15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET72 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER etkilenecektir. Doğu Avrupa ülkeleri de, daha uysal hareket etmek zorunluğunda kalacaklardır. Her şeyden önce, Sovyet kamuoyunu en çok etkileyen, gururunu okşayan, Sovyet halkı nazannda rejimin en büyük başansı olarak görülen bu süper devlet statüsü değil mi? Küba bunalımında yara alan Hruşçov'un belki en büyük tesellisi ve prestijini bir ölçüde koruyan olay, Türkiye'deki Jüpiter füzelerin kaldınlmasından çok, Beyaz Saray'la Kremlin arasında "kırmızı telefon hattf'nın yerleştirilmesi olmuştur. 195O'li yıliarın sonlarında başlayan süper devletler diyaloğu, siyasal sorunlann karmaşıküğı, uzlaşma kabul etmeyen çıkar çatışmaları nedeniyle, Sovyetler'in dilediği şekilde sürdürülememiştir. Diyaloğun az çok işlediği ve tamamiyle tıkandığı dönemler de olmuştur. Arada geçen yülar içinde Sovyetler Birliği, süper devlet statüsünü daha belirgin düzeye çıkarmak için, ordusunu ve özellikle deniz kuvvetlerini geliştirmek, dünyanın çeşitli bolgelerinde siyasi ve askeri mevki kazanmak çabalanndan vazgeçmek niyetinde de değildi. Bugünkü koşullarda, Sovyet yönetiminin öteki süper devletle özel ilişkiler kurulmasını her zamankinden fazla istediğini, buna gereksinimi olduğunu ve hatta bunu sağlamak için özveriye razı olacağını düşünebiliriz. Amerika ile füze anlaşmasının imzalanması ve nükleer silahsızianma müzakerelerinin iyi bir hava içinde surdürülmesi, Sovyet liderinin aradığı "özel Uişkileri" ve eşitliği bir anlamda ispatlayacak, iç ve dış güçlükler karşısında elini kuvvetlendirecektir. Gorbaçov, Amerika ile yakınlaşmayı gerçekleştirmek için dünyamn öbür kıtalannda Amerika'run çıkarlarıru tabii belirli ölçülerde kollayacağına, " u s l u " davranacağına dair bazı işaretler vermiştir. Afganistan'da, Nikaragua'da ılımlı ve dikkatli hareket etmeyi yeğleyeceğini belli etmiştir. lunda onlardan daha ileri giderek soluklanru kesmek istemişıir. Bunlann yanında "Avrupa'yı hizaya getirmek" amacını da ön planda tuttuğundan şüphe edilemez. Şu Avrupa ki, kendi savunmasmı sağlayamadığı ve ancak Amerika'nın desteğiyle ayakta durabildiği halde, AET kisvesi altında ticareti engelleyen birtakım önlemler alır: çok önemli çıkarları bulunduğu Basra Körfezi'nin korunması söz konusu olduğunda, Amerika'nın çağnlannı duymamazüktan geür... Atlantik'in öbür kıyılarından Avrupa'ya bu gözle bakıldığı, nı biliyoruz! önemli sorun, Amerika'nın bundan sonraki tutumu ve davranışlarıdır: Kendi çıkarları açısından "süper devlet özel ilişkilerini'' hangi noktaya kadar götürür? Amerika, Batı Avrupa'ya karşı daha mesafeli davranarak "Eurasia" kıtasının küçük bir yarımadasını oluşturan bu çok gelişmiş, çok zengin ve çok sorunlu bölgeyi, Polonya sınınndan Japon denizine kadar uzanan bir dev ülkenin karşısında yalnız bırakmayı göze alır mı? Avmpa'da tehlike çanları çalmaya başlarsa gerçeklerin baskısı aitında Avrupa nihayet birleşebilir, üçüncü süper devlet olarak haritada yerini alır belki? Ancak Amerika bunu da ister mi? önümüzdeki dönemde Amerika'da "isolationism" (kendi kabuğuna çekilme) eğilimleri ne derecede etkili olabilir? İki Süper Devlet Büyük olasılıkla süper devlet diyaloğunun belirli sınırlar içinde kalacağmı düşünebiliriz. Süper devletler, kendi ölçülerine ve gereksinimlerine göre, dikkatli ve ihtiyatlı hareket edeceklerdir. Bu satranç oyununda kim kazanır?Bizim bu kısa değerlendirmede işaret etmek istediğimiz nokta, Gorbaçov'un çok angaje olduğu süper devlet diyaloğunun sürüp sürmemesi, Sovyet liderinin siyasal yazgısını birinci derecede etkileyen bir gelişme olacağıdır. PENCERE İnce Pazarlıklann Kaba Anlamı... 7 EKİM 198', HAMİT BATU Emekli Büyükelçi Batı Avrupa'nın büyük devletleri, îngiltcre, Fransa, Federa) Almanya, orta ve losa menzilli füzelerin kaldınlması konusunda Washington'da vanlan anlaşmadan Beyaı Saray'ı vazgeçirmek için çaba sarfettiler. Amerika'nın Avrupalı müttefikleri, anlaşmaya çekingelerini daha ilk aşamada, pek şaşırtıcı etki yaratan Reykjavik kararlarının açıklandığı günlerde, belirgin biçimde dile getirmişlerdi. Aıadan geçen zaman içinde, orta ve kısa menzilli füzelerin sökülmesini öngören bir anlaşmamn sakıncaları ortaya kondu: Bu tip füzelerin kaldınlmasının, çok daha büyük konvansiyonel güçlere sahip olan Varşova Paktı karşısında Avrupa'yı zayıf, savunmasız bırakacağı belirtildi. Bu yolda alınacak karann, Amerika'tun nükleer silahlan ile Avrupa'yı korumak taahhüdünde bir gerileme ifade ettiği ileri süriildü... Askeri denge sorunlan ötesinde, bu anlaşmadan çıkabilecek siyasi sonuçlar konusu zihinleri kurcalıyor. Kanımızca orta menzilli füzeler hakkında NVashington'da vanlan uvoışmanın siyasi alanda getirdiği yenilikleri değerlendirmek için, tarafların hangi amaçlarla bu yakınlaşmayı gerçekleştirdiklerine bakmalıyız. Bu anlaşma, daha çok Gorbaçov'un bir süreden beri çok ısrarh olarak yürüttüğü diplomaside elde ettiği bir sonuçtur. Sovyet lideri, Amerika ile bir anlaşmaya varabilmek için şaşırtıcı yöntemler kullanmış; orta menzilli füzeler konusunda daha önce belirtilen Sovyet görüşlerinden tam bir dönüş yapmaktan çekinmemiştir. Batılıların, hiçbir zaman kabul edemeyeceğini düşünerek önerdikleri "sıfır opsiyonu", yani tüm orta menzilli füzelerin sökülmesi şıkkını, beklenmedik anda benimsediğini açıklamış ve gerçekten Reagan'a manevra alanı bırakmamıştır, denebüir. Gorbaçov, Beyaz Saray'ın geliştirmekte kararlı olduğu "Yıldız Savaşlan" şeklinde adlandınlan nükleer savunma sistemi projesine itirazını da şimdilik bir kenara itmiştir. Kuşkusuz Beyaz Saray da, imzalamayı kabul ettiği bu anlaşmadan baa yararlar beklemektedir, bunlara aşağıda değineceğiz. Ancak Washington anlaşmasının, daha çok Sovyet yönetiminin aradığı bir başarı olduğunu söyleyebiliriz. Yüksek politika "cin işl şeytan işi" bir zanaat midir? Çoğu kişi kendisini bu zanaatin erbabı gibi gostermeye bayılır; çoğu kişi de buna inanır: Tuh, tuh, kırk bir kere maşallah!.. Adamın kafasında yedi tilki dolanıyor, kuyrukları birbirine değmiyor. Dünyanın her yanında kendisini çok akıllı sanan yoneticiler, devlet ve hükümet adamlan, politikacılar, başbakanlar, cumhurbaşkanlan, generaller pek çoktur. Yine de çoğu zaman devlet işleri sarpa sarar. 1930'lar Almanyası'nın ya da italyası'nın uygar toplumlarında Hitler'e ve Musolini'ye "dur" diyecek aklı başında kişi yok muydu? \feırsa, neydi o çılgınlık? O delilik? Kornşumuz İran'da veya Irak'ta sağduyu sahiplerine ne oldu da kimsenin gıkı çıkmıyor; kurbanlar saf saf savaşa sürülüyor? Tarihe ve günümüze bakınca, yüksek politikayı yönetenlerin sokakta yürüyen sıradan insandan daha az akıllı olduklarına inanacağımız geliyor. Peki, ülkemizde durum ne? Allah akıl dağıtırken herkese kuşkusuz eşit davranmamıştır; ama, bugün içimizde en akıllı olanların Türkiye'yi yonettiklerini ileri sürmek de olanaksız. Yalnız bizde değil, dünyanın her yerinde bazen en dangalak, en deli, en çılgın, en namussuz, en üçkâğıtçı kişiler yönetirnde söz sahibi olabilirler. Demokrasi bu yüzden gereklidir; sıradan adamın büyük sanılan adamlan denetlemesinin de bir başka yolu keşfedilememiştir. Bugün kuzey komşumuzda Gorbaçov'un sosyalist demokrasiden sık sık söz açmasının da bir başka anlamı yok. Eğer bu soylediklerirr.iz bir ölçüde gerçegı yansıtıyorsa, Türkiye ile Amerika arasında "kapalı kapılar arkasında" yürütülen pazarlıklardan çok kötü kokular yükseldiğini vurgulamak zorundayiz. Bir yanda dış borcu kırk milyar dolara doğru tırmanan bir ülke var; ekonomide ve savunmada tepeden tırnağa Vaşington'a bağlanmış Türkiye, belki de dünyanın en sıcak WMgesinde Beyaz Saray'ın istekleriyle karşı karşıyadır. Bilindiği gibi her yüksek politikanın bir ince, bir de kaba (ya da yalın) yanı bulunur. Konunun ince yanı aynntıların ilmiklerinden dokunur; ama, işin özünü saydamlaştırmadan ayrıntılara inmek, çoğu zaman pusulayı şaşırmakla eş anlamlıdır. Bu kuralı gözönünde tutarak soruyu gündeme getirmeli: Amerika bizden ne istiyor? • Vaşingtcn'un istediği şu: Ortadoğu'da Amerikan çıkarlarma göre stratejisi, taktiği, planlaması, amaçları, siyaseti, ideolojisi saptanan olası bir sınır ötesi askeri harekât için Türkiye kullanılacaktır. Bu nedenle, Amerika, Doğu Anadolu'nun belirli yerlerine silah, araç, gereç yığınağı yapacaktır. Varsayalım ki Basra Körfezi çevresinde veya İslam dünyasının bir bölgesinde çıkan çatışmaya \^şington müdahale edecek. Amerikan Çevik Kuv.*eöeri şıppadak Anadolu'ya inecek; belirli yerlerde bekletilen silah, araç, gereçle göz açıp kapayıncaya kadar donanacak; sonra da "dunya barışını tehliteye sokan düşman" her kimse, tepesine inmek için yine Anadolu'dan havalanacak... Vaşington'un tepesine ineceği düşman kim ola ki? İşin orasını "Beyaz Saray" saptayacak... Çok yüksek, çok ince, çok ayrıntılı ve nüanslı diplomatik gelişmelerin özü bu... * 40 milyar dolara tırmanma yolundaki dış ve 45 trilyon liraya yaklaşan iç borcun tıkadığı dış politika trafiğini yönetmeye çalışan holding iktıdan, gezegenimizin en sıcak bölgesinde savaş tehlikelehyle çevrili Anadolu'yu okyanus ötesindeki Beyaz Saray egemeninin emrinde atlama taşına dönüştürebilır mi? Neden olmasın? Demokrasi, bu yüzdendir ki her zamankinden daha ivedilikle Türkiye'nin baş sorunu ve temel gereksinmesi olmuştur. Sonuç Amerika dünyanın her köşesinde çıkarlan bulunan süper devlet rolünü gerçekte o kadar benimsemiştir ki, bundan kendi karan ile vazgeçmesi pek mümkün görülemez: Politik ve askeri nüfuzundaki gerilemeler çok kapsamlı ekonomik çıkarlarını zedeleyecektir. Amerika, Avrupa'dan askeri alanda daha büyük katkı, ekonomik ilişkiler de daha büyük anlayış bekler. Bunun ötesinde Avrupa'nın birleşme yolunda büyük hamle yapmasını içtenlikle isteyeceği tahmin edilemez. Bütün bu gerçekleri göz önunde tutarsak büyük olasılıkla süper devlet diyaloğunun belirli sınırlar içinde kalacağını düşünebiliriz. Süper devletler, kendi ölçülerine ve gereksinimlerine göre, dikkatli ve ihtiyatlı hareket edeceklerdir. Bu satranç oyununda kim kazanır? Bizim bu kısa değerlendirmede işaret etmek istediğimiz nokta, Gorbaçov'un çok angaje olduğu süper devlet diyaloğunun sürüp sürmemesi, Sovyet liderinin siyasal yazgısını birinci derecede etkileyen bir gelişme olacağıdır. Sovyet dış siyaseti Son otuz yı! içinde Sovyet dış siyaseti, değişmeyen birkaç ilkeye bağlı kalmıştır. Bunlardan biri, Sovyetler Birliği'nin Amerika Birleşik Devletleri düzeyinde ve onunla eşit bir devlet olduğunun, bütün sonuçlan ile kabul ettirilmesi ve banş ve çatışma kararlanm ellerinde bulunduran bu iki büyük devlet arasında "özel ilişkiler" kurulması hedefîdir. Bu hedefe ulaşılmasının, Sovyetler açısından yararları açıktır: Sovyetler Birliği büyük sorunları doğrudan doğruya Amerika ile görüşüp kararlaştırabilirse, Amerika bu diyaloğu müttefiklerin ."üstünden", onlara danışmadan yürütmeye pazı olursa, Sovyet yönetimi aradığı birçok şeyi ehven ve kolay biçimde elde etmiş olur. Avrupa politikasında rahatlayacaktır. Bu pohtika süreklilik kazarursa, Batı Avrupa kendini zayıf hissedecek, "finlandisation" söz konusu olmasa bile, Doğu'dan esen rüzgârlardan daha çok ReagaıTın amacı... Öteki tarafın, Washington'un, en yakın müttefiklerinin itirazlarına karşın, bu uzlaşmayı kabul etmekteki amaçları ne olabilir? Reagan, iktidar dönemi bitmeden banşçı bir başkan ününü kazanmak, son zamanlarda bir hayli zedelenen prestijini onarmak gereksinimini duyuyor. Amerikan başkanı ayrıca, son seçimlerde kuvvetlenen ve BatıDoğu ilişkilerindeki katı tutumunu eleştiren demokratlann "elbiselerini çalmak", uzlaşma yo EVET/HAYIR OKTAY AKBAL TARSUS AMERİKAN KOI.Rİ1/100.YFI. Halk, Kendi Partisini Er Geç Yaratır İnsan, düşüncesini eyiemlenyie kanıtlamalıdır. Sosyalist misin sosyalist gibi davranacaksın; sosyaldemokrat mısın, liberal misin öyle... işine geldıği gibi, çıkanna ne uygunsa, kimden sana yarar varsa, o yanda olmak, sonra da "öen sosyalistim, sosyaldemokratım, liberalim" demek, hiç inandırıcı olmuyor. Böyîeleri belki bir iki kez çevresini aldatır, ama gün gelir gerçek niteliği iyıden iyiye ortaya çıkar... Hepimiz biliyoruz ki, 12 Eylül sonrasının ağır koşullannda, türlü engeller, vetolarla yapılan 83 genel seçimi ile Meclise gelenlerin çogu, pek çoğu yalnızca milletvekili olmak tutkusundaki kişilerdir. Bunlar ister ANAP'tan, ister Halkçı Parti'den, ister Milliyetçi Demokrasi Partisi'nden olsalar da aralarında hiçbir ayrım yoktur. O burda; bu orda; öteki de başka bir partide yer alabilirdi Nitekim 83 seçimiyle oluşturulan Meclisteki kadar transfer oiayları önceki yıllarda yaşanmadı. 400 kişilik Meclism yarısı ordan oraya geçti. Üstelik de parti değiştirmeleri öntemek için yeni anayasaya özel bir madde de konulmuşken! • Derken. erken seçim geldi çattı. Beklenen neytii, sosyal demokratlar bir yanda, liberailer, tutucular, gericiler bir yanda yer alsın. Solcular solcu olmanın gereği gibi davransın ötekiler de öyle... Dogrusu ya, tutucu, hatta gerici diye tanımlayabıldiğımiz partiler niteliklerine yakışır adaylarla ortaya çıktılar. içlerinde kavga dövüş çekişme pek görülmedi, ama .sosyaldemokrat ya da liberal görünümlü partilerde adayların saptanmasında, sıralanmasında kıyamet koptu. Sosyaldemokrat partiler emeğiyle geçinenleri bir araya getirirler. İşçi sendikalan gibi sosyal örgütlerle ilişki içindedirler.lnsanın, insan tarafından sömürülmesine karşı çıkarlar. Emekçilerin, siyasal alanda etkilerini arttırmasından. sosyal adaleti uygulamaktan yanadırlar... Işte genel çizgileriyie sosyaldemokratlığın ölçütleri... Ama siyasal yaşamımızdaki SHP ve DSP gibi iki sosyal demokrat yaftalı partilerde bu ölçütler ne denli gerçekleştirilmiştir? Sayın Ecevit'in ' tekelindeki DSP", önceleri 12 eylül sonrasının ortaya çıkardığı partilere ve bu partilerden seçilerek Meclise gelmiş bütün kişilere cephe alırken, birdenbire değişivermiş, SHP'ntn bile dışladığı kişileri bünyesine katmaktan kaçınmamtştır. Halkçı Parti listelerinde rastlantı sonucu seçilmiş bu kişilerin ne demokratik sol, ne de sosyaldemokratlık anlayışlarına yakınlığı olmadığı açıktır. Onlar için önemli olan gelecek Mecliste de sandalyelerini konjyabilmektir. Hangi partiden olursa olsun onlara sağlam yerden adayhk verin. Zaten var olmayan düşüncelerini hemencecik o partiye uyduruverirler SODEP tek başmayken daha tutarlı, şimdikinden biraz daha sosyaldemokrat görünümdeydi. Halkçı Parti'yle bırleşince Meclis teki HP'li mılletvekillerine sahip çıkmak zorunda kaldı. Bu kişiler Genel Başkan İnönü'nün ve sosyaldemokrasiye inanan yazarların, aydtnların ve emekçilerin özledikleri, inandıkları, düşüncelere uzak insanlardı. SHP'de yer almaları, gele; cek seç mlerde kendilerine yer sağlamak içindi. $imdi ne görc!ük; SHP listelerine giremeyenler hemencecik gerçek yüzlerini belli etmişlerdir. Hep yazdık, Meclis grubunda yer alan kişilere fazla güvenmemeli, partiden ayrılmak isteyenlerin yakasına yapışmamalı, böyle çıkarcı politikacılardan kimseye yarar gelmez. hele sosyaldemokratlık savındaki bir partiye hiç yarar gelmez .. Ama SHP üst yönetimi, özellikle Genel Başkan belki de ana muhalefetliği elden kaçırmamak için Halkçı Parti'den devralınan Meclis grubunu titizlikle korudu, hatta onlara son Kurultay'da /apılan seçimde parti meclisinde on beş kişilik yer ayırdı. Bu on beş kişi SHP çizgisine en yakın sayılanlardı. Ama son günlerde aday listesinin oluşturulmasında tanık olduğumuz çirkin görüntülere neden olanların başında Halkçı Parti1 (Arkası H. Sayfada) Tarsuslular ve Talaslılar Tarsus Amerikan Kolejinin yüzyılını kutlama programları içinde Tarsus \e Lstanbul'da düzenlenen toplaniılara tüm "hoca'larımızı personelimizi. velilerimizi, oğrencilerimizi \e mezunlarımızı çağınyoruz. Katılın. Tarsus 10 Ekim Cumartesi Saat: 13:00 • \} W 1" 00 Okulda progranı • IV Vı Kokte\l vc Ycmek (Tjrsus H'İJİt' Restonın ) Başvuru Telefon: 11198 Tarsus (Serdar Kutsal) lstanbul 17 Ekim Cumartesi Saat: 20:00 Re>toran Akianı Yemtfti lopbntı Raş>uru Telefon: .Vı5 »9 1" (Besim Acar. Işık Erel) Onako\ .Mam."\,k İLHAN SELÇUK ilk kez Cumhuriyet Kitap Kulübü Sergi Salonunda imzalıyor. ZİVERBEY KÖSKÜ'nu ZİVERBEY KÖŞKÜ Yeni kitabı Davetıyeler KAVRAM KITABEVİ. Uzunkaya No 86 Kartal ve KARTAL BELEDIYE SINEMASI gışelerınden edınılebılır KARTAL BELEDIYE SINEMASI l 1 EKİM 1987 PAZAR Çarşısı ÇAY İŞLETMELERt GENEL MÜDÜRLÜGÜ'NDEN ( R İZ E ) 108 KALEM TEKNİK MALZEME SATIN ALINACAKTIR 1 Kuruluşumuz ihtiyaa 108 kalem teknik makeme teklif alma usulu ile satın alınacaktır. 2 Bu işe ait şartnameler: a) Çay tşletmeleri Genel Mudurluğü, Satınalma Müdurlüğü RlZE. b) Çay Paketleme Fabnkası Mudurluğü, Buyükdere tSTANBUL, c) Bölge Müdürlügu, Opera ANKARA adresinden ucretsiz temın edilebilir. 3 lhaleye iştirak etmek isteyenlerin şartname esasları dahilinde haZirlavacakları teklif mektuplarını en geç 19.10.1987 gunu mesai saali sonuna kadar Çay tşletmeleri Genel Müdürluğu, Satınalma Müdurluğu Rize adresinde bulunacak şekilde iadelı taahhütlu olarak göndermeleri veya belirtilen adrese eldcn vermeleri gerekmektedir. 4 Postada vakı gecikmeler \e telgrafla yapılacak muracaatlar kabul edilmez. 5 Nakit teminailar saat 14.00'e kadar Kuruluşumuz veznesine yatırılacaktır. 6 Kuruluşumuz 2886 sayılı ya&aya bağlı olmayıp, ihaleyi yapıp yapmamakta. kısmen veya dilediğine yapmakta serbesttir. Basın: 30924 10 ekim cumartesi 14.0018.00 Cumhuriyet Kitap Kulübü Sergi Salonu Cumhuriyet Gazetesi, Türkocağı Cad. 3941, Cağaloğluîstanbul N o t : Imza günü, 17 ekim cumartesi gunü aynı saatler arasında Moda Sineması'nda (Cumhuriyet Kitap Kulübü Temsileiliği) tekrarlanacaktır. Bayanlar, çocuk bakarak lngilizce oğrenmeyi ancak AuPairlik yaparak gerçekleştirebilirsiniz. 158 53 42 SAİNTBENOİT mezunundan FRANSIZCA dersi. 172 29 72 811/1720 arası Kültür dünyamızın önde gelen sanat tarihçisi, sosyolog, araştırmacı, mımar ve arkeologlarının rehberliğinde şehiriçi turlan 10 Ekim Cumartesi: HALtÇ, KÖŞE BL'CAK Doç. Dr. Murat BELGE 17 Ekim Cumartesi: BOĞAZİÇİ YALILARI • Doç. Dr. Murat BELGE 24 Ekim Cumartesi. İSTANBUL SURLARI VE KAPILARI Doç. Dr. Murat BELGE 31 Ekim Cumartesi: ÜSKÜDAR'da OSMANLI MİMARİSİ Doç. Dr. Murat BELGE Daha genış bılgı ve katılım için 143 28 79 143 28 99 BİLSAK KÜLTÜR GEZİLERİNİ SÜRDÜRÜYOR Bl LSAK BIUM/SANAT/KULTUR HİZMETLERİ A.Ş. OTOMATİK KOMPANZASYON PANOSU YAPTIRILACAKTIR 1 Müessese Müdilrlüğumüzce 15 ad. 75 KVAR, 30 Ad. 105 KVAR ve 15 adet de 155 KVAR'ük otomatik kompanzasyon panolan kapalı teklif usulu ile yaptınlacaktır. 2 lhaleye kaulabilmek için iştirak belgesi aranacaktır. İştirak belgesi almak istcyenler en son 16.10.1987 günü saat 17.OO'ye kadar aşağıdaki adrese, ügili belgelcrle yaalı olarak mUracaat etmelidir. 3 lhaleye kaulmak için şartname almak mecburidir. Şannameler; TEK S.S. Toroslar Elektrik Dağıtıra Müessese Müdürlügu, Kurtuluş Mah. 293 Sk. Kat. 7 Tlf: 47840/51 ADANA adresinden 40.000.TL. (KDV Hariç) mukabilinde alınabilir. 4 Teklifler en geç 10.11.1987 günü saat 14.00'e kadar aynı adreste 2. kattaki muhaberat servisine verilmelidir. 5 Kurumumuz 2886 sayılı Devlet lhale Kanunu'na tabi olmayıp, ihalevi yapmamakta veya dilediğine kısmen veya tamamen vermekte serbesttir. lstanbul Çıkış Gümrüğü'nün 19.3.197/12468 nolu çıkış beyannamesi vergi iadesi ve banka nüshası kayıp. Hükümsüzdür. Ciyim San Dış Tic. A.Ş. ' TEK S.S. TOROSLAR ELEKTRİK DAĞITIM MÜESSESE MÜDÜRLÜĞÜ En uygun taksitlerie • 14 ayda VESTEL Video Video Player... Bugün bir VESTEL yetkili satıcısına g i d i n ^ » bu imkândan yararlanın! Bu şansı iyi kullanın! Hemen alm...14 ayda ödeyin! VESTEL Goldstar . " S ı'ıoeo D iayer 39.000 TLpoşin 3a000TL1akaitle(14ay) VESTEL Goldstar VHS Video UK Golcfetar VHS Video UK eoOOOTL pafin trtaİte VESTEL Akaı VHS Video UK 7O000TLpe«ln 7O000Tltaksrae(14ay) (14 ay) İleri tekrvolojiden üstiin ürünler" ^ r Eİ P>". D ec ı"'°""a" o n a s FLC 5 r^etie r c'jh J jrüuşudur
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle