Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ha iyi anlarsınız. BUimsel kültür yoksunluğumuzun tek sorumlusu Osmanlı tlmiyye sınıfıdır. Bunlar bu ayıplarıru örtmek için şu aldatmacalara başvuruyorlar: Bunlann ilki 'Türklslam' sentezi yutturmacasıdır. Bu yolla bizi Islam uygarlığına ortak etmek istiyorlar. Hani adama sormuşlar, "Böyle sıkıfıkıhğınız nereden geliyor?" " Bir güneşte çamaşır kuruttuk da ondan" Islam uygarlığı ile akrabalığımız da bu türden. Aslında 'tslam uygarlığı' adı bu uygarlığın Kuran'dan çıktığını göstermek için değil, Arabın ürünü olmadığını vurgulamak için konmuş. Çünkü tslam uygarlîğı, başta mühtedi Yahudiler olmak üzere, pek çok kültür kümesinin bir ürünü... Türklslam mimarisi, Türklslam edebiyatı, lslami Türk edebiyatı gibi sözler de birer safsata. Çünkü gayri İslami Türk mimarisi, edebiyatı diye bir şey yok ortada. Amaç, Türk'ü yadsımak, lslamiyeti vurgulamak. Türİclslam uygarlıkçılan muazzam (!) kültür ulularımız için Ibni Sina, Biruni, Ali Kuşçu, Mevlana... gibilerini örnek gösteriyorlar. Geçmişin bu değerli kişüeri bugün için birer mezar taşı. Sonra o günden bugüne ne yapmışız? Kaldı ki bunlann ne etnik, ne de kültür kökenleri üzerinde hiçbir inceleme yapmamışız. Mevlana ırk bakımından da, kültür bakımından da Türk değildi. Nitekim, UNESCO, Mevlana'dan öyküler adlı iki cıltlik kitabım Iran Klasikleri dizisi içinde yayımlamıştır. Ibni Sina, hocasının, kendisinden 1400 küsur yıl önce ölmüş Yunanh Hipokrat olduğunu kendisi söylüyor. Bu durumda, üstadın yapıtlanndaki kendi buluşlan ile Hipokrat'tan alınan kısımlan ayrı ayn göstermeden bir hükme nasıl varılabilir? Bir ara ırkp Turancı kesilerek Ortaasya'lar peşinde ham hayal içinde yüzenler daha sonra İslamcılığa bürünüp gericilerle birleştiler. Milliyetçilikten ümmetçiliğe. Son bir yutturmaca bilimsel kültür diye öbür kültürü ileri sürmek oldu. Hahlanmız, işlemelerimiz, süslemelerimiz, evlerimiz, camilerimiz, köprülerimiz, levha yazılanmız (hatlar), yemeklerimiz, folklor oyunlanmız elbette paha biçilmez değerde. Ancak, bu tür kültür her ülkede var. Biz bunları, sadece bizde varmış da başkaları ağızJannı poyraza acmışlar gibi sunuyoruz. Ulkeler bu tür kültürleriyle değil, bilimsel buluşlan ile mukayese edilebilirler. Biz bu olanaktan yoksunuz. KAFASIZLDt MI? Bu durumda ilk akla gelen Türkün düşünce kısırlığı, Türk kafasının bilimsel buluşa yetenekli olmadığı savı. Bu sav uzun süre işlenmiş. Oysa, insan her yerde aynıdır, zekâ her insanda aynı ilkelere göre çalışır. Fransız filozofu Descartes, Metot Üzerine Düşünceler adlı kitabının ilk satırlannda bunu belintikten sonra şunu ekler: "Bu durumda, düşünce aynlıklan, bazılanmızın daha akıllı olmasından değil, düşünürken başka başka yöntemler uygulamamızdan ve aynı verilere göre düşünmemiş olmamızdan kaynaklanırl' Peki Türk niye yaratıcı olamamış? Nedeni basit: Dogmalar kafalanmızı öritacek ağı gibi sarmış, düşünmemize olanak bırakmamış. Bunu ilk Atatürk görmüş ve gençlerimize dogmalan değil, bilimin yol göstericiliğini önermiş. Bugün doktorlarımız, bilginlerimiz yabancı ülkelerde başarı üstüne başarı kazanıyor. Müzisyenlerimiz yabancı ülkelerde alkış tufanına tutuluyor. Folklor ekiplerimiz hep birinci geliyor. Bu durumlar bizi sadece utandırmalıdır. Çünkü irsanlanmıza yeteneklerini geliştirecek ortamı burada yaratamıyoruz. Romancılarımız, şairlerimiz yabancı ülkelerde buradakinden daha çok tanınıyor. Cumhuriyetten önceye kadar böyle bir şey yoktu. Ama şimdi, kökü dışarda kürsü yobazları gençlerimizi yine Osmanlı Ortaçağı bataklığına sürükleme çabası içindeler. Bunlar kendilerini, farkında olmadan vatan haini durumuna sokuyor. Söyledikleri şu: "Dinden uzaklaştığımız için battık. Eskiye dönersek Tann sevinir, bizden yana olur, kalkınmamızı kolaylaştırır" Bu düşünüş gülünçtür. Son 350400 yıl içinde dini en tam şekilde uyguladık. Tann niye bizden yana olmadı? Atatürk çıkmasa idi bugün Yunan kolonisi durumunda olacaktık. Sen ordunu silahlanm, hukuk düzenini, sosyal yapını günün gereklerine uydunnaz, bilimi yol gösterici almazsan, böyle yapanlar seni alt eder. Nitekim Öyle olmuş. Osmanlı İmparatorluğu ilk 300 yıl içinde çağımn da ilerisinde bir düzen kurduğu için yükseldi. Fakat sonradan, tlmiyye sınıfının karga kılavuzJuğu akında burnu çamurdan kurtulamadı. Her yeniliğe baş kaldırtılan yeniçeriler, 'Bize yeni silahlaf gerekmez; biz keçeye pala çalar, testiye kurşun atanz' naralan ile ortalığı çınlatmıyorlar mı idi? Bu bizi getire getire, askerlik bakımından bile Batıya bağlı hale getirdi. Ordumuz Üçüncü Mustafa, Üçüncü Selim dönemlerinde Fransızlann, 1870 Fransız yenilgisinden sonra Almanlann, iki savaş arasında Batıhlann, ondan sonra Amerikalıların, şimdi de NATO'nun öncülüğünde kaldı. Fakat yine de tam modernleşemedi. Çağdaşlaşmayı yabancıdan beklersen onun işine geldiği kadar yükselebilirsin. Yapılacak olan, Batıyı başarı ya götüren yöntemleri her an göz önünde bulundurmak, onların ışığında kendi kendimize yön vermektir. Şimdi bu beklenti içinde bakalım daha nereye değin gerileyeceğiz! Kültürümüz Üzerine Soyleşi VEHBt BELGİL Aşırı sağ rahutsız; beklenti içinde; tek başına iktidar olma beklentisi içinde Medreseleri, şeriatı, tekkeleri, 'Hâkimiyet Allahındır' sloganı, Ahmediyesi, Muhammediyesi, Marifetnamesi, imam tıikâhı, hullesi, poturu, lâpçini, çarşafı, tecvidi... ile başa geçmenin beklentisi içinde... özal sağcıüğı kendisine yetmiyor. Bir iktidann sağ kanadı da olmak istemiyor. Tek basına kendisi başa geçip çağdışı inançlannı harfiyyen uygulamak istiyor. Kadroları şimdiden hazır. Bir yandan da yetişiyor. Ülke gereksinmesinin birkaç yüz kez üstünde din adamı yetiştirmenin başka anlamı var mı? Ama dunıp dururken kimse adama iktidarı vermez. Çünkü köşeleri kurtlar tutmuş. "Insan için insan kurttur" sözü boşuna söylenmemiş. Önce sahneden kurtlan silmeli. Nasıl? Birtakım soylu sloganlar ortaya atarak. Şündilik önemli iki slogan var. Birincisi şu: "Osmanlı, dine dört elle sanldığından, cihan imparatorluğu kurdu. Bugün de aynı şeyi yaparsak bütün sorunlanmızı çözeriz." Ikinci slogan kültürle ilgili. Osmanlı döneminde dünyaya parmak ısutan muazzam bir kültürümüz varmış. Atatürk, bu kültürle ilişkimizi koparmak ve kendisini yüceltmek için bu görkemli kültürle bağlanmızı koparmış: Yazı ve dil değişikliği yoİu ile! Eski yazı ve dile dönerek bu hatayı düzeltebilirmişiz! HAVÂYI AŞK ESER SERDE İnsanın bunları düşünebilmesi, slogan diye ortaya atabilmesi için dünyadan ve eski kültürden ne kadar yoksun olması gerek... Bu tutum insana eski bir şarkının şu sözlerini ammsatıyor: "Havayı aşk eser serde / Efendim nerde, ben nerde?" Bir kez, günümüz sorunlannın çaresi yabancıları yeniden boyunduruğumuz altına almak değil; bunu yapamayız da, yaptırmazlar da. SonınJanmıza çözümlerimiz Anadolu'nun bilim ve modern teknoloji ışığında yoğrulmasında yatıyor. Her biri Türkiyemizden 25 kez küçük Belçika, Isviçre, Hollanda cihan ekonomisinde söz sahibi. Her biri Ankara ilirniz büyüklüğündeki bu ülkelerin yıllık döviz girdileri, sırasıyla, 532768 milyar dolar. Cihan hakimiyeti işte bu! Muazzam kültürümüz ne imiş acaba? Sokrat'ı, Platon'u, Aristo'yu, Koperaik'i, Galile'yi, Newton'u, Einstein'i biz mi yetiştirmişiz? Nobel ödülleri için, 'Artık istemez, biraz da başkalanna verin' mi diyoruz? Shakespeare, Racine, Corneille, Moliere, Goethe... bizim yetiştirmelerimiz mi? 1500 dolayındaki bilimin hangisini biz kurmuşuz; hangisine biz katkıda bulunmuşuz? Hadi bunlann hepsi kâfir, zındık. Dünyayı kanştırmaktan başka bir şey yapmamış. Ama biz kendimiz için ne yapmışız? Bir Islam ve halife iMkesi olan Osmanlı Imparatorluğu'nda din felsefesi üe ilgili bir tek yapıt yazmış mıyız? Bunu yapamadığımız için Gazali'nin kitaplanm çevirip çevirip halkımıza sunmuşuz. Tarihimizi, başta Hammer, yabancılar yazrruş. Biz dilimize bile tam çevirmemişiz. Edebiyat tarihimiz, gramerimiz, devlet yapımız, hukuk sistemimiz de yabancılarca işlenmiş. Tanzımat öncesi edebiyatımız Fars edebiyatının büyük etkisinde kalmış. Çoğu yapıtlanmız bundan alınmış. Tknzimat sonrası edebiyatımız ise, Fransız edebiyatından, Allah ne verdi ise almış. Hatta başka edebiyatlardan da. Ispatlı bilimler, doğa bilimleri alanında ne yapmışız? Yanıtını yukarda verdik. O kadar uza| a gidecek yerde, 9 Şubat 1986 tarihli Cumhuriyet'in 7. sayfasındaki bir yazıyı okuyalım. Van Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Hakkı Artun şöyle yakınmıyor mu idi?: "Artık ders veremez hale geldik. Canlüar denizde oluştu diyoruz, 'Efendim, kitabımız Kuran tam tersini yazıyor, ona ters düşüyorsunuz. Siz Müslüman değil misiniz? Peygambere inanmıyor musunuz?' diyorADIVAR VE UZUNÇARŞILI Dr. Adnan Adıvar 'Osmanlı Türklerinde llim'inde, Uztınçarşılı'da, tarihinde, bilginlerimizi şöyle tanıtıyorlar: "Büyük bilgin, büyük düşünürdü... Zamanının en güçlü bilgini olup değerli yapıtlar vermişti (Neymiş o yapıtlar?)... Padişah önündeki tartışmalarda hep üstün çıkardı... Falan falan alanlarda derya gibi idi... Zamanının birinci sınıf bilginleri arasında yer almıştı... Aşın zekâsı, geniş düşünüşü ile ün yapmış olup... Falandan feyz almıştır... Falana feyz vermiştir. (Neymiş o feyzler?)... Ayakh kütüphane idi..." Ne anlıyoruz bunlardan? Hiç bir şey. Çünkü bir bilginin değerlendirilmesinde ölçü laf kalabalığı değil, bilime katkıdır. Bize birisi, 'Edison, Pasteur, Markoni, Fleming... ne yapmıştır?' diye sorsa yanıtımız tek bir sözcük olur. '1000 temel eser', '1001 temel eser' dizilerinde çıkmış kitaplan şöyle bir inceleyin, 'muazzam' kültürümüzün ne olduğunu da PENCERE // EYLÜL 1986 İsrail Yahudisi?.. Gezegenimizde milyarlarca insan kıpır kıpır. Yüzlerce ulus, binlerce soy sop, onca dil, din, mezhep uygarlığa renk katıyor. Yahudiler de bu renklerden birini oluşturuyor. Bir ansikJopediyi açsanız; büyük yazariar, bilginler, sanatçılar, felsefeciler arasında Yahudilerin çokluğuna şaşırabilirsiniz. Ne var ki bu büyük ve güzel insanlann kimlikleri, gizemli bir aynanın derinliğinde sırlanmış gibidir. Çünkü ortada bir soru işaretinin çengeli sallanıyor: Bir Yahudi bilgin, yazar, oyuncu, fetsefeci, şair nasıl anılacak? 20'inci yüzyılın yarısına dek ne Yahudi ulusu vardı, ne devleti, ne de dili. Her Yahudinin bilime ve sanata katkısı, yaşadığı ülkenin tarihine ve konustuğu dilin edebiyatına yazılıyordu. 1947de israil devleti kurulduktan sonra iş değişti mi? Sanınm biraz daha karıştı. • İsrail'in kuruluşuyta Yahudiler kendilerinin bile konuşmadıkları İbranice'yi dirirttiler. Filistin topraklarında toplanıp uluslaşma sürecine girdiler. Yeryüzüne serpilmiş Yahudi diasporasından kaynaklanan bir devtet gücü yarattılar. Artık bayrakJan, orduları, generalleri vardı. "Arzı Mevuftan kovulan "Serseri Yahudi"n\n İsrail'i kurması ne anlam taşıyordu? Hepimiz bir ömür boyunca pek çarpıcı bir olaya tanık olduk: Tarih insan iradesiyie satır satır yazılmış, Yahudi devleti çatır çatır kurulmuştu. Siyonizmin babası Theodor Herzl, İsrail'i önce kafasında tasariamış, kâğrt üzerinde planlamıstı; adım adım hayata geçirildi bu görkemli tasarım... Tarihin yazılmasında kişinin iradesini yadsımaya kalkışan teslimiyetçilere ibret ola!.. İnsanoğlu doğa yasalarını bilerek doğayı değiştirme savaşımını nasıl yürütüyorsa, toplum yasaiarına dayanarak toplum mühendisliği de yapmaktadır. Lenin'in kurduğu Sovyetler bunun yaman bir örneği değil mi? Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti de kendiliğinden ya da mintarafillah oluşmadı. • Yahudiler, 20'nci yüzyılın ortasına dek cemaatler biçiminde çeşitli ülkelere serpildiklerinden, dinsel bağnazlığın büyük acılarını özellikle Ortaçağda çektiler. Eğer devietleri olsa, belki Haçlı Seferteri'ndeki gibi din savaşlarının boğuşmalanna katılacaklardı. Her ülkede azınlıkta bulunduklanndan kavga edecek güçleri yoktu; çektikleri acıları dille tarif olanaksızdır. Ne var ki 1947'de İsrail devletini kurduktan sonra, gecikmiş bir tarihi yeniden yasamak zorunda kalmış görünüyorlar. Ortadoğu'da sanki Kuran ile Talmud arasında bir savaş var. Ama görünüş kimseyi kandırmamalı... Ortaçağdaki din savaşlarının kökeninde ekonomik nedenler yatıyordu. Hitler ırkçılığının neden canavarlaştığı artık açık seçik biliniyor günümüzde. Ortadoğu'daki kanlı kavganın dinsel görüntüsü ardındaki büyük çıkarların paylaşım kavgalannı görmemek için kör olmak gerekir. Ne yazık ki, Ortadoğu'da emperyalizmin adı Siyonizmdir artık; bu da Yahudinin kör yazgısı mı? • israil'de toplanan Yahudiler, dünyanın çeşitli yerierinden geldiler; ama yeni yurtlarında bağımsız bir ulus ya da özgür bir halk olabildiler mi? Yoksa yeryüzüne serpilmiş Musevi diasporasının İsrail'deki bir cemaati niteliğinde midirler? Ya da Dünya Yahudi örgütu1 nün Ortadoğu'daki bir kolunu mu oluşturuvoriar? Sanırım kördüğüm yine ekonomkje odaklaşıyor; israil'in ekonomik gücü dışa dayanıyor; büyük ölçüde Amerikan kapitalizminin doruklanndan buyruk bekliyor. Bu bağımlılığın üzerine dinsel bağnazlığı da ekleyince, İsrail nasıl çağdaş bir toplum sayılabilir? İsrail'de yaşayan Yahudiler, bağımsız bir ulus ve özgür bir halk olduklannın bilincine ulaşıncaya kadar tarihsel dram sürecek, Ortadoğu'da banş umudu doğamayacaktır. EVET/HAYIR OKT4Y AKBAL BOĞAZİÇİ ÜMVERSİTESİ REKTORLÜĞÜ'NDEN Universitemız Fen Edebiyat Fakültesi'nde açık bulunan kadrolara 2547 sayılı kanunun 23 ve 33. maddelen ile "öğrctim Uyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönetmeliği" uyannca Yardımcı Doçent ve Uzman alınacakar. Yarduncı Doçent kadrosuna başvuracakların özgeçmişlerini içerir dilekçelerine ekleyecekleri bilimsel çalışma ve yayınlanyla, uzman kadrosuna başvuracaklann da bir dilekçc ile ilanın yayın tarihinden itibaren 13 gün içinde ilgili Fakülte Dekaniıgı'na başvurmaJarı duyurulur. BİRİMİ ANABİLtM DALI Y.DOÇ. UZMAN ARANAN NtTELİKLER AÇIKLAMALAR Adayların ders verebilecek ve araştırma yapabilecek derecede çok iyi lngi lizce bılmcleri şarttır. "Böl, Öyle Yönet" Oyunu. .. "Doğal liderlik" konusundaki yazılarım tüm yurtta genış tepki yarattı. Olumlusu da var, olumsuzu da... Yazdıklanmı onaylayanlar da, tam tersini ileri sürenler de, hatta işi sövgüye vardıranlar da... Sövgüye başvurmak yetersizlik belirtisidir. Kendıne 'sosyal demokrat' diyenlerin eleştiri karşısında sövgüye kalkışmaları, büyük bir çelişkidir. Sosyal demokrat kişi her şeyden önce düşünceye saygılı olmalıdır. CHP'nin eski Genel Başkanı Sayın Ecevit'i uzun yıllar bu sütunlarda az desteklemedik. İktidardayken de sürekli savunmasını yaptık. Ama yazarlık yalnızca övgücülük yapmak değildir, yeri geldiğinde eleştirmek, yanlışları, yanılgıları bir bir göstermektir. önümde bir sürü mektup duruyor. Sövgücüleri ki böyleleri sürekli okurlarımız değildirler, çünkü 'Cumhuriydfi her gün alanlar, bu sütunda çıkan yazılarımı okuyanlar arasından böyleleri çıkamaz bir yana bırakmak istiyorum. Hikmet Çetinkaya, İzmir'deki bir DSP toplantısıyla ilgili yazısında Ecevit'i destekleyen kimi kişilerin eski MHP komandolarım anımsattığını belirtmişti. sanırım bu sövgücüler de onlardan!.. Ben gerçek okurların mektuplarına değinmek istiyorum. Şurası açık ki Bülent Ecevit'e hâlâ büyük sevgi ve güven duyanlar vardır. Sevgilere karışılmaz, bakın Demirel'in de, Menderes'in de tutkulu hayranlan var. Ecevit gibi bir politikacının sevenleri hiç olmaz olur mu? Hele 'yasaklanma' zincirleri de sürüp gitmekteyken, Ecevit gibi bir aydın kişi tam bir özgürlükle konuşamazken, yaşayamazken... Bizler, Cumhuriyet yazarları altı yıldır her türlü yasakların kaldınlması için savaşım verdik, veriyoruz. Ecevit gözaltındayken, hapisteyken, adını vererek, veremeyerek kaç yazımda onu andığımı okurlanm bilirjer. Böyleyken bu ara seçimde SHP'yi destekleyen yazılarımı, inönü'nün içtenliğini, dürüstlüğünü, inandıncılığını savunmamı, Ecevit'in ise Ozal'ı desteklercesine bir tutum alışını eleştirmemize öfke duyanlar da çıkıyor. Ecevit'in sosyal demokratlığın 'doğal lideri' olduğunu yineleyenler de... Bu konuda aldığım mektuplardan birkaç parça sunmak istiyorum. Fatih'ten M. Eren beni loplumun gönlünde taht kurmuş Ecevit sevgisini gölgelemeye kalkışmakla' suçluyor, sonra da "Bu sevgiyi yaptığı hizmetlerle değil, üstün başarılarıyla değil, doğal yapısıyla ve olağanüstü karizmasıyla kazanmıştır. Bunu silmeye kimşenin gücü yetmeyecekiir" diyor... Burhaniye'den O. Güler "Ömrünü, yaşamını adadığı akımın örgütlenrnesini ikinci bir el ile yürütmek zorunda kalmışsa, bu insana doğal lider, yani gerçek lider, birinci lider, öz lider, ana lider denir" diye yazıyor... Edirne'den H. Küçük de "Hanginiz onun yaptığı mücadelenin yarısını verdi?" diyor. Burdur'dan Horasan da "Ecevit'in kötü puan almasına yanındaki aşırı solcular" neden olmuştur kanısını belirtiyor.. Uşak'tan A. Aşçı da "üderlik halkın atmağanıdır" diyerek "Doğal liderliği, güçlü halk istencinin sonucudur. Yasal olmasa da şimdilik doğal lıderimizdir" diye yazıyor... Şişli'den Birgel de "Biz DSP'liler halkın iktidarı yolunda halkın muhalefeti olarak sömürü düzenine karşı sağlıklı, tutarlı yapısıyla DSP'ye oy vermeyi düşünüyoruz" diye yazıyor... Bu mektupların yanında başka seslenişler de var. Bunlar da epeyce... İstanbul'dan S. Maraş bakın ne diyor: "Birzamanlar halkçı unvanı alan Bülent Bey sosyal demokrat bir iktidarı bile çok görmekte, tekelci sermayeye yeşil ışık yakıp ekmeğine yağ sürmektedir. Bir zamanlar verdiği hizmet küçümsenemeyeceği gibi, affedilmez hatalar da yapmıştır Örneğin geleceğin güvencesi olan gençleri aşırılıkla suçlayıp bu gençlerle sosyal demokratiarın arasının açılmasına neden olmamış mıdır? Şu anda da aynı şeyi yapmıyor mu? Bizim yaşam anlayışımızda kışiselliğe yer yoktur. Hiç kimse duygularının esiri olup iktidar yolunda ilerfeyen insanların yazgısıyla oynayamaz. Sayın Ecevitler 'SHP'ye tokatı vurun' diyorlar. Halkımız tokatı kime ve nasıl vuracağını çok iyi biliyor." "Sayın Ecevit'e Açık Mektup" yazan Özer Berkay da Ecevit'e olan içten duygularını, sevgisini belirttikten sonra: "Size karşı bunca hayranlık ve aşırı sevgime ve güvenime rağmen ara seçimde oyumu size vermeyeceğim" diyor. Berkay "Demokrasinin en güzel tarafı vatandaşların hata yapan liderlerini demokratik, insani ölçüler içinde frenlemesi, onlan geriye döndürmesidir" dedikten sonra: "İnönü'nün oğlunun genel başkan olduğu bir kardeş partiyle bytünleşmeyi onur meselesi" yapmamak gerektiğini belirterek "İnönüEcevit beraberliği ile halkla bütünleşip Atatürk'ün gösterdiği yolda yeni bir Türkiye^ nin kurulması" savaşımının verilmesini istiyor: "Siz ve başkaları istemese de Türk halkı bu güzelliği mutlaka oluşturacaktır" diyerek mektubunu bitiriyor... Doğal liderlik konusunda daha birçok mektup var, ofumlu ya da olumsuz... insan okudukça bu ikilikten ötürü üzüntü duyuyor. Ne yazık ki 'Böl, öyle yönet' formülü bu ara seçimde başarıyla uygulanmaktadır! Deneyimli politikacılar, Ecevit gibi kişiler bile, böyle bir oyuna nasıl getirilir? Benim şaştığım işte bu... Fizik Bölümü Kimya Bölümü *' * • Matematik Bölümü Batı Oil. ve Ed. Böl. Tarih Bölümü t, *, Atom ve Molekül Fiz. Biyokimya Organık Kimya AnaJıtik Kimya Anorganik Kimya Cebir ve Sayılar Teo. Ing. Dil. ve Edebiyatı Yeniçağ Tarihi Eskiçag Tarihi Yakuıçağ Tarihi Sist. Fels. ve Mantık Gelisim Psikolojisi Genel Sosyoloji Moleküler Biyoloji 1 1 1 1 1 1 2 1 1 2 2 1 1 1.10.1986'da bosalacak. 4.11.1986'da bosalacak. 4.11.1986'da bosalacak. 18.11.1986'da bosalacak. 4.11.1986'da bosalacak. 18.11.1986'da bosalacak. 4.11.1986'da bosalacak. • • " Felsefe Bölümü Psikoloji Bölümü Sosyoloji Bölümü Biyoloji Bölümü Mikrobiyoloji konusunda uzman, araştırma ve inceleme yapabilecek düzey1 de çok iyi tngilizce bılmelerı şarttır. Basır.: 27313 MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI BÜTÇE VE MALİ KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ DEVLET BÜTÇE UZMAN YARDIMCILIĞI YARIŞMA SINAVI 1 Bütçeleme tekniklerinin gelistirilmesi ve Bütçe polıtikasının oluşturulması, Gend ve Katma Bütçelerin haarlanması, uygulanması, Kamu Kuruluşlannın ödenek ve kadro analizleri ile Maliye ve Gümrük Bakanlığı Dev let Bütçe Uzmanlan Görev ve Çalışma Yönetmeliğinde belirtilen diğer görevlerle ilgili olarak yetiştirilmek ve açık bulunan 9. derecedeki Devlet Bütçe Uzman Yardımcısı kardolannda istihdam edilmek üzere aşağıda nitelikleri belirtilen adaylar arasında yarışma sınavı ile Devlet Bütçe Uzman Yardımcısı ahnacaktır. 2 Sınava katılma koşullan; a) 657 Sayılı Devlet Memurlan Kanunu'nun 48'inci maddesinde yazılı koşullara sahip olmak. b) Sınavın açıldıgj tarihte 30 yapını doldurmamış bulunmak. c) Siyasal Bilgiler, Hukuk, tktisat, Orta Dofu Teknik Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Iktısadi ve Idari Bilimler Fakülteleri ile bunlara denkiiği Mılli Eğitim Bakanlığı'nca tasdik olunan 4 yıl süreli, yurtiçi ve yurtdışı Fakülte ve Yüksek Okullardan birini (Ekonomi, Maliye, Hukuk, ldare, Işletme ve tstatistik bölümlerinden mezun) bitirmiş olmak. 3 tsteklilerin en geç 24.11.1986 günü mesai bitimine kadar, 1 dilekçe, kendi el yazısı ile özgeçmiî, Nü/us Cüzdanj aslı ya da onaylı örneği, 4 adet vesikalık fotograf, askerlik görevini yaptığını ya da sınav tarihinde ertelenmiş olduğunu gösterir belge, Savcılıktan alınacak iyi durum belgesi ile birlikte Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğu Personel Şubesine başvunnalan, Posta ile yapılan başvunılarda ise ısteklilerin söz konusu belgeleri 24.11.1986 tarihinde postada olacak şekilde göndermeleri gerekmektedir. 4 Sınavlar Ekonomi, Maliye, Hukuk, Matematiklstatistik ve Yabancı Dil konularında olup, sınavlar ve çalışma koşullan ile ilgili aynntılı bilgi Bütçe ve Mali kontrol Genel Müdürlüğü Personel Şubesi'nden sağlanabilir. 5 Yazüı sınav 67.12.1986 tarihlerinde saat 09.00'da Ankara'da yapılacak olup, sınav yeri aynca adaylara duyurulacaktır. 6 Sınava giriş belgeleri 26.11.1986/4.12.1986 tarihleri arasında Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü Personel Şubesi'ntlen imza karşılığı elden verüecektir. NOT: a) Devlet Bütçe Uzman Yardımcılanna yan ödemelerine ilaveten muayyen oranda Özel Hizmet Tazminau ödenir. b) Ayrıca, 3 yıl sonunda yapılacak yeterlik sınavını kazananlara kanun gereği, kadro derecesine bakılmaksızın bir üst derece verilir. Basın: 27012 MALİYE VE GUMRUK BAKANLIĞI BÜTÇE KONTROLÖRLÜGÜ GİRİŞ SINAVI Maliye ve Gümrük Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünce 111213 Kasım 1986 tarihleri arasında Ankara'da Stajyer Bütçe Kontrolörlüğü yanşma sınavı yapılacaktır. SINAVA KATILABtLMEK tÇİN: a) Devlet Memurlan Kanunu'nun 48'inci maddesinde yaalı niteliklere sahip olmak, b) 1.1.1986 tarihinde 30 yaşını doldurmamış bulunmak, c) Siyasal Bilgiler, Hukuk, tktisat, İşletme, lktisadi ve Idari Bilimler Fakültelerinden (veya bu vasıflan haiz olduğu, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'nca tasdik olunan yurt içi veya yurt dışı fakülte veya yüksek okullardan) birini bitirmiş olmak gerekmektedir. Sınava giriş şartlannı ve konularını gösteren broşür, Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü Personel ve tdari Işler Dairesi ile Denetim Birimi Yöneticiliği'nin Gazi Mustafa Kemal Bulvarı No: 6 Kat: 7, Kızılay ANKARA adresindeki Bürosu'ndan sağlanabilir. Isteklilerin en geç 31 Ekim 1986 günü akşamına kadar yukarıda belirtilen Genel Müdürlüğe belgeleri ile birlikte yazılı olarak başvurmalan gerekmektedir. SINAVA GtRİŞ BELGELERİ: 3 Kasım 1986 tarihinden itibaren Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü Personel Şubesi'nden imza karşılığj elden verilecektir. Basın: 27011 incekum ALANYA Kulübünüz İncekum'da Şahane bir tatil Geleneksel konukseverliğimiz ve dostça hizmet anlayışımız ile Her türlü eğlence ve spor olana~ğı Club Fıyatlara yemek ve ŞARAP dahıldır. 1 Yabancı hocalardan wınd surf ve tems dersleri harıç olmak uzere sunulan tüm hızmetler ücretsizdir. TEKEL ANKARA BİRA FABRİKASI MÜDÜRLÜĞÜ Işletmemiz sahasında bulunan idare ambar ve lojman binalan sıva tamiratına ait işler yaptırılacaktır. Bu îşe ait eksiltme 22/9/1986 günü saat 15.00'te işletmemiz emanet heyetince yaptırılacaktır. Yapılacak işler Muhammen Bedeli 1 Işçi sosyal tesis ve idare binalan onarım işi 2 Boş şişe, levazım, pirinç, viski, dinlendirme, yeni fıçı imalat atölyesi onarım işi 3 Bira kaynatma, fermantasyon, bira dinlendirme, binaları onarım işi 4 İdare ve lojman binalan, makine kazan dairesi, kereste, boş şişe ambarlan, marangozhane tornatesfiye, sandıkhane binalan onarım işi 5 İdare ve lojman binalan, ve ambalaj binalan. malt binası onarım işi 9.950 960.00 TL 8.112.285.50 8.401.235.55 ANİMASYON PROGRAMLARI AEROBIK ÇOCUK KULÜBÜ BASKETBOL AÇIK BÛFE ' VOLEYBOL WINDSURF MİNİ FUTBOL S0 KAYAĞI' SUTOPU OKÇULUK HENTBOL YELKEN' MASATENİSİ TENİS • DOKTOR JİMKASTİK • ÖZEL SHOMr PROGRAMLARI 5.989.672.00 SOSYAL ŞİGORTALAR KURUMU ERENKÖY RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI HASTANESİ BAŞTABİPLİĞİNDEN 1 Satın alınacak olan, Erenköy Ruh Sağlığı ve Hastahkları Hastanesi ihtiyacı 42 kalem yaş sebzemeyve maddesi olup, toplam muhammen bedeli 9.493.500. TL.'dir. 2 Bu ihaleye ait geçici teminat miktarı yaş sebzemeyve için 284.805.TL.'dir. 3 İhale 18.9.1986 tarihine rastlayan Perşembe günü saat 11 .OO'de Hastanemiz Satınalma Komisyonu'nda kapalı zarf usulü ile yapılacak, istekliler bu ihaleye ait dosyayı Malzeme Servisinde inceleyecekler ve tekliflerini ihale günü saat 10.00'a kadar aynı komisyona elden verecekler veya bu saatte Komisyon Başkanlığı'nda bulunacak şekilde iadelitaahhütlü olarak postalayacaklardır. Postada gecikmeler kabul edilmez. 4 İstekliler, ilan tarihinden sonra alacakları Ticaret Odası belgesini tekliflerine ekleyeceklerdir. 5 istekliler 42 kalem yaş sebzemeyvenin tamamına teklif verecekler, her kalem maddenin birim ve toplam fiyatı ile genel yekun teklif mektubunda belirtilecektir. 6 Kurumumuz 2886 sayılı Devlet thale Kanunu'na tabi olmayıp. ihaleyi yapıp yapmamakta, dilediğine yapmakta yahut kısmen yapmakta serbesttir. + 8.564.164.00 KDV. Dahil 40.518.317.24 TL Söz konusu işlere ait şartname ve gerekli bina üzerindeki incelemeler mesai saatleri içinde ve açık eksiltme gününden önce temin edilebilir. Bu işe ait taliplerin ^03 geçici teminatları ve Ticaret Odası kayıt belgeleri ile birlikte belirtilen gün ve saatte Komisyonumuzda hazır bulunmaları gerekmektedir. Tekel, 2886 sayılı kanuna tabi olmayıp ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine yapmakta serbesttir. Basın: 26761 Soysal Sitesi Işhanı Kat 4, No: 404409ANKARA TEL: 31 18 19 31 69 69 Tlx: 46945 tiatr. Fax 314682 MERKEZ BURO: CLUB İNCEKUM Alanya Tel: (3231) 1420 1421 Tlx: 56605 ir.kmtr. ANKARA SANAT TİYATROSU H. İBSEN BİR HALK DÜŞMANI Yöneten: RLTKAY AZİZ Sevgi ve yaşamaya değer onurunla daha nice güzel yıllara Sevgilerimle KONAK SİNEMASI 12 Eylül'de YALNIZ 2 HAFTA Tel.: 148 26 06 Biletler satılmaktadır. Eşin TÜLAY SÖNMEZ ORG, GlTAR, NOTA DERSLERİ P.tesi ... 20 30 Salı . 2 0 30 Çrş 20 30 Perş 2C30 Cuma 20 30 Ctesı 15 3 0 1 8 30 Pazar 15 3018 30 336 22 20 Göğsüniizde ağn ve yanma varsa.kalbinizi kontrol ettirin Türk Kalp Vakiı Tel: 148 58 66172 61 43/44