13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 OCAK 1987 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Filistin kampları: Filipinler'de isyancılara karşı göz yaşartıcı bombalarla yapılan operasyondan sonuç alınamadı 1924 ölü C enevre (a. a.) Lübnan'da, Nebih Berri'ye bağtı Şii Etnel milislerinin kuşatması altmdaki Filistin kamplan Şatilla.Burj El Barajni ve Raşidiye kamplarmda, 3 ay içinde 1924 kişinin öldüğü, 4549 kişinin de yaralandığı bildirildi. Filistin Kıvlay'ı tarafından Cenevre'deki BM bürosundan yapılan açıklamaya göre, 50.000 dolaymda Filistinli bu kamplarda "insanhk dışı" koşullarda yaşıyor ve durumlan her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Kamplarda özellikle sağlık koşullarının son derece kötü olduğunu kaydeden Filistin Kıvlay'ı, yiyecek stoklarının tükendiğini, boşaltılamayan çöp yığınlarınm arasında farelerin cirit attığmı, konutla nn da yüzde 5080 oranında tahrip olduğunu belirtiyor. Göz yaşartıcı operasyon Yüz subay, Genelkurmay Başkam 'nın karargâhını basarak arkadaşlannın barışçı yoldan teslim ahnmalarını, aksi halde topluca istifa edeceklerini belirttiler. MANtLA (a.a.) Filipinler'in başkenti Manila'da bir televizyon istasyonunu ellerinde tutan isyancıların teslim olması için, hükümet birlikleri iki kez gözyaşartıcı bombalarla saldırıya geçtiler. tlk gözyaşartıcı bomba saldınsından kısa süre sonra, yüz kadar subayın, Genelkurmay Başkanı Fidel Ramos'un ofisini basarak, saldınyı protesto ettiği bildirildi. Subayların, Ramos'a isyanı barışçı yollardan çözmesini önerdikleri, aksi takdirde ordudan topluca istifa etmekle tehdit ettikleri bildirildi. Filipinler Haber Ajansı PNA, 24 gözyaşartıcı bomba atılan, birincisinden üç saat sonraki saldırının, isyancıların Savunma Bakanı Rafael tleto ile telefonla görüşme cağrısıru reddetmeleri üzerine başlatıldığını bildirdi. OPERASYON ÖNCESt Hükümete sadakat ile arkadaslarma karşı silah kuBanmak ikilemi arasında kalan askerler bu durumdan hoşnut olmadıklannı saklamıyorlar. (Fotoiraf: REUTER "Channel 7 " binasında bulunan 190 işgalcinin lideri Albay Oscar Canlas, ikinci gözyaşartıcı bomba saldınsından sonra, binadaki radyo istasyonundan hükümet birliklerine seslenerek barış istediklerini söyledi. Canlas'tan sonra radyodan konuşan kimliğibilinmeyenbir isyancı.dışardaki askerleri "kendilerine katılmaya" çağırdı. Bu arada, Reuter Ajansı, "Channel 7" televizyonu binasını kuşatan askerlerin, icerdeki arkadaslarma saldırmaya isteksiz olduğunu haber veriyor. Reuter muhabiriyle konuşan bir asker, elinde tuttuğu bazukayı göstererek, "Eğer saldırmanuzı emrederierse reddedeceğiz, çiinkii onlar bizim arkadaşlanmız" şeklinde konuştu. Operasyonun sonuçsuz kalmasından sonra "Channel 7" televizyon istasyonunu 48 saattir işgal altında tutan subaylar, hükümet birliklerinin çağrısını reddederek teslim olmayacaklarını bildirdiler. İsyancıların lideri Albay Oscar Canlas'ın hukümetle isyancılara aracılık yapan Albay Honesto İsteta'ya teslim olmayacaklarını soylediği haber verildi. Bu arada, Genelkurmay Başkanı Fidel Ramos'un, kendisiyle konuşan yuz kadar subaya, ısyancıları teslim almak için artık kuvvet kullanılmayacağı konusunda söz verdiği bildirildi. Ancak Savunma Bakanı Rafael 1leto, isyancılara televizyon binasını terketmeleri için şafak vaktine kadar süre vermiş bulunuyor. Olaylann gelişmesi kısaca şöyle oldu. Binaya gözyaşartıcı bomba atıldıktan sonra, yaklaşık 1000 gazmaskeli asker televizyon binasının çevresini kuşattı. Operasyon başlamadan önce askerler bir hoparlörden, isyancılara "15 saniyelerinin olduğunu" bildirdi. Operasyon başladıktan birkaç dakika sonra, hükümet radyosundan bir telefon numarası okunarak, isyancıların bu numarayı arayabilecekleri belirtildi. İsyancılar, çağrıya karşılık vermediler, ancak tüfeklerin pencerelerden dışanya doğrultulduğu görüldü. tçinde 190 isyancı askerin bulunduğu, yüksek duvarlarla çevrili binanın çevresindeki tüm ana yollar kapatıldı. İsyanalann lideri Albay Oscar Canlas, Channel 7 binası içinde kurduğu radyo istasyonundan, Genelkurmay Başakanı Fidel Ramos'a operasyondan vazgeçme çağnsında bulunarak, "ülkemizi bu utançtan kurtar" dedi. Bu sırada, Canlas'ın kansı Teah ise bir başka radyo istasyonundan kocasına "askeri akademide okuyan çocuklarının aşkına" teslim olma çağnsında bulundu. DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN Bu Nasıl Destek?.. Bir konferans ki sormayın. Birbuçuk saat geç başlıyor İkili görüşmeler sırasında bir ülkenin çok önemli bir kişisi, başka bir ülkenin çok önemli kişisiyle olan randevusuna, "sabah kalkamadığı için" gidemiyor. Bir başka ülkenin çok önemli kişisi, daha bir başka ülkenin çok önemli kişisi ile yardımcısını birbirine kanştırıp, yanlış replik veriyor. Duvarlarda takvimler 1407 yılını gösteriyor. Evet, Kuveyt'teki İslam Doruğu'ndan söz ettiğimi anlamışsınızdır. İslam Konferanslarım sürekli izleyen muhabirler, protokolu gevşek, zaman kullanımı esnek bu kargaşayı hiç yadırgamıyorlar. Hatta, eski bir büyükelçi yazar bir yazısında konferansı düpedüz "ciddiyetten uzak" olarak niteleyebiliyor. VB bu arada Kuveyt'ten gelen haberler İslam Doruğu'nda üye ülkelerin büyük çoğunluğunun Bulgaristan konusunda Türkiye'ye destek sağlama vaadinde bulunduklannı belirtiyor. Doğu vaadi bol, gerçekleştirilen eylemi krt bir dünyadır. İslam Konferansları da bu çerçeyenin dışına taşmaz. Her defasında Ankara bol bol vaat alır İslam Konferanslarmdan. Ama her defasında da bu desteklerin büyük ölçüde lafta kaldığını görür. Bulgaristan konusunda İslam ülkelerinin desteğinde bile çatlak sesler çıkar, Cezayir ile Yemen direnirken FKÛ ikircikli bir yol izler. Bu kez de öyle olmuş, Türkiye çok haklı olduğu Bulgaristan'daki Türk asıllılar (İslam doruğunda Müslüman asıllılar olarak anılıyoriar) konusunda bile çatlak sesler çıktığını duymuştur. Cezayir geleneksel tutumunu sürdürürken, Yemen de Ankara yanında yer almamıştır. Kaddafi'nin gelmemiş olması bu açıdan Ankara için sevindiricidir. Kıbns konusunda ise Kıbrıs Rum kesiminden gelen özel bir ulak, toplantı sarayında kabul edilip görüşülme onuruna erişmiştir. Rauf Denktaş "Gözlemci" sıfatıyla katılmaktadır konferansa. Ve çok iyi bilmektedir ki, kendisine vaat edilen destekler, din kardeşliği söylevlerine karşın yine de uluslararası alanda, din kardeşlerinin büyük desteğıne sahip olmayacaktır. Türk diplomatları da bilmekiedirler ki, BM'de İslam Doruğunda ateşli konuşmalar yapanlara fazla güvenmek pek gerçekçi değildir. Türkiye'nin ekonomisini inceleyenler görürler ki, Türkiye'ye gelen İslam kaynaklı sermaye, şeriatçı akımların desteklenmesinde kullanılır ve Müslüman ülkelerden gelen nasihat, nakitten fazladır. İslam Konferansı bildirilerini izleyenler görürler ki, Türkiye belirli maddelere sürekli sakıncalar koyar, daha da ötesi amaca belirli çekinceler koyar. Nitekim bu kez, İslam Adalet Divanına da çekince koyacaktır. Nasıl koymasın ki, Türkiye hâlâ, hiç değilse kâğıt üzerinde laik bir ülkedir ve amacı şeriata uygunluğu denetlemek olan İslam Adalet Divanını kabul edemez. Konferansı izlemeden önce biraz bilgi almak için belgeleri' karıştıranlar görürler ki, bütün iyiniyet çağrılarına ve İslam ortak pazan rüyalarına karşın, İslam ülkelerinin kendi aralarındaki ticaretieri genel ticaretlerinin %10'u oranında kalmıştır hep. Konferansı izleyenler, kulısleri gezenler, söylenenlere ve f ı sıldananlara kulak verenler görürler ki, tüm din kardeşliği soylevierine, kardeşllk göstehlerine, kucaklaşmalara karşın, İslam Doruğu da bir Babil kulesidir ve uzaktan bakışta homojenmiş' gibi görünen yapı için için ne çelişkilerle kaynamaktadır. Durum böyle olurtca insanın hemen sorası gelir: "Laik Tür . kiye'nin bu örgütte ne işi var?" Ancak İslam Konferansı'ndan fazla şey beklemek ne denli' düşçülükse, Türkiye'nin şeriatçı akımlar gibi birçok sorununun' da bu örgüte üyeliğinden çıktığını sanmak o denli yanıltıcıdır.Bu tür gelişmeler daha çok ikili ilişkilerin ürünüdür. Hem unuti mamak gerekır ki, Türkiye bu örgütün üyesi bile değildir tam, anlamıyla. Laik Türkiye'nin hukuki statüsü "gözlemci"liktir. Ancak, özellikle, İranlrak savaşı ve Sünni Araplar için gittikçe bü' yüyen Şii / Humeyni korkusu, Ankara'nın örgütteki ağıriığını artırmış, onu hukuksal statüsü ne olursa olsun, uygulamada ö n de gelen üyelerden biri haline getirmiştir. Ama bu gelişmelerin de, sonuçta Arap ve Müslüman ülke' lerden Türkiye'ye Bulgaristan konusunda da, Kıbrıs sorunun' da da daha somut bir destek sağlamasını beklemek ya da din] kardeşlerimizin petro dolariarını Türkiye'ye akıtmalanna yol aça, cağını ummak safdillik olur. "Va Sayın Evren'in bu toplantılara katılmasının da hiç mi önemi yok?" diyenlere verilecek yanıt ise, bu önemin daha çok' Sayın Evren'in kendisi açısından olduğu, Sayın Evren'in, Stras. bourg'ta epeyce terleyen Halefoğlu'nun tersine, Kuveyt'te gayet rahat olduğudur. Gerçekten Avrupa'nın dondurucu soğu; ğunda bile karşılaşacağı sorularla iyice terleyebilecek olan Sayın Evren Kuveyt'te rahattır. Çünkü Kuveyt'e gelenler arasın. da ona insan hakları ve demokrasi konusunda en ufak bir so, ru soracak kimse yoktur Brezilya'da büyük sel felaketi Çfao Paulo (a. a.) < 3 Brezilya'nm Sao Paulo kentinde meydana gelen sel felaketinde, ölü sayısınm 75 'e yükseldiği ve 10.000'den fazla kişinin evsiz kaldığı bildirildi. Sivil savunma yetkilileri, kentin kuzey kesimlerinin hafta sonundaki fırtmalarm ardından, tamamen sular altında kaldığını, bu bölgedeki Franco Da Rocha kasabasmda 10 kişinin öldüğünü ve 80 kişinin de kayıp olduğunu belirttiler. Sovyet lideri Gorbaçov'un Merkez Komite'ye önerisi: Kurtis'in yerine Kapsis tina (Cumhuriyet) Yunanistan Hükümet Sözcüsü Andonis Kurtis'in yerine bu göreve Dışişleri Bakan Yardımcısı Yannis Kapsis atandı. Yannis Kapsis'in hükümet sözculüğünün yanı stra Dışişleri Bakan Yardımcılığı görevini de sürdüreceği açıklandı. Kurtis'in görevinden almmasının gerekçesi ise belirtilmedi. 'Seçimde çok aday, gizli oy* Komünist Parti'nin "taze kana" ihtiyacı olduğunu belirten Mihail Gorbaçov, kadrolann taze güçlere açık ve esnek olması gerektiğini söyledi. MOSKOVA (AP) Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi genişletilmiş toplantısının ikinci gününde gündemin tümüyle yeni kadro politikasırun belirlenmesi üzerinde yoğunlasuğı bildiriliyor. Onceki gün başlayan toplantıda Komünist Parti Lideri Gorbaçov, partinin semt, bölge ve cumhuriyetlerdeki seçimlerinde sistemin değiştirilerek "çok adaylT hale getirilmesi ve seçimlerin el kaldırarak değil, gizli oy usulüyle yapılmasım onerdi. Sovyet resmi haber ajansı TASS, toplantının ikinci gününde lider Mihail Gorbaçov'un uzun bir konuşma yaptığını ve konuşmasında bu konuların detayına indigini duyurdu. Bu arada devam eden komite toplantısında, yeni ilkeler doğrultusunda politbüro içinde bazı değişiklikler yapılacağa yolundaki söylentiler de yoğunlaşıyor. Açılış konuşmasmda, kadrolann gençleştirilmesinin gereğini savunan ve seçim sistemlerinin değiştirilmesi önerilerini getiren Gorbaçov, aynca Sovyet sanayiinin modernizasyonu, bürokrasinin azaltılması ve sanat ve kültürde yülardır süren sansürün kaldınlması konulanna da değinmişti. Dünkü konuşmasmda ise partinin taze kana ihtiyacı olduğunu belirten Gorbaçov, politbüro ve sekretaryada yapılacak değişikliklerin, geçmişte olduğu gibi, güç tartışmalanna ve otorite sorunlanna yol açmasının söz konusu olmayacağım belirtti, ancak uygulanacak yöntemler konusunda bilgi vermedi. Geleneksel sistemlerin "çalışma kapasitesini zayıflattıgınr belirten Gorbaçov, yeniden düzenlemelerin gerekliliğini vurguladı. Politbüronun zayıf kaldığmdan ve geleneksel sistemin yetersizliklerinden söz etmek, bugüne kadar hiçbir Kremlin liderinin değinmediği konulardı. Sekretaryanın ve politbüronun son iki yıl içinde önemli ölçüde değişikliklere uğradığını belirten Gorbaçov, "Bunlar zonınlu degşikliklerdi. Yenilenme aşamalannın yara almasını ve sürekliliğln aksaraasını önJemek için komünist partisi merkez komitesi, politbüro ve merkez komitesi sekretaryası, hükümet ve partinin üst kademeleri, taze güçlere açık ve bu kornıda esnek olmalıdıriar." Batıh gözlemciler, Sovyet lideri Gorbaçovi un uygulamak istediği reform politikalannın, üst yönetimdeki muhafazakârlar tarafından desteklenmediğini, bu nedenle Gorbaçov'un özellikle ara kademelerde kendi görüşlerini benimseyen kadrolann görev almasını sağlamaya çahştıgını belirtiyorlar. İrangate Somali'deki rehinelerle ilişki Reagan özeleştiri yaptı WASHINGTON (a.a.) ABD Başkam Ronald Reagan, tran'a silah satışı konusunda E aldığı rizikolu kararın başan sağla| yamamasının "esef verici olduğunu" belirterek "Iran konosuuda töm sornmlaluk baaa ait" dedi. Reagan, Iran konusunda ciddi hatalar yapılmakla birlikte, girişimin "barbarca esaret altında tutulan" Amerikalıları kurtarmayı amaçiadığını savundu. Reagan, silah satılması karannı vermiş olmasından dolayı özeleştiri yapmakla birlikte, beklendigi gibi Amerikan halkından özür dilemedi. ABD Başkanı, tran'a silah satılması na ilişkin skandalın ortaya çıkmasından sonra, Kongre'de ilk kez yaptığı geleneksel "birligin durumu" konuşmasıyla onceki gece yeniden kamuoyu önüne çıktı. Reagan'ın bu konuşma vesilesiyle tran skandalı konusunda bazı büinmeyen gerçekleri açıklaması ve daha önce yönetımince "terorist" olarak ilan edilen bir rejime silah satılarak rehınelerin serbest bırakılmasına karşılık, ödün verilmiş olmasından dolayı suçlu olduğunu kabul edip, açıkça özür dilemesi bekleniyordu. Ancak Reagan, 40 dakika suren konuşmasmda İran konusuna sadece 23 dakika ayırarak geciştirmeyi tercih etti. Reagan, yönetiminin geçen bir yıldaki başan ve başarısızlıklannı sergilemesi gereken "birligin durumu" konuşmasmda ağırlığı bütçedeki açık sorununa verdi. Kongreyi dengeli butçe için yasada değişiklik yapmaya cağıran Reagan, ekonomik bütünluğü sağlayıp Amerika'yı tarihinin en kotü ekonomik durgunluğundan kurtardıklarını, 6 yılda enflasyon ve işsizliği en ait duzeyine indirerek 13 milyon kişiye iş imkânı sağladıklarını kaydetti. Reagan, federal bütçedeki açığın kapatılmasını, sosyal refah programmda değişiklik yapılmasım, savunma harcamalannın arttırılmasını, Nikaragua'da rejime karşı savaşan Contralara sağlanan yardımların desteklenmesini istedi. C ibuti (a.a.) Fransa'mn "Gönüllü Doktorlar" kuruluşunun 10 görevlisini cuma gecesi Somali'nin kuzeybatısmdaki bir mülteci kampından kaçıran kişilerle dolaylı olarak temas kuruldu. Cibuti ve Addis Ababa'daki iyi haber alan kaynaklara göre, 4'ü erkek 6'sı kadın olan rehinelerin durumlarımn iyi olduğu bildirildi. Diplomatlar ve gözlemciler, şimdiye kadar kimsenin üstlenmediği bu eylemin "Somali Ulusal Hareketi" tarafından gerçekleştirilmiş olabileceğini kaydederlerken, rehinelerin de Etiyopya'daSomali sınınna yakın bir yerde olabileceklerini belirtiyorlar. Batılı hükümetler, yurttaşlarını Lübnan 'ı terk etmeye çağırıyorlar Kaçınlma korkusu ağır basıyor Dış Htberler Servisi Batıh huküraetler, Lübnan'da kaçırılan yabancıların sayısının 26'ya çıkması üzerine kendi yurttaşlarma ulkeyi terk etmeleri çağrısında bulunuyorlar. F.Almanya'da yakalanan terörist Ue ilgili operasyonlar sırasında gizli bir silah deposu ortaya çıkarıhrken, Fransa'da yetkililer yeni bombalama olaylarından endişe ediyorlar. tran Meclis Başkanı Haşimi Rafsancani ise Fransa ve ABDnın İran'a ılişkin siyasetlerinı değiştirmeleri koşuluyla Batılı rehinelerin serbest bırakdması konusunda yardımcı olabileceklerini söyledi. ABD Dışişleri Bakanı George ShulU. onceki gün yaptığı konuşmada Başkan Reagan'ın Lubnan'dakı Amerikahlann ülkeden ayrılmaları konusu üzerinde durduğunu ve aynlmadıklan takdirde pasaportlarmın iptal edilebıleceğini belirtti. Shultz, Lübnan'daki son rehin alma olaylarının F.AImanya'ya, Hamadı'nin serbest bırakılması konusunda baskı yapmak amacını taşıdığını söyledi. Öte yandan, rehinelerin kurtarılması amacıyla arabuluculuk yapmak için bir süre once Lubnan'a gelen ve bir haftadır kendisinden haber alınamayan Ingiliz kilisesi özel temsilcisi Terry Waite'in guvenliğinin garanti altında olduğu bildirildi. Beyrut'ta yayımlanan bağımsız AnNahar gazetesi, kim olduklarını belirtmediği kişilerin, Lubnanlı eski bir bakana, Waite'in güvenlik içinde olduğunu ve Waite'i rehin almaya niyetleri olraadığını soylediklerini bildirdi. Gazerenin adını vermedıği eski bakanm, Waite ile yabancıları rehin tutanlar arasında arabuluculuk yaptığı belirtildi. AnNahar'a gore, bu kişiler, Vv'aite'i "yabancılan rehin tutanlann istenmeyen bir eyleme girişmelerini engellemek" için tuttuklarını soylediler. tngiltere'nin ise VV'aite'ın bulunabilmesi için, Lübnan'daki radikal milıs grupları ile temas kurmaya hazır olduğu bildirildi. Ingiliz Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Amerikalılar ve başka ulkelerin yetkilileri ile yoğun dipiomatik temaslarda bulunduklannı belirterek, Waite'i kurtarmak amacıyla Lübnan'daki aşırı dincı Şii gruplarla bile gorüşebileceklerini soylediler. SİLAH DEPOSU Bu arada F.Alman polısi onceki gun gerçekleştirdiğı op>erasyonlar sonunda teröristlere ait gizli bir silah deposunu ortaya çıkardı. Geçen yıl bir TWA yolcu uçağının kaçırılması eylemine karıştığından kuşkulanılan ve 13 ocak gunu Frankfurt Havaalam'nda bagajında patlayıcı maddeyle yakalanan Muhammed Ali Hamadı'nin Alman uyruğundakı erkek kardeşi Ali Abbas Hamadi'nın de tutuklandığı bildirildi. Bir Almanla evlenerek Alman uyruğuna geçmış olduğu saptanan Ali Abbas'ın, ağabeyinin tutuklanması üzerine saklandığı haber verilmiştı. Lubnanlı terörıst George İbrahim Abdullah'ın aylardır tutuklu bulunduğu ve önumuzdekı şubat ayı içinde mahkemeye çıkacak olduğu Fransa'da ise yetkililer ülkenin yeni terör eylemlerinin hedefi olmasından kaygılanıyorlar. Bilindiği gibi, Abdullah'ın serbest bırakılması amacıyla teröristler Fransa'da seri halde terör eylemleri gerçekleştinnisler, Suriye'nin araya girmesi üzerine eylem leri kesmişlerdi. Başbakan Jacques Chirac onceki gün teröristlerin halen 6 Fransızı rehin tuttuklannı hatırlatarak gazetecilerden Lubnan'a gitmemelerinı istedi. Rehineler konusunda Iran'la yapılan görüşmeler ise olumlu bir sonuca bağlanamadı. Bu arada, Tahran'da bir basın toplantısı düzenleyen Iran Meclis Başkam Rafsancani, Lübnan'daki çeşitli grupların, başvurabilecekleri başka yöntem olmadığından, Batılı hukümetlere baskı yapabilmek için. elçiliklerine, vatandaşlarına veya uçaklanna karşı eylemler duzenlediklerini belirterek, "Terorizrain durmasını istiyorsanız, baskıcı olmaktan vazgecin" dedi. Lübnan'daki yabancılan rehin tutan grupları bildiklerini kaydeden Iran Meclis Başkanı, bu rehineler için yardımcı olabileceklerini, ancak bunun için, Fransa ve ABD'nın iran'a karşı olmadıklannı kanıtlamaları gerektiğini söyledi. Rafsancani, bir haftadır kendisinden haber alınamayan Terry VVaite'in durumu hakkında bilgisı olmadığını, ancak VV'aite'e yardımcı olabileceklerse, bunu yapacaklannı duyurdu. CKore'de oturma grevi Çieul (a.a.) Güney i 3 Kore'deki muhalefet milletvekilleri, Parlamento tnsan Hakları Komisyonu'nun, ülkedeki insan haklannın çiğnenmesi konusunda geniş soruşturma yetkileriyle donatılması için süresiz oturma grevine başladılar. Iktidar ve muhalefet partileri, söz konusu koalisyonun kurulması konusunda, bir öğrencinin 14 ocakta polisler tarafından bir banyo küvetinde boğulması üzerine anlaşmaya varmışlar, ancak görüşmeler komisyonun kurulma aşamasına gelmeden başarısızlıkla sonuçlanmıştı. ABD yonetimi 7/10 oranında yine kaypak Dışişleri Bakan Yardımcısı Ridgeway, Türkiye ile Yunanistan 'a yapılan askeri yardımlarda 7/10 oranı uygulamasına karşı olduklarını Ankara'ya yaptıkları tüm . vaatlerin tersine ancak "ihsas" ettirdi. , WASHtNGTON (Cumhuriyet) ABD Dışişleri Bakan Yardımcılarından Rosanne Ridgeway dün Kongrede yaptığı konuşmada Reagan yönetiminin Ankara ve Atina'ya iki ülkenin arasını bulucu bir çozumü zorla kabul ettirmek istemediğini belirtti. Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Avrupa İşleri Altkomisyonu'nda konuşan Ridgeway, TürkYunan anlaşmazlığına değinirken ABD yönetiminin, iki muttefiki arasında taraf tutmadığını belirtti ve askeri yardım" larda 10'a 7 oranına karşı olduk. larını yalnızca "ihsas" ettirdi.' Ridgevvay'ın 10'a 7 oranı konusundaki bu son derece yumuşak "karşı tutumu", Reagan yönetiminin bu yıl da Türkiye'nin talebi doğrultusunda bu oranı değiştirecek bir "kararlılık ve' ısrar" dan uzak kalacağının açık bir göstergesi olarak değerlendi rildi. KA YG1 VE ÇAREStZLİK Rehinelerin salnerilmeleri için uzun süredir Şii teröristlerie görüşmeler yapan Ingiliz din adamı Terry Waite de sonunda kaçınUrken, Batıhlar kaygı ve çaresizlik içinde haber bekliyorlar. Irak havadan vuruyor Dış Haberler Servisi Korfez Savaşı, cephenin güneyindeki Basra kenti yakınlarında tüm şiddetiyle sürerken Irak, İran kentlerine ve gemilerine yeni hava akınları düzenledi. Iran Meclis Başkanı Haşimi Rafsancani de İran'ın nihai büyuk saldırısının yakında gerçekleşeceğini belirterek bu hafta Türkiye'yi ve Suudi Arabistan'ı ziyaret eden temsilcilerinin temaslarının bu konuyla bağlanttlı olduğunu söyledi. Bahreyn'deki denizcilik kaynakları, Irak savaş uçaklarının İran ulusal tanker şirketine ait 372 bin tonluk "Dena" adlı tankeri ağır hasara uğrattığını bildirdiler. Bu saldırıdan uç saat once de İran'ın kiraladığı bir başka super tanker olan Yunan bandıralı "Tactic"in ham petrol dolum tesislerinin bulunduğu Harg Adası yakınlarında Irak uçaklarının saldırısına uğradığı haber verildi. Bu saldırıların yanı sıra Irak savaş uçaklarının aralannda kutsal Kum kenti de bulunan 10 İran kentine bomba yağdırdıkları bildirildi. Bilindiği gibi, Irak bu saldınlardan once 24 saat sureyle hava akını yapmamış, bunun üzerine İran, kentlerin bombalanmasının karşılıklı olarak durdurulmasını onermişti. Ancak Irak yonetimi bu öneriyi geri çevirdiğini açıklamıştı. Öte yandan Iran Meclis Başkanı Rafsancani dun bir gazetecinin, İran'ın, uzun süredir beklenen, Irak'a nihai saldırısı ile ilgili hazırlıkların tamamlanıp taocakta başlattığı "Kerbela5" saldınsı ise yoğun biçimde sürüyor. İran, onceki gün başkent Tahran'da görev yapan 57 yabancı gazeteciyi, ele geçirdiği Irak topraklarına götürerek, cepheyi gezdirdi. Basra'ya 10 kilometre uzaklıktaki Balık Gölü çevresini gezen AP muhabirinin haberine gore, çürümeye başlamış cesetler, terkedilmiş, tahrip olmuş tank ve toplarla dolu bölgede İran devrim muhafızlan buldozer ve kum torbalarıyla mevzileri tahkim ediyorlar. Gazetecilere bölgeyi gezdiren devrim muhafızlan komutanlarından Ali Hiiseyni, 9 ocaktan bu yana süren çatışmalarda 15 bin Irak askerinin öldurüldüğünü, 35 bin kişinin de yaralandığını söyledi. Komutan Hüseyni, İran saldırılarında Irak'ın yaklaşık 3 milyon dolar değerinde tank, uçak ve diğer savaş malzemesinin tahrip edildiğini söyledi. Cepheyi gezen AP muhabiri, aralannda bazı üniversite öğretim üyelerinin de bulunduğu devrim muhafızlannın morallerinin yuksek olduğunu belirtiyor. Olof Palme'ye barış ödülü BAŞBAKAMJKTAN DEVLET MADALEV VE NÎŞANLARI YARIŞMASI 24.10.1983 tarih ve 2933 sayılı "Madalya ve Nişanlar Kanunu"na göre verilecek madalya ve nişanlar için başanlı projeyi seçmek, Türk sanatını ve sanatçısını teşvik etmek maksadıyla düzenlenen yarışmanın 29 Ocak 1987 tarihinde sona ereceği duyurulmuştu. Mezkur yanşma için müracaat edenlerin sayısı yeterli olmadığından yanşmaya yapılacak müracaatların süresi 30 Mart 1987 tarihine kadar uzatılmıştır. Yanşma şartnamesi Ankara'da Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü, İstanbul'da Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nden ücretsiz olarak temin edilebilir. F eni Delhi (anka) Hindistan'ın en büyük uluslararası barış odülü, geçen yılın şubat ayında öldürülen hveç Başbakam Olof Palme'ye verildi. Değeri 120 bin dolara ulaşan ödül, Yeni Delhi'de düzenlenen bir lörenle Devlet Başkam Zail Singh tarafından Palme'nin dul eşi Lisbeth 'e sunuldu. Palme 'nin, ' 'uluslararası barış, iyi niyet, dostluk ve anlayış"ın sağlanmasmda gösterdiği çabalardan dolayı ödüle layık görüldüğü bildirildi. Rafsancani: tranlı temsilcilerin Türkiye ve Suudi Arabistan ziyaretleri nihai saldırı ile bağlantılıdır. mamianmadığı ve bu hafta içinde Turkiye ve Suudi Arabistan'a gönderilen temsilcilerin bu amaçla söz konusu ülkelere bir mesaj goturüp goturmediği volundaki sorusuna şu cevabı verdi: "Nihai saldın tarihi uzak değil. Temsilcilerin gezileri de bu konuyla bağlantılıdır. Daha sonra ayrıntıları kamuoyuna duyuracağız." Cephenin güneyinde İran'ın 9 TÜRK SANATÇILARINA DUYURULUR.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle