21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 KASIM 1987 31. ULUSLARARASI LONDRA FİLM FESTİVALrNDEN KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR ISMAİL GÜLGEÇ CUMHURİYET/5 / / Feminizmden şenliğe tam destek Festivalin 180'i aşkın film içeren programında, ünlü ve popüler yapıtlardan çok, yeni yönetmenlerin ürünlerinin ve kadın sorunlarına eğilen filmlerin çokluğu dikkati çekiyor. Festival böylelikle, îngiliz feministlerinin tam desteğini kazanıyor. Gerçekten de, kadın hareketinin dolaylı etkilerini taşıyan, cinselliği çeşitli boyutlanyla irdeleyen fîlmler Önemli bir yoğunluk gösteriyor. VECDİ SAYAR ~ "AZSÛRLOK ÇIÛLJir MERAKLA BBCLEMİYOR "Gandi'nin yönetmenı Rıchard Attenborough'un yönettığı "Ozgürtük Çığlığı" Londra Festivali'nin son günlerinde gösteritecek Fılmde, Guney Afrıkalı özgürlük savaşımcısı Steve Biko'yu Denzel Washington (ortada) canlandırtyor. Olaya yaklaşımı açısından çeşitli eleştıriler alan Attenborough1un yeni yapıtı, festivalde merakla bekleniyor. Şostakoviç'in anılarından kaynaklanan fılmde bestecinin Stalin'le ilişkileri odak noktasını oluşturuyordu. Ben Kingsley'in etkileyici oyunculuğu ve Şostakoviç'in müziği, Palmer'ın özen11, gösterişli, ama ideolojik açıdan son derece ilkel, şematik sinemasımn kurbanı oluyordu. Daha önce de Wagner'ın yaşamını konu alan bir füm gerçekleştiren Tony Palmer, incelikle işlenmesi gereken bir konuda seyircinin duygulannı ucuz yoldan sömürerek, kaba bir antiStalinist mesaj,iletmekten öteye geçemiyordu. Sosyalist sinemanın şu günlerde buyuk bir ustalıkla işlediği bu tema, Îngiliz yönetmenin elinde harcanıp gidiyordu sonuçta. Gennadi Poloka adlı Sovyet yönetmenin "Müdahale" başlığını taşıyan filmi, Londra'da karşımıza çıkan en güzel surprizlerden biri oldu. Devrimin 50. yıldönumu nedeniyle 1967 yılında gerçekleştirilen yapıt, o günlerde Sovyet yönetiminin tepkisiyle karşılaşmış. Poloka, filmini gösterebilmek için 20 yıl beklemek zorunda kalmıştı. Tümüyle, bir sirk dekorunda çekilen "Müdahale" bir tiyatro yapıtından uyarlanmış. Kabare tiyatrosu ile müzikal sinemayı kaynaştıran ilginç bir biçem denemesiydı. Dans eden ordular, şarkı söyleyen Bolşevikler ve Sovyet Devrimi'nin özgün bir yorumu. Sovyet sineması, pek çok festivalde olduğu gibi, burada da aslan payını alacağa benzer. Tengiz Abuladze'nin Cannes'dan bu yana her festivalde yer alan ve Istanbul'a gelmesi de kuvvet'.e muhtemel olan "Pişmanlık") Londra Festivali'nde de kapanışta özel bir gösteride sunulacak. Amerikan sineması ise Robert Stone'un başanlı belgeseli "Bikini Radyosu" ile temsil edildi ilk V KIE OLUC? haftanın programında. Stone, ulkesine yönelttiği eleştirilerde Sovyet sinemacıların gerisinde kalmıyordu. Geçenlerde Valladolid Film Festivali'nin belgesel sinema bölümünde büyük ödulun sahibi olan "Bikini Radyosu", Amerika'nın Hiroşima oncesi Bikini Adası'nda yaptığı atom bombası denemesini konu alan ibret verici bir belgesel. Politik çıkarlar uğruna işlenen cinayetleri, ustelik kamuoyuna bir HIZLJ GAZETECİ SECDET ŞEN marifetmiş gibi büyük tantana ile sunulan denemelerin öyküsunu, sonuçlarını irdeliyor Robert Stone. Üstelik Amerikan ordusunun arşiv filmlerini kullanaPlY£ rak. Savaş üstüne yapılmış en AlTtfiJCMN &$KA IŞL^R önemli belgesellerden biri olarak ÇlKTı YANt &İRAZ PAUA nitelendirilmeyi hak ediyor "BiMSttFft, OLSAK kini Radyosu". 39 ülkeden gelen iki yüze yakın filmi, tek tek ele almaya yerimiz elvermeyeceğine göre, bu yılın ana temalanna değinmekle yetinelim. Kadın hareketinin dolaylı etkilerini taşıyan ve cinselliği çeşitli boyutlanyla irdeleyen fîlmler, festivalde önemli bir yoğunluk gösteriyor. Kadın yönetmenlerin filmleri de her yılkinden daha fazla. lkinci sırada ise savaş, Stalincilik, Stalin döneminde ve günümüz sosyalist toplumlarındave az gelişmiş ülkelerden gelen özgürlük, bağımsızlık türküleri ÇtZGÎLÎK KÂMtL MASARACI geliyor. Ingilizlerin gerçekleştirdiği iki üstün yapım, Richard Attenborough'nun "Özgürlük Çıglıgı" (Güney Afrika üstune) ve Harry Cook'un "Mutfak Toto" (Kenya bağımsızlık mucadelesi üstüne) adlı ürünlerinin ne derece gerçekçi ve dürust bir yaklaşımın ürunü olduğunu anlayabilmek için festivalin son günlerini beklememiz gerekecek... LONDRA Londra Festivali'nin bu yıl bir Îngiliz filmi ile açüması planlanmıştı. "Ölüme Bir Dna" adını taşıyan Mike Hodges'ın filmi, lrlanda sonınuna eğilen ilginç bir çalışma olarak nitelendiriliyor ve merakla bekleniyordu. Bir IRA militanının öyküsünü anlatan fılmde Alan Bates ve Bob Hoskins gibi iki ünlü Îngiliz oyuncunun yanı sıra, son günlerde Amerikan sinemasının en parlak yıldızı olan Mickey Rourke rol alıyor. Ne var ki, açılış gunü filmin gösterisinin başka bir tarihe ertelendiği duyuruldu son anda. Bu ertelemede son günlerde IRA militanlarının giriştiği ve çok sayıda ölümle sonuçlanan eylemler kadar, açıbş gününün Uluslararası Af Orgütü'nun kuruluş yıldönümüne rastlaması ve örgütün bu konudaki hassasiyeti de rol oynuyordu. önümüzdeki günlerden birindefilmingösterileceğini belirtiyor festival yetkilileri. 31. festivalde program yönetmenliğini Dcrek Malcolm'dan devralan SheOa VVhitaker'in hazırladığı ve 180'in uzerinde film içeren programda çok ünlü, popüler yapıtlardan çok yeni yönetmenlerin ürünlerinin ve kadın sorunlarına eğilen filmlerin çokluğu dikkati çekiyor. Whitaker, Îngiliz feministlerinin tam desteğini kazanıyor böylelikle. Ama îngiliz basınının görevden alınan meslektaşlanndan yana tavır koyduğu ve pogramı oldukça soğuk karşıladığı gözlemleniyor. Londra Festivali ilk haftasını doldururken önümüzdeki tablonun hiç de olumsuz olmadığını düşünüyorum. Bir yanda başka festivallerden gelen önemli ürünler. örneğin John Huston'un "Olüler'i, Andrzej Wajda'nın "Aşk Kazalan Günlügü", "Nagisa Oshima'nın "Sevgilim Max", DavM Leland'ın "Burada CHmanı tsterdim Wisb You Were Here"i, Mario Camus'un "Bernarda Alba'nın Evi", Marta Meszaros'un "Sevgililerim tçin Günce'si, Feilini'nin "Intervista Söyleşi"si, öte yanda ise Tony Palmer'ın "Tanıklık", Abmed Jamal'ın "Londra OteH", Terry Johnson'un "Akıntıya Dogru" adh ürünleri ile genç îngiliz sineması. West End'in en görkemli sinemalarından birinde, Empire'da gösterilen Palmer'ın "Tanıkük"ı festivalin en çok ilgı gören yapıtlanndan biri oluyordu. Ünlü Sovyet besteci Dimitri AIUWMH^SH BtN oNURl \ j ^ w**^çro T KİM KİME DUM DUMA BEHtç AK 1 İLBAUAR VE SONBAUAR R e n o ı r " ^ e k Sep€tl Taşıyan Gehç Kız" adlı tabiosunu 1888'de yapmtş izJenimci ressamlara ilgi gösteren DurandRuel Galerisi tabloyu Renoir'dan 1891 'de 500 altın franka almış ve ertesi Amerikalı koleksıyoncu W. I. Cook'a 1000 dolara satmış. Ancak aynı galen, resmı 1910'da bilinmeyen bir fiyata geri almış. Renoir'ın tabtosu, 1968'de Metropolitan Muzesı'nde sergılenınceye kadar iki New York koleksıyonundan daha geçmiş Ancak bir süre önce Renoir'ın "Genç Kız"ı kendını Japonya'da buluverdı Yokohama'daki Matsuo şirketinin başkan yardımcısı Hiroşı Matsuo. tabloyu 5 milyon 280 bın dolara (yaklaşık 5 milyar 280 mılyon lira) satın aldı. tofc StVrAiYoR.W > Cumhuriyet Kitap Kulübü'nün 30 bininci üyesi Saadet Taş: 'Cumhuriyet Kitap Kulübü 'ne gidip üye olmak istediğimi söyledim. Yüzüme bakıp gülmeye başladılar. Önce anlayamadım. Herhalde bende bir acayiplik var diye düşünüyordum ki, açıkladılar: 30 bininci üye benmişim..." Kültttr Servisi Saadet Taş, Cumhuriyet Kitap Kulübü'ne üye olmayı düşündüğünde, kuşkusuz, kulübün otuz bininci üyesi olacağı ve bu yüzden küçuk bir kitaphğa kavuşacağı aklına gelemezdi. Daha önce gazetemize bir ilan vermek için geldiğinde, Cumhuriyet Kitap Kulübü'nu de gönnek istemiş, binlerce kitabı bir arada gördüğünde büyük bir coşkuya kapılmıştı. Bir reklam bürosunda 70 bin lira ayhkla çalışan 20 yaşındaki Saadet Taş için indirimli kitap almak, her ay yeni çıkan kitapları içeren bir kataloğa sahip olmak, Türkiye'den ve yabancı ülkelerden yayın dünyasını yansıtan "Çerçeve" dergisini her ay edinmek oldukça çekiciydi. Aylığından ancak 5 bin lirayı kitaba ayırabilen Taş, o gün gazetemize geldiğinde yanında fotoğrafı ve yeterli parası olmadığını fark etniş, üyelik işlemini ertelemişti. Bu da, talihli bir rastlantıya yol açmış, kulübün 30 bininci üyesi olmasmı sağlamıştı: "Daha sonra Cumhuriyet Kitap Kulübü'ne yeniden gidip üye olmak istediğimi söyledim. Yüzüme bakıp gölmeye başladılar. öace aBİavamadım. Herhalde Okurlar için müthiş kolayhk AĞAÇ YAŞKEN EĞtlİR KEMAL GÖKHAN TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 21 Kasun ARMAĞANIKOÇÛK BİR KİTAPLIK Cumhuriyet Kitap Kulübü yöneticileri, Saadet Taş'ın muöuluğunu, ona küçük bir kitaplık armağan ederek paylaştılar. Taş, atanmayı beklediği köy ya da kasabada, istediği kitaplan Cumhuriyet Kitap Kulübü sayesinde, üstelik indirimli olarak edinebileceğinı soylüyor. (Fctotnf: Uğnr Saner) bende bir acayiplik var diye düşünüyordum ki, açıkladılar. Otuz bininci üye benmişim. Bu ay çok şanslıyım. Çok da heyecanlıyım..." Cumhuriyet Kitap Kulubünün otuz bininci üyesi Saadet Taş, kulübün varhğından daha önce de haberliymiş, ama bir türlü fırsat bulamamış gelip uye olmaya. Dördüncü yılına giren Cumhuriyet Kitap Kulübu'nun varlığını, kitapseverler için önemli bir kolayhk olarak nitelendiriyor: "Bence çok yararlı. Oknrlar için müthiş bir kolayhk. Benim asıl meslegim, ev ekonomisi teknisyenliği. Tarım Bakanlığı'ndan tayinim çıkarsa, bü>ük bir olasılıkla bir koy >a da kasabaya memur olarak gidecegim. Gilliğim yerde de her aradıgım kitabı bulamayacağım. Oysa şimdi Cumhuriyet Kitap Kulubü'nden bana yollanacak kataloglardan seçeceğim kitapları kulupten isteyebilecegim. Üstelik indirimli olarak. Az şey mi bu?.." Cumhuriyet Kitap Kuiübü yöneticileri de, Saadet Taş'ın mutluluğunu, ona kuçük bir kitapbk armağan ederek paylaşmışlardı. "Üye kaydederken aramızda konuşup karar vermiştik" diyorlardı. "Otuz bininci üyemizi şansh üye ilan edelim ve ona armagan verelim diye. Bu şanslı üyemiz, Saadet Hanım oldu. Kendisine 25 kitaptan oluşan bir mini kitaplık armağan ediyoruz. Bundan sonra sıra elli bininci uyemizde. Bakalım onun armaganı ne olacak!.." •f694'7B , ÇAĞI* HtN ÖNCÜLEGİNDEN VOLTAIISe EG) PARis'e oceMuçru. 8/£ f&se U 8il£ KATrLMtyO/ÇlMşt, AMA BLJAJL4/SI SĞy. iSKje HAKIC/A/IZI ÖIJ&NE PEĞİN SAVUAIACAĞIM"OİYEN YOCJXH££/6EJS.ÇeicriEN[>€ OÛÇÜA/CE ÖZ6Ü&LÛĞÜ İÇ.İN ÖMRÜ SOYUNCA MÜCAOeLE £7Z<t/f77. MESLBĞi* PÜÇÜMDÜ6ÜAJÛ SÖYLEMEZ OLOUĞUNU BEÜ&TEN F/LOZOF, 8U AAAAÇU4 99 CiLDi gULAN yAPIT e 8İNİ GEÇSN SAY'DAkJ LARI BUNUN VOLTAIRE VE DUŞUNCE OZGURLUGU.. VOLTAIKE ÇDtC E/ZfCEH ÜMLENMİŞTİ AMA, SAMSÜ&. HT HAPlS P£ PeÇ/A// BI8AKA4A Mlp7. HEMEH UEMEN HER. ICİmSI LAM VOLTAıfZE'lH ptifÜVCElE& ICAYKlAKLAkllYOeDU. ONA GÖGE, ÖZSÜIS. • PÛşÜNCe AYNl ZAMAKJDA AHLAKIN T&MEUYDİ VOLTAIRE, 8AĞNAZ Ht&ISTiyAM ANLAYfŞlNA PA KA/ZÇI Ç(£A£AK "DiUSİZ* SUÇLAMAS/Nl Gâze ALMIÇn. "S£A/t/Ut Ci~ ^ 8i DÜçÜNÜN, YOKSA 7MN& S/Zİ lÂNETLEfZ. " ŞAAlrAJIHA 8OYUN £Ğ~ M£AÂİÇTİ. ÖLPÜGÜNOE, &t/SE,£>/MÎ PAU AIACAKTI.'. 193719% veya en yüksek faizie ve en ağır ipotek şartlarile kredi bulabılen küçük sanayi ve ticaret erbabile faizcilerin elinden her türlü tedbirlere rağmen kurtanlamıyan halk ve memurlar muhtaç olduğu parayı bulabileceği bir muesseseye kavuşacaktır. 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet Halk liunkası tktısat Vekaleti evvelce kanunu çıkmış olan Halk Bankası'na aid kurulma işile esaslı şekilde meşgul olmaktadır. Memleketimizde kuçuk kredi sahasında yapılacak inküabm temelini teşkil edecek olan Halk 21 Kasun 1937 veren bir müessese hatinde bulunacaktır. Küçük sanayi erbabı esnaf ve halk aradığı krediyi asgari faiz ve en basit bir muamele ile bu müessesede bulabilecektir. Şimdi kredi bulmaktan tamamen mahrum bulunan Bankası'nın önümüzdeki mali sene başında kurutacağı muhakkak görülmektedir. Halk Bankasmm sermayesi kısnıen devlet ve kısmen de milli bankalar tarafmdan verilecektir. Banka tamamen halkın ihtiyaçlanna cevab
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle