın "bol miktarda" 8 rakamı içermesi, dünyada monarşinin artacağına işaret. Ünlü falcı Kontes Sophia Sa 88 kehanetleri: Gorbaçov bak, Prenses Diana ile Prens Charles'ın boşanacağını ve Dianın California'ya yerleşeceğini iddia ediyor. Globe dergisinden bir falcı, Monaco'da büyük bir skandalın patlak vereceğini ve Prenses Caroline'rin dördüz doğuracağını belirtiyo • . World News dergisi, 1988 yıhnın, komünist ülkeler için pek hoş "sürprizler" taşımayacağını ifade ediyor. Aynı dergiye göre, Küba de\let Başkanı Fidel Castro, Havana'da bir konuşma sırasında yutacağı koca bir "böcek" yüzünden ölümle pençeleşecek. Sovyetler Birliği'nin "ciddi" lideri Mihail Gorbaçov ise, sarışın bir hostese âşık olarak eşi Raisa'yı terk edecek. Yeni yılda çeşitli bölgelerde deniz faciaları yaşanacak, Califor nia'da deprem, New York'ta ise büyük bir fırüna patlak verecek, yangın çıkacak. Barbara Donchess'in kristal küresi, Unlü Amerikalı şarkıcı Frank Sinatra'nın, bahçesinde petrol kaynağı bulacağını gösteriyor. .ABD Başkanı Ronald Reagan, oğlu Ron JRÎuı NASA'nın bir uzay uçuşuna katılmasını sağlayacak. 1988 yıhnın yeniliklerle dolu bir yıl olacağı da söyleniyor. tskandinav ülkelerinin doktorları, kelliği önleyici muzlu bir ilaç geliştirecek, plastikten otomobil yapılacak. Kadın ve erkekler için "ışıl ışıl" "fluoresanlı" çamaşırlar üretilecek. ABD'de ise bir genelev "patroniçesi" , başkanlık seçimIerine adaylığını koyacak. Otomobil hırsızı papaz ATİNA (AA) Atina'da, 20'den fazla otomobil soyan bir papaz yakalandı. Kuzey Yunanistan'da, Argiria köyünün papazı Gerasimos Mavromatis'in, bir süre önce Atina'ya geldiği, ancak kısa sürede kendini gece hayatına kaptırarak biriktirdiği paralan tükettiği ve bunun üzerine otomobil soymaya başladığı öğrenildi. Cübbesi nedeniyle kimsenin dikkatini çekmeyen hırsız papaz, 20'den fazla otomobili soyduktan sonra önceki gün polis tarafından yakalandı. Heyecanlı macera Anadolu Muslüman egemenliğine geçtikıen uzun bir süre sonra Bariıi korsanlar 1807 yılında Demre'ye gelerek St. Nikolas'ın gomülduğu kiliseyi basıp, "aziziıı kemikleri" olarak adlandırdıklan ganimetlerini Bariye kaçırıyorlar. Bari, birden bütun Avrupa'nın akın akın koştuğu bir "hac" yeri oluyor. St. Nikolas Avrupa'yı yeniden fethetmekle kalmıyor. "Santa Claus" adı allında gemicıler sayesinde Amerika'ya da ulaşıyor. Bir zamanlar yunus sembollerıyle oynaşanSt. Nikolas, artık beyaz bir katır ve torbayla çocuklara hediyeler dağıııyor. Kuzey ülkeleri onu Ren geyiklerinin çektiği bir kızağa bindiriyor. Noel hediyeleri ve ön bayramda geçici genç piskopos seçme gelenekleri giderek St. Nikolas'la bütünleşiyor ve Noel Baba 20. yuzyılda gerçek patlamasını yapıyor. O artık çocukların koruyucusu, banş ve iyilik simgesidir. Bir zamanların papaz cübbesi kırmır.ı bir manto da, babacan beya? sakallarla tamamlanıyor. Dunyanın her yerinde Noel ve yılbaşı vitrinleri onun sevecen gorunıusuyle süsleniyor. Varsın Noel Baba, dunyanın dört bir yanında yaşlı bir dede olarak çocukların gönlunü şenlendirsin. O köku Anadolu topraklarında olan bir geleneğın, ezilenin, guçsuzlerın yanında yer alan bir ınancın, Akdeniz mavisinde ışıldayan bir yığilliğin rüzgârı gibidir... Atiıuula ^kîrlilik mesaisf Çalışma saatlerinin 9.3018.30 arasına almması, geleneksel "siesta"cıların uykusunu da bölecek. Çalışma süreleri aritığı için işverenler "fazla mesai' 'ödemek zorunda kalacak. STELYO BERBERAKtS ATİNA Yunanistan'da hava kirliliğine karşı hükümet tarafından alınan bir dizi önlem, kentlerdeki alışılagelmiş günlük yaşamı önemli ölçüde etkileyecek. özellikle Atina'daki hava kirliliğinin son günlerde "bayati tehlike" yaratacak boyutlara ulaşması, Yunan hükümetinin ivedilikle bir "önlem paketi" hazırlamasına neden oldu. Uygulama alanına konması düşünülen önlemler arasında, günlük çalışma saatlerinin "geleneksellik"ten kurtarılarak 09.3018.30 saatleri arasına alınması ve "siesta"dan (öglen uykusu) vazgeçilmesinin çalışanlar tarafından nasıl bir tepkiyle karşılanacağı henüz bilinmiyor. Yunanistan Çalışma Bakanı \feorgos Yfenimattas tarafından dün açıklanan bu kararlara şimdilik bir tepkinin gelmediği gözleniyor. Ancak, kararların uygulama alanına konması ile bugüne kadar süregelen günlük yaşamda meydana gelecek değişikliklerin "hoş" karşılanmayacağı, hatta "grev"lere bile neden olabileceği belirtiliyor. Hava kirliliğinin önüne geçilmesi için Yunanistan hükümeti tarafından alınan kararlar, günlük iş saatlerini de arttınyor. Çalışma sürelerinin artması sonucu işverenler daha çok "fazla mesai" ödeme zorunda kalacaklar. Yunanistan'daki çalışma sistemi, diğer Avrupa ülkelerininkine benzemiyor. Işyerleri pazartesi, çarşamba ve cumartesi günleri öğleden sonra kapalı kalırdı. Perşembe ve cuma günleri ise öğle için verilen 4 saatlik paydostan sonra saat 17.3020.30 arası acılırdı. Yunanlılar, bu boş saatlerde özellikle "siesta"ya (öğle uykusu) çekilirdi. Yunanistan'daki aşırı hava kirlenmesi çalışma saatlerini kaydırdı Ancak, yeni kararlardan sonra, çalışma hayatına da yeni bir düzenleme getiriliyor. AT üyesi Yunanistan, diğer Avrupa ülkelerinin çalışma standartlannı daha önce mağaza sahiplerine ve tezgâhtarlara kabul ettiremiyordu. Şimdi ise, "hava kirtiliğini önleme" çerçevesinde bu sistem oturtulmaya çalışılacak. Buna göre, işyerlerinin çalışma saatleri 09.3018.30 olacak. Böylelikle, daha önce haftada 45 saat çalışan Yunanlılar şimdi 52 saat çalışma zorunda kalacak. Ne var ki, çahşanlarına 40 saat üzerinden ücret ödeyen işyeri sahipleri, artan çalışma süresi için "fazla mesai" ödemek zorunda kalacak. Ayrıca, Yunanlıların ahşageldikleri "siesta"dan da bu şekilde vazgeçilmiş olacak. öte yandan, hava kirliliğini önlemek amacıyla alınan önlemler arasında göze batan noktalardan biri de, özel otoların Atina kent merkezine girmesinin yasaklanması. Halk otnbüslerinin "son" durakları da şehir merk '<trinin dışına alınıyor. "Vakko Eşarp" en güzel reklam ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 1986 yılı televizyon reklamlan yarışmasında birinciliği, '' Vakko Eşarp'' fılmiyle, Era Tanıtım ve Yayın Hizmetleri AŞ kazandı. Güzel Sanatlar Reklamalık AŞ ise, "Kent Gıda Bonibon Çikolataları" fılmiyle ikinciliği, "Mintax Deterjan, Pinky Şampuan" fılmlerivle üçtincülüğü elde etti. Juri, 1986 yılı radyo reklamlan yarışmasında, bırinciliğe değer bir reklam bulamadı, Radyo reklamlan yarışmasında "Oyalar" eseriyle Lir Reklam, "Şiir ile, Söz ile"yle T.C. Ziraat Bankası üçüncü seçildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle